92. Bölüm

U.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞ

Esma Gül
sidelyacicegi

MERHABA BEBEKKOLAR SINIRI DOLDURMUŞUZ HEPİNİZE BENDEN BOLCA KALPPPPP🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫶🏻

BU BÖLÜMÜMÜZÜN HEDEFİ 250 OKUNMA 100 OY VE 240 YORUMDUR.

İŞTEN GELDİM BÖLÜMÜ HEMEN TAMAMLADIM. LÜTFEN EMEĞİN KARŞILIĞINI VERMEK İÇİN UĞRAŞALIM AŞKKUŞLARIM🫶🏻🫀

YORUMLARDA VE OYLARDA BULUŞALIM SİZİ SEVİYORUM♥️🖤

SİREL

İstanbul Üniverstisesi mimarlık fakültesinin önündeydim. Uzunca bir süredir, okuldan çıkan öğrencileri izliyordum. Çünkü beklediğim biri vardı.

 

“Cık cık” Okuldan çıkan Seher’in önünü kestim.

 

“Beni gördüğün halde neden yolunu değiştiriyorsun?” Keyifle sırıttım. Onu tedirgin etmek hoşuma gidiyordu.

 

“İstanbul’a gelmişsin Sare, hoşgeldin” Samimiyetsiz gülüşünün ortasına bir tane yapıştırmamak için kendimi zor tutuyordum.

 

“Hala okulu bitiremedin mi? Öğretmenlikten sonra mimarlık okusam çoktan bitirmiştim.” Yüzü gerginleşerek bana bir adım attı.

 

“Saçma sapan konuşmaya mı geldin? Sırıtarak ona baktım.

 

“Araban nerede?” Sesim sert çıkmıştı.

 

“Otoparkta ne yapacaksın?” Başımla yolu işaret ettim.

 

“İlerle oraya gidiyoruz.” Hiç istemese dahi ilerlemek zorunda kalmıştı. Bir süre sonra otoparka geldiğimizde arabasının önünde durmuştu. Arkasını dönüp bana baktı. Ama bir şey demesine fırsat vermeden boğazından tutarak arabaya yasladım. Şok içinde bana baktı.

 

“Ne yapıyorsun?” Şaşkınlıkla sormuştu.

 

“Buraya neden geldiğimi ve ince boynunu neden sıktığımı mı öğrenmek istiyorsun?” Sert ses tonu onu ürkütmüştü.

 

“Ben senin yengen sayılırım Sare, abin bunu öğrense sana neler yapar.” Kahkaha atarak ona baktım.

 

“Sen benim, hatta abimin bile hiçbir şeyi sayılmazsın, kendini bu kadar önemseme abim senin için bana hiçbir şey yapmaz.” Sırıtmaya çalışarak bana baktı.

 

“Abinin zaafıyım, bana senden daha çok değer verdiğine eminim, üstelik bana bu şekilde davrandığın için bunun hesabını soracaktır.” Onun boynunu daha fazla sıktım.

 

“Sen benim tırnağım bile olamazsın, bu en basitinden bir örnek, abim senin gibi birine karşı zaafiyet duyacak bir adam değildir. Kimin ne olduğunu bilir.” Sinirle ellerini elime yasladı.

 

“Bırak beni” Güçlükle konuştu.

 

“Sende benim kardeşimin peşini bırakacaksın, İmre’nin canını sıkacak kelimeler söylemeyeceksin, aptallığının bedelini kimseye yüklemeyeceksin.” Dişlerimin arasından konuşuyordum.

 

“İmre tam bir yollu, abin beni sevmese ona kur yapacağından eminim” Sırıtarak ona baktım.

 

“İmre gerçekten isteseydi sence abimin aklına giremez miydi? Güzel, seksi, çok iyi bir kariyere de sahip, bir mesleği de var. Ona hangi erkek hayır diyebilir? Bir de kendine bak, yıllardır üniversiteyi bitiremeyen, herşeyi sevgilisine yüklemeye çalışan, para düşkünü, ilişkisindeki her sorunu üçüncü kişilere yükleyip onların hayatını zehir eden bir zavallısın sen” Sözlerim onu dumura uğratmış olacak ki şaşkınlıkla baktı.

 

“Sen nasıl benimle” Tırnaklarını elime geçirdi.

 

“Seni uyarıyorum, bir daha İmre senin yüzünden üzülürse, gözleri senin yüzünden dolarsa, onu aşağılamaya çalışıp küçük düşürmeye kalkışırsan, seni öyle bir benzetirim ki dönüştüğün kişiye kendin bile inanamazsın, bir daha sakın beni de kendinle bir tutma. Ben Aren Saruhan’ın kardeşiyim, sense onun yıllardır sevgisini kullanıp onu sömürmeye çalışan bir zavallısın, şunu unutma, birini karşına almak istiyorsan bu ben olmayayım, çünkü benim abim benim için kendinden bile geçer, geçti de” Abime kızgındım, ama ondan daha çok o pisliğe kızgındım. Belki de o gün orada olsaydı. Bu şekilde olmazdı. O kampa gitmeseydi o gece yaşanmazdı. Ama yinede beni canından çok sevip koruduğu için ona minnettardım.

 

“Yeter Sare tamam” Nefes alamıyordu. Onu serbest bıraktığımda öksürük krizine girdi. O kendisini toparlayamadan ona güçlü bir tokat attım. Yere savrulup yüzünü tutarak bana baktı. Ardından saçlarını elime aldım.

 

“Uyarımı dinlesen iyi olur, yoksa bundan daha fazlasını yaparım. Beni sinir etme, benim sağım solum belli olmaz.” Saçlarını bıraktığımda dehşetle bana bakmıştı.

 

Dün havalimanına indiğimde geceyi abimle çok güzel geçirmiştik. Sare’nin abisiyle mutlu olmasına izin vermiştim. Onun sebebi ailesini görmek olabilirdi. Ama benim sebebim, kardeşimi inciteni uyarmaktı. Sabah kendi bedenime kavuştuğumda soluğu burada almıştım. Şimdi ise abimin şirketine gidiyordum.

                             🏙

Şirkete geldiğimde beni tanıyanlar bana selam veriyordu. Sare olsa etrafa gülücükler saçardı. Ama ben Sirel’dim.

 

Abimin odasına gidip onu beklemeye başladım. Ona da öfkeliydim. Çünkü tüm bunlara biraz da o izin vermişti.

 

“Sare” Abimin sandalyesinde oturuyordum. Döner sandalyeyi kapının olduğu yöne çevirdim.

 

“Geleceğini haber vermedin güzelim?” Sırıtarak masaya ayaklarımı koyduğumda abim kaşlarını çatarak baktı.

 

“Sare olsa haber verirdi. Bense ansızın gelmeyi seviyorum.” Abim dehşet içinde baktı.

 

“Sirel, ait olmadığın bedeni rahat bırak.” Hep aynı laflar.

 

“Cık cık cık, abim, lütfen yıllardır bunu duyuyorum. Geliştir kendini” Abimin sinirlendiğini hissediyordum.

 

“Evet, şimdi, konumuza gelelim, konumuz senin aptal saf kalbin” Sandalyeden kalkarak abimin önüne dikildim.

 

“Haddini bil.” Sert ses tonu istemsiz ürkmeme sebep oldu.

 

“Bir daha Seher, İmre’yi üzmeye kalkarsa, yaşadığınız problemleri onun suçu olmamasına rağmen ona yıkmaya kalkarsa, ona hayatı boyunca unutamayacağı şeyler sunarım. Bir de o safoza söyle, kendisini benimle kıyaslayıp, senin ona verdiğin değerin, bana verdiğin değerden üstün olduğunu zannetmesin. Ve sende eğer bir daha Seher’in İmre’yi üzmesine izin verirsen, bir dahakine seninle farklı konuşurum.” Abim kolumu tutup beni kendisine çekti.

 

“Beni tehdit mi ediyorsun?” Gözlerimi kısarak baktım.

 

“İnan bana bir daha bu olursa, kendimi bugünkü gibi tutmam, sende şunu bil, o kız seni sevmiyor. O kız senin gücünü seviyor.” Kolumu hızla ondan çekerek ilerledim.

 

“Sirel, buraya gel!” Beni bırakmayacağını bildiğimden hızlı adımlarla koşmaya başladım. Abim arkamdan koşuyordu. Onu atlatmak zorundaydım. Beni yakalarsa geri yollardı. Sıradaki durağım farklı bir yerdeydi.

                               🏙

Abimi atlatmayı başarmıştım. Ama peşimde olduğunu tahmin etmek zor değildi. Sıradaki durağım, yıllarca hissemiz olduğu halde olmadığına inandıran leşin şirketiydi. Doğmama sebep olan leşin.

 

“Hoşgeldiniz Sare hanım” O leşin asistanının samimiyetsiz gülüşünü görmüştüm. Sanki onunla yatıp annemi aldatmasına sebep olmuyormuş gibi utanmadan gülüyordu. Açıkçası o adam anneme dokunmayacaksa istediği her kadınla olabilirdi. Bu umrumda olmazdı.

 

Ona cevap vermeden hızlı adımlarla odasına doğru ilerledim. Asistanı peşimden koşturuyordu.

 

“Babanız toplantıda” Tiksinir gibi ona baktım.

 

“O leşi sormadım.” Odanın kapısını açıp sertçe yüzüne kapadım. Sandalyeye oturup arkamı döndüm.

 

Bir süre sonra içeriye pat küt sinirli adımlarla o leş girdi. Ama hala arkam dönüktü.

 

“Senin burada ne işin var?” O nefret ettiğim ses tonu midemi bulandırdı.

 

“Bir zamanlar, karşında korkudan titreyen küçük bir kız çocuğu vardı. Hatırlamış olmalısın” Döner sandalyede dönerek ayaklarımı masanın üzerine yerleştirdim.

 

“Ne istiyorsun?” Kahkaha atarak ona baktım.

 

“Sahibi olduğum şirketi görmeye geldim.” Leş sırıtarak bana baktı.

 

“Burada hiçbir şey senin değil, İstanbul’a geldiğini bilmiyordum. Bilseydim seni havalimanında karşılardım.” Yüzüne tiksinirek baktım.

 

“Şerefli olmak ne demek biliyor musun?” Sözümün arkasından gülerek yeniden konuştum.

 

“Nereden bileceksin ki, hiç şerefli yaşamadın.” Kahkaha atıyordum.

 

“Haddini aşma, indir o ayaklarını!” Bana bağırdığında içimdeki Lia korkuyla çığlık atacak gibiydi. Aynı ses tonu kulaklarımda çınladı. Ve tüm çocukluğumun karşımda zangır zangır titremesine neden oldu. Lia dehşet içerisinde korkuyordu. Ben öfkeyle beslenirdim. Lia’nın korkusu, öfkemin önüne geçmek üzereydi.

 

“Sirel, tabi ya bu sensin, Sare olsaydı, karşımda durmaya cesaret edemezdi. Ahh benim küçük hastalıklı kızım, beni mi özledin? Ne o içindeki canavarı seven tek kişinin ben olduğumu anladın mı?” Sinirle sandalyeden kalkarak ona yaklaştım. Lia’nın korkusu beni zorluyordu.

 

“Hayır Lia, lütfen dur. Şimdi değil bu adamın karşısında zayıf kalamayız.” Onu sakince uyarmıştım.

 

“Burada bir canavar varsa o da senin adi kişiliğindir, beni kendinle kıyaslama, ben her zaman iyileşebilirim. Ama senin hastalıklı ruh halinin bir tedavisi yok.” Üzerime yürüdüğünden Lia dehşet içinde kulaklarımda uğuldadı. Bir an dengemi kaybeder gibi oldum.

 

“Benim küçük kızım hala babasından korkuyor.” Bir adım daha attığında, kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissettim.

 

“Ben senden anca nefret ederim!” Geriye doğru kaçıp masasındaki ne varsa dağıttım. Korkuyu değil öfkemi diri tutmak zorundaydım.

 

“Senden asla korkmuyorum, elinde ne varsa alacağım. Beş parasız kalacaksın!” Leşin yüzündeki ifade dehşete büründü.

 

“Tüm işine köstek olacağım, ne o kolayca bizden yıllardır aldıklarının hesabını vermeyeceğini mi düşündün?” Kahkaha attığımda, vücudumdaki öfke beni yanlış şeyler yapmaya götürmek üzereydi. Çekmecesine tekme attığımda, aniden açıldı. Çekmecesindeki bıçağı görmemle sinsi bir sırıtışla ona baktım.

 

“Saçma sapan şeyler düşünme.” Bir adım geriledi.

 

“Sen bize saçma sapan çok şey yaptın.” Sare beni durduruyordu. Ama ben Sirel’dim.

 

“Senin yaptıklarının yanına kalacağını mı düşünüyorsun?” Gözlerim kararmıştı. Artık kulaklarımda uğuldayan tek ses onu öldürmemi söyleyen sözlerdi.

 

“Zafer kazandığını düşündüğünde henüz, 6 yaşındaydım. Hayatımın en iğrenç çocukluğuydu.” Korkuyla bana baktı. Onun üzerine yürümeye devam ettim.

 

“Sare’nin beni ilk ne zaman duyduğunu ama beni farketmediğini söylememi ister misin?” Kahkaha atarak biraz daha yaklaştım. Geriye adımladı.

 

“12 yaşında onunlaydım, ama herkes 16 olarak biliyor.” Gözlerinde çocukluğumda ona baktığım dehşeti görüyordum.

 

“Çocukken bebekleriyle konuştuğunu sanıyordunuz. Ama hayır benimle konuşuyordu. Biz çocukken birbirimizi severdik. Ama büyüyünce o benden kurtulmak istedi. Benden ondan nefret ettim.” Nefes alamayarak kravatını gevşetti.

 

“Seni öldürürüm.” Bana bunu söylerken bile gözlerinde korku vardı.

 

“Benden o kadar çok korkuyorsun ki ansızın bir gün elirim diye çekmecende bile bıçak saklıyorsun.” Gülüşün onu tedirgin etmişti.

 

“Ama seni öldürmeyeceğim, çünkü içimde bulunduğum bedene ne yaptığına bakmazlar, senin gibi bir leşi ortadan kaldırdığım için bana kimse teşekkür etmez. Aksine sen masum ben suçlu olurum. Çünkü adalet tam olarak masumun suçlu, suçlunun masum göründüğü noktada, ama sabret elbet bir gün don atlet getireceğim sana” Bıçağı üstümdeki atkıya sildim. Bununla adam bile öldürmüş olabilirdi. Hiçbir suçun üzerime kalmasını istemiyordum. Ardından tiksinerek bıçağı onun önüne fırlattım. Daha sonra hızla odadan çıktım. Odadan çıkar çıkmaz abimin nefes nefese merdivenleri çıktığına şahit oldum.

 

“Sen nasıl yaparsın bunu, ben seni ondan uzak tutmak için tehlikenin göbeğine yolladım. Sen diğer tehlikenin odasına giriyorsun.” Dişlerinin arasından konuşuyordu ama onu algılayamıyordum. Çünkü Sare çıkmak üzereydi. Gözlerim kapandığında zemin ayaklarımdan kaydı ve ben daha sonrasını hatırlayamamıştım.

2 HAFTA SONRA

“Ahmet görüşün açık mı aslanım?” Tuna Yüzbaşı sert çehresini teroriste doğrulttu.

 

“Açık Komutanım” Ahmet Başçavuş keskin sesiyle konuşmuştu.

 

“Bunda kadını nereye götürecekler?” Kerim Başçavuş konuşmuştu.

 

“Sınırdan geçirdikten sonra muhtemelen mülteci kadınları satacaklar. Üzerlerinden tonlarca para kazanıyor bu haysiyetsizler.” Konuşan kişi Hakan Asteğmendi.

 

“Bu soysuzların kökünü kazıyoruz. Bit gibi çoğalıyorlar.” Karan Asteğmen dürbününden bakarak konuşmuştu.

 

“Tam 150 kadın var. Hiçbiri zarar görmeden kurtarmamız gerek.” Tuna Yüzbaşı’nın sert sesi kulaklarında duyulmuştu.

 

“Ahmet saydın mı?” Ömer Üsteğmen konuştu.

 

“140’a yakın leş var Komutanım” Sayıları epey fazlaydı. Bu da Karasu’yu fazlasıyla uğraştıracaktı.

                            🦧

“Aralarından güzel olanları seç, sadece yüz değil, bedenlerine de bak. Hasarsız olanları Ahad’a göndereceğiz. Yarın bir daveti var.” Terorist bir başka terorist kadına emir vermişti.

 

“Bazur, bu kadınlar bizi uğraştıracak hepsine tek tek nasıl bakayım.” Adam keyifle sırıttı.

 

“Ya da dur ben bakayım.” Adam keyifle kadınları getirdikleri mağaraya girdi. 150 kadın sıkış tıkış bir aradaydı.

 

“Sen, şunu soyun, şunu da, en sonda bir tane güzel var, onu da soyun.” Tek tek kadınlardan güzel olanı seçerken kadınlar direnerek çığlıklar atmaya başladı.

 

“Direnenleri benim mağarama yolla!” Adam tükürerek kadınlara bakmıştı. Kadınlar korkuyla yerlerine sinmişlerdi.

 

Kadınlar teker teker soyuluyor daha sonra giydiriliyordu. Güzel olanlar olarak adlandırılan tarafa tam 30 kadın seçmişlerdi. Diğer kadınlar ise oturdukları yerlere dönmüşlerdi. 30 kadını ise önlerinde sürükleyerek götürdüler.

 

“Yürü!” Kızıl saçlı kadının kolundan tutarak ayrı bir yere götürüyorlardı.

 

“Beni nereye götürüyorsun?” Kadın korkuyla konuştu.

 

“Sen Türksün” Kadın dehşetle baktı.

 

“Hayır değilim.” Terorist kadını kayaya çarptı.

 

“Anlamadığımı sanma, Türkler midemi bulandırır.” Kadın korkuyla kayaya yaslandı. Adam ise kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı.

 

“Seni Ahad’a verirsem, sadece o tadına bakar. Ama burada kalırsan sadece ben” Terorist üstüne yürürken kadın korkuyla duvara sinmrye devam etti.

                               🪖

Karasu kayalığa yaklaşmaya başladığında mağaranın girişine gelmişlerdi. Mağaranın dışarısını gözleyen teroristleri sessiz bir hamle ile indirdiklerinde, yavaş yavaş girişteki gözcülerden kurtuluyorlardı.

 

“Ahmet, biz kendimizi gösterdiğimizde gerisi sende, kadınlara yaklaşanı indir.” Tuna Yüzbaşı’nın sert sesiyle birlikte hepsi elindeki ağır silahları mağarının girişindeki teroristlere doğrulttu. Ateş etmeye başladıklarında, teroristler dehşetle oraya buraya kaçmaya çalışırken, çoğu Karasu’nun hedefi oluyordu. Kadınları hedef alıp önlerine doğrulttular, o sırada Ahmet, yakaladığı bölgelerinden kadınların arkasındaki teroristleri indiriyordu.

 

Kadınlar korkuyla çığlık atarken kaçışmaya başladılar. Çoğu teroristler yüzünden öldürülmüştü. Korkuyla saklanmaya çalışanlar ise dehşet dolu anların bitmesini bekliyordu.

 

“Karasu uzaklaş füze!” Kerim Başçavuş’un sesiyle üzerlerine doğrultulan füzenin yörüngesinden çıkmak için hızla koşmaya başladılar.

 

“Ahmet!” Ömer Üsteğmen bağırmıştı.

 

“Ulan bitin be, al işte ne oldu kafan koptu!” Ahmet Başçavuş füzeyi tutan teroristi indirdiğinde, onun ölmesiyle yanındaki teroristinde füzeyi almasıyla beraber onu da indirmişti.

 

Bir süre sonra ateş sesleri kesilmeye başladı. Uzunca bir süre teroristlerle çatışma halindeydiler. Karasu daha fazla mağaraya yaklaşmıştı. Temkinli bir şekilde mağaraya girdiklerinde, korkuyla ona bakan bir çok kadın gördüler.

 

“Korkmayın, biz Türk askeriyiz.” Tuna Yüzbaşı konuşmuştu.

 

“Türkler geldi.” Kadınlar çoşkuyla bağırdıklarında Karasu onlara gülümseyerek bakıyordu.

 

“Bir Turk’u goturduler.” Yarım yamalak Türkçesiyle konuşuyordu.

 

“Nereye?” Biran Teğmen kaşlarını çatarak konuştu.

 

“Bilmiyorum.” Kadın korkuyla bakıyordu.

 

“Biran yanına 5 kişi alıp etrafa bakın, fazla uzaklaşmış olamazlar.” Tuna Yüzbaşı’dan aldığı emirle hızla yola koyuldu.

👩🏻‍🦰

“Nalet olsun size!” Terorist yanında götürdüğü kadını resmen sürüklüyordu. Aynı zamanda askerlere beddua ediyordu.

 

“Beni bırak, eninde sonunda bulacaklar. İmdat!” Bağırdığı esnada yüzüne sertçe tokat yemişti. Başı yerinden çıkacak gibi hissetti.

 

“Seninle işimi bitireyim, başımın çaresine bakacağım.” Üstünü yeniden çıkarmaya başladığında kız korkuyla uzaklaştı.

 

“Bana dokunamayacaksın!” Yerdeki taşı ona doğru fırlattı.

 

“İnan bana Türk’lere dokunmak beni iğrendiriyor. Ama seni öylece hasarsız bırakacağımı düşünme.” Terorist kıza yaklaşıp kıyafetlerini yırttığında, korkuyla çırpınmaya devam etti.

 

“İmdat!!” Boğazı yırtılırcasına bağırmıştı. Gür bir ses duyduğunda, üzerindeki adamın artık hareket etmediğini farketti. Üzerinden itip açılan üstünü kapatmaya çalıştı.

 

Karasu gelmişti. Kadın gözlerini karşıya çevirdiğinde, adamı vurun Biran Teğmen’in silahını indirdiğini gördü. Ona minnetle baktı.

 

“Etrafa bakın” Biran Teğmen’in sert sesi kızı kendisine getirmişti. Algıları açıldığında, hızla koşup Biran Teğmen’e sarıldı. Bunu beklemeyen Teğmen şaşkınlıkla olduğu yerde kaldı.

 

“Teşekkür ederim. Allaha şükür ki geldiniz.” Biran Teğmen kadını ne uzaklaştırabiliyordu ne de yerinden kımıldayabiliyordu.

 

“Hanımefendi açıktayız, hedef oluruz.” Kadın kendisine geldiğinde üstünü örtmeye çalıştı.

 

Biran Teğmen üstündeki ceketi, kadına göz ucuyla bile bakmadan başını başka yöne çevirerek uzattı.

 

“Teşekkür ederim, bende Türk’üm, ben o köye gönüllü doktor olarak gelmiştim. Terorist, Türk olduğumu öğrendiğinde beni diğerlerinden uzaklaştırdı.” Konuşurken sesi titriyordu.

 

“Kaç gündür gelmeniz için çok dua ettim.” Kadın korkudan titriyordu. Cekete sımsıkı sarıldı.

 

“Allah nasip ettiği sürece, dualarında olduğumuz insanlara ulaşırız. Şimdi kendinizi konuşmaya çok zorlamayın, belli ki şoktasınız, titriyorsunuz.” Kız başını salladığında kadına dokunmadan onu yönlendirdi. Kız kayalıktan aşağıya inerken kaymamak için dikkatli olmaya çalışıyordu.

                             🪖

Karasu, 75 kadınla ilerliyordu. Kadınların yarısı malesef ki öldürülmüştü. Hayatta kalanları güvenli bir noktaya taşıyorlardı.

 

“Komutanım, duydum ki Sare yengeye evlenme teklifi edecekmişsiniz?” Tuna Yüzbaşı gülümseyerek önüne baktı.

 

“Allah nasip ederse evet” Karasu çoşkuyla karşıladı.

 

“İzin mi alacaksınız?” Tuna Yüzbaşı başını salladı.

 

“İstanbul’da görmem gereken biri var. Hem onu göreceğim hem de evlenme teklifi edeceğim. Rabbim nasip ederse.” Karasu’nun ağzı kulaklarındaydı.

                             🪖

Karasu dikkatle helikopterden indiğinde yanlarında kadın doktorda vardı. Diğer kadınlar farklı bir bölgeye götürülmüştü.

 

“Hoşgeldiniz aslanlarım” Yavuz Albay gururla karşıladı.

 

“Sizi kutlarım, yine büyük bir zaferle geldiniz.” Karasu kendilerine gururla bakan Albay’ına selam verdi.

 

“Tebrikler çocuklar.” Karasu hepbit ağızdan sağ ol demişti.

 

“Şimdi gidip biraz dinlenin.” Hepsi baş selamı verip uzaklaştığında bir tek Tuna Yüzbaşı uzaklaşmamıştı.

 

“Senin şu izin işini hallettim, 4 günün var. İşini hallet gel.” Tuna Yüzbaşı baş selamı vererek başıyla onayladı.

 

“Sağ olun Komutanım.” Yavuz Albay sevecen bir ifadeyle konuştu.

 

“Gelinimin parmağına yüzlüğü tak gel.” Tuna Yüzbaşı utanarak başını eğdi.

                            🏙

İSTANBUL

“Tuna sen misin?” Yaşlı adam hüzünle hasta yatağından Tuna Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Benim ihtiyar, ne olmuş sana böyle” Tuna Yüzbaşı kolay kolay duygusal olan bir adam değildi. Ama karşısında gördüğü adam onun gözlerini doldurmuştu.

 

“Ahh, bu” Adam öksürdü. “Bu ihtiyar gidiyor.” Tuna Yüzbaşı adamın yatağının yanına sandalye çekerek adamın elini sıktı.

 

“Bana küçükken çok ilgili davranırdın, yetimhaneye ilk geldiğimde, müdüre hanımdan korkmuştum. Ama sen çocukları hep korurdun.” Adamın gözlerinde damla damla yaş dökülüyordu.

 

“Kızın haber verdi. Belki babamı görmek istersin dedi. İnanamadım, hey gidi koca ihtiyar devrildin ha?” Gülüyordu ama aynı zamanda ağlıyordu.

 

“Sen hala fevri misin evlat?” Hafifçe tebessüm etti.

 

“Küçükken herkes okumak isterdi. Sende ben evleneceğim diye tuttururdun, buldun mu bir kız?” Tuna Yüzbaşı çocukluğunu hatırladığında gülümseyerek konuştu.

 

“Buldum ihtiyar, onu seninle tanıştıracağım.” İhtiyara keyifle gülmeye çalıştı. Ama vücuduna bağlı olan makineler buna izin vermedi.

 

“Sen çok haylaz ama çok efendi bir çocuktun Tuna, okumayı sevmezdin, okuldan nefret ederdin. Senin okuyup meslek edineceğini hiç düşünmemiştim. Şimdi ise karşıma okumuş ama Yüzbaşı olarak çıktın.” Zorlukla nefes nefese konuşmuştu.

 

“Okulu sevmezdim, çünkü akrab zorbalığı vardı. Yetim diye dalga geçiyorlardı. Kimin için katlandığımı biliyorsun.” Aklına hatıralar düştüğünde daha çok ağladı.

 

“Hala onun adını dile getiremeyecek kadar mı acı çekiyorsun evlat? Acına hala alışamadın mı?” Tuna Yüzbaşı başını iki yana salladı. Başını eğerek gözyaşlarını gizledi.

 

“Ben ona hiç alışamadım. Ben hep o anda kaldım.” İhtiyar, hüzünle ağlıyordu.

 

“O çok istekli bir çocuktu.” Tuna Yüzbaşı başını salladı.

 

“Giderken yanında benim tüm benliğimi götürdü. Sende gitme be ihtiyar, geçmişimden kimse kalmadı.” Başını adamın kolunun yanına yatağa yasladı. Ağladığını görsün istemiyordu.

 

“O vardı, kaybettim, sen varsın, kaybedecek gibiyim, ben geçmişimle yapayalnızım ihtiyar, sende gidersen kimsem kalmayacak.” Sesi çatallaşmıştı.

 

“Zaten kimsem yoktu.” Tuna Yüzbaşı gülümseyerek konuştu.

 

“Bak evlat istersen beni baba bil, istersen abi, ama şunu unutma, geçmişinle yaşarsan geleceğini kuramazsın, bak bir kız var diyorsun, artık yalnız değilsin, fevri olma, yalnızlığını bırak, artık ona esir olma evladım.” Sözünden sonra öksürük krizine girmişti.

 

“İhtiyar” Panikle adama baktı.

 

“Doktor, doktor çağırın ne olur!” Koridora doğru bağırıyordu.

BÖLÜM SONU

HİKAYEMİZE YENİ BİR KARAKTER KATILDI. DÜŞÜNCELERİNİZ NEDİR?

Bölüm : 31.01.2025 21:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞ
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

75.04k Okunma

6.34k Oy

0 Takip
92
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞ
Hikayeyi Paylaş
Loading...