Yeni Üyelik
7.
Bölüm

4.bölüm KARANLIĞIN AYNASI

@sima.d

Odadan çıktık. Koridorda herkesin bakışları sıkı sıkıya tutunan ellerimizdeydi. çıkar çıkmaz arabaya bindik. Ellerimiz arabada ayrıldı. Gollum bana döndü ve,

 

" Senden beklenilmeyen şeyler yapıyorsun. Ne yalan söyliyim beni şaşırttın" dedi.

 

" öyle mi? Ben daha çok savaş şaşırır sanıyordum"

 

Savaş bana her zamanki yüz ifadesiyle,

 

" Aksine senden beklediğim hareketler bunlar o yüzden pek şaşılacak bir şey yok. Şu bodrum meselesi hariç"

 

" Hmm bir prenses edası sergilediğimin bende farkındayım ama sizde şunu bilin oynadığımla gerçekte olan bambaşka"

 

Bana sanki beni anlıyormuş gibi baktı. Ardından göz temasını kesti.

 

savaşın şirketinin önüne geldik.

 

" Sen arabayla eve dön" dedi bana.

 

O benimle geliyordu da ben onunla gitmez miydim?

 

" Bensiz gidebileceğini düşünmüyorsun Herhalde" dedim

 

onun Sözlerini tekrarlayarak.

Bana hiç heveslenme diyerekten baktı. Onu dinlemedim ve arkasından arabadan indim.

 

" Seninle gelmem otoriteni mi sarsar" dedim her zamanki emin ifademle.

 

" Benim otoritem seninle sarsılmaz sen hiç dert böyle şeyleri"

 

Dedi ve bana göz kırptı. Bu adam cidden arada beklemediğim şeyler yapıyordu. Yan yana şirkete girdik. Üst kata çıktık kendisi baş köşeye oturdu beyefendi bense kanepede ayak ayak üstüne atmış sigara içiyordum. Masadaki dosyalarla bir süre oyalandıktan sonra arkasına yaslandı ve beni izlemeye başladı. Ben hiç bozuntuya vermeden ona bakıyordum.

 

" Biliyor musun? Sert görünmeye çalışıyorsun ama görünmeye çalıştığın kadar sert değilsin" dedim.

 

eliyle çenesini ovarken,

 

" Bunu da nerden çıkardın?" Dedi.

 

" Gizlemeye çalışıyorsun ama ben hareketlerinden anlıyorum"

 

" Beni o kadar iyi tanıdığını sanmıyorum"

 

" Niye sen beni çok iyi tanıdığını iddia ediyordun. Ağzınla seni şaşırttığımı söyledin"

 

" Sen çok açık veriyorsun benim aksime o yüzden fark ediyorum ama sen beni ne kadar tanıyorsun ki" dedi

 

yüzü deminkisinin aksine dalgın bakarken,

 

Sigara dumanını ona doğru üfledim.

O sırada kapı çalındı ve gollum girdi.

 

" istediğin gibi herkesi topladık seni bekliyorlar"

 

Savaş ayağa kalktı bende önümdeki kül tablasında sigaramı söndürüp

Kalktığımda gollum bana baktı ve,

 

" O da mı gelicek?" Dedi.

 

Benden bir eşya gibi bahsetmesi beni sinirlendirmişti. Çünkü bu sıfattan oldum olası nefret ederdim. Savaşın koluna girdim ve golluma bakarak,

 

" Madem birlikteyiz o zaman ona yakışır hareket edelim" dedim

 

Gollum şaşırırken, savaş yandan bana bakıp tebessüm etti. Odadan çıktık ve toplantı odasına el ele girdik. Her elini tuttuğumda sanki hiç tutmamışım gibi kalbim çarpıyordu. Ama neyseki mantığımla hareket etmesini severdim. Beni beklemedikleri aşikardı. Savaş elini belime attı ve,

 

" Hepiniz zaten ezimi tanıyorsunuz. O yüzden size tanıştırmama gerek yok ama yinede bilin diye burda söylüyorum bu kadın benim kadınım. ne onu size yem ederim ne de benden almaya çalışabilirsiniz. Aranızda murat Karabağ olayını duymayan yoktur Hiç anlamamazlığa vurup da düşmanlarımla birlik çıkarmayın beni burdaki herkes tanıyor eğer birinizin daha sonunun rıza gibi olmasını istemiyorsanız. Ayağınızı denk alın."

 

Bana baktı ve,

 

" Ona karşı yapılan her şey bana yapılmıştır"

 

Tanımadığım orta yaşlı bir adam savaşa,

 

" Ne demek oluyor tüm bunlar savaş, bize itimadın yok mu? Daha düne kadar yanında olmayan kadını karşımıza alıp bizi tehdit mi ediyorsun?"

 

" Sizi tehdit ettiğim yok. Söylediklerim Sadece bir uyarı malum arkamdan çok iş çevirmeye çalışanlar oldu. Ben baştan uyarıyım sizi sonradan beni uyarmadı demeyin"

 

Bir başka orta yaşlı adam,

 

" Yanındaki kadın bize zarardan başka hiçbir şey getirmez savaş. Aranızda bir şey olduğunu da sanmıyorum seninki murat Karabağla aranda olan husumet başka hiçbir şey değil"

 

Ben burdayken sanki yokmuşum gibi konuşuyorlardı neticede onların gözünde kolay lokma gözükebilirdim zaten bunu ben sağlamıştım ama şimdi gerçek ezim kimmiş birazdan tanışacaklardı.

Adama döndüm ve,

 

" Ben buradayken hiç kimseye saygısızlık etmezken sizin benden bir eşya gibi bahsetmeniz bana değil burdaki herkese hakaret, saygın bir iş adamıydınız değil mi? Sizinde karşınızda hakkımda çıkan haberlerdeki kız yok bunu bilin. Şu ana kadar benimle ilgili ne düşünüyordunuz bilmem ama düşündüklerinizin tam tersiyim o yüzden Burdaki herkesin kimseye itimadı yokken sanki sizin ortaklığınızı altüst edecek mişim gibi konuşamazsınız"

 

Savaşda bana baktı ve,

 

" Sanırım söylenmesi gereken ne varsa söylendi başka bir yorumda bulunacak olan şimdi söylesin"

 

kimseden ses çıkmayınca savaş,

 

" Güzel o halde toplantı bitmiştir" dedi

 

Herkes teker teker çıktı savaş da yerine geçip oturdu. Bende onun yanında kalçalarımı masaya yaslamıştım.

 

" tüm bu karanlık Dünya'nın lideriyim derken abarttığını düşünüyordum"

 

" Abartmış mıyım peki"

 

" Az bile söylemişsin. mafyacılık işleri bu kadar kasvetli geçiyormuş meğer ama sevdim bunu kendini akıllı sanan bir avut menfaatçiden başka hiçbir şey değiller"

 

" Buna bende dahil miyim?"

 

" Bilmem sen kendini onlarla bir mi tutuyorsun? " dedim öne doğru eğilerek, kapı yarım açıktı her an biri içeri girebilirdi.

 

Tam ona sokulduğum sıra aklımdan geçen başıma geldi. Ve arkamda bir kadın sesi duymamla arkama baktım.

 

" Savaş, müsait misin?"

 

Alımlı sarışın bir kadın odaya girdi ve,

 

" Rahatsız ettim galiba istersen ben daha sonra geliyim"

 

Ben masadan uzaklaştım. Ardından savaş,

 

" Bizde bir şey konuşuyorduk ama önemli değil"

 

Kadın savaşa yaklaştı,

 

" Toplantıda estirmişsin bu ne hız "

 

Ardından kız bana döndü ve elini uzattı.

 

" Ben çağla bu şirketin genel müdürü aynı zamanda savaşın yakın arkadaşıyım"

 

Bu adamın erkeklerden çok kadın çevresi mi vardı ne, bide bana diyorlardı kimle düşüp kalktığı belli değil diye bu adam benden beterdi. Ben bi selam verdiğimle ertesi gün tanışmıyormuş gibiydim. Ama bu maşallah herkesi kendine dost bellemişti. Neyse kızın elini sıktım ve,

 

" Ezim bende"

 

" Seni tanımamak ne mümkün yakından daha güzelmişsin bu arada"

 

" Sağol sende. "

 

Kız öyle kötü birine benzemiyordu. Ama ben kimseye güvenmemek konusunda idmanlı olduğum için İki kelime konuştuk diye kıza hemen iyi etiketi yapıştırmazdım. Kız bana baktı ve,

 

" Yemeğe gidelim mi? Ben seni yakından tanımak çok isterim "

 

Benden hemen sonra savaşa baktı ve,

 

" Hadi ama savaş sadece bir yemek gelmezsen ezimle ben tek gideriz. Senin yerinde olsam Sevgilimi tek bırakmazdım sonra başkası kapar üzülürsün" dedi gülümseyerek.

 

Savaş bana baktı ve,

 

" Gitmek ister misin?"

 

" Madem bu kadar ısrar ediyorsun olabilir"

 

" Tamam o zaman beraber gidelim"

 

Beni yanlız bırakmamak için geliyordu. Ya cidden ordan bakılınca çok mu korunmaya muhtaç görünüyordum. Kendi kendime iç geçirirken hep beraber şirketten çıktık. Çok geçmeden restauranta geldik. Masalara oturduk ben savaşın yanında çağla da karşımızdaydı. Yemekleri söyledik ve çağla bize bakarak,

 

" Ee anlatın bakalım nasıl başladı bu aşk hikayesi?"

 

Savaş tam cevap verecekken,

 

" Babamla olan olayı duymuşsundur o zaman savaş karşıma çıktı. Sonra Sürekli karşılaşmaya denk gelmeye başladık. Öyle öyle derken birbirimize olan duygularımızı fark ettik ve şu an buradayız." Dedim

 

Pek inandırıcı olmuşmuydu bilmiyorum ama kız inanmış olacak ki,

 

" Peki ilk kim açıldı?"

 

" Savaş, ilk gelip benimle konuştu pek öyle aşk itirafımıydı bilmiyorum ama beni çok etkilemişti " dedim

 

cidden aklıma bi anda nasıl geliyordu böyle seneryolar bazen ben bile kendime hayret ediyordum. Çağla bize gıpteyle bakıp,

 

" Savaş öyle çok romantik bir adam değil zaten umarım onunla sıkılmazsın"

Dedi bana samimiyetle,

 

" Bende vıcık vıcık aşk itiraflarından romantiklikten hiç hoşlanmam zaten o yüzden bence iyi anlaşırız ki öyle olmasaydı bile benim için bu saatten sonra ondan vazgeçmek ölüm gibi bir şey olur"

 

Savaşın benim söylediklerime inanmaz gözlerle bakarken elimi masanın üstündeki eline attım ve,

 

" Bu kadar kısa zamanda benim nasıl bir parçam oldu bilmiyorum ama emin olduğum bir şey var ki iyiki hayatıma girmiş"

 

Çağla savaş gibi yüzüme şaşırmış gibi baktı ve,

 

" Birbirinizi sevdiğin ortada ama bu kadarını da bekliyordum desem yalan olur."

 

Savaş elimi kaldırıp öptü ve sahte aşık bakışlarıyla bana baktı. Bu oyun gerçekten sıkıcıydı ben böyle söyleri şu anda anlaşılmacağını düşünmüyor olsaydım hayatta söylemezdim. Yemekler geldi ve yemek sırasında da arada sohbet ettik. Çağlaya telefon geldi ve masadan bir kaç dakikalığına da olsa ayrıldı. O sırada savaşa bakmadan,

 

" Güzel oynuyordun yalan olduğunu bilmesem gerçekten bana aşıksın sanıcam" dedim alaya almalık bir gülümsemeyle,

 

O ise sadece bana baktı ve şunu söyledi,

 

" Daha önce de bir çok kadınla beraber oldum ama senin kadar güzeli yanımda olunca istemsiz büyülenmiş gibi bakıyorum"

 

Kafamı çevirip ciddi mi diye yüzüne baktığımda gayet ciddi bir şekilde yüzüme bakıyordu.

 

" Bu kadar etkilenme benden sonra çok üzülürsün" dedim

 

Bana gözlerini kısıp baktı ve,

 

" Sözümü geri alıyorum şeytanın tekisin"

 

Ben ona doğru eğildim ve,

 

" Bunu daha çok sevdim. Yaratıcı iltifatları özellikle de böyle ateşli adamların ağzından severim" dedim geri çekildim ve,

 

" Ama sadece tek gecelik ilişkilerde, ortaklarımla +18 konuşmalar yapmak pek tarzım değil" dedim.

 

" Öyle mi? Halbuki şu anda benim için sıraya dizilen kadınlar varken ben senin yanındayım bu benimle yatman için bile gayet yeterli bir sebep"

 

Laflarımın altında kalmaması ve benim kadar zekice cevaplar vermesi bile ona yükselmeme nedendi ama kendime hakim olmak zorundaydım.

 

" Seninle yatarsam bu ortaklığın ömrün boyunca sürmesini istersin" dedim.

 

" Kendini bu kadar övüyorsun ama karşında kimin olduğunu da unutuyorsun. Ama hatırlatmaktan zevk duyarım" dedi.

 

Sanki tüm çıplaklığımla beni görürken, öylesine ateşli bir adamdı ki cidden karşı koyulmaz olduğu doğruydu. Ardından devam etti ve,

 

" Ben senin aksine her şeyi alaya almam bir şeyi istiyorsam direkt söylerim"

 

" Bunu bir mesaj olarak mı almalıyım?"

 

" Hayır sadece aklında bulunsun" dedi o güzel gülümsemesini takınarak,

 

Çağla masaya doğru geldi ve,

 

" Kalksak olur mu? Çok önemli bir işim çıktı gitmem gerek"

 

Savaş ve ben ayağa kalktık ve çıkışa yöneldik. Çağla ve ben son dakika bir makyaj kontrolü için lavaboya giderken savaş da arabada bekleyeceğini söyledi.

Tuvalette rujumu sürerken çağla,

 

" Ailenle olan durumun hep böyle mi devam edicek? Sanırım abin de gitmiş"

 

" Hayır değişmeyecek, abim konusuna gelince ne olur bilmiyorum ama bir daha eskisi gibi olmayacağı kesin"

 

" Savaş sana çok değer veriyor bunu söylemese de sana bakışları hiç kimseye baktığı gibi değil "

 

" Nerden anladın?"

 

" Bunu anlamak için savaşı tanımama gerek yok. Şu anda ona bakan herkes başkalarına bakışlarıyla sana bakışları arasında çok büyük bir fark olduğunu görebilir. Ki bu fark savaş için aşktan başka bir şey değil Malum kendisi pek öyle sıcakkanlı biri değil"

 

" Evet öyle duygularını çok dışa vuran biri değil, ama bu yinede onun soğuk biri olduğunu da göstermiyor" dedim. Düşünceli bir edayla,

 

" Görünen o ki, sende ona abayı yakmışsın onunla ilgili kötü şeyler söylememe rağmen onu savunuyorsun." Dedi gülümseyerek.

 

" Hiç farkında değilim ne de olsa sevgilim ondan Herhalde" deyip geçiştirdim.

 

Öyle mi yapıyordum gerçekten, gereği yokken onu savunmam, hiç farkında değildim. Bu adam hayatımda bir yer edinmemeliydi. kendimi toparlamalıydım.

Zaten öyle bir şey olmazdı ki ben hiç Bir zaman bir erkeğe sadık kalmamıştım bu da sadece libidomun beni yönlendirmesiyle o kadar.

 

Lavabodan çıktık arabaya bindik ve eve geldik. Çağlayı yolda evine bırakmıştık. Eve geldiğimizde nihle ve nihan salondaki koltukta oturmuş heyecanlı heyecanlı sohbet ediyorlardı. Yanlarına yaklaşır yaklaşmaz,

 

" Geldin mi? Nasıl geçti" diye soran ilk kişi nihleydi.

 

" İyiydi ama bu kadar morukla muhattap olmak insanın kafasını ütülüyo" dedim göz devirerek.

 

Nihan bana anlamış gözlerle bakarken,

 

" Evet arada abimle bende şirkete gidiyorum o ihtiyarları orda görünce kendimi huzurevinde gibi hissediyorum" dedi.

 

Nihle ve ben de bu yoruma güldük. Nihan bize bakıp,

 

" Cidden öyle ama yaşlı başlı adamlar emekliliğe ayrılacaklarına hâlâ iki kuruş daha fazla kazanmak için şirkette kafa patlatıyorlar"

 

Savaş da bu son söylediğine gülümserken,

 

" İyiki şirkette çalışmıyorsun bi de senin çenen hiç çekilmez" dedi nihana ceketini çıkarırken,

 

" Aşk olsun abi hani sen benim geveze çenemi de seviyordun ne oldu yoksa ezim gelince bana gerek kalmadı mı?"

 

Ben savaşa baktım ne cevap vereceğini merak ettiğim için,

 

" Saçmalama nihan" dedi sadece savaş,

 

Bende ona katılarak,

 

" Yani benim ne işim olur bir mafya'yla"

 

Savaş hiç bir şey söylemedi sadece yüzüme anlam veremediğim bir şekilde baktı. ve yanımdan geçip,

 

" Fazla gürültü yapmayın iyi geceler" dedi ve yukarı odasına çıktı.

 

nihanla nihleye döndüğümde kıkırdayarak bana bakıyorlardı.

 

" Ne oldu buna şimdi" dedim.

 

" Cidden durumu anlamayan bir tek sensin sanırım ezim" dedi nihan.

 

" Ne var ya ne söyledim ki o da aynı şeyi söyledi"

 

" Boşver zamanı gelince abim sana anlatır " dedi nihlenin ve benim koluma girerek merdivenlere yürürken,

 

" Eee kızlar siz ne yaptığınız bütün gün"

 

" Ne yapalım, hanımefendi bütün gün aratla bakışıp durdu kafası pek bende değildi anlıyacağın" deyip kafasıyla nihleyi göstererek,

 

" Hiç de bile yani arada tesadüfen göz göze gelmiş olabiliriz ama söylediğim gibi aynı evin içindeyiz ondan"

 

" Arat yıllardır bizimle beraber ben bile senin kadar bakmamışımdır ona " dedi nihan munzurluk yaparak,

 

Odamın kapının önüne geldiğimizde onlar gülüşerek odaya girecekken ben savaşın odasının bakıyordum.

 

Cidden aşağıda söylediğim şeye alınmış olabilirdi miydi acaba, bu güne kadar bir sürü alınması gereken şey söylemiştim durup durup buna mı alınacaktı. Ben fazla hassas davranıyordum klasik savaştı işte, ama bu akşam yemekte bana söylediği cümle hoşuma gitmemişti değil böylesine yakışıklı ve güçlü bir adamdan başka şartlarda bir iltifat alsaydım kesinlikle başka şekilde cevap verirdim.

 

" Abimle beraber uyumak istiyorsan git, bence seni geri çevirmez" dedi kapının arasından,

 

Bense ona gülümseyip odaya girdim. Herkes teker teker bir yerlere oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Bi ara kapı çalmıştı ama kimseden çıt çıkmadığı için mecbur aşağı indim kapıyı açmak için, indiğimde savaşın kapıyı açtığını gördüm. İçeri gizem girdi. Bu kızın bu saatte burda ne işi vardı. Merdivenlere doğru gelince Onlara görünmeden yukarı çıkıp üst kattaki banyonun kenarına saklandım.

 

" Bu saatte geldiğim için kusura bakma ama" dedi gizem,

 

" Sorun değil zaten bende anca eve geldim şirkette görüşemezdik"

 

Dediler ve savaşın çalışma odasına geçtiler. Ardından ben bulunduğum yerden çıkıp odama girdim. Ve yatağa oturdum.

 

Bu kızla bu kadar samimiyet neyin nesiydi acaba ondan hoşlanıyor muydu? Ya da daha açıklayıcı olacak şekilde hoşlanmasa bile takılıyorlar mıydı? O yüzden miydi acaba aralarındaki bu saçma samimet.

 

Nihan bana seslendi,

 

" Üç kezdir ezim diye sesleniyorum burda mısın sen"

 

" Ne oldu ne var"

 

" Asıl sana ne oldu kapıya bakıcam diye çıktık dalgın geri geldin Kim gelmişti?"

 

" Gizem" dedim net bir şekilde,

 

Nihan kim bilir ne anlamıştı bana imayla baktı ve,

 

" Haa ondan sen böyle daldın hayaller alemine"

 

" Sabah da bahsetmişdin kim bu gizem?" Diye sordu nihle,

 

" Bizim şirkette genel müdür abime de sırılsıklam aşık" dedi nihan,

 

" Hm enişte bey hızlı çıktı desene gerçi böyle bir adama da hangi kadın karşı koyabilir ki?" Dedi nihlede bana nispeten,

 

" Bi susun artık kafamı şişirdiniz."

 

" Kafa yormana gerek yok tatlım abim hiçbir zaman yatmaz gizemle" deyip yanağımdan makas aldı.

 

Bende hemen ona,

 

" Aman sanki dünya senin abinin etrafında dönüyor isterse yatsın banane"

 

" Bilmem sanki umrundaymış gibi göründün de"

 

" Ben başka bir şey düşünüyordum konuyu nerelere getirdiniz cidden sizle iki dakika oturulmuyor"

 

Deyip sigaramı alıp balkona çıktım. Sigaramı içtim. İçeri girdiğimde odada kimse yoktu odalara dağılmış olmalılardı. Saatte baktığımda bir hayli geçti. Tam odamdan çıkıcağım sıra kapı açılma sesiyle kapıyı kapattım. Ve gizemin sesini duydum,

 

" Teşekkür ederim savaş beni bu saatte geri çevirmediğin için sen olmasan hal edemezdim"

 

" Önemli değil ama bir daha geldiğinde şirkete gel buraya kadar gelmene gerek yok"

 

" Olur öyle yaparım bu arada babamla tartıştım bu gün sana söylemiş miydim?"

 

" Hayır neden?"

 

" Yine beni kendi yöllenedirmek istediği için tabiki neden olabilir beni iyiliğim için söylediğinin farkındayım ama hâlâ onun gözünde dünkü çocuk gizemim"

 

" Babalar öyledir ne kadar büyürsen büyü onun için hep çocuksun"

 

" Eve gitmek istemiyorum o yüzden arkadaşımda kalıcam bu gün "

 

" o kadar ciddi demek"

 

" Yani sert bir kavgaydı babamı bilirsin dediğim diktir"

 

O sırada gizemin tekefonu çaldı bi süre ses çıkmadıktan sonra,

 

" Öyle mi? Çok üzüldüm geçmiş olsun dileklerimi ilet, sen beni düşünme canım, hadi üzülme daha fazla öpüyorum seni "

 

" Ne oldu?"

 

" Arkadaşımın babası kalp krizi geçirmiş şu anda yoğun bakımdaymış arkadaşımda beni arayıp haber verdi, yarın uğrasam iyi olur, da bu geceyi atlatabilirsem. Savaş sende kalsam sorun olur malum bu saatte başka bir yere de gidemem"

 

" Olur tabi seni bu durumda ben birakmam zaten"

 

Kapıyı ucundan açmış onlara bakıyordum,

 

" Sen çok iyi bir arkadaşsın umarım hayatın hep istediğin gibi gider" deyip elini savaşın koluna atıp sıvazladı.

 

Ardından ben odadan çıktım ve ikisininde gözleri bana döndü doğal olarak,

 

" Hoşgeldin gizem" dedim yapmacık bir gülümsemeyle,

 

O da aynı samimiyetsiz gülümsemesini takınarak kafasıyla selam verdi.

 

" İstersen sen odana geç saat epey bi geç oldu" dedi savaş,

 

" Tamam benim odam hangisi"

 

" Burası" dedim kendi odamı göstererek, bu evde başka odaya yoktu tüm odalar doluydu. Hem savaşla ben sevgiliydik ayrı ayrı odalarda kaldığımızı görürse şüphelenirdi. Bu kıza bi de böyle bir koz veremezdim.

 

" Hayatım sen odamıza geç, ben gizeme odasını gösterip geliyorum"

 

" Tamam canım" dedi savaş bana katılarak,

 

Gizemse bizim bu hallerimizi gördükçe yüzünden kıskançlıktan çatladığı okunuyordu. Gizemle odaya girdik.

 

" Burası senin odan sanırım"

 

Nerden anlamıştı bu kız şimdi bunu,

 

" Berjerin üstünde fotoğrafın var" dedi açıklayarak.

 

" Hıhı buraya ilk geldiğimde savaşla aramda pek bir şey yoktu o yüzden ayrı ayrı odalarda kalıyorduk daha fırsat bulup odamıza taşıyamadık eşyalarımı"

 

" Hm görünen o ki pekte sağlam bir ilişkiniz yok eşyaların hâlâ burda durabildiğine göre" dedi beni sözde sinirlendirmek için, dolabın içinden geceliğimi aldım ve ona,

 

" Bilmem nasıl düşünmek istiyorsan öyle düşün, ben daha fazla sevgilimi bekletmiyim sana iyi geceler" dedim hiç bozuntuya vermeden ve odadan çıktım.

 

ne sinir bi kızdı bu kendime zor hakim oluyordum yoksa şimdiye çoktan ağzını yüzünü dağıtmıştım bunun, savaştan hoşlanıyor diye kendince benden haz etmiyordu hanımefendi ben sanki ona bayılıyorum. Onu bunu boşver de şimdi ben bu adamla aynı odada kalıcaktım hemde yan odamızdaydı bu kız cidden burda kalması şart mıydı? Savaşta hemen kabul etmişti kızın teklifini,

 

Savaşın odasına girdim. Onun odası benim odama nazaran daha kasvetli simsiyah bir odaydı. Yatağın karşındaki kanepede oturmuştu. Beni görünce ayaklandı.

 

" Sen benim yatağımda yat ben kanepede yatarım." Dedi.

 

Onu kafamla onayladım.

 

Yataktan bir yastığı aldı kıyafetlerinin olduğu raftan da bir örtü çıkarıp koltuğa uzandı ben gelene kadar üzerini değiştirmişti giyinme sırası şimdi bendeydi. Odadan aldığım geceliğimi alıp banyoya girdim. Üzerime geceliğimi giyip saçlarımı açık bırakıp yatağa döndüm. Yatağa geçtiğim sıra gözlerinin bende olduğunun net farkındaydım. Yatağa uzandım gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım. Ama bu oda her zamanki odamın aksine duvarları üstüme üstüme geliyor zaten karanlık olan geceyi daha da nefes kesici yapıyordu.

 

sırtım yatak başlığında yasılı bir şekilde oturdum. O sıra savaşa baktığımda üzeri açılmıştı. Kalkıp üzerini örtmek istedim. Elimle örtüyü düzelttiğimde kımıldandı ve beni görünce doğruldu,

 

" Uyumadın mı? Hâlâ" dedi sözde uykulu sesiyle gözlerinden belliydi ki kendiside hiç uyumamıştı.

 

" Duvarların üstüme üstüme geliyor, zifiri karanlığından nefret ediyorum" dedim yatağıma geçerken,

 

" Abimin eksikliğini ilk defa hissediyorum" dedim ve bana içler acısı baktı.

 

Yastığını aldı ve yanıma geldi.

 

" Napıyorsun kalk yerine geç " dedim ne yaptığına anlam veremezken,

 

" Belim tutulacak sabaha kadar, yatağımı sana bırakmamaya karar verdim" dedi arkasını bana dönüp yatarken,

 

Bende ona arkamı döndüm abim sanki arkamdaymış gibi uykumaya çalıştım.

 

Sabah olmuştu güneş tam odanın ortasına vuruyordu. Belimde bir el hissettim jeton sonradan düşmüş olacak ki o zaman savaşın kucağında olduğumu fark ettim. Kollarıyla beni sarıp sarmalamıştı bende ona sokulmuştum. Göğsünde bir an huzur bulduğumu düşünüyordum. uykulu halimle bunu idrak etmeye çalışırken,

 

Savaşın da uyandığını anladım. Gözlerimi hemen açtım. Ve ikimizde doğrulduk,

 

" Dün gece nerdeyse düşmek üzereydin bende seni yatağın ortasına çektim" dedi.

 

" Fazla ortaya çekmişsin sanırım, herneyse gizem çıkmış olacaktır ben odama gidiyorum" dedim ve kendimi odadan attım.

 

Libidom yüzünden bu adamla aramda bir şey geçmemeliydi. Daha sonra aynı yerde bile bulunamazdık.

 

Odadan çıktığımda nihleyi gördüm odasından çıkıyordu. Beni görünce,

 

" Dün gece güzel geçti anlaşılan, bu kılıkla öğlen olmuş saatte kalkman pek senlik hareketler değil? Birlikte mi oldunuz?" Dedi. Son söylediğini kısık söyleyerek,

 

" Aynen bende ondan kendi odama gidip duş Alıcam"

 

" Eee ne oldu o zaman dün gece aynı odada ayrı ayrı yatmamışsınızdır şimdi siz herhalde"

 

" Ordan bakınca nasıl göründü bilmiyorum ama hiçbir şey olmadı ve kimse kimsenin yanında uyumadı" deyip kestirip attım.

 

Ve kendi odama yürüdüm.

 

" Hadi ya desene senden hoşlanmıyormuş" dedi arkamdan şaşırarak,

 

Sabah Onun koynunda uyandığımı söylersem iyice dilinden kurtulamazdım.

Banyoya girdim ve her zamanki gibi yine mükemmel bir şekilde kahvaltıya indim. Herkes kahvaltıdaydı. Geçip oturdum nihanla nihle bana ve savaşa bakıp gülüyorlardı. Gollum ise onlara anlamaz gözlerle bakıyordu. Ardından nihan,

 

" Abi sabah alarmı kapatmaya ben geldim artık ne derin uyuyorsan alarm sesini bile duymamışsın" dedi.

 

Savaş ve ben birbirimize bir şey söylemek için birbirimize bakarken gollum bize doğru,

 

" Siz birlikte mi uyudunuz?" Dedi.

 

" Gece gizem geldi bizde mecbur aynı yatağa geçtik." Diye yalan söyledim.

 

Savaş da kafasıyla beni onayladıktan sonra nihan,

 

" Gizem anlamasın diye öyle sıkı sıkıya sarılmıştınız yani" dedi her zamanki imalarıyla,

 

" Yanii başka neden olabilir ki? Bizimki sadece bir iş" dedim umursamaz şekilde kahvaltımı yerken,

 

Ardından savaş kalktı ve evden çıktı.

Savaş gider gitmez gollum bana şüpheyle baktı ve,

 

" Sizin aranızda bir şey olmadı değil mi?"

Diye yekten sordu.

 

" Niye kocanı elinden alırım diye mi korkuyorsun? Merak etme sana sadık ama çok uzun sürmez" Dedim.

 

" Komik mi, Bunun olmaması gerektiğini biliyorsun yanlış şeyler yapmasına izin verme aptal bir kadın değilsin bunun nelere sebep olabileceğini sende bende biliyoruz" dedi ciddi bir şekilde.

 

Nihan ve nihle ise sadece bizi izliyorlardı.

 

" Onu bana değil patronuna söyle benlik bir şey yok" dedim onun söylediklerini kulak asmayarak. Kahvaltıdan kalktım ve gollumun yanağından bir makas aldım.

 

" Üzülme atlatırsın" dedim yanından geçerken ardından hızlı adımlarla evden çıktım.

 

savaşa yetişebilirim belki diye hızlıca çıkmıştım. Şirketin önüne beraber park ettik. Arabadan çıktım savaş da çıktı,

 

" Bu gün gelmezsin sanıyordum" dedi.

 

" Her zaman, daha pes etmedim"

 

Bana gülümsedi ve beraber onun odasına çıktık.

Odaya girerken çağla bizi yakaladı.

 

" Çifte kumrular sonunda gelebildiniz?"

 

" ne oldu bir şey mi var" dedi savaş

 

" Hayır da sen normalde bu saatte gelmezsin geç uyandın herhalde" dedi kendi kendini cevaplayarak.

 

" Her neyse dün babamı çağırmanızı istemiştim geldi mi?" Dedim çağlaya

 

Çağla bana,

 

" Evet savaşın odasında sizi bekliyor söylemezsen aklımdan çıkmıştı" dedi.

 

Savaş bana baktı ve,

 

" Bana neden söylemedin?" Dedi morali bozulmuş şekilde,

 

"fırsat olmadı gizemleydin" dedim. Ve odasına yürüdüm.

 

" Gizemi mazeret olarak kullanıyorsun o olmasaydı da söylemeyecektin" dedi arkamdan gelirken.

 

" Neyse ne, şimdi seninle tartışmıcam" dedim.

 

Arkadan kolumu çekip boş toplantı odalardan birine soktu beni. İstesem karşılık verip ondan kurtulabilirdim ama beni çekmesine izin verdim.

Beni duvarla arasına aldı ve,

 

" Senin derdin ne?" Dedi yüzüme sinirli bir şekilde bakarken,

 

" ne böyle kolundan tutup odalara çekmeler falan sen ne zannediyorsun kendini"

 

" Soruma cevap ver" dedi uyarır gibi,

 

" Ne derdim olacak benim seninle, işimizi yapalım daha sonra da tüm bu saçmalık bitsin"

 

" Neye bozuldun sen, bana onu söyle kelimelerin arkasına saklandığını mı sanıyorsun" dedi sesi normalin üstünde seyirirken,

 

Bu sefer ben ona yükseldim.

 

" Neyin arkasına saklanmışım ben ilk günden beri bir oyunun içindeyiz Birbirimize sadece menfaat uğruna olunacak bir ortaklık başka hiçbir şey yok. Neyin hesabını soruyorsun sen bana"

 

Oda benim gibi parladı ve,

 

" Sürekli bana bunu hatırlatmak zorunda mısın? Ben bilmiyor muyum bizim hiçbir şey olmadığımızı,ama bu gün karşıma geçip farklı davranıyorsun"

 

" Ben her zamanki gibi davranıyorum yerine göre ve şu anda burda ne gerekiyorsa onu yapıyorum senin aksine"

 

Daha fazla sinirlendi ve kollarımı canımı yakmayacak şekilde tuttu ve daha fazla yaklaşarak,

 

" Senin için her şey bu kadar basit öyle mi?" Dedi tam tersini söylememi beklerken,

 

Onun gözlerinin içine bakarak,

 

" Evet biraz profesyonel olda çekil yolumdan" dedim ve kollarımı tutan ellerimi indirdim.

 

Beni durdurmadı. Hiçbir şey de söylemedi. Öylece gitmeme izin verdi.

çıktım ve babamın olduğu odaya girdim. Babam bana baktı,

 

" Buraya seni abim için çağırdım." Dedim net şekilde konuya girerek,

 

" Ne olmuş arel 'e " dedi.

 

" bilmezden gelme senin nasıl bir pislik olduğunu biliyor nerde olduğunu biliyor musun?"

 

" Senden sonra o da çekip gitti nerde olduğunu söylemedi"

 

" Seni tanımasam gerçekten beni önemsediğini düşüncem ama sen para nerdeyse ordasın. Kendi için tek kalemde kızını harcamış oğlunu da pisliklerin yüzünden kaybetmiş bir zavallı 'dan başka hiçbir şey değilsin ama şimdi karşında senden daha güçlü birini görünce boynun kıldan ince oluyo ama bu sefer fena kaptırdın." Dedim karşısına oturarak,

 

" Senden korktuğumumu sanıyorsun hâlâ bıraktığım kadar aptalsın ezim güç her şeydir ama sen ve abin bunu bir türlü anlamadınız" dedi karşımda alay eder gibi,

 

" Asıl aptal sensin baba, neden biliyor musun? Çünkü zavallısın başkalarının suyuna gitmekten onların güvenini kazandıktan sonra ilk darbeyi vuran bir alçaksın ve benim bu güçle seni al aşağı edeceğimin farkında olmana rağmen benimle hâlâ böyle küstahça konuşabiliyorsun daha hiç bir şey yapmadan otoriteni yerle bir ettim ama sen yüzsüz olduğun için hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun. Ki ben sana karşı ilk hamlemi kazanmış sayılmıyım diye bu ucuz numaralarını yılardır yapıyorsun bayatladı artık" dedim bana şaşırmış gözlerle bakarken,

 

" Sen bana karşı kazanamazsın kızımı karşıma almak istemiyorum vazgeç bu saçmalıktan" hiçbir şey beni bu son söylediği kadar sinirlendiremezdi.

 

" İşin sıkışınca kızın rahata erince tanımıyorsun tamam daha fazla yüzünü görmek istemiyorum defol git burdan"

 

Bana sinirli sinirli bakarak odadan çıktı. Eğer şu anda burda olmamış olsaydım farklı konuşurduk bundan emindim. Ben sinirlerime hakim olmaya çalışırken,

 

telefonuma patır patır mesajlar düşmeye başladı.

 

" Ünlü iş adamı Dündar akman kızı ezim akmanı borçları yüzünden mafya olduğu ileri sürülen bir iş adamının oğluna sattığı öğrenildi. Bu haberleri Dündar akman yalanlarken ezim akman geçtiğimiz gece ki davette savaş karaarslanlıyla sevgili iddaalarını kesinleştirdikten sonra beraber yaşayan ikilinin Dündar akmanın olayını zaten cevapladıklarını düşünenler oldu"

 

Bir nebze içime su döken haber, beni nedensizce daha da hırslandırıyordu. Kapıya yöneldiğim sıra gollum içeri girdi ve,

 

" Savaş toplantı odasında ve senin gelmeni istiyor" dedi.

 

Ben şaşırmış bir şekilde ayağa kalktım. Ve odasından çıktım. Bu adama demin ben bu kadar laf etmiştim ona rağmen toplantıda iki sevgili gibi görünmek istiyordu.

 

Toplantı odasına girdim ve geçen seferki gibi herkes buradaydı. Savaş ayakta durmuş herkes oturuyordu. Ben kendinden son derece emin şekilde onun arkasına geçtim onu bölmeden, ardından konuşmaya başladı,

 

" Umarım bana güveniniz tamdır aksi halde ben daha söyleyeceğimi söylemeden derhal odayı terk edebilir"

 

Kimseden itiraz çıkmamıştı. Savaş konuşmasına devam etmeye başladı,

 

" Biliyorsunuz ki ben şu anki piyasanın en önde gelen iş adamlarından aynı zamanda en güçlü yer altı mafyalarındanım o yüzden benim verdiğim karara itiraz etmek şu saatten sonra sadece zararınıza"

 

Arkasını döndü bana baktı ve,

 

" Bildiğiniz gibi daha önce transfer ya da şirket hissesi hakkında çoğu kez konuştuk ama bu sefer bu olaya sıcak bakmaya karar verdim"

 

Herkes birbirine bakıp şaşırırken bu hissedarın kim olduğu hakkında fısıldaşırken,

 

" Şu ana kadar buna itiraz etmişken şimdi sizinle aynı fikirde bakıyorum ve bu yüzden sevgilim ezim akmana şirketimin yüzde %51 lik hissesini devrediyorum" dedi herkesin duyabileceği bir sesle.

 

 

Ezim savaşın bu yaptığından sonra artık böyle bir güçle ne yapmayı planlayacak?

 

 

Savaş tüm bunları neden yapıyor?

 

 

Düşmanları ezimin bu yükselişi için artık nasıl bir yola baş vuracak?

 

 

Hepsi için bir sonraki bölüme

 

 

Bölümü sevdiyseniz ve buraya kadar gelmişseniz yıldıza dokunmayı unutmayın. Bir dahaki bölümde görüşürüz📍🎀

 

 

Loading...
0%