@simaawyq
|
Sabah beş. Gözlerim çoktan aralanmış, yataktan kalkması gerektiğini bilen bedenime bağırıyordu. Kendimi zorla kaldırır gibi ellerimi yatağımın yanlarına koyarak yerimde oturur hale geldim. Derin bir nefesin ardından açık saçlarımı yanda duran komidinin üzerinde duran toka ile topladım.
Aynı anda telefonumun ekranına düşen bildirimlerle irkildim. Bu saatte anca reklam mesajları olduğunu düşündüğüm için telefona bakmadan yataktan kalktım.
Banyoya girip, işlerim hallederken küçük bir duşta almıştım. Saçlarımı kurutup, örerken saatin beş buçuk olduğunu görmüştüm. Makyaj masama ilerleyip, yüzümü nemlendirdim. Makyaj yapmayı severdim o yüzden yüzümle biraz fazla ilgilendim.
Saatin tam altı olduğu için titrerken, boy aynasına döndüm. Saçlarım örülü, gömleğim ve eteğim ütülü bir halde düzdü. Askıdan ceketimi alırken üzerime geçirdim, son olarak kravatımı düzeltirken yerde duran spor çantamı alarak kapıyı açtım. Aşağı inerken, aşağıdan gelen adım sesleriyle babamın da masaya oturduğunu anlamak zor olmadı.
Uzun masanın başında durarak kulağına tuttuğu telefonunda biriyle konuşuyordu ben içeri girmeden, söylediği son söz bugünün anahtar kelimesiydi. "Evet bebeğim," İçeri girmemle bakışları bana döndü. Az önce düz halde olan kaşları çatıldı, bedenini dikleştirdi. Bir şey demeden yerime oturduğumda önümde duran tabağımı doldurdum. Konuşmadan yemeğe odaklansamda bu imkansızdı. Biri vardı, bunu biliyordum ama bir şey deme hakkım yoktu.
"Maça az kaldı. Antrenmanlar nasıl?"
"İyi. Kazanacağız."
"Sen kazanacaksın, o takımdakiler sen olmazsan bir şeyi beceremezler. Ve ayrıca..." Cümlesini kestim.
"Kazanacağım. Kaybetmek, ihtimaller arasında olmaz." Sözlerimde dudakları hoş bir şekilde yukarı kıvrıldı fakat bu kısa sürdü. Beni süzerken uzun süre gözleri saçlarıma kaydı, onun ile saçlarımız aynı renkti. Sarı.
"Güzel." Bunu neye dediğini anlamadım ama yeniden titreyen saatim ile kalkmam gerektiğini bilerek, sandalyemi geriye çektim. Spor çantamı elime alırken babamın gitmem gerektiğini söyleyen bakışlarını daha da katlanamadan evden çıktım. Hafif serin hava bedenime çarparken, dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Evet bebeğim."
Sürekli aklımın içinde dönen kelimeler, dişlerimi sıkmama neden oldu. Yinede sustum. Eve son kez bakarken, birden bedenim istemsizce titredi. Gözlerimi etrafımda gezdirirken, izlenme hissiyatı bedenimi sarıp sarmaladı. Bahçenin içerisinde olan ağaçlara baktım, kimse yoktu. Kaşlarımı çatsamda sessizce yürümeye başladım.
Sitenin çıkışına ulaşırken, çıkmam için kapıyı açan Yunus abi'ye döndüm. "Günaydın, Yunus abi." Dediğimde gülümseyerek baş selamı verdi.
"Günaydın Çağla." Demesiyle ona daha da döndüm.
"Sana bir şey soracaktım, abi. Geçen gün siteye Yalçın gelmişti." Yalçın'ın bize geldiği zamanlar olduğu için onu biliyordu. Kafasını sallayıp beni onaylarken, devam ettim.
"Yanında gelen biri var mıydı? Ya da o gün içinde gelen tanımadığın biri falan, herhangi biri arkasından girdi mi Yalçın'ın?" Hızlı sorularımla birkaç saniye düşünen Yunus abi'ye bakarken sanki bir şey hatırlamış gibi kafasını sallayarak beni onayladı.
"Yalçın girdikten sonra arkasında, esmer bir çocuk daha girdi. Yalçın'ı bekleyeceğim abi sorun olur mu falan dedi bende senin arkadaşındır diye aldım içeri." Dediğinde bizi çekenin o çocuk olduğundan emim gibiydim.
"Senden bir şey rica etsem olur mu Yunus abi?" Kaşlarını çattı ilk başta ama beni kırmadan kafasını salladı yine.
"Gelen çocuğun girdiği saatlerdeki kamera kayıtlarını bana verebilir misin? Kim olduğunu öğrenmem gerekiyor." Yunus abi kaşlarını çatarken, bana baktı bir süre.
"Bir sorun mu var Çağla? Eğer o sana zarar vermeye falan çalışıyorsa babanla konuşalım." Gözlerim aniden korkuyla kocaman oldu. Ellerimi kaldırıp iki yana salladım, bunu asla yapmaması için.
"Sakın abi lütfen, babamın haberi olmasın. Zaten olay büyük bir şey değil öyle kendi aramızda küçük bir şey." Pek inandırıcı bir yalan olmasada Yunus abi kamera kayıtlarını bakacağını, akşam eve dönerken bana vereceğini söylemişti. Bu sorunu hallettiğim için biraz rahatlarken, okula yürümeye başlamıştım.
Hava güzel olduğu için babamın şoförlerinden kaçmak daha kolaydı. Aynı zamanda bunu spor niyetine olduğunu söylediğimde babamın, bir sorun çıkarmaması ayrı bir meseleydi. Spor denilince kışın bile okula yürümeme razıydı. Son sınıfın başlarında olduğumuz için havalar tam olarak soğumamıştı.
Okul bahçesine yaklaştığımda çalan telefonuma baktım, Yeliz'in aramasını cevaplarken telefonumu kulağıma götürmüştüm. "Günaydın, Çağlaa."
"Günaydın." Dediğimde gülümsediğini hissettim. Bu sene sınıflarımız aynıydı fakat Yeliz bölüm değiştirdiği için sınıfımıza yeni gelmişti. Eşit ağırlıkçıydım bende. Yeliz ile yeni yeni tanışsak bile sakin bir kafa olması enerjilerimizi uyuşturmuştu.
"Okulda mısın sen?" Dediğinde görmese bile kafamı salladım. Kapıdan girdiğimde, okulun banklarından birine ilerledim. Spor çantamı ve okul çantamı bırakırken, kendimi banka attım.
"Yeni geldim, oturdum şimdi. Sen?" Dememle nefes nefese kaldığını yeni hissettim.
"Geliyorum bende az kaldı. Köpek kovaladı Çağla ya! Yemin ediyorum bir an okula kadar peşimden gelecek sandım. Neyse ama yaşıyorum." Dediğinde onun bu hızlı konuşmasına sakince güldüm. Gelmesine on dakika kaldığını söylediğinde telefonu kapatmıştık. Telefonuma sabahtan beri bakmadığımı fark ederken, ekranı açtım. Instagram gelen birçok bildirime girmeden, önemli gelen mesajlar var mı diye baktım.
İtiraf sayfasının attığı paylaşımlara bakarkense, sinirden kasılıyordum. Kimdi bu hesabın sahibi bilmiyordum ama paylaşımlarının çoğu resmen benden ibaretti. Grup bildirimi geldiğinde mesaja tıkladım.
Pamir: Günaydın. (05.00)
Sabah gelen bildirimin aslında Pamir'in atmış olmasına şaşırsamda devamında gelen mesajlara baktım.
İshak: Çüş amk git yat (6.23)
Yağız: He günaydın
İshak: bıktım bu evden
İshak: sokağa attılar beni
Yağız: okula gelmen için mal herif
İshak: aynı şey
Yağız: bir sus ya
İshak: Simay ablam evleniyormuş
Yağız: şaka mı lan
Yağız:; hayırlı olsun kardeşim
Pamir: hayırlı olsun selam söyle bizden
İshak: algılarım tıkandı
İshak: son ablamı da kocaya veriyoruz resmen
İshak: babam yakında batacak
İshak: annem torun derdinde
İshak: ben daha okuyorum
İshak: paramız biterse bana bakar mı sizinkiler
Yağız: eniştenin şirketi var amk
İshak: biliyorum
İshak: ama Sevde ablam kocasını bize vermiyor
Yağız: o da haklı aslında
İshak: ne haklısı be
İshak: anca çocuklarına yedirsin içirsin
İshak: oğulcan yakında obez olacak amk
Yağız: dayısın sen amk dediğin şeylere bak
İshak: Oğulcan çok yiyor ama
İshak: birde yağmur ablamın çocuğu Umuta bak
İshak: benim aslanım o ya
İshak: o çocuk dahi olacak yeminlen
İshak: Oğulcan şerosuda baba parası yiyor
İshak: şimdi sıra evin ablamda bakalım onun çocuğu da dinazor mu olacak
Yağız: sen ne dedikoducu bir pezevenk çıktın amk
Yağız: sabah sabah bir susmadın
Yağız: bizim kafedeyim
Yağız: neredesiniz
İshak: geliyom ben iki dakikaya oradayım
Pamir: geliyorum bende
İshak: Çağlaaaa
İshak: uyandın mı kız güzellik
Yağız: yavşak ya
İshak: ne alaka olum Çağla benim bacım
Yağız: Çağla uykucu çıktı
Pamir: Çağla gelir misin sende kafeye
Pamir: istersen
İshak: bende onu dicektim
İshak: gelir tabii
Çağla: günaydın da
Çağla: gelemem gelmeme de gerek yok zaten
Yağız: niye olmasın
Yağız: Çağla bizle arkadaş olsan bir şey olmayacak
Yağız: insan yemiyoruz
İshak: bu sefer yago haklı
İshak: hayır aynı zamanda şikayet meselesi sanada vuruyor
İshak: en azından onu halledene kadar konuşabiliriz
Pamir: sorun yok beyler
Pamir: bizimle konuşmak zorunda değil ki onu biz gruba yanlışlıkla ekledik
Pamir: şikayet meselesini de boşver Çağla
Bekledim. O zaman gruptan çık demelerini bekledim ama kimse bir şey yazmadı. Bu durum istemsizce yutkunmamı sağladı. Ne kadar sona yaklaşsak kimse git demiyordu. Bende de gidemiyordum.
Çağla: ben yani siz haklısınız
Çağla: pek arkadaşlarımda falan vakit geçiren biri değilim
Çağla: böyle demek de saçma oldu ama
Çağla: genellikle her an antremanlarda olurum ya da sporda
İshak: vakit ayırmayı denesen peki
İshak: olmaz mı
Gözlerim son mesajda oyalandı. İsterdim. Çok isterdim fakat babamın bir antrenmana bile katılmadığımda yaptıkları bu düşüncemi engelledi.
Yağız: milli takıma girmek için uğraşıyorsun zaten Çağla da bu kadar sıkı çalışman seni zorlamıyor mu
Yağız: seni okulda birçok kez gördük
Yağız: derslere bile çok girmiyorsun
Yağız: onun dışında bile bu kadar çalışman delice
Babam iyi değil çünkü Yağız. Babam, o milli takıma girene kadar beni bırakmazdı. Onu gururlandırmalıydım, herkes bilmeydi. Oğuz Bala'nın kızı, milli bir voleybolcuydu.
Annesi olmamasına rağmen babası onu harika yetiştirmiş. Harika yerlerde. Milli voleybolcu Çağla Bala.
Pamir: Çağla bize güvenmesen de
Pamir: bazı sorunların olması seninle konuşmamızı engellemez
Pamir: eğer sen bu gruptaysan sende bizimlesin
Pamir: bu grup dört kişiden oluşuyor artık
Pamir: konuşmak istemiyor musun konuşmayalım
Pamir: buluşmayalım
Pamir: yinede bu gruptasın
Pamir: kimse senden vaktini bize ver demeyecek
Pamir: ya da seni bu yüzden yargılamayacak
Pamir: bizlesin
Pamir: kaçmaya kalkışman sadece senin vaktini yer
Pamir: biz buradayız
Pamir: kafede oturuyoruz ve benim yanım boş
Pamir: yerin orası ve gelmek sana kalmış
Pamir: o taraf sen gelene kadar da boş kalacak
Ekrana öyle bakakalmıştım ki Yeliz'in çantasını yanıma bırakmasıyla irkilmiştim bunu fark eden Yeliz bana dönmüştü. "Korkuttum mu? Özür dilerim."
Kafamı sorun yok derecesinde sallarken, telefonumu kapattım. Yeliz'in arkasından yanımıza gelen Deren ile yerimden kalktım. "Ben bir yere uğrayacağım." Dediğimde ikiside bana şaşkınca baksada umursamadan okulun çıkışına yürüdüm.
Saat erken olduğu için çıkmam sorun değildi. Adımlarımı dikkatlice atarken, kafenin önüne gelmiştim. Kapıyı ittirdiğimde derin bir nefes verdim. Doğru olanı yapıyordum.
İçeri girdiğimde gözgöze geldiğim kişi Pamir'di. Yeşil gözlerime bakarken, öyle güzel gülümsedi ki yanlarına gitmek dahi güç geldi gözüme. Onların masalarına ilerlediğim de Pamir yerinden kalktı, sol taraf boştu ve o tarafa geçmem için bana yol vermişti.
O ve diğerlerinin bakışları altında onlara hafif gülümsedim. "Merhaba."
* Bölüm hakkında düşünceleriniz neler bakalım?? Çağla'yı çok seviyorum ya, ne kadar mesafeli olsada onlara karşı sonrada birbirlerine çok alışacaklar. Daha doğrusu beyler zaten dördüncü kişiyi bekliyorlardı.. İshak'ın üç ablası var. İlk iki ablasının birer oğulları var. Simay da evleniyor zaten. Yağız biraz daha sessiz İshak'a göre falan, Pamir zaten tam bir beyefendi. (kavga sahnesi gelirse bunu bir daha söylerim.) Şimdilik bu kadar oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Öpüldünüzzzz😍
|
0% |