Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Kanlı Kader Zinciri

@silanazar

Sare sinirli adımlarla söylene söylene havalimanının çıkışına doğru ilerledi.

-Bonom kodor kibor odom bolomozson. (Benim kadar kibar adam bulamazsın.) Hayatımızda kibar görmesek inanacağız, bir koltuk için kıyameti kopardı.Gıcık!

Çıkış kapısına yaklaştığında dışarıda bekleyen kocaman bir konvoyun ve büyük bir kalabalığın olduğunu gördü, ve bunun ne olduğunu merak edip güvenliğe sormak istedi. Kapıda duran güvenliğe yaklaştı , gülümseyerek önce "Kolay gelsin!" dedi. Genç adam Sare'ye döndü ve gülümseyerek teşekkür etti , ardından samimi gülümsemesini bozmadan "Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu.

Sare dürüst bir şekilde direkt sorusunu sordu;"Acaba dışarıdaki bu kalabalık,bu konvoy nedir? Önemli biri mi geliyor acaba?" dedi

Adam kadının bu merakı karşısında ukala bir şekilde gülümsedi ve göğsünü kabartarak,kendinden emin,gururlu bir şekilde;

- Şiyar Ağam Ankara'dan döndü bugün. Onu karşılamak için bu hazırlık. Dedi.

Sare duyduklarına hiçbir anlam veremedi. Kaşlarını çatıp yüzünü ekşitti.

- Nasıl yani? Bu koca tantana bir adam için mi yani? dedi

Güvenlik gururlu tavrını devam ettirerek konuşmaya devam etti;

- O sadece bir adam değil koskoca Ertuşi aşiretinin gözbebeği! Bu tozlu Mardin sokaklarındaki tozlar bile ondan habersiz kıpırdamaz öyle saygın biri yani.

Genç adam ağayı överken bir vatanı savunurcasına iddialı ve gururluydu.

Sare bu duydukları karşısında, yüzünü ekşitti ve sadece "Ay ne saçma, ne gereksiz." diye tepki verdi.

Güvenlik, karşısısındaki kadının bu tavrından memnun olmamış vaziyetteydi tam karşılık verecekti ki odak noktasına hevesle beklediği ölümüne savunduğu o isim girdi; Şiyar Şerif! Nam-ı değer Ertuşilerin göz bebeği Şiyar Ağa!

Şiyar karşısındaki huysuz kadına yardım etttikden sonra kadın yanından ayrılmıştı, o ise oradan ayrılmayıp kendi bavulunun gelmesini beklemeye devam etti. Bavulu kadınının bavulundan birkaç dakika sonra gelmişti, bavulunu sağlam teslim alan Şiyar'ın ilk işi telefonunu uçak modundan açmak oldu. Telefonunu açar açmaz ana ekranına cevapsız arama bildirimleri düşmüştü. Bu aramalar çocukluğundan beri hem dostu hem de sol kolu olan Cemal'e aitti.

Cemal;Şiyar'ın ilkokul arkadaşıdır.Konağın aşçısı Meryem hanım ve bahçıvanı Süleyman Bey'in oğlu olan Cemal,Şiyar ile birlikte büyümüş ve Şiyar'ın sırdaşı olmuştur. 188 boylarında esmer ,sakallarıyla ciddi bir tarzı olan ama tarzının aksine renkli kişiliğe sahip olan Cemal okulunu liseye kadar tamamlamış ve ardından Şiyar'ların aile şirketinde Şiyar'ın sol kolu olarak çalışmaya devam etmiştir.

Şiyar telefonunu kontrol ederken tekrar Cemal onu aradı. Şiyar arkadaşının tez canlı tavrını bildiği için onu daha fazla bekletmeden telefonu açtı.

-Alo 

+Vay aslan ağam hoşgeldin iki gözümün çiçeği! Biz tam kadro ekip kırmızı halıları serdik,seni çıkışta bekliyoruz.Emrinize nail olmak için hazır ve nazırız ağam! Dedi.

Cemal nefes almadan kurduğu bu uzun cümlesinin ardından büyük bir kahkaha patlattı. Çünkü çocukluk arkadaşı ağa kalıbı altında yüceleştirilmekten hoşlanmıyordu bu da onu bildiği için üstüne basa basa bu konuyla dalga geçerdi hep.

Şiyar sabırla arkadaşının cümlesini bitmesini bekledi derin bir nefes bırakıp yorgun bir tavırla.

- Hoşbuldum aslan kardeşim.Yine maşallah formundasın. Dedi.

Cemal enerjisini hiç kesmeden arkadaşının söylediği şey karşısında istediğini almanın verdiği şımarıkla göğsünü kabartarak"Her daim kardeşim benim." dedi

Şiyar arkadaşının bu tez canlı tavrına kendi kendine gülümsedi.

-Geldim,bavulumu aldım çıkışa doğru geliyorum birazdan.

Dedi ve karşı tarafın cevabını beklemeden telefonu kapatıp çıkışa ilerledi.

Cemal suratına kapanan telefona karşılık yanında sessizce onları izleyen arkadaşı Murat'a sinirle döndü ve söylenmeye başladı;

-Ya bu çocuk hiç değişmiyor! Ulan adama Ankara'nın suyunuda içirdik hala aynı. Atalar boşuna demiyor can çıkar huy çıkmaz diye. Bu da böyle anasını satayım biz not defteriyiz sanki söyleyeceğini söyleyip pat diye kapatıyor suratımıza. Odun odun vallahi odun!

Murat arkadaşının bu haline kahkaha attı;

-Aslan ağamızın not defteri olmuşsun köpek,kıymet bil az. Dedi ve arkadaşının omzuna vurarak kahkaha atmaya devam etti.

Murat Şiyar'ın amcasının oğludur. Murat küçük yaşta kan davası yüzünden babasını kaybetmiştir. Bu yüzden amcası, Murat ve annesine sahip çıkmıştır. Birlikte büyüyen kuzenler aralarından hiç su sızdırmaz birbirlerine vefalı iki kardeş gibidirler. Murat 178 boyunda esmer buğday tenlidir.Babasını andıran Murat sakal ve bıyık yapısını babasından almış gözlerinin elalılığını ise annesinden almıştır. Uluslararası İlişkiler mezunu olan Murat şirketin Küresel ticari alışverişleriyle ilgilenir

Şiyar çıkışa doğru yaklaştı ve az önce kapıda kendisini Sare'ye karşı bir vatan meselesi gibi savunan güvenlik ona doğru hızlı adımlarla koştu elindeki bavulu aldı;"Hoşgeldin Ağam." dedi gülümseyerek.

Şiyar başıyla selam vererek "Hoşbuldum." dedi adama. Kapıya doğru ilerlerken kapı önünde birbiriyle didişen ikili Şiyarı görünce hemen içeri girdi.

Cemal güvenliğin elinden bavulu aldı ve güvenliğe teşekkür ettiler.

Murat kuzenine sımsıkı sarıldı "Hoşgeldin kardeşim." dedi.

Şiyar hoşbuldum dedi ve heyecanla ona sarılmayı bekleyen Cemal'e sarıldı.

Cemal arkadaşına sarılırken 'Ağam sana sarılmak çok büyük şeref." diye arkadaşına iğneleyici bir cümle kurdu

Bu durumda hoşlanmayan Şiyar göz devirip sarılma faslını devirdi.

Murat "Nasıl geçti yolculuğun?" diye sordu Şiyar'a.

Şiyar tam inatçı kadınla yaşadığı saçma olayı anlatacakken göz odağına olayın diğer başrolü takıldı. Kadın uçaktaki kinli tavrından hiçbir şey kaybetmemiş hatta üstüne eklenmiş bir şekilde nefretle Şiyar'a Şiyar bu durumdan hoşnut olmuştu ve kadının tavırlarını hafif bir gülümseme ile izlemeye başladı.Şiyar'ın kendine baktığını gören Sare göz odağını Şiyar'dan ayırmadan,tüm ilgisini Şiyar'a veren güvenliğe; "Şiyar ağanızın pohpohlanma işlemi bittiyse bana bir taksi çağırın lütfen." dedi Şiyar bu duydukları karşısında gülümsemesini daha da belirginleştirdi. Güvenlik ise duydukları karşısında ağasına karşı olan saygısından dolayı korkup telaşla durumu toparlamaya ve açıklama yapmaya çalıştı ama Şiyar eliyle telaşlı adama dur işareti yapıp karşısındaki kadın gibi göz odağına kadını alıp güvenlikle konuşmaya başladı;

-Kardeşim sen işinin başına dön lütfen, hanımefendiye gelicek olursak eğer, o da az yiyip uşak tutsun kendine taksi çağırmak senin görevin değil. İşine bak sen. dedi

Genç adam ağasının lafını ikiletmeden ,komut algılarıyla çalışan bir robot gibi başıyla onayladı ve bu kaotik ortamdan ayrıldı. Murat ve Cemal ise kenarda sessizce Şiyar ve karşısındaki kadının arasındaki muhabbeti çözmeye çalışıyorlardı kendi aralarında. İkili kenarda ellerini birleştirmiş,gözlerini kısıp konuşma durumuna göre başlarını bir sağa bir sola çevirerek bir film izler gibi ikiliyi izliyorlardı.

+Yaz dizisi izliyorum gibi hissediyorum kendimi yemin ederim. dedi Cemal ikiliden gözlerini ayırmadan

Murat ise Şiyar'ın bunu duyup kızmasından korkup Cemale eliyle sus işareti yaptı.

Arkadaşının bu tavrından hoşlanmayan Cemal; Aman aynı kan değilmisiniz işte ikinizde ruhsuzsunuz. Dedi ve omuzlarını silkerek yanında ki adam trip atarcasına "Gıcık!" Dedi

Murat ise derin bir nefes verip başını olumsuz anlamda salladı sadece ve odağını tekrar ikiliye verdi.

Sare Şiyar'ın bu yaptığına karşılık daha da sinir oldu ve bağırarak;

-Sen benim kim olduğumu biliyor musun hadsiz herif. dedi.

Şiyar kadının bu dediğini alaya alarak;

- Ben senin kim olduğunu bilmiyorum ama sen biliyorsun! Bak aramızdaki farkı görüyor musun? Saygı duy abine o küçük boyunla millete sataşma. Dedi.

Sare tam adama karşılık vericekken adam ondan önce davrandı;

- Belli ki boyunun aksine uzun bir dilin var hiç tahammül edemem çok konuşan insanlara. Sadece bir teklifte bulunacağım evet ya da hayır de lütfen, kısa cümlelerle uzun işler anlaştık mı?

+Neymiş pardon teklifin?

Sare ellerini beline getirip karşısındaki adamı dinlemeye başladı.

- Bu saatte Mardin'de taksi bulamazsın gideceğin yere seni bırakalım

+ Ay ne mü-

Sare cümlesini tamamlamadan Şiyar işaret parmağını Sare'ye doğru uzatıp "Tek kelimelik cevaplar lütfen." dedi.

Sare adama sinirli bir şekilde"Burnunu ucunu göremeyen kütük" diye bağırıp arkasına bakmadan yanlarından ayrıldı.

Şiyar ise kadının arkasından; " Ah batılı Kalanşo!" dedi başını iki yana sallayıp içini çekti, onu merakla izleyen iki adama döndü ve daha fazla tantana kaldıramayacak durumda olduğu için onlar konuşmadan konuşmasına devam edip olayın akışına müdahalesini devam ettirdi."Anlatacağım hiç merak etmeyin benim minik magazinlerim, ama artık şu lanet havalimanından çıkıp arabaya binelim,koskoca konvoyu dikmeyi biliyorsunuz bari binip gidelim sabaha kadar burada beklemeyelim değil mi?" dedi ve dışarda onu bekleyen kalabalığa doğru ilerledi.

Cemal ve Murat birbirlerine bakıp omuz silkdi ve bavulu alıp onları geride bırakan Şiyar'ın peşinden havalimanından çıktılar.

Şiyar havalimanından çıkar çıkmaz kapıda onu bekleyen arabalardan bir tanesinin kapısı açıldı şoför onu arabaya buyur edip "Hoşgeldin ağam!' dedi . Şiyar adama başıyla selam verip "Eyvallah!" diyip arabaya geçti. Hemen ardından Cemal ve Murat'da bavulu yerleştirip arabaya bindi. Şiyar derin bir nefes verip kafasını geriye doğru yasladı, gözlerini kapattı ve konağa doğru yol aldılar,dinlenme planı kuran Şiyar'ın bu düşüncesi ise Cemal arabaya binene kadar sürdü.

-Evet,dedi Cemal. Arabads ki sessizliği bozarak.

Şiyar gözlerini açıp karşısında oturan iki çift meraklı göze baktı ve tek kaşını kaldırıp ciddiyetini bozmadan;

+Ne evet? dedi.

-Kim bu Batılı Kalanşo? dedi Cemal.

+Ya oğlum sorma,şımarığın teki! İzlemiş pembe dizileri çıkmış gelmiş Mardin'e.

Cemal arkadaşının bu monoton tavrına karşılık göz devirdi.

+Oho kardeşim sende yani, çok sıkıcısın. Hiçbir şey anlatmıyorsun bize.Küstüm valla!

Şiyar gözlerini kapatıp tekrar geriye doğru yaslanmıştı tavrını bozmadan karşısındaki adamlara;

-Kümese git Cemal, hatta ikinizde gidin. dedi

Murat sessizliğini bozup sohbete dahil oldu;

+Kardeşim benim suçum günahım ne? Burada oturmuşum kendime sizi dinliyorum.

Şiyar gülümsedi.

-Tabi canım kendine oturuyorsun hiç yanındakinden farkın yok dedi.

Cemal bu cevaptan tatmin olmamıştı yol boyu Şiyarı darladı ve en sonunda tüm olayı baştan sona Şiyar'a anlattırmayı kabul ettirdi.

-Böyle oldu işte çokta kıymetli,dile getirilecek bir durum değil.

Cemal arkadaşının bu duygusuzluğu karşısında göz devirdi ve karşılık verdi;

+Kardeşim sana kalırsa hiçbir şey kıymetli değil aksiyonsuz duygusuz robotsun sen.

Şiyar sadece gülümsedi. Cemal eliyle arkdadaşının suratını gösterip;

- Hah bir de şu karizmatik yandan gülüşün başka hiçbir tepkin yok.

Bu konudan sıkılan Şiyar konuyu değiştirmek için kuzenine döndü ve konuşmaya başladı;

-Anam şimdi döktürmüştür kırk çeşit yemek dört çeşit tatlıyı.dedi özlem dolu bir ses tonuyla

Murat' gülümseyerek kuzenini onayladı;

+Hiç sorma asker gibi bizi hizaya getirdi, oğlum gelecek diye de canımızı çekti resmen yengem.dedi.

Şiyar buruk bir şekilde gülümsedi;Kurban olurum ben ona.dedi.

Cemal Şiyar'ın bu cümlesine karşılık; Sen kurban olur musun işin sonunda bilmiyorum ama Heybet annenin bizi kurban seçtiği kesin. Dedi ve hepsinin bu cümlenin ardından yüzünde bir tebessüm oluştu.

Üçlü aralarında ara ara didişerek sohbet ederken, konağa doğru yaklaşmaya başladı konvoy. Konağa yaklaştıkça korna sesleri çalmaya başladı. Konak gözle görünür olduğunda ise korna sesine zılgıt sesleri,davul ve zurna eşlik etti.Şiyar ise özlediği bu ses bu ortama yaklaştıkça gülümsemeye başladı. Az önceki yorgun halinden eser kalmamış aksine heyecan ve özlemle etrafı inceliyordu.

Konağa girdiler arabanın dört bir yanını aşiret bireyleri sardı zılgıtlarla halaylar ile karşıladılar biricik oğullarını.

Şiyar arabadan indi. Herkese başıyla selam verip hemen biricik babasının elini öpmeye gitti.

Şiyar Ertuşi aşiretinin gözbebeği Şerif ailesinin tek oğludur. 8 tane kız kardeşi olan Şiyar ailenin beşinci çocuğuydu. Heybet hanım ve Kadir Bey'in oğlu olan Şiyar. Çocukluk hayali olan beden öğretmenliğini kazanmıştı ama ailesine bakmak için hayallerinden vazgeçmiş şirketin başına geçmişti. Babası Kadir bey 67 yaşında 185 boyunda pala bıyıklı keskin bakışlı bir adamdı.Annesi Heybet hanım ise 168 boylarında beyaz tenli ismi gibi heybetli olan ama heybetinin altında yufka gibi yüreği olan hayatını çocuklarına ve kocasına adamış bir kadındı.

-Hoşgeldin oğul. dedi Kadir bey ve ardından oğlunu alnından öptü.

+ Hoşbuldum babam dedi Şiyar gülümseyerek.

Kadir bey otoriter bir yapıya sahipti çok fazla gülümsemeyen ciddi bir adamdı herkes kolay kolay yanına yaklaşamazdı, bu yüzdendir ki Şiyar babası ile konuşurken iki ayağı bir papuca girerdi saygıdan.

Babasının elini öptükten sonra sulu gözlerle ona bakan annesinin yanına gitti, annesinin iki elinide avucuna alıp koklayarak öptü ve ardından annesine sarıldı.

- Anam benim, güzel anam! Çok özlemişim seni, kokunu, sesini.dedi Şiyar.

Heybet hanımda oğlundan farksız değildi çok özlemişti evladını burnunda tütmüştü oğlu. Oğlunun kokusunu içine çeke çeke doya doya öptü sarıldı oğluna.

+Hoşgeldin oğlum benim, sevdiğin ne varsa anne yaptı hepsini sana.Dedi.

- Ellerine sağlık anam benim.dedi Şiyar ve tekrardan anneciğinin elini öpüp tek tek kız kardeşlerine,ablalarına,enştelerine, yeğenlerine ve geriye kalan tüm herkese sarıldı hasret giderdi. Ardından anneciğinin hazırladığı güzel sofraya geçtiler ailecek,güzelce bir karınlarını doyurdular. Murat yemek faslından sonra: "Ee yediklerimizi eritmeyelim mi kuzen?"dedi. Onları bekleyen davul ve zurnayı göstererek.

Şiyar gülümsedi önce babasının gözlerine baktı,Kadir beyden onaylayıcı tavrı aldıktan sonra kuzenine dönüp; "Yapalım be kuzen sporumuzu dedi."

Murat ayağa kalktı iki elini havaya kaldırarak;

-Eee ne duruyorsunuz o zaman çalsın davullar zurnalar oynasın pısmamlar. dedi. Ve koca bir Kahkaha patlattı ardından davul zurnaya el işareti yaptı, ve olduğu yerde omzuyla ritme ayak uydurdu.

Ailenin tüm genç erkekleri sırayla halaya kalktılar ve bir güzel eğlenmeye başladılar.

Eğlenme Faslı gecenin geç saatlerine kadar sürdü, en sonunda yorulan gençler davul zurnayı gönderip tüm ev ahalisi birbirine iyi geceler deyip.odalarına dinlenmek üzere geçtiler.

Şiyar anneciğinin özene bezene hazırladığı odasına dinlenmek üzere geçti. Bavulun yerleştirirken kapısı çaldı.

-Gel! dedi Şiyar elindeki eşyaları bırakıp.

Odaya gelen babası Kadir beydi. Şiyar saygıyla başını öne eğip; Buyur babam. Dedi

Kadir bey odadan içeri girdi;

-Rahatsız etmedim değil mi oğul? dedi.

Bu söz karşısında mahçup olan Şiyar;

+Estağfurullah babam o nasıl laf buyur lütfen. Dedi.

Babası oğlunun yatağına oturdu, ardından oğlunun da karşısına oturması için eliyle yatağa hafif bir şekilde vurdu. Şiyar hemen başıyla onaylayıp babasının karşısına oturdu ve babası konuşmadan lafının üstüne laf koymamak için dikkatli bir şekilde babasına baktı,adeta seni dinlemeye hazırım babacığım dercesine.

Kadir bey heyecanla onu dinlemek için hazır olan oğlunun omzuna elini koyup konuşmaya başladı;

-Oğul biliyorsun ki aşiretin varisi sensin, eh bende yaşlanıyorum artık kana,kine,nefrete gücüm de yaşımda yetmez benim artık. Deden ölmeden önce mezhebimizi ve ailemizi anlatmıştı bana tıpkı benim sana anlattığım gibi, ardından da seçmem için bir kitap ve soğuk bir metal parçası koymuştu Ben o zaman o metal parçasını seçmiştim. Sen de öyle yaptın. Madem bu soğuk metal parçasını seçtin ağırlığını da kabullenme,taşıma sırası sende.dedi.

Şiyar konunun nereye gideceğini anlamıştı ve konuşmaya başladı;

+Babam lafının üstüne laf koymam bilirsin, size bugüne kadar tek saygısızlık dahi etmedim, etmemde! Rabbim boynumu eğdirtmesin size karşı, sizlerinkini de benim yüzümden eğmesin ama ben bu soğuk metali kendi isteğimle seçmedim. Amcamı,dedemi daha nice kanımızı kaybettik bu dava uğruna,ben bu aşiretin başına geçeceğim, ailemi koruyacağım ama bunu intikamla nefretle yapmayacağım. Devletimizin adaletine güvenelim baba konuşan silahlarımızı yöneten duygular değil, kalplerimizi yöneten duygular,olsun artık içimizde.

Kadir bey oğlunun bu sakinliği karşısında gururlandı

-Senin bu ailedeki tek aklı başında deli olduğunu biliyordum. deyip güldü.

Şiyar babasının bu lafı karşısında sadece "Estağfurullah." dedi Kadir bey ise konuşmasına kaldığı yerden devam etti;

- Daha fazla canımız yanmasın istiyorsan,Şiyar bu dava kağıt dosya işleriyle sen ilgilen oğlum, seni bu yüzden getirttim Alelacele Ankara'dan

Şiyar babasının dediklerini başıyla onayladı; Sen nasıl istersen babam başım gözüm üstüne. Rabbim boynumu eğdirtmesin sana karşı.dedi ve cümlesine devam etti;Ben Ankara'daki kolumuzla ilgilenmesi için birilerini gönderirim,bende burada kalır senin istediğin gibi dava işleri ile ilgilenirim buradaki şirkete bakarım gözün kalmasın arkada babam.

Kadir bey elini kaldırdı ve ; Lüzumu yok Ankara kolu ile ben ilgileneceğim sen burayı hallet kafi.

Şiyar başıyla babasını onayladı. Konuşmayı bitiren Kadir bey oturduğu yerden kalktı ve tam kapıdan çıkarken oğluna arkası dönük bir şekilde;

Ailemden tek bir kişinin daha saçının teline dahi zarar gelirse sorumlusu sensin ona göre ayağını denk indir denk kaldır oğul! dedi ve odadan çıktı.

Babasının bu sözü bir bıçak gibi kesmişti Şiyar'ı Çünkü Şiyar asırlardır süren Kanlı Kader zincirini kıracak kişi olacaktı ve bu hiç mi hiç kolay olmayacaktı.Bir süre babası ile olan konuşmalarını sindiren Şiyar eşyalarını yerleştirdi ve yorucu günü geride bırakarak güzel bir duş alıp anneciğinin hazırladığı mis gibi yatağın kollarında kendini uykunun derin büyüsüne bıraktı.

 

Loading...
0%