Yeni Üyelik
4.
Bölüm

3.Bölüm / İtiraf

@simsiyahgece_14

"Gece güzelim"Bu kelime bu kelime zihnimde uyuyan anıları tekrardan canlandırdı bu dokuz heceli iki kelime. Birden kendimi ona sarılırken buldum bir rüyadan uyanmış gibi hemen geri çekildim. Bana şaşkınca bakıyordu hemen konuşmaya başladım:

-Düşünmem lazım çok yorgunum yarın saat 14.00'te kafede konuşuruz. Hızlıca konuşmuştum üstümde bir heyecan vardı.

-Tamam olur kendine dikkat et "Gece güzelim."

-Sen de "Karanlık çocuk"

Arkasını dönmüş gidiyorken durdu ve yavaşça bana dönüp ışıltılı gözleriyle gülümseyip gitti. Hemen kendimi toparladım ve arabama bindim.(Şimdi soracak olursanız neden birbirlerine böyle sesleniyorlar diye tartışabilirsiniz.)

O an anılar tekrar gözümde canlanmaya başladı.

~Geçmiş zaman~

"O gün okula yeni başlamıştım daha 5.sınıfta bir tane çocuk görmüştüm, gerçekten de çok yakışıklı biriydi onunla konuşmak istedim ama çok heyecanlıydım sonra birden o çocuk benim yanıma geldi tabii ki de kalbim küt küt atıyordu bana dedi ki "merhaba isminiz nedir acaba?" Diye sormuştu, ben de" ismim Irmak sizin adınız nedir acaba?" Kendisi de bana Mert Can diye cevap vermişti. onunla tanışmıştık bir sürü vakit geçirip,ödevlerimizi birlikte yapıp,parka gidip eğleniyorduk birimizin üzgün olduğu vakit onu teselli ediyorduk. Herkes bizi sevgili olarak görüyordu bir gün yanıma geldi;

-Sana artık Gece güzelim diyeceğim.

-Neden peki ya bundan hoşlanmazsam?

-Bence hoşlanıcaksın.Sanki saçların gece'nin rengini almış gibi çok güzeller

Dediği şeyler üzerine çok şaşırmıştım.Ben konuştum;

-O zaman ben de sana artık Karanlık çoçuk diyeceğim.

-Neden peki?

-Sen karanlıktan hiç korkmuyorsun ve çok cesaretlisin.

Söylediklerim üzere ikimiz de utanmıştım.Mert Can konuşmaya başladı:

-Şimdi birbirimize söz verelim

-Ne sözü?

-Karanlık ve Gece'nin ne olursa olsun birbirlerini bekliyeceklerini ve birbirlerini bırakmamaları için bir söz her zaman ve her şekilde böyle isimlerimizi söylüyeceğiz.Söz mü Gece güzelim ?

-Söz Karanlık çoçuk

-Söz Gece güzelim

O gün birbirlerine sarıldılar ve sözlerini ve yeminleri kalplerine kadar işlettiler.

&&&

Anılarımız kafamı allak bullak etmişti.Telefonum çaldı ve ekrana baktığımda Albay'ın aradığını gördüm.Hemen açtım ve Albay konuşmaya başladı:

-Komutan 10 dk içerisinde askeriye de ol !

-Emredersiniz Albay'ım!

Önemli bir gelişme var sanırım çünkü sayın:" Albay Mehmet Çakır resmiyet kullanmıştı."

Arabayı çalıştırdım ve yola koyuldum.Şansıma yol boştu gaza yüklendim ,ve askeriye ye yetişmeden maskemi taktım askeriye ye giriş yapıp hemen postayla konuşup içeri Tekmil verdim ve albay'ın konuşmasını bekledim.

-Otur komutan!

Ciddi bir şey olduğu %99.9 kesin ve oturmadım.

-Otur komutan bu bir emirdir!

Hemen oturdum ve albay konuşmaya başladı:

-Dağları özledin mi " ​​​​​Gece Komutan" ?

Yüzümde sinsi bir sırıtış oluştu demek ki gizli bir görev var ve üstler tekrar dağların acımasız komutanı olmamı yani Gece Komutanı istiyorlar

-Özlemez olur muyum? Albay'ım burnumda tütüyor.

-O zaman sana açıklama yapayım Şırnak Silopi ilçesinde bir kampa sızıp belge ve Ankara için düzenlenecek suikastı öğrenmeni istiyoruz 1 hafta orada olacaksın her zaman ki gibi sığınağın da kalıp orada planını yapcaksın oraya yeni ekipmanlar ve mühimmat gönderildi ve yerleştirildi ,şimdi git ve timinle vedalaş ! Gece saatlerinde operasyona çıkacaksın.

-Emredersiniz Albay'ım tam çıkacakken Albay'a döndüm.

-Albayım hakkınızı helal edin!

-Helal olsun Gece!

Odadan çıktım ve bizim timin ve Hilal timin ortak olan odasına gidiyordum.Artık Hilal timi burada kalıp görev yapıcaklarmış.

Odaya girdim,herkes ayağa kalkmıştı ki elimle oturtum.Maskeyi yüzümden attım bir daralma gelmişti.

Ve o an Mert Can'ı bana olan bakışlarını yakalamıştım.Ona baktığımda hemen gözlerini kaçırmıştı ,içimden kahkaha atıyordum fakat dışardan sadece sırıtıyordum.Boş yere geçip oturdum ne tesadüf ki sadece Mert Can'ın yanı boştu (!) bizimkilere baktığımda gülmemek için kendilerini tutuyorlardı.Nergis ve Pars aynı anda konuştular

-Komutanım siz tanışıyor musunuz, Çünkü birbirinize çok benziyorsunuz?

-Komutanım siz tanışıyor musunuz, Çünkü birbirinize çok benziyorsunuz?

İlk önce birbirlerine baktılar ve tebessüm ettiler bunların arasında birşeyler vardı yakında çıkar kokusu neyse.

Mert Can ve ben birbirimize baktık şaşkındık doğrusu sözü ben aldım;

-Size söylemeyi unuttum ben göreve gidiyorum gizli bir görev Yani Gece olarak 1 haftalığına yokum.

Benimkiler hem korkmuş hem şaşırmış bakıyorlardı çünkü dağlara Gece olarak çıkmadığımı biliyorlardı.

Hilal timi ise bir şey anlamamıştı.

-Siz Hilal timine açıklarsınız ne olduğunu ağzınızdan tek bir kelime dışarı kaçırırsanız yakarım sizi ben uyumaya gidiyorum yarın sabah saat 05:00'da iki tim içtima yapacağız sonra sizinle vakit geçirip vedalaşacağım,İyi geceler gençlik!

-İyi geceler komutanım! Ve Mert Can'ın fısıldadığını duydum:

-İyi geceler Gece güzelim.

Hemen bende kısık seste cevap verdim;

-İyi geceler Karanlık çocuk .

Ve hemen yola koyulup normal hayatımda ki eve gittim, kendime kahve yaptım ve dosya 'ya iyice baktım Buse'yi (asistan) aratıp bilgi aldım bulduğum cam parçasında parmak izi çıkmış ve çok şaşırtıcı bu parmak izi şüphelinin değildi .Kardeşi

Ece Kutay 'dı. Biraz kafam karışmıştı,oysaki kardeşinin dosyada ismi yoktu. Çünkü kimse şüphe duymamış demek ki kurulu tekrar uyarmamız gerekecek.Ve sadece bu değildi cam parçası ve orda bulunan küçüçük saç kepeği ve saç tellerinden suçlu bulunmuştu ,hemen cinayet büroyu aradım ve onlara gönderdiğim adrese gitmeye başladık,ev harabe gibi bir yerdi polislerin bir kısmı dışarıda iken diğer kısım ise içeride odalara bakıyordu ikinci kata çıktım ve bir odaya girdiğimde pencereden sarkıtılmış perdeyi gördüm hemen aşağı baktım ve Ece'nin kaçmaya çalıştığını gördüm,hızlıca pencereden atladım ve peşinden koşmaya başladım.Bağırıp

-Teslim ol kaçma! Diye bağırdım ,biraz korkması için havaya bir el ateş ettim ve yere çöktü yetiştiğim gibi hemen kelepçeyi taktım ve polislerin yanına götürdüm ve konuşmaya başladım;

-Bir dahaki ne çevreyi tam kuşatın ve tetikte olun benden bu kadar yarın sorgusuna ben gireceğim haberiniz olsun kolay gelsin size iyi geceler

-Size de savcım teşekkür ederiz.

Arabama bindim çok yorulmuştum, arabayı çalıştırdım eve yetiştim kapıyı açtığım gibi üzerimi değiştirip dişlerimi fırçalayıp bakımımı yaptıktan sonra Mert Can'ı düşünerek uykuya daldım.

 

&&&

Saat 04:00 uyandım.Hemen kalktım günlük rutinlerimi halledip, Karargaha(askeriye) yol aldım,maskemi taktım ve içeri girdim. Odama ilerleyip belgeleri imzaladım ve gözden geçirdim saat 04:40 geliyordu bizim timin odasına ilerledim kapıyı birden açtım. şimdi yapacağım şeyden çok mutlu olacaklar(!)

-Koğuş kalk ! Bir yandan ise kapıya vuruyordum.

Nergis hemen uyanmış ve esas duruşa geçmişti ,diğerleri ise birbirlerinin üzerine düşmüştü.Herkes toparlandı ve konuşmaya başladım

-5 dk içerisinde eğitim alanında olun geç kalanı yakarım!

-Emredersiniz komutanım!

Koridorda ilerliyorum ki Mert Can'ı gördüm oda Hilal timin odasına ilerliyordu ki ona seslendim;

-Yüzbaşım günaydın!

-Günaydın Yüzbaşım!

-İzniniz var ise timi ben uyandıracağım

-İzin sizindir Yüzbaşım ,sizleri büyük bir zevkle izliyeceğim.

-Tabi ki Yüzbaşım sonra gülerek odaya ilerledik kapıyı birden açtım ve bağırmaya başladım:

-Koğuş kalk bir yandan dolaba vuruyordum bazıları kalkmış şaşkın bir şekilde bakıp esas duruşa geçmişti.Ve en korkulan olay oldu ,Enes uyanmamıştı.Hilal timi korku ile Enes'e bakıyorlardı,Arkamı döndüm ve Mert Can'a göz kırpıp sinsice sırıtmaya başlayıp önüme döndüm.Pars'a bakıp konuştum:

-Koridordan bir asker çağır hemen!

-Emredersiniz komutanım!

Birlikte bir askerle içeri geçtiler.Asker'e :

-Mehmet ben uyanmayan ve geç uyanan asker ve timine ne yapıyorum anlatır mısın ?

-Komutanım eğitimi ikiye katlar ve ecel terleri dökseniz bile kadar durmaz.

-Çıkabilirsin Mehmet

Ve o sırada herkes Enes'in üzerine atlamış uyandırmaya çalışıyordu bu hallerine gülüp konuştum.

-Eğitimi iki kat yapıyoruz Hilal timi 5 dk eğitim alanında hazır olun geç kalanı yakarım!

Mert Can ile dışarı yürür iken bir teğmen'i durdurup iki çay istedim eğitim alanına geçtiğimizde benim timimin dizilmiş olduğunu gördük.Hilal timinin 10 saniyesi kalmıştı

10 da Aras ve Pars koştu

9

8 de Gamze ve Çağla geldi

7

6

5

4

3 herkes telaşla Enes'in gelmesini bekliyordu

2

1 saniye kala Enes bağırarak;

Komutanım nolur yapmayın acıyın bize geldim,yetiştim vallahi geldim!

Ve

0 süre dolmuştu ve birazdan buradan sağ olarak çıkma olasılıkları imkansız olacaktı.

-Geçmiş olsun tim,tek sıraya geç 100 tur koşu bir de ikiye katlandığı için 200 tur koşuyoruz! Enes'ten ses çıktı -

Ama komu-

-Enes 250 tur koşuyoruz.Timin hepsi Enes'e öldürücü bakışlarını atıyorlardı.

250 tur bitmişti ,"şınav pozisyonu al ve 240 şınav çekmeye başla!"

Herkes şınav çekerken Orhan'a baktım yavaş çekiyordu ,bel boşluğuna ayağımı bastırdım "kaç oldu üsteğmen?" Sordum ve kendini düzeltip,"Sıfır oldu komutanım"

-Mekik pozisyonu al ve 240 mekik çekmeye başla!

Mekik hemen bitmişti,dinlenmelerine müsade etmeden:

-Barfiks 150 herkes eşleşip birlikte çeksin!

Mert Can ile çekmeye başladık kendisi beni kaldırıyordu,"Sıra sizde yüzbaşım"ben onu kadırıyordum kendisinin bakışları ise gözlerime sonra ise dudaklarıma kaymıştı. Fark etmemiş gibi devam ettim yoksa aklımı alacaktı,145 zorlanmaya başlamıştım ki devam ettim ve bitirip indik.

-Herkes duş alıp yemekhaneye gelsin!

-Emredersiniz komutanım onlara döndüm yerden bile kalkamıyorlardı

-Bir dahakine geç kalırsanız daha iyi olur dalgaya vurmuştum ,hepsi birden:

-Yok komutanım biz artık saat 03:00 ayaktayız!

Hepimiz güldük "hadi kalkın artık."hepimiz odalara dağıldık.Odama geçtim yedek üniformamı çıkarıp duşa girdim direk soğuk suyu açtım zaten alışmıştım,soğuk suyla yıkanmayı seviyordum duştan çıktım üniformamı giydim ve yemekhaneye yol aldım bizimkilerin bazıları gelmiş oturuyorlardı masaya geldim tam kalkacakları sırada "kalkmayın gençler oturun!" Bu arada artık hep Hilal timi ile yemek yiyip vakit geçiriyorduk.Herkes geldiği sırada kahvaltıya üstlerimizin konuşması ile başladık:

-Afiyet olsun asker!Tüm askerler birden bağırdı;

-Sağol !

Kahvaltı ediyorduk ki Selim bana menemen uzattı:

-Buyrun komutanım

Bir lokma aldım ve tam yutmuştum ki Mert Can:

-Gece yutma karabiber varmış içinde ! Ve benim boğazım kızarmaya başlamış ,nefes alamıyordum.Mert Can hemen kalkıp yanıma geldi ve su içirmeye çalıştı yine gözlerinde endişe pırıltısı vardı. "Gece güzelim derin nefes al dayan gece güzelim."Mert Can beni kucakladı ve arabaya resmen koşarak bindirmişti beni arabaya hızlıca yola koyulup hastane'ye geldik ,hemen beni özel bir odaya almışlardı çünkü Mert Can rica edip sebebini söylemişti ve sorun çıkmamıştı.Alerji iğnemi yapmışlardı ve kolumda serum vardı. Sanırım serumun içerisinde sakinleştirici vardı ve sonra derin bir karanlık.

Mert Can'dan devam:

Kahvaltıya oturmuş ediyorduk ki ,Selim gece güzelime menemen ikram edene kadar içinde karabiber vardı ve ben bunu son anda fark etmiştim fakat çok geç olmuştu.Benim Gece güzelim'in karabiber'e ölümcül derecede alerjisi vardı.Selim bunu unutmuş ve ona menemeni uzatmıştı.Onu bu halde gördüğüm gibi ayağa fırladım arkamdan sandalye bile düşmüştü su vermeye çalışıyordum fakat boğazı kıpkırmızı olmuş ve nefes alamıyordu.Onu sakinleştirmeye çalıştım en azından bir nebze işe yaramıştı.Arabaya koşarak onu götürüp bindirdim .Çok korkuyordum ona bir zarar gelecek diye bir şey olacak diye ölesiye korkuyordum.Korku ve telaş duygusunu iliklerime kadar nasıl hissetiriyordu bana bu kadın?

Ona çok bağlanmıştı o küçük çocuk. Çok sevmişti onu, sevdaya kapılmıştı.Alerji iğnesi yapılıp serum takılmıştı ve uykuya dalmıştı,hala içimde ki endişe devam ediyordu tim geldi aynı zamanda da doktor odadan çıkmıştı"Gece komutanın durumu iyi bir sorun yok fakat iyi ki hemen getirmişsiniz yoksa sonucu daha kötü olabilirdi." Doktora teşekkür ettik ve yanımızdan ayrıldı.Selim'e baktığım da suçlu çocuk gibi duruyordu kendini suçlamıştı.Camdan baktığımızda Gece güzelim uyanmıştı kapıyı çalıp içeri geçtik.Söze başladım:

-İyi misin kendini nasıl hissediyorsun?

-İyiyim Mert Can teşekkür ederim.

-Rahat mısın ?

-Evet rahatım bir sıkıntı yok zaten serumda bitmişti.

Kolundan serumu sökercesine çıkarınca herkes buna çok şaşırmıştı benim aksine,çünkü Gece güzelim sabırsızdı.Küçük bir tebessüm ettim onun bu haline.Konuşmaya başladı:

-Selim kendini sakın suçlama unutmuş olabilirsin insan hali sonuçta ,bak bana bir şey olmadı düzelt o suratını yoksa ben çok güzel düzeltecem!

-Tamam komutanım tekrardan çok özür dilerim.

-Sorun değil hadi gidelim ben daha Adliye'ye gidecem.Ben konuştum ;

-İstersen seni eve götürüp üstünü değiştirirsin sonra seni adliye'ye bırakırım.Araban karargahta o yüzden.

-Yani arabam burda olsa bırakmazsın beni

-Yok yok yanlış anlama yinede bırakırdım seni.

Herkes benim tepkime gülmeye başlamıştı.

-Şaka yapıyorum Mert Can hadi biz gidelim.

-Tamam.

Hastane işlemlerini time bırakıp arabaya ilerledik arabanın kilidini açtım ve arabaya binip Savcı Irmak Akarsu'nun evine yani gece güzelim'in gerçek evine gitmeye başladık.Evin önünde durduk ve arabadan indik evine baktığımda resmen karşımda 3 katlı dubleks villa duruyordu.

-Bu ev senin mi?

-İki mesleğin faydaları pardon o 3 olacaktı.Bir yandan konuşup bir yandan eve yürüyorduk (buna ev denilirse:)

-Nasıl yani ?

-Savcı ,asker ve hacker'ım.Yani çok yolkat ettim.Hadi geçelim.

Evine baktığımda oldukça şık ve sade tasarımı vardı.

-Sen beni salonda bekle üstümü değiştirip geliyorum.

-Tamam.

Topuklu sesi ile merdivenlere döndüğüm sırada kalbim duracak diye korktum.Beyaz bir takım elbise altına ise beyaz topuklu ayakkabısı ve çantası ile ortalığın anasını bile ağlatacak derecede güzel olmuştu.Yüzü ayrı bir güzeldi.

-Hadi çıkalım.

Sanki bir rüyadan uyanmış gibi tırstım.

-Tamam çıkalım bu arada çok güzel olmuşsun.

-Teşekkür ederim .

Adliye'ye arabayı sürüyordum

-Sözleştiğimiz şekilde kafede buluşuruz değil mi?

-Evet ben öğle arasında çıkarım zaten.

Konuşmamız dan sonra Adliye'ye varmıştık birbirimize veda edip kendisi arabadan indi .Bana el salladı bende ona karşılık verip karargaha geri döndüm.

Irmak Akarsu (Gece) devam

Adliye kapısında durdum ve hemen telefonumu çıkarıp Emir'i aradım.İş arkadaşımdı fakat iyi bir dostluğumuz vardı.Telefonu açtığı sırada:

-Hacker çocuk naber?

-Böyle dediğine göre bir şey isteyeceksin

-Aynen öyle motorumu adliye'ye getirir misin ?

-Tamam bende o iş .

-Sağlam getir motorumu öldürmüyüm seni !

-Tamam kızım sağlam getirecem.

-Hadi görüşürüz!

-Bay bay!

Telefonu kapattım ve çantama koydum adliye'ye giriş yaptım ve her zaman ki gibi Buse beni karşıladı onunla konuşup odama ilerledim koltuğuma oturdum ve imzalanacak olan belgeleri imzaladım bazı dosyaları inceledim.Kapı çalınıp Buse geldi:

-Savcım bir duruşmaya katılmanız gerekiyor.3. salon

-Tamam geliyorum Buse.

Cübbemi giydim.Ve odamdan çıkıp 3.salona doğru yürümeye başladım.Kapıyı açtım ve içeri girdim.Yerime geçip oturdum ve önümdeki dosyaya bakmaya başladım."Vekalet davası "Çocuğun anneden şiddet görmesi ve hakaretlerle aşağılanması ,çocuğu baba almak istiyordu fakat anne denen kadın çok güçlü tarafları olduğu için vekaleti almak için %80 şansı vardı ama baba tarafı büyük ihtimalle velayeti alacak çünkü tanıdığım ve çok başarılı bir avukat tutmuşlardı.Avukat hanıma baktım.Gözlerimi açıp yavaşça kapattım .Bu fotoğrafları ve belgeleri en ince ayrıntısına kadar göster demekti mesaj mı almış üzere hakimden izin alarak bize göstermeye başladı.Hakim bize baktı bizden bir şey bekliyordu tamam diye gözlerimi kapattım.Hakim ayağa kalktı:

Babaya baktığımda korku,endişe,umut ve özlem duygularını gördüm.Anne ise sinsice sırıtır bir şekilde oturmuştu.

-Karar! Herkes ayağa kalktı.Bu duruşmada vekaletin babaya verilmesi ,haftada bir gün görüşme şartı ile yanına gidebilir.Siz hanımefendi darp uygulamak ve hakaret suçlarından 50.000 Türk Lirası cezası verilmiştir.Duruşma bitmiştir.

Herkes salonu boşaltıyordu baba ve çocuk sıkı sıkı sarılarak salondan çıktı.Saate baktım 13:40'tı.Odama yol aldım ve cübbemi çıkarıp,çantamı aldım ve kafeye gitmeye başladım.Kafeye geldiğinde saat tam 14:00 olmuştu.İçeri adımladım ,Mert Can bir masada oturmuş telefon ile ilgileniyordu sanki benim geldiğimi hissetmiş gibi başını kaldırdı ve beni görünce tebessüm etti ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:

-Hoşgeldiniz sayın;Savcım

-Hoşbulduk Mert Can Bey

Masaya oturduk ve kahve sipariş ettik.Söze ben başladım :

-Ee Karanlık çocuk nasıl hatırladın beni? Söylerken gözlerim dolmuş sesim titremişti.

-Seni o gece ,o geceden rengini almış saçlarını görünce hatırladım Gece güzelim.Beni özlemedin mi?

-Özledim peki sen beni nasıl bırakıp gittin nasıl kıydın bana? Gözlerim dolu doluydu.

-Biliyorsun zaten kimsem yoktu bir tek sen vardın okumak için gittim fakat geri dönmedim Mardin'de ilk görevimi yapmıştım.Sonra siz görevde pusuya düşünce direk buraya geldik.

-Demek ki kader karşılaşmamızı istiyormuş Gece güzelim.

-Beni bir daha bırakma olur mu ?

-Söz seni bırakmıyacağım seni gece güzelim.Bir de sana bir teklifle geldim.

-Nedir bu teklif?

-Sevgilim olur musun Gece güzelim?

Dondum kaldım duygularımdan emin miyim onu bilmiyordum bunu düşünmem lazımdı.

-Ben bu teklif için düşünsem olur mu Karanlık çocuk?

-Olur Gece güzelim beklerim seni bir ömür daha beklerim sen kararını ver yeter ki.

-Tamam o zaman ben kalkıyım.Karargaha gidip hazırlanacam bana görev var demiştim zaten orada görüşürüz.Karanlık Çocuk

-Güle güle Gece güzelim.

-Seni bırakayım mı Irmak ?

-Gerek yok Mert motorumu getirttim onunla gideceğim.

-Tamam o zaman.

Masadan kalktık yollar ayrılıyordu birbirimize baktık ve tebessüm edip el salladık. Adliye'ye gittim ve Buse'ye çıkacağım bilgisini ve 1 hafta boyunca işlerimi onun halletmesini istedim ve üstümü değiştirip motorumun önüne geldim.Bayılıyordum buna ya R-6 'dı. Üstüne bindim ve yola çıktım rahat şeyler giydiğim için sıkıntı yoktu.Şansıma yol boştu ön teker kaldırdım ve o sırada karargah yoluna girmiştim ,motorla giriş yaptığım için herkesin garip bakışlarına maruz kalıyordum.Kaskın altındada maske olduğu için rahattım.İçeri girdim.Yolumu direk koğuşa yönlendirdim kapıyı açtım herkes ayağa kalkmıştı direk konuşmaya başladım:

-Haydi bakalım hazırlanın alışveriş merkezine gidiyoruz.Yaprak:

-Operasyon mu var komutanım?

-Hayır ya gezmeye gidiyoruz oldu mu ?

-Tamam komutanım.

Herkes gülüyordu, Hilal timi de zaten bizimle kalıyordu artık .Onlar olmadan olmazdı.

Albaydan izin almıştım telefonla konuşmuştuk zaten onlarla vakit geçirip geleceğimiz için bir şey dememişti.Onlar çıkmaya başlayınca:

-Sizler arabalara bölüşün ben motorla gidecem zaten.Nergis :

-Komutanım yerinizde olmak vardı şimdi.Herkes kahkaha atmaya başladı.

Mert Can ise:

-Gece bende kendi motorumla geliyorum.

-Markası ne? şimdi bana R-6 derse gülmekten karnım ağırırdı.

-R-6 siyah renkte

Birden kahkaha atmaya başladığım için bana şaşkınlıkla bakıyordu hemen konuşmaya başladım:

-Mert motorlarımız karışmasın dikkat et ben de sana bir teklif sunuyum var mısın yarışa?

-Varım Gece.

-Hadi gençler atlayın! Kulaklığı da alın yanınızda.

Motorlara bindik burdan alışveriş merkezine kadar yarışacaktık ben hiç zorlanmıyacaktım çünkü motor yarışlarına katılıyordum.

Komut verildiğinde başladık Mert önüme geçmişti fakat bilmediği bir şey vardı vücudumü tam eğdim ve fark açıp ön teker kaldırdım. Kulaklıktan ses gelmeye başladı :

-Komutanım bu ne hız bu ne karizma

-Komutanım ortalığı yakıp geçtiniz.

Sesler böyle devam ediyordu ki Mert bana yetişti ,sanki aynı hızda sürüyor gibi berabere bitirdik.Motordan indik ve birbirimizi tebrik ettik .Ve alışveriş merkezine yol alıp girdik.Güvenliğe direk kimlik çıkarıp gösterdik ,bir şaşkınlık bir korku ile selam durup buyur etti bizi.

-Şimdi gençler kahve mi içelim yoksa sinemaya mı gidelim ?

Hepsi birden

-Sinemaya gidelim komutanım diyince direk arkama döndüm:

-Bir daha komutanım diye seslenmeyin yoksa dilinizi keserim.Irmak diye hitap edin!

-Tamam Irmak.

Sinema'ya geçmiştik aksiyon ve korku filmi izliyorduk herkes çığlık atarken biz kahkaha atarak gülüyorduk.Salondan çıktık ve oyunlar oynamaya gittik benle Mert atışa geçtik bana küçük bir kedi almıştı ben de ona küçük bir köpek sonra arkamızda ki çocukları görünce göz kırptım o da bana göz kırpıp konuştum:

-Evet çocuklar siz oyuncak istiyor musunuz? Hepsi

-Evet ! Diye bağırdı.

-Şimdi size biz bu oyuncakları alacağız!

Satıcıda ki tüm hedefleri 12'den vurmuştuk ve oyuncakları almıştık.Satıcı ise :

-Siz polis misiniz?

-Hayır ben savcıyım diğer arkadaşım ise asker.

-Tekrardan hoşgeldiniz.Yine bekleriz sizi.

-Teşekkürler hoşbulduk.Size iyi günler dileriz.

Bizimkiler gelmiş çocukların elindekilere bakıyordu bizi görmemişlerdi.Pars ve Nergis konuştu:

-Oyuncak mı dağıttılar acaba?

-Bence satıcıyı soydular.

Benle Mert kahkaha atarak arkamızı döndük.

-Atışlar yaptık bizde oyuncakları çocuklara verdik.

-İyi yapmışsınız Irmak .

-Hadi yemek yiyip gidelim

-Tamam.

Yarım saat ne yiyeceğimizi karar verip durduk benim menüm belli idi. Bize sipariş geldiğinde ben ve Mert aynı anda:

-Pide alabilir miyim?dedik ve birbirimize baktık ve güldük.

Yemekleri bitirdik ve karargaha döndük bana da hazırlanmak kalmıştı...

 

 

  • Instagram hesabım:ucurumkenari_offical
  • Wattpad hesabım: simsiyahgece_14
​​​​​

 

 

 

 

  • Merhabalar nasılsınız? Bir bölüm ile yine karşınızdayım! Düşüncelerinizi yorumlara bekliyorum takip etmeyi ve oy vermeyi unutmayın seviliyorsunuzz ✨

Loading...
0%