Yeni Üyelik
11.
Bölüm

U.S 9. BÖLÜM İNATÇI

@sidelyacicegi

BÖLÜMÜ YAZALI ÇOK OLDU AMA BEN DÜN YAYINLAMAYI UNUTTUĞUM İÇİN BUGÜN ATTIM ÇOK GÜZEL BİR BÖLÜMLE GELDİM UMARIM BEĞENİRSİNİZ💛❣️🖤

Haftasonu hava biraz yağmurluydu Sare’nin yapmayı en sevdiklerinden biride yağmurlu havalarda kahvesini kitabını alıp ağaçlık ve ıslanmayacağı bir alanda kitap okumaktı kapıyı açtı dışarı adımladı kapıyı kapatıp kilitledi kapısının önündeki taş merdivenlerden inmek için adımladığında karşısında gördüğü manzara ile şok içinde kalakalmıştı.

 

“Biran, yanına Kerim, Mehmet, Caner’i al köyün arka tarafına gidin, Ömer sende Hakan ve Karan’ı al sağ tarafa gidin diğerleri benimle burada kalacak.” Sare şaşkınlık içerisinde elinde termosu ve kitabıyla kalakalmıştı.

 

“Murat, muhtara söyle camiden anons yapsın ikinci bir emre kadar kimse sokağa çıkmayacak.” Timi verilen emirle ilerlemişti Sare şaşkınlık içerisinde ilerlerken Komutan önüne dönüp Sare’yi fark etti Sare onlara şaşkınlıkla bakmaktan vazgeçip ilerlemeye devam etti yanından geçip gidecekken önüne geçen Komutanla durmak zorunda kalmıştı.

 

“Öğretmen hanım lütfen evinize geri döner misiniz?” Tuna Yüzbaşı’ya anlamsız bir ifadeyle baktı cevap vermeden yanından geçecekken yeniden önünü kesmişti.

 

“Benim bir adım var Yüzbaşı bey, Sare Lia isterseniz Lia’yı da kullanabilirsiniz.” Tuna Yüzbaşı kendisine ettiği hitap şekline garip garip bakmıştı.

 

“Benimde bir adım var Sare hanım, Tuna Yüzbaşı demeniz yeterli” Sare başını sallayarak cevap verdi.

 

“Peki Tuna Yüzbaşı izninizle kahvem ve kitabımı aldım köyün ağaçlık alanında kitap okumak istiyorum önümden çıkar mısınız?” Tuna Yüzbaşı karşısındaki kadının ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştı az önce kendisi askerlerine emir verirken burada durup onları dinleyen kızın bu şekilde konuşması onu şaşırtmıştı ardından caminin anonsundan köylülerin ikinci bir emre kadar sokağa çıkmaması gerektiğini bildiren anonsu işaret ederek Sare’ye baktı.

 

“Az önce beni duydunuz şimdide anonsu duydunuz hiçbir yere gidemezsiniz içeriye geçin Sare hanım” Sare gitmek istemiyordu ama olayın ciddi olduğunu anlamıştı arkasına dönerek evinin merdivenlerine yöneldi yere oturmak istiyordu ama yağmurdan dolayı ıslaktı eve girdikten kısa bir süre sonra örtüyü alıp geri gelmişti merdivenlere serdiğinde termosundaki kahvesine bir yudum alarak kitapta kaldığı sayfayı açtı Tuna Yüzbaşı kapı tekrar açıldığında Sare’yi şaşkınlıkla izliyordu.

 

“Sare hanım siz beni anlamadınız sanırım sokağa çıkma yasağı var içeriye geçin!” Sare kendisine bağıran Tuna Yüzbaşı’ya sinirlenerek kitabını örtünün üzerine bıraktı ve ayağ kalktı.

 

“Gitme dediniz gitmedim şimdi müsadenizle bırakın da kendi evimin kapısının önünde oturup kitap okuyayım Yüzbaşı bey!” Tuna Yüzbaşı giderek sinirlenmeye başlıyordu.

 

“Öğretmen hanım size evinize geçin dedim toplayın eşyalarınızı içeriye geçin!” Sare iyice sinirlenerek Yüzbaşıya yaklaştı.

 

“Bana bağırmayın ben sizin askeriniz değilim!” Bu tartışmayı kulaklarında kulaklığın olduğu timde duyuyordu.

 

“Tuna Yüzbaşım, Valla sizi bilmesem Öğretmen hanımdan azar yiyorsunuz derim” Tuna kulaklarında Ömer Üsteğmenin sesini duyduğunda sinirlerine hakim olmaya çalışarak konuştu.

 

“Boş boş konuşma Ömer işini yap” Ömer Üsteğmen istemsizce gülmüştü Sare bir anlığına Tuna Yüzbaşı’nın kendi kendine konuştuğunu düşündü.

 

“Valla Komutanım Öğretmen hanım size bile resti çekiyorsa köyü ikna etmesine şaşırmamalı baya inatçıymış” Ömer Üsteğmen yeniden gülerek konuştuğunda Tuna Yüzbaşı sakinleşmek için gözlerini kapatıp açmıştı.

 

“Ahmet oraya gelirsem Ömerle ikinizi oradan aşağıya atarım canımı sıkma benim boş boş konuşup durmayın.” Ahmet Başçavuş çıktığı yerden tüm köyü gözleyecek mesafedeydi Komutanının sesini duyunca şaşkınlıkla ellerini kimsenin göremeyeceğini bildiği halde ben ne yaptım dercesine açtı.

 

“Komutanım ben ne yaptım ağzımı bile açmadım.” Ömer Üsteğmen yeniden keyifle güldüğünde tekrardan konuştu.

 

“Ömerle ikiniz aynısınız Ahmet nasılsa sende canımı sıkacak bir şeyler derdin birazdan ben sizden önce davrandım.” Ahmet Başçavuş şaşkınlıktan istemsizce güldüğünde Ömer Üsteğmen’de ona eşlik etmişti.

 

“Komutanım muhtemelen Öğretmen hanım şuan kendi kendinize konuştuğunuzu görünce deli olduğunuzu düşünüyor.” Tuna Yüzbaşı kulaklığından gelen sese dalmış yanında şaşkınlıkla kendisine bakan Sare’yi unutmuştu ne oldu der gibi başını salladığında sabır dilenir gibi göğe bakmıştı.

 

“Öğretmen hanım siz hala burada mısınız girin içeri!” Sare Tuna Yüzbaşı’nın gerçekten de delirdiğini düşünüyordu.

 

“Niye kendi kendinize konuşuyorsunuz anlamadım?” Tüm tim Sare’nin sorusuyla gülerken Sare askerlere bakmıştı Tuna Yüzbaşı anlık utanarak başını başka yöne çevirdi ardından yüz ifadesini sabit tutarak yeniden konuştu.

 

“Kendi kendime değil deli miyim ben timimle kulaklığımdan konuşuyorum.” Ardından hemen kulaklığını işaret ederek Sare’ye gösterdi.

 

“Aaa anladım siz onlarla konuşuyordunuz bir an gerçekten kafayı yediğinizi düşünmüştüm.” Askerler yeniden güldüğünde Ömer Üsteğmen ağzını açacaktı ki Tuna Yüzbaşı’nın uyarısıyla sustu.

 

“Ömer tek kelime daha edersen yorgunluktan bayılana kadar eğitim alanından çıkamazsın, Ahmet sende” Ahmet Başçavuş sabır dilenircesine göğe baktı.

 

“Komutanım ben ne yaptım ya” Tuna Yüzbaşı kulaklığından gelen Ahmet Başçavuş’un sözlerini görmezden gelerek Sare’ye baktı.

 

“Öğretmen hanım içeri geçin artık bir daha söylemeyeceğim!” Sare bıkkınlıkla merdivene geri döndü eşyalarını toplayarak kapının kilidini açıp içeriye adımladı kapıyı kapatırken hızla kapattığı için yüksek ses çıkmıştı.

 

“Allahım Yarabbim çattık ya ben teroristle mi uğraşayım köyün insanıyla mı?” Tuna Yüzbaşı sinirle sabır dilenircesine göğe baktığında yeniden konuştu.

 

“Allahım bana sabır ver kafayı deliricem en sonunda” Tuna Yüzbaşı kendi kendine konuşurken tim çıt çıkarmamak için içine içine gülüyordu.

 

“Sabır dilenmeyin Komutanım sabredeceğiniz çok şey olur siz selamet dileyin Allahtan” Başçavuş Kerim konuşmuştu Tuna Yüzbaşı nefesini düzenleyerek yeniden konuştu.

 

“Aklımda bulundururum Kerim sağ ol” Kerim Başçavuş hemen yanıtladı.

 

“Siz sağ olun Komutanım” Tuna Yüzbaşı başını sallamıştı askerlerini köyün her yerini görebilecekleri şekilde dizmişti kendisi ile kalan askerlerde Öğretmen hanımın evinin önünü görebilecek şekilde dizilmişti sonunda rahat bir nefes alıp etrafa baktığında Sare’nin camda durup dışarıyı seyrettiğini kitabını da yanına alıp camın önünde taştan yapılmış ama üstü örtüyle döşenmiş oturağın üzerine oturduğunu gördü.

 

“Camın önünden çekil!” Tuna Yüzbaşı eliyle içeriye girmesini işaret ettiğinde Sare şok içinde ellerini yine ne yaptım der gibi iki yana açtı ikiside birbirini duymuyordu ama biri elleriyle içeriye gir diye işaret ediyordu diğeri ise burasının kendi evi olduğunu işaret ederek girmeyeceğini söylüyordu.

 

“Allahım kafayı deliricem Öğretmen hanım camın önünden çekil!” Sare camı açıp konuşmaya başladı.

 

“Ya ne var, dışarıda durma içeri gir diyorsun içeriye giriyorum şimdi ne diyorsun anlamıyorum.” Tuna Yüzbaşı sinirle yeniden konuşmaya başladı.

 

“Camın önünde durma diyorum perdeyi kapat gir içeri” Sare şaşkınlıkla bakmıştı bu kadarına inanamıyordu.

 

“Yok artık kendi evimde nerede duracağımada mı karışıyorsunuz artık!” Tuna Yüzbaşı’nın artık laf anlatmaya çalışmaktan başına ağrılar girmişti.

 

“Bakın Öğretmen hanım ben size camın önünde durmayın diyorsam bir bildiğim vardır gidin evinizde nerede durursanız durun cama yaklaşmayın” Sare çatık kaşlarıyla sinirle yeniden konuştu.

 

“Pekala Yüzbaşı bey yine sizin dediğiniz olsun!” Camı sertçe Yüzbaşı’nun yüzüne çarpar gibi kapadığında perdeyi de hızla çekmişti.

 

“Valla bir an bu tartışma sabaha kadar sürecek sandım” Kulaklarında yine Ömer Üsteğmen’in sesini duyduğunda sinirle yeniden konuştu.

 

“Ömer ben az önce ne dedim delirtme beni!” Ömer Üsteğmen çıt çıkarmadan susmaya başlamıştı.

 

Hava karardığında Sare mutfakta yemek yapıyordu saat 09:00’dı hala neden askerlerin burda olduğuna anlam verememişti kendisine çorba yaparken biraz fazla yapmaya karar vermişti nedense dışarıdaki askerlerin acıkmış olabileceğini düşünmüştü hazır olan çorbayı ocaktan alarak masaya alarak nihale’nin üstüne koydu ardından ekmekleri poşete dilimleyerek koyduğunda kapıya doğru ilerledi kapıyı yarıya kadar açarak mutfaktan tencereyi aldı ve kapıdan dışarı çıktı Tuna Yüzbaşı kapının açılma sesiyle o yöne doğru baktı.

 

“Merhaba nasılsınız?” Sare bunu timin hepsine sormuştu.

 

“Yani sadece size sormadım timinize de sordum” Tuna Yüzbaşı anlamsız bakışlarını Sare’ye yöneltmişti ikindi vakti kendisine çığıran kız gitmiş yerine melek gibi bir kız gelmişti.

 

“İyilermiş” Tuna Yüzbaşı kulaklarında duyduğu timinin sesini Sare’ye iletmişti.

 

“Çok sevindim aman siz kızmadan ben söyleyeyim şimdi bu kadar saattir siz buradasınız ben yemeğimi yedim de sizinde aç olabileceğinizi düşünerek çorbayı fazla yapmıştım yer misiniz yani hepiniz tüm tim?” Tuna Yüzbaşı şaşkın ifadesiyle Sare’ye baktığında kaç saat öncesinde kendisiyle inatlaşan kızın şimdi masum masum ona bakıyor olmasını bir an hayal ettiğini bile düşünüyordu.

 

“Ya Öğretmen hanım bizi mi düşünmüş” Kulağında Ahmet Başçavuşun sesi duyulmuştu.

 

“Yine mi duygulandın Ahmet” Murat Teğmen konuşurken gülüyordu.

 

“Valla Öğretmen hanıma helal olsun düşünmesi yeter” Teğmen Biran konuşmuştu.

 

“Teşekkür ettiğimizi söyleyin Komutanım” Hakan Asteğmen konuşmuştu.

 

“Acaba timin gelse hemen yese olmaz mı sonra devam etseniz bilmiyorum niye buradasınuz ama önemli olmalı aç aç burada durmanız bence pek fayda sağlamaz.” Komutan kendisine masum masum bakıp sırıtan Sare’ye karşın başını çevirdiğinde Sare kabul etmeyeceğini düşünerek yüzünü düşürmüştü.

 

“Pekala içeriye geçeceğim” Komutan arkasını dönüp giden Sare’ye baktı.

 

“Ömer, sıra sıra gelin yiyin yemeğinizi yiyen nöbetine geri dönsün.” Sare önüne gülümseyerek dönüp Yüzbaşı’ya bakmıştı onu geri çevirmemesi hoşuna gitmişti.

 

Bir süre sonra askerlerin çoğu yemeğini yediğinde yemeyen Ömer Üsteğmen, Ahmet Başçavuş, Mehmet Üstçavuş ve Tuna Yüzbaşı kalmıştı.

 

“Ahmet, Mehmet yemeğini yiyince yer değiştirin sende ye sonra yerine geçersin.” Ahmet Başçavuş heyecanla atıldı.

 

“Bir an beni unuttunuz sandım Komutanım aklım çıktı açlıktan beynim süblimleşti de” Tuna son söylediğine anlam veremeyerek konuştu.

 

“Ne oldu ne oldu?” Ahmet Başçavuş gülerken Ömer Üsteğmen de gülüp konuşmaya başladı.

 

“Eee yeni nesilin sözleri anlamak zor Komutanım yaşlandık, artık evlenmeniz lazım malum yaş geçti gidiyor.” Ömer Üsteğmen karşısında tabağını hızlı hızlı bitirmeye çalışan Ömer Üsteğmene baktı.

 

“Ömer yemeğini ye kalk git nöbetine geri dön canımı sıkma benim” Ömer Üsteğmen gülerek yemeğini yemeye devam etti Sare’de Ömer Üsteğmenle birlikte gülüyordu.

 

“Siz niye hala buradasınız Öğretmen hanım içeriye geçin” Sare gülen yüzünü düşürerek ayağı kalktı sonrasında Yüzbaşı’nın yanına giderek konuşmaya başladı.

 

“Öncelikle bir kaç saat önceki tavrımdan dolayı özür dilerim yani ben zaten yapısal olarak kavgacı bir insan değilim uysalımdır kimseye zorluk çıkarmam ama siz emir kipiyle konuşunca ben bundan hoşlanmıyorum bu yüzden sinirlendim o anı unutsak ve siz yemeği yeseniz en azından içim rahatlasa sonra tencereyi ve tabakları alıp giderim.” Tuna Yüzbaşı sakin sakin konuşan Sare’ye başını salladığında merdivene doğru yöneldi Ömer Üsteğmen tabağını bitirmiş silahını alıp nöbete gidiyordu.

 

Sare tabağına çorbayı koyarak Tuna Yüzbaşı’ya doğru uzatmıştı Tuna Yüzbaşı tabağı alarak kaşığa uzandı tam o sırada kulağında duyduğu sesle tabağı hemen bırakarak doğruldu Sare şaşkınlıkla bakmıştı.

 

“Komutanım!” Tuna Yüzbaşı Ahmet Başçavuş’un sesini duyar duymaz doğrulmuştu.

 

“Ne oldu hareketlilik mi var, Sare hemen içeriye gir!” Sare aceleyle kapıya doğru ilerlediğinde Ahmet Başçavuş’un sesi yeniden duyulmuştu.

 

“Yok Komutanım ben Öğretmen hanıma teşekkür etmek istemiştim.” Tuna sinirle konuştu.

 

“Çıldırtma beni Ahmet ne diye bir şey varmış gibi konuşuyorsun bir şey oldu sandım.” Sare gerginlikten kalbi yerinden çıkacak gibi atmıştı.

 

“Size teşekkür ediyormuş” Sare derin bir nefes alarak geri döndü.

 

“Ayy Vallahi ömrümden ömür gitti” Tuna Yüzbaşı elini kalbine koyup korkuyla kendisine bakan Sare’ye istemsiz gülünce Sare anlamsız bakışlarla yaklaştı.

 

“Çok mu komik Yüzbaşı bey?” Tuna Yüzbaşı ekmeği bölüp tabağındaki çorbayı yudumluyordu.

 

“Bey demeseniz yani ayıp oluyor.” Sare merdivene oturarak Yüzbaşı’ya baktı.

 

“Bey demenin nesi ayıp anlamadım?” Tuna Yüzbaşı yeniden çorbadan içtiğinde konuşmaya devam etti.

 

“Yani bir garip duruyor dağda bey diye hitap eden olmayınca” Sare gülerek konuştu.

 

“Bi an hayal ettim de komik olurdu.” Tuna Yüzbaşı da istemsiz olarak karşılık vermişti.

 

“Yüzbaşı bey size ateş edeceğim ama kusura bakmayın deseler bence de komik olurdu.” Sare gülmeye devam edince timi kulaklarında duydukları seslere şok içinde birbirine bakıyordu.

 

“Ömer Üsteğmenim Tuna Yüzbaşı gülebiliyormuş” Ömer Üsteğmen gülerek konuştuğunda Tuna Yüzbaşı kulağında duyduğu seslerin ardından gülüşüne son verdi ciddileşmişti.

 

“Ahmet onun nazı bize yoksa gülüyor benim Komutanım” Tuna Yüzbaşı boğazını temizlediğinde eliyle başını ovuşturdu sinirden çatlayacaktı.

 

“Sanırım seni delirtecek şeyler söylüyorlar.” Sare gülümseyerek dudaklarını birbirine bastırdı.

 

“Aaa aşkolsun Öğretmen hanım kırılıyorum ne dedik sanki” Ömer Üsteğmen konuşmuştu Tuna Yüzbaşı ise çorbasını bitirip dişlerinin arasından konuştu.

 

“Ömer karargaha dönünce hatırlat Ahmetle ikinizi Üstünüzle dalga geçtiğiniz için eğitim alanında güzelce seveceğim, Sare hanım sizde rica ediyorum içeri geçer misiniz?” Sare hemen boş tencerenin içine tabakları koyarak kapıya doğru ilerledi.

 

                                            🧨

 

“Baver, köyü esker mesken almış saldırmak delilik olur çok kayıp veririz.” Baver sinirden telsizi sıkıyordu.

 

“Nerden çıktı lan bunlar kim bu eskerler Hezan?” Hezan dürbünüyle bakarak konuşmaya başladı.

 

“Karasu timi Yüzbaşı Tuna’nın timi” Baver dağda kayayı tekmeleyerek sinirle soludu.

 

“Ulan bir kerede çıkma karşıma it öldüreceğim lan Yüzbaşıyı bugün değilse bir gün öldüreceğim!” Baver’in sinirli sesini duyan teroristler konuşmaya korkuyordu.

 

“Bugün olmazsa bir gün elbet alacağız Öğretmeni ulan tüm sinirimi o canını koruduğun Öğretmenden çıkarmazsam bana da Baver demesinler!” Telsizin başında sinirden deliriyordu ayağını defalarca sinirle kayaya çevirmişti canı acıdığında daha da sinirlenmişti.

 

“Görünmeden ayrılın oradan ölmeyin lan bir kerede Ahad zaten bu kadar adamı nasıl kaybediyorsun diye sürekli azarlıyor bıktım lan ondan laf işitmekten bir kerede işinizi doğru yapın lan!” Teroristler yerlerinden ses çıkarmadan ayrılmaya başlıyordu.

 

Ahmet hareketlilik olup olmadığını sürekli kontrol ediyordu silahının dürbününü sağa çevirdiğinde sağda ormanlık alana yakın bir tarafta çalılıkların hareketlendiğini gördü.

 

“Komutanım” Yüzbaşı Ahmet Başçavuşun gergin sesine tüm dikkatini vermişti.

 

“Çalılıklarda bir hareketlilik var görüşüm açık değil ama dikkatli olun” Tuna Yüzbaşı konuşmaya başladığında Ömer Üsteğmen bulunduğu yerden emri yerine getirmek için hareketlenmişti.

 

“Ömer oraya bir bakın dikkatli olun” Ömer Üsteğmen ve askerler o tarafa temkinli yaklaştığında Ahmet Başçavuş onları korumak için gözlüyordu.

 

Bir süre sonra Ömer Üsteğmen ve diğer askerler geri geldiğinde Tuna Yüzbaşı Ömer Üsteğmene yaklaştı.

 

“Buradalarmış ayak izleri var muhtemelen bizi görünce saldırmaktan vazgeçtiler.” Tuna Yüzbaşı yeniden konuştuğunda tüm time ithafen konuşmuştu.

 

“Herkes temkinli olsun yerlerinize dönün Ahmet dikkatli ol en ufak uyarın bizi hayatta tutar.” Ahmet Başçavuş etrafı gözlüyordu gerginlikten elinin içi terlemişti.

 

Gece olmuştu saat 04:00’dı askerler gözlerini kırpmadan nöbetlerine devam ediyordu yavaş yavaş bastıran uykularını görmezden gelerek sessizce yerlerinde bekliyorlardı Tuna Yüzbaşı’nın sesiyle tim dikkatini onlara vermişti.

 

“Ahmet uyudun mu aslanım?” Ahmet Başçavuş kulağından gelen sesle gözlerini silahının dürbününden çekerek yanıtladı.

 

“Hayır Komutanım aşağıda siz varken ben gözümü bile kırpmam” Tuna Yüzbaşı memnuniyetle başını sallamıştı.

 

“Ömer Üsteğmenim Tuna Yüzbaşı Ahmet’in üzerine ayrı bi düşüyor gibi” Ömer Üsteğmen kendisine seslenen Murat Teğmeni yanıtladı.

 

“Tuna Yüzbaşı hepimizin üzerine düşer Murat” Murat Teğmen onu onaylayarak yeniden konuştu.

 

“Doğrudur Komutanım ama ona ayrı bi düşüyor gibi sanki başka bir şey var” Tuna Yüzbaşı kulaklığından gelen seslerle gerilmişti yutkunarak başını eğdi.

 

“Aramızda en küçük o Murat ondandır” Murat Teğmen onayladığında ses bir süre sonra kesilmişti.

 

“Dedikodumu yaparken benimde sizi dinlediğimi unutmayın.” Murat Teğmen bir anlığına bunu unutup bir anda söze daldı.

 

“Özür dilerim Komutanım yanlış anladınız” Tuna Yüzbaşı tekrar yanıtladı.

 

“Sorun yok kardeşim niyetini biliyorum” Murat Teğmen derin nefes alarak rahatladı yanlış anlaşılmak istemiyordu.

 

                                             🌄

 

Gün yüzünü gösterdiğinde Sare mutfakta kahvaltı hazırlıyordu masaya her şeyi koymuştu sonrasında kapıya doğru yaklaştı ayakkabılarını giydi ve kapıya yaklaştı kapıyı açtığında Tuna Yüzbaşı kapının dışına çıkan Sare’ye keskin gözlerle baktı.

 

“Kızma hemen Tuna Yüzbaşı kahvaltı yapacağım ekmek almam gerekiyor.” Tuna Yüzbaşı başını sallayarak konuştu.

 

“Ömer, Sare hanım size doğru gelecek ekmek almak için orası sende” Ömer Üsteğmen esneyerek konuştu.

 

“Burası bende Komutanım, zaten bunları istemesek dibimizde biterler istesek yanımıza gelmezler tüm gece burda köylünün köpeğiyle neredeyse arkadaş olacaktım.” Tuna Yüzbaşı belli belirsiz gülümsediğinde Sare soru soran bakışlarla bakıyordu.

 

“Yapmadığımız şey değil, gönderiyorum Öğretmen Hanımı” Ardından Sare’ye dönerek yolu işaret etti Sare gülümseyerek yanından geçmişti.

 

“Kooallaaay gelsin Ömer Üsteğmen” Sare’nin sözüyle kahkaha atan Ömer Üsteğmen bunu beklemediği için gülmüştü.

 

“Eyyvaallah Öğretmen hanım” İkisi de kahkaha atıyordu onları duyan timde gülmüştü bir tek gülmeyen Tuna Yüzbaşıydı.

 

“Günaydın Salim amca” Salim amca bakkalının hemen yanında bulunan Ömer Üsteğmenden izin alarak bakkalını köylünün ihtiyacı için açmıştı Sare içeriye gülerek girdiğinde Salim amca gülümseyerek karşılık verdi.

 

“Günaydın güzel kızım maşallah bu nasıl bir neşe” Sare gülerek ekmek dolabına doğru ilerledi.

 

“Salim amca ben 10 ya da 12 tim kaç kişiydi ya neyse 12 ekmek almam lazım da” Bakkal Salim Sare’nin ne yapacağını anladığı için poşetlere ekmekleri bölüştürerek Sare’ye uzattı.

 

“Şu iyi niyetini seviyorum güzel kızım Allah seni de senin gibi iyi niyetli birine nasip etsin” Sare dua’yı duyduğunda çok hoşuna gitmişti gülümseyerek yanıtladı.

 

“Amin Salim amca teşekkür ederim kolay gelsin” Bakkaldan poşet poşet ekmeklerle çıktığında Ömer Üsteğmen şok içinde Sare ellerine baktı.

 

“Mevlüt mü çıkartıyorsunuz Öğretmen hanım” Sare gülerek cevapladı.

 

“Hayır ama mevlüt çıkartacak olsam zaten kimse gelmezdi o yüzden çıkartamam sanırım” Ömer Üsteğmen gülerek yanıtladı.

 

“Valla ben gelirdim” Sare gülerken Ömer Üsteğmen de gülüyordu.

 

“Bende gelirdim Komutanım mevlüt pilavına zaafım var” Ahmet Başçavuş konuştuğunda Ömer Üsteğmen gülerek Sare’ye söylemişti.

 

“Ahmet de gelirmiş, bizim tim kesinlikle gelirdi zaten” Sare gülümseyerek baktı en azından mevlüt yapsa gelecekler birilerinin olduğunu biliyordu.

 

“Boş boş konuşmayı bırakın nöbetine odaklan Ömer , Öğretmene de söyle geri gelsin girsin evine köylüde çıkmak isteyecek.” Ömer Üsteğmen bir anda ciddileştiğinde kulağındaki sesin Tuna Yüzbaşı’ya ait olduğunu anlamıştı Ömer Üsteğmen boğazını temizleyerek cevap verdi.

 

“Tamamdır Komutanım, Öğretmen hanım siz acele edin.” Sare hızlıca onaylayarak koşuşturmaya başladı Sare evinin bulunduğu yere geldiğinde Tuna Yüzbaşı’ya bakıyordu Tuna Yüzbaşı Sare’yi görmezden gelerek başka yöne bakmaya devam etti.

 

Sare askerler için ekmek arası yaparak poşetlere koydu ardından kapıyı yeniden açıp dışarıya çıktı bu sefer Tuna Yüzbaşı’nın kendisine yeniden kızacağını düşündü Tuna Yüzbaşı asker aracının üzerine haritayı sermiş ikiside onu inceliyordu.

 

“Burayı değilse de bu dağlık alanı muhakkak kullanmak isteyeceklerdir buraya asker gerek Karargahı arayıp durumu Komutanıma bildireceğim.” Teğmen Biran Komutanını onaylarak konuştu.

 

“Bende aynı fikirdeyim Komutanım” Sare çekingen adımlarını Tuna Yüzbaşı’ya yöneltti seslenip seslenmemek arasından gidip geliyordu Tuna Yüzbaşı’nın arkası dönük olduğundan fark etmemişti.

 

“Yüzbaşı bey aman Tuna Yüzbaşı” Sare kızmasından çekinerek hemen değiştirmişti.

 

“Buyrun Öğretmen hanım aman Sare hanım” Ömer Üsteğmenin kahkahası duyulduğunda Tuna Yüzbaşı dişlerini sıkmıştı.

 

“Beni taklit etmeniz hiç hoş değil Yüzbaşı” Tuna Yüzbaşı Sare’ye yaklaşarak konuştu.

 

“Sizi taklit ettiğimi nereden çıkardınız Öğretmen hanım” Sare gözlerini kısarak bakmıştı İstanbul’da birisi onunla bu şekilde konuşsa İmre’yle birlikte muhtemelen elinden kurtulamazdı.

 

“Bas baya beni taklit ediyorsunuz.” Tuna Yüzbaşı gözlerini Sare’nin elindeki poşete çevirdi ardından Sare’ye yeniden baktı.

 

“Bir şey mi oldu yine niye çıktınız dışarı, tüm köyü evden dışarıya çıkartmadım bi Öğretmen hanımın evde kalmasını sağlayamadım siz laftan anlamıyor musunuz burada bunca adam aptalız boşuna bekliyoruz bi siz akıllısınız değil mi?.” Sare yüzünü düşürmüştü yanlış bir şey yapmamıştı sadece onları düşünmüştü belki de yapmamalıydı ama merhametine engel olamıyordu bu tavır onun için biraz kırıcıydı üzüldüğü için gözlerini başka yöne çevirdi gözleri Biran Teğmeni bulduğunda elindeki poşetleri ona uzattı Biran Teğmen şaşkınlıkla bir poşete bir de Sare’ye bakıyordu.

 

“Ben sizin için ekmek arası yapmıştım da tüm gece beklediniz kendim yerken içimden gelmedi burda böyle siz dururken yani ağabeyim bana her zaman tok olduğunda açı da düşün derdi de o aklıma gelince dayanamadım size de yaptım.” Biran Teğmen poşetleri alarak Sare’yi yanıtladı.

 

“Teşekkürler Öğretmen hanım düşünmeniz yeterdi.” Sare gülümseye çalışarak arkasına döndü Tuna Yüzbaşı ise elini başına götürüp gözlerini kapadı kendisine sinirlenmişti.

 

“Komutanım bu biraz ağır oldu sanki” Ömer Üsteğmen bu sefer ciddiydi ses tonu gür çıkmıştı.

 

BÖLÜM SONU

Loading...
0%