@simurganka45
|
Keyifli okumalar❤️🫶🏻
Ahu Nazlı Anlatımıyla
Buluşma saatine az kaldığını fark edince Mert'in yanından kalkıp odama geldim. Havalar sonbahar olmasına rağmen Muğla hala sıcaktı sadece akşamüstü hafif esiyordu. Bir kot şort çıkarıp üzerine beyaz crop giydim. Maçtaki yaralarım belli olduğu için kollarımı ve sırtımı kapatmak için kiremit rengi bir gömlekle kombinimi tamamladım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp parfümümü sıktığımda hazırdım. Ufak bir çantaya gerekli eşyalarımı koyduğumda hazırdım.
(Giydikleri siz beğenmediyseniz kendi düşündüğünüz ile devam edebilirsiniz)
Zilin çalmasıyla Serkan'ın geldiğini anlayarak kapıya doğru ilerledim. Mert de peşimden geldi. Kapıyı açtığımızda karşımızda oldukça şık görünen bir Serkan bizi bekliyordu. Gülümseyerek 'Hoş geldin' dediğimizde o da aynı şekilde karşılık verdi. Beyaz spor ayakkabılarımı giymek için eğildiğim de samimi bir şekilde sohbet eden ikili dikkatimi çekmişti. Ellerim belimde tek kaşım havada onlara doğru baktığımda bana gülüp Mert alnıma öpücük kondurdu.
Serkan kolunun altına alıp beni asansöre doğru ilerletti. 'Anlatıcam Nazlı Ceylan' dediğinde ben meraktan kudurmak üzereydim. Kapının önündeki bebeğe Serkan'ın kapımı açmasıyla oturdum. O da kendi tarafına oturup arabayı çalıştırdı. Ben ise hala Mert ile olaylarını düşünüyordum. Gerçekten bu ara arkasından sürekli iş çevrilen Ali Rıza beye dönmüştüm.
'Anlat, artık valla çatlıycam şimdi' dememle Serkan arabayı tek avcuyla döndürünce benim kafada kavak yelleri esmeye başladı. Bu harekete sadece ben düşmüyorumdur umarım.
'Çok bile dayandın. Bak şimdi anlatıcam ama beni kesmeden dinle' ay iyice gerildim. 'Kardeşim ile Mert aynı bölümde çok yakınlar. Dolayısıyla sürekli görüşür olduk Mertle. Bize gelip geldikçe de muhabbetimiz arttı. Her buluşmada senden bahsediyordu. Sonra seni anlattı fotoğraflarınızı falan gösterdi. Yani aslında o gün seninle çarpıştığımızda ben seni zaten tanıyordum. O yüzden kitlendim,beklemiyordum sadece.' Şaşkınlıkla onu dinledim. Ne demem gerektiğini bilemedim kafam allak bullak oldu.
'O zaman o kitaplar da senin' dediğimde başını sallayarak cevap verdi. Bir ara bizim bölümün malum kitapları pahalı ben de alamamıştım bir ikisini. Mert bir gün elinde kitaplarla gelip arkadaşımı artık ihtiyacı yokmuş dediğinde sevinçten havalara uçmuştum. Şimdi ise mahcup hissettim.
'Kızım asma yüzünü, sadece aramızda gizli saklı kalmasın diye anlattım. Pişman etme beni, gül hadi' dediğinde bu ince düşüncesine ufak da olsa gülümsedim. Buluşma saati gelmişti artık biz de mahalleye girmiştik zaten.
'Senin için sorun olmazsa üzerimi değiltirsem' kafamı salladım. O kadar şey yapmıştı. Yolun geri kalanında biraz daha konuştuk neyseki en azından bazı konularda kafam netleşmişti. (Konuşmalar spoi vereceğinden onu söyleyemiyoruz malesef dndjd ilerde belki flashback gelir)
İki katlı Barış abilerin evine yakın bir müstakil evin önünde durduğumuzda Serkan'ın arkasından ben de inip incelemeye başladım. Serkan ise benim verdiğim tepkileri izliyordu. Ya Serkan iyi kazanıyordu ya da babası zengindi çünkü ev ben burdayım diyecek şekilde dizayn edilmişti. Bu dış görünüş olarak değil. Verandasındaki detaylar, köşede duran mini şelaleli küçük süs havuzu, peyzajı çok ama çok güzeldi insanın yaşama sevincini arttırıyordu. Ben büyülenmiş gibi etrafa bakarken Serkan'ın belimden hafifçe yönlendirmesiyle evin girişine doğru ilerledik.
'Çok güzel eviniz, güzel günlerde oturun' beğenimi gizleme gereği duymadım.
'Bizimkilerde hanidir seninle tanışmak istiyordu.' Anahtarla kapıyı açtığında ben söylediği sözde kalmıştım. Serkan yine hareket etmem için belimden içeri hafifçe itti. Bu da iyi alıştı bizi iteklemeye neyse...
İçeri girmemizle kapı direkt modern şekilde dizayn edilmiş salona açıldı. Çok abartı yoktu ama yaşam olduğunu belli edicek kadar detaylar vardı. Ben etrafı incelerken orta yaşlı masmavi gözlü sarı saçlı Bilge'nin 30 yıl sonraki hali gibi güzel bir kadın belirdiğinde ne yapacağımı şaşırdım. Serkan artık alışkanlık ettiği belden itme operasyonuyla beni annesi olduğunu tahmin ettiğim kadının önüne getirdi. Kadın ise bana gülerek bakıyordu, geliceğimi biliyordu galiba çünkü hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermemişti.
'Yakından daha güzelmişsin Nazlı kızım, Ben Yelda bu iki koca bebeğin annesiyim' dediğinde bana açtığı kollarının arasına girdim. Ulan Mert eve gelince yedim seni. Ayrıldığımızda kadınının arkasındaki küçük boy Serkan'ı görmemle sırıttım. Onu duymuştum ama görmek nasip olmamıştı genelde dışarda görüşüyorlardı Mert ile ya sa ben evde yokken.
Emreyle de sarılıp tanıştıktan sonra üçümüz salona sohbet etmeye geçmiştik. Bilgeye yolsa kısa bir özetle haber verdiğim için şu an nerde kaldın diye bildirimlerimin anasını sikiyordu. Ona geliceğimizi söyleyip Serkan beyin hazırlanmasını beklerken tatlı sohbetimize devam ettim. Bugünkü buluşmaya Emrenin de geleceğini düşünmüştüm ama kendisi Mert beyle maç yapıcakmış. Bir dahaki sefere deyip beni geçiştirdi. Şaka bir yana Emre çok tatlı biriydi görünüş olarak olduğu kadar tavır olarak da abisinin aynısıydı. Sık sık annesine ve bana iltifat ederek bizi baya pohpohladı. Bir ara konu Serkanların karşısındaki eski evlerinin boş durduğuna Mert ile oraya istersek yarın taşınabileceğimize gelse de onlara düşünüyoruz diyerek geçiştirdim.
'Ben hazırım,hadi çıkalım Narçiçeği' sonunda beyefendi çıkıp gelebilmişti. Saçlarının nemli olduğuna bakarsak duş almıştı. Üstüne basit oversize lacivert bir tişört altına siyah bir kot giymişti ama yakışmıştı. Zaten yakışıklı biriydi. Ayrıca artık sırrını söylediği için bana Mert'in hitap şekliyle hitap etmişti. Benim açımdan çok bir sorun yoktu ama Mert bunu duyunca kudurucak büyük ihtimalle dndjdjdn
'Sonunda teşrif ettiniz' diyerek Yelda teyze ve Emreyle vedalaşıp çıkışa doğru ilerledik. Büyük ihtimalle bu eve son gelişim olmayacaktı.
Kapıdan çıkacakken gözüm kapının ordaki canavara kaydı. Bir motorsiklet yakışıklı olabilir mi ama yakışıklıydı işte. Daha fazla geç kalmamak için çok fazla bakamadım ama Allah biliyor içim gitti...
'Benim oğlana senin de dibin düştü di mi?' Kafamı salladım. Senin mi diye soracak kadar salak değildim bu sözden sonra.
'Uslu bir kız olursan seni gezdiririm.' Şu an gözlerimden kalp emojisi çıktığına yemin edebilirim. Motorsiklete zaafım vardı. Eğer kendimi güvence altına alacak parayı tamamlarsam ilk işim kesin motor almak olur. Zaten bir grubum var motorculardan oluşan gazladıkları zaman artçıları olarak eşlik ediyorum arada bana da verdikleri oluyor. Mutluluk ve özgürlük o an benim için gerçekten iki teker üstünde oluyor.
Konuşa konuşa yürüyerek sonunda kafeye gelebilmiştik. Biraz önceki mesajında Bilge herkesin geldiğini tek eksiğin Serkan olduğunu söylemişti. Onu tembihlemem sonucu kimseye benim geleceğimi söylememişti. Serkan girdiğimizde suratlarını kendi görmek istiyormuş öyle dedi. Bir nefes alıp kapıyı açtığımda geçen günkü masanın daha kalabalık olduğunu gördüm. Serkan artık benim hareket mekanizmam olduğundan eli belimi buldu. Onlardan uzak olduğumuzdan hala bizi fark etmemişlerdi. İlk fark eden bize doğru yüzük dönük Sait abi oldu. Onun bakmasıyla tüm kafalar bize döndüğü zaman Bilge kalkıp bana sıkıca sarıldı.
'Serkan Abimi bir ara alnından öpücem. Masadakilerin yüzlerini gördün mü' demesiyle ben de kafa salladım. Şu an büyük ihtimalle yanlış anlaşılmaya çok müsaitti ama Serkanla konuştuğumuzda ikimiz için de ne düşündüklerinin önemli olmadığı konusunda anlaşmıştık.
Bilgeyle ayrıldığımızda Serkan da masadakilerle selamlaşmış boş bir sandalyeyi çekmiş beni bekliyordu. Ben de herkese topluca selam verip çektiği sandalyeye oturdum. Kendisi de yanıma oturduğunda kızlar kendi aralarında bir şeyler fısıldaşıyor. Savaş ve Barış abi ağzının içinde homurdanıyor. Bilge ve ben, Sait ve Serkanla konuşuyorduk.
'Bir an bizi ektin sandık Serkan' bu geçenki Yağmurdu. Bir şeye de burnunu sokmasa hatrı kalırdı.
'Annem Ahu'yu bırakmadı bir türlü,ondan geç kaldık' hayır niye hesap veriyorsak. Tabi bu soru açıklayıcı olmak yerine herkes de daha çok soru işareti oluşturmuştu. Ayıkla pirincin taşını ben arkama yaslanarak izlemeye başladım Serkan nasıl başladıysa öyle bitirsin bakalım.
Serkan'ın bir şekilde konuyu toparlamasını Bilgeyle keyifle izledik. Başımıza gelen garsonla bir şeyler söylemek için ona doğru döndüğüm de bir ses tarafından söyleyeceklerim ağzıma tepildi. 'Narçiçeğine de limonata' gerçekten yeto Mert yemedin içmedin ben ne yerim içerim onu mu anlattın sen Serkanlara. Serkan ise sanki hep böyle bir durumumuz var gibi önüne döndü. Tabi beyefendiye hava hoş şu an masadaki kızların dedikodu malzemesi hatta en önemlisi Barış ve Savaş ikilisinin öldürücü bakışlarından nasibini alan benim.
'Motorla gazlasak mı, baya oldu' kendi kadar güzel olan bu soruyu soran Nisaya teşekkürler. Gerçi niye seviniyorsam kız sanki seni davet etti. Aman boş ver be iç ses hayallerimiz var bizim de...
'Olur aslında, özledim ben de' Sait abi'nin sözleriyle ona döndüm aslında hiç motorcu tipi yoktu. Asla rahatından ödün vermeyen arabacı tipi vardı. Şimdi alıcı gözle baktım da gerçekten o da iyiydi baya Allah'ım nasıl bir mahalle bu yaz dizisi mi çekiyoruz...
'Olur, her zamanki düzende yapalım, herkesin artçısı belli' diyen Yağmur bana nispet yaparcasına söylemişti. Yani diyorduki bizim bir düzenimiz var burda senin yerin yok.
'Sait sen Yağmur'u alsan artçı, Nazlı kalmasın' Serkan'ın sözleriyle Sait abi bir şey söylemeden Yağmur atladı.
'Ay yok ben binmem,Sait hızlı sürüyor' ne hız mı en sevdiğim.
'Sorun yok, siz düzeninize devam edin, ben birini çağırırım' sonuçta gruba yazsam illaki biri müsait olurdu. Herkes bana anlamaz gözlerle bakarken canım ikizim benden önce açıklamayı yaptı sağ olsun.
'Bebeğim sık sık motorcu arkadaşlarıyla gazlıyor. Seve seve kabul ederler. Hatta hep kavga çıkıyor kimin artçısı olucak diye' dediğinde Esin bana vayy diyerek konuştu.
'Eee neye göre karar veriliyor. Kavgayı kazanana mı artçı oluyorsun' bunu başkası sorsa yanlış anlardım ama Esin'i gözlemlediğim kadarıyla yapı olarak böyleydi. Nedense sevmiştim onu.
'Yok, kim beni önüne oturtma ya da motoru verme teklifi sunarsa ona artçı oluyorum' dememle masadaki komedi dans üçlüsü bunlar Savaş, Barış ve Serkan oluyor öksürmeye başladı. Sanırım önüne oturtma kısmı biraz yersiz oldu aman neyse laf ağızdan çıktı bir kere.
'Senin için sorun olmazsa, benim artçım ol. Gerek yok yabancı birine' Sait abinin sözleriyle Serkan'a baktım gözlerini açıp kapatınca onayladım. Normalde onay almazdım ama sonuçta bugün onun davetiyle onun ortamına girmiştim.
Hep birlikte kalktığımızda beyler de motorları almaya gitmişti. Sırayla hepsi geldiğinde sevinçten utanmasam ağlayacaktım. Bebekleri çok güzeldi hepsinin. Son andan Nisa'nın işi çıkınca bir kişilik artçı boşluğumuz bile olmuştu. Sırasıyla herkes artçısını alırken ben de Sait abinin yanına doğru ilerledim. Bana kaskı uzattığında beklemeden artçı kısma kurulup kaskı taktım. Herkes tamam olduğunda Savaş'ın arkası boştu birden bize doğru gelince vizörü açıp ona baktım.
Nerden çıkardığını anlamadığım hırkayı bana uzatınca ne oluyor manasında kafamı salladım. Elinde tuttuğu kaskı üzerindeki ceketiyle şu an ayrı bir karizmatikti kerata.
'Beline bağla' emrettiniz. Ulan Allah'ın öküzü neyse diyerek belime bağladım hırkayı. Benim kararlılık şaka mı dnndd
'Çok basma Sait' ne sanıyor bu kendini de herkese emir yağdırıyor. Şeytan diyor de nesin sen padişahın sol taşağımı ama işte sadece diyor. Sait abi başını salladığında inşallah yapmaz diye dua etmeye başladım.
'Sıkı tutun' Sait abinin sözleriyle ceketin yanlarını sıkıca tuttum. Gazladığında şu an aşırı mutluydum. Sırayla trafiğin olmadığı yerlerde gezerken kendimi özgür hissediyorum. Her ne kadar hızlı gitmek istesem de Sait abi söylenenlere uymuştu arka arkaya hızlı denmeyecek şekilde turluyorduk. Adamların hepsi devletin nadide memurları olunca illegallik yapmıyorlar tabi. Bir kaç turdan sonra anlaştığımız benzinlikten durup hep birlikte indik.
'Sait abiii' bu samimiyet nerden geldiyse aman neyse bazı konularda her şey mübahtır. Benim seslenişimle herkes bize döndü zaten bir yuvarlak çizmiş dönüşte nerden gideceğimizi konuşuluyordu. 'Giderken ben öne binsem' yavru köpek bakışlarımı atmaya başladım. Çok özlemişim binene kadar farkında değildim. Sait abi bir bana bir Serkan'a baktı. Ulan adam babam sanki ondan izinsiz bir şey yapamaz olduk.
Sait abi onay alınca ben tam hevesle ağzını açmasını beklerken tabi yine araya biri girdi asla şaşmasın aman Allah korusun 'Olmaz, Naz sen de benimle geliyorsun' Savaş'ın sözlerine göz devirdim. Bu adamın benim mutluluğum da valla da billa da gözü var. Herkes yine aynı şekilde binip gazlarken geriye ikimiz kalmıştık.
'Ben istersen burdan taksiyle eve giderim, dokunulmaktan hoşlanmıyorsun' ona bakarak söylediğime ne tepki verdiğini kaslından dolayı görememiştim. Neyseki bizi bu dertten kurtarıp vizörü açtı sol taa aman Savaş.
'Haklısın' demesini beklemiyordum. Ama hemen topladım kendimi. O ise benim beklemediğim bir hareket yapıp motordan indi. Yanıma gelmeye başladığında acaba arkamı dönüp kaçsam mı diye düşünmedim değil ama kuyruğu dik tutarak yanıma gelmesini bekledim. Aramızdaki bir adımlık mesafeyi kapatıp beni belimden motora doğru yönlendirmeye başladı. Biri Sevda mahallesi erkeklerine belimde kumandam olmadığını onlarsızda yürüyebildiğimi anlatabilir mi?
Motorun önüne geldiğimizde beni belimden tutarak motora bindirdi. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken kaskı elimden alıp giydirdi.
'Ne bakıyorsun Naz, sürmek istemedin mi? Al sür' ben hala olayın şokunu atlatamamışken arkama geçti. 'Çok fazla hızlı gitme' dediğinde kafa salladım. Arada basardım ama bunu bilmesine gerek yok.
'Sıkı tutun' dediğimde hiç beklemediğim bir şey yapıp ellerini karnımın üzerine doladı. Bu adam geçen bana temastan hoşlanmıyorum dememiş miydi? Bugün bir tuhaftı ama neyse. Anahtarı çevirip bir iki ara gaz verdim. Emanete bak be bebeğim gibi. Vitesi atıp ilerlemeye başladım. Şu an çok mutluydum. Arada biraz hızlansam da Savaş'ın karnımı daha çok sıkmasıyla duruyordum ama aşırı keyifliydi. Mahalleye girdiğimizde zaten bir daha vermez battı balık yan going diyerek biraz yanladım. Sonunda bizimkilerin yanına tekrar kafeye geldiğimizde kızlar dağılmış bir tek Bilge kalmıştı. Motordan inen Savaşçım herhalde kaçırma ihtimalime karşı beni de kucaklayıp indirdi. Aslında aklımda tam olarak o vardı. Kaskı çıkarıp Sait Abi'ye geri verdim.
'Abi çok sağ ol, her ne kadar gazlamamış olsak da eğlenceliydi' dediğimde Sait abi gülmüştü.
'Yeterince gazladın bence' Savaş da kaskın bozduğu saçlarını düzeltiyordu.
'Kız o ne güzel yanlamaydı' Barış abinin sözleriyle düşes selamı verdim. 'Şımarık' diyişlerini duysam da umursamadım.
'Hadi narçiçeği, yarın okul var. Ben seni bırakıyım' Serkan'ın sözleriyle Bilge ile istemesek de vedalaştık. Gerçekten her Allah'ın günü buluşmak yetmemeye başladı artık.
Serkan beni motorla eve bırakıp dönmüştü. Ben de Mert'e olayları anlatmıştım. Motorla ilgili yerleri anlatırken bana kesinlikle en yakın zamanda bir motor almamız gerekiyor demişti. Odalarımıza geçtiğimizde hızlı bir duş alıp pijamamı giydim. Telefonu elime aldığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj olduğunu görünce bugünkülerden biridir diye düşünerek açtım.
05*********: Sen bana aklımla başım arasındaki mesafe kadar yakınsın Sen bana aklımda başım arasındaki mesafe kadar da uzaksın Sen bana haramsın tövbe tutmaz İflah olmazsın sen asla, İyi geceler Nazlı Ahu...
Mesajı okuduğumda güldüm. İnşallah Bilge sözlerimi ciddiye alıp numaramı tuvalete yazmamıştır çünkü beni işleten biri değilse nur topu gibi bir anonimim oldu. Mesaja görüldü atıp uygulamadan çıktım. Salak mesaj yüzünden uyuyana kadar Karlos-Yaren Yanarım düeti çalıcak dndnd
Bölüm sonu:)
Hikayeyi beğendiniz mi?
Sizce anonim kim? |
0% |