Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@simurganka45

Keyifli okumalarrr❤️😘

 

 

Ahu Nazlı Anlatımıyla

 

'Biraz daha uyanmazsan su dökerim' zorlanarakta olsa bu tiz sesle gözlerimi araladım. Karşımda hazırlanmış bir şekilde bana kızgın bakmaya çalışan Bilge'ye gülümseyerek yataktan çıktım. Yanağına bir öpücük kondurup odasındaki banyoya ilerledim. Odasında banyo olması büyük lükstü. İşlerimi halledip dünkü salopeti giydim. Saçlarımı dağınık ev topuzu yapıp odadan çıktım.

 

Bilge bana bir ton söylenerek bir yandan da aşağıya indiriyordu. Mutfaktan gelen sesle kafamı kaldırdım. Sibel teyze gülerek bana doğru yaklaşıp öptü. Biz de yardım etmek için kolları sıvadık.

 

'Ahum güzel kızım, sen otur istersen biz hallederiz' demesiyle Bilge bana bakmaya başladı. Şeytan diyor geç otur salona çalışsın köle ama kıyamadım tabi.

 

'Yok Sibel teyzem sen söyle ne yapayım'

 

'Tamam o zaman Bilge kızım sen patates kızart, Ahum sen de menemen yap bizimkiler çok sever, ben de bu börekleri pişiriyim.' Görev dağılımıyla üzerime önlüğü geçirdim. Bu sırada Sibel teyze de bana malzemeleri çıkarmıştı.

 

Biber ve domatesleri yıkadım ama soğan yoktu. 'Soğan var mı Sibel teyze' sonuçta menemen soğansız olmazdı.

 

'Var güzelim ama Savaş soğanlı sevmiyor' o zaman Savaş abime bir soğanlı menemen yaparız di mi yaparız yaparız abimiz sonuçta.

 

'Soğansız tadı olmuyor ama siz bilirsiniz' diye sahte bir sitem ettiğimde bunu Bilge anlamış bana sen adam olmazsın bakışı atıyordu.

 

'Avukat hanım haklı, çok istiyorsa kendi yapsın' arkadan gelen sesle oraya döndüğümüzde Barış abi bize bakıyordu daha sonra bana bakıp göz kırptı. Bilge abisine göz devirerek önüne döndü. Sibel teyze de bana soğanı verince zaferle güldüm ama kötü haber daha soğanı soyarken gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Sertçe akan burnumu çektiğimde biri beni tezgahtan uzaklaştırdı.

 

'Evde kalırsın kız sen, bırak ben doğrarım soğanı' Barış abiye minnetle bakıp cama doğru ilerledim. Dışardan gelen hava iyi gelmişti. Bu sırada bahçe kapısından giren üçlüden kara gözlerin bakışları beni bulmuş daha sonra göz devirerek önüne dönmüştü. Koskaca mahalle abisi göz devirmekten utanmıyor da hiç.

 

'Soğanlar tamam, ben kapıyı açıyorum' Barış abinin sözleriyle tekrar eski yerimi aldım. Çıkartılan tavaya biraz yağ koyup kızmasını bekledim.

 

'Günaydın güzellikler' sese döndüğümde Savaş abim ve arkasındaki Seher teyzemi görmemle gülümsedim ama bu gülümsemem uzun sürmedi. 'Sana da günaydın Naz' elindekileri masaya bıraktığında Seher teyze ile sarılıp soğanları yağa attım.

 

'Yardım edilecek bir şey var mı Sibelcim' Seher teyzenin sözleriyle kavrulan soğanlara biberleri de attım.

 

'Yok her şey hazır. Ahum da menemeni yapınca otururuz.' Seher teyze yanıma gelip tavaya baktığında domatesleri de atıp tavanın altını kısıp kapağını kapattım.

 

'Soğanlı yapmışsın.' Demesiyle ikimiz de güldük. Biraz önceki tavrından da anladığımız üzere oğluyla anlaşamıyorduk.

 

'Öyle oldu:)' dememle o da kıkırdadı. Allahım gerçekten bu tatlı kadına o adamın annesi olmak reva mı sadece soru dndnd

 

Son olarak yumurtayı da kırıp çırptım. İşte şimdi hazırdık.(Çaktırmadan beleş menemen tarifi dndn)

 

Herkes yaptıklarını eline alıp salondaki masaya ilerlerken ben de önlüğü çıkartıp peşlerine takıldım menemenimle.

 

'Günaydın' diyerek menemeni ortaya bıraktım. Dün odaya çıkarken herkesle tanışmıştım zaten Savaş abim dışında,ailesi çok şekerdi.

 

'Ellerine sağlık kızım, menemen çok güzel görünüyor.' Savaş abimin babası Ali Asaf Amcaya gülümseyerek malesef boş bırakılan tek sandalye olan Savaşın yanına oturdum.

 

'Zehirlenmeyelim' Savaşın sözleriyle bir kaç kişi gülerken Seher teyzem çok ayıp adlı nutuğunu okuyordu.

 

Barış abi bana göz kırparak lafa girdi 'Sen yiyemezsin zaten kardeşim, Ahu soğanlı yaptı, nerden bilsin kız' diyerek güldüğünde ben de güldüm şirince.

 

'Yaa Savaş abi öyle mi, tüh yiyemeyeceksin şimdi.Bilsem koymazdım' dediğimde bu durumu bilenler gülüyordu. Sol tarafımdaki melek ise bugünkü bilmem kaçıncı yalanımı hızla deftere geçmekle meşguldü😂

 

'O kadar yapmışsın ayıp olmasın' diyerek menemenden tabağına aldığında ben başta olmak üzere herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. O ise hiç umursamadan ekmekle menemenden alıp çayla çiğnemeden yuttu. Zorla yediği belliydi ama neden yapmıştı.

 

Tabağıma Sibel teyzenin zorla bu bitecek diye koyduğu şeylerle bakışıyordum. Çoğunu yesem de haşlanmış yumurta bana bakıyordu. Hayır menemen yaptık buna gerek var mıydı? Karşımda oturan Bilgeye doğru kısık sesle 'Bilge yumurtamın beyazını yer misin' diye seslendiğimde büyükler Barış abinin yeni projesini dinlediği için rahattım.

 

'Çok tokum, çiğnemeden yutsan' ah Bilge sen beni yaktın

 

'İki dk içinde yemezsen Sibel teyzeme söylerim' yandan sinsice gülerek bana bakan Savaşa göz devirdim. Aklınca benden soğanlı menemenin intikamını alıyordu.

 

Onun tabağına baktığımda her şeyi bitirdiğini keyifle çayını içtiğini görünce denemekten zarar gelmez diyerek ona döndüm.

 

'Savaş abim, sen beyazlarını yer misin?' Yumurta yememek için yapılan her şey mübahtı. Bana bakıp kafasını iki yana salladığında sinirle önüme döndüm. Hayır gerçekten niye bana yardım edeceğini düşündüysem. Keşke Barış abi konuşmasaydı o kesin yerdi. Ya da Mert burda olsa kendi sarısını bana verir tabağıma bile koymazdı beyazı. Daha dün okula gitmeden görmüştüm ama özlemiştim. Onun dışında bir ailem yoktu ondandı bu düşkünlüğüm. Ben düşüncelere dalmışken karşımdan bana elini sallayan Bilgeyle kendime geldim.

 

'Kız tamam bırak yumurtayı, ne daldın gittin.' Omuz silkerek tabağımdaki yumurtayla oynamaya başladım.

 

'Aklıma Mert geldi. O olsa tabağıma bile koymazdı' dediğimde Bilge bana elini uzatıp sıktı. Önüme döndüğümde tabağımda yumurtanın sadece sarısı kalmıştı. Göz gezdirdiğimde Savaşın bir şeyleri çiğnediğini görmüştüm.

 

'Teşekkür ederim' dediğimde çayından bir yudum aldı, ağzındakileri yutup bana döndü 'Ben yemedim' dediğinde gülümseyerek önüme dönüp kalan sarıları yedim. İnkar ediyordu ama o yemişti çünkü ben sadece teşekkür ederken o yemedim demişti neden teşekkür ediyorsun demedi. Zeki bir kızdım ama yemiş gibi yapmak benim de işime geldi.

 

*

*

*

 

Kahvaltı sofrasını toplamış hep birlikte salonda çay içip sohbet ediyorduk. Bugün hafta sonu olduğu için galiba herkesin tatiliydi. Çok güzel bir ailelerdi ilk defa böyle bir ortamda olduğum için bana yöneltilen soruları cevaplıyor ama çoğunlukla onları gözlemliyordum. Güzellerdi fazlasıyla kıskanmamıştım ama özenmiştim keşke demiştim keşke benim de bir ailem olsaydı. Kapının çalmasıyla Sibel teyze açmaya gitmiş bizde gelenin kim olduğunu öğrenmek için bekliyorduk.

 

İçeri önden Sibel teyze girdiğinde gülümseyerek bana bakıyordu. Arkasından giren Mert ile herkes kim olduğunu merak etse de ben sevinçle yerimden kalkmış onun açtığı kollarının arasına girmiştim. Kimin ne düşündüğü şu an hep olduğu gibi ikimizin de umrunda değildi. Bir kaç kez Bilge'yi bıraktığı için beni bulması zor olmamıştı. İkimizde birbirimizden ayrıldığımızda arkamı döndüğümde bana sinirle bakan iki abi merakla bakan gözler ve sırıtan Bilgeyle ben de ona gülümsedim.

 

'Hoş geldin tekrar Mert oğlum, geç hadi' Sibel teyzenin sözleriyle Mert boğazını temizledi. 'Merhaba öncelikle hoş buldum. Merakınızı gideriyim ben Ahumun ev arkadaşı Mert' dediğinde Ali Asaf amca ve Selim amcayla el sıkışıp abilerin önüne geldi. Kolunun altında olduğum için ben de tabi.

 

'Mert Sözüpek' diyerek Barış abiye elini uzattı. Barış abi sertçe elini uzatarak sıktı. 'Barış Yiğit Yandaş' ikinci bir şok bunun ikinci ismi mi vardı.

 

Ordan ayrılıp yüzüne o sert haline getiren Savaş'ın önüne geldik. 'Mert Sözüpek' dedi tekrar Mert ben ise iyice gerilmiştim biran önce gitsek iyi olurdu. 'Savaş Efe Zeybek' üçüncü bir şok. Onlarda el sıkışınca Bilgeyle sarılıp biraz önce oturduğum yere oturduk. Hayır ben diyorum biran önce gitsek bu diyor oturalım.

 

'Ee Mert, sen ne işle meşgulsün' Serdar amcanın sorusuyla Mert ona döndü. Ben de telefonumu çıkarıp Bilgeye mesaj attım.

 

Bir şey yap kalkalım. Aşırı gerildim.:Siz

 

İkizim: Abimler kudurdu bu anı kaçıramam sjjsjsn

 

Mesajı okuyup ona göz devirdim. Mert ise hala ona sorulan sorulara cevap veriyordu. Su içmem için ayaklandım. Mutfağa gittiğimde teyze ikilisi de beni takip etmişti.

 

'Kız Ahum dün o kadar yok dedin' Sibel teyzenin sorusuyla suyumu içip ona döndüm. Alışmıştık artık yadırgamıyordum. Belki biri de bana ev arkadaşım diye karşı cinsi tanıtsa ben de aynı düşünürdüm.

 

'Yok Sibel teyzem siz yanlış anladınız. Mert benim abim gibidir. Tek ailem.' Dediğimde ikisi de gülmüştü. Bu sırada tabiki mutfağın daimi müşterisi Savaş abim gelmiş masaya oturup bir sigara yakmıştı.

 

'Neyse biz içeri girelim. Ahum sen çay kaynayınca doldurup getiriver kızım artık olur mu' Seher teyzenin emrivakisine el mecbur kafa sallayıp ben de Savaşın karşısındaki sandalyeye oturdum. Gözleri sese bir an kalksa geri telefona döndü.

 

Sigaram yanımda olsa ne iyi olurdu diye düşünürken gözüm masanın üstündeki pakete kaydı. Battı balık yan going diyerek 'Savaş abiii' sonunu uzatarak seslendiğimde bana baktı. Kafasını ne var diye salladığında gözlerimle paketi gösterdim. Bir şey demeden paketi önüme doğru itti. Ben de hiç gurur yapma gereği duymadan içinden bir tane alıp yaktım.

 

'Eyvallah abi' dedim sigaramdan bir fırt alıp. Belli belirsiz dudağı kıvrıldı.

 

'Eyvallah bizden' dediğinde bu maço haline güldüm. Sigarası bitmişti ama içeri geçmemişti. Muhabbette etmiyordu ben de sigara içtiğim için girememiştim.

 

'Sevgilin mi?' Demesiyle ona döndüm. Aslında onu kızdırmak vardı ama muhabbet açmışken konuşmamazlık olmasın.

 

'Değil' diyerek kısa bir cevap verdim. Aynen Ahu ne güzel muhabbet ama.

 

'Senin var mı abi?' Diyerek muhabbeti devam ettirmeye çalıştım.

 

'Çok soru soruyorsun Naz' diyerek yerinden kalkıp içeri geçti. Hayır söylesen nolur sanki mal. Seninle konuşmaya çalışan ben de hata. Sigaramı bitirince ayağa kalktığımda salondan çıkan Mertle gülümsedim. İşte doğdu güneşim.

 

'Gidelim mi Narçiçeğim' Merti kafamla onaylayıp odadan çantamı almak için Bilgeyle merdivenlere yöneldim. Mert de bu arada kapıda sohbet ediyordu hep böyleydi zaten çabuk adapte olurdu.

 

'Kız ne konuştunuz Savaş abimle, bir gittiniz gelmediniz mutfaktan' diyerek ima yaptığında çantamı alıp ona göz devirdim.

 

'Bana aşkından çöllere düşmüş onu anlatıyordu.' Dediğimde gülümseyerek koluma girdi.

 

'O da yakın bence.' Sözlerine anlamsızca baktığımda beni ilerletti.

 

'Ne demek istedin' merdivenlerden inerken bir yandan da niye öyle bir şey söylediğini anlamaya çalıştım.

 

'Bir şey demek istemedim ikizim. Yoksa sen olsun mu isterdin' sözlerine inanmasam da üstüne gitmedim. Nasıl olsa dökülürdü yakında.

 

Büyüklerle vedalaştığımda gençler bizi Mert'in arabasına kadar takip etmişti.

 

'Bir gün bize de bekleriz' Mert Barış abiye sarılırken o da aynı şekilde karşılık verdi. Bunlar ne ara böyle olmuştu.

 

'Geliriz, sen bizim teklifi düşün' ne teklifiydi acaba neyse Mert anlatırdı zaten.

 

Mert Savaş'a da el sıkışarak veda ederken o Bilge ye sarılırken ben Barış abiye ilerledim. Sarılsam abartı mı kaçar acaba diye düşünürken Barış abi kollarını iki yana açtı. 'Gel bakalım avukat hanım, görüşürüz' dediğinde ben de sarılarak ona karşılık verdim. Gerçekten güven veriyordu.

 

'Görüşelim Barış abi' ondan ayrılıp Savaş'a yöneldim. Benim ona yaklaşmamla bakışları bana döndü acaba ona da sarılsa mıydım. Aman sarılıyım nolcak sanki diyerek kollarımı açmış ona bir iki adım atmıştım ki cebinden bir sigara çıkarıp yaktı.

 

'Sigaram var, ayrıca temastan hoşlanmam' dediğinde aklıma kafede sarıldığı arkadaşları geldi. Salak kafam onunla bir iki muhabbet edince beni sevdi sanmıştım. Ona kafa sallayarak kollarımı yana düşürdüm. 'Güle güle Savaş abi' ona görüşürüz demek içimden gelmemişti.

 

Bilge beni döndürüp sarıldığında düşen modum yerine geldi. 'Bize daha sık gelmelisin bebek. Ayrıca o Savaş abim salağını da kafaya takma' bir şey söylemeden sarılışımı sıkılaştırdım. İkiz dene dene en sonunda birbirimizin neler hissettiğini anlar olmuştuk.

 

'Gören de pazartesi buluşmayacaksınız sanır. Ayrılın artık' Mertin isyanıyla beni ensemden tutup arabanın açık olan kapısından içeri oturttu. Savaşın ne zaman gittiğini anlamasam da kol kola olan abi kardeşe el sallayıp önüme döndüm.

 

*

*

*

 

Mert eve geldiğimizde benim neler yaptığımı dinlemiş daha sonra kendisi yaptıklarını anlatmıştı. İkimizde dışarı çıkmak istemediğimiz için film izlemeye karar verdik. Abur cuburları sehpayla önümüze aldığımızda filmden vazgeçip benim izlemeye doyamadığım Zoo dizisini açtık. (İzlemeyenler varsa tavsiyedir. Hayvanlar uğradıkları mutasyon sonucu kendi güçlerinin farkına varıyor. Bir grup araştırmacı da nedenini bulup krizi çözmeye çalışıyor)

 

'Narçiçeği sormayacak mısın?' Mert'in sorusuyla ona döndüm. Ne sormam gerektiğini düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi. Anlamış olacakki devam etti 'Ettikleri teklifi' dediğinde aydınlandım. Nasıl aklımdan çıkmış.

 

'Unuttum onu, söyle bakalım ne teklifi' diziyi çok fazla izlediğim için umrumda değildi.

 

'Kızım ne oldu sana, ne bu leyla tavırların. Aşık falan mı oldun bir günde. Senin beni arabaya bindiğimiz gibi darlaman gerekiyordu' söylediklerinde haklılık payı olsa da bir şey demedim.

 

'Aile ortamları çok güzeldi di mi?' Dediğimde sorunumu anlamıştı. Beni kendine doğru çekip saçımı öptü.

 

'Senin de ailen var narçiçeğim. Benim senin ailen.' Haklıydı. Düşsem de o vardı kaldırmak için, ağlasam o vardı omuz olmak için, hastalansam o vardı iyileştirmek için bana hem baba hem anne hem kardeş hem abi olmuştu iyi ki vardı.

 

'İyi ki varsın, hep ol yakışıklım' ortam fazla duygusaldı toparlamak için konuyu değiştirdim. 'Teklif işini kaynatma' dememle o da gülerek lafa girdi. 'Anlattım işte bizi, onlarda isterseniz burda size bir ev ayarlayalım falan dediler' gülümsedim aslında iyi olabilirdi. Burası hem okula daha uzaktı hem de küçüktü. Ayrıca mahalle hayatı da tam bizlikti ama kafamda öğrenci apartmanında bile bize karşı çıkarlarken mahalledeki o dedikoducu teyzelere nasıl katlanırız sorusu geldi.

 

'Bilmiyorum, orda bizim ikimizin kalması hoş karşılanmaz. Keyfimiz kaçmasın bence sen ne düşünüyorsun' dediğimde o da güldü büyük ihtimalle bu düşüncem karşılıklıydı.

 

'Ben de aynı şeyi düşündüm onlara da söyledim. İlk yadırgarlar ama sonra alışırlar dediler'

 

'Biraz düşünelim derim ben ama sen gidelim dersen, peşini bırakmam bilesiiiinn' diyerek ona sokulduğumda o da kahkaha attı. Kazım papanın taklidi her zaman bizi güldürüyordu.

 

'Bence de Narçiçeğim' dediğinde dizlerine uzandım o da her zamanki gibi saçlarına elimi atıp okşamaya başladı.

 

Yarın maç vardı ama bunu bir emrivakiye getirsem daha iyi olurdu.

 

*

*

*

 

'Anlamıyorum seni Ahu, hayır paraya da ihtiyacımız yok. Olsa da ben sana destek çıkarım. Gitme şu dövüşe' Maç günü gelip çatmış ben Mert'e söylemiş ve şu an azar işitmekle meşguldüm.

 

'Kenara para koysam fena mı olur? Hem sevdiğimi biliyorsun.' Dudağımı büzdüm bu hep işe yarıyordu.

 

'Ne dersem diyim gidiceksin di mi?' Başımı salladım. Kollarına bana sımsıkı sarıp başımın üstüne öpücük kondurdu. 'O zaman dikkatli ol.' Parmak uçlarıma yükselip yanaklarından öptüm.

 

'Şans öpücüğümü de aldım, akşam ben de bu iş.'

 

*

*

*

 

'Karşına çıkarıcakları rakip Kaplan. Tanıyorsun zaten ama yine de dikkatli ol. Hep söylesem de yapmıyorsun ama yine söylüyorum eğer bir sıkıntı olursa pes et. Hiç bir şey senden önemli değil.' Ömer yani patronumun ellinci kez ettiği tekrarı dinleyip gülümsedim. Hazırdım biraz sonra çıkacaktım. Ellerimdeki bandajı da sarıp beraber kafese doğru ilerledik.

 

Rakibim olan Kaplan lakaplı kız bana göre daha yapılıydı bir kaç kez izleme fırsatım olmuştu, iyi dövüşüyordu. Benim ismimin de anonsuyla kafesin içindeki yerimi aldım. El sıkışmak için ona ilerlediğim zaman bana ukalaca güldü. İlk hatasını yapmıştı rakibi küçük görmek.

 

Arkasında bulunan patronu da bana bakarak havluyu önüme attı. Akıllarınca bana zaten yenileceksin pes et diyorlardı ama daha Anka'yı tanımıyorlardı.

 

Maçın başlamasıyla rakibin bana gelmesine izin vermedim. Bu seferki taktiğim saldırı yapmadan mümkün olduğunca savunma yapıp hem rakibi kazandığına ikna etmek hem de yormak. Attığı yumruklardan kaçmıştım. Aklımın bir anlık karışmasıyla gelen darbeden kaçamayıp yere kapandım. Bandajlı elimi kaşıma götürdüm kan vardı. Herkes karşı tarafa bahis yatırdığı için tezahüratlar yükselirken çevik bir hareketle ayağa kalkıp saldırmaya başladım.

 

Yenilip pes ettiğimi sandığı için bu onu sersemletti. Kalkmasına müsade etmeden bir yumruk daha attım. Geri çekilip kalkmasına müsade ettim. Yerinden kalktığı gibi hızla bana doğru koşup beni telle arasına aldı. Bir kaç yumruk yedim ama bu beni daha da gaza getirdi. Nefesimi kontrol edip bir diz attım karnına. Uzun bir mücadeleden sonra her ne kadar darbe alsam da maçı almıştım.

 

Kasadan parayı alan patronu beklerken bir anda yüksek seslerin gelmesiyle baskın yediğimizi anlayan herkes kaçmaya çalıştı. Ömer hemen kolumdan tuttu kimseye görünmeden arka çıkıştan çıktık. Bu artık hazırlıklı olduğumuz bir durumdu ilk kez başımıza gelmemişti.

 

Kaşımdaki ufak açılmayı saymazsak şu an içerde olduğumuzu kimse anlamazdı çünkü üstümüz ikimizin de gayet normaldi. İkimiz de kot tişört gitmiştik. Ömer sırtına çantayı takıp elimi tuttu. Arabaya doğru gitmeye başladık. İçerde olduğumuza dair kimse bir şeyi ispat edemezdi büyük ihtimalle sorguya çekip bizi salarlardı. Dediğim gibi biz bu işe dün başlamadık. Kullanılan her şey sahteydi. İçerde bahis oynayanlar bile ismimizi veremezdi bu işin üstünde büyük adamlar vardı.

 

Beklenilen oldu biz arabaya gittiğimiz sıra alındık ve şu an ekip otosunda ifade vermeye gidiyoruz.

 

Her şey tam dediğim gibi oldu. Bizi sorguladılar ama hiçbir delil olmadığı için oradan tesadüfen geçen iki kişi olduğumuza ikna olmak zorunda kaldılar.

 

Tam emniyetten çıkmak üzereyken karşıdan gelen tanıdık simayla içimden sabır çektim. Gerçekten şu an bir tek Savaşın görev yaptığı yere denk gelmem kaderin bana oyunuydu gel de şimdi hesap ver. Beni gördükten sonra kaşları çatılmış bir şekilde bize doğru gelmeye başladı. Olay çıkmasın diye Ömer'e beni arabada beklemesi için gönderdim.

 

'Senin burda ne işin var Naz'

 

'Seni görmeye geldim abi, ne iyi yapmışım di mi' aslında son sarılma olayına kızsam da bu onunla dalga geçmeyeceğim anlamına gelmezdi. Bu arada benim sol taraftaki melek yakında sağ meleğin kitabı alıp ona devam edicek dndjd

 

'Komik değil Naz' halbuki biz çok güldük. Ben hala ona bakarken onun bakışları kaşıma gitti. Elleri tam kaşıma değecekken bir adım geri gittim.

 

'Temastan hoşlanmıyorsun abi, sorun yok' sözlerime cevap vermedi ben de zaten bir şey desin diye söylemedim. 'Neyse arkadaşım bekliyor, sana kolay gelsin' diyerek bir şey demesine izin vermeden taksinin yanında bekleyen Ömer'in yanına gidip beraber taksiye bindik.

 

Ömer beni eve bırakıp paramı vermişti. Çoğu kişi kazanacağımı düşünmediği için beklenenden daha fazla kazanmıştık. Yanından ayrılıp eve çıktım. Mert bugün arkadaşına gitmişti yalnızdım duş alır yatardım.

 

*

*

*

 

Ders bitmişti. Bilgeyle beraber çıkışa doğru yürürken yine bana otobüste bakıştığı çocuğu anlatıyordu. Kaşımı sorsa da cevap vermeyince maça çıktığımı anlamıştı. Bugün devam zorunluluğunu sorun etmeyen hoca olsa gelmezdim zaten. Dün duş alınca tüm acılar ortaya çıkmış sabah karnım ve sırtımda ağrıyla uyanmıştım. Bilge'nin konuşmasını telefonunun çalması bozarken ben de banka oturup onu beklemeye başladım.

 

Kısa süreli bir konuşmanın ardından banka gelip yanıma oturdu.

 

'Kuşum arayan Serkan Abimdi, sana selamı var. İznin olursa numaranı istiyor.'

 

'Aleykümselam da yaptığın ima hiç hoşuma gitmesi bilesiin' dediğimde omuz silkip önüne döndü.

 

'Veriyim mi numaranı' omzuma vurduğunda canım acısa da sadece derin nefes alıp verdim. Bilge de yaptığını anlamış olucakki özür dilemeye ardından da ben sana gitme demiyor muyum adlı eserini okumaya başladı.

 

'Ver Bilge ver, kim istiyorsa ver numaramı. Yeter ki sus Allah'ını seviyorsan. Sus da istersen tuvaletlere yaz numaramı' bıkkınca söylenerek durağa doğru ilerlemeye başladım.

 

Bilge de telefonundan büyük ihtimalle numaramı atıp koluma girdi. Hiçbir şey olmamış gibi bana bir şeyler anlattı. İkimizin arasındaki bu bağı seviyordum ne olursa olsun, ne söylenirse söylensin alınmıyorduk.

 

Dolmuş için ayrıldığımızda telefonuma gelen bildirimle şarkım durdu.

 

05*********: Selam Nazlı Ceylan Serkan ben:)

 

Numarayı kaydedip mesaja geri döndüm.

 

Aleykümselam Serkan:):Siz

 

Serkan: Aleykümselam ne kızım gel bizim mahallede abi olarak işe başla bi dendjdkd

 

Hem harbi hem barbie işinize gelirse:):Siz

 

Serkan: Gelir gelir gelmez mi;)

Serkan: Ben sana şey diyecektim. Akşam yine oturalım diyoruz sen de gelsene

 

Yazdığı mesajla biraz düşündüm. Gitmeme gerek yoktu. Onlardan biri değildim ve geçen sefer mecburen katılmıştım. Ben böyle düşünürken bir mesaj daha geldi

 

Serkan: Bu sefer de benim davetlim olarak gel Nazlı Ceylan kırma beni

 

En fazla ne olabilirki. Evet bu büyülü kelimeyi söyledim ya evren bana ebeminkini nasıl tersten gösterir el birlik izleriz artık dndjd

 

Tamam o zaman:Siz

 

Serkan: Sen bana konum at akşam 8 de alırım seni. Görüşürüz Nazlı Ceylan👼🏻

 

Görüşürüz.:Siz

 

 

Bölüm sonu😘🎉

Loading...
0%