@silan_poyrazzz
|
Herkese merhabaa yeni bölümle burdayımm Keyifli okumalar dilerim bebeklerim💕 Yayın Tarihi 24 Ağustos Cumartesi Başı ağrıyan ve gözlerinin önü kararan Aleyna en azından bir şeyler yersem geçer umudu ile kantine ilerledi. Dengesini korumaya çalışırken sonunda kantine varmıştı. Lena ve Meri bahçelerinde bulunan prefarbik kantinin sağ ve solda olan kapıların ortasında bekliyorlardı. Ellerinde yemekler abilerini beklerken Aleyna içeri girdi. “Meri cidden iğreniyorum şu kızdan!” Lena yüzünü buruşturup ekmeğinden bir ısırık aldı. Nefret etme sebebi kadınlara dokunamayan abisine isteği dışında dokunup taciz etmişti. Abisi gün boyunca kriz geçirmiş toparlanamamıştı. Burak’ın kadınlara dokunamaması da ortaokulda yaşadığı fazlasıyla iğrenç bir durumdan kaynaklanıyordu. Maalesef daha altıncı sınıftayken diğerlerinden ayrı bir okulda okuyordu. Bir gün bir kadın hocası onu herkes dersteyken soyunma odasına sokmuş ve taciz etmişti. Ailesi de fazla destekçi olmayan küçük Burak yaşadığı travma dolu günlerini kardeşi sayesinde atlatmıştı. Bir şekilde kardeşinin okuluna gelmiş ve birçok kadından kaçarak kendisini sadece kardeşine bırakmıştı. Şuan bile Meri’ye dokunurken zorlanıyordu ama yapabileceğine inanıyordu. “Siktir et. Gereksiz canlı işte.” Onlar kendi aralarında dedikoduya dalmışken İçeriden çığlık sesleri yükselmeye başlamıştı. Öğrenciler bir bir dışarı çıkıyor canlarını kurtarmak için birbirlerini ölüme terk ediyorlardı. Çok geçmeden yanlarından okulun zorbası Elif koşarak çıktı. O bile bu denli kilyo rağmen koşuyorsa gerçekten büyük sorunlar vardı. Lena kantinden biraz uzaklaşıp ne olduğuna bakakarken birden biri kolunu tutmuş adeta sürüklemeye başlamıştı. Lena kolundaki kişinin abisi olduğunu görünce ona eşlik etmeye başladı ne olduğunu anlamıyordu ama sadece koşuyordu. Lena’nın gözleri Mert ve Meri'ye kaydı. Onlar önde koşarken Burakların yanında Berk kendi arkalarında ise ekibin kalanı geliyordu. Okul içine girip hızlıca okul idaresinin yanında merdivenin hemen karşısında bulunan Mertlerin sınıfa daldılar. En son giren Uzay kapıyı hemen kapattı. Lena kendini yere bırakmış soluklanmakla meşgulken abisi kardeşini inceliyordu. “Ne sikim dönüyor burada!” Meri sinirle soluyordu. Aklı çıkmıştı korkudan. “Bilmiyoruz Meri. Tek bildiğimiz dışarda artık insan yiyen yaratıklar olduğu.” Lena korkuyla önce Meri’ye sonrada abisine baktı. “Ne demek o?” “Zombi Lenam zombi.” Mert sakince konuştuktan sonra Lena ve meri sadece “NE!” diye çığlık atabilmişlerdi. Acık pencereden kulaklarına gelen çığlıklar ile Lena koşarak cama gitmişti. Arkasında olan Meri ve geri kalanlar ile camdan görüntüyü izlemeye başladılar. Şuan için ekipte Lena, Mert, Burak,Meri, Berk, Eren harici Uzay, İlayda ve Melikede bulunmaktaydı. Kısa süreliğine 9 kişi olan ekip Elifin ahıra dalar gibi dalması ile bozulmuştu. Meri hızla kendini öne atmış, masayı devirip ayağı ile gelmesini engellemişti. “Bir kez soracağım ısırıldın mı?” Elif dik dik bakarken üstünü başını düzeltme peşindeydi. “Üstüm başım mahvoldu ne ısırılması? Ve ben Burak ve Mert burada diye geldim sizle işim yok.” Diyen Elif arka sıralardan birine oturdu. “Gerizekalı.” Burak çok içten bir şekilde konuşup tekrar pencere döndü. Lena cama geri dönünce karşılaştığı manzara hiç iyi değildi. Sınıf arkadaşları , okul arkadaşları arkalarından onları kovalayan yamyamlardan kaçmaya çalışıyorlardı. Maalesef bir çoğu kaçsada çoğunun sonu yem olmaktı. Kimisi kantinin üstüne çıkıyor, kimisi çardakların tepesine tırmanıyordu. Maalesef açık olan kapıdan zombilerin bir kısmı çıkmış dışarııya yayılmaya başlamıştı. Güvenlik her ne kadar son anda tuşa bassada engel olamadan ölmüştü. Lena her yere göz gezdirirken önceden aynı sahnede yer aldığı arkadaşını boynun kopuş anını görünce hızlıca çekildi camdan. Giderek daha kötü olurken aniden açılan kapı ile abisine arkasına saklanmıştı. İçeri giren kişi Meri , Uzay ve Elifle aynı sınıf ve bölümde olan Beyza’ydı. Beyza kapıyı kapatır kapatmaz nefes nefese yere çökmüştü. Isırılmış durmuyordu. “Şuralara sıraları dizelim. Yoksa kötü olacak sonumuz.” İlayda sıraları çekmeye başlarken Uzay Beyza’nın koluna girmişti. “Hadi Beyza arkaya geç.” Beyza kendini arkaya atıp oturdu. Ekip hep beraber çalışarak sıraların bir çoğunu kapılara dizmiş ardında öğretmen masasını da ortaya çekerek en azından rahat konuşucakları bir yer hazırlamışlardı. Melike korkudan titrerken “İşimiz bitti! Onlar gerçek! Yaşama ihtimalimiz sıfır!” diye konuştu. Herkes tamamen umutsuzluğa kapılmıştı. Nasıl olurdu da filmler gerçek olabilirdi? Lena oturduğu sandalyeden kalktı. Sakin adımlarla pencereye giderken Mert onu dikkatle izliyordu. Lena cama gelip baktı. Elini koyup derin bir nefes aldı. Gerçek olmalarına diyecek herhangi bir şeyi yoktu fakat nasıl ve neden yayılmıştı?” “İnanılmaz. Cidden inanılmaz!” Meri elleriyle yüzünü kapatıp hala inanmayan ses tonu ile konuşunca Lena bir tanecik dostuna döndü. “Onlar gerçek oldu. Fazla dalga geçersek böyle olur.” Diyerek kıkırdadı. Meri kafasını kaldırıp gülümsedi. “O son dalgayı geçmeyecektik.” Lena gülüşüne engel olamadığı anda abisi ve Mertte kıkırdamıştı. “Yaptık bir hata savaşçı modunu açalım o zaman Meri hanım.” Meri gülerek kafa salladı. “Tabikide açalım aşko!” Onlar gülüşürken diğerleri anlam veremese de neşeleri azda olsa yerine gelmişti. “Neyse iş ciddi. Zombilerin birazı dışarı çıktı. Haberlere bakalım.” “Evet. DOĞRU!” Elif’in attığı çığlık kapıda hareketlilik oluşturmuştu. Zombi olup etrafta gezenler sese de tepki vermeye başlamıştı. “Hay belanı!” Beyza konuşmuştu ama oda Elif kadar yüksek sesliydi. “İkinizde kesin sesinizi!” Mert ikisinide uyarıp susmalarını sağladı. Etrafta oluşan sessizlik yüzünden hem hala bir çok yardım çığlığını hem de kapıdaki sesleri rahatça duyabiliyorlardı. Yarım saatlik sessizlik ardından etraf azda olsa durulmuştu. Koridoru göremiyorlar fakat en güvenli sınıfta etrafı izliyorlardı. Okullarının üst kattaki sınıfları çoğunlukla camlıydı. Yani içeriyi rahatça görüyorlardı. Önceden atölye olması için yapılmış bu sınıflar yüksek kontenjan yüzünden sınıf yapılmıştı. Her ne kadar olup bitenler gözükse bile sonuç olarak kırılma durumu olduğu için çok fazla tehlikeliydi. Etraf sakinlediğinde Berk hemen tahtayı açmış hızlıca haber kanallarını açmıştı. Pek çok kanal değişmelerine rağmen son dakika haberlerinde de bir şey yoktu. Herkes düşünceli bir şekilde otururken İlayda ayağa kalktı. Fazlasıyla gerilmiş ve korkmuştu. Kabullenmiyor ve ekstra korkuyordu. “Ben dışarı çıkıyorum. Bunların hiçbiri gerçek değil.” Hızla kapıya yürürken Meri sıktığı dişleri arasından konuştu. “Sen delirdin mi!” Elif hafifçe kıkırdayıp İlayda’ya baktı. “İlgi su ne oldu çok mu korktun? Çıkabilirsin en fazla ölürsün.” Lena derin bir nefes alıp karşısına geçti İlayda’nın. “Kanka hatırlasana biz bunları hep konuşurduk. Hatta sen demiştin sizi korurum ben diye ne oldu şimdi?” “Korktu korkak tavuk.” Elif zevk alıyormuşçasına sırıtınca Melike sinirle konuştu. “Kes artık sesini!” Fazla sessiz ve kimse ile işi olmayan kızı bile çıldırtmayı başarmıştı sonunda. “Sen kim oluyorsun da bana cevap veriyorsun çömez. Haklıyım korktu. Çünkü korkak.” Elif umursamazca konuşup yaslandı geriye. “Kavga etmeyi kesin! Hepiniz susun artık.” İsyanla Eren araya girmişti. Bu halde bile kavga edecek cesareti ve gücü bulmaları mucizeydi. “Bakın önce plan yapmalıyız. Adam akıllı ne yapacağımızı çözelim sonra kavga eder birbirinizi yersiniz.” “Berk haklı gençler. Telefonlarınız yanınızda mı?” Mert sorunca herkes birbirine baktı. “Hayır vermek zorunda kaldık.” Dedi Lena. “Bizimkilerde.” Meride umutsuzca konuştu. Burak herkese umutsuzca baktı. İşte telefon alma olayı bu kadar saçmaydı. “Burada sadece benim ve Berk’in var.” Mert anlık duraksayıp hızla ayağa kalktı. “Tabi ya!” Herkes ona bakınca Mert hızla konuştu. “Lena okçuluk klübünde, Meri tekvandoya gidiyor. Bildiğim kadarı ile Melike karete, uzayda beyzbola gidiyor. Ben yakın dövüşte iyiyim Burak ise plan yapmada.” “İyiki bildiğim kadarıyla dedin Mert.” Lena kollarını birleştirir iken Burak merakla sordu. “Eee yani. Şuan elimizde bir şey yok.” “Tamam işte alt spor salonuna inebiliriz bence.” Mert konuşunca Burak herkese göz gezdirdi. “Kızlarımı tehlikeye atamam Mert ve o kadar basit değil.” “Bir dakika Burak. Lena bize okçuluğu öğretebilir misin?” Eren Lena’ya sorunca Lena olumsuzca kafa salladı. “Sadece oku düzgün tutup hedef almanız bile bir hafta sürer. Oda aralıksız çalışarak anca.” “O zaman inip alacağız eşyaları.” Mert sakince konuşurken Meri cevap verdi. Bu sırada Burak plan için uğraşıyordu. “Abi ama sorun var. Çok tehlikeli ve çok zor. Üstelik çok hızlı koşuyorlar.” “Tabi ya!” Burak heyecanla atıldı. Evet düzgün bir plan kurmuş sonunda ne yapacaklarını kestirmişti. “Sonunda!” Mert rahatlayıp geriye yaslandı. “Anlatsanız mı artık?” Burak kardeşine gülümseyip herkese göz gezdirdikten sonra konuşmaya başladı. “Az önceki gibi düşünün. Zil çalınca yaratıkların hepsi seslere gitti. Buradan yola çıkarsak bu sıralardan iki tanesini aşağıya atarız giriş kat boşalır. Bu kat için ise; tuvaletlerin olduğu kısıma bir şey atarız onlar oraya giderken sıralar ile onları oraya sıkıştırabiliriz.” “Peki ama dışardakiler sese gelmez mi?” “Gelirler.” Dedi Burak Meri’nin sorusunu yanıtlayarak. “Bu yüzden kokumuz olan herhangi bir şeyi bağlayabiliriz. Bu daha uzun süre tutacaktır onları.” Diye de ekledi. “Tamam evet mantıklı bir plan fakat en ufak hatada işimiz biter. Hem kim gidecek ki?” Berk’in sorusu ile hepsi durmuştu. Sahi kimler gidecekti? Dışarda büyük bir kaos devam ediyordu. Okulun kapanan kapısından son anda kaçan zombiler halka saldırıyor ve ordularına yeni kişiler alıyorlardı. Dışarda ki pek çok insanın yapabileceği tek şey kaçmaktı. Daha ne olduğunu anlamadan sadece koşuyorlardı ki hayatta kalmak için kaçmaktan başka çareleri yoktu.
Sonraki bölümde görüşmek üzere sorularınız varsa alabilirm🌟 |
0% |