Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@silan_poyrazzz

Herkese Merhabaa yeni bir bölümle karşınızdayımm

Keyiffli okumalar dilerim💕

Yayın Tarihi

26 Ağustos Pazartesi

 

 

 

Her şey kaos içindeyken ekip kendileri için plan yapmak ile meşgullerdi. Her ne kadar zor ve ölümcül bir plan olsa da eğer başarırlarsa hayatta kalabilirlerdi.

Korkmuş olan Lena sessizce abisinin kolunun altına girip sarılmıştı. Fazla gergindi çünkü kendisi de çıkacaklar arasındaydı. Burak kardeşine sarıldı hemen. Cesur dursa da korkudan nefesi kesilen kardeşini en iyi o anlıyordu.

“Umarım dışarı yayılmaz.” Mert endişe ile pencere bakınca Lena abisine iyice sokulmuştu. Meri korkuyla abisinin yanına oturdu. “Ne demek yani? Dışarı yayılır mı? The Walking Dead’te ki gibi?”

Mert kardeşine bakıp sakince elini tuttu. “Güzelim o kadar olmaz ama önlem alınıp engellenmez ise şehir tamamen kuşatılır. Üstelik olayın tam ortasındayız.”

Lena Mert ve Meri’ye baktı bir süre. “Maalesef kapı kapanmadan birazı dışarı kaçtı.”

“Bittik! İşimiz bitti. Ben ölmek için daha çok gencim!” Sesi yine yüksek çıkmıştı ama neyse ki kapıda herhangi bir hareketlilik olmamıştı.

“Sanki biz dördüncü Murat’ız.” Meri sitem ve sinirle konuşurken Elif ona dik dik baktı. Meride karşılık olarak öyle bakıp sonra abisine yaslandı. Ne konuşacak enerjisi vardı ne de keyfi. Mert yaslanıp Meri için daha rahat yer açınca Meri yerine kurulmuştu.

“Evet harekete geçer miyiz? Eğer daha fazla beklemeye devam edersek zombiler çoğalacak.”

“Eren haklı kalkalım artık.” Mert hafif doğrulunca Meri kalkmıştı. “İyi ama kimler gidecek?” Herkesin aklında ki soruyu Lena cevaplamıştı.

“Sen kesin geliyorsun zaten sonra ben, Burak, Meri, Uzay gideceğiz.” Böylelikle Lena’nın da sorusu yanıtlanmış oldu Mert tarafından.

“Bende geleceğim.” Dedi Elif. Mert tam itiraz edecekti ki Meri hızla atıldı. “İyi gel güzel olur.” Lena şaşkınlık içinde Meri’ye bakıyordu. Normalde Meri asla istemezdi. Meri’ye bakışı ile “ne alaka?” diye sorunca Meri tepki vermemişti. Şuanlık herkesi korumaya aldığını bir kendisi bilmeliydi. Korkuyordu ama gerekirse yapacaktı.

Ekip aralarında iş bölümü yapıp hemen harekete geçmişlerdi. Kapı önündeki sıralar kaldırılmış ve yerine kullanacakları sıraları getirmişlerdi. Pencereden atılacak sıralar belirlenmişti. Üstlerine sınıfta olan iki hırka bağlanmıştı. Beyza ve Elif dışında herkes hızlı hızlı çalışmış plan için herşeyi hazırlamışlardı.

“Hazırsanız sayıyorum. Dışarı çıkacak olanlar hazır mı?” Burak keskin bir tonda konuşunca Berk cevap vermişti. “Hazırız.” Dışarıya çıkacak olanlar sonra geri dönecekti.

Yaptıkları hata mıydı yoksa iyi miydi bilmiyorlardı. En ufak fikirleri bile yoktu. Koskoca okul bir saat içinde kuşatılmıştı.

Dönüşümler pek hızlı değildi sorun herkesin kaos çıkartması ve fazla kişinin ısırılmasıydı. Çünkü dönüşüm süresi üç ve on dakika arası değişiyor bünyeye bağlı olarak enfekte süreside uzayıp kısalıyordu.

“Sayıyorum 1….2….3 şimdi!” Burak’ın talimatı ile pencereden ilk sıra atıldı. Tam tahmin ettikleri gibi bir çok zombi masaya gitmişlerdi. Hızla kapı açıldı Berklerin çıkmasına gerek kalmadan aşağıya inecek ekip hızla merdivenlere yönelmişti. İlk merdiven bitmişti. İkincisini inerken karşılaştıkları zombiyi Mert’in tekmesi sayesinde kurtulmuşlardı. Giriş kata geldikten sonra üçüncü merdiveni de koşarak inmiş ve son merdivenden sonra kapıya gelmişlerdi.

Mert kapıyı ittirdi dikkatlice. Herkes içeri geçmişti. Fakat içerisi bomboştu. Spor salonunun kapısı asla kilitli olmazdı. Ağır kapıları ise zombilerin girişini engelleyecek şekildeydi. Öğrenci ve öğretmenler için harika bir saklanma yeriydi. Fakat kimse yoktu. Tek bir yaşam belirtisi bile yoktu.

Hemen Mert ve Burak camları kapatmaya geçtiler eksi kattalardı ve camlar herhangi bir insanın rahatça geçeceği kadar genişti. Lena hızlıca ok ve yayların olduğu yere gitti. Üstünde adının yazdığı yayını aldı. Sonra belinin iki tarafına ok çantasını bağlayıp içini ok ile doldurdu.

Bu sırada Meri ve Uzay sopların yanına gitmişlerdi. Mert ve Burak’ta yanlarına gelmişlerdi. “Bunu diğerleri içinde alabiliriz.” Dedi Burak.

“Götürmek biraz zor olur ama yapabiliriz.” Meri Burak’a cevap verirken gülümsemeyi de ihmal etmemişti. Belki çok dokunamıyordu ama gülümseyince sarılmış gibi rahatlıyordu.

Götürecekleri kadarını hazırlayıp köşeye bıraktılar biraz soluklanmak için dinleneceklerdi. Fakat Lena’nın dinlenmeye hevesi yok gibiydi. İsabet tahtalarının önüne geldi. Okunu yaya takıp ok atışı için kendini konumlandırdı. Artık o kadar çok alışmıştı ki hızlıca isabet aldı. Bu sırada Mert yanına geldi. Hem yakın olmayı hem de izlemeyi çok seviyordu onu. Şimdi yine yanında ve yine izliyordu. Lena hazır hissedince oku serbest bıraktı. Fakat istediği sonuç gelmemişti. Tam nokta yerine ok kırmızıya denk gelmişti.

Lena derin bir şekilde soludu. “Alt tarafı isabet atıcam! Zor olan ne ya!” Kendine sinirleniyordu. Okları tam hedefine atmak zorundaydı çünkü arkadaşlarını korumalıydı. Eğer atamaz ve devam ederse ne kendini ne arkadaşlarını koruyabilirdi.

Mert sakince omzuna dokundu Lena’nın. “Sorun yok. Kendine kızma, çok normal böyle şeyler. Hadi şimdi tekrar dene ama sakin ol.” Lena Mert’in yüzünü izledi biraz. Haklıydı sakin olmalıydı. Kafa sallayarak tekrar oku yayına taktı. Oku gerip tekrar isabet için hedef aldı. Bu sefer sakin ve sabırlıydı. Oku yaydan serbest bıraktı. Ok tam ortaya girmemiş adeta delip geçmişti. Lena heyecanla olduğu yerde zıplamaya başlamıştı. “Oldu! Başardım!”

Mert sakince gülümsedi. Bayılıyordu Lena’nın heyecanına. “Bak gördün mü? Asla pes etmeyip odaklanırsan herşeyi başarırsın. En çokta beni dinlersen.” Lena tatlı tatlı gülümsedi. Bu sırada Meri Burak’a sopayı nasıl kullanması gerektiğini anlatmaya çalışıyorlardı.

“Sopayı gelişi güzel sallama tamam mı? Hedeflerin belli olsun.”

Burak kafa salladı sakince. Bunları Meriden daha çok biliyordu fakat Meri’nin kendisine bu kadar cabası hoşuna gidiyordu. Burak hareketi tekrar yaptı. “Böyle mi?”

Meri heyecanla zıpladı. “Evet! İşte bu!” Dokunma olayını unutup Burak’ın boynuna dolanmıştı. Burak kıkırdadı. Titreme hafif vursa da Meri için bekliyordu.

Mert ikiliye bakıp gülümsese bile bilerek öksürdü. Lena Mert’e bakıp kıkırdadı. Ona ayak uydurup oku yaya takarak ikisine doğrulttu. Burak Meri’yi arkasına alıp ellerini havaya kaldırdı. “Sevgili kardeşim ve can dostum anlaşabiliriz!”

Lena kıkırdadı oku indirdi. “Anlaşamayız abi.” Meri Burak’ın arkasından kafasını çıkartan Meri olayı anlamamış olacak ki merakla bakıyordu. “Ne oluyor ya?” Mert gülerek kardeşine baktı. “Kardeş kavgası güzelim. Sus valla bu ikisi bizi de yer.”

Mert’in bu dediğine hepsi gülmeden duramamıştı. Uzay dik dik izliyordu. Bu grubun bu kadar yakın olup kendisini sürekli arka planda atmalarından nefret ediyordu. Gülmeleri eğlenmelerinden kesinlikle gıcık kapıyordu.

“Neyse hadi çıkalım.” Dedi uzay sabırsızca. Mert sakince bakıp Lena’ya döndü. “Hayır. Lenadan en azından isabet atmayı öğrenmem gerek.”

“Keşke diğerlerini de alsaydık.” Meri sakince ikiliye bakarken konuşmuştu. Burak Meri’ye döndü sakince “Keşke ama kalabalık olsaydık daha tehlikeli olurdu.” Meri Burak’a hak vererek abisi ve Lenaya bakmaya geri dönmüştü. “Ok ve yayı al gel.”

Mert hızla Lena’nın dediğini yaparak ok ve yayı almış hemen yanına gelip durmuştu. Lena Merte kendisi yaparak gösterdi. Mert Lena’yı taklit ederek nişan alınca Lena Mert’i süzdü. “Oku serbest bırak şimdi.”

Mert oku serbest bıraksa da ok bırakın tahtaya değmeyi yanına bile gelememişti. Bu atıştan sonra Burak kahkaha atmıştı. Ona tabi ki de Meride eşlik etmişti.

“Hadi ama çok normal gülmeyin ya.” Lena bunu dese bile oda gülüyordu. “Bize diyene bak.” Meri göz yaşını silerken kıza cevap yetiştiriyordu.

Mert Lena’ya bakınca gülüşüne engel olamamıştı. Güldürmeyi zaten seviyordu. “Lena ben yapamıcam sanırım bunu.” Mert böyle diyince Lena hemen toparlanmış ve sakince konuşmuştu. “Yaparsın. Hadi ama eline daha yeni ok aldın. Dene birkaç defa güzel gidiyorsun başlangıç seviyesi için.” Mert umutsuzca bakınca Lena derin nefes aldı. “Peki şöyle düşünelim. Şu salak levha senin çok önem verdiğin birini yakaladı ve senin tek ok atışın o kişinin hayatını kurtaracak.”

Mert kaşlarını çatınca kız bir adım geriye çekilmişti. Kesinlikle Mert’in tersi tersti ve bulaşmak istemiyordu. “Bana bakma öyle eğitmenim bana diyordu bunu.”

Lena sessizce önüne döndü. Her zamanki gibi ağlamadan önce dudakları bükülmüştü. Eğitmeni yüzünden yaşadıklarının haddi hesabı yoktu ve onun yaşında ki çocuk için bunlar çok fazlaydı. Burak kolları birleşik kardeşini izliyordu. Eğer gözünden tek damla yaş düşerse müdahale edecekti fakat kardeşinin biraz daha cesur olmasını istediği için bekliyordu.

Fakat Meri Burak’ın bu dalgınlığından faydalanarak ona yaslanmış yetmemiş içinden sırıtarak abisi ve can dostunu izliyordu. Uzay isyanla yerine oturup kollarını birleştirdi. Biraz daha devam ederlerse cidden kavga çıkaracaktı.

Lena derin bir nefes aldı. Sakince yanına geldi Mert’in. Aralarında 25 cm boy farkı vardı ki Mert yaşıtlarına göre hem kalıplı hem de fiziksel anlamda çok iyiydi. Bu yüzden Lena genelde yanında minnacık kalıyordu. Ortalama bir boy yapısı olsa da Mert ile deve cüce olmak yakışıyordu onlara.

Lena Mert’i konumlandırdıktan sonra Mert yeniden atış yaparak sonunda isabet atabilmişti. “Sonunda! Bak oldu işte!” Lena ellerini çırpınca Mertte gülümsemişti.

“Lan abi sen var ya sen. Ne yapıyorsun ya?”

“Ok atıyor yavrum ne yapacak başka. Kafana darbe falan mı aldın?” Burak hızlıca konuşunca Meri oflayarak abisini işaret etti.

“Abim veletken okçuluk kursuna gidiyordu. Hatta sertifikası da var. Baya yetenekli.”

“Ne?” Burak mal mal bakarken Mert dik dik kardeşini izliyordu. “Ağzına sıcıcam canım kardeşimm.”

Meri tatlı tatlı gülümsedi. “Bende seni çok seviyorum abişim.”

Mert şaşkınca ona bakan Lena’ya döndü gülümseyip yayı gerdi. İki adet levhayı tam ortadan vurdu. “Ama nasıl neden bilmiyorum? Neden devam etmedin ki?”

“Yanii sen küçükken okçu olacağım dediğinde gidip eğitim almıştım ama biliyorsun iki sene gelememiştik İstanbula olaylar yüzünden. Bende o sıra tekvandoya yönelmiştim. Öylede kaldı.”

Lena Merte gülümseyip sarıldı. Mertte ona sarılınca Uzay sinirle ayaklanmıştı. “Gidelim artık. Çok vakit kaybettik.”

“Bence direkt okuldan çıkalım.”

Elif konuşunca herkes sinirle ona dönmüştü. “Ne kadar zekisin sen öyle ya! Diğerleri ne olucak?” Meri sinirle konuşunca Elif omuz silkti. “Beni ilgilendirmez gelselermiş.”

Lena yanına geldi Meri’nin kulağına eğilip fısıldadı. “Nede geldi ki bu?” Meri Lena’ya baktı ve gülümsedi. “Kendimizi korumalıyız değil mi güzelim?”

 

Sorularınız varsa burdan alabilirim

Sonraki bölümde görüşmek üzeree💕

Loading...
0%