@simyam_
|
Alarm sesi hayatımda en sevmediğim şey olabilir. Gözlerimi zar zor açıp alarmı kapattım. Benim alarmım normalde saat 9.00 da olması gerekirken neden 2 saat geriye alındı. Kim aldı ve niye aldı. Ben yapmadım onu biliyorum.Kapımın tıklatılmasını duymamla daha da sinirlendim. Ya bir de hangi akıllı biri bu saatte kalkıp da benim odama gelir. “Gel” dedim. Sinirli bir şekilde, kapının açıldığını duydum ama gözlerimi açmadım. Çünkü çok uykum vardı. “Ne var” dedim. Hiç ses çıkmadı. Birinin yanıma yaklaştığını hissedebiliyorum ama kim olduğu şuan umurumda değil. Tek istediğim uyumak. Yatağa çıktı mı oturdu mu emin değilim. En sonunda merakıma yenik düşüp gözlerimi açtım. Minicik boyuyla yatağa çıkmış zıplayan kuzenim Atlas’tan başkası değil. “Atlas, ablacım bu saatte senin burada ne işin var niye uyanıksın” dedim. Atlas zıplamaya devam ederken kapıya yaslanmış olan Bulut’u gördüm. Atlas’a bakıp sırıtıyordu. “Bulut, biz niye bu saatte uyanığız özel bir gün de ben mi hatırlamıyorum” dedim. Bana ciddi olamazsın der gibi bakıyordu ama maalesef çok ciddiyim. “Ciddi değilsin herhalde Eylül okulun ilk günü bugün unuttun mu 20 dakikan var çabuk hazırlan gel” dedi. “HA NE! OKUL MU BU KADAR ÇABUK MU?” diye bağırdım. Bulut gülmeye devam ederken Atlası kucağına aldı. “Eylül ablanı uyandırdığın için teşekkürler, Atlascım.Aferin sana!” dedi annem. Bulut, Atlas’la beraber odadan çıkarken annem odaya girdi ve kapıyı kapattı. Ona anlam veremez bir şekilde baktım. Elindeki kutuyu bana uzattı alıp açtım. İçinde harika masmavi bir elbise vardı. Kutunun içinden elbiseyi çıkarttım ve kutuyu yatağın üzerine koydum. “Bu benim mezuniyet elbisemdi. Ben senin gibi ilk elime aldığımda büyülenmiş gibiydim. Anneannen almıştı bana da, bu artık bana olmaz sana veriyorum bunu senin için çok özel bir günde giymeni istiyorum,” dedi. Elbiseyi yatağın üstüne bırakıp anneme sarıldım. Benim için en özel günde giyeceğime söz veriyorum anne sende şahit olacaksın bu güne. “Teşekkür ederim” dedim. Bana bakıp gülümsüyordu. “Hadi hazırlan çabuk ol geç kalma” dedi. Bende başımı sallayarak dolabıma yöneldim. Annem odamdan çıktı. Hemen kırmızı eteğimi,beyaz gömleğimi ve kırmızı kravatımı dolabımdan çıkarıp giydim. Saçlarımı taradım. Çok hafif bir makyaj yaptım. Gözlüğümü ve telefonumu alıp odamdan çıktım.Tam merdivenden bir kaç basamak indim, arkamdan Bulut seslendi. “Çantanı almaya niyetin yok herhalde” dedi.Ben daha cevap veremeden Bulut benim çantamı ve kendi çantasını elinde tutarak merdivene yanıma geldi.Çantamı bana uzattı. “Sağol unutmuşum"dedim.Göz kırptı ve aşağı indi.Bende bir şeyim eksik mi diye çantamı kontrol ederek aşağı indim.En sonunda çantamın fermuarını kapatıp sırtıma taktım ve kafamı kaldırdığımda masa bugün sabah inanılmaz şekilde kalabalıktı.Sandalyeme oturdum. “Günaydın herkese okul için baya heveslisiniz bakıyorum özellikle başında davul çalsak uyanmayan kardeşim Ege gibi” dedim. Ege bana bozulmuş gibi bakıyordu.Arkamdan bi ses geldi.Kafamı çevirdiğimde Yira olduğunu görünce şaşırdım.Yira, Bartu ve Gece'nin kardeşiydi ama Beyza ablayla Rusya'ya gitmişlerdi. Ne zaman geldiklerini bilmiyorum.Yira beni görünce koşarak yanıma geldi. “Eylül abla seni çok özledim.” dedi.Beni hala hatırlıyor olması güzel. “Bende seni çok özledim fıstığım.” dedim. Gece hep bana anlatırdı.Gerçekten kendi kardeşim kadar çok seviyorum Yira'yı.“Abimle ablam sana benim geleceğimi söylemedi mi?” dedi.Söylememişlerdi “Söylemediler ablacım.” dedim.imalı bi şekilde “Abim benimle hiç sohbet etmiyor.Ne zaman sizin sorsam dakikalarca sizin hakkınızda konuşuyor ama Ege ve Atlası sorunca sadece iyi diyo bi de beni hiç aramıyor sevmiyor artık beni.” derken Bartu öksürmeye başladı. “Helal helal” dedi Bulut gülerek.Hepimiz gülüyorduk derken ben bile bir gün içinde naptığımı bilmiyorken Bartu niye benim hakkımda dakikalarca konuşuyor ki neyse daha fazla düşünmek istemiyorum.Çünkü çok açım.Tam çatalımı domatese batırdım ağzıma atacakken Bulut beni dürtmeye başladı.Çatalımı tabağa bırakıp kafamı sinirli bir şekilde Bulut'a çevidim. “Ne var Bulut ya” dedim.Kafasıyla karşımda oturan Yira,Ege ve Atlası işaret etti.Ege'nin bu saatte neden uyanık olduğu belli oldu.Ben gülmeye başlayınca Bulut'ta gülmeye başladı.Herkes bize bakıyordu. “Koptular yine noldu kızım bize de söyleyin.” dedi annem. “Anne sence de Ege’nin bu saatte uyanık olması garip değil mi?” dedim. Annem de durumu anlayıp gülmeye başladı. “Ne alaka bi kere ben hep erken kalkıyorum sen bilmiyorsun abla.”dedi Ege. Neyse bozuntuya vermeyeceğim. “Peki peki erken kalkıyorsun.”dedim gülerek.En sonunda kahvaltımı yapmaya başladım.Ama bi gariplik vardı.Konuşmayı en çok seven Sinan bugün hiç konuşmuyor.Başımıza taş yağacak. “Sinan ağzını bıçak açmıyor noldu?”dedim.Bana uykulu gözlerle bakıyordu.Ağzını açtı. “Yoo ağzımı ben açıyorum bıçak niye açamasın ki"dedi.Gülmeye başladık. “Tamam tamam uykun var senin anladım.” dedim gülerek.Uykusu var ama bişeye canı sıkkın belli. Çünkü uykuluyken bile konuşurdu. "Hadi gidelim geç kalıcaz ilk günden." "Haklı" dedi Gece.Sinan'ın birşeyi vardı ama ne? "Ya Sinan beni sen götürsen olur mu?Benim motor tamirde." dedim.Başını salladı.Bulut'a imalı bi bakış attım. ve ayakkabılarımızı giymeye başladık.Herkes çıktı. "Annee çıktık biz görüşürüz iyi yolculuklar" diye seslendim. "Annen çantaları kontrol etmeye odaya gitti kızım sağol iyi dersler dikkatli gidin." dedi babam. El salladım.Dışarı çıkıp Sinan'ın motoruna bindim.Okula doğru sürmeye başladı.Derdini öğrenmem lazım bi şekilde direk böyle sorsam mı? "Sinan" dedim. "Efendim" "Neyin var senin?" "Birşeyim yok neyim varmış?" "Bana mı anlatıyorsun 3 yaşından beri arkadaşız lan" "Birşeyim yok cidden uykum var biraz" dedi.Yalan söylüyordu farkındayım ama uzatmayacağım yakında çıkardı kokusu "Peki uykun varsa sorun yok demektir." Dedim.Kalan bir kaç dakikalık yolda sessizdik.Okula geldiğimizde herkesin bizden önce geldiğini gördüm. Hızlıca motordan inip kaskımı Sinan'a verdim.Sinan motorunu diğerlerinin yanına park edip yanıma geldi. Kulağıma eğildi. "Haklısın bi sorunum var ama zaten bugün öğreneceksin yalnız olmaya çalış etrafında kimse olmasın gruptaki herkesi yalnız kalması için bir yere kilitlemek zorundasın" diye fısıldadı. Ne demekti bu şimdi. Anlamaz gözlerle bakıyordum. "Neden?" Dedim. "Anlarsın yalnız kal sadece 10 dakika sonra beni çağır tamam mı inanamayabilirsin çünkü" dedi. Neye inanmam gerek noluyo ne bitiyor anlamiyorum hiç bişey. "Ta-mam denerim."dedim tereddütlü bir şekilde. "Deneme yap!" Dedi. Bana emir vermezdi ama önemli birşey olmasa beni bu kadar zorlamazdı, emir vermezdi, veremezdi. "Peki" dedim. Hiçbirimiz konuşmuyorduk. Sınıfa geldiğimizde kimse yoktu. Müdür konuşma yapıcağı için herkes bahçedeydi. Hepimizin telefonuna aynı anda gelen mesaj sesi sessizliği bozan şey oldu. Telefonumu çıkartıp gelen mesajı okumaya başladım. 'Eylül Özay 1 dakikan var 12-C sınıfına kimseye bisey söylemeden gel yoksa kardeşlerin ölür'. Sinirimi belli etmemeye çalışarak kafamı kaldırdığımda herkese aynı mesaj gelmiş olmalı ki benden farksızlardı. Hızlı bi şekilde dediği sınıfa gittim. İçeri girdiğim anda kapı kilitlendi ve perdeler kapandı.
|
0% |