@simaawyq
|
Eva.
"Sandro! Kız kardeşime bir daha öyle seslenirsen, seni gebertirim." Diyen Loris ciddi bakışlarını adının Sandro olduğunu öğrendiğim çocuğa dikmişti.
Sandro, ona ters bir bakış atıp bana doğru gelirken gülümsemeye başlamıştı.
"Aman tanrım! Bu kız yakından daha da güzelmiş. Bütün kariyerini inceledim! Türkiye'nin genç oyuncusu!" Demesi ile bende şaşkınlıkla ayaklanmıştım. Beni omuzlarımdan çekerek sarılmasıyla onun bu eğlenceli haline karşılık olarak sarılmıştım.
"Memnun oldum Sandro. Baklava olayını katmazsak tabi." Diyerek geri çekilmemle ağzını kocaman açıp, Luca'ya dönmüştü.
"Sakın! Sakın kuzen, aldın değil mi?" Demesiyle herkes ikisine bakmıştı. Luca her zaman ki sırıtışıyla ona göz kırparken, Samuele araya girmişti.
"Neyi aldı? Luca?" Diyerek tek kaşını kaldırarak kardeşine bakmasıyla onun bu halinin ne kadar zeki gözüktüğünü anlamıştım. Dediği gibi gerçekten aralarında en zekisi o gibiydi.
Fakat Gabriele da ilgimi çekmişti. Onun bakışları bile insana güven verirken, abim olarak ona olan merakım daha da artıyordu.
"Baklava! Baklava aldın değil mi?" Demesiyle ikisine oflayarak bakarken Luca mutfağa ilerlemişti. Sandro da arkasından ilerlerken yerime geri oturmuştum.
"Aptallar.." diyerek kafasını iki yana sallayan Samuele bana bakıp tebessüm etmişti. Aynı zamanda Gabriele söze girmişti.
"Türkiye'ye gelemedik Eva. Burada işler yoğundu ve babam da giderse birilerinin burada kalması gerekiyordu. O konu da eğer seni istemediğimiz gibi bir düşünceye girdiysen yok etmen iyi olur, kardeşim." Açıklama yapması daha da hoşuma giderken kafamı sorun yok anlamında iki yana sallamıştım.
"Aslında düşünmedim. Hatta buraya gelene kadar aklıma bile gelmediniz desem daha doğru olur." Dememle Loris hafif sırıtmış ve bana bakmıştı. Hafif dudaklarını haraket ettirerek bana doğru mırıldanmıştı.
"İşte böyle güzel kardeşim." Demesi ile onun bu halleri gözümde daha da tatlı bir hale getirmişti. Ara sıra sırıtarak bakması ve onun dışında olan ciddi ve anlayışlı tavrı güzeldi.
"Her fikirini böyle suratımıza yaptıştırmayı unutma Carla. Hiç kırılmadık." Diyen Samuele ile ona dönerek dudaklarımı büzmüştüm.
"Kırıldın mı?" Diyerek kirpiklerimi masumca kırpıştırırken bana olan tavrı yumuşadı.
"Gabriele için söylemiştim zaten güzelim." Dediğinde Rosanna gülerek bize bakmıştı. Felice Molinari ile göz göze gelmemizle yüzünde anlamlı bir bakışla bize baktığını farkettim.
Ailesi tamamlanmış gibi bakıyordu. Öyleydi çünkü.
"Bugün annen sen ve ben vakit geçirelim Eva. Konuşalım, dinleyelim birbirimizi daha sonra ki günde abilerin ile vakit geçirirsin." Demesi ile gülümsemiştim.
"Olur." Dememle arkadan duyduğum sesle kolumu sandalyenin bir tarafına yaslayıp kafamı çevirmiştim.
"Olom çok gozoldo lon! Amco! Ben do goleyim mi?" (Olum çok güzeldi lan! Amca! Bende geleyim mi?") Sandro'nun ne dediğini anlayamaya çalışırken, Luca onun ensesine vurarak konuşmuştu.
"Ben gitmiyorsam sen neye gidiyorsun lan!" Dediğinde Sandro onu onaylamıştı. İkisinin arasında ki bağ gerçekten değişikti.
"Eve git artık Sandro. Bir kaç güne babanlar zaten buraya gelecek. Kim izin verdi senin buraya gelmene?" Diyen biyolojik babam ile Sandro gülerek kolunu Luca'nın omzuna yaslayıp sırıtmıştı.
"Annem dedi valla Amca. Git kuzenini gör bakayım nasıl biri dedi. Kendisi senin hayranın sayılır, kuzen. Gece oynadığın dizileri izliyordu. Birde Türkçe açmış anlamıyordu da neyse.." demesi ile kendimi gülmemek için zor tutmuştum. Bu aileyi şimdiden sevmeye başlamış gibiydim.
Samuele ayağa kalkıp Sandro'yu gönderirken bende dışarı çıkacağımız için giyinmeye çıkmıştım.
Hava sıcak olduğu için rahat şeyler giyerken, uzun sarı saçlarımla biraz oyalanmıştım. Yaptığım sade makyaj da hoşuma gittiğinde aşağı inmiştim. Kapıda beni bekleyen Rosanna ile onu süzerek gülümsemiştim. Çok güzel bir kadındı zaten ve giyinişi harikaydı.
"Çok güzel olmuşsun." Dememle utanır gibi oldu ve kafasını eğdi bu durum daha beni gülümsetirken yanında durmuştum.
"Sende öyle Eva, parlıyorsun. Baban arabada gel hadi." Demesiyle dudaklarımı ıslatarak onu onayladım ve arabaya ilerledim.
Arabaya bindiğimizde bizi siyah gözlükleriyle karşılayan biyolojik babam ile derin bir nefes vermiştim.
Her şey o kadar garip geliyordu ki karşımdaki insanların benim asıl ailem olması beni ne yaşadığımı unutturan anlar oluyordu.
Rosanna'ın yol boyu bana sorduğu sorular ile kendimi oyalarken, kendimi iyi hissetmiştim. Beni sıkmadan her soruyu sorup, karşılık veriyordu.
Araba durduğunda geldiğimiz yer gözlerimin kocaman olmasını sağlamıştı. Kocaman bir at çiftliğindeydin ve tabelada yazan Molinari yazısı beni şaşırtmamıştı.
"Buraya ailecek sık sık geliriz Eva o yüzden buradan başlasak iyi olur gibi geldi." Diyen Felice Molinari karısının elini sıkıca kavrayarak bana doğru gelmişlerdi.
"Yanımda durmak ister misin? Elini de tutabilirim ama üzerine gelmek istemiyorum." Dediğinde bu tavırlarının hoşuma gittiğini belli ederek gülümsedim. Yanlarına geldiğim de ikisinin yüzünde de hoş bir tebessüm oldu.
Yürümeye başlarken bu sefer ben sohbet açmak istemiştim.
"Küçük yaşımdan beri at sürmeye bayılırım. Burası çok güzel ayrıca." Sözlerim Rosanna'nın nedense yüzünde gurura sebep olmuş gibiydi.
"Beğenmene sevindik, sohbetin ardından istediğin gibi burada vakit geçirebilirsin." Diyen Rosanna ile enerjim daha da yükselmişti. Resmen heyecandan bayılacak gibiydim. İçeri girdiğimizde yanımıza yaklaşan yaşlı bir adam ile Rosanna öne çıkmıştı.
"Geldik baba." Demesiyle şaşkınlıkla ona bakmıştım. Karşımda ki minnoş adam benim dedemdi!
Gözlerini bana çeviren adam ile hızla yanında ilerlemiştim, elini öpmek istememle bizimkiler hafif gülmüştü.
"Türkiye'de büyüdüğünü belli etmen çok hoş torunum ama öpmene gerek yok gel hadi sarılayım sana." Demesiyle bende onu onaylayarak sarılmıştım.
"Ben dedenim anlamışsındır zaten, annenin yakışıklı babası." Diyerek gülmesiyle bende ona karşılık vermiştim.
"Annem içeride mi baba? Yanına geçelim bi olur mu?" Demesiyle ben ve Felice Molinari aynı anda olur demiştik.
İçeri ilerlerken dedem olan adam beni yanına çekmişti.
"Sonunda güzel torunum, haberi duyduğumuz gibi seni görmeyi bekledik. Daha doğrusu 17 yıldır bekliyoruz." Demesiyle nedense kötü hissetmiştim. Gerçekten öldüğümü zannetseler de sanki onların için hep varmışım gibiydiler yokken bile kalplerinde olduğuma emin olmuştum.
Acılı bir tebessüm ile içeri girerken aynı Rosanna gibi sarışın ama onun daha yaşlı hali olan kadın, yani anneannem bana koşturuyordu. Bu durum yanımda duran dedemi güldürürken beni biraz korkutmuştu.
Bana olan sevgileri o kadar yabancıydı ki kendimi kasıp duruyordum. Gerçek ailemin Carla'ya olan sevgisi gerçekten büyüktü. Yani bana..
Kollarını bana dolayan kadına nazik bir tavırla karşılık verirken, geçen kısa süreden sonra geri çekilmiştim.
"Merhaba, efendim..." Diyemeden karşımda ki kadın kaşlarını sertçe çattı.
"Ne efendimi Carla! Bana anneanne demelisin," diyemeden Rosanna sözünü böldü.
"Anne, yeni yeni alışıyor bize Eva. Lütfen biraz bu konulara hasassiyet göster." Ona dönüp teşekkür amaçlı gülümserken karşımdaki kadın da bunu anlamış gibi sessiz kalmıştı.
"Biz, biraz ayrı olarak konuşacağız baba. Yani Eva hakkında." Rosanna'ın açıklması ile dedem bizi bahçeye götürmüş ve yanlız olacağımızı belirtmişti.
Üçümüz masa da otururken, ben ve Rosanna yan yanaydık. Felice Molinari ise tüm heybetliyle karşımızda oturmuştu. Gözleri ara sıra ikimizde gidip gelirken, gülümsüyordu. Hele ki gözleri uzun saçlarıma değdiğin de, nedensizce o an benimde dikkatimi dağıtıyordu.
Artık konuya benim girmem gerektiğinin farkındaydım, ne kadar bana karşı iyi olsalarda benim düzenim hep belliydi.
"Biliyorsunuz benim Türkiye'de bir işim vardı. Bir tanınmışlığım, daha doğrusu bunu biliyorsunuz ama bu konu da netim. İşime devam edeceğim," dediğimde yüzümde net bir ifade vardı.
"Bunu çok isterim ben Eva, sadece tek isteğim işini buraya taşıman. Biliyorum senin için çok zor ama biz.. biz sensiz yapamayız Eva." Derken sesinin titremesi yutkunmama neden olmuştu.
Evet haklıydı ama ben burada nasıl yapardım işte onu bilmiyordum.
"Ben işimi buraya taşıma konusunda net değilim. Yani reşit olduğumda..." Demeden araya Felice Molinari girdi. Reşit olduğumda yapacağım şeylerden bahsetmem onu geriyordu. Daha doğrusu onlarda ayrılmam konusu.
"Carla Eva Molinari, yıllardır. Yıllardır, tek acımız sendin. 17 yıl belki senin için güzel geçti ama emin ol güzel kızım bizim için hiçbir şey kolay değildi. Hepimiz, tüm ailemiz senin kaybınla yok oldu. Biz sadece bir anlık yaşamadık bu acıyı, her yıl, yılın hep o günü Eva. O günü biz hep bittik. Bunu eve gittiğimizde daha net göreceksin." Demesiyle kaşlarım yukarı havalandı. Nasıl görecektim?
"14 Eylül," söze giren Rosanna ile duraksadım. 14 Eylül doğum günümdü.
"Doğumuna son 4 gün kala, hepimiz çok heyecanlıydık. İlk defa bir prensesim olacaktı, sürekli senle konuşuyordum. Abilerin senin odanı hazırlamaya çalışıyordu, baban o hep yanımızdaydı. Onlardan ayrı ayrı hepsinden birer video çekmesini istedim. Tek tek birer kayıt başlattık hepimiz, senin hakkında düşüncelerimizi, seni beklediğimizden bahsettik." Dediğinde gözlerim yavaştan doldu. Dudaklarımı sertçe ısırırken, yanaklarımı içime çektim.
"Daha sonra... Videolar kaldı. Sen gelmedin bize. 17 yıl devam etti. Her yıl 14 Eylül gelmeye devam etti, sen yine gelmedin Carla. Her yıl, 14 Eylül aynı şekilde videolar çektik sana. Tam 17 video." Dediğinde gözümden akan bir damlayı hızla sildim.
Ben her 14 Eylül de nasıl bir parti versem diye düşünürken, onların o günü yas ilan etmesi beni bitirmişti.
Ben o gün kahkahalarla gülerken onlar sadece göz yaşı akıtmıştı.
Onların her üzüntüsü üvey aileme olan nefretimi alevlendiriyordu. Beni eğer almasalardı bunlar yaşanmayacaktı, Molinari ailesiyle olacaktım. Olmam gereken yerde.
"Ben.. ben bu kadarını düşünememiştim. Bilmiyordum ki." Diyerek sonda ne diyeceğimi bilmeden mırıldanmamla Felice Molinari ayağa kalkıp yanıma geldi. Oturduğum sandalyede önümde diz çökerken, beni kendine çekip sarıldı.
Gözümden akan yaşlar göğsüne damlarken, bir eli uzun sarı saçlarımda gezindi.
"Sakın küçük kraliçem. Ağlama kızım, ne olur. Artık yanımdayken bir de ağlamana dayanamam." Sözleri sanki beni daha da duygusallaştırıyordu.
Onlar bu kadar acı çekereken mutlu olmam iğrenç hissettiriyordu.
"Gitmem bende, Eva'yım ben burada bile işimi yaparım." Dememle öz babam güzel bir kahkaha attı.
"Yaparsın Eva, sen benim kızımsın. Her zaman arkandayken, düşmene asla izin vermem." Demesi rahat bir nefes vermeme sağlamıştı.
"Yanımdasınız..." Diyerek fısıldamamla gülümsedi.
"Yanındayım güzel kızım, baban hep yanında." Demesiyle mavi gözlerimi kırpıştırdım. Felice Molinari ise sır verirmiş gibi kulağıma fısıldadı.
"Annenden sonra bana diz çöktüren tek kadınsın, Carla Eva."
Bu söz fazlasıyla hoşuma gitmişti. Rosanna'nın ağladığını belli eden hoş kıkırtısı beni de güldürmüştü.
"Bu arada, Carla ismini soyadımla beraber Eva'nın yanında istiyorum."
İşte şimdi hazırdım, hoş geldin Carla Eva Molinari.
&
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler? Kısa oldu biraz ama diğer bölümü uzatmaya çalışırım.
Eva sizce aileye çabuk mu alışıyor yoksa iyi mi gidiyor?
Şuan iyi gitsek de arada çok fazla sorun da olacak çünkü Eva'nın işi yaşına göre de dikkat çekici bir meslek.
Onun dışında bu bölüm abilerden biraz ayrıkaldık, ben de özledim onları. Diğer bölüm hasret gideririz.
Öyleyse oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Öpücükler!
|
0% |