@sila172521
|
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ÇİVİSİ ÇIKMIŞ DÜNYANIN UMUT IŞIĞI
Polis merkezinin otomatik kapısından henüz geçmiş olan Ferman üzerine doğru hızla koşmakta olan Hakan’ı görünce afalladı. Hakan,“Başkomiserim! Başkomiserim!” diye bağırarak yanına ulaştığında gözleri telaştan fal taşı gibi açılmıştı. Üzerindeki beyaz, kırış kırış gömlek dünden kaldığının göstergesiydi. “Başkomiserim koşun… Çok kötü bir şey oldu…” Her cümlesinin sonunda hıcıldayarak nefes alıp veriyordu. Ferman paniklemişti. Sabah sabah bu kadar önemli ne olmuş olabilirdi ki? Aklına ilk önce ormandaki ceset geldi. Acaba yeni bir gelişme mi olmuştu? ‘Belkide başka bir ceset daha bulunmuştur’ diye düşündü Ferman. Ama bunda bu kadar büyütülecek ne vardı ki? Seri katil dosyaları ile bir çok kez ilgilenmişlerdi ekipçe. Yoksa…İrfan mı? Ona mı bir şey olmuştu. Kesin yine bir olaya karışıp burnunu derde sokmuştur bu hergele. Başka ne olacak. Hakan anca arkadaşı için bu kadar endişelenir. Hakan, geldiği yönü işaret ederek “ Başkomiserim eşiniz… burada” yutkundu “ Sorgu odasında…”
Ferman girişten, alt kattaki uzun loş ışıklı koridora hangi ara gittiğini bilmiyordu. Hakan’ın dediklerini duyar duymaz adeta yayından çıkmış bir ok gibi fırlamıştı. ‘Ayça’nın burada ne işi vardı? Üstelik sorgu odasında. Başına bir şey mi gelmişti acaba? Yolda kaza yapıp birine mi çarptı yoksa? Ya yaralandıysa…Canı çık yanmış mıdır?’ Ferman bu düşüncelerle hızla ilerlerken koridoru dönmesiyle sorgu odasının önündeki Yusuf Müdürü gördü. “Müdürüm ne oluyor? Ayça niye burada?” Yusuf müdür, hüzünlü bakışlarını Ferman’ın yüzünde usulca gezdirdi. Derin bir nefesin ardından “Eşin Ayça, büyük bir suça karışmış Ferman. Çok büyük bir suç…” dedi. Ferman, tepesinden aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissetti. Böyle bir şey yaşanmış olamazdı. Ayça karıncayı bile incitemeyecek kadar saf , masum naif birisiydi. Bir yanlışlık falan olmalıydı. Yusuf Müdürün gözleri kısıldı. “Üzülerek söylüyorum ki sende eşine yardım ve yataklıktan sorgulanacaksın.” Anlamlandıramıyordu Fereman. Suç teşkil edecek hiçbir şey yapmamıştı. O zaman neyden bahsediyorlardı? “Ne suçu, ne yardımı müdürüm. Biz bir şey yapmadık. Tam olarak ne ile suçlanıyoruz?” Yusuf Müdür kapının önünden çekildi. “Bizzat eşinden duy neler olduğunu.” Parmağını Fermana doğru salladı. “Bu olay asla peşini bırakmayacak Ferman. Çok büyük kayaya çarptın be oğlum. Ben bile bir şey yapamam senin için.” Ferman’ın dizlerinin bağı çözülmüştü. Düşmemek için kapıya yaslandı. Çığlık atmak, bağırmak istiyordu. Kapının kolunu yavaşça kavradı. Nasıl bir durum ile karşılaşacağını kestiremiyordu. Bu belirsizlik kalbini sızlattı. Sakince kulpu indirip kapıyı açtı. Küçük odanın ortasındaki siyah masa ve masanın yanındaki sandalyede oturan eşi Ayça… Bu zamana kadar onlarca katilin, hırsızın oturduğu o sandalyede şimdi Ayça oturuyordu. Saçının teline zarar gelse uğruna dünyaları yakacağı biricik sevdiceği… Ayça, Fermanı görünce ayağa kalktı. Yanına gitti hemen. Sanki ilk defa sarılıyormuşçasına sıkıca sarıldılar birbirlerine . “Ferman özür dilerim. Böyle olsun istemezdim.” Eşinin yüzünü ellerinin arasına aldı Başkomiser. “Hayatım korkutma beni, ne oldu? Ne işin var senin burada?” Ayça, yutkundu. “Tutukladılar beni Ferman. Bize bir tane işkolik, çokbilmiş psikopat polis yetiyor zaten. Bir tanesine daha bu dünya henüz hazır değil dediler.” “Anlamadım?”diye cevap verdi Ferman. Kafası karışmıştı. Neyden bahsediyordu eşi? Ayça Ferman’ın elini alıp kendi karnının üzerine koydu. Gözleri buluştuğunda; “Bir misafirmiz var hayatım” dedi. Gülümsedi “Yatıyada kalacakmış.” Fermanın gözleri şaşkınlıkla açılırken fısıldadı; “Yoksa…” Ayça, eşinin cümlesini tamamlamasına izin vermeden sevinçle atladı. “Baba oluyorsun Başkomiserim baba.” İşte o anda zaman, Ferman için durmuştu. Baba oluyordu. Hayatını birleştirdiği, bu güzel gözlü kadından çocuğu oluyordu. Bağırmak, haykırmak istedi. Yapamadı. Gözleri doldu birdenbire. Ağlamamak için sıkıca kapayıp açtı gözlerini. Eliyle eşinin yanağını sanki kırılabilecek bir cammış gibi sakince okşadı. “Anne oluyorsun birtanem. Dünyanın en güzel annesi oluyorsun.” Heyecanla Ayça’yı kucaklayıp etrafında döndürdü. Sonra aniden duruverdi. “Eyvah! Unuttum ben yavrumuzu. Senin ayakta olmaman gerek. Otur hemen şuraya. Otur hadi.” Yanındaki sandalyeyi gösteriyordu. Ayça eşinin bu telaşlı haline gülümsedi. Onun iyi bir baba olacağını biliyordu. Çocukları çok şanslıydı. Ferman’ın kendisi gibi mükemmel yetiştireceğinden emindi. Çivisi çıkmış bu dünyada bir umut ışığı gibi parlayacak zeki, yetenekli birisi olacağını şimdiden görür gibiydi…
NASIL BULDUNUZ BÖLÜMÜ? DÜŞÜNCELERİNİZ NELER ? |
0% |