Yeni Üyelik
14.
Bölüm

11. Bölüm RAZ

@sima.d

 

Bölüm umarım hoşunuza gider

 

Bol bol yorum yapmayı unutmayın

...

ŞAVAŞ KARAARSLANLI

 

Bana nefes olan kadın şimdi arkasını döndü onu tutup sarılmak gitme demek ve beni affetmesi için neler vermezdim ama yapamadım ona bunu yapamadım. Hakkım yoktu buna, beni silmişti çoktan, biz daha başlamadan bitmiştik. Ama yemin ederim onu ilk gördüğüm andan beri içimde hep ona haksızlık yaptığımı düşündüm daha ilk gün bakışları beni kendine esir etmişti bile. Yine de bu nalet oyuna devam ettim. Söylemek istedim, ama bir türlü ona kıyamadım. ne kadar güçlü görünse de aslında çok yorulduğunu görebiliyordum. Bi de benim ihanetimi bilmesin istedim. üzülmesin benim yüzümden, gözünden tek damla yaş aksın istemedim. Kendimi değil onu düşündüğüm için söylemedim ama emindim bir gün öğreneceğinden,

 

Gitmişti. Sözlerinden sonra bir enkaz gibi kalakalmıştım. Derken arat arkamdan çıka geldi.

 

" Savaş"

 

İçimdeki tüm öfkeyi saklamadan ona döndüm.

 

" NEE!!"

 

" Sakin ol kardeşim saki"

 

" Ne sakin olacam ben burda parça parça olmuşum sen hâlâ bana sakin ol diyorsun gitti lan gitti, Ve ben hiç bir şey yapamadım. ben o kadar adi biriyim ki sevdiğim kadın gözlerimin önünde sırtını bana dönerken hiç bir şey yapamadan arkasından baktım sadece, ben öyle kötü biriyim ki bütün nefretimi kinimi o şerefsizden değil sevdiğim kadından çıkardım. her şeyden önce o masumdu ben onu hem kandırdım hem dağıttım. Şimdi kendimemi sıksam yoksa beni bu kadar kötü yapan alçağa mı?" Dedim haykırarak arata bağırırken,

 

" Yaman 'ın ne suçu vardı o ölmeyi hak etti mi?"

 

Söylediklerinden sonra aratın yakasına yapıştım.

 

" Ezimin ne suçu vardı o zaman ben bunu bile isteye bu kıza yaptım. Benim o or*sp* çocuğundan ne farkım kaldı."

 

Arat yakasını tutan ellerimi tuttu ve konuştu.

 

" Sen kardeşinin intikamı almak istedin. savaş, ben senin kardeşin sayılırım. inan, ben senin yerinde olsaydım senin gibi yapardım. O p*ç dışarda elini kolunu sallaya sallaya gezerken tek bir kurşunla gebermesi içimi soğutmazdı."

 

Onun yakasını bıraktım.

 

Öyle öfkeliydim öyle perişandım ki Kelimeler kifayetsizdi içimdeki pişmanlığı anlatmaya,

 

" Kardeşim, düzelecek her şey düzelecek"

 

" Yav ne düzelecek ne düzelecek hiçbir şey düzelmeyecek. Ezim ona yaptıklarımı yaşattıklarımı unutmayacak. Beni hiç affetmeyecek bana hiç eskisi gibi bakmayacak. Ne düzelecek hiçbir şey değişmeyecek ben onun hayatında hep onu kandıran adam olarak kalıcam"

 

Onun o son bakışını gördükçe Kendime olan öfkem kat ve kat büyüyordu.

 

" İçim soğumuyor arat içim soğumuyor. Ben böyle olacağını düşünemedim. Ezime her baktığımda, ona her yalan söylemek zorunda kaldığımda onun o masum bakışları kalbime iğne gibi battı durdu. Ben hiç böyle hissetmedim. Yaman öldüğünde bile ben bu kadar çaresiz hissetmedim çünkü, alacağım intikam bana hep güç verdi ama şimdi.. bana ne, kim güç verebilir, Ben kendi kendimi bitirdim."

 

Arat bana doğru geldi ve bir kardeş edasıyla elini omzuma koydu.

 

Öfkeli olan yüreğim cayır cayır yanıyor merhemini kaybettiği için bana nalet okuyordu.

 

Arkamdan telaşlı şekilde tahsin geldi korumalardan biriydi.

 

" Savaş bey murat iti ezim hanımın yanındaymış"

 

" Arat yürü"

 

bu sefer öldürücem seni elimden kurtuluşun yok dedim kendi kendime

İçimde bu kor alevle muratı yakacaktım. Kendine fırsat çeviriyordu ezimin gözüne girmek için. Asıl mevzu bu da değildi ezime zarar verebilirdi Barlasla beraberler ve o istese murat bunu yapardı her şey beklenirdi ondan. Zaten baştan beri korktuğum şeylerden biri de buydu benim yanımda güvende kalabilirdi ama şimdi kurtlar sofrasında yanlız başındaydı.

 

Adamları toplayıp bulundukları yere gittim.

 

Uçurumun ucunda ikisi yan yana gördüm.

 

Ezim her şeyi öğrenir öğrenmez soluğu onun yanında almıştı. Ezime bakıyordu o benim sevdiğim kadına aşkla bakıyordu. Öfkem ikiye katlanırken onlara doğru yürüdüm.

 

" Çek ulan gözlerini kızın üstünden"

 

" Sana mı sorucam lan" elimdeki silahı kullanmamak için kendimi zor tutuyordum. Ellerim titriyordu sinirden

 

" BANA SORACAKSIN!! ona bakan gözlerini eline veririm lan senin"

 

" Sen meydanı boş zannettin herhalde hayırdır kardeşinden sonra sen de mi gebermek istiyorsun"

 

Daha fazla kendime hakim olamadım. Dişlerimi sıkmaktan artık tüm dişlerim kırılacak gibiydi. Silahı kaldırdım ve emniyeti açıp ona doğrulttum.

 

Köpekleri silahlarını bana doğrultsada ne yazardı.

 

"Silahları indirin" karşımda cesaret pozları keserken gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum tek bir lafıyla burası kan gölüne dönecekti artık

 

Silahlar indi.

 

" Ezimi sana vermicem, ezim hiçbir zaman senin olmayacak" karşımda bunu söyleyecek cesareti bulduysa şimdiye çoktan ölmesi gerekirdi.

 

O kimdi de ezimi ondan alamayacaktım.

"Lan" diyerek tısladım kalan son bir kaç adımda silahla üstüne yürüdüm.

 

" Yeterr" diyerek ezim girdi araya ve göğsümde itti. onu korumuştu karşımda o adama vurmamam için araya girmişti.

 

Sendelememe rağmen üzerime bir kez daha gelip bir kez daha itti.

Gözlerimin içine benden nefret edermişcesine bakıyordu. Onun her bu bakışı beni yıksa da ilkin boşluğa düştüm.

 

" Yeter!! Daha ne istiyorsun? Defolup gitsene artık rahatlamadın mı? Hâlâ soğumadı mı için çık git artık" dedi tek nefeste, ardından Murat'a bakıp arabasına doğru gitti ve içeri geçip oturdu. o an sanki yıllardır varlığından habersiz olduğum kalbim bir kez daha al aşağı edilmişti.

 

" O artık benimle ve ondan uzak durmazsan bir dahakine birbirimizi öldürmeden geri çekilmem" dedi murat beni tehdit eder gibi ama benim aklım hâlâ ezimdeydi onunla gidecek kadar nefret ediyordu benden

 

Kaynar sular başımdan aşağı dökülmüş elim kolum bağlı şekilde muratın da ezimin arkasından arabaya binişini izledim.

O an benim için en büyük işkence olabilirdi.

 

Giderken gözleri bendeydi nasıl hissettiğimi anlamaya çalışıyordu. O an anladım Başkası olmazdı artık, kalbim ondan başkasını alamazdı.

 

Onun hayatında olmaya hakkım yoktu. Bana yabancı gibi bakıyor nefretini gördüğü her fırsatta kusuyordu. O her böyle davrandıkça ben kendimden nefret ediyordum.

 

Elimdeki silahı yere fırlattım ve arabaya bindim.

 

Eve doğru sürdüm. Eve gitmem gerekliydi ve ezime tüm bunları kimin anlattığını öğrenmem gerekiyordu. Kim olabilir bunu bizden başka bilen yoktu ve en son bunu nihan' a söylemek zorunda kalmıştım ama onu defalarca söylememesi gerektiğini söyleyip uyarmıştım. hattağa yaman'ın üstüne yemin ettirmiştim asla söylememesi için.

 

Eve geldiğimde yaren' i salonda kollarını dizlerinin üstüne yaslamış şekilde gördüm. Ayak seslerini duymuş olmalı ki başını kaldırdı.

 

" Bende seni bekliyordum"

 

Bir şey söylemedim üzerimdeki ceketi çıkarıp koltuğun üzerine atıp gömleğin kol düğmelerini açtım.

 

" Kimin söylediğini düşünüyorsun değil mi?"

 

" Ona bunu söyleyen her kimse onu bulup kellesini gövdesinden ayıracam. Bir daha Haddine düşmeyen şeyler hakkında konuşamasın." Dedim ve kollarımı çektim.

 

Ardından İçkilerin olduğu vitrine yaklaştım.

 

" Ya bunu ben sağlamışsam"

 

Yandan ona baktım.

 

" Duydun abi, Murat 'a ben söyledim."

 

" Ne yaptın ne yaptın" dedim ne dediğini inanmak istemeyerek

 

" Murat'a tüm planlarını söyledim!" Diye çıkıştı.

 

" Nasıl yaparsın bunu yaren, nasıl o herif anlatırsın bunu. ezim tehlikenin biz olduğunu düşünüp o adama güvenirse ne olucak? Sonuçlarını düşünmeden nasıl kendi başına iş yaparsın!" Dedim sesim artık normal seyrinde değildi.

 

" Ya ne yapsaydım abi. göz göre göre kızın gözünün içine baka baka yalan söylemeye devam mı etseydim. O bunların hiçbirini hak etmiyor. Zaten her şekilde bir gün öğrenmeyecek miydi? Ne zamana kadar saklayabilecektin ondan, elinde sonunda gidicekti. ama şimdi her şey için daha erkenden söylemek istedim çünkü sonradan daha fazla üzülecekti."

 

" Biraz da onun güvende olmasını düşünseydin inan sende benim gibi her gün gerçekleri bağırarak söylemek istediğin halde için kan ağlaya ağlaya susardın. Evet öğrenecekti bir gün ama o gün bu gün olmamalıydı"

 

Sözlerimden sonra sustu ve tekrar koltuğa oturdu.

Bende Vitrin' den içki şişelerini çıkardım. Ve salondaki sehpanın üzerine koyup otururken önümdeki bardağa viski doldurdum.

 

" Onu çok mu seviyorsun?" Dedi birden

 

Ağır ağır nefesler alıyordum.

 

" Ne fark eder o benden nefret ediyor"

 

" Yanılıyorsun"

 

Derken devam etti.

 

" O da seni seviyor"

 

Bakışlarımı viski şişelerin ' den kaldırıp ona çevirdim.

 

" Ciddiyim onun yanından geliyorum. Nihleyi aldırmak için adam dönderdi onunla konuşmak için bende onlarla gittim. Uzun lafın kısası herşeye rağmen af diledim affetmeyeceğini düşünerek ama o bana beni de seni de affettiğini söyledi. her şeye rağmen seni affetti ama gururu öyle kırılmış ki seni tamamen affedemiyor. Bunları böyle söylemese de bir kadın olarak anlıyorum onu...

keşke hiç bir şey böyle olmasaydı abi"

 

Bardağa yenisi doldururken bir keşke çıktı ağzımdan..

 

Yaren ayağa kalktı ve yukarı odasına çıktı.

 

Ben içerken salonda duran arat ' ı fark etmemiştim.

 

Bana doğru geldi.

 

" İçme daha fazla"

 

" Sen kendi işine bak"

 

" Benim işim senin iyi olman

İçme şunu artık "

 

" biraz daha konuşursan artık bir işin de olmayacak"

 

" Kafan yerinde değil senin"

 

Pek aklım başımdaydı diyemezdim. Ama sarhoş da değildim. Sıkıntıyla nefesimi vererek ayaklandım.

 

" Nereye?"

 

Ona doğru döndüm ve parmağım havada konuştum.

 

" Sen gelmiyorsun otur burda yaren evde yanlız"

 

Pekala araba kullabilecek kadar uçmamıştım daha.

 

Dışarı çıkar çıkmaz tüm korumalar dikildi.

 

" Savaş bey araba hazır"

 

Korumalara cevap dahi vermeden arabama bindim ve evden uzaklaştım.

 

Yoldayken bir ara telefonum çaldı. Baktığımda yaman olduğunu gördüm.

 

Gökhan iş ortaklarımdan birinin oğluydu yıllardır arkadaşımdı.

 

Meşkul ' e attım. Ama tekrar aramaya devam etti. Sonunda telefonu açtığımda

 

" Ne var ulan ne var"

 

" Hopp bu Ne sinir sakinn"

 

" Ne var oğlum üst üste arıyorsun"

 

" Haberi gördüm canın sıkkın olduğunu biliyorum istersen gel biraz kafa dağıtırız diye aradım"

 

" İşim var"

 

" Ne işin var savaş, yeme beni gel işte"

 

Nefesimi bıkkınlıkla verdim.

 

" Ben içkileri söylüyorum önden" dedi ardından bende telefonu kapattım.

 

Yaklaşık bir 10 dakikaya oradaydım. Bardan içeri girdim. Epey bir kalabalıktı.

Gökhan'ı kalabalığın içinde gördüm. Yaklaştım ve barmenin karşısında oturmuş içkileri söylemişti dediği gibi

 

Arkadan yaklaştım ve oturdum.

 

O içiyor ben içiyor ikimizde konuşmuyorduk. Derken içkiyi barmene doldurması için uzattığı esnada konuştu.

 

" Ne oldu?"

 

" Sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi soru sorma"

 

" kız seni deşifre etti orasını anladık."

 

" Neyi soruyorsun o zaman"

 

" Sen niye bu kadar perişansın onu soruyorum hayırdır aşık filan mı oldun yoksa kıza" dedi alayla

 

Kafamı ona çevirdim ve yüzüne baktıktan sonra ağzı açık şekilde döndü.

 

" Yok canım ciddi ciddi aşık mı oldun sen bu kıza"

 

Önümdeki bardağı tek seferde kafaya diktikten sonra doldurması için uzattım.

 

" Seni içerken çok gördüm de bir kız için içerken ilk kez görüyorum. Madem seviyorsun niye onu murat denen adamın kollarına atıyorsun"

 

" Ya ne yapıyım beni görmek bile istemiyor ki"

 

" Hiçbir şey yapmadan böyle çekip gittiyse seni de kendini de daha fazla üzmek istemiyor belliki"

 

" Ben onu sevsem de onun hayatını altüst etmeye hakkım yok. Varsın ben kendi kendime yanarım. ona bir şey olmasın da gerisi önemli değil "

 

" Vayy be, aşk' ın saçmalık olduğunu düşünen savaş mı? söylüyor bunları, bu kızı iyice merak ettim şimdi, sana bunları söyletecek kadar dişli bir kadın muhakak"

 

Yaman konuşurken bir el sarıldı boynuma,

 

" Savaş abi"

 

Döndüğümde duru olduğunu gördüm. Gökhan' nın kardeşiydi. Onun çocukluğunu bile bilirdim. Bu yüzden arada munzurluk için savaş abi diye sesleniyordu.

 

" Duru bir dur kızım ya hem nerden çıktın sen, ben sana buraya gelme demedim mi?"

 

" Abi ya başlama gene"

 

" Hanımefendi son bir kaç yılda bakıyorum da diliniz epey bi uzadı"

 

" Çok kalmıycam savaş 'ı görünce bir selam vermek istedim. "

 

" İyi yaptın kızıp durma kıza" dedim gökhan 'a

 

" Herneyse ben gidiyim arkadaşlarım bekliyor size iyi eğlenceler"

 

Deyip uzaklaştı.

 

" İnsanın kız kardeşinin olması çekilecek dert değil söz dinlemiyor cadı" diye söylendi.

 

Bense derin bir iç çektim.

 

Bardaklarımızı doldurduk. Ve konuşmadan sadece içtik.

 

Ne kadar zamandır buradayım bilmiyordum artık kafam dağınıktı ama aklım başımdaydı. Ne kadar içersem içiyim şu meret beni bir türlü uyutamıyordu.

 

Gökhan ' nın bir ara arkaya doğru baktığını gördüm. Baktığını yöne baktığımda duru' nun kolunu biri tutmuş duru 'da elini kolundan kurtarmaya çalışıyordu. yaman bir sinirle kalktı ki kavga çıkacağından emindim.

 

Ben de arkasından gittim.

 

Onlara yaklaşır yaklaşmaz yaman adamı yakalarından tuttup kafa attı.

 

" Ne oluyor lan" deyip yere kapaklandı adam

 

" Sen kimsin lan benim kardeşimin kolundan sürüyorsun"

 

Arkadan bir adam gökhana vuracaktı ki adamın kolundan tuttum. beklemeyerek bana döndüğünde büyük bir şaşkınlıkla ellerini önüne aldı.

 

" Savaş abi sen miydin kusura bakma tanıyamadım."

 

Beni tanımıştı. Şimdi de kıvırıyordu.

 

Yere kapaklanan arkadaşını yerden kaldırdı ve yamana

 

" arkadaş biraz sarhoşta ne yaptığını bilmiyor kusura bakma savaş abi" deyip uzaklaştı.

 

Gökhan bu sefer duru ' ya döndü.

 

" Ne diyorum hep ben sana

şöyle ortamlarda takılma, ya ben olmasaydım burda ne olacaktı. bir kişi bile el attı mı olaya ben olmasam bu hayvanlar ne yapardı sana"

 

" Tamam daha fazla üstüne gitme kızın"

 

Bir ara saatte baktım epeydir buradayım.

 

" ben gitsem iyi olur görüşürüz sonra" dedim Gökhan'ın omzuna vurarak

 

" Duru' yu da eve bırakır mısın? hazır çıkmışken"

 

" gelsin bırakırım onu"

 

Duru ve ben bardan çıkar çıkmaz gazeteciler etrafımızı sardı.

 

Flaş üstüne flaş patlarken durunun yavaşladığını gördüm ve bu saçmalık bir an önce bitsin diye kolundan tutarak onu hızlandırdım. Ardından hemen arabaya bindik. Ve zor da olsa ordan çıktık.

 

Ve uzaklaştık.

 

" Savaş bu gazeteciler de nerden çıktı şimdi, üstelik senin burda olduğunu nerden biliyorlar"

 

" Bu kanal seçkin bir kanal o yüzden illaki beni görüyorlar haber çıkar diye de üşüşüyorlar"

 

" Bu hiç iyi olmadı ama, kim bilir nasıl asılsız bir başlıkla paylaşılacağız"

 

Ardından duruyu evine bırakır bırakmaz eve döndüm.

 

Eve geldiğimde arat evdeydi nihan da yukarda odasında

 

Derken yukarı çıktım. Onun odasına girdim.

 

Odası hâlâ onun kokusuyla doluydu. kokusuna öyle çok alıştırmıştı ki beni, onu her duymadığım an sanki daha fazla işliyordu beynime

 

Ben hangi ara ona bu kadar tutulmuştum bilmiyorum. Şimdiye kadar hiçbir kadın için bunları düşünmemiş hissetmemiştim gerçi o da normal bir kadın değildi.

 

Onu ilk gördüğüm zaten kendime bile itiraf edemediğim şekilde etkilemişti beni, zamanla bunun etkilenmekten fazla bir şey olduğunu anladım. Elimde olmadan onu herşeyin önüne koyup, her şeyden korumak istedim her ne kadar ona zarar vermek niyetiyle ona yaklaşsam da

 

Masumdu kim ne derse desin o masumdu. hattağa kendi bile aksini söylese aksi için hep diretecektim. ailesiyle neler yaşadığını bilmiyordum ama yine de onun babası gibi kötü olmadığına emindim. Çünkü ne olmuş olursa olsun sevdiği insana karşı onun kadar kötü olamıyordu. Bunu onu ilk gördüğümde anlamıştım.

 

Odada dolaştığımda eşyalarının bir kısmının hâlâ burda olduğunu gördüm. Masanın üstünde tokasına ilişti gözüm masaya doğru ulaştım ve elime aldım. Burnuma doğru götürdüm. Bi insanın kokusuyla mest olacak kadar gözünün kararması nasıl olabiliyordu. Tokaya bir kez daha bakıp cebime koydum. Ve Odadan çıktım. Ev onsuz yine eski sessizliğine gömülmüştü. Etrafımda olduğunu bildiğim her ne an benim için öyle kıymetliydi ki bunu o gittikten sonra daha iyi anlamıştım. Kısa sürede anlamsız hayatımın en anlamlı parçası haline gelmişti onsuz her şey anlamını yitirmiş gibiydi.

 

Ben sevmeyi bile becerememiş bir adamdım. Severken bile can yakmayı becermiştim ama tüm bu gerçeklerle onun hayatının benim yüzümden daha da yanlışa sürüklenmesine izin vermeyecektim. ona zarar verebilecek olası bütün ihtimallerden uzak tutmalıydım ona bir şey olmayacaktı buna izin vermeyecektim çünkü benim için önemli olan onun nefes aldığını bilmekti..

 

EZİM AKMAN

 

Benim için şu anda öyle zor bir andı ki kendimi çocukluğumda ki gibi mecburluktan sesi kesilmiş ezim gibi hissetim. Yine o zamanlarıma geri dönmek hiç mi hiç istemiyordum. Ama burda bir tek kendimi düşünemezdim. İşin içinde sedef vardı. SEDEF öldüğünü sandığım kardeşim..

şimdi ne yapıyorsam onun için yapmalıydım.

 

Ben kendimi tüm bu karmaşadan çekmek isterken daha da dibe batıyordum. Savaşı bir daha görmek istemezken şimdi onun yüzüne bir düşman gibi bakmalıydım çünkü artık düşmanlarıyla aynı tarafdaydım.

 

Ben dalgın dalgın düşünürken

 

Arkadaki tanımadığım kadın konuştu.

 

" Dündar 'ın kızı sensin demek" dedi öne doğru gelirken

 

" Sen kimsin?"

 

Cesur kadının yanına geldi ve gurur duyar gibi kadını tanıttı.

 

" O benim annem leyla kozcu.

babanın sizin için bir çöp gibi kenara attığı kadın, tanımaman normal"

 

" Babam evde bir tek karısını severmiş gibi görünürdü. bizi sevdiği filan yok. Ayrıca ben senin anneni tanımak zorunda da değilim" dedim en az onun kadar katı konuşurken

 

" Bir dakka bi dakka madem bunların olacağını biliyordunuz en azından tahmin ediyorsanız bile davette senin babamın oğlu olduğunu söylediğim de neden inkar ettin? Halbuki bunu söylerken çok cesur görünüyordun"

 

Cesur sadece komik bir şey varmış gibi inceden sırıttı.

 

" Bir bakalım, sen o savaş denen adamın yanındaydın üstelik herkese cepe almışken. Bunu kabul ederek seni zafer kazandırmış gibi mi göstermeyecektim. Oğlu olduğumu sana söyledim çünkü bunu kullanacağını biliyordum ama sen sandığımdan daha kurnaz çıktın ve bunu kanıtladın kabul etmeliyim planlarımda senin işi b*k edeceğini düşünmedim. Ama bir takıma bu akışı bozmaz. çünkü bize mecbursun her ne kadar kabul etmesen de"

 

" Madem insanlara tepeden bakmak gibi bir huyun var bir dahakine uğraştığın insanları iyi seç ben diğerlerine benzemem" dedim yüzümdeki anlaşılır kinaye 'yle

 

Barlas deminden beri durmuş bana ve cesur' a bakıyordu.

 

" Tartışmayı kesin!"

 

" Baştan beri herşeyin arkasında sen vardın değil mi?" Dedim barlasa Gözlerimi kısmış bakarken

 

" Fark eder mi?"

 

" Çok şey Fark eder. Savaş babama beni harun Karabağ 'a vermesi için para veriyor. babam da harun Karabağ'a borçlanıp kızını ortaya atıyor. Baştan beri olayın içindeysen sen olayın neresindesin?"

 

" Murat ve harun borç yüzünden senin peşinde filan değillerdi. Çünkü ortada baştan beri bir borç yoktu. Baban seni haruna söylediğinde haliyle murat da seni istiyordu ama asıl mesele bu da değildi senin bizim tarafımızda olman gerekiyordu. Sonrasında savaş planını devreye soktu ve senin karşına murat 'tan intikam almak isteyen aynı tarafta olduğunu söyleyen bir adam olarak çıktı. İlk başta bunu neden yaptığını anlamadım ama sonradan kardeşi murata herşeyi beklenmedik şekilde söyledi. Sonrasını zaten biliyorsun"

 

" Senin ve burdaki herkesin savaşla derdi ne?"

 

" Orası bizde kalsın. sen sadece bilmen gereken yere kadar bil yeter."

 

" Sedef peki umarım onun içinde aynı lafları tekrar etmeyeceksin"

 

Kıs kıs güldü.

 

" Sedef, şu ölümüne sebep olduğun kız. Onunla bir derdim yok ama bu demek değil ki işime yaramıyor"

 

" Onu bana karşı bu şekilde kullanamazsın. Hem bu kadar güveniyorsan kendine onu karşıma çıkar o zaman"

 

" Söylendiği kadar zeki bir kızsın ama karşında aptal yok. Sedefi göremeyeceksin tâki ben isteyince kadar"

 

İçimden öfkeden deli dönmüşken dışardan son derece sakin görünüyordum bağırıp çağırsam dâhi elimden bir şey gelmezdi.

 

" Kabul ettiğine ve soracak başka bir şeyin olmadığına göre asıl konuya geçelim.

İlk önce Dündar'ın icabına bakıcaz"

 

ağır ağır konuşurken eliyle çenesini okşuyordu.

 

" Bunu nasıl yapıcaz ona bir şey olmadan mal paylaşımı yapılmaz" dedi barlasın hemen yanında duran rıza amca

 

Murat arkamda sonunda sessizliğini bozmuş şekilde konuştu.

 

" O zaman yaptıklarını gün yüzüne çıkartıp yargılanmasını sağlıycaz"

 

Barlas murat'ın cevabı hoşuna gitmişcesine bakar bakmaz bana döndü.

 

" Ve bunu sen yapacaksın"

 

" Evdeki ofiste bir çok evrağı var mutlaka içinde aradığımızı buluruz"

 

" Güzel. O eve sen gireceksin ama o eve girdiğine dair bir kanıt olmamalı, şüphe çekmemelisin." Dedi altını çizerek

 

O ev korumlarla ve güvenlik kameralarıyla doluydu. Kolay değildi içeri girmek ama ben yıllardır o evi her santimini ince ince ezberlemiştim.

 

Barlas beni düşünceli görünce kaşı hava da sordu.

 

" Yapamaz mısın?"

 

" Şüphen mi var" dedim her zamanki gibi kendinden emin ses tonumla

 

Gülümsedi.

 

" Cesur güvenlik kayıtlarını siler sen ve ben de evrak işini hal ederiz" dedi murat

 

" Sensiz de hal ederim" dedim ona doğru dönerek

 

" Ona ne şüphe ama tedbirli olmakta fayda var" derken bana göz kırptı.

 

Ardından telefonuma bir bildirim geldi. Açıp baktığımda adımın büyük başlıklarla marşet olduğu bir haber görünce dikkatlice inceledim.

 

Geçtiğimiz saatte ezim akmanın daina 'yı aratmayan intikam yemeği çok konuşulurken kendisini seven sevmeyen bütün kadınlar ezim ( akman) için yürüyüş başlattı bu yürüyüş gitgide büyürken sessizliğini bozan Dündar akman olay hakkındaki düşüncelerini magazine şöyle anlattı;

 

" Sevgili kızım ezim akmanın Özel hayatımızı böyle pervarsızca ortaya saçtığı için hepinizden özür diliyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki söylediklerinden haberim yoktu. Çok gençtim yıllar sonra bir oğlum olabileceğini hiç düşünmedim. Tabiki o benim oğlum ve ezimin size lanse ettiği gibi bir baba değilim ona karşı sorumluluğum var ve bir baba gibi bu sorumluluğu taşıyacağım. Ezimin öyle iddia ettiği gibi şiddet yok hiçbir Zaman olmadı. Beni tanıyan herkes bilir ki ailesi her şeyin önüne koyan nadir iş adamlarından biriyim böyle bir canavarlığı hele de kendi öz evladıma yapacak değilim bunu söylediğim için üzgünüm ama kızımın akıl sağlığından artık şüphe duymaya başladım. Babalar beni anlayacaktır, o benim kızım ve ne yaparsa yapsın ona kızamıyorum."

 

Adam hem suçlu hem de yüzsüzdü. Bu işin içinde yine beni suçlu göstermeye Çalışıyordu.

 

Haberi aşağı doğru kaydırdığımda devamı olduğunu gördüm.

 

Davetteki yemekte babasının kendisine psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını söyleyen ezim akman için kendisine destek için direnişe devam ediyor. Dündar akmanın açıklamasından sonra bile ezim akmana destek hızla büyürken Elinde pankartlarla onun için basbas bağıran kadın kardeşleri ezim akmana yapılan şiddete öfke kustu.

 

Gece karanlıktan korkarsan bu kenti ateşe veririz!

 

Şiddet uygulayıp katlettiğiniz hayatını çaldığınız veya çalacağınız tüm kadınlar ve çocuklar için buradayız!

 

Unutmayacağız, affetmeyeceğiz hesap soracağız!

 

Ezimin bir tek saç teline bu kenti ateşe veririz!

 

Bu tip erkekler ve baba olamamış tüm eril kimlikli cinsiyettekiler yüzünden özgürlük istiyoruz!

 

Hadi en güzel kravatlarızı takın bakalım yargılanacaksınız!

 

Çocuğuna baba olmayıp yaran olan tüm erkekler hepinizin köküne kibrit suyu!

 

Haberi okurken ilk defa kendimle gurur duydum. İyiki kadındım ve iyiki bana destek olan kız kardeşlerim vardı.

 

" Ne oldu" dedi murat

 

Telefonu ona uzattım. Ve saçlarımı geriye doğru atarak derin bir nefes verdim.

 

O sırada murat haberi sesli bir şekilde okudu.

 

" Bi an da kötü kadın olmaktan çıkıp şiddet mağduru bir kadın oldun bravo" dedi cesur gülerek

 

Hafif tebessüm ettim.

 

" Bunları söylemen herkesin gözündeki statünü yükseltti" dedi murat

 

" Bunlar gereksiz şeyler siz asıl yapmanız gerekene odaklanın" dedi barlas ve ayaklandı. arkasından cesur ve annesi de çıktı. En son rıza amcaya baktım o ise bana yaklaştı.

 

" Kafanda olan soru işaretlerini biliyorum ama tüm bunları bir kenara bırak ve yapman gerekeni yap. Şu anda sorgulamanın hiç sırası değil emin ol" dedi bir baba edasıyla buna şaşırsam da belli ettirmedim ardından o da yanımdan hızlıca geçip gitti.

 

Onlar çıkar çıkmaz nefesimi sıkıntıyla vererek koltuğa oturdum.

 

Kısa bir sessizlikten sonra araba sesleri duyuldu belliki gidiyorlardı.

 

Murat tam karşımda elleri cebinde bana bakıyordu.

 

" Şöyle bakmandan nefret ediyorum"

 

" Nasıl?"

 

" Böyle işte" dedim kaşlarım çatılarak

 

" Güzel şeylere bakarım" dedi aramızdaki dialog onun yeterince hoşuna gidiyor gibi dudakları kıvrıldı.

 

Bu görüntüsü karşısında istemsiz gözlerimi devirirken yaptığım her şey onun daha çok hoşuna gidermiş gibi gülümsedi.

 

" Odan yukarda dinlenmek istersen"

 

" seninle burda bir süreliğine kalıcam farkındasın değil mi?"

 

ona bunu hatırlatarak kendini bu işe fazla kaptırmamasını ima ediyordum.

 

" Neyi kastettiğini anladım merak etme ama sen de şunu bil ben bitti demeden hiçbir şey bitmez. "

 

Ayaklandım ve yukarı çıktım peşimden geldi. Yukarda 5 oda vardı hangisi benimkiydi. Arkamdan geçip hemen solumdaki odanın kapısını açtı ve eliyle içeriye çağırdı.

 

İçeri geçer geçmez direk dikkatimi çeken duvarda asılı fotoğraflarım makyaj masanın üzerinde duran çerçeve resimlerim ve en sevdiğim renkte ve şekilde dizayn edilmiş odanın şeklindeydi. Bu oda tam benim zevkime göre döşenmişti. Fotoğraflarım hepsi uzaktan çekilmiş fotoğraflardı çünkü ben bu resimleri çektirmemiştim. Odayı inceleyerek bakıyordum.

 

" Beğendin mi?"

 

" Özenmişsin" dedim sadece

 

" Sadece özenmiş miyim?" Dedi hoşuma gidip gitmediğini soruyordu.

 

" Burası hemen hazırlanmaz ne zaman yaptın bunu"

 

" Seni ilk gördüğüm gün bu odayı kurmaya başladım sonra sevdiğin şeylerle doldurdum. Ve uzun bir süredir de bu oda seni bekliyordu"

 

Ona doğru döndüm ve anlamaz şekilde konuştum.

 

" Tuhaf bir adamsın"

 

" Bu güzel bir şey en azından herkes gibisin demenden iyidir"

 

İstemsiz dudaklarım kıvrılırken o da aynı şekilde bana bakıp gülümsedi.

 

" Hiç vazgeçmedin mi?"

 

" Hayır"

 

" Bu kadar emindin yani bir gün bu eve gireceğimden"

 

" Emin olmasam bile umut ediyordum. Çünkü seni öyle seviyorum, ki bir gün bu sevgimin seni bana getireceğini düşünüyordum. Öyle de oldu."

 

" Kıyafetlerim evde şu anda bir duş Almam gerek"

 

" Dolapta bedenine uygun sevdiğin tarz kıyafetler var. Seninkileri ben daha sonra aldırırım. Başka bir şeye ihtiyacın olursa ben aşağıdayım en ufak bir şey de olsa çekinme" dedi ve çıktı.

 

Dolabı açar açmaz. En sevdiğim markanın en sevdiğim tarz kıyafetlerini gördüm. Beni iyi tanıyordu neyi sevip sevmediğimi iyi öğrenmişti. Kıyafetlerin arasından birini seçip banyoya attım kendimi banyodan çıktığımda ise banyo dolaplarına baktığımda bakım malzemeleriyle doluydu. Madem koymuştu kullanıcaktım ardından kıyafetlerimi giydim. Ve banyodan çıktım. Makyaj masasında tonlarca makyaj balkonda da bir hamak vardı.

 

Makyajımı yaptıktan sonra aynada kendime baktım. Siyahlara bürünmüş gibi olmuştum. Karanlıkta dikkat çekmeyen bir üst ve alt giymiştim. Yüzüme de solgun durmaması adına hafif bir makyaj yapmıştım.

 

Bıçağımı her ihtimale karşın almıştım ve bir de silah tabiki çıkmadan önce silahın başına susturucu yerleştirmiştim. Ardından odadan çıktım.

 

Aşağı indiğimde o üzerini bile değiştirmemişti. Koltukta da cesur oturuyordu.

 

" Hayrola toplantıya mı?" Dedim murata

 

" Sen nereye operasyona mı?" Dedi cesur murata fırsat tanımadan

 

" Ben yaptığım işi ciddiye alırım. Ama korkarım sen gittiğimiz ilk dakkadan yakayı ele verirsin"

 

" Öyle mi? Gidelim görelim bakalım kim yakayı ele veriyor"

 

Evden beraber çıktık. Ve aynı şekilde arabaya bindik. Cesur arkamızdan bizi takip etti.

 

Yolda giderken deri eldivenlerimi de taktım ve bir tane de ona uzattım.

Tuhaf tuhaf baktıktan sonra aldı.

 

" Gerek var mı bu kadar"

 

" Babamı az da olsa tanıyorsam bir kanıt bulmak için her şeyi didik didik araştırır. Tabi parmak izi de buna dahil, tabi sen kansızın teki değilsen."

 

" Zekana her geçen gün daha fazla aşık oluyorum"

 

Yol bitmişti eve yaklaşmıştık.

 

" Bana yürümen bittiyse kapıları açta eve yürüyelim daha fazla yaklaşmadan"

 

" Hay hay buyrun inin"

 

İkimizde indik arabadan ev ilerdeydi görebiliyordum ışıklar yanıyor etrafta korumalar dört dönüyordu. Eve arka kapıdan girmek daha mantıklıydı. Oranın koruması ön tarafa göre her zaman daha az oluyordu.

 

Cesur da bize yaklaştı.

 

" Beni takip edin"

 

Ben önde murat arkamda evin arkasından dolandık. Tam tahmin ettiğim gibi korumalar arka tarafta azdı. Ardından Murat belindeki silahı çekti. Silaha baktığımda ucunda sustururcu vardı.

 

" Tepkinli hareket ediyorsun" dedim silahına bakarak

 

" O kadar da değil susturucu takmadan gelecek değildim"

 

" Bu evin güvenlik kayıtları hangi katta biliyor musun?" Dedi cesur

 

" İlk katta biz yukarı kata çıkıcaz sen ilk katta işini bitirir bitirmez çık"

 

Kafasını salladı.

Yan yana eve daha fazla yaklaştık ve kapının önündeki adama arkadan yaklaştım ve ani hareketler boynunu çevirdim.

 

Adam yere düşer düşmez üstünden geçip içeri girdim. Kapının eşiğinde geçer geçmez. 4 koruma evin etrafından çıktılar. Belimden silahı çıkardım. Ve ikisine ateş ettim diğer ikisine de murat ateş etti.

 

" Bir an önce bulmamız gerek bunlardan daha fazla ses çıkmazsa bakmak için gelirler"

 

" Hızlı olmalıyız içerde koruma vardır silahı kullanamayız gürültü olabilir arkama geç"

 

" Bence, arkama sen geç" dedim onu dinlemeyerek eve girdim ve içerde 5 koruma vardı. Gürültü çıkarmadan etkisiz hâle getirmenin tek yolu vardı.

 

Bıçağımı çektim. Ve birine arkadan yaklaşıp bıçağı şah damarına sapladım.

 

Diğer 2 si beni fark edince bıçağı uzaktan birinin boğazına sapladım diğeri silahını çıkarmak isterken murat adamın eliyle ağzını kapattı ve silahı ağzına koyarak tetiği çekti. Ufak bir ses dışında gürültü olmadı.

 

" Odası burası olmalı" dedi cesur ve kapıyı açar açmaz içeri girdi.

 

Ben ve murat salonda öylece kalmışken

 

Bodrumdan çıkan 2 kişi salonda bizi gördü.

 

" Ne oluyor lan burda" dedi ve silahına sarıldı.

 

Muratla birbirimize baktık.

 

" Babamı görmeye geldim" dedim

 

" Ne?"

 

" Babamla konuşmam gerek. Bir şey mi var"

 

" Bunları niye öldürdünüz?" Dedi sorgular gibi bakan koruma

 

" Bana engel olmak istediler"

 

Ardından ona doğru yaklaştım.

 

Aramızdaki kısa mesafeden adamın elinde tuttuğu silaha tekme attım ve silah elinden fırladı ardından bıçağımı adamın üzerime atılan koluna sapladım. Küçük bir çığlık attı. ardından ağzını tutup boğazını kestim.

 

Merdivenlerin önünde duran adamı köşeye ittim ve Kafamı Murat'a çevirdiğimde gözleri irileşmiş şekilde elinde silahla bana bakıyordu.

 

" Dikilme de yürü"

 

" Eşsiz bir uyuşturucu gibisin buna dövüşmen de dahil"

 

Sert bir biçimde ona bakınca merdivenleri gösterdi.

 

" Önden bayanlar"

 

Hızlıca önüne geçip merdivenlerden çıktık. Babamın ofisi soldaki en son odaydı.

 

Odaya yaklaştım kapıyı yavaşça açıp içeri girdim tam o sırada bir ses duyuldu. Arkamda duran Murat'ın yakasından tutup içeri çektim ve kapıyı kapattım.

 

Nefesimi hızlı hızlı alıp verirken o an da durduğum pozisyonu unuttum. Ardından başımı Murat'a doğru kaldırdığımda gereksiz derecede yakın olduğumuzu fark ettim.

 

Ben bu durumdan aşırı derece hoşnut olmadığımı göstererek onu göğsünden yavaşça iterken o yerinden bile kıpırdamadı gözlerini gözlerimden çekmeden gözlerine kısa bir süre esir etti.

 

Gözlerine bakınca aşık bir adam görmüyordum ona bakınca sanki kendimi görüyordum katil oluşumu, günahsız birine vebal taşıtan birini bu onunla benim aramda bir bariyer gibiydi. ne kadar yaklaşsa da asıl ezimi göremeyecekti onu görebilen tek bir kişi vardı ve hayatım boyunca görmesini istediğim tek kişi olarak kalacaktı.

 

Elini yüzüme doğru kaldırdı saçlarıma atar atmaz onun kolunu tuttum.

 

" Bana sakın bir daha dokunmaya kalkma!" Deyip kolunu fırlatır gibi bıraktım. O ise tepkisiz kaldı.

 

Deminki sahne hiç yaşanmamış gibi konuştu.

 

" Herneyse bulalım şunu"

 

Babamın imzasını taklit edebilmek için imzanın olduğu bir evrak bulmalıydık.

 

Ben çekmecelere bakarken murat da berjere baktı.

 

İkinci çekmece istediğim şeyi buldum.

 

" Buldum"

 

Murat yanıma geldi.

 

" Tamam imzasının olduğu yerin fotoğrafını çek çabuk"

 

Telefonumu çıkardım ve imzasının olduğu bölümün fotoğraflarını çektim.

 

Ve dosyayı kapatıp tekrar yerine koydum.

 

Ardından kapıya yanaştım. Demin duyduğum ses bu kattan gelmişti babam veya annem uyanmış olabilirdi.

 

Kapıyı görebileceğim kadar açıp aradan baktım. Kapıları açık değildi. Tepkinli adımlarla çıktık ve merdivenlerden aşağı indik. Cesur çıkmış olmalıydı.

 

Derken salonda bir ayak sesi duyar duymaz murat'ın kolundan tutup bir merdiven aşağıdaki bodruma doğru çektim.

 

Haliyle küçük bir hengame oldu.

 

Ve bunu fark etmiş olacak ki babam ışıkları yaktı.

 

" kim var orda" deyip merdivenlere yaklaştı.

 

Tam yakalanacaz derken

 

Büyük bir gürültü koptu.

 

Cam kırılma sesleri babamın telaşlı şekilde " ne oluyor lan" diye bağırması. Derken korumaların hepsi ön bahçeye koştu. Çünkü şu anda kim ateş ediyorsa ön bahçedeydi ve dikkati oraya çekmeye çalışıyordu. Babam o telaşla yukarı annemin yanına koştu. O sırada ben ve murat yavaşça yukarı çıktık.

 

Her taraf darmaduman olmuştu. Ön bahçede olan korumalar görmeden hızlıca evden çıktık.

 

Arka tarafta cesur bizi bekliyordu.

 

" Hadi çabuk olun"

 

Çabuk olmaya çalışarak kimseye görünmeden evden uzaklaştık sonunda arabaları park ettiğimiz yere geldiğimizde

 

Nefes nefese kalmıştık.

 

" Ne yaptınız buldunuz mu?"

 

Elimdeki telefonu işaret ettim.

 

" Silahlı mı gelmiştin" dedim cesura

 

O ise tuhaf tuhaf bakışlar attı.

 

" Evet. ama ateş eden ben değildim." dedi.

 

" O zaman biz içerdeyken ateş eden kimdi?" Dedim düşünceli şekilde

 

Üçümüzde ne olduğunu anlamaz şekilde birbirimize baktık.

 

Derken korumaların sesleri yakından gelmeye başladı.

 

" Herneyse bunu sonra düşünürüz bir an önce gidelim burdan" dedim bana bakarlarken

 

Cesur kendi arabasına biz de Murat'ın arabasına bindik.

 

Arabaya bindiğim esnada karanlıkta birinin geçtiğini gördüm Elinde silah vardı. Derken hızlıca ters bir yola saptı ve gözden kayboldu.

 

Emniyet kemerimi bağladım. murat da vakit kaybetmeden arabayı çalıştırdı sonunda yakalanmadan çıkmıştık. Ama o yol boyunca aklımda tek bir soru vardı.

 

Kimdi bu yabancı.."

 

🌙

 

Ertesi gün bunu Murat'a söylemek konusunda kararsızdım. Kıyafetlerimi giyinmiş aşağı inerken odamın karşısındaki oda'dan bir kadın çıktı.

 

Odadan çıkar çıkmaz beni fark edince bana doğru yaklaştı.

 

" Sen şu meşhur ezim olmalısın" dedi elini uzatarak

 

Tahmini benim yaşlarımda filandı. Güzel alımlı bir kadındı.

 

Uzattığı elini sıktım ve nazik bir üslupla yanıt verdim.

 

" Doğru tahmin, siz?" Dedim sonda sorar gibi

 

" kusura bakma bu arada hakkında çok şey duydum. Şimdi karşımda görünce bir an boş bulundum."

 

" Yok canım sorun değil magazin okuyorsun herhalde bir bakışta beni tanıdığına göre"

 

"Aslına bakarsan ben pek magazin okumam murat seni öyle güzel anlattı ki tek bir bakışınla sen olduğunu anladım"

 

Yüzüm deminkinin aksine mesafeyi koruyacak şekilde sertleşti.

 

" inelim istersen seninle tanışmak isteyen biri daha var" dedi omuzlarımdan tutup merdivenlere çevirerek ardından aşağı indiğimizde murat ve tanımadığım bir adam daha vardı. salonda oturuyorlardı.

 

Bizi görünce ayaklandı.

 

" Merhaba" dedim sesimde samimiyet olmasına rağmen soğukluk seziliyordu bunun farkındaydım.

 

Adam beni inceler gibi baktı ve çok geçmeden konuştu.

 

" Meraba, sen ezimsin değil mi?"

 

" Evet"

 

" Murat 'ın dilinden düşürmediği ilk ve tek aşkı ezim sensin demek gerçekte de hayran olduğu kadar güzelmişsin."

 

Adam 'ın sözlerinden sonra murat adamı uyarmak için boğazını temizliyormuş gibi yalandan tıksırdı.

 

Adam ondan sonra hareketlerine ve sözlerine dikkat etti.

 

" Biz Murat'ın kuzenleriyiz ben cemre bu da abim Dağhan" dedi deminden beri yanımda duran kız

 

Eliyle kulağıma doğru götürüp onların duymaması için araya paravan gibi koyarak fısıldadı.

 

" Bu kadar ilgi çekici olman abimin bile başını döndürdü anlaşılan"

 

Hafif tebessüm ederek kıza göz devirirken o sadece en içten şekilde bana gülümsüyordu.

 

Ardından Murat'ın telefonu çaldı ve bir kaç dakika içerisinde tekrar yanımıza geldi.

 

" Ezim gitmemiz gerek "

 

" Ne oldu apar topar gidiyoruz"

 

" Önemli bir şey değil" derken kimse görmeden tek kaşını kaldırarak bana işaret vermişti.

 

Belliki kuzenlerinin yanında bundan bahsetmek istemiyordu ya da daha olanaklı olanı benim neden burda olduğumdan haberleri yoktu. Murat kimbilir nasıl bir yalan söylemişti onlara.

 

Başımla onu onaylanarak yerimden kalktım. Cemre denen kız o sırada koluma dokundu.

" Kötü bir şey değildir umarım bir şey ihtiyaç olursa biz buradayız"

 

Gözlerimle ona teşekkür ettikten sonra evden çıktık.

 

" Nereye?"

 

" Benim ofisime, şu dün hallettiğimiz işin devamını getirmeye"

 

Arabaya beraber bindik. Emniyet kemerleri bağlar bağlamaz yola koyulduk.

 

" Bunun işe yarayacağından ben sizin kadar emin değilim" dedim kolumu kapıya yaşlanmış başımı ovarken

 

" Neden babanın başı belaya girecek diye korkuyor musun? Ondan mı bu şüphen" dedi olayı alayla karışık söyleyerek

 

" O yüzden söylemediğimi biliyorsun. O çok iyi manipülatördür ne yapar ne eder bu işin içinden yine bir şekilde sıyrılır. Ama yinede bunu denemekten geri durmuycam onun başına gelmiş her kötü şey benim zaferimdir"

 

Murat sözlerim onun hoşuna gitmişcesine dudakları ilgiyle kıvrıldı.

 

" Sedef mevzusunu bildiğini biliyorum murat. ve bana barlas ' dan daha çok şey anlatabileceğini de" dedim

 

Yüzü bu sefer konuyu hiç hoşuna gitmemişcesine asıldı.

 

" Bu nerden çıktı şimdi"

 

" Bir yerden çıkmasına gerek yok çünkü baştan beri benim için konu bu"

 

" Ne bilmen gerekiyorsa sana söylendi gerisi için hâlâ neden uğraşıyorsun"

 

" Çünkü senin bana daha fazlasını anlatacağını biliyorum ve senden başka hiçkimse bana bu konuda yardım edemez bunun da farkındayım o yüzden en azından bana neler olduğunu anlat ki kafamdaki sesler biraz olsun sussun"

 

Nefesini sıkıntıyla verdi ve yandan bana yüzü yumuşamış şekilde baktı.

 

" Sedef 'i uçurumdan düştüğü gün bulan cesurdu. Onu bulduğunda nefes alması bile şüpheliydi yani en azından cesur onu gördüğünde durumu o kadar kötüydü. onu barlasın hastanenin sahibi olduğu bir hastaneye yatırdılar. Ona bakmaya Hastaneye gittiğimde vücudunda yüzlerce kırık, başı yüzü yara bere içindeydi. Ailesi onu çok merak etmişti kazadan baya bir zaman geçtikten sonra sedef yeni yeni gözlerini açıyordu o arada ailesini görmek istediğini falan söyleyip durdu sonunda ona bunun sözünü verdim ve ailesini onun yanına hastaneye getirdim. ama hastaneye sedefi görmek için geldiklerinde sedefin kurtulduğunu ve bizimle olduğunu öğrendiler..

Ve hastaneye baskın düzenlediler. Bunu öğrenir öğrenmez Sedefi hastaneden çıkardık ama çıkarır çıkarmaz hastaneyi havaya uçurdular annesi ve babası içerdeyken.."

 

Demek nazan teyzeyle ali amca ölmüştü. Söylediklerinden sonra bi an duruldum. Ama hâlâ net olmayan şeyler vardı.

 

" Sedefin sizinle olduğunu kim öğrendi?"

 

" Tamam bu kadar bilgi yeter daha fazlası ne senin için ne benim iyi olmaz."

 

Daha fazla konuşmadım. Çünkü konuşsam da daha fazla bir şey söylemeyeceğini biliyordum.

 

Sonunda gelmiştik. Murat dosyayı torpidodan aldı ve arabadan indik.

 

Ofisine girdiğimizde Beraber üst kata çıktık. Odanın kapısına yaklaştığımız esnada bir kaç adım onun önünde olduğumdan arkadan kolumu tuttu ama ben yavaşça elini kolumdan çektim. Ardından kaşlarını çattı ve karanlık sesiyle konuştu.

 

" İçerde sana söylediklerim ile ilgili sakın tek kelime etme bu öylesine söylenmiş şeyler değildi o yüzden bundan başkasına bahsetmesen iyi olur."

 

Ona inanmayarak bakarken o bakışlarımı sorguluyordu.

 

" Barlas 'tan mı çekiniyorsun " dedim somurtkan şekilde

 

" Ben kimseden korkmam da çekinmem de bu uyarım senin yararına, istersen git söyle ama dengeleri altüst edersin ve belkide sedefi bir daha hiç göremezsin." Dedi ama sesinde zerre tehdit yoktu beni uyarmaya çalışıyordu.

 

" İyi. zaten söyleyip Ne yapacağım"

 

Ardından sonuda odaya geldik murat 'ın adamlarından biri kapıyı açtı o önden ben arkadan içeri girdik.

 

İçerde rıza amca, barlas, cesur, leyla kozcu ve tanımadığım bir takım elbiseli adam vardı içeriye girdiğimizde başta barlasın olmak üzere herkesin bakışları bize dikilirken ben murata baktım. Elindeki dosyayı barlasa uzattı ve arkada saldalyesi olan masasına yaslandı.

 

Dosyada fotoğrafını çektiğimiz imzanın kopyaları vardı. Barlas dosyayı açtı ve odadaki tek tanımadığım adama uzattı.

 

" mithat benim en has adamlarından biridir babanın imzasını taklit edip hüküm yemesini sağlayacak" dedi barlas adama övünür gibi bakarken bana tanıttı.

 

" Adına çıkarılmış bir kaç yasa dışı mamüllerden anlaşma yaptığına dair sözleşme çıkarabilirim" dedi dosyadaki imzayı incelerken

 

" Tamam sen bu işi hallet sonrası bende" dedi cesur

 

Nihle, tarık acaba ne yapıyorlardı apar topar onları orda bırakıp gelmiştim. Orda güvendeler miydi ondan da emin değildim.

 

Benim aklım onlardayken barlasın bi ara gözlerini bana diktiğini fark ettim.

 

" Senin farklı bir planın mı var ezim. eğer varsa söyle de hepimiz duyalım" dedi barlas

 

Yeterince şüpheliydi hareketlerim onun için.

cevap vereceğim sıra cesur söze girdi.

 

" Ne düşünecek aklı hâlâ o kararslanlı da"

 

Barlas sanki zihnimi okumak ister gibi baktı bana. bi an gerçekten düşüncelerimi okuduğu düşünmüştüm.

 

Muratın gergin hali daha fazla geriyordu savaşın adı her geçtiğinde o da gözlerini bana dikmiş öyle olmadığını söylememi ister gibi duruyordu.

 

" Kararslanlı konusu benim için sonsuza kadar kapandı. O yüzden sesini kessen iyi edersin" dedim son sözlerimi cesura dönük söylerken

 

" Madem senin için kapandı bunu bize de kanıtla" dedi barlas

 

Nasıl? Der gibi ona baktım.

 

" Kendini ispatlamak senin elinde ve bunu istesen gayet güzel ortaya koyarsın." dedi koltuğa kurulmuş kasım kasım kasılarak konuşurdu.

 

Neyi istediğini anlamak çok da zor değildi. Ve düşününce bir süre suyuna gitmeden kardeşimin yerini ona ne olduğunu öğrenemezdim. Ve belliki sedef'i bana karşı kullanmak için onunla ilgili hiçbir şey anlatmayacaktı. Bu yüzden onun güvenini kazanmam gerekirdi bana güvenirse istediğimi de verirdi. Onun yanına geçtiğime dair gözünü boyamalıydım aksi halde bana güveni hiç olmayacaktı güveni olmadan da istediğini aldıktan sonra benim sedef için uğraşmam boşuna olacaktı.

 

 

 

Bölüm umarım hoşunuza gitmiştir

 

Kurgunun ilerlemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Ezim bu mecburi birliğe daha ne kadar dayanabilir?

 

Savaş ezimi korumak için ona nasıl yaklaşmayı planlıyor?

 

Sedef ' e aslında ne oldu?

 

Ve bilmediğimiz daha kimler ne neler var?

 

Tüm bu soruların yanıtları için bir sonraki bölüme

 

Gelecek bölümde görüşürüz..

 

Ve buraya kadar gelmişken yıldıza dokunmayı unutmayın📍🎀

Loading...
0%