Ama genede vazgeçemezsin, unutamazsın onu, neden vazgeçemezsin bilir misin? Çünkü problemleri olan, kendini yanlız hisseden, sürekli bir karmaşanın içinde olan sen, tek onun yanındayken iyi hissetmiştirsin. Yaşamadığın sana verilmeyen duyguları o vermiştir. Sana yaşayamadıklarını yaşatmıştır. Hissedemediklerini hissetmiştir. Seni, senden daha çok sen gibi hissetmiştir. Hayatına yeni bir sayfadan daha çok yeni tertemiz bir defter açmıştır. Seni geçmişten uzaklaştırmıştır.
İlk defa seversin, ilk defa aşık olursun, ilk defa kendini değerli hissedersin, ilk defa bir kişinin yanında rahat, düşünmeden acaba yanlış yapacakmıyım diye düşünmeden durursun. Çünkü o seni olduğu gibi kabul etmiştir.
Hiç gitmeyeceğine inanırsın, hiç bitmeyeceğine inanırsın. Çünkü seni öyle inandırır ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi o da gider. Onla birlikte mutluluğunda gider. Keçeli kalemin mürekkebinin tüm sayfalara yayılması gibi artık açtığın her sayfada bir leke vardır. Kendine temiz bir sayfa açamazsın, sana yeni defteri açanın o olduğu gibi hayatında açtığın her sayfada geleceğinde iz bırakanda o dur. Düşünürsün ben ne hata yaptım ama bilemezsin. Çünkü o sana bir açıklama yapma gereksiniminde bulunmadan gitmiştir bile.
Bir başkasından duyarsın "belki senle konuşsaydı vicdanı el vermezdi senle ayrılmaya" peki, öyleydi... Neden gittin benden? İnsanın vicdanı el vermiyorsa gitmemek için bir nedeni vardı elbet. Belki de seni tutan şey bendirim. Belki vicdanını dinleseydin gitmezdin benden. O zaman ne bunları yaşardım, ne de bunları yazardım.
Seni o kadar iyi hissettirmişti ki, belki hayatında en mutlu olduğun andır, belki de hayatında tek mutlu olacağın an olarak kalacaktır. Senden gitmesine rağmen ona kin güdemezsin, nefret tutamazsın çünkü bir süre de olsa seni iyi hissettirmiştir .
O kadar iyi hissettirmiştir ki ölünce hayatın bir film şeridi gibi gözünün önünden geçecek ve sen onu görünce gülümseyecektirsin.