@simurganka45
|
Deniz Anlatımıyla
Öylece olduğum yerde dururken herkesin girdiği ve konuşma seslerinin dışarı çıkıp bana ulaştığı yan kapıya baktım. Derin bir nefes alırken telefonum titreyince Serkan abiye iyi olduğumu gidebileceğini yazdım. Bana ne zaman istersem alabileceğini söyleyen bir mesaj attığında yağmur öncesinde hiç kendini hissettirmese de birden yağmaya başladı. Yan taraftaki çardak korunaklıydı ama izinsiz evlerinde gezmek istemediğim için biraz daha olduğum yerde beklemeye devam ettim. Zaten biri gelmezse ben de annem gibi yapar çeker giderdim. Yağmur gittikçe hızlanırken birinin geldiğini adım seslerinden anladım. Ama bu kişinin adım sesi baktığım yerden değil yan tarafımdan geliyordu. O tarafa döndüğümde babam yaşlarında bir adam ve kadının yanlarında benim yaşlarımda kızla şu an fark ettiğim yan taraftaki bahçeyle sınır olan duvardaki kapının ordan beni incelediklerini gördüm. Çok geçmeden benimle yaşıt kız adımlarını hızlandırıp tuttuğu şemsiyesinin altına yanıma gelerek beni aldı. Çok geçmeden çift de yanımıza geldiğinde ikisinin de bir bana bir birbirine baktığımı gördüm.
Öylece kaldığımız için ilk olarak benimle şemsiyesini paylaşan kıza dönerek elimi uzattım. 'Deniz Ulusoy' dediğim de gülerek önce elime bakıp birden kollarını bakıp sarınca şaşırsam da ben de onun kadar içten olmasa da kibarca karşılık verdim. 'Ben de Zeynep Sancaktar. Babam Yusuf Sancaktar, Annem Derya Sancaktar.' Dediğinde benden ayrılmış ben de yanımızdaki çifte dönmüştüm. Kadının gözleri dolu dolu bana bakarken adam şaşkınlıkla bir bana bir diğerlerinin öylece ortada bıraktığı masaya bir de hala içerden seslerinin geldiği kapıya baktı. 'Esra'nın kızısın di mi?' Derya teyzenin sorusuyla gururla gülümseyerek kafamı salladım. 'O kadar benziyorsun ki annenin gençliğine biz annenle arkadaşız yani gitmeden önce öyleydik. Sana bir kere sarılsam' dediğinde hem annemle arkadaş olmasına şaşırmış hem de annemden bahsederken gözlerindeki o sevgiyi görüp mutlu olmuştum. Cevap olarak sözlü bir şey söylemedem kollarımı ona doladığımda o da bana karşılık verdi. Geri çekildiğimde kollarıma dokunup başını iki yana sallarken kaşları çatıktı. 'Kuzum sırılsıklam olmuşsun hasta olucaksın gel içeri geçelim.' Dediğinde istemsizce yutkunurken kapıya çevirdim başımı.
'Zeynep Deniz'i de al bize geçin, biz de gelicez sonra' ilk kez konuşan Yusuf amcaya bakmaya kalmadan Zeynep gülümseyerek koluma girip geldiği yolu geri gitmeye başladı. Ona baktığımda gülümsedi ona mahçup bir gülüş sunup ona uydum. Hiç tanımadığım birinin evine gitmek akıl karı değildi ama şu an olağanüstü bir haldeydim.
Bahçe kapısından geçince az önceki evin benzeri bir mimari bizi karşıladı. Evin önüne giderken birden durunca Zeynep de benimle durup yüzüme baktı.
'Benim valizim kaldı kapıda' dedim. Serkan abi giderken burda kalıcağımı düşündüğü için onların bahçe kapısının iç kısmına bırakmıştı. Gözüm dolacak gibi olurken tam ilerleyecekken Zeynep beni durdurdu.
'Bizimkilere mesaj atarım getirirler gelirken. Yeterince ıslanmışsın zaten hasta olursun.' Her ne kadar şemsiye altında olsak da akan yağmurun şiddetinden dolayı el mecbur kaderime her zamanki gibi razı gelip Zeynep'in beni yönlendirmesine izin verdim. Anlamış mıydı konuşacak durumda olmadığımı bilmiyorum ama ne kadar merakla bana baksa da hiçbir şey sormuyor benim anlatmamı bekliyordu.
Zeynep önde ben arkada kapıdan girdiğimizde üstümden akan suların ahşabı ıslatmasıyla daha da mahcup oldum. Tam ilerleyecekken kapının tekrar çalmasıyla Zeynep'e baktım.
'Valizini göndertmiştir babam' derken bir yandan kapıyı açmıştı. Bizden bir kaç yaş büyük gibi gözüken bir erkek getirdiği bavulu kenara koyarken bir yandan da çaktırmadan olduğunu düşündüğü şekilde bana bakıyordu. 'Tanıştırıyım sizi' Zeynep'in sözüyle çocuk ondan önce atladı öne. 'Merhaba ben Ayaz. Galiba yani senin kuzeninim yani kuzeniz. Kusura bakma ilk defa bir kuzenimle tanıştım.' Derken bir yandan elini kumral saçlarına atmış tebessüm etmişti. Elimi ona doğru uzattım. 'Deniz' devamını getirmeme gerek kalmadan sözümü kesti.
'Biliyorum masadaydım. Kusura bakma ben' dediğinde bu sefer ben sözünü kesip koluna hafifçe elimi koyup tebessüm etti. Üç aşağı beş yukarı yaşıttık ve orda bir şey yapacak son kişilerden başkalarının yükünden utanması gereksizdi. Malesef insan ailesini de ailesinin davranışlarını da seçemiyor🥀
'Kızı tuttun salak Ayaz. Hasta olursa gösteririm sana. Hadi git sonra tanışırsınız.' Zeynep bir yandan söylenirken bir yandan da aşırı atik bir şekilde Ayaz'ı kapı dışarı ettiğinde güldüm. Kapattığı kapıya yaslanmış bana bakan Zeynep de benimle gülmeye başlayınca anlamsızca krize girip birbirimize baktıkça güldük.
'Ay dur artık Deniz çatladım' derken arada es vermek zorunda kalmıştı güldüğü için derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Biraz daha durulunca Zeynep de kendine geldi.
'Gel bir duşa gir üstünü değiştir sonra tanışırız olur mu?' Dediğinde istemsiz gerildim. Çok saçmaydı belki de başıma bir çok iş gelebilirdi. Zeynep'e tedirgince baktım. Bir dakika işareti yapıp bir odaya koşturdu. Dolap çarpma sesleri gelirken kağının önünde bir ayağım gitmeye hazır bekledim.
Annemin gençlik zamanlarında şu anki Zeynep'in aynısı olan büyük ihtimalle Derya teyzeyle sarılmış bu evin mi diğer evin mi çardağında olduğunu seçemediğim bir fotoğraftı. İkisi de gülüyordu. Sanırım Zeynep endişemin ne olduğunu anladığı için annemi gerçekten ailesinin tanıdığını ispat etmek için getirmişti.
'Artık duşa giricek misin?' Diye yalancı bir sitem ettiğinde tam onaylacakken telefonumun çalmasıyla çantamdan çıkarıp baktığımda annemin aramasıyla beni bir panik aldı. Açmasam ortalığı ayağa kaldıracağı için telefonu açıp kulağıma koydum. Zeynep de rahat konuşmam için içeri geçti.
'Dünyanın en güzel annesi' sesimi normal tuttuğum için kendimi tebrik ederken annemin bunu yutması için de dua ettim.
'Bebeğim nasılsın?' Annemin sesi tedirgin mi geliyor yoksa ben şizofren miyim?
'Esra Ulusoy gibi bir annesi olur da bu kız nasıl iyi olmaz?' Derken tüm neşem de gururlu sesim de gerçekti. Annem ufak bir kahkaha attığında onu da rahatlatmanın keyfiyle biraz daha iyi hissettim.
'Böyle konuşabildiğine göre yanlarında değilsin' biraz önceki neşeli sesi birden gidip oldukça düz ve otoriter bir şekilde sorduğunda ben de sanki görücek gibi dayandığım duvarda duruşumu dikleştirdim. Doğruyu söylemek her zaman en iyisi diyerek saklama gereği duymadım.
'Yok değilim. Büyük bir süprizim tabi biraz zaman lazım hazmetmelerine' yalandan kıkırdadım bir de mutsuzluğum belli olmasın diye.
'Serkan bıraktığını ama senin geri dönmediğini söyledi. Nerdesin Deniz?' Annemin sesine şimdi bir de telaş eklenmişti.
'Yazıcaktım tam ama Derya teyzeler geldi o sıra onlara geldim'
'Derya mı?' Sesinin tekrar yumuşaması beni de rahatlatırken hı hı diye onaylamakla yetindim. Annemle biraz daha konuşup ikimiz de daha rahat bir şekilde telefonu kapattık. Çok düşünmeden belki de geldiğimde ilk uğramam yere gitmek üzere evden hızlıca çıktım...
Murat Anlatımıyla
İçeri Girdikleri An Kara Ailesi
İçeri bir hışım girip kendimi salona attım. Bir o yana bir bu yana giderken kafayı yiyecektim düşünmekten. Dışardan birilerinin sesleri gelse de uğultu şeklindeydi.
'Otur bir sakinleş şu suyu iç. Sonra da anlat' bir kapıya baktım bir babamın beni çekiştirdiği yere. Gitmiştir şimdiye neyse konuşur hemen bulurdum. Benim bir kızım vardı bana gelmişti babasına gelmişti. Gülümsedim benim kızım bizim kızımız ikimizin birbirimizi bulmadan önce en büyük sevdamız olan denizlerden ismini alan Deniz'imiz...
'Kendine gel baba' tekrar sarsılınca gözlerimi kırpıp önümde su bardağı tutan diz çökmüş ilk göz ağrım Toprağa baktım. Endişeli bakışlarını görünce kendime kızarak ona tebessüm edip sudan bir kaç yudum aldım. Etrafıma baktığımda hepsi dizilmiş benden bir açıklama bekliyordu.
'Kimdir o uşak?' Annem mizacı gereği düz dursa da gözlerindeki sevinçle hüzün karışımı meraklı bakışları onu ele veriyordu.
'Değildi zaten. On sekiz yaşında' dedim kağıtta yazdığı gibi gözlerimi açıp kağattığımda bir yaş yanaklarıma düşünce hızla sildim.
'Fişki yiyesice namussuz' annemin sözüyle başımı kaldıramadım. Açıklamamla herkes anlamıştı zaten. Tek tepkilerini merak ettiğim oğullarıma döndüğümde ikisinin de benim gibi başını eğmiş kendilerini sıktığını gördüm. Rüzgar birden yerinden kalktı bana hiç bakmadan hızlıca odadan çıktığında arkasından kalktım. 'Ben bakarım' Toprak sözleri bitince hızla arkasından gidince tekrar başımı ovdum. Her şeyi yine berbat ettim. 'Selamın aleyküm' gelen sesle kim olduğunu anlasam da aile içinde tatsızlık çıkmasın diye kafamı kaldırmadım. Onunla sonra hesaplaşıcaz. 'Hayırlısı olsun kardeşim yeniden baba olmuşsun' dediğinde daha fazla dayanamadan kafamı kaldırdım. Bana tebessüm edip babamın yanına gidip elini öpen Yusufla sinirlerim iyice gerilse de sonra dedim içimden şimdi değil.
'Ayaz koçum kapının orda bavul var. Onu bizim eve götür hadi' dediğinde kaşlarım çatık ona döndüm. Ayaz abimin kafa onayıyla odadan çıkınca babam kaş göz yaptı hayırdır gibisinden.
'Kız dışarda yağmurdan hasta olmasın hem de herkes kafasını toplasın diye, bize geçirdim Zeyneple Dursun babam' dediğinde derin bir nefes alıp verdim en azından yanımdaydı gitmemişti. Aklıma dank eden gerçekle tekrar sinirlendim biz kızı öylece bırakmıştık arkamızdan gelememişti de hay benim kafamı sıçsınlar.
'Kızı dışarda mı unuttunuz got gafalılar' abim haklıydı hadi ben neyse biri bile davet etmemiş miydi?
'Ben abime biraz zaman ver dedim. Ne biliyim akıl mı kaldı. Kimse kusura kalmasun her gün yeğenum olmay soğuk kanlu olamayrum. Hem en azundan açuklama yaptım.' Ahmet yine kendince işin içinden sıyrılmıştı. 'Yusuf benle gelsene' dediğimde uzatmadan kafa salladı. Ben önden o arkadan üst kattaki çalışma odasına kadar sessizliğimizi sürdürdük.
Kapıyı kapattığı gibi yakalarından tuttuğum gibi kapıya yasladım bedenimi 'Lan ben sana ne diyim' dediğimde tepki vermeden bekledi. 'Benim kızım lan ben yeni nasıl' derken sonunda onu bırakıp yere çöktüm. Gözyaşlarım artık arka arkaya gelirken silmek için uğraşmadım. Çok geçmeden kollarını sarınca omzumda küçük bir çocuk gibi bu yaşımda hıçkırarak ağladım. Biraz kendimi toplayınca geri çekildim yüzümü elimin tersiyle silerek.
'Sen bana ne dedin o zaman. Onu koru kolla ama bana haberi gelmesin. Dayanamam giderim onu tehlikeye atarım. Ben yine yapamam demedin mi?' Kafamı salladım ama ben nerden bilirim böyle bir şey olacağını.
'Bana da zordu be oğlum. Kardeşim dediğim senin çocuğun olduğunu öğrendim Esranın peşine taktığım adamlardan. Sana gelmek istedim o gün sana hiç mi merak etmiyorsun niye sormuyorsun dedim lan. Ama senin gibi ben de korktum. Anlatırım siz eski yaşananlardan sonra zor toparladınız be kardeşim. Ben ne yapacağımı bilemedim. Hep omzuma yük oldu bunca sene bilip de sizden gizlediğim. Ben bugün ilk kez senin yüzüne utanmadan bakıyorum.' Haklıydı ama aması yoktu...
'Arada adamlardan ayrı ben de orda iş için gittiğimde izledim. İkinizin de kopyası yapmışsınız' derken muzipçe gülüp omzuma vurduğumda gülümsedim. Onca soru vardı soracağım yapmam gereken düşünmem gereken...
'Kim biliyordu?' 'Kimse bir tek gönderdiğim adamlar bir de ben. Eve gidince bir posta da Deryadan azar yerim sakladım diye' güldüm. Kızım vardı hemen karşı evdeydi istediğimde görücektim. Biraz bundan sonraki adımlarımız hakkında konuşup aşağı indik. Herkes ikimize bakıp sustuğunda olay hakkında konuştuklarını anlasam da ses çıkarmadan yerime oturdum. Ayaz mutlu mutlu yanıma gelip sarıldığında abime baktım. Bana gülümseyip göz kırptı. Ayaz biraz içine kapanıktı. Çok muhattap olmazdı bizle severdi ama uzaktan.
'Ayaz new kuzenini çok sevmiş de' Ahmet'in kızı Melisanın sözleriyle gülümsedim. Annesinin onu dürtmesi ve onun göz devirmesi şu an çok umrumda değildi.
Tam yerime oturduğumda kapının hızla çalmasıyla kaşlarım çatıldı. Çok geçmeden içeri nefes nefese Zeynep girdiğinde hızla ayağa kalktım.
'Baba baba Deniz yok'
Bölüm Sonu🎊🎉🥳
Daha kurgunun başında olduğumuz için daha çoğu şey kafanıza oturmadı biliyorum ama zamanla her şeyin neden olduğu açığa çıkıcak🥹☺️😚
|
0% |