@simaawyq
|
Yazar.
Hastane odasının içerisinde yatağın üzerinde öylece uzanmış olan Eva Molinari'yi izleyen ailesi ne yapacaklarını bilemez bir haldeydiler. Rosanna, durmadan akan gözyaşlarını silerken, Samuele annesini göğsüne yaslayarak onu teselli etmeye çalışıyordu. Gabriele, kız kardeşi ile ilgilenen doktor aynı zamanda yakın arkadaşı olan Nicolo'nın yanındaydı. Felice ise tekli olan koltukta arkasına yaslanmış kızının beyazlaşmış tenine bakıyordu. Göz bebekleri titrerken aynı zamanda korkarcasına gözünü kırpmıyordu.
Luca ve Loris yanyana camın olduğu tarafa yaslanmış ayakta dururken, kız kardeşlerine bakıyorlardı. Luca stresten ayağını durmadan sallarken, Loris'in yaptığı tek şey Eva'nın merdivenlere giderken neler olduğunu anlamaya çalışmaktı. Düşünmeden edemiyordu, kardeşi gayet iyiydi birden bire olan bu ani baygınlığın nedenini öğrenmek istiyordu.
Gabriele içeri girmesiyle gözler onu buldu, sıkıntılı bir nefesle ilk önce kız kardeşine bakan Gabriele bir şeyleri çözmeye çalışır gibiydi. Elini alnına atıp ovarken, "Zor bir dönemden geçtiği için yorgun düştüğünü söyledi Nicolo," Rosanna ağzından ufak bir hıçkırık kaçırırken kendini durduramadan eliyle ağzını örterek ağlamaya devam etmişti. Eva'nın öylece bayılması onlar yüzünden miydi? Çok mu fazla yorulmuştu, aile olmalarına rağmen onu anlayamamışlar mıydı?
Loris sinirle ilerlerken odanın kapısını açmış ve çarparak kendini dışarı atmıştı, elini sıktığını fark ederek bunu engellemeye çalıştı ama yapamadan ufak bir küfür mırıldanarak hastaneden çıktı. Bahçede etrafına bakarak cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal alarak yaktı ve dudaklarının arasına yerleştirdi. Durmadan içine çektiği dumanı, üflerken inanmıyordu. O an daha tuhaf bir şey olmuş olmalıydı evet belki kardeşi böyle bir durumda yorgunluktan bayılmıştı ama vardı. Başka bir şey daha vardı.
Ters giden durumun nedeni neydi bilmiyordu ama düşünüyordu, Eva'nın izlediği çocukluk videolarını hatırladı küçük bir bebek olan kardeşi onlara geldiklerinde genç bir kız olmuştu hatta az bir süreden sonra reşit olacaktı. Erkek kuzenleri vardı. Onlara abi demiş, onlarla gülmüş. Belki de yaşadığı birkaç komik ve eğlenceli anıları onlara anlatmıştı, onlarla filmler izlemiş, top oynamış, gülümsemişti. Anlamlı veya anlamsız olan ne varsa gerçek ailesi dışında herkesler yaşamıştı bu anları.
Loris'in düşündüğü şey ise Eva'yı onlardan alan ailenin ölen kızıydı, nasıl ölmüş gibi göstermişlerdi onu da? Düşündüğü ve tek emin olduğu şeylerden biriyse o gün aslında o kız çocuğununda ölmediğiydi. Ölen bebek ne Eva'ydı ne de Görgü ailesinin gerçek kızıydı. Loris en ince ayrıntısına kadar bu duruma dikkat etmişti. O kız da gerçekten ölmediyse, o aile neden Eva'yı onlardan almak gibi bir aptallık etmişti. Loris bunu anlayamıyordu işte. Şuan kızın o gün ölmediğini bilen iki kişi vardı. Loris'in de öğrenmesine yardımcı olan Molinari.
Eva'nın haberi yoktu. Eva, Molinari ailesinin onu nasıl bulduğunu dahi sorgulamamıştı. Eva, onca şeyin arasında buna takılmamıştı ama asıl konu buydu. Molinari ailesi evlerine gelen bir mektuba öylece inanacak değillerdi fakat mektuba inanmalarına sağlayan kişi her şeyi en inandırıcı şekilde ayarlamıştı. Onları asıl geçrekleri öğrenene kadar bir mektup ile yavaş ve sakin adımlarla kızlarına göndermişti.
Sonda yazan isim, hiç de ortaya çıkmaması gereken kişiydi.
Devrim Demirel Molinari.
Felice Molinari ile babaları aynı olan fakat annelerinin bir olmadığı, Molinari. Felice Molinari ve Devrim Demirel.
Devrim Demirel Molinari, babası tarafından reddedilen Molinariydi. Kağıdın altına bıraktığı yerde Demirel onun kullandığı soyisimiydi, Molinari soyadından yıllar önce vazgeçmişti. Fakat o kağıtta o gün o soyismini yazmazsa, kimsenin ona inanmayacağını da çok iyi biliyordu.
Loris çalan telefonuna bakarken, aramayı onaylamış telefonu kulağına götürmüştü. "Bayılmış, nasıl o? İyi mi?"
Loris derin bir iç çekerken kendini rahatlatmaya çalıştı, görmeyecek olmasada kafanı sallayarak konuştu. "Yorgunluktan dediler ama başka bir şey var amca. O kız? Yaşıyor değil mi? Gerçek kayıtlarda ölü gözüken bebek ne Eva ne de o kız. Anlamıyorum! Gerçekten anlamıyorum! Benim kız kardeşim! Bugün gözlerimin önünde bayıldı, iyi değil. Alışamıyor. Sürekli, sürekli amca düşünüyor. Bunu görebiliyorum."
Yeğenin sözleri ile sinirle elinde ki bardağı yere doğru fırlattı, Demirel. Devrim Demirel. Duyduğu seslerle kaşlarını çatan Loris, elini ensesine atarak sinirle ovdu. "Tamam, sadece sinirliyim sende sakin ol amca. Seni de telaşa sokmak istemiyorum."
"Kız yaşıyor Loris. Ve o Atalay iti bunu bildiği halde kızı yanına almamış." Loris bu duruma pek takılmadı, kız kardeşi dışında kimin yaşadığı ne kadar umrunda olmasa da Atalay Görgü'yü öldürme isteği onu deli ediyordu. Atalay'ın hala Eva'ya ulaşmaya çalıştığını da biliyordu, işte burada devreye amcası girmişti. Devrim, Türkiye'de olduğu için o şerefsizi buradan uzak tutuyordu. Aynı zamanda karısı ve onu bitirmek için her şeyi yapmak için hazırlanıyordu.
"Tek isteğim Eva'nın peşini bırakmaları amca o manyaklar kız kardeşimden vazgeçemiyorlar ve onları gebertme isteğim sürekli beni delirtiyor."
"Biliyorum ama kızı da bulmamız lazım Loris. En azından ne hale atmışlar görelim. Sen dışında herkes onların Eva'yı ölen kızlarının yerine koyduklarını düşünüyor, onlar bu konuda itiraz edemediler o gün çünkü diğer kızlarını belli ki gerçekten artık istemiyorlar." Loris birkaç saniye durdu, o kız gerçekten bu kadar kötü bir durumda mıydı diye düşündü ama bu kısa sürdü. Görgü denen ailenin kızı şuanda nasıl biri olmuştur umrunda olmadı. O aileye olan nefreti, onların öz kızına önyargılı olmasını gerektirsede düşünmedi.
"Atalay kızı saklasa da her an öldüredebilir, ona ait bir ses kaydı var. Kızı ile konuşuyor ama daha çok onu istemediğinden bahsediyor sana atacağım." Loris amcasını onaylarken derin bir iç çekti ve amcasının sabahtan beri sormak istediği ama soramadığı soruyu söyledi. "Carla, o iyi sana fotoğrafını atacağım zaten en kısa zamanda onunla tanışacaksın amca."
Devrim bir kaç saniye sustu. Küçük bir tebessüm etti telefonun ardından, biricik yeğenine. Loris'e olan sevgisi çok fazlaydı, onu oğlu yerine koyuyordu. Loris onun vazgeçilmezi, Eva ise onun için her şeydi. Kimse bilmeden onu yıllarca bulmaya çalışan kişi Devrim'di. Bulduğu bir kaç ayda onu izleyen ve hatta karşısına çıkan kişiydi. O gün aklına gelince istemsizce güldü. Çok olmamıştı çünkü Devrim, Eva'yı bulduğu gibi abisine kızının yerini söylemiş olduğu bir mektup göndermişti. Diğer kızın öldüğünden emin olana kadar da, onun öldü gösterilmesi daha doğruydu çünkü Görür ailesinin tek isteği Eva'ydı. Ve Eva onların kızı değildi.
Eva, bir Molinari'ydi.
Devrim Demirel, güzel yeğenini ilk gördüğü an yeniden belki de hayatında güzel şeylerin varlığını hissetti. O gün iyi ki dedi, iyi ki buldum seni.
*
02/08/2024 (Devrim'in Eva'nın karşısına çıktığı gün)
Eva, her zamanki gibi erken saatlerde kalkmıştı. Bugün biraz kendini yorgun hissetsede sabah sporunu aksatmak istemeden giyinmiş daha sonraysa spor çantasını hazırlayıp evden çıkmıştı. Spor salonu evlerine yürüme mesafesindeydi, 15 dakikaya orada olacaktı.
Kulaklıkların takmış, dinlediği şarkıya ve yola odaklanmıştı. Düşündüğü tek şey ise yeni projesine olan merakı ve heyecanıydı. Spor salonuna vardığında içeri girmiş ve soyunma odasına geçerek giyecek olduğu kıyafetleri girip sporuna başlamıştı. Bugün yorgun olduğunu hissettiği içinde kendi üstüne gitmeden hafif aletlerle sporunu yapmıştı.
Yaklaşık 1 veya 2 saate kadar salonda oyalandıktan sonra, giyinmiş ve salondan çıkmıştı. Yan tarafta durup, elinde ki suyunu yudumlarken yürümeye başlamıştı. Hava gittikçe güzelleştiği için enerjisi birkaç saat öncesine göre yükselmişti. Gülümseyerek yürümeye devam ederken, yolun üzerinde olan kafeye girmişti. Kendine getirecek olan kahveyi sipariş verip beklerken, ona bakan birkaç gözüde hissetmişti. Evinin yakınları olduğu için onu buralarda görmeye alışmışlardı. Tanınıyor olması bazı aksaklıklara neden olsa da, Eva bu durumdan ağır bir süre etkilenmediği sürece rahatsız değildi.
Adının seslendiği duyar gibi olduğu için kasanın o tarafa gitmişti, sipariş verdiği kahveyi görünce almak için üzereyken aynı anda birinin ona elini uzattığını fark etti. Nazikçe elini geçerken yanında duran ve ondan yaşça fazlasıyla büyük olan adama döndü ve gülümsedi. "Sizin miydi? Afedersiniz alın lütfen."
Devrim, karşısında görmeyi beklediği kişiyle karşılaşınca nedensizce onu izleme gereğinde bulundu. Gözleri, saçları her şeyi ailesinden birilerinin aynısıydı. Loris diye geçirdi aklından ona daha çok benziyor. Önlerine bir kahve daha koyulurken, çalışan gülümsedi Eva'ya. "Bu sizin Eva hanım." Dediğinde Eva gülümseyerek kahvesine uzandı.
Devrim de kahvesini eline alırken, Eva'nın gideceğini düşünürken ilk aklına gelen şeyi söyledi. "Yeğenim sizin hayranınız, bir fotoğraf çekilebilir miyiz?" Demesiyle ne dediğini yeni fark etti. Eva irkilip yanında ki adama dönerken gülümsedi ve kafasıyla onu onayladı. Devrim bu sürede anca kendine gelirken telefonunu çıkardı, Eva'yı rahatsız etmeyecek şekilde bir fotoğraf çekildiklerinde Eva konuştu bu sefer.
"Adı ne? Eğer isterseniz sesli bir video da çekebiliriz." Dedi çünkü yeğeni diyince orta yaşlarda bir çocuk düşünmüştü fakat Devrim'in yeğeni diye bahsettiği kişi Loris'ti. Devrim gülmek istesede kafasını salladı, "Adı Loris." Diyerek belirttiğinde Eva'nın kaşları şaşkınlıkla havalandı. Devrim devam etti. "İtalya'da doğdu büyüdü kendisi de." Dediğinde Eva gülümseyerek video kaydını açtı.
"Ciao Loris! Sono Eva, sto girando questo video per te. Abbi cura di te!" ("Merhaba Loris! Ben Eva, senin için çekiyorum bu videoyu. Kendine çok dikkat et!")
Devrim şaşkınlıkla Eva'ya bakarken İtalyanca konuşmasını beklemiyordu yine de onu bozmadan daha da gülümsedi ve devam etti. "Çok sevincek çok teşekkür ederim." Dediğinde Eva da gülümsedi. Devrim son kez gülümserken Eva da aynı şekilde karşılık vererek dışarı çıkmıştı o sıra aniden gördüğü bir arkadaşının ona selam vermesi ile de onun sohbet ederek evine ilerlemişti.
Devrim ise video kaydını şimdilik saklamıştı, daha her şey çok yeniydi. Her şey yoluna girdiği zaman bu videoyu iki yeğeni ile gülerek izleyecekti. Tek dileği şuanda buydu.
*
Mektup.
Bu mektubu okumak için bir nedenin bile olmadığını biliyorum ama oku. Bunu okuman lazım, bir kere olsun belki de bana güvenmen lazım Felice Molinari. Türkiye'de olduğumu biliyorsun, birkaç zamandır ilgileniyordum bu konuyla.
İlk önce bunun mümkün olabileceğine inanmadım, konu ne hala anlamadığına eminim. Konu kızın. Carla. Carla yaşıyor, Felice. Burada Türkiye'de, burada fazlasıyla tanılıyor hatta kızın burada bir efsane. Adı Eva, Carla ismini hiç bilmemiş belli ki. 14 Eylül de öldü görülen bir kız çocuğu var tek bir kız çocuğu ölmüş o gün ve size onun Carla olduğunu söylediler.
O gün iş için eşi ile İtalya'ya gelen Atalay Görgü, karısı hamileydi. Aynı gün kızının doğumu olmuş ve asıl ölen bebek de o. Kadın resmen delirecek gibi olmuş, orada çalışan hemşireler den birini bulmak zor oldu. Atalay o sırada ise Carla'yı alıp asıl kızlarını onun yerine koyarak öldü göstermekle meşgulmuş. Hepiniz o gün öldü zannettiğiniz Carla'nın aslında Tüekiye'ye götürüldüğünü bilemediniz.
Carla, burada ki ismiyle Eva. Eva Görgü. Sana içinde onun bir fotoğrafını da göndereceğim ve anlayacaksın Felice. Onu yanına al. Ve sakın oraya geldiğinde bana ulaşmaya kalkma. Bunu neden yaptığımı soracaksın belki de inanmayacaksın ama inan. Sadece bu sefer.
Bana hiç inanmadın. Kaybettim bazı şeyleri ama sorun değil sen benim sorunlarıma pek takılmazsın. Her neyse Eva, gerçek ailesinin yanında olmalı. Bir Molinari olduğu öğrenmeli, ilk gün sonuçların çıktığı zaman magazine her şeyi açıkla Türkiye'de olan sorunları halletmem daha da hızlanacak bunun sayesinde.
Sana yardım ediyorsam da nedeni hiçbir zaman sen ve ailen olmayacak. Eva olacak. Bir Molinari olmak başta ona da güzel gelecek ama anlayacak Felice, Molinari olmanın kötü yanlarını da görecek. O soyadı yüzünden kaybettiğim şeyleri anlatsam Felice belki ben de gerçekten yaşamak ne demek hissedebilirim. Her neyse, buraları atlamışsındır o yüzden yazdım.
Son yazdığım tarih, bana inanmanı sağlayacak. Çünkü o tarih tek bir kız çocuğuna ait. Yaşayan kızını size inandıracak kadar, acı bir tarih. Çünkü ne olursa olsun bana inanmam için bu tarihi öne sürmeyeceğimi bilecek kadar değer verdiğimi biliyorsun. En azından bunu biliyorsun.
Devrim Demirel Molinari.
8 Ekim, 2018.
&
Şimdi bölüm sonu derin bir nefes alıp verelim lütfen, çünkü olayların birazı resmen burada vardı. Bölüm nasıldı?
Devrim'i yazarken çok tuhaf oluyorum ya ama çok da seviyorum onu. Sadece biraz acı çekmiş bir karakter, biraz?
Şimdi diyeceksiniz Atalay kızı neden saklıyor? Bunu da öğreneceksiniz, o gün zaten Eva'yı ölen kızlarının yerine koyduklarını idda ettiklerinde bile kızlarının yaşadığını öğrenmelerini istemediler. O yüzden sadece Eva'yı yanlarında tutabilmeye çalıştılar ki hala uğraşıyorlar. Devrim de kızı bulmaya çalışıyor aynı zamanda çünkü Atalay'ın korktuğu şeylerden biri de kızının bulunması.
Fakat küçük bir spoiler vereceğim, küçükte olmayabilir. 14 Eylül yani doğum olan gün Görgü ailesi gerçekten kızların öldüğünü zannetti yani onlarda kızını sonradan öğrenip yaşamamasını istediler bu da demek oluyor ki Devrim ve yaşayan kızımız dışında yeni bir karakterimiz daha var. Ve o karakter var ya o karakter neyse...
Devrim mektubu göndereceği zaman kızın yaşadığından emin değildi aynı zamanda Atalay'ın peşine de düşmüştü. O yüzden başka bir senaryo kurdu diyebiliriz, Atalay o gün onların dediklerini kabullendi ama nedenleri başka diyebiliriz.
Uzun bir açıklama oldu ama açıklamak istedim bu arada ilk beş bölümün oy sayısı o kadar az ki, son bölüm 70 falansa diğerleri 35,40 rica ediyorum eğer o bölümlere oy vermediyseniz, oy vermeniz. Aynı zamanda yorumlarınızı da eksik etmeyin lütfen, bölümün kısa olduğunun farkındayım çünkü okullar olsun vakit bulunmuyor bazen.
Sizleri çok seviyorum, diğer bölümde görüşürüz. |
0% |