@simurganka45
|
Keyifli Okumalar😘💙🎉🩵🐥😊
Son bölümden bir hafta sonra kaldığımız yerden devam😘
Ahu Nazlı Anlatımıyla
Sağa sola dönerken artık uykuma devam edemeyeceğimi anlayıp tavana bakmaya başladım. İlk uyandığım zaman beynimin açılması için biraz zaman gerekiyor. Tavana boş boş baktığım dakikalardan sonra biraz olsun kendime gelince komidinin üzerinden telefonumu aldım. Gözlerimi ovuşturup ekrandaki saatin yanlış olup olmadığını tekrar teyit ettim. Ne demek saat daha 6. Neyim ben bizim mahallenin yeni horozu mu dnndjdk.
Tekrar uyumak istesem de uykum olmadığı için el mahkum yataktan kalktım. Bir haftalık regl sürecim boyunca boykot edip toplamadığım odama şöyle bir göz atıp banyoya ilerledim. İşlerimi halledip banyodan çamaşır sepetiyle çıktım. Yerdeki kıyafetlerimi tekrar katlamaya üşendiğim için kirli temiz ayırt etmeden sepete attım. Odayı havalandırmak için pencereyi açarken yandaki makyaj malzemelerine bakınca yüzüm buruştu. Mecbur orayı da toparlayacağız.
Kendi çamaşırlarımı makineye renkli çamaşırlar ilk olacak şekilde koyduğumda daha çok yer olduğunu gördüm. Normalde olsa yapmazdım ama yer olduğu için boş sepetle ilk Mert'in odasına ilerledim. Dana gibi yatıyordu. Bana göre daha düzenli de olsa onun da sandalyesinin üzerinde biraz kıyafet vardı onları sepete attım. Odadan çıkmadan üstsüz yattığı için kasları belli olan Mertin yanına süzüldüm. Yastığa kafasını koyduğu için dudakları büzülmüştü. Komidinin üzerindeki telefonu alıp bir kaç selfie aldım ifşalık. Yanağına tüy gibi bir öpücük bırakıp odadan ayrıldım.
İkinci oda olarak ilk kapı olan Çınar'ın odasına girdim. Kendisi düzen tertip hastalığına sahip olduğu -kendisi sadece normal düzenli bir insan Ahu abartıyor snjs- için jiletti odası. Kenarda duran kirli sepetini aldım. Yine Merte uyguladığım tarifenin aynısını uygulayıp odasından çıktım.
Ateş'in odasına girdiğimde kıyafetleri Çınar kadar düzenli olsa da kitapları darmadağın bir şekilde masadaydı. Kirlileri alıp bir kaç kitaptan rastgele yerler okudum. Onun telefonuna da bir kaç süpriz bırakıp çıktım.
Son olarak Toprak abimin odasına diğerlerine nazaran ultra sessiz girdim çünkü kendisinin kuş gibi uykusu vardı. Yavaşça odaya girerken bir yandan gözüm onun üstündeydi neyse ki uyanmamıştı. Neyim ben mit ajanı mı? Ndjdjd Kendi kıyafetlerini yıkamış olucak ki bomboştu kirli sepeti. Onu boş verip yatağın karşısındaki çalışma masasının üstündeki dosyaya ayak ucumda ilerledim. Tam kapağını açmıştım ki belimden kavranmamla çığlık atıcakken ağzımın kapanması sonucu içime attım çığlığı.
'Demek odamda küçük bir fare var?' Abimin bir yandan güler gibi sesiyle beni yatağına götürürken cevap versem de ağzım kapalı olduğu için boğuk sesler çıkarabildim sadece. Beni yatağa kendi kolunun altına alıcak şekilde oturttuğunda bana döndü. 'Hayırdır küçük ajan?' Dediğinde şirince sırıttım. Tam yine ağzımı açıcakken abimin çocuk mıncırır gibi sevmesine göz devirdim. Elinden kurtulamayacağımı bildiğim için sevmesini bitirmesini bekledim.
Abim beni bırakınca derin derin nefesler alıp elimi yanağıma koydum acıtmamıştı ama abartma tozum beni uyuttukları için bir haftadır yeni açılan özelliğimdi.
'Ay abi bir bırak ya, çocuk muyum ben?' Diyip yataktan bie çırpıda kalkıp üzerimdeki çiçekli pijamamı düzelttim.
'Evet Boncuğum başka soru?' Dediğinde göz devirip kapıya ilerledim.
'Çamaşır atıcam ondan gelmiştim' dedim son anda arkamı dönerek. Bir şey demeseler de mahremiyet alanlarına izinsiz girdiğim için açıklama yaptım. Abim benim saçımı öpüp kolunun altında benimle odasından çıktı. Koridordaki sepetlere bir de bana baktı.
'Bıraksaydın güzelim kendileri yıkasın' deyince omuz silkip yerdeki sepete yöneldim almak için. Abim benden önce davranıp tüm sepetlerle benim önümden banyoya ilerledi. Tam makineye atıcakken 'Ben hallederim boncuk' dediğinde yanağına uzun bir öpücükle aşağı indim.
Mutfağa geçtiğimde fırının saatine baktığımda daha yirmi dakikanın geçtiğini görünce ofladım bu günü nasıl bitiricem. Çay suyu koyup yukarı koştur koştur telefonumu almaya çıktım. Abimle banyonun önünde karşılaşınca 'Kahvaltı hazırlıyorum, Savaş'a da yazıcam işe gitmeden gelsin' dediğimde odama çoktan girmiştim.
Abimin önce arkamdan 'Onu da alıyım nüfusuma istersen malum bizim evden çıkmıyor beyimiz.' Dediğinde güldüm. Soyadımız değiştikten sonra Savaş'ın uğraşmasaydınız keşke yakında ben alıcam nüfusuma demesi üzerine bizimkiler baya üstüne oynuyorlardı Savaş kekimin dnjdjd. Cevap vermeden merdivenlerden indim bir yandan Savaş'ı bulup mesaj attım geceki nerdesin, uyudun mu, bu saatte mi uyudun, neyse uymuşsun Mert zorla da olsa söyledi mesajlarını es geçerek.
Kurt bakışlarında life bulduğum hadi uyan:)) Bu mesajı gördüğünde hemen yaptığım mükellef kahvaltıya gel. Seni seviyorum aşk bahçemm😘🩵:Sen
Yazdığım mesajı atınca güldüm. Son zamanlarda Savaşı böyle sözlerle delirtmek hoşuma aşırı gidiyor. Telefonumdan doksanlar türkçe pop listemi karışık çal özelliğini açıp tezgaha geçtim.
Kahvaltının çoğu masaya inmişken abim gelip yanaklarımdan şap şup öptü. 'Oh be ne varsa kızımda var' dediğinde ben tavadaki tereyağından önce eridim. Abime havadan öpücükler attım.
'Günaydın Yenilmez ailesi' diyerek koro halinde gelen üçlüye gülümseyerek geçiştirdim. Onlar uyku mahmuru masaya geçerken biz de abimle kahvaltının son dokunuşlarını yaptık.
'Bal çiçeğim bu ne güzel fotoğraf' diyen Çınar sırıtarak sabah onunla çekildiğim daha doğrusu o uyurken çektiğim fotoğrafı inceliyordu.
Cevap verecekken kapının çalmasıyla elimi yıkayıp kapıya gittim. Tabi ki karşımda Savaş vardı her zamanki gibi siyah kombiniyle. Bu konuda Acun abim bir benimki iki cndkd
'Günaydın Nazım' dediğinde hemen kolları arasına girdim. Onun kafası boynumdayken orayı bir kaç kez sesli öpünce gıdıklandım.
'Günaydın komserrr' diyerek ben de onun yanaklarını parmak ucumda öptü.
'Kahvaltıya gelin acıktımmmm' diye içerde böğüren Ateş'e savaş homurdanırken ben de göz devirdim. El ele mutfağa geçtiğimizde masanın düzenini değiştirip iki ayrı sandalyeyi boş bıraktıklarını görmemle hepsine kötü kötü bakıcakken gözlerini kaçırdılar. Sizinle tenhada denk düşelim aslan parçaları dndjdj
'Kayınçom bensiz boğazından da geçmez' diyen Savaş elimi bırakıp Çınar ve Toprak abimin arasındaki boş sandalyeye oturdu. Ben de çayları koyup diğer boş yer olan Mert ve Ateş'in ortasına geçtim.
Beraber bol kahkahalı ve atışamalı kahvaltı sonrası akşam Bilgelerde buluşmak üzere abimler işe ben de onları uğurlayıp odama geçtim. Kahvaltıyı onlar toplamıştı zaten. Makineye baktığımda kurutma makinesinin durduğunu görüp çamaşırları çıkardım. Hepsini koridorda türkçe pop eşliğinde katlayıp herkesin yatağının üzerine bıraktım tabi arada bunu yaparken abimlerin beğendiğim kıyafetleri (ç)aldım.
Yemek yaptım evi temizledim keyif yaptım duş aldım ama yine de hala saat öğlen 4'tü. Bugün geceyi nasıl göreceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Koltukta boş boş telefonumda takılırken açmamama rağmen bu hafta kaçıncıya aradıklarını saymadığım Soykanlardan bu sefer de arayan Agirdi.
'Efendim' dediğimde bir kaç dakika abartıyorum bir on beş saniye falan sadece nefes sesi geldi. Tam kapatırken derin bir nefes sesi daha geldi.
'Ahu bir haftadır nerdesin abicim sen?' Dediğinde kendimi tutmaya çalışsam da gülmemi engelleyemedim. Abi benim biyolojik ailem şaka mı dndjjdn
'Evimde ailemleyim Agir sizin gibi' dediğimde yine ses gelmedi. Açmasam da attıkları mesajlardan bu konuya taktıklarını onlara şans vermememe üzüldükleri falan fistan yazıyordu cevap vermesem de okumuştum.
'Abicim, güzelim her şeye tamam ama en azından izin ver seni görelim.' Dediğinde bu sefer ben ofladım. Abimin söylediğine göre Seyite söylemiş iş yıktığı için bir süre gelip seni üzemezler balım demişti. Abimlerim gücü şaka mı dnjdnd
'Bakarız' deyip kapattım çünkü hala onlarla kapanmayan hesabım gözlerimi çoktan doldurmuştu. Telefonu alıp keşfete baktım ve bir sürü bizimle ilgili haber yapıldığını gördüm. Bir haftadır mümkün olduğunca kaçınmaya çalışmıştım ama bugüne kısmetmiş.
Ünlü iş adamı Toprak Yenilmez eski soyadıyla Toprak Sarrafoğlu soyismini neden değiştirdi? Aldığımız duyumlara göre sağ kolu olarak bilinen Ateş ve Çınar dışında iki kişiyi daha kendi kütüğüne aldığı bilinen Toprak Yenilmez'in bu hamlesinin amacı ne? İsimlerinin Ahu Nazlı ve Mert olduğu bilinen iki kişinin Türkiyenin üç büyük iş adamıyla bağlantılarının ne olduğu merak konusu.
Dayanamadım twittera girip tt'yi sondan da olsa yakalayan #Yenilmeze tıkladım. (Atılan twettleri yukardaki fontla kullanıcam)
Ayy benim kocam soyadını değiştirmiş böyle daha heybetli olmaları şaka mı dndnndnd #Yenilmez
İki kişi diyorlar Mert ve Ahu Nazlı takipçisinden buldum kim olduğunu bilen var mı #Yenilmez
+Altına aldıklarından biridir yakında reddeder.
+Yukardaki kişinin tweet yenilmezlere gidince gelemeyen pişmanlık hissi
+Abi kızı kardeşleri gibi gördükleri belli yazmışlar da hemen iki karşı cinsi böyle yaftalayamazsınız.
Ay öz aile olmasa da Yenilmez ailesinde tek çürük olmaması auraları Allahım beni de alın aranıza #Yenilmez
Bana kız çok samimiyetsiz geldi para için bunlar. #Yenilmez
Ben de seneler sonra böyle abiler hayali kuruyorum ama millet yaşıyor. #Yenilmez
Şimdi bunlar da ünlü olur #Yenilmez
+Sana kötü bir haber zaten Mert yayıncı Ahu Nazlı'nın da hesabı zaten yüksek takipçili
+Ay ünlü olsun da biraz görelim nasılmış içleri çok merak ediyorum #Yenilmez vlogları istek değil ihtiyaç. Ahu Nazlı bunu okursan yap be bir şeyler.
Kız hakkında yorum yapıcam ama abilerinden korktuğumdan yazamıyorum. Dünya ahiret bacım listesine mecburen eklendiniz Ahu hanım beni de abiniz bilin. #Yenilmez
+Al benden o kadar dostum. Abilere artı bir ekleyin beni de sndnmd
Ahu hiç düşündüğünüz gibi değil aynı okuldaydık çok iyi kalpli biri hak ettiği ailesine kavuştu çekemediğiniz için kötü konuşmayın #Yenilmez
+Adınız haklı mı?
İyi ve kötü bir sürü yorum okudum aslında cevap vermek vardı da abimlerden azar yemeye hiç niyetim yoktu. Aklıma gelen hinlikle sırıttım. Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Telefonumu yanıma alıp Mert'in yayın odasına girdim. Bir kaç uğraş sonucu hazır olduğunda yayını açtım.
Yayın ismi olarak 'Bizimkilerden habersiz yayın açtım çok tehlikeli olucak' yazıp tutturdum. Yayına birileri gelene kadar telefonumdan selfie yapıp altına Mert'in kanalının ismini yazıp yayındayız yazdım ve kalkıp odanın kapısını kilitleyip telefonumu titreşime aldım.
Başlamak için yeterli sayı geldiğinde gülümseyerek ekrana yaklaşıp yazılan bir kaç yoruma göz gezdirdim. Çoğunluk saklanır dediğiniz kız yayın açtı, bu yayın bu yılın yayını olucak gibi bir vibe gibi yorumlardı.
Yanımda getirdiğim sudan bir yudum alıp kameraya döndüm. 'Merhaba arkadaşlar Mert'in kanalına hoşgeldiniz' deyip kahkaha attım. Bu sırada telefonum titriyor Mert arıyordu açmadan devam ettim. 'Bugün beni evde yalnız bıraktıkları için yayın açmaya karar verdim önce biraz oyun oynayalım. Yayın sonunda da soruları cevaplarız.' Deyip internetten oyun bakındım bir pizza yapma oyununu herkes yorumlara yazınca ona girdim. Telefonum ise susmuyor herkes kimin aradığı hakkında yorum yapıyordu. Telefonumu açmayınca gruba yazmaya başladılar.
'Abi oyundayım izliyorsanız aramayın, öptüm hepinizi' diyip oyuna başladım. Oyunda gelen müşteriye istediği pizza yapıp veriyorduk.
Pizzama müşterinin yorumunu beklerken herkesin 'Abin yazdı moderatörü alıcakmışsın' yazıları sonucu mecburen denileni yaptım. Ekranın üst kısmına Mert'in arkadaşlarından biri gelince ona gülümseyip selam verdim.
'Sen bana yorum okur musun Okan' dediğimde telefonda bir şeyler yazıp beni onayladı.
'Kopernik pizzaaaa kopernik pizzaaa. Galeksinin ennnn güzel pizzzzzası pizzzaaaa' dediğimde gelen gülüş sesiyle Okan güldü ben de gülmemek için kendimi tutarak devam ettim. 'Ya ne demek 5 puan. Sana pizzayı getirdim pramasyonunu ben yedim. Yolda koktu senin pizzanı getirdim.' Dediğimde Okan bildiğin kahkaha atıyordu.
'Recep ivedik taklidi yapan hem yayıncı hem güzel kız mı yazmışlar Ahu sana' dediğinde ekrana kalp yaptım.
'Ahu sana bağış yaşıyor şu an. Hepinize teşekkür ediyoruz' Okanın sözüyle kafamı tekrardan oyundan kaldırdım.
'Mert bu paralardan zırnık koklatmam, hepsi benim haberin olsun' dediğimde Okan telefona bir şeyler yazdı.
'Arkadaşlar özel sorulara cevap vermeyeceğiz' Okan'ı abimler büyük ihtimalle bu yüzden yayına aldırmıştı. Oyunu kapatıp yorumları açtım.
'Dünyada cenneti yaşamak nasıl bir his anlatsana bize demiş birisi bilmem abimlere sorun arkadaşlar ' deyip güldüm.
'Abilerinle aran nasıl on numara beş yıldız'
'Sonradan görme demiş birisi daha tam görmedim arkadaşlar görünce söylerim'
'Abinlerden en çok hangisini seviyorsun dhshshs nimet seçilmez arkadaşlar'
'Abilerin bu yayına kızınca ne yapmayı düşünüyorsun diye sormuşlar tabiki de bir sonraki yayında bana yaptıklarını anlatmayı'
'Benim hatalardan ders alma seviyesi' Okanın sözlerinden sonra odanın kapısı hızla çalınınca beklemediğim için irkildim. Baş parmağımla damağımı ittirip kapıya ilerledim.
'Narçiçeği aç şu kapıyı' diyenle Mert olduğunu onayladım. Hemen kapıyı açtığımda Mert ilk öfkelense de umrumda olmadan sandalyeye geri geçtim.
'Arkadaşlar desteğiniz için teşekkürler. Yayını kapatıyorum görüşürüz' diyerek bana fırsat vermeden yayını sonlandırdı. Arkamı dönmeden telefonumu alıp mutfağa geçtim. Bardağımı makineye bırakıp yeniden çay suyu koydum. 'Nar çiçeğim konuşalım mı?' Diyen Mert karşıma oturup bana bakmaya başladı.
'Canım sıkıldı zaten herkes bir şeyler konuşuyordu. Unutma kaoslu bir ortamı dağıtıcak tek şey daha çok kaostur.' Dedim bir yandan omuz silkerken. Çay suyu kaynayıp atınca kalkıp çayı demleyip oturdum. Merte baktığımda başını eğmiş bir şey düşünüyordu.
'Eğlendin mi bari?' Diyerek beş dakikalık sessizliği bozan yine o oldu. Sormadığına göre o da internette yazılanları üç aşağı beş yukarı biliyordu. Cevap vermeden kafamı salladım sadece. 'Seninle bayadır baş başa kalamadık üzerimi değiştireyim sen de film seç izleyelim olur mu?' Dediğinde üstüne baktım abimler gibi takım olmasa da tişört blazer ceket kumaş pantolon kombini yapmıştı. Onu onaylayıp dolapta yesek de eksik olmayan meyvelerden yıkayıp bir tepsiye koyup salona geçtim.
Çok geçmeden Mert salona çaylarla gelince seçtiğim filmi izlemeye başladık. Matrix açmıştım şu an yeni bir filmi algılayacak bir kafada değildik ikimiz de.
'Güzelim acaba tatile mi çıksak, hepimize değişiklik olur.' Bir yandan arkada film oynarken ben Merte elimdeki bardağımla dönerken ayağımı da kendi altıma aldım.
'Bilmem abimler bayadır boşladılar benim yüzümden işleri, yoğun olurlar belki' dedim sesimi olabildiğince normal çıkartırken.
Mert sözlerimden sonra burnumu sıkıp güldü yetmedi saçlarımı karıştırdı. 'Kızım bu hayatta senin için yapamayacağımız şey yok anlamadın mı daha?' Dediğinde düşündüm. Yoktu film başlarken benimle story atıp yayın için aranan yeni kan yazıp atmıştı sırf kızmadığını insanların konuşmaması ve en önemlisi benim iyi hissetmem için.
Mertle filmi boşverip baya uzun sohbet ettik. Gerçekten dediği gibi uzun zamandır beraber yalnız kalamadığımız için ikimize de iyi gelmişti. Bir ara açıp benim yayından kesitlerimi paylaşan sayfalara bakıp gelen yorumlara baya güldük. Akşam olurken bana anlık gelen lazanya yeme isteğiyle marketten eksikleri alıp yemeği hazırladık beraber.
Abimler gelince odalarına duş almaya çıkınca biz de sofrayı hazırladık. Onlar da geldiğinde mutfaktaki masaya kurulup yemeğe başladık.
'Güzelim bugünkü yayın neydi öyle. Yıktın geçtin ortalığı' Çınar'ın sözlerine diğerleri de katıldı. Mert söylemiş olucak ki hiç neden açtın muhabbetine girmemişlerdi.
'Sorma, kor alevimin Recep ivedik taklidine bayıldım.' Ateşin sözleriyle abim yanağımı sevip elimi ufak bir öpücükle taçlandırdı.
Bir ara Mert tatil konusunu açtı herkes en uygun zamanda bunun harika bir plan olduğunu söylerken üstüme gereksiz bir enerji yüklendi tekrardan.
Yemekleri biz yaptığımız için abimler tarafından toplanırken ben de hemen bir kek yaptım Bilgelere gideceğimiz için. Gerçi abim misafir olma işini fazla ciddiye aldığı için bir ton şey almıştı gelirken.
Beraber evden çıkıp soğuyan kekimi alarak Bilgelere geçtik. Savaşla konuştuğumda sadece bizim eksik olduğumuzu söylemiş yine assolistler olarak sona kalmıştık. Zil çok beklemeden Bilge tarafından açılınca elimdeki keki düşürmeden coşkulu bir sarılma yaşadık.
Hep birlikte terasa çıktığımızda sarılmanın çok uzun süreceğini düşündüğümüz için selam vermekle yetindik. Sadece okulu tatil olduğu için ancak ekibimize geri dönebilen Esine sarıldım. Çok vakit geçiremesek de diğerlerine göre baya kendi halinde iyi bir kızdı. (İlk bölümden bir karakter unutmuşum bu kızı djjdjd)
Kimseye sarılmasam da Savaş'ın yanına geçerken ayağa kalkmasıyla sabah birlikte değil gibi kollarının arasına girdim. Ta ki Barış'ın aramıza girip beni kendi kollarına alana kadar.
'Yeminim olsun döverim seni Barış' diyen Savaş'ı Barış bir taraflarına takmadan benimle koltuğa oturdu. İkisinin ortasında kalmıştım. Artık Bilge ve Sait'e sadece gıcıklık yapmasından dolayı ona yumuşamıştım.
'Yav sen büyüdün de gizli gizli yayınlar mı açıyorsun? Bir de o yayında rekorlar mı kırıyorsun? Yerim kız senin ağzını burnunu' diyerek beni hırpalayarak seven Barıştan beni kurtaran Savaş'ın kendine çekmesi oldu.
Bir yandan Barış yüzünden dağılan saçlarımı eliyle nazikçe yatıştırırken bir yandan ayağıyla Barışa tekme atıyordu. Bilge ve Savaşı ortamda görmediğim için dikkatlerinin benden kaymaması için ikisinin arasına girmedim djdjjd.
* * *
Çaylarla kekler yenirken herkesin normal kekimi abartmasını büyük tebessümle kabul ettim. Arada Serkana laf attım, Savaş'ın yanından kalkarak Esine o yokken gruptaki yılanların yaptıklarını özet geçerek dedikodu yaptık. Bilge ve o benden daha çok sinirlenip bir tur daha yaparken ben Ali abiyle konuşan Toprak abimin dizinin ucuna oturdum.
Abim konuşmasını hiç bozmadan bir eliyle belimden tutup beni kendine çekerek yerimi daha da sabitledi.
'Yarın öğleden sonra çıkalım diyoruz' diyen Ali abiyle kaşlarım havaya kalktı.
'Niye ne var yine?' Dediğimde ortam sessiz olduğu için herkes beni duyup kahkaha attı.
'Yarın mahallece mangala gidiyoruz' diyen Emreyle göz devirdim.
'Nolur sürekli etkinlik düzenleyelim. Sakin götümüzün üstüne oturmayalım. Kurt var çünkü bizde' abim ağzımı kapatmaya çalışsa da elinden kaçıp eski yerime çoktan söylenerek gelmiştim.
Akşam devam ederken sabah erken kalkmanın ve boş durmamanın sonucu olarak Savaş'ın kolunun altında gözlerim daha fazla direnemedi.
Savaş Anlatımıyla
'Uyudu senin bebek' diyen Barışla kolumun altına baktım. Bakmamla yüzümde istemsiz bir gülüş oluştu. Kolumun altında öylece ellerini kucağına toplamış uyuyordu bebeğim. Saçlarına ufacık bir öpücük kondurup onu daha rahat etsin diye hafif kucağıma çekip kolumun altına yastık koydum. Ne kadar yorgunsa açmadı gözlerini.
Ben ona dalmış saçıyla oynarken 'Senin böyle olucağına başkası söylese daha önce asla inanmazdım.' Barış'ın sözleriyle bakışlarım onu buldu. Derin bir nefes alma ihtiyacı duysam da Naz uyanmasın diye kısık tuttum nefes alışımı.
'Ne yaptı bana bilmiyorum. Ben bile onun yanında böyle bir adam olduğumun farkına varamıyorum. Elimden gelse yanımdan ayırmam.' Dayanamayarak alnına ufacık bir öpücük bıraktım. Barış bu hareketimle abilerine ufaktan bir göz atınca ben de baktım. Mert Emreyle telefonda bir şeyler konuşurken Sait, Serkan, Ateş Çınar derin bir sohbetteydi. Toprak abi Ali abiyle sohbet etse de bizi görmezden geldiğine emindim.
Devam ettim güzelimin yüzünü izlerken Barışa dönüp normalde bu konuları çok konuşmadığım için fırsat bu fırsat diyerek bölmüyordu beni. 'Hani bu doğru insan zırvalaması diyordum ya önceden o doğru galiba. Arada ikimizde sendeleyip birbirimizi üzsek de Naz yanımdayken sanki kurulu düzenim bu hallerimiz gibi. Onun yanı sanki ta ezelden dizimmiş saçları elimin altıymış gibi... Bazen çocuk olup oyun arkadaşı bazen herkesten korumak için dünyanın en güçlü insanıymışım gibi... Sanki 25 yıllık ömrümde hep o varmış hem de olmadığı zamanlar fark etmeden hasretin çekmişim gibi... Eksikmişim de beni adam etmiş gibi... Sanki bana yeni bir hayat verilmiş gibi...' derin bir nefesle gülerek kafamı iki yana salladım.
'Benim gibi iki laf etmeye üşenen adamı daha çok şair edicek gibi' dediğimde Barış da mutluluğuma ortak olurcasına gözlerini açıp kapattı.
'Bilge enerji mi nesi varmış insanların yaydığı, öyle bir şey mi bilmiyorum ama bize bile bu kadar kısa sürede bizimle büyümüş gibi hissettiriyor.' Derken gülümseyerek boş bardağı alıp semavere geçti.
'Uyudu mu?' Diyen Toprak abi sanki bunun uzun zamandır farkında ama Barışın kalkmasıyla fark etmiş gibi davranıyordu ya da ben paranoyaklaştım. Kafamı salladığımda Barış ve Toprak abi yüzünden herkesin ilgi odağı Naz dı. Herkes ona bakınca yüzünü kendime çekip sarılarak onu gizleme isteğim normal değildi. Naz duymasın ama beni gerçek anlamda Mecnun etmişti. Bunu yanlışlıkla yanında söylesem niye Leylayla anılan Mecnun oluyorsun diye vurabilirdi.
* * *
Bizimkilerle yarın hakkında son konuşmaları da yapınca Serkanla birlikte yürüyerek kafeyi kapatmaya geldim. Bir sorun olmadığını anlayıp çalışanlara yardım ederek kasayı ve kafeyi kapatıp eve geldim. Duşumu alıp kendimi yatağa atmadan her gece yaptığım gibi Naz'ın penceresini kontrol ettim. Sıcaklardan dolayı camı ve perdeyi açık bıraktığı için odamdan yatağı görünüyordu. Aslında yatağı ilk zamanlar orda değildi ama bir gün benim odamdan kendi odasına bakıp ertesi gün yatağını camın karşısına almıştı. Daha fazla bakarsam yarına uykusuz kalıp tüm gece Nazımı izleyeceğimin bilinciyle zor da olsa ayrıldım camın önümden. Pencere araları çok olmadığı için ben de olası durumlardan haberdar olmak için camımı ve hiç adetim olmamasına rağmen sadece güneşliği bırakarak yatağa geçtim.
Sabah alarm sesiyle uyanınca kendime gelip yataktan kalkınca ilk işim yine yatağındaki güzelimi kontrol etmek oldu. Hala bebek gibi uyuduğunu görünce gülümseyerek banyoya geçtim.
Bir farklılık yapıp mangal için siyah rahat bir basket şortu üstüme de siyah tişörtümü giydim. Parfümümü de sıktığımda telefon cüzdan ve anahtarımla salona indiğimde bizimkilerin çoktan kalkıp beraber mutfakta kahvaltı hazırladığını gelen seslerden anladım.
'Aşk bahçemi süsleyen inci çiçeğim misin?' Omlet yaparken anneme bir yandan şarkı söyleyen babama annem gülümseyerek bakıyordu. Babam annemi saçından öpünce kapıda durmaya son verip annemi kendi kollarım arasına aldım.
'Annemden uzak dur yaşlı kurt' dediğimde annem kıkırdarken ben de saçlarından öptüm. Babam kaşlarını çatsa da bu hallerimiz artık günlük rutinimizdi.
Babam yaşından beklenmeyecek çevik bir hareketle annemi tekrar kollarım arasından alınca bana zafer gülüşünü takınarak burun kıvırdı. 'Asıl sen benim karımdan uzak dur serseri. Hanım bir şey söyle şu oğluna'
Ben de boş durmayıp annemin yarım bırakmak zorunda kaldığı kesme tahtasına geçtim. 'O oğlanı babamın evinden getirmedim Ali Asaf' dediğinde babama bakıp göz kırptım. Babam omlete geri dönerken her zamanki gibi homurdanmakla meşguldü.
'O bana tercih ettiğin oğlun gidince bana kalıcağını hatırlatırım. Ayrıca o yokken ben vardım.' Gülerek onların atışmasının keyfini sürerken araya girmedim.
'Sen elin oğlusun. Savaş benim oğlum.' Diyen annemle üçümüzde gülüşlerimizi tutamadık. Gerçekten gelin kaynana toprağına çeker derlerdi de inanmazdım. Nazla annem aynıydı resmen.
Beraber kahvaltı sofrasına oturduğumuzda bir yandan da telefonumu kontrol ediyordum Naz uyanıp yazmış mı diye.
'Benim sevdiğim yanımda sen de öyle telefona bak anca. Ağlayarak günlüğüne yazabilirsin canım oğlum.' Diyen babamla bir afalladım. Bilge kızım kaç yaşında insanlara öğrettiğin şeylere bak.
'Bugün deseler yarına düğün kurarım da' dediğimde annem de babam da güldü bu halime.
'Abileri varken zor gibi ha' diyen annem bir yandan omzuma vurup gülmüştü.
'Neyse oğlum üzülme dua et. Yer gök dua üstüne sonuçta' diyen babamın kahkahasına Naz şu an uyanabilirdi. Ebeveynlerin çocuklarını zorbalamaktan aldığı keyif... Suratım iyiden iyiye düşerken omletimle oynamaya başladım. 'Üzülme be şaka yaptık evlenirsiniz vakti gelince. Nazlı kızım biraz daha büyüsün' diyen babamın evladı olduğum neyseki aklına gelmişti.
Annem de derin bir nefes alınca aslında üçümüz de gerçekten Naz'ı almamızın ne kadar zor olucağının farkındaydık. Naz bunu duysa ben mal mıyım almak ne diye cırlardı kesin. (YAZAR NOTU:Savaşın aklından geçenleri bile Naz duyarsa diye düşünmesi. Erkolara şu seviye tedirgin ediceksin dndkfkfk)
'Allah var ya Nazlı kızımı ilk gördüğümden beri kanım ısındı. Hem kendi hem içi hem de dili güzel maşallah. Hem senin de gözlerinin bile güldüğünü gördük ya Rabbime hep dua ediyorum sizin için' diyen annemin masanın üzerindeki elini öptüm.
'Ben en çok bakışıyla seni hizaya getirmesini seviyorum.' Diyen babam şaşırtmadı yine dkdkkd
* * *
Ayarlanan son minibüsle aracı olmayanları gönderdiğimizde gitmek için hazırdık. Mahallenin gençleri olarak biz organize ettiğimiz için bir kısmımız önden gidenleri karşılamak için mangal yerine geçmişken biz de sona kalmıştık. Ali abi, Barış ben olarak.
Benim arabayı babama verdiğim için Ali abinin arabasına binerek bizde minibüsün peşine takıldık.
'Bu sene az minibüs çıkardık. Geride kimseyi bırakmadık di mi?' Diyen Ali abiyle Barış iki koltuğun arasından çıkardığı kafasıyla bana bakıp güldü.
'Yok abim gelinimiz sağ olsun hepsi ayrı arabayla çıkınca arabası olmayanların bir kısmını onlar aldı.' Ali abiyle ikisi bana gülerken sessiz kaldım. Son zamanların dalga listesinin başındaydım elhamdulillah.
Sonunda piknik alanına geldiğimizde ağaçaların arasında kalan bu yere tüm mahallenin dağıldığını gördük. Gözlerim hızlıca etrafı tarayıp sonunda aradığım kahveyi bulunca adımlarımı oraya çevirdim.
Yaklaştıkça çocukların kahkaha sesi yükseliyordu. Naz tüm çocukları toplamış top oynatıyordu. Yanında büyüklerden sadece Bilge ve Esin vardı. Beni görünce ona göz kırpıp yanına ulaştım. Önce çocukların her biriyle biraz sohbet edip hatırlarını sordum. Sonra Bilge'yi elinden tutup annemlerle baya geniş bir yere oturmuş olan abilerinin yanına ilerledim. Topluca gelsek de çoğunlukla herkes iyi anlaştığıyla takılıyordu. Mangallık şeyler ise mahallede topladığımız parayla alınıp ortak pişirilip herkese eşit dağıtılıyordu. Bu senekinin sponsoru Barış'ın dalga geçtiği gibi Yenilmezlerden başkası değildi biz de katınca önceki yıllara göre daha fazla çeşitten daha çok almıştık.
'Naz biz evlenelim hep yanımda ol. Seninle ayrılmak istemiyorum. Gece kokunla yatıyım sabah gözümü açtığımda ilk seni göreyim' derken bunları oturunca kulağına söyledim.
Nazdan da koluma okkalı bir tokat yedim tabi. Önce bize bakan abilerine gülüp o da kulağıma yaklaştı. 'Ne istiyorsun Savaş çocuk gelin mi oluyim' dediğinde el mahkum susup kaderime razı geldim.
'Nazlı kızım gidince bizim eve geçin Bilgeyle ikinizi okuyum annem unutturma, burdaki kem gözlülerin gözü hep sizde. Herkes benim gibi iki dünya güzeli doğuramadı diye fesatlanıyor.' Sibel teyzenin sözleri ilk zamanlar Naz'ı üzse de o da alışmıştı onun kendisini o doğurmuş gibi davranıp Bilgeden ayırmamasına.
'Bunların nesine nazar değsin anne, çirkin ördek yavruları' diyen Barışa Bilge çoktan kavga için atlasa da ben Naz'ı tuttum zamanında. Kollarımdan kurtulamayınca ayağıyla vurucakken bir koluna Bilgeyi alan Barış'ın ayağını ısırması sonucu emekleyerek Toprak abisinin bağdaş kurduğu kucağına geçti.
'Abi korumalar geldiyse Barış'ı vuralım mı?' Öyle bir tatlılıkta söylüyordu ki sanki güzle bir şey istiyor. Hepimiz ona güldük. Barış ile o ise karşılıklı birbirine sen bittin bakışları hareketleri yapıyordu.
'Vurun kızım ben artık uğraşamıyorum, belki aklı başına gelir' Ömer( Ay bu adamın adını unuttum Bilgelerin babası) amcanın sözleri biter bitmez Barışın ağzı dehşetle açılırken Nazın kahkahasıyla yakında olanlar ona bakıp geri döndü.
* * *
Mangalların başına gençler olarak geçmişken bir yandan ilk kim eti atıcak diye yarış yapıyorduk. Erkekler biraz şeydir salak dndnndkd
Naz mahallenin çocuklarıyla bu sefer maç oynarken attığı topun mangal ateşiyle uğraşan Ateşe gelmesiyle koşarak yanımıza geldi.
'Kesiyim mi kız topunu' Ateş'in sözlerine aldırmadan elini ısırıp dil çıkararak çocukların yanına gitti.
'Sen böyle olursan nah yeriz et. Bırak abine' Serkan'a hiç alınmadan mangalı bırakıp Barış'a ilerledim.
'Naz'ı kaçırıcam biraz idare et' kulağına fısıldayıp itiraz etme fırsatı vermeden kaçtım. Ulan Savaş sen bu hallere düşecek adam mıydın be mdkdkd
* * *
Nazla birlikte çok da uzaklaşmadan sakin bir yer bulduğumuz ağaçların arasına oturduk. İkimizde konuşmadan birbirimizin elini tuttuyorduk. Bu bile yetiyordu ikimize de onunla olsun kokusunu duyacağım nefesini hissedeceğim kadar yakın olsun da ne yerin ne de ne yaptığımızın önemi var.
Rahat duramadığım için Naz'ı tek hamlede kucağımda yan olucak şekilde oturtup sarıldım. Yanımda oturunca bile yeterli gelmiyordu ben galiba kafayı yiyorum. Naz gözlerini kapamış dünkü gibi uyku moduna gidince hemen karnına yöneldi ellerim.
'Savaş sakın' cümlesini tamamlamasına izin vermeden gıdıklamaya başladım. Gıdıkladıkça güldü güldükçe güldüm. Arada nefes alsın diye durdum. 'Dur yeter' dediğinde tamamen durdum. Kıpkırmızı kesilmiş düzensiz nefesler alıyordu.
'Naz bebek gibi kucağa gelince uyumayı bırakmalısın'
Tekrardan gülmeye başlayınca gülüşünden öptüm. Beklemiyor olucak ki anında kesildi sesi. Ben biraz öpüp geri çekilecekken enseme dolanan kollarıyla daha çok çekti beni. Onun da beni öpmesine izin verip çok geçmeden istemeye istemeye ayrıldım.
Bana şaşkın şaşkın bakan Nazın burnuna vurdum. 'Naz ben seninle sadece oturmak için kaçırdım buraya. Abinler yanlış anlasın istemiyorum güzelim özür dilerim' gülünce derin bir nefes bıraktım. Aklım çıkıyordu onu üzücem diye.
Naz'ı da kendimle kaldırıp gelirken gördüğümüz parka getirdim. Şansına boş olan salıncakladan birine oturtup sallarken kahkahalarımız havada uçuştu. Onun çektiği fotoğraflara poz vermek ve hala içindeki yaralı çocuğu iyi hissettirmek harici pek bir şey yapmadım.
Naz'ın ısrarı üzerine tahterevalliye ve kaykaya da ikimiz de binmiş bir sürü anı biriktirmiştik yine. Onunla çocuk olmayı da seviyordum.
'Bu fotoğrafını gidince mahalledekilere gösteriyim mi?' Beni salıncakta zorla çektiği resmi gösterince kaşlarımı çattım. Arkası dönük koşarken düşücek diye korktuğum için kovalamadım ama bir yandan ondan telefonu almayı aklıma koydum.
'Naz sakın' omuz silktiğimde derin nefes alıp sabır çektim yeniden. 'Kızım bak o alandaki herkese sözüm geçiyor, geldim sana laf dinletemiyorum' havadan öpücük atıp zaten geldiğimiz yere abilerinin yanına ilerleyince göstermesin diye tetikteydim. Yapmaz da diyemiyorum ki anasını satim sağı solu belli olmuyor.
Naz abilerinin yanına geçince ben de Barış'ın yanındaki mangala ilerledim. Bir kulağım Nazdayken onun çocuksu bir heyecanla abilerine parkta gördüğü kelebeği anlattığını duyunca elimde olmadan gülümsedim.
'Yemin ederim bir gün çok pis dayak yiyeceksin' Serkan köfteleri mangala dizerken kısık sesle söylediğiyle yutkundum başka ne yapabilirim zaten.
'İlk dayağı da benden yiyecek o' Ali abi de yandaki mangalda etleri çevirirken bana dönmeden konuştu. Dost düşman belli değil anasını...
Bölüm sonu🎉😘🩵
Sizi daha fazla bekletmemek için yarıda jestim bir aksilik çıkmazsa ikinci part yakında sizlerle
Umarım beğenmişsinizdir kontrol etmeden atıyorum yazım yanlışları varsa düzeltin lütfen😘🩵🐥
Şuraya da yayın yapan Ahu Nazlı temsili bırakalım😂🎉 |
0% |