@sinem535
|
~FLASHBACK
"Ben anlamıyorum, anlayamıyorum böyle bir şey imkânsız." dedim ağlayarak karşımda gerçek annem ve babam olduğunu iddia eden insanlara bakarak.
"Ama gerçek bu gerçek ailen biziz bu kadın seni benden, bizden aldı. "
"Yalan söylüyorsun" dedim kadına bağırarak "Anne sende bir şey söylesene o benim kızım desene" diyerek annemin ayaklarına diz çöktüm ağlayarak. "Bir şey söyle yalan bu de ben senin annenim de " "Doğru Zeynep uzatma, onlar gerçek ailen onlarla git" "Ne diyorsun ya" "Duydun işte dediğimi onların kızısın sen. Ben seni para karşılığında çaldım ama emin ol başıma kalacağını bilseydim değil çalmak kapının önünden geçmezdim" dedi soğukkanlılıkla.
"Bak gördün işte kendi itiraf etti hadi gel evimize gidelim güzel kızım " diyen kadını umursamadan anneme(!) bakmaya devam ettim. Bir şey vardı onda çekindiği bir şey, kadında da vardı aynı şey tedirgin gibiydi.
"Daha fazla bu evde kalamazsın eşyalarını topla gel seni kapıda bekliyoruz" "Hayır " "Ne demek hayır " "Sizinle bir yere gelmiyorum demek" "Geleceksin!" "Zorla mı? " "Gerekirse e-" "Hayır" dedi en başından beri konuşmayan babam olduğunu iddia eden adam "Onu burada mı bırakacağız Melih?" "Tabi ki hayır o bizim kızımız ama onu zorlayamayız" " Gerçekleri anlayınca gelecektir" "Ne gerçeği? Daha neler var bilmediğim? " "Seni kaçırması için bu kadına para veren SANCAKLAR" "Bundan emin değiliz Banu! "
"Onlardı, sende bir şey desene" diyerek annemin üstüne yürüdü kadın. Bense donmuş bir şekilde onlara bakıyordum.
"Hayır Zeynep'i kaçırmamı söyleyen onlar değildi "
"Ne? yalan söylüyorsun "
"Banu yeter artık kes bu saçmalığı "
"Ne saçmalaması onlar kaçırdı kızımızı "
"Yeter artık alın kızınızı def olun evimden"
"Burada kalmaya meraklı değiliz merak etme."
"Ben. Hiçbir. Yere. Gitmiyorum." diyerek aralarına girdim.
"Ben onu ikna ederim siz kapıda bekleyin lütfen "
"İkna olmasına gerek yok bizle gelmek zorunda daha reşit bile değil "
"Banu yeter çık dışarı "
''Ne hayır kızımı almadan bir yere gitmem ben" dese de Banu Hanım Melih Bey kolundan tutup dışarı çıkardı. Çıkmadan öncede gözlerimin içine bakarak.
"Yarına kadar düşün KIZIM" dedi ve çıktı.
"Ne demek gitmiyorum gideceksin" Diyen anneme döndüm. "Ha-hayır" "Bana bak onlarla yarın def olup gideceksin " "Hayır" "Lan neden bu kadar direniyorsun, seni sevmiyorum bile" dedi tüm soğukkanlılıkla annem
Hala neden anne diyorum ki bu kadına, bu zamana kadar bana annelik yapmadı bile, asıl mesele neden gitmemek için bu kadar direniyorum onu çok mu seviyorum? Hayır, dediğim gibi bu zamana kadar bana hep kötülüğü dokundu. Okumama izin vermedi mesela, 10. sınıfın ilk haftası okuldan kaydımı almaya geldiğinde izin vermediğim için herkesin önünde döverek beni okuldan aldı hocalarım buna engel olmaya çalıştı ama engel olamadılar. Müdür, müdür yardımcısı ve iki öğretmenim evimize gelerek konuşmayı denediler ama fayda etmedi. En sonunda müdür bey açıktan okumasına izin verin, yoksa sizi şikâyet etmek durumunda kalacağım deyince açıktan okumama izin vereceğini söyledi ve onları evden kovdu. Onlar evden gidince de beni dövdü ben çağırmışım onları. Ama ben çağırmadım.
İki gün sonra açık öğretim kitaplarını almaya gitmeme izin vermemiş gerçekten okuya bileceğimi mi sandığımı sormuştu. Kitapları almaya gitmeyeyim diyede beni odaya kilitlemişti. Birkaç gün odada kilitli kaldıktan sonra bana iş bulduğunu orada çalışacağımı söylemişti eğer zorluk çıkarırsam da beni satacağını söylemişti, şaşırmayın bunu daha öncede yapmıştı kışın gece vakti sigara almaya gitmemi söylemişti gitmek istememiştim hastaydım ve hava çok soğuktu ve o zaman daha 12 yaşındaydım gece dışarı çıkmaktan korkuyordum çünkü o zaman yaşadığımız yer pek tekin değildi. Ama o önce dövmüş sonra camın kenarına getirip büyük binayı göstererek beni oraya satacağını söylemişti o zaman çok korkmuştum, çocuktum ama o binada neler döndüğünü bilemeyecek kadar küçük değildim. Bu yılın başında tekrar okula başlamama izin vermişti çalışmak şartıyla, bende kabul etmiştim.
"Senden nefret ediyorum" "O zaman defol git" "Çok istiyorsan sen git" diyerek odama yöneldim ve odanın kapısını çarparak kapattım. Kendimi yatağıma attım ve olanları düşünmemek için gözlerimi kapattım.
************************************************** Derince nefes aldım ve huzur bulduğum eşsiz kokuyu içime çektim. Gözyaşlarım usulca yanaklarımdan süzülmeye devam ediyordu. Babam olduğunu söyleyen adamın dedikleri kafamı karıştırmıştı. Bu sabah evden işe gitmek için çıkmıştım. Apartmanın önünde Melih beyle karşılaştım. İlk başta onu görmemezlikten gelip yanından geçmeye çalıştım ama o izin vermeyip önüme geçti.
"İki dakika konuşabilir miyiz lütfen KIZIM? "
"Konuşmak istemiyorum ve lütfen bana kızım demeyin"
"Ama sen benim kızımsın"
"Bakın bu yanlış anlaşılmadan bıktım ben sizin kızınız değilim "
"Konuşmama izin verirsen sana her şeyi anlatacağım"
"Sadece 5 dakika"
"Peki o zaman bir yere gidip oturalım "
"Hayır gerek yok burada konuşabiliriz"
İlerde ki bankalara doğru yürümeye başladık.
"Tam olarak nereden başlayacağımı bilmiyorum ama şunu bilmelisin sen bizim kızımızsın"
"5 dakikanız işliyor"
"Bundan 18 yıl önce 6 Mart 2006 yılında dünyaya geldin. Erken doğduğun için iki hafta hastanede kaldın."
"Ne kadar erken?" " 8. Ayında doğdun. 2 hafta sonra eve geldin"
"Daha uzun hastanede kalmam gerekmiyor mu? Yani 1 ay erken doğdum"
"Sen çok hızlı geliştiğin için 1 hafta kuvöz de gözetim altında kaldıktan sonra doktorlar iyi olduğunu eve gidebileceğini söylediler ama Deden kabul etmedi "
"Neden?"
"Deden iyi olduğundan emin olmak istedi. 1 hafta daha kaldıktan sonra Dedeni zor ikna edip seni eve getirdik. İlk yaş gününde büyük bir parti düzenledik. Sen o gece kaçırıldın. Partide bir kargaşa çıktı, dadına seni odana çıkarmasını söyleyip kargaşanın olduğu yere gittim. Annen bir kadınla kavga ediyordu"
"Neden?"
"Senin için, Annenin kavga ettiği kadın bir yıl önce çocuğunu kaybetti ve akli dengesi yerinde değildi. Seni kendi çocuğu sanıyor, seni almak istiyordu. Kavga, kardeşleri gelip onu götürene kadar devam etti. Ondan sonra partiyi bitirdik ve herkes odalarına çekildi. Sabah dadının çığlığı ile uyandık. Ses senin odandan geliyordu. Hemen odana koştuk, dadın şok olmuş bir şekilde dikiliyordu. Yere bakınca annenin yerde baygın olduğunu gördüm. Sen ortada yoktun. Seni evin her yerinde aradık, Annen kendine geldiği zaman odandan ses duyduğunu bakmak için geldiğinde bir kadının seni kucakladığını görmüş tam bağıracakken arkasından biri onu odaya itip yere atmış annen başını yere çarpıp bayılmadan önce kadının seni odadan çıkardığını görmüş. Evin kameralarını inceleyince kadının ve adamın arka kapıdan çıktığını gördük.
Ondan sonra polisi aradık, polis şehrin mobese kayıtlarında sana dair iz bulamadı. Sanki buhar olmuştun. Seni bu zamana kadar her yerde aradık. Bundan 1 hafta önce senin burada olduğuna dair bir mektup aldım ve amcanlarla buraya gelip seni bulduk. Bir haftadır seni uzaktan izliyoruz. Emin olmadan yanına gelmek istemedik."
"Peki şimdi neden geldiniz?"
"Çünkü sen bizim kızımızsın"
"Neye güvenerek bu kadar emin konuşuyorsunuz? "
" İki gün önce yaptırdığım DNA testine. Aslında daha açıklanmadı ama ben eminim sen benim kızımsın"
##############
Dedikleri doğru olabilir mi? Ben gerçekten onların kızı olabilir miyim? DNA testi dedi ama sahte olabilir? Ama ya gerçekse? Ya ben onların kızıysam?
Daha reşit değilim eğer gerçekten onların kızıysam beni alıp götürme hakları var. Telefonumun titremesiyle düşüncelerime ara verdim. Arayana bakınca Deniz olduğunu gördüm, reddedip cebime koyacakken gelen bildirim sesiyle tekrar elime aldım.
<DNA testi sonuçlandı eğer istersen birlikte açalım. MELİH
Sanırım artık gerçekleri öğrenme zamanı.
>TAMAM <Eski evindeyim İki saattir oturduğum yerden kalktım ve tepeden inmeye başladım. Eğer gerçekten onların kızıysam dediği gibi beni getirme hakları var. Tamam, reşit olana kadar onlarla kalır sonra kendi yoluma bakarım. Hem reşit olmama az var. Evet gerçekten onların kızıysam reşit olur olmaz kaçacağım, beni zorla tutacak halleri yok ya. Sokağa girince eski yakın arkadaşlarımın bizim apartmanın önünde duran arabaya baktığını gördüm. Eski diyorum çünkü şimdi aralarından Deniz hariç kimse ile konuşmuyorum. Daha doğrusu onlar benimle konuşmuyor.
Onları umursamadan apartmana doğru hızlı bir şekilde yürümeye başladım.
"Ne bu acele" diyerek önüme geçti Pelin. Yüzüne bile bakmadan yanından geçip apartmana yürüdüm. Aparmanın merdivenlerinden çıkarken duraklamamı sağlayan şey onun sesi, onun dediğiydi. " Acelesine bakılırsa bu sefer ki müşteri önemli " ve gülüşme sesleri. Arkamı dönüp her birini süzdüm hayal kırıklığıyla. Bunlar bir zaman benim kardeşlerimdi.
En son ona baktım, Burak’a. Yüzünde bir zamanlar hayran olduğum ama şimdi midemi bulandıran alaylı gülümsemesiyle öylece ben hariç her yere bakıyordu. Yüzümü görmek bile istemiyor. Bu kadar mı nefret ediyor benden? Yüzüme bakamayacak kadar mı iğreniyor benden. Daha fazla onlara bakmadan kapıyı açıp apartmana girip kapıyı ardımdan kapatıp duvara yaslandım usul usul akan gözyaşlarımla. Hala gülme sesleri geliyordu.
Gelen mesaj sesiyle gözyaşlarımı silip mesaja baktım.
<Nerede kaldın kızım
Mesaj Melih Bey’dendi.
Oturduğum yerden kalkıp merdivenleri çıkmaya başladım tekrar akan gözyaşlarımla. Kapının önüne gelince hiç düşünmeden kapıyı çaldım. Kararımı verdim eğer onların kızıysam onlarla gideceğim, değilsem de gideceğim burada kalmam için bir neden yok artık.
Kapıyı Annem(!) açtı "nerede kaldın sen " yüzüne bile bakmadan yanından geçip içeri girdim. Benim içeri girmemle kapıyı kapatıp kolumdan tutup,
"Onlarla gideceksin " dedi
"Merak etme gideceğim" kolumu ondan kurtarıp oturma odasına girdim. Melih Bey ve Banu Hanım'dan başka iki kişinin daha olduğunu gördüm.
"Bunlar kim?"
"DNA testini açıklayacak arkadaşlarım Fırat ve Betül " dedi Melih Bey ama yüzünden yalan olduğu anlaşılıyordu. Fazla umursamadan tekli koltuğa geçip oturup, Fırat ve Betül'e bakmaya başladım.
"Ee Sonuç ne? "
"Sen gelmeden bakmak istemedik" dedi Melih Bey gözlerime dikkatle bakarak, sanırım ağladığımı anladı.
"Tamam geldim artık " diyerek Betül Hanıma baktım. Kâğıt onun elindeydi.
"Evet bakın ve alın gidin kızınızı" dedi Yeliz. Yeliz mi? O benim annem sandığım kişi önemli biri değil yani.
Betül Hanım, Yeliz'e dik dik baktıktan sonra Melih Beye dönerek,
"Sen aç istersen " dedi
"Ben bakarım" diyerek kâğıdı Betül Hanımdan aldım.
Kâğıdı aldım almasına ama açmaya cesaretimin olup olmadığından emin değilim. Ya onların kızı değilsem, düşüncesi neden nefesimi kesiyor? Melih Beyin gözlerine baktım, sonra Banu Hanımın. Melih Beyde gördüğüm samimiyet Banu Hanımın gözlerinde yoktu. Onu ilk gördüğüm gün ki gibi yan gözle Yeliz'e bakıyordu. Gözleriyle bir şey söyler gibiydi.
Elimde kağıtla ayağa kalkıp camın önüne geçtim. Neden bu kadar heyecan yaptım? Camdan dışarı bakınca Denizle göz göze geldim. Burak ve diğerlerinin yanında dikilip bizim eve doğru bakıyordu. Deniz gözlerimin içine bakıp sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Sahte bir şekilde gülümseyip yanında duran kardeşlerime(!) baktım. Hepsinin gözleri bu taraftaydı. Ne kadar beni umursamıyor gibi görünseler de bir terslik olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı.
Deniz'e tekrar bakınca gözlerinden aldığım cesaretle elimde ki kâğıdı açtım.
Kâğıdın üstünde yazanları anlamasam da alt tarafta yazanların ne demek olduğunu anlamayacak kadar salak değilim.
ZEYNEP KARA ile MELİH SAYAR %99.9999 DNA BENZERLİĞİ SAPTANMIŞTIR.
Gözümden akan yaşlarla yere çöktüm. Gerçek yani onların kızıyım. Melih Bey yanıma gelip elimden tutarak
"Gözlerime bak ESİL, sakin ol"
"Gerçek, sizin kızınızım "diyerek gözlerinin içine baktım. Hiçbir değişim olmadı.
"Biliyorum" diyerek göz yaşlarımı sildi. "Sana demiştim "
Gözlerinin içine baktıkça bu zamana kadar çektiği acıları görür gibi oldum.
"Ba-baba?"
"Kızım" diyerek beni kendine çekip sımsıkı sarıldı. O kadar sıkı sarıldı ki sanki bıraksa ellerinden kayıp gidecekmişim gibi.
"Banu bak kızımızı bulduk. Onu bulduk" diyerek daha sıkı sarıldı.
"Sizi çocuk kaçırmaktan ve adam öldürmekten tutukluyorum YELİZ KARA " sesiyle babamdan ayrıldım ve Yeliz'e kelepçe takan Fırat'a bakakaldım.
"Adam öldürmek?" diyerek Yeliz'e baktım.
"Ben kimseyi öldürmedim ne öldürmesi kimi öldürmüşüm?"
"Esil'i kaçırmanıza yardım eden eşiniz AHMET Kara’yı öldürmüşsünüz." diyerek ayağa kalktı Betül Hanım " Lütfen zorluk çıkarmayın "
"Kocamı ben öldürmedim "
"Onu karakolda anlarız yürü" diyerek kelepçeyi taktı "Melih kardeşim bundan sonrası bizde sen kızını al git evine burayı merak etme"
"Sağ ol Fırat, sağ ol kardeşim"
"Borçlar birikti"
"Ödeyeceğim merak etme " diyerek tekrar sarıldı.
"Evimize gidelim artık Melih "
"Esil odandan yanına almak istediğin şeyleri al bir daha buraya gelmeyeceğiz"
"Nereye gideceğiz?"
"Evimize, İstanbul’a kızım" diyerek sarıldı annem.
"Ama önce okulundan kaydını sildireceğiz"
"Ben hallederim"
"Tamam kızım hadi eşyalarını alda okula gidelim"
"Tamam " diyerek odama yöneldim. Odamın kapısını açıp içeri girdim. Dolabıma yönelip çantama birkaç eşyamı ve Yeliz'den sakladığım paramı attım, bir an önce bu mahalleden gitmek istiyorum.
************************************************
"İlerden sağa dönünce karşıdaki bina " dedim şoföre.
Araba durunca Mel-Babama bakarak
"Ben hallederim" dedim
"Halledebileceğini biliyorum. Bundan sonra her şeyi tek halletmene gerek yok Kızım. O yüzden sen arkadaşlarınla vedalaş ben gerisini hallederim." diyerek arabadan indi Melih Bey. Bende arabada daha fazla durmadan indim ve okulun kapısında beni bekleyen babamın yanına gittim.
"Müdürün odası birinci katta merdivenlerin sağında ilk kapı" diyerek yanından ayrılıp beden dersinde olan arkadaşlarımın yanına yöneldim.
Her zaman ki gibi kızlar voleybol, erkekler futbol oynuyordu. Geldiğimi gören Mine yanıma gelip koluma girerek "Nerede kaldın hocaya görünmeden üstünü değiştir" soyunma odasına doğru yürümeye başladı. Onu durdurup gözlerinin içine bakarak
"Sana söylemem gereken şeyler var “dedim
"Tamam Hoca görmeden üstünü değiştirelim anlatırsın “diyerek peşinden sürüklemeye başladı beni.
Soyunma odasına gelince kapıyı açıp içeri girdik.
"EE eşyaların nerede? Zeynep yine mi unuttun? Allah'tan ben senin için yine getirdim bir şeyler" diyerek çantasına yöneldi. Dolan gözlerimle "Ben gidiyorum" dedim
"Önce üstünü değiştir sonra gideriz"
"Mine ben temelli gidiyorum."
"Nasıl yani?"
"Bu şehirden gidiyorum "
"Nereye? Neden? Çete yüzündense gitme onlarla konuşuruz her şeyin yalan olduğunu anlatırız."
"Olmaz Umut'a söz verdim. Hem onlar yüzünden değil."
"Neden peki?"
"Mine, Yeliz benim Annem değilmiş" *********************************************
Mine'den uzaklaşıp gözyaşlarımı sildim.
"Benim Denizle konuşmam lazım" diyerek ayağa kalktım "Sende makyajını düzelt pandaya döndün" gülerek omzuna vurdum.
"Sen kendi haline bak vampir ana "
"Nerem vampir benim "
"Vampirlerden daha beyazsın yeminle"
" Ben senden nasıl ayrılacağım" Tekrar ağlayarak boynuma sarıldı.
"Şşşş yapma böyle "
"Tamam sen git Denizi gör bende toparlanıp geleceğim"
"Söz ver ağlamayacaksın"
Iç çekerek "Söz" dedi
Ona son kez bakıp, kapıyı açıp hızlı bir şekilde dışarı çıktım. İçeride kalırsam ağlamaktan gözlerim daha fazla şişecek. Sahaya doğru ilerlemeye başladım.
Deniz çeteyle birlikte futbol oynuyordu. Çete dediğime bakmayın siz, bildiğiniz çete gibi değiliz. Hatta çete bile değiliz. Çete bize hocaların taktığı lakap. Kalabalık bir grup olduğumuz ve her yere beraber gittiğimiz için bize çete lakabını verdiler.6 erkek 6 kızdan oluşan 12 kişilik grubumuz şimdi 5 erkek 5 kıza düştü. Gruptan kendi isteği ile kimseye haber vermeden çıkıp giden Umut ve Umut'un gitmesinde suçlu bulunan ben. Suçlu bulunma nedenim ise Umut'la kaybolmadan önce yaşadığımız büyük kavga kavgadan sonra Umut'tan haber alamadık. Çete de beni suçlayıp benimle konuşmamaya başladı. Deniz hariç, o benim suçsuz olduğumu biliyor.
Olduğum yerde daha fazla dikilmeyi bırakıp sahaya doğru ilerledim.
"DENİZ"
"Zeyzeyy" diyerek bana doğru koşup sarıldı. Geri çekilip gözlerime baktı,
"Neden ağladın sen?"
"Ben gidiyorum"
"Nereye?"
"Ne o müşterin beğendi mi seni?"
"Ne saçmalıyorsun Pelin?" diyerek Pelin'e döndü Deniz.
"Bu sabah evlerinin önünde lüks bir araba vardı ya. Anası buldu sonunda buna zengin kocayı vedalaşmaya gelmiştir "
"Neler oluyor Zeyzey?"
Arkasında umursamıyormuş gibi durup aslında bizi dinleyen kardeşlerime(!) baktım. Pelin, Efsun, Leyla, Elif, Derya hepsi bana sanki düşmanlarıymışım gibi bakıyorlardı.
"Zeyzey?" diyen Deniz'e döndüm tekrar.
"Deniz ben- " sabahtan beri tuttuğum göz yaşlarını bıraktım.
"Neler oluyor " diyerek yanımıza geldi Burak ve çetenin geri kalanları.
"Oo Zeynep Hanım müşteriden zaman bulup gelebildin sonunda"
" Kes sesini Batu " diyerek susturdu Batu'yu Burak, ama " Utandırma kızı " diyerek devam etti sözlerine. Ne sandınız beni koruyacağını mı ?
"Ahaha Bak bu güzeldi karşim" diyerek el çaktı Burak'a Caner. Diğerleri gibi gülmeye başladılar.
"Ne saçmalıyorsunuz lan siz ibneler" diyerek üstlerine yürüdü Deniz. Kolundan tutup durdurdum.
"Sabah gözlerimizle gördük ya kardeşim. Bunların apartmanın önünde lüks bir araba vardı. Ama nasıl kıyak arabaydı buralarda bulamasın- "
" Ee ne var bunda " diyerek sözünü kesti Samet'in Deniz.
"Kaç gündür araba orada ve arabanın sahibi mahalleliye Zeynep hanımı(!) soruyormuş, nasıl biri diye"
"Evet hatta dün bize de sordular değil mi kızlar?" diyerek araya girdi Derya kızlara bakarak.
"Evet"
"Evet"
"Anlayacağın kardeşim Zeyne-"
"Doğru mu bunlar?" diyerek gözlerimin içine baktı Deniz kuşkuyla. Oda inanıyor olamaz.
"Deniz ben aç-"
"Esil Hanım Melih Bey sizi arabada bekliyor. Hızlı olmanızı yolumuzun uzun olduğunu söyledi."
"Melih vay kıyak isim " diyen Samet'e bakarak
"Kes sesini " dedim
"Asıl sen kes ve Melih beyi daha fazla bekletme" diyerek önüme geçti Pelin
"Deniz ben açıklaya bi-"
"Git "diyerek arkasını döndü ve sahaya geri döndü. Arkasından şaşkınca baka kaldım.
"Deniz dinle lütfen " diyerek arkasından gitmeye çalıştım. Burak kolumdan tutarak okulun önüne doğru sürüklemeye başladı. " Sen ne yüzsüzsün ya git diyoruz sana "
"Bırak kızın kolunu "diyerek araya girdi koruma ve kolumu Burak'ın elinden kurtardı.
"Bu yaptığını, yaptığınızı unutmayacağım Burak. Duydun mu beni unutmayacağım"
"He gülüm he görürsem söylerim" diyerek arkasına döndü ve sahaya diğerlerinin yanına yürümeye başladı.
"ZEYNEP " Sesin geldiği yere bakınca okulun kapısından çıkan Minenin olduğunu gördüm.
"Babama bir şey söylemeyin lütfen " dedim korumaya bakarak sonra yanımıza gelen Mine'ye döndüm ve kolundan tutarak korumadan birkaç adım uzaklaştırıp
"Ne Denize ne de diğerlerine bir şey demeyeceksin, hakkımda ne derlerse desinler hiç kimseye bir şey demeyeceksin duydun mu beni."
"Tamam demem ama neden?"
"Anlarsın-"
"Esil Hanım "
"Tamam geliyorum siz arabaya geçin lütfen "
"Mine kimseye demeyeceksin söz ver bana "
"Söz demeyeceğim " ağlayarak boynuma sarıldı. "Gitme zeyzey"
"Zeyzey değil ESİL, Benim adım ESİL"
############################ |
0% |