@sinem535
|
Banyoda işimi bitirip bu sefer de odanın içinde ki oturma grubuna ilerledim tam oturmuştum ki kapı üç defa ritmik bir şekilde tıklatıldı. Hemen yerimden kalkıp kapıya ilerledim emin adımlarla. Artık aşağı inme vaktim geldi. İnelim tanışalım bakalım abilerle. “Onlar şimdi salonda Esil sen burada bekle ben haber edeceğim sana” diyerek son merdiven basamağında durdu pelin abla. “Tamam bekliyorum Pelin abla” “Tamam gidiyorum ben” tam arkasını dönmüş gidiyordu ki durdurdum kolundan tutarak “Çok kalabalık mı?” dedim engelleyemediğim heyecanlı sesimle. “Biraz. Ama sen heyecanlanma öyle- ne diyorsun pelin ya tabi heyecanlanacak kız sen bakma bana çok kalabalık değiller ki hepsi senin ailen Halanlar, Amcanlar, Kuzenlerin falan-şimdi fark ettim baya kalabalıkmış, ama sen sakin ol! Heyecanlanma! niye heyecanlanıyorsun ki hem alla alla” benden daha heyecanlı olan Pelin ablanın haline gülsem mi yoksa kalabalık bir topluluğun beni beklediği gerçeğine üzülsem mi karar veremedim bi. Geri mi dönsem ya ben? Ama yok ya olmaz öyle ayıp olur sanki. Aynen aynen kaçmayayım hem Pelin ablanın da dediği gibi ailem onlar niye kaçayım ki. “Pelin abla b- “oha pelin abla yok kaçmış! Ayyy bende mi kaçsam yaaa. “Sakin ol zeyzey alt tarafı 17,5 yıl sonra ailenle tanışıcın anma abarttın ya” sessizce Pelin ablanın kaçmadan önce gösterdiği yere geçtim usulca. Senin de alacağın olsun pelin abla Nasıl da satın beni ya. Hayır bütün Pelinler mi aynı olur? Satıcı? Aman geldi yine düşünceler aklıma kış kış şu an olmaz sonra gelin aklıma eskiler şimdi dolu dolu küfür edemem. Azıcık yaklaşsam ya salonun kapısına doğru ne konuşuyorlar acaba. Kapının yanına gelince boğuk gelen sesler şimdi daha rahat duyulmaya başladı. “Bu misafir ne zaman gelecek ya acıktım ben” dedi genç erkek sesi. Kim acaba? Abimler olamaz onların sesini duydum yarım saat falan önce. “Mert oğlum gelecek misafirimiz az sonra, sabırlı ol birazcık oğlum” Hülya yengemin sesi bu, en büyük amcam Hakan’ın eşi olan. Oğlum dediğine göre onların oğlu olmalı bu Mert. Aşk olsun Mert bende açım ama söylenmiyorum eksi puan aldın benden otur. “Misafirimiz gelmeden önce sizinle konuşmamız gereken bi konu var çocuklar” Dedemin gür sesini duyunca yerimde dikleştim istemsizce. “Dinliyoruz Dede” Taner abimin sesi doldu sonunda kulaklarıma. Geldiğimden beri en çok onları merak ediyorum. Acaba beni nasıl karşılayacaklar, sevecekler mi, yoksa görmezden mi gelecekler. Bunca yıl yoktu şimdi de olmasın mı dicekler? Sevmeyecekler mi beni? Saçmalama kızım kapının önünde konuştuklarını duydun, onlar bunca yıl seni beklediler, aradılar tabi ki sevecekler seni. Sonunda bizi seven birileri de olacak mı iç ses? Şartsız, koşulsuz bizi de sevecekler mi? Sevecekler tabi. Hem de öyle bi sevecekler ki yeri gelecek bıkacaksın- Bıkmam vallahi de bıkmam yeter ki birileri de sevsin beni, görsün beni, saçımı okşasın, okula giderken beni de birileri dikkatli olmam konusunda uyarsın, çok koşma hasta olursun-derslerini iyi dinle güzel kızım desin, güzel kızım da demesin ama birileri de beni düşünsün artık şartsız, koşulsuz, çıkarsız. Ellerimden tutsun birileri, düşücem yoksa dayanamıyorum artık. Ama sonra bırakmasınlar bi anda ellerimi Deniz gibi, Burak gibi, çete gibi bırakmasınlar ellerimi düşerim ve kalkamam geri. Dayanamam buna…
“Misafirimizi de çağırıp mı anlatsaydık” dedi babaannem. “Nasıl yani misafir de mi burada? Evde mi şu an da?” gene bi erkek sesi” “Ayyy amcaaa kız mı kaçırdın yoksa” dedi az önce acıktım diyen ses. Mertti sanırım “MERT!” “Aman baba ya ne dedim sanki, sabahtan beri eve gelmemize izin vermedi, eve gidince sizi büyük bi sürpriz bekliyor, görünce çok şaşıracaksınız hele sen mert görünce ağlayacaksın dedi. Hayır ben de bir tek bunun sonunda Mürvet’ini görünce bir de” duraksadı. “Bir de Esilim geri geldiğinde ağlarım” dedi titreyen sesiyle. Ağlama ağlama sana kızgınım ağlama en sevdiğim kuzenim olma no no no. “Konumuza dönelim artık” dedi sabahtan beri sesini duymadığım Banu ha- annem yani. Niye anne demekte bu kadar zorlanıyorsun diğerlerine dede, babaanne, hala, abi diyorsun ama neden ANNE demekte zorlanıyorsun demeyin. Minenin de dediği gibi Anne ne demek biliyorum. Bunca zaman Anne dediğim biri vardı ama diğerleri yoktu. Belki de haksızlık ediyorum-Off bilmiyorum kafam çok karışık. “Bundan bir hafta önce isimsiz mektup aldım ve İzmir’e gittik apar topar. Emin olmadan kimseye bir şey demek istemedik. Gittik, gördük, emin olduk ve” duraksadı Babam. “Ve abi?” dedi ilk defa sesini duyduğum bayan. Sanırım Mine halam bi onunla tanışmadım bir de amcamlarla. “Ve Mine kardeşim. Esil yaşıyor, onu bulduk kardeşim, kızımı sonunda bulduk” Önce uzun bir sessizlik oldu. Baya uzun hatta. Lan öldüler mi? “Ne diyorsun sen baba kardeşimizi mi buldun baba? Nerede baba? Misafir dediğiniz Esil miydi yoksa Baba? Nerede şimdi yukarıda mı? Bu yüzden mi odasına girmeme izin vermedin hala? Sürpriz bozulmasın diye mi hala? Bir şey söyleşinize ya? Ya da durun be-ben kız Ka-kardeşimin yanına gi-gideyim?” “Kaan oğlum sakin ol” “Sakinim ben baba sakinim ben” “Önce konuşalım oğlum sonra çıkarız kardeşinin yanına, ama sen sakinleş, Taner oğlum sende bi tepki ver susma bak bulduk kardeşini, tepki ver oğlum” “Taner kardeşim bak bana, nefes al yavaş yavaş, oğlum tepki ver bi” “BABA BIRAK BENİ KARDEŞİME GİDİCEM BEN! BIRAK BENİ BIRAK!” “Oğlum böyle yaparsan korkutursun kızı, bak onun içinde çok zor siz böyle yaparsanız korkar sakinleşelim lütfen” “Korkmam ki ben. Neden korkayım abilerimden? Korkmam ben.” Sesim fısıltıdan daha az çıktı, öyle ki ben bile zor duydum onlar nasıl duysun. Daha sesli söylemeliyim ama kalkamıyorum yerimden sanki çivilediler beni yere kalkamıyorum, hareket edemiyorum elim ağzımda sessizce ağlıyorum sesimi duymasınlar diye. Her zaman yaptığım gibi sessizce ağlıyorum. Düşme sesi geldi önce sonra sesler “TANER” “TANER OĞLUM” “ASLANIM” bayıldı sanırım. Kalk Zeyzey abilerinin sana ihtiyacı var. Senin de onlara Benim de onlara Ama önce buradan kalkmalıyım. Ellerimi destek alma amacıyla duvara koydum ve titreyen ayaklarımla yerden kalktım. İçeriden hala sesler geliyordu. Kapıya tam yaklaşınca adım sesleri duydum gittikçe yaklaşan. “KAAN OĞLUM DUR Bİ” “Duramam amca duramam” Yerimde daha fazla durmadım içeri girmek için kapıdan içeri adım attım. Kapıdan çıkmak için fırsattan istifade eden Kaan abimi durdurmak için bu tarafa gelen adamın bakışları buldu beni ilk. Sonra durmasını fırsat bilip arkasını dönen Kaan abimin ağlamaktan kızaran gözleri buldu beni ve adımı durdu. O bana baktı öylece ben ona baktım. Yüzlerimizi ezberlemek ister gibi baktık önce. Sonra tam aynı anda birbirimize doğru adım atıp durduk. Bunu neden yaptık bilmiyorum ama o an durmak istedik, beklemek, belki de anın gerçekliğini kontrol etmek istedik. Bilmiyorum şu an aklım o kadar dolu ki neyi neden yaptığımı ne zaman yaptığımı bilmiyorum, kavrayamıyorum. O bana doğru sarsak adımlar atmaya devam etti ben durmaya. Tam önüme geldi ve durdu, yüzümün her zerresini izledi gözlerime, burnuma, kaşlarıma, yanaklarıma, çeneme, dudaklarıma baktı sırayla ezberlemek ister gibi baktı öylece baktı. Titreyen elini kaldırdı birden. İrkilip istemsizce 1 adım geri gittim. “Ko-ko-r-kma be-ben-den” “Korkmadım ki. Neden korkayım senden ben? “Babam korkar dedi. Doğru dedi korktun benden” “Ha-hayır kork-madım. Kormadım ki ben” diyerek az önce kaldırdığı elini tuttum sıkı sıkı. Ellerimize baktı öylece. Sonra birden gülümsedi ve ellerimizi havaya kaldırarak bizi izleyen aile fertlerine doğru döndü; “Ba-ba bak Kız- kız kardeşim eli-mi tutuyo bak” “Görüyorum oğlum” “Taner abi kalk, bak kardeşimiz geldi kalk” diyerek koltukta gözleri kapalı yatan diğer abime yöneldi beni de beraberinde götürerek. “Abi kalk GÖZBEBEĞİMİZ geldi kalk” Adımları tökezleyince kolundan tuttum. Düşmesin diye. Durdu kolunu tutan elime baktı sonra gözlerime baktı ve gözleri kapanıp düşmeden önce “Tuttun beni KARDEŞİM” dedi ve oda bayıldı. Ben de mi bayılsam. Galiba bende bayılıyorum. Gözlerim kapanmadan önce tek hatırladığım Babamın ve Hakan amcamın bize doğru koşması oldu. |
0% |