Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@simurganka45

 

 

Ahu Nazlı Anlatımıyla

 

Kolumu altımdaki yastığa daha çok sarıldım. Burnumdan derin bir nefes alınca Savaş'ın kokusu doldu burnuma lan benim yastığımda bu kokunun ne işi var. Elimi yastığın üstünde gezdirdiğimde lan yastık inip kalkıyor hem de sert. Hassiktir adamın üstünde uyuyorum hala. Gözlerimi açıcağım sırada duyduğum soruyla uyuyor gibi yapmaya başladım. Ayıptı ama ne yapalım ben de çok etik biri değilim.

 

'Sizin Nazla aranızdaki bu durum ne olucak?' Soruyu soran sesinden anladığım kadarıyla Barıştı. Savaş'ın göğsü soruyla beraber büyük yükselip geri indi. Derin bir nefes almıştı.

 

'Bilmiyorum, duygularım var saklamıyorum.' Allahım ben bunu duyunca çekip gitmem lazım neden şu sol taraftaki işlevsiz kalbim hızlanıyor. Olmaz, yanlış. 'Ama olmaz be kardeşim' neyse en azından bir konuda düşüncelerimiz ortak.

 

'Naz bana fazla' diyerek devam edince bunun ne anlama geldiğini açıklasın öyle uyanırım diyerek küçük oyunuma devam ettim.

 

'Hangi anlamda abi' Boşuna ikizim değil bu kız bak nasıl güzel sorular soruyor.

 

'En basitinden kıyafetleri Maviş. Bak ben geri kafalı biri değilim ama biliyorsunuz Leyla dayken ki o dikkat ederdi, o zaman bile rahatsız olurdum ona bakan gözlerden. Bu en ufağı' Leyla dediğinde sinirlendim. Hayır onu kıskanmadım tabiki sadece kıyaslamasına evet ondan başka neyden olucak. Ayrıca ne var benim kıyafetimde.

 

'İnsanın kınadığı şey başına gelmeden ölmezmiş kardeşim. Millete bunlar nasıl rahat ediyor böyle derken başına daha fenası geldi.' Sait'in gülerek söylediğine herkes kıkırdadı.

 

'Abicim o konuda sakın değişir sanma onun çıkış böyle.' Konuş Bilgem konuş ben arkandayım. 'Kendine yakıştırıyor böyle giyinmeyi, seviyor cesur parçaları.' Diğerleri onunla dalga geçerken o altımda hareketlendi.

 

'Yakışıyor da zaten. Ama deli oluyorum.' Çok aklı var sanki mal herif.

 

Daha fazla delirmemek için yeni uyanır gibi kollarımı iki yana açarak gözlerimi araladım. Sanki benim hakkımda konuşulmamış gibi herkes gülümseyerek bana bakınca bozuntuya vermeden ben de aynı şekilde karşılık verip gözlerimi ovuşturdum.

 

'Uyumuşum, kusura bakmayın' dedim ortaya. 'Bilge yüzümü yıkayalım' dedim küçük çocuk gibi elimi uzatarak. Asıl mesele dedikoduydu o da bunu bildiği için elimi tutup beni çekiştirdi. Önce banyoda elimi yüzümü yıkadım. Beni kapıda bekleyen Bilge'ye sarılarak karşılık verip montuma uzandım. 'Sigara içicem.' Dediğimde başını sallayıp o da montunu giydi.

 

'Abiiiii, biz bahçedeyiz.' İçeri doğru bağırarak yanıma geldi. Birlikte bahçedeki kamelyaya geçtik üstü kapalı olduğundan ıslak değildi oturulacak yerler.

 

Sigaramı yakıp karşımda oturan Bilge'ye döndüm. 'Anlat yavrum.' Dememle bakışlarını kaçırdı. Kesin bir boklar yedi ben yokken.

 

'Bilgem, güzel ikizim hadi yorma be.' Dedim sigaramdan bir nefes daha alırken.

 

'Özür dilerim. Bugün benim yüzümden saçma sapan şeyler oldu.' Ona anlamadığımı belli edercesine baktım.

 

'Neyden bahsediyorsun anlamıyorum.'

 

'Ben Sait'in yanına oturayım diye Ahmet abinin yanına oturdun ya.' Kısık sesle söylediği şeye güldüm salaktı bu.

 

'Saçmalama kızım. Kendi derdime düştüm zaten, bekle sen el atıcam sizin duruma.' Kalkıp yanıma gelince elimdeki sigarayı uzaklaştırıp tek elimle belimi sardım.

 

'Kıro musun kızım bu nasıl tip' diyip güldüğünde ben de güldüm gerçekten şu an öyle bir manzaraydı. Yanağından bir makas aldım. 'Sen gökyüzündeki güneş ben yollarda çilekeş' diyerek makas yaptığım parmağımı öptüm. Omzuma bir tane vurup geri yerine geçti.

 

'Gerçekten sağ ol Ahu. Benim yüzümden yanlış anlaşıldı.' Devam et dercesine bekledim. 'Sen gittikten sonra abim onlar ne iş. Ahu Ahmetten mi hoşlandı şimdi de falan dedi.' Sinirden gülmekle ağlamak arasında gidip geldim. Bir sigara daha yaktım.

 

'Ben gerçekten anlamıyorum bu abini.' Burdaki abim dediği kişinin Savaş olduğunu anlamak zor değildi. 'Madem başkasından hoşlanabilirim diye düşünüyor niye peşimden geliyor.' Bilmiyorum işareti olarak omuz silktiğinde sigaramdan son nefesi alıp küllüğe bastırdım. Yanımıza Savaş'ın gelmesiyle sessiz kalıp bir sigara daha yakmak için pakete uzandığımda paket önümden alındı.

 

'Maviş sen içeri geç abicim, biz gelicez.' Bilge'yi içeri göndermek için kaldırdığında Bilge bana baktı. Ona gözümü açıp kapattım. Bana üzgün bir bakış atıp içeri geçerken Savaş da onun kalktığı yere oturup paketimi iyice önüne çekip cebinden kendi paketini çıkarıp bir sigara yaktı. Uzandım paketimi almak için tam elim uzanacağı zaman alıp cebine attı paketi.

 

'Yeterince içmişsin Naz.' Diyerek önümdeki küllükteki izmaritleri gösterdi gözüyle. Ona omuz silkip arkama yaslandım.

 

'Nesin sen Yeşilay mı' dedim alayla. Sigarasından bir nefes alırken tebessüm etti.

 

'Kendine çok zarar veriyorsun Naz.' Dedi ciddileşerek. Elim istemsiz bileğimi bulup yeni kabuk tutmuş izi buldu. Gözlerini gözlerime diktiğinde gözlerimi kaçırdım. Çok dikkatli bakıyordu sanki aklımdan geçenleri okuyabilirmiş gibi geldi bir an.

 

'Özür mü dileyeceksin.' Dedim aramızdaki bu saçma konuşma bir an önce bitsin diye.

 

Sigarasını küllüğe basıp masanın üstünden biraz bana yaklaştı. 'Bunca olan olayı bir özürle geçiştirecek bir adam olduğumu sanıyodur madem iki haftadır kaçtığın kimdi Naz?' Lanet olsun ki haklıydı. Bir özür hiçbir işe yaramazdı şu an. Derin bir nefes çektim içime. 'Ben de öyle düşündüm Naz. Geçmişi değiştirmek istesem de yapamam ama gelecek için kötü anların üstünü örtecek iyi anılar eklemeye hazırım.'

 

Bir şey söylemeden önündeki sigara paketine uzanıp bir dal alıp yaktım. Bana kızgın kızgın bakmak dışında bir şey yapmadı.

 

'Sormayacak mısın Naz?' Dedi aramızdaki sessizliği tekrar bozarak. Gözlerine baktığımda sormamı bekler gibi parlıyordu.

 

.

Niye benim için tetik düşürdün?

 

Niye bana böyle güzel bakıyorsun?

 

Niye üzülmemem için çabalıyorsun?

 

Niye peşimi bırakmıyorsun?

 

Niye benim sana kapılmama izin veriyorsun?

.

 

Gibi bir sürü soru dolandı aklımdan. Sabırla benim sormamı bekliyordu. Bu sefer kaçmayacaktı galiba kendinden emin duruyordu, sanki ne sorsam verecek cevabı vardı. Sigaramı söndürüp küllüğe bastım. 'Benim sorucak sorum yok?' Parıltılar gitti önce gözlerinden derin bir nefes çekti içine bense öylece bekledim.

 

'İyi madem sen sormuyorsun ben anlatırım. Ben' dediğinde cümlenin devamını şöyle ya da böyle tahmin ettim. Demekki artık o emindi kendinden ama ben değilim. Daha doğrusu o benim uykulu olduğumu düşündüğü zaman arkadaşlarıyla dertleştiği konuları aşıcağını düşünmüş olabilir ama benim için hala zorduk biz. O yüzden cümlenin devamını beklemeden elimi kaldırdım durması için.

 

'O cümlenin devamını getirme' dedim zor da olsa. O an gözlerime kırgınlıklıkla bakınca devam etmek zorunda hissettim. 'Benim kafam hala karışık ilk benden duyki karşılıksız kalmasın.' Dememle tebessüm etti dudakları. Ben de onun gibiydim duygum olduğundan kaçacak değildim sadece korkuyorum.

 

Ayağa kalktığında gideceğini sandım. Bana doğru gelip kollarını iki yanımdan geçirip beni kapana aldı. Alnını alnıma dayadığında gözlerimi kapattım. Nefeslerimiz birbirimize karışacak kadar yakındık.

 

'Söyletmedin ama bil Naz. Ben bu saaten sonra ona göre davranıcam. Bana gelip neden diye sorarsan bu sefer seni beklemem söylemek için.' Alnını alnımdan ayırdığında gözlerimi açtım. Paketimi masaya koyup eve geçti. Bir kaç saniye öylece arkasından bakıp ne yaşadığımızı sorguladım.

 

Bilge kapıdan çıkıp beni de yerimden kaldırana kadar öylece durdum orda. Beni kendi evlerine götürene kadar bir şey konuşmadık. Odasına çıktığımızda baştan başlayarak anlattım. Sonuna kadar dinlemeden tepki verirsen asla devamı gelmez diye uyardığım için şu an karşımda kıvransa da tek kelime etmemişti.

 

'Son' dedim bitirdiğimi anlasın diye. Öncelikle biraz yatakta ayılıp bayılarak olayı dramatize etti. Şaşkınlığı geçene kadar ona biraz zaman tanıdım. En sonunda adam akıllı karşıma oturduğunda dikkatimi ona verdim. Şu an Mert yoktu anlatabileceğim, akıl danışabileceğim bir tek o vardı.

 

'Hayırlı olsun bebeğim, darısı başıma amin' adam akıllı oturdu diyordum ya siktir edin onu. Hala dalga derdinde bu.

 

'Bilge iki dakika beynini kullan. Mantıklı davranmam lazım. Dışardan bir göz olarak yorumla yoksa giderim.'

 

'Tamam tamam gitme. Zaten duygularının ikimizde uzun zamandır farkındaydık bu konu da hemfikiriz di mi?' Dediğinde kafamı salladım. 'Şimdi sen uyanmadan önce baya konuştuk. Seninle ilgili şeyler sordu ne sever ne yapar eder gibi. Yavuza karşı hisleri bitti eminsin di mi dedi. Ben de o evi sattığı zaman bitmişti yası dedim. Başkaaaa' dediğinde düşünmesi için zaman verdim. 'Heh işte herkesle hep samimi mi falan diye sordu. En son senin Berkle dans videonu falan görmüştü.' Dediğinde göz devirdim. 'Sonrasında uyanmışsın zaten. Az yelloz değilsin ha' diyip güldüğünde ben de güldüm. 'Valla gerisi bende de yok yavrum. Biz dışarı çıkınca ne konuştularsa demekki bu ilişkiyi yapabileceğine karar vermiş.'

 

'Bak Ahu.' Diyip elimi tuttuğunda dikkatimi iyice ona verdim. 'Abimi tanırım ben amacım seni bir şeylere zorlamak asla değil ama onun için de zordu sana adım atmak. Adamın bunca yıl büyük konuştuğu her şeyi yutturdun. Ama şunu söyleyim abim eğerki kendinden emin olmasa asla sana bunları söylemezdi. Demekki gelebilecek her zorluğu kabullenmiş.' Kafamı salladım sadece düşünmem gerekiyordu. Sırtımı yatak başlığından aşağı kaydırıp yastığa uzandığımda kollarımı açtım gelmesi için. Gece lambasını söndürüp kollarıma geldiğinde sımsıkı sarıldı bana.

 

'Abimle sarılıyor gibiyim' dediğinde kafasına yavaşça vurdum. Savaş'ın kıyafetlerini çıkarmamıştım benim de burnuma onun kokusu geliyordu. Telefonum titreyince Mert'in yarım saat önceki azarlarından biridir diye düşünüp tekrar aynı şeyi yaşamamak için elime aldım. Telefonu açtığım gibi ondan bir çok cevapsız arama ve benden haber alana kadar attığı mesajlar vardı. En son da yarım saat önce tekrar arayıp beni tehdit etmişti o telefonu bir daha açma gör bak ne yapıyorum diye. Telefonu açtığımda Bilge de omzumun üstünden kafasını kaldırınca görsün diye ona biraz daha döndürdüm telefonu. Aramızda gizli saklı yoktu zaten. Merte uyuyacağıma dair cevap verince iyi geceler demişti. Tam telefonu kilitleyeceğim zaman yukardan tekrar mesaj gelince Bilge kıkırdamaya başladı. Mesaj Savaştandı.

 

Aç bakalım ne yazmış diyen Bilge'ye ters ters bakıp mesaja girdim.

 

Savaş: ...Fakat ne kadar saklasak nafile

Bir şey var aramızda

Senin gözlerinde ışıldıyor

Benimse dilimin ucunda...

 

'Ohaa romantik çıktı bizimki' Bilgeyi umursamadan yüzümde tebessümle parmaklarımı gezdirdim klavyede.

 

 

 

Güzel şiirdir severim:Siz

 

'Odun musun kızım bu ne bari emoji atsaydın' diyem Bilge'yi umursamadım. 'Oha buna bile görüldü atmadan yazıyor, fena düşmüş bu sana' dediğinde ikimizde ekrana düşücek mesajı bekledik.

 

Savaş: İyi geceler Naz. Üstünü ört. :)

 

'Sen seni seviyorum demesen de olur be abi' Bilgeyi umursamadan mesajı yazıp gönderdim. 'Lan abim bilmez onu mal gibi kalmasa bari'

 

Binlerce kez iyi geceler sana:):Sen

 

Savaş: Binlerce kez beter olsun gece senin ışığın yoksa❤️

 

'Oha biliyormuş. Lan bir de kalp atmış' Bilge'nin sözlerine kulak tıkayıp. Mesajı beğenip çıktım uygulamadan. Telefonu yerine bırakıp gözlerimi kapadım. Savaş'ın kokusuyla uykuya daldım.

 

*

*

*

 

Sabah aşağıdan gelen seslerle gözlerimi açtım. Odadaki banyoda işlerimi halledip Bilge'yi uyandırdım. O da hazırlanınca beraber kol kola aşağı indik. Salona girdiğimizde hazırlanan masayla gözlerim büyüdü. Bilgelerin annesiyle Savaşınkiler kaplıcaya gitmişti hafta sonu için. Bilge salatalıktan bir tane kendi ağzına atınca ben de bir tane attım. Elinde krep tabağıyla Barış geldi.

 

'O bizim uykucular da uyanmış.' Diyip Bilge'nin saçına öpücük bıraktı. Ben elimdeki salatalığı ağzıma atmak için kaldırınca birden arkamdan gelen biri elimi tutup ağzına attı. Arkamı döndüğümde elinde ekmek sepetiyle duran Savaş göz kırpıp mutfağa döndü. Boş bir sandalyeye kuruldum zira yeni ergenliğe girmişim gibi dizlerim titremişti. Ben o sözü söylemişim gibi davranırım derken böyle açık olmasını beklemiyordum. Gafil avlamıştı yine beni. Barış Bilge için karşımdaki sandalyeyi çekince o da kurulmuştu. Onlar tekrar mutfağa dönünce ikimizde birbirimize bakakaldık.

 

'Nolmuş be bunlara. Dün kafalarını bir yere falan vurmuş olmasınlar.' Bilge'nin sorusuyla kafamı sallayarak güldüm. Dün biz burda kalınca onlar da Savaşlarda kalmışlardı.

 

Elinde çayla Sait girdi. Kendimi gelin evine gelmiş gibi hissediyorum. Birazdan çeyizlerini inceleyip yorumlayacağız galiba. 'Günaydın Sait abi' Bilge'nin sözleriyle kendimi toparladım. Sait'e baktığımda o da ilk içeri girdiği gibi değildi.

 

'Ne abisi be Sait desene kızım destek ol bana' dediğimde Bilge önce şaşkınca bana bakıp sonra Sait'e baktı. O da gülümsüyordu.

 

'Sen nasıl istersen öyle davran, bakma sen buna' deyince Bilge kafasını salladı.

 

'Noluyo burda' Barış gelip baş köşeye oturunca bakışları bizim aramızda döndü.

 

'Bilge Sait'e abi demesin bence. Sonuçta ben de demiyorum.' Diyerek onun ağzını yokladım. Hepimiz ondan çıkacak söze kitlendik.

 

'Boz Ahu tüm düzeni, doğruları boz.' Dediğinde göz devirdim. Bilge dudak büküp hızlıca toparladı. Kıyamıyorumki hiç ona.

 

Savaş yanımdaki sandalyeyi çekip bana göz kırptı. 'Niye dellendirdin yine bunu' dedi gözüyle Barış'ı gösterirken.

 

'Bilge de Saite abi demesin dedim ondan' dedim benim de moralim bozulmuştu. Bu iş düşündüğümden daha zor olucak galiba. Bilge'nin yanında oturan Sait'e baktığımda ifadelerinden bir şey anlamadım.

 

Kapının çalınmasıyla Savaş ayaklandı. Ali Abi elinde börek tepsisiyle içeri girdiğinde modum yerime geldi.

 

'Abii börek mi açtın bizeee?' Dedim ortamın havasını dağıtmak için. Gelip burnuma bir tane hafifçe vurdu.

 

'Şebek' Bilge'nin yanına gidip saçlarından öpüp Barış'ın yanındaki diğer baş köşeye oturdu.

 

Herkes tamamlandığı için yavaş yavaş kahvaltılıklardan almaya başladım. Çayları kimse almak için ayaklanmayınca ben kalkıp sırayla bardakları doldurup yerime geçtim.

 

*

*

*

 

'Akşamki maça bizde gelicez' Bilge'nin sözüyle tüm herkes dikkatini ona verdi. Bana bakıp göz kırpınca ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. Mahalle maçı varmış akşam karşı mahalleyle genelde çoğu kişi izlemeye geliyormuş. Bizimkiler oynuyor diye ısrar etmişti Bilge. Ben de onun için kabul etmiştim.

 

'Gelme deme şansımız' Barış abinin gülerek söylediğiyle Bilge şımarıkça sırıtıp eliyle sıfır işareti yapınca Sait'in ona bakarak içten gülüşünü gördüm. Acilen bunları bir araya getirecek plana ihtiyacım vardı.

 

'Gelip uslu uslu izleyeceksiniz.' Savaş'ın sözleriyle göz devirdim. Allah aşkına ne yapabiliriz maçta.

 

'Bu ikisi bir araya gelicek ve uslu durucak. Bunlar şeytanın Muğla şubesi' Barış'ın sözleriyle sinirle ona döndüm.

 

'Ha ha ve ha' dediğimde Bilge ve ben dışında masadaki herkes gülmüştü.

 

'Abicim sana sorucam unutuyorum. Sen ne işle meşgulsün.' Ali abinin sözleriyle biraz düşündüm. Söylesem de bir şey olmazdı artık.

 

'Çeviri işi var. Bir de arada boks falan' deyip lafı çevirdim.

 

'Boks derken lisanslı herhalde.' Sait kaşı kalkık bir şekilde bana bakıyordu. Diğerleri de merakla bana bakınca pmuz silktim.

 

'Yandı lisansım' yalan değildi eksik bilgiydi. Çayımdan bir yudum alıp arkama yaslandım fazla yemiştim.

 

'Nasıl yandı?' Barış'ın sorusuyla yandan Savaş'a baktım umrunda değil gibiydi.

 

'Sizin yumruklarınız gerçekten silah sayılıyor mu?' Ali abi neyseki dalga geçerek de olsa beni kurtarmıştı.

 

Tam ağzımı açmış cevap verecekken Savaş çayından bir yudum alıp bana döndü. 'Yumruklarını bilmem ama gözleri silah sayılır.' Ağzım açık ona bakakalırken sanki normal bir şey demiş gibi önüne dönmüştü. Masaya baktığımda herkesin benimle aynı tepkide olduğunu anladım. Savaş gülerek parmağıyla açık olan çenemi itince yutkunmak zorunda kaldım.

 

Kafamı sallayarak kendime geldim. Önümdeki suyu alıp kafaya diktim. Ortalık çok sıcak oldu birden.

 

'Az önce benim kulaklarım yanlış mı duydu? Yoksa bizim kalas Savaş Ahu'ya yürüdü mü?' Sait'in tepkisi Savaş'ı güldürürken diğerleri de ona hak verircesine kafa salladı. Kendine gel Ahu sen iki lafa eriyecek kız mısın?

 

'Ben de duydum' Ali Abinin gülerek söylediğiyle kendime geldim. Savaş hala kıs kıs gülüyordu. Bildiğin ağına düşüyordum.

 

'Bu arada Naz' diyerek bana döndü tekrar sandalyesinde 'İstersen tehdit say akşam sana bakan tek gözde kendi mahallem, başka mahalle demem yakarım. Sonra bana trip falan atma.'

 

Ona bu sefer ukalaca bir gülüş atıp sandalyede ona döndüm. 'Elini görüyorum ve arttırıyorum. Sana söz söyleyebilecek duruma geldiğimizde, sana değen göze değil ama senin gözünün değdiği ilk gözde seni cayır cayır yakarım Savaş Zeybek.' İyice ona doğru yaklaştım şimdi nerdeyse burunlarımız birbirine değiyordu. 'Beni sakın hafife alma. Ben senin ezberini bozarım.' Masadan kalkıp tabağımı alıp mutfağa geçtim.

 

Bir kaç saniye sonra Bilge elinde tabakla içeri gelip kapıyı kapattı. 'Kızım siz şaka mısınız?' Dediğinde beni de çekip masaya oturdu.

 

'Ne diyorsun Bilge her zamanki halimiz.'

 

'Saçmalama kızım yaydığınız enerjiden, yangın yerine çevirecektiniz ortalığı.' Ona döndüm dışardan belli miydi?

'Kızım sizin ilişkiniz aşırı ateşli olucak ha. Bak ilerde bana anlatmazsan yemin ederim bozuşuruz.' Dediğinde kafasına hafifçe vurdum.

 

'Gel içeri geçelim. En son sen kalktıktan sonra abimi kendine getirmek için uğraşıyorlardı.' Dediğinde ikimiz birlikte içeri geçtik.

 

 

Bölüm Sonu🎉🎉🫶🏻

 

Bir sonraki bölüme kadar kendinize çok iyi bakın❤️😘

Loading...
0%