@sila_52
|
Öncelikle kitabıma şans veren herkese çok teşekkür ediyorum.
Sırlarla dolu bir hayata hazır mısınız???
************ Üniversitenin kampüsünde arkadaşlarımla birlikte geziniyorduk. Vize haftası henüz bitmişti ve biz çok yorgunduk. Ecem birden "Hadi şu kafeye oturalım." Diye heyecanlı bir şekilde konuştuğunda işaret ettiği kafeye baktım. Koyu kahverengi boyalı minik bir kulübe şeklinde olduğunu fark ettim. Ayrıca küçük bir bahçesi de vardı ve rengarenk saksı çiçekleriyle donatılmıştı. Esen rüzgar mis gibi kahve kokusunu buram buram etrafa yayıyordu. Sanırım burayı beğenmiştim ki, Asel karamsar bir şekilde konuştu. "Burada Türk ürünleri var mıdır ki? " Dedi. Bunu duyan Ecem ona baktı ve " Vardır herhalde. Başladı yine bizim boykotçu... " Diye gülerek mırıldandı.
Bu defa Asel de Eceme baktı ve "Boykot candır can! Ayrıca...." Diye hızla konuşmaya başlamıştı ki, tartışma çıkacağını anlayan ben hemen araya girdim. "Tamam kızlar. İçeri gidip bir soralım. Hem baksanıza şirin ve küçük bir yermiş. "dedim.
Asel gri çerçeveli gözlüğünü düzeltti. Ecem' e güvenmediği için, "Peki, o zaman önce ben bir gidip sorayım dedi." Ve kafeye girdi. Onu beklerken Ecem koluma girdi ve "Ay Asel de bunalttı bizi. Nolmuş yani güzel bir kahve içsek?? " Dedi huysuzca. Sağ elim terleyince tuttuğum kitabımı diğer elime aldım ve Ecem'i yanıtladım. "Sanki Asel'i bilmiyormuş gibi konuşma Ecem." Dedim. Asel, tanıdığım insanlar içinde en vatanına bağlı kişiydi. Her yerde ülkemizi doğru bir şekilde destekler ve ülkemizi savunurdu.
Üstelik ülkemizde ve halkımız tarafından üretilmeyen hiçbir şeyi tüketmemeye özen gösterirdi. Bize anlattığına göre ona bu fikirleri şehit babası aşılamıştı. Ve o da ilkokuldan beri ülkemize dost olan ve Türk devletleri hariç bütün ülkelerin ürünlerini boykot ediyordu.
"Off, tamam be. Size de bir şey denmiyor ha..."diye mırıldanan Ecem ile birlikte Asel ile ilgili düşüncelerimden ayrılmıştım ki, kafenin kapısı gıcırdayarak açıldı ve Asel göründü.
Hızlı adımlarla yanımıza vardı ve "Girebiliriz." Dedi. Beklemekten sıkılan Ecem "Sanki operasyona gidiyoruz. Hey Allah'ım ya... " Dedi ve içeriye doğru ilerledi.
Ben de peşinden gidecektim ki Asel'in kıstığı bakışlarıyla Ecem' in ardından baktığını fark ettim. Anlaşılan o ki, Ecem' e kızmıştı. Dikkatini dağıtmak için koluna girdim ve "Hadi Aseelll.. Taze kahve kokusunu solumaktan yoruldum. Artık o kahveyi içmek istiyorum ." diye konuştum.
Asel adeta miyavlayan sesime hafif bir şekilde tebessüm etti ve "Hadi, Ecem bütün kahveleri içmeden gidelim. "dedi ve gülümseyerek içeri girdik.
Garson enfes kokan Türk kahvelerimizi masaya yerleştirdikten sonra gitti . Ecem tatlı bir sesle "Nihayet... " Dedi. Ve bol sütlü kahvesini içmeye başladı. Asel de sade Türk kahvesini içerken önümdeki fincana baktım. Benimki ise orta şekerliydi. Üçümüz yakın arkadaştık ama içtiğimiz kahveler kadar farklıydık aynı zamanda. Hepimizin son senesiydi. Ecem bilgisayar mühendisliği okuyordu ve oldukça iyi gelirli bir ailenin kızıydı. Ve bizimle tanışması ise şans eseri olmuştu. Asel ile biz ise yurttan oda arkadaşıydık. Birgün Asel ile birlikte üniversitemizin dışındaki ucuz fotokopi satan kırtasiyeye doğru gidiyorduk ki, bir kızın attığı korku dolu çığlıkla duraksadık. Çığlığın geldiği yere baktığımda pembe etekli bir takım giymiş sarışın ve yeşil gözlü yerdeki kızı ve onun elindeki yine aynı pembe renkteki çantayı almaya çalışan motorlu kapkaççıyı gördüğümde şok oldum. Ben olduğum yerde donakalırken Asel oraya doğru koştu ve kapkaççıya sıkı bir yumruk indirdi. Ve adam bir hamle dahi yapamadan bu defa eline bir tekme attı ve çantayı aldı.
Adam, Asel ile baş edemeyeceğini anlamış olmalı ki karşılık dahi vermeden can havliyle motorunu sürüp kaçtı. Tam Asel adamın peşinden gidecekti ki herhalde motora yetişemeyeceğini idrak edip duraksadı. Arkasını dönüp yerde yatan kıza elini uzattı.
Ben ise silkelenip kendime gelip, olayları izlemeye bir son verdim ve hızlıca yanlarına vardım. Yerdeki sarışın kıza destek olup yerden kaldırırken konuştum "İyi misiniz? "
Kız dolmuş gözleriyle bana baktı ve "İ- iyiyim. " Dedi zorla. Asel' in eli yardım için öylece havada dururken sarışın kız nihayet başını kaldırdı ve ona uzatılan eli gördü ve tuttu. Hem benden destek alarak hem de Asel'in elini tutarak zar zor ayağa kalktı ve " Teşekkür ederim. " Diyerek önce Asel 'e sonra da bana baktı. İşte ilk tanışmamız böyle olmuştu. ******** "Hey bizimki! Kahven soğuyacak. " Diyerek bana el sallayan Ecem ile düşünce aleminden sıyrıldım ve ona tebessüm ettim. Önümde duran kahveme baktım. Orta şekerli içtiğim için hafiften tedirgin olarak kahvemi içtim ve dayanamayıp " Mmm.. " Diye mırıldandım.
Ecem "Beğendin mi çen? " Diyerek bana takıldı. Hafif kızararak ona güldüm. Ne diyebilirim ki, beni Asel' den sonra en iyi tanıyan kişiydi. Ne zaman bir yerde kahve içsek benim orta şekerli istediğim kahveyi az şekerli yapıyorlardı ve bu durum beni rahatsız ediyordu. Hatta bir keresinde şekersiz bile getirmişlerdi. Kahveyi içemeyince zorla Asel'e içirmişliğim bile vardı.
Ecem yine ortamın neşesi olduğunu belli ederek cıvıl cıvıl bir sesle "Oh be! Vizeler bittii. Keyfime diyecek yok. " Dedi.
Ben de mutlu bir şekilde " Evet ya... " Diye yanıtlarken Asel hafifçe başını salladı.
Ecem ellerini ovuşturdu ve hınzırca gülümseyerek bize baktı. "Bilin bakalım şimdi ne zamanıı?" Dedi. Asel ve ben birbirimize baktık ve isteksizce "Alışveriişş." Diye cevap verdik.
Bunun üzerine Ecem kahkaha attı ve "Afferin benim kuşlarıma. Nasıl da tanıyorlar beni? " Dediğinde dayanamayıp ben de güldüm. Asel ise bıkkınca bize bakıyordu. Ona da bakıp güldüm ve "Can arkadaşlarım benim. " Diyerek ikisinin de elini tuttum. Onlarla çok mutluydum. Kızlar da ellerimi tutup güldüğünde, tam ağzımı açmıştım ki kafenin kapısı Dan diye açıldı. Kızların ellerini bırakıp korkuyla yerimde sıçradım. Kapıya doğru baktığımda ise önde duran bir adam ve arkasında duran dört beş kişiyi fark ettim. Garson koşarak yanlarına gitmişti ki en öndeki adamın bana pardon üçümüze doğru baktığını fark ettim. Ecem " Ayı mı bunlar? " Diye mırıldanırken Asel sanki gelenin kim olduğunu biliyormuşçasına "Ayı değil, eşkıyalar. Hemde şehir eşkıyası. " Dedi.
Ardından garson yüksek bir sesle " Kafeyi kapatıyoruz!" Diye bağırdı. Ecem " Ne? Günün bu saatin de mi? " Diyerek şaşkınlığını belli etti. Gözlerimi adamlardan çekip kızlara baktım. Olay çıkmaması için " Hadi kızlar kalkalım. " Dedim.
Asel'in halâ keskin bir şekilde adamlara baktığını fark edince masanın üzerindeki elini tutup sıktım.
Asel bakışlarını bana çevirip "Tamam. " Dedi. Ve üçümüz kafedeki herkes gibi hızlıca toparlanıp oradan ayrıldık. Ecem' in huysuz bir şekilde mırlıdanmalarını dinlerken üç beş adım atmıştım ki, sırtımda yakıcı bakışlar hissettim. Arkama dönüp baktığımda ise en öndeki adamın kafenin kapısında durmuş yırtıcı bakışlarıyla bana baktığını fark ettim. Tüylerim diken diken olmuştu. Bu adam da kimdi böyle? Ve bana neden böyle bakıyordu?
Ecem' ın "Hadi Aynur!" Diye seslenmesiyle arkama dönüp koşar adımlarla kızlara yetiştim.
Bugüne dek birçok zorba insan görmüştüm. Ama bu adam da farklı bir şeyler vardı, adını benim dahi koyamadığımm....
Son... Kitabımı nasıl buldunuz? Ben Ecem'i çok sevdim. 🥰 Peki siz en çok kimi sevdiniz? Kafedeki adam da kim acaba? 🤔 Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın... 💜💜 |
0% |