@simaawyq
|
İlk öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Kelebek sistemi wattpadde final olan bir kitap. Orada yaklaşık 200 bini geçmiştik, uzun süredir girmiyorum wattpade. Vpn de kullanmıyorum ki uygulama dahi yok şuan maalesef.
Kısaca kitaptan bahsetmek gerekirse, Doğuhan ve İzel Eflin kelebek sistemi olan bir sınavda yanyana oturarak başlayacaklar daha sonra ilk önce Doğuhan'ın ona attığı adımlarla tatlı bir lise kurgusu okuyacaksınız diyebilirim.
Burada kötü düşünmenize gerek yok, kitabı wattpadde yayınladığıma göre biraz düzenleyeceğim çünkü bu kitabı çok önceden yazdım. Aşağıya bırakacağım bölüm şarkıları, final bölümünün sonunda düzenli bir halde listelenecek.
Bol bol güleceğiz burada ve o yüzden her satır arası yorum olursa çok sevinirim, oylarınız içinde aynı şey geçerli. O kadar okuyan kişi varsa, en azından oy ve yorum artmalı.
Bölüm Şarkısı: Madrigal-Kelebekler
KELEBEK SİSTEMİ 1. BÖLÜM
"Arkadaşlar! Sınav haftasına girmiş bulunmaktayız. Biliyorsunuz ki her sene olduğu gibi yine kelebek sistemi olacak. Umarım herkes gruplarına atılan dosyalardan sınav saati gireceği sınıfa bakmıştır. Daha sonra yanıma gelip ben bakamadım yok unuttum demesin! Şimdi sırayla içeriye girmeye başlayın." diyerek konuşmasını bitiren müdür, eliyle hafif ceketini düzeltirken mikrofonu yanında ki müdür yardımcısına uzatmıştı.
Okunan İstiklal Marşı ile tüm öğrenciler sınıflarına ilerlerken, geç kalan öğrencileri bir köşede toplamaya başlamışlardı.
Dizilen yaklaşık yirmi öğrenciye ters ters bakan Edebiyat öğretmeni herkesin ona küfür yağdırmasına sebep oluyordu, okulun bahçesi boşalırken Müdür yardımcı Hasan Hoca öğrencilerin yanına gelmişti.
Okul kıyafetlerini hafif incelerken giymeyen biri varsa onu rencide etmek için gözleriyle etrafa bakıyordu. Herkes derse geç kalacakları için aralarında fısıldaşırken, okulun bahçesine koşa koşa giren çocuk ile iki öğretmende sinirle solumuştu.
Şaşırılmamış son yine yaşanmıştı,
"Yine mi lan Doğuhan! Yemin ediyorum aileni aramaktan dakikam bitiyor. Bir dahaki telefon paketimi sen ödeyeceksin." diyen Hasan Hoca ile Doğuhan hafif dağınık saçlarını arkaya atarak, gömleğinin açık olan düğmesini kapatıp ceketini kendine dolayarak kafasını yana eğmişti.
"Olur, hocam da sizin hat nereye bağlı, ha bir de faturalıysa-" derken Hasan Hoca sabır dileyerek bağırmıştı.
"Senin beynine bağlı Doğuhan! Bir de faturalımı diye soruyor." dediğinde derin bir nefes verirken hafif kolundaki saate bakarak geri öğrencilere dönmüştü.
"Ders başlamadan sınıflara çıkın sizde, bir daha geç kaldığınızı görmeyeceğim! Diğer arkadaşlarınız vaktinde geliyorsa siz de geleceksiniz. Şimdi sınıflara hadi!" derken öğrenciler sırayla içeri girmeye başlamıştı.
"Abinize yol verin bakayım." diyerek aralardan öne geçen Doğuhan ile dokuzuncu sınıflar hafif gülmüşlerdi. Doğuhan yanındaki kıvırcık saçlı çocuğun saçlarını karıştırarak gülmüştü.
"Bundan sonra bir sorun olursa yanıma gel kıvırcık, senin belan bizim belamız aslan parçası." derken çocuk heyecanla kafasını sallarken Doğuhan gülerek kendi katına çıkmıştı.
En üst katta sadece 12'ler varken her yer sessizdi. Doğuhan sırıtarak elindeki çantayı yere hafif sürterek sınıfının olduğu tarafa gelmişti. Hocaları derse girmiş olmalı ki yakalarını hafif düzeltti. Kapıyı tıklatıp içeri girerken aynı anda en yakın dostu olan Özcan ile göz göze gelmesiyle gülmemek için dudaklarını ısırdı. Bu durum karşılıklıydı.
"Hoş geldiniz Doğuhan Bey, yerinize geçmeniz için mektup da gönderelim mi?" diyen Biyoloji öğretmeni Suna Hoca ile Doğuhan elini göğsüne bastırmıştı.
"Estağfurullah hocam," derken arkadan Özcan atlamıştı.
"Hocam! Arkadaş ayaktayken bir sözlü yapsanız kötü mü olur? Dün bana yazdı Doğuhan da yani ayıptır söylemesi köpek gibi biyoloji çalışıyordu, bir bakın neler öğrenmiş hocam." dediğinde tüm sınıf kıkırdamaya başlarken, Doğuhan küfür etmemek için dilini dudaklarında gezdirmeye başlamıştı.
Özcan'a bakarak hafif mırıldanmıştı. "Köpek gibi he." derken Özcan sırıtarak kaşlarını bir havaya bir aşağıya indirirken onu onaylamıştı.
"Eee madem çalıştın soralım bakalım." diyen Suna Hoca tahtaya dönerek yazdığı soruyu Doğuhan'a göstermişti.
"Hadi Doğuhan çöz de derse geçelim." dediğinde Doğuhan hafif yutkunarak soruya bakmıştı. O soruya, soru ona bakarken hafif gülümsemişti.
"Soru nerede hocam?" dediğinde Suna Hoca kaşlarını çatmıştı, gözleriyle tahtayı gösterirken Doğuhan sıçtığının farkındaydı.
"Tahtada ya Doğuhan, saçma sapan konuşmada soruyu çöz." dediğinde Doğuhan kaşlarını çatıp hocaya dönmüştü.
"Hocam ilk önce bir şey söyleyeceğim Biyoloji neden sayısal da var? Yazı hocam bu, hani nerde bunun sayısı harfi noktası ünlemi?" dediğinde tüm sınıf kahkaha atarken Suna Hoca sinirle saçlarını karıştırmıştı.
"Geç yerine Doğuhan! Boş herif! 12. sınıfsınız halinize bakın ya. Sınav senesindesiniz siz çocuklar? Bari adam akıllı bu sene çalışsanız iyi bir yerlere gelirsiniz ama sizin işiniz gücünüz boş konuşmaktan başka bir şey değil!" derken Doğuhan işittiği sözlere yabancı olmadığı için kafasını eğerek sırasına ilerlemişti.
Sınıf yeniden sessizleşmeye başlarken Suna Hoca geri derse dönmüştü. Doğuhan ise cam kenarında olan sonuncu ve köşede olan sırasına gömülmüş, öylece cama bakıyordu.
***
Çalan zil ile öğrencilerin hepsi sınıflarından çıkmış, girecekleri sınavın hangi sınıfta olduğunu bulmaya çalışıyordu. Aynı şekilde herkes birbiriyle sohbet içerisinde olduğu için okulda fazlasıyla yüksek ve anlaşılmayan bir gürültü vardı.
Elindeki ince kalemliği ile sakin adımlarla merdivenlerden inen kız kimseyi takmadan gireceği sınavın sınıfına ilerliyordu. Aynı zamanda insanların bu kadar yüksek sesle konuşması yüzünü buruşturmasını sağlıyordu.
Gözleri 10/E sınıfına çarparken hızla öğrencilerin aralarından geçerek içeri girmişti. Çoktan yerlerine oturmuş kişilere hafif bir göz gezdirirken, sıra numarasının belli olduğu sıraya ilerlemişti.
10. sıra. Cam kenarı köşe tarafına oturduğunda, derin bir nefes vermişti. Sınav için stresli değildi, yapabileceğini biliyordu. Çalışıyordu ve bunun karşılığını alıyordu.
11. Sınıf eşit ağırlık bölümünde, hukuk okuyarak babası gibi savcı olmak isteyen genç bir kız. İnsanlardan bir o kadar uzak, soğuk ve hissiz olduğu düşünülen biri. Güzel kumral saçları ile beraber yemyeşil gözlerinin insana huzur verecek kadar hoş durması ile yüzüne serpiştirilmiş çilleri vardı. Tatlı dış görünüşünün altında yatan bu soğukluk herkesi şaşırtıyordu.
Başarmak onun için büyük bir hedefti, pes etmeyecekti. Hayat boş bir bardaktan ibaretti. Onu doldurması gereken bizdik. Eğer öylece izlersek kimse gelip o bardağı doldurmazdı.
Biz suya muhtaç olmayacaktık, biz o suyu elde etmek için çalışacaktık. Çalışmak başarmanın doğasıydı. Hayat bazen çalışmaktan ibaret kalırdı.
Mutlu olmak için bile çalışmamızın gerekmesi acı bir durumdu. Ama bu gerekliyse bir kaç saçma söze kanıp bu durumu saçmalık haline getirmeyecektik. O başaracaktı, onlar başaracaktı, biz başaracaktık.
İzel Eflin Sarıca başaracaktı. Derken düşüncelerin ardına hoş bir ses düştü.
"Vallahi geç kalıyordum he." diyerek kızın yanına oturan Doğuhan derin bir nefes vermişti. Kendisi en üst kattan at gibi koşarak gelmişti.
İzel yanında ki çocuğu umursamadan elini çenesine bırakarak beklerken Doğuhan yanında ki kıza dönmüştü.
Okulları fazla kalabalık değildi aynı zamanda Doğuhan tanındığı için onunla beraber oda birçok kişiyi tanırdı. Kızı hafif süzerken, gözlerine gerektiğinden fazla bakakalmıştı.
Açık kumral saçları fazlasıyla hoş dururken, Doğuhan bu kızın dokuzuncu sınıf olduğuna resmen emin olmuştu. Küçücük bir şey diyerek düşünürken, kolunu sandalyesine yaslayarak kıza dönmüştü. Küçük olduğunu düşünerek ilk önce abi edasıyla söze girmişti, küçük kıza da yürüyemezsin be Doğuhan diyerek kafasını sağa sola sallamıştı.
Bir de zilin çalmasına kısa bir süre kalmıştı.
"Dokuzuncu sınıfsın değil mi Bücür?" dediğinde İzel'in soğuk yüz hatları gergince ona dönerken, kaşlarını çatmıştı. Bu durum Doğuhan'ın hafif sırıtmasına sebep olmuştu.
"11. sınıfım." dediğinde Doğuhan ağzından sessiz bir küfür mırıldanmıştı.
"Sen 11'sen ben evliyim lan." derken İzel bir şey demeden geri önüne dönmüştü. Doğuhan ise kızla uğraşmaktan vazgeçecek gibi değildi.
"Çok kısasın, bücür. Bu arada ben Doğuhan. Adın ne senin?" dediğinde İzel derin bir nefes vererek Doğuhan’a döndü.
"Bücür olmadığım kesin. Aynı zamanda buraya sınav olmak için geldik, konuşmak için değil." diyerek konuştuğunda Doğuhan 'he he' anlamında kafasını sallamıştı.
"Tamam, bücür affet konuştuğum için." dediğinde kıza bakmaya devam etmişti. Sürekli İzel’e bakma isteğini durduramayan Doğuhan derin bir iç çekmişti.
"Adını söylemeyeceksin galiba bücür?" dediğinde İzel belki de daha fazla konuşmaz diye ona dönmüştü.
"İzel adım." dediğinde Doğuhan kocaman gülümsemişti. Aynı zamanda derse giren hoca ile herkes daha da sessizleşmişti.
"Evet, çocuklar kâğıtları dağıtalım, diğer yandan bende doğru yere oturduğunuza emin olayım." diyen Ceylan Hocayı herkes onaylamıştı. Bir kaç kişi ayaklanıp sınavları dağıtırken herkes kendi dersinin sınavına odaklanmaya başlamıştı.
"Bücür yapamadığın soru olursa yanında ki yakışıklıya sorabilirsin." dediğinde sınava adını yazmakla uğraşan İzel ona dönmeden konuşmuştu.
"İstemez." derken Doğuhan artık kızın sınavını çözeceğini düşünerek önüne dönmüştü. Ceylan Hoca elindeki kâğıttan bakarak konuşmuştu.
"9. ve 10. sıra Doğuhan ve İzel." dediğinde ikisi de kısaca kafalarını sallayarak hocayı onaylamıştı. O sırada Doğuhan belki bir o kadar sessiz ve kimsenin anlayamayacağı bir şekilde mırıldandı.
Dudakları bu kız hakkında konuşmak istiyordu, neydi bu şimdi.
"Ne de yakışıyor adın adıma he." derken artık kâğıdına bakması gerektiğini düşünerek aklında ki tüm düşünceleri silmeye çalıştı.
Geçen süre ile İzel rahatça bitirdiği kâğıda bakarken Doğuhan hala soruların hangisinin yanlış olduğunu düşünüyordu, illa bir soru yanlış olabilirdi değil mi? Fakat şu ana kadar bütün soruları 'yanlış bu soru' diyerek geçmişti.
"Bücür, sen 11 sayısal mıydın ya? Bir bak bakayım şu soruya." diyerek fısıldadığında İzel hafif ona doğru dönmüştü. Ceylan Hoca kopya konusunda pek dikkatli değildi.
Hafif sınav sorularında gözünü gezdiren İzel bu konuları yapabileceğinin farkındaydı, derin bir nefes verirken. En arkada olmanın verdiği fırsatla Doğuhan'ın kâğıdının yanına işlemleri yazmaya başladı.
Asla yapmayacağı bu şeyi bu çocuğa yapma sebebi yoktu. Öyle istemişti ve de yapıyordu. Hızla aynı şekilde soruları kâğıda geçiren Doğuhan sadece gülümsüyordu.
Çalan zille ikisi de ayaklanırken kâğıtlarını Ceylan hocaya vermişlerdi. Bir şey demeden kalemliğini alan İzel ile Doğuhan onu durdurmuştu. İzel ona dönerken, Doğuhan biraz olsun rahatlamıştı.
"Bak bunu normalde yapmazdım ama son sınıfsın ve belli ki notların pek iyi değil." diyerek sakince konuşmuştu İzel. Bu durum Doğuhan'ın hoşuna giderken yüzünde hayran bir gülümsemeyle karşısındaki kızı izliyordu.
"Teşekkür ederim Bücür." dediğinde bu sefer İzel de hafif tebessüm etti. Zaten onunla sık sık konuşmayacağı için sorun yok gibiydi.
"Bir şey değil ama böyle yapma, son senen. Ne kadar hayat bu desensizde emin ol, hayatı görmek için çalışman gerekecek. Bu kadar konuşma bana yetti, iyi dersler Doğuhan." diyerek sınıftan çıkan İzel ile Doğuhan sırıtarak kızın arkasından bakıyordu.
Elini şirince ensesine atarak mal mal kafasını iki yana sallıyordu. Onunla beraberinde kalbi de yerinde durmuyordu.
"Ne güzel Doğuhan dedin öyle bücür." derken hafif kahkaha attı. Bazıları tuhafça Doğuhan'a bakarken bu durum Doğuhan'ın umurunda değildi. Bu sefer Doğuhan sabahtan beri İzel'i gördüğünden beri yaptığı hareketlerin tuhaflığını hissetti.
Duraksadı ve yutkundu. Sessizce mırıldandı oysa bilmiyordu ki bu durum iki taraf içinde büyük bir çığlıktı.
"Siktir, Doğuhan. Büyük bir şeye kapıldın ve bu sefer neye kapıldığının farkında bile olamayacaksın."
* Wattpadde son kısımlarda koyduğum fotoğraflar çok hoşuma gidiyordu, burada da bir sorun olmadığı sürece ekleyeceğim.
Doğuhan ve İzel hakkında düşünceleriniz neler?
İlk beş bölümle beraber kitap biraz büyüyünce yine hızlı hızlı bölümleri atacağım. Destek olan herkese teşekkür ediyorum. Görüşürüz ballarım💞 |
0% |