@sinemm2611
|
🤍🖤 🩷🤍
Timur Kandemir.
silah sesleri hiç durmadan evi ateş etmeye başlayınca ,Neva'yı korumak için üstüne kapanmıştım. Ona zarar gelsin istemiyordum. Bana ne olacağı umurumda değil. Sesini de duyamıyorum ki kızın üstüne çullanmışım resmen. kafamı kaldırıp ona baktım.. Silah sesleri hala patlıyordu. "Neva iyi misin ?"Dedim mırıldanıyor muydu ne yapıyordu anlayamamıştım. Sonunda silah sesleri kesilmişti.
Kafamı cihattan tarafa çevirdim ve ona baktım. Cihat yerdeydi. "Cihat iyi misin ? Ses ver." Dedim cihat yavaşça kafasını kaldırdı ve bana bakıp "İyiyim Timur. Ne-va , Neva iyi mi dedi."
İyi miydi sanırım iyiydi. Kafamı nevaya çevirdim "Neva kalk hadi bitti." Dedim ama ses gelmiyordu. Hayır hayır düşündüğüm şey olmasın. Nevanın kafasını avuçladım gözleri kapalıydı korkudan mı bayıldı acaba diye düşündüm. Kaldırmak için elimi sırtına atmıştım ki elime ıslaklık geldi, hemen elimi geri çektim Allah'ım hayır olamaz kan. Neva vurulmuştu! Allah kahretsin. Karımı vurdular lan! Benim karımı vurdular..
"Cihat! Neva vurulmuş.." Dedim karım şu anda vurulmuş bir halde kollarımdaydı. Neva'ya bakarak "Neva! ölme sakın ölme dedim." Elim ayağım tutmaz vaziyetteydi güvenli değil diye babasının oradan aldığım kadın benim evimde vurulmuştu.
Yiğit'in sesini duydum. "Abii! Abi ne oldu burada!" Dedi onları toplantıyı ertelediğimi bildirmesini söylemiştim. Evde sadece diğer korumalar, cihat, ve ben vardım. "Yiğit ambulans çağır Yiğittt!.." Dedim.
Cihat ayağa kalkıp yanıma geldi. Neva'yı koltuğa yan bir şekilde yatırdım kurşun yerine bakıyordum. Allah kahretsin çok kanıyordu. "Cihat! çok kanıyor cihat," Dedim. Cihat, "Sakin ol Timur Neva'ya bir şey olmayacak." Dedi beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "YİĞİT !BULUN LAN BANA BUNU KİMİN YAPTIĞINI!" Diyerek yeri göğü inlettim..
Nevanın yüzünü avuçlamıştım gözleri kapalıydı ses yoktu kesik kesik nefes alıyordu. Derken Dicle'nin "ABİM.." diyerek içeri girdiğini gördüm ne zaman duymuştu .bana bir şey oldu sanmıştı sanırım. Ağlayarak girmişti içeri. Koşturarak yanıma geldi. İlk bana baktı, sonra Neva'ya baktı. Dicle, "Abi Vuruldu mu!" Diyerek bana bakıyordu.
Kafamı aşağı yukarı salladım. Ambulans sesleri duyulmaya başladı. Dicle, "Abi bahçe can pazarı gibi olmuş kim yaptı bunu abi?" Diyerek bana bakıyordu. Polat'ın kapıdan içeri hızlı bir şekilde girdiğini gördüm.
"Timur Abi ne oldu burada Adamlar.. Kafasını Nevadan tarafa çevirerek, yenge vuruldu mu!?"Dedi Polat. Artık ambulans sesleri iyice yakından geliyordu. Kafamı Dicle'ye kaldırıp "Nevanın başında bekle adamlara bakıp geleceğim," Dedim .Polat'a dönüp, "Ambulanstakileri Nevanın yanına getir Polat."
Bahçeye adım Attığımda gördüklerime inanamadım Dicle doğru söylüyormuş can pazarı gibi her yer, Herkes vurulmuştu. Kapıya baktım kapı diye bir şey kalmamış. kameralara baktım onlara da ateş edilmiş. Adamlarımı da koruyamadım karımı da. Hiç birini koruyamadım. Beklediğim bir saldırı da değildi..
Telefonum çalmaya başladı açacak halim kalmamıştı Adamlarımın hepsi yaralı bir halde evimin bahçesinde yatıyorlardı. Ambulansın biri geldi Polat onu içeri götürdü. Telefonumu cebimden çıkarıp, Yiğit'i aramaya başladım. Hemen açtı, "Yiğit bana bunu kimin yaptığını bulduğunu söyle ,bana buldum de yiğit!" Dedim. Sesim o kadar çaresiz çıkmıştı ki bunu Yiğit'in de anladığına eminim. Yiğit, "Abi hiç bir iz yok , adamlar kaçmış hiç biri yok. Adamlar ne durumda Abi? Abi Ambulansları aradım hepsi tek tek geliyor bende yoldayım geliyorum. "
Çökmüş durumdayken cihat geldi elini omzuma koydu, "Düzelecek Timur, bulacağız kim yaptıysa, kimseye de bir şey olmayacak." Şu an ne dediğini algılayabilecek durumda değildim.
Dicle, "Abi Neva'yı götürüyorlar bende gidiyorum onunla." Ona bakıp tamam anlamında kafamı sallamıştım. Cihat, "Timur toparla kendini hiç bir şey olmayacak," Dedi. Ona baktım ağzımı açıp tek kelime konuşamamıştım. Yiğit, kapıdan içeri girdi Polat adamların durumlarını kontrol ediyordu. Ambulanslar da gelmişti onlarda şoka girdiler bu kadar vurulan insanı bir arada görmediklerinden onlarda şoktalardı.
Yiğit, "Abi sen iyi misin ? Yengenin yanına git istersen abi biz buradayız toparlayacağız, dışarıda Kutay sizi bekliyor gidin abi siz," Dedi. Cihat kolumdan tutup dışarı çıkarıyordu beni. Dışarıda gazeteciler benim çıkmamla koşturmaları bir oldu. Cihat engel olmaya çalışıyordu, Kutay da yardım ediyordu, arabaya bindik. Kutay sürücü yerine geçip arabayı çalıştırdı ve son hız gitmeye başladık..
Hastanenin önünde durduğumuz da arabadan indim. Cihat la birlikte hastaneden içeri girdik acile girdiğimizde, Dicle'yi gördüm. Dicle de beni görmüştü hala ağlıyordu. Dicle, "Abi durumu iyi değilmiş çok kan kaybetmiş öyle dediler." Diyerek ağlaması daha da artmıştı sanki. İyi değil mi iyi değil demişti, ölmezdi değil mi? benim yüzümden ölemezdi. Korumak istemiştim.. Sadece babasından, korumak istemiştim. Yapamadım...
Hepimiz koridorda beklerken hemşire geldi onu görünce ayağa kalktım. Hemşire, "çok acil ameliyata almamız lazım ama çok kan kaybettiği için 0Rh(-) Kana ihtiyacımız var." Bu Dicle'nin kan grubuydu Dicle, "Ben veririm benim ki negatif," Dedi. Dicle'ye bakmıştım Dicle'de bana bakıp, "Sorun yok abim," Diyerek bana baktı ve hemşireyle gittiler. Oturduğum yere geri çöktüm. Telefonum çalmaya başladı elime aldığımda Kaan'ın aradığını gördüm. O da duymuş olmalı.
Kaan, " Kardeşim olanları duydum, geçmiş olsun. Yenge vurulmuş durumu nasıl kardeşim. Ben çıktım yola geliyorum zaten ama gelmeden aramak istedim. kimin yaptığı belli mi?" dedi. "Henüz belli değil kardeşim karımın durumu da iyi değil iyi değilmiş Kaan ," dedim sesim çok çaresiz çıkıyordu hiçbir şey yapamıyordum.
Kaan, " iyi olacak inşallah kardeşim geliyorum ben gelene kadar dikkat et kendine," dedi ve telefonu kapattı. Yiğit yanıma geldi , " Abi adamların hepsi geldi." diyerek bana bakıyordu, kafamı kaldırıp ona baktım , " gidelim yiğit durumları nasıl? ölen var mı ?" dedim ve cevap vermesini bekledim.
"Yok abi şimdilik," diyerek arkamdan geldi. " Ailelerine haber verdiniz mi yiğit?" dedim. yiğit, "evet abi ," diyerek önüme geçip "şuradan abi, "diyerek eliyle işaret ettiği koridordan girdim. Koridorda adamlarımın kimisini kolu, kimisinin bacakları sarılı halde bekliyorlardı. Beni görünce ayağa kalkmaya çalıştılar hemen durdum. " sakın kalkmayın oturun," dedim.
Bana saygı duydukları için kalkmak istemişlerdi ama ben kalkmalarını istemiyordum zaten ayakta duramıyorlar. Benim yüzümden bu haldelerdi daha fazla canları yansın istemiyorum. Yiğit, " Abi ikisinin durumu ağır doktorlar öyle söyledi, ameliyatta ikisi de şuan da abi."
"Tamam yiğit, buradaki doktorlar yeterli değilse daha fazla getirtelim." Yiğit," Şimdilik yeterli Abi." dedi. "Tamam Yiğit. "Diyerek arkamı dönmüştüm ki gitmeden yiğitten tarafa dönüp, "Kaan Mirzahoğlu Gelecek yiğit gelince karşılamaya diğer adamlardan gönder güvenilir olsun yiğit. Hatta Polat gitsin başlarında." Yiğit, "Tamam abi Polat'ı gönderirim." Dedi ve bende kafamı tamam anlamın da sallayıp, oradan ayrıldım.
Ameliyatın önündeydim bekliyordum ameliyattan çıkmasını . Dicle de kanı vermiş benimle bekliyordu, O da durumunu merak etmiş olmalı. Dicle, "Abi iyi olur değil mi. Ne kadar bize uygun biri olmasa da ölmesini istemiyorum abi ölmez değil mi?" diyerek bana bakmaya başladı. Ondan tarafa dönüp "iyi olacak o güçlü bir kadın bunun da üstesinden gelecek ben inanıyorum. Ama korkuyorum Dicle.."
Dicle, "Neden korkuyorsun abi ölmesinden mi? biliyorum o senin karın, korkman normal ama merak etme abi o seni bırakmaz yani seven sevdiğini bırakmaz abi," dedi. "Umarım Dicle yoksa kendimi nasıl affederim bilmiyorum, benim yüzümden oldu her şey. Hepsi benim yüzümden.." Diyerek kafamı önüme eğdim.
Saate baktım iki saat geçmişti bile hala giren çıkan olmadı ameliyattan. Dicle'yle oturmuş bir şekilde öylece bekliyoruz . Artık Yiğit'te gelmişti. Üçümüz bir haber gelmesini bekliyorduk. Benim telefonumun melodi sesi duyulmaya başladı, yiğit ve Dicle de bana baktılar. Telefonumu elime alarak ekrana baktım Validem yazısını gördüm.
"Dicle annem arıyor sen bir şey mi söyledin?" Dicle' " hayır abi aklıma bile gelmedi telaştan." Telefonu açıp kulağıma dayadım. Annemin, " uşağum iyi misun? Hacan haberlerde gördük dedenle salduru olmuş doğrimudur da ." Annemin sesi telaşlı çıkmıştı.
" Evet Anne iyiyim ben. Hacan sen beni merak etme." Dedim. Annemin nefes verme sesini işittim o da korkmuş olmalı. Annem, "Uşağum senlen konuşmayacakdum, evleneysun bizim haberimuz yok. Deden Hacen o kızı kabul etmez daa. Dedene bile danışmadan kafana göre nasul böyle fışkı yersun?" Dedi. "Annem güzel Annem şu an bunu konuşmanın sırasu değildur söz ben hepinizun gönlünü alacağum da ." Dedim ve annem konuşmaya başladı.
"Tamam uşağım Hacan kız vurulmuş diyler, doğru midur?" Dedi. " he Annem doğridur.."Dedim sesimin kötü çıkmasına engel olamadım. Annem, "Uşağım ha bu günlerde geçecekdur, En büyük Allah' dur." diyerek bana moral vermeye çalışıyor. Ama benim aklım ameliyattan çıkmayan karımdaydı.
" Ana ben ha şindi kapatayrum ben senu sonra arayacağum." Dedim ve telefonu kapattım. Telefonu suratına kapatmış gibi olmuştum ama ameliyathanenin kapısı açılmıştı o yüzden kapatmak zorunda kaldım. Telefonu cebime atıp hemen doktorun yanına doğru yürüdüm. Dicle ve yiğitte ayaklanmıştı.
Doktor bana bakarak, "Timur bey eşinizin ameliyatı iyi geçti. Kurşunu çıkardık, neyse ki kurşun organlara hasar vermemiş . Kanın hemen bulunması Alya hanım için büyük bir şans çünkü zor bulunan bir kan gurubu." Dedi ve biraz soluklanarak, "şu an yoğum bakıma alınacak , 8 saat boyunca uyutacağız her ihtimale karşı. Endişelenecek bir şey yok şimdilik. zor olan kısmı Alya hanım atlattı zaten."
Dedi ve anında gülümsedim. Pes etmedi hayata tutunmayı bırakmadı. Çok güçlü olduğunu biliyordum ama bu kadar güçlü olduğunu tahmin etmemiştim. " Teşekkür ederim doktor. Yoğun bakımda görebilme şansım var mı ?" Dedim ve cevap vermesini bekledim.
Doktor, " Bu imkansız Timur bey Alya hanımın sağlığı için kimsenin girmemesi gerekiyor." "Tamam doktor bey," diyerek tekrar teşekkür edip Dicle'ye ve yiğit' e baktım. Onlar da bana bakıp gülümsüyorlardı. "Kurtuldu.." dedim ve kalktığım yere geri oturdum.
Dicle, "Kurtuldu Abi, bırakmadı seni," Diyerek dişlerini gösterip gülümsedi. Bende ona gülümsedim. Yiğit, " Geçmiş olsun Abi , yenge güçlüymüş," diyerek o da gülümsemişti.
Hepimiz de rahatlamıştık ameliyat sorunsuz geçtiği için. Dicle kafasını koridora çevirmişti bende onun baktığı yöne baktım. Cihat ve Ahmet amcam koridordan girmişlerdi. Cihat' da kolundan yaralanmış kolu sarılıydı.
Amcam, "Oğlum çok geçmiş olsun bir şeyin yok değil mi ?" Dedi. " yok amca ben iyiyim," dedim. Cihat, "Neva'nın durumu nasıl?" Diyerek Dicle'ye ve bana bakıyordu. Dicle, " İyi Cihat abi Ameliyat sorunsuz geçmiş," dedi.
Ahmet amcam, " Evlenmişsin oğlum hayırlı olsun demek isterdim ama malum gelinimiz bu halde olunca geçmiş olsun artık oğlum!" diyerek yeşil gözlerini bana dikmişti. "Sağ ol amca Haber veremedim her şey çok ani oldu," diyerek açıklama yaptım.
Ahmet, "Yok oğlum önemli değil sağlığınız yerinde olsun yeter Amcanıza," Dedi. Cihat, " adamların nasıl Timur ölen yok değil mi? " diyerek gözleri benim üstümdeydi. "yok iyiler Cihat sağ ol," diyerek cevap verdim.
Ahmet, " çocuklar bana müsaade malum amcanız yaşlı insan, artık sürekli dinlenmesi gerekiyor," diyerek bize bakıp gülümsedi ve arkasını dönüp koridordan çıkıp gitti. Cihat, " Timur bir gelir misin ." dedi. Bende tamam anlamında kafamı salladım.
Cihat, "bu saldırıyı kimin yaptığı belli mi?" dedi. "Hayır Cihat! şimdilik hiç bir iz yok. kameralara bakacağım bir tek onlar kaldı. hazırlıksız olduğumuz için de kimseyi yakalayamadık ." dedim.
Cihat, "anladım yiğit benim yapabileceğim bir şey var mı kardeşim!" diyerek bana destek olmaya çalışıyordu anlayabiliyordum. "Sağ ol kardeşim eksik olma. benim yüzümden sende yaralandın zaten," dedim. " ufak bir sıyrık kardeşim o kadar da önemli değil. Geçen ki toplantıda Hakan Köksoy la tartışmışsın o yapmış olabilir mi saldırıyı?" dedi Cihat.
" Hayır o yapmış olamaz bu kadarını asla cesaret edemez. onda bu saldırıyı yapacak g@t yok cihat!" diyerek sesli bir şekilde nefes aldım. Cihat, "Anladım kardeşim sen öyle diyorsan öyledir. Artık çok dikkatli olmak zorundasın kimse senin bu şekilde bir saldırıya maruz kalacağını düşünemezdi, diğer adamlar sana bu konu üzerinden vuracaklardır Timur." diyerek bana baktı.
"Biliyorum kardeşim," dedim. " Tamam kardeşim ben hep yanındayım," dedi Cihat. "Cihat sen Dicle'yi bugün eve götür sizde kalsın ne olur ne olmaz ben zaten buralarda olacağım," dedim. Cihat, "Tamamdır bende o iş ." dedi ve ikimiz Dicle'nin yanına doğru yürümeye başladık.
Koridordan girdiğimizde Dicle bizden tarafa döndü. Esniyordu uykusu gelmiş belliydi. "Hadi Abim bugün bize gidiyoruz," Dedi Cihat. Dicle, "Hayır ya ben kendi evime gideceğim," Dedi. Hemen itiraz edecektim ki cihat benden önce konuştu.
" Olmaz abim bugün olanları biliyorsun o yüzden bizdesin! Abin buralarda olacağı için sende benimle geliyorsun küçük hanım," Dedi Cihat.
Dicle, " Of yaa.. Tamam." diyerek burun kıvırmıştı. "Mızmızlanma Dicle doğru Cihat abinlerle gidiyorsun!" Diyerek ona baktım. Dicle kafasını öne eğip, " Tamam abi!" Dedi.
İtiraz kabul edecek durumda değildim. " Tamam siz gidin artık Dicle bugün yeterince yoruldu," konuşmalarına fırsat vermedi hadi diyerek yolladım. Arkalarından baktığım da koridordan çıkıyorlardı.
Telefonum çaldı, elime alıp baktım, Kaan arıyor yazıyordu. Gelmiş miydi yoksa. Bekletmeden açtım. "Timur ben geldim hastaneye giriş yapacağım şimdi," Dedi Kaan.
"Tamam Kaan bende çıkıyorum o zaman," Dedim ve telefonu kapattık. Çıkışa doğru yürümeye başladım..
Dicle Kandemir. Cihat abimle çıkışa gelmiştik araba doğru gidiyorduk ki gelen arabalarla durmuştuk. Yok artık! Bunlar gerçek mi? Oha yaa. Şu an kaç tane araba olduğunu saymaya matematiğim bile yetmezdi. "Kaan MİRZAHOĞLU gelmiş olmalı ." dedi cihat.
"O kim Cihat abi?" diyerek Cihat abime bakıyordum bir yandan da gözlerim arabalardaydı. " Abinin Mardinli arkadaşı yok mu babası abini çok seviyordu abin Kaan'ın hayatını kurtarmıştı," Dedi cihat.
Şimdi hatırlamıştım hatta bunlar Abime gel Mardin'e yerleş Aşireti beraber yönetelim demişti. Abim rette tabi güzelim fırsatı. Cihat abime bakıp, "Hatırladım şimdi ," dedim.
Onu ilk kez görecektim Abimden bir kaç kez has kardeşim diye bahsettiğini duymuştum ama kim olduğunu hiç bilmiyordum. Arabalar sıra sıra girdikten sonra en ortadaki arabanın şoförü inmişti' bütün arabadaki adamlarda inmişti.
Hepsi sıra halinde dikildiler ortada arabanın kapısı açtı bir adam ve kapıdan eğilerek çıktı. Çüş! Anasını ya!.. Ananalar neler doğruyor. Boy, post, endam, karizma hepsi bu adamla toplanmıştı resmen. Boyu kesinlikle 1.90 üstü, gözleri kahverengi tıpkı toprak rengi gibi. Saçalar da siyah tam aradığım tipte biri. Dışardan eminim ki ağzımın suyu akmış gibi göründüğüne emindim.
Benden tarafa döndüğünde göz gelmiştik. Ah kalbim sanırım ben iyi değilim. Ben ona bakarken Abim yan tarafımda dikelmiş bana bakıyordu. Hemen kendimi toparladım. Bir şey yokmuş gibi şirin bir şekilde abime dişlerimi gösterip gülümsedim.
Abim, "Siz gitmediniz mi ?" Dedi. Cihat abime dönüp baktım, konuşsun diye bakıyordum tabi. "Gidiyorduk Kaan Mirzahoğlu' nu görünce durmak zorunda kaldık, malum yolu kapattılar kendileri," Dedi cihat abim.
Abim, "Anladım tamam!" Diyerek kafasını Kaan denen adamdan tarafa çevirmişti. Bende ne olacak diye meraktan bekliyordum. Abimle Kaan sarılmışlardı bir süre. Sonra Kaan geri çekilip, "Kardeşim iyisin çok şükür," Dedi. Abim ona bakarak, "Sağ ol Kardeşim. oralardan buraya kadar gelmen, çok büyük bir dostluk benim için. Ayağına sağlık Kardeşim!" Dedi.
Tabi benim gözler Kaan'ın üzerindeydi. Gerçekten de abim için Mardin'den kalkıp buraya gelmesi gerçekten de şaşırtıcı . Abime değer veriyor galiba. Zor zamanında hemen koşup geldiğine göre abimi gerçekten seviyor olmalı..
Timur Kandemir. Kaan'la hastanenin kafesine geçmiştik korumaların yarısı dışarıdaydı ,yarısı da kafenin içindeydi. Kaan, "Yapanlardan iz var mı, kimlikleri, adı, sanı kimmiş? neden yapmış, Belli mi?" Dedi.
"Hayır maalesef ki Hiç bir iz yok. Şimdilik kimin yaptığını da bilmiyorum ama bulacağım. Kameralar incelenecek tabi sağlam kalanlar, öncelik ateş kameralara yapılmış. Tuzla buz olmuş kameraların çoğu ama gelirken kem illa başka kameralara takılmıştılar elbet bulacağım." Diyerek sert bir şekilde konuştum.
"Sakin ol Kardeşim Elbette bulacağız kimin yaptığını Bunun için geldim buraya Babam bulmadan dönme dedi. Anlayacağın emir büyük yerden," Dedi Kaan. Kaan, "Eşinin durumu nasıl?, kardeşim!"
"Yoğun bakımda kalacakmış bugün doktor öyle söyledi. Ameliyat iyi geçmiş," Dedim. "Sana anlatacağım konular var ama yalnız kalmalıyız," Diyerek benim korumaları çıkın işareti verdim. Kaan da aynı şekilde korumalarına çıkın işareti yapmıştı.
Kaan, "Anlat kardeşim seni dinliyorum." Derin bir nefes alıp olanları tek tek anlattım. Akif denen şerefsizin babamı vurmasını, Neva'yı evlendirmek zorunda bırakmamı, planımı baştan sona anlattım. Babamın öldüğünü biliyordu ama elimiz herhangi bir bilgi geçmemişti ta ki 4 Sene öncesine kadar..
Kaan, "Dur bir dakika , Ben doğru mu anladım Nevanın babası senin babanı mı vurmuş?" Dedi. Evet anlamında kafamı salladım.
Kaan o kadar şaşırmıştı ki bunu yüz ifadesinden bile anlayabiliyorum. Anlattıklarımın şokundaydı hala çünkü planımı kimse bilmiyordu, yiğit ve Polat hariç. Gözlerimi yüzünü dikip sor soracak mı diye bakıyordum ki , "Şimdi siz gerçekten evlendiniz öyle mi!? Hem de düşmanının kızıyla, ve ondan ilk görüşte etkilendiğini söylüyorsun Timur bu akıl karı değil!" Demesiyle yüzümde gülümseme oluştu.
"Kaan ! Gerçekten Neva çok masum Akif onun öz babası değilmiş. Annesi de zaten 6 yaşında bırakmış. Kız resmen koca şehirde kimsesiz..." Diyerek derin bir nefes soludum. "Ve biliyor musun bunların hiçbirini bilmiyor hiçbirini hem de.. O adamı babası sanıyor, annesinin neden gittiğini bilmiyor. Hiç bir şey bilmiyor.. Onu korumak istedim sadece, babasının eline bırakmak istemedim Kaan!"
Kaan "Bak Timur seni anlıyorum sen bu kıza karşı bir şeyler hissediyorsun. Bunu gözlerinden anlayabiliyorum.. Ama sizden olur mu bilmiyorum bunları öğrenince Neva yanında kalacağını düşünmüyorum Timur! Kızı resmen Evlenmek zorunda bırakmışsın," Dedi.
Ne diyeceğimi bilememiştim. Gerçekten gider miydi? Belki gitmezdi, belki o da beni tanımak isterdi. İsterdi değil mi ?..
Kaan haklı kendimi avutuyorum sadece kız gitmekten haklı zorla evlenmemizi sağladım. Yetmezmiş gibi bir de kızın vurulmasından ben sorunluyum. Kafam çok karışmıştı iyice.
Kaan, " Ben her koşulda yanındayım Kardeşim ama bilmiyorum bu konu çok karışık. Bir yandan kız şu an gerçekten eşin. Diğer yandan da Akif'in kızı Timur." Diyerek bana bakıyordu cevap vermemi bekliyor ama ben daha ne cevap vereceğimi bile bilmiyorum..
"Olanlar bunlar işte Kaan Neyse kapatalım bence bu konuyu," Dedim. Canım sıkılmıştı söylediklerine. Kaan, "Seni anlıyorum kardeşim. Canını da sıkma buluruz bir yol sen sevdin madem onun da sevmesinin yollarını buluruz." Yüzümdeki gülümseme anında yerine gelmişti. O şekilde Kaan'a bakıyordum.
"Sever mi Kaan beni..." diyerek Kaan'a bakıyordum. "Sever kardeşim," dedi Kaan. Bir umuttu benimkisi ya sever yada sevmezdi.. zamanla görecektim her şeyi.
Saate baktığımda gece yarasını çoktan geçmişti. Kaan'a bakarak, "Hadi kardeşim sende yol yorgunusun benim evlerden birine yollayayım seni," Dedim. Kaan tamam diyerek kafasını salladı.
Hastanenin çıkışına geldik. "Polat!" Diyerek sesli bir şekilde seslendim. Korumalarla konuşuyordu beni duyamayabilirdi. Polat hemen benden tarafa döndü ve bize doğru gelemeye başladı.
Polat, "Buyur abi'" Dedi. " Kaan beyi benim Diğer eve götür şu an hangisi kullanılabilir durumdaysa ona götür. Eksik gedik ne varsa bak hepsini al Polat." Diyerek Kaan'a döndüm. "Sağ ola kardeşim geldiğin için," Dedim.
Kaan, "Dostlar bu günler için vardır," Deyip omzuma bir kaç kez vurdu. Ona gülümseyerek karşılık verdim.
Polat, "Gidelim Kaan bey," Dedi. Kaan son kez elimi sıkıp geçmiş olsun diyerek geri çekildi. Arkasına dönüp arabasına doğru gitmeye başladı..
Hastanenin yoğun bakımına gelmiştim. Neredeyse sabah olmak üzereydi, onun uyanmasını bekliyordum. Bu saate hala ayaktaydım. Neva uyanmadan gözüme uyku giremezdi de zaten..
Aradan iki saat geçmişti. Yiğit yanıma geldi. "Abi uyumalısın, ben beklerim abi senin yerine burada, Neva yengenin başında." Dedi ve bana bakıyordu. "Sağ ol yiğit ama uykum yok bekleyeceğim..."
Beklemekte çok zormuş. Yiğit, "Adamlardan ,Alp ve Cavit ameliyata girmişti ya Abi, onların da durumu gayet iyi," Dedi. Biraz düşünmeye başladım bu saldırının amacı öldürmek değildi göz korkutmaktı. Peki bu planı hangi salak hazırlar ki, benim kimseden korkmadığımı bilmeyen yoktur. Neyse yakında öğreneceğim bulunca da ilk işim o şerefsizi öldürmek olacak..
Yiğit , "Abi uyan, Abii , Timur abi uyan." Yiğit'in sesini işitince gözlerimi açtım. Kahretsin içim geçmiş. Gözlerimi Yiğit'e çevirdim, "Ne oldu yiğit bir şey mi oldu?" Dedim telaşlı bir şekilde. Yiğit, "Abi sakın ol sadece yengeyi uyandıracaklarmış doktor seni görmek istiyor." Dedi.
Hemen ayağa kalkıp doktorun yanına gitmek için yoğun bakımdan çıktım. Odasına geldiğimde kapıyı açıp girdim. "Beni çağırmışsınız doktor bey," diyerek koltuğa oturdum. Doktor, "Evet Timur bey birazdan eşinizi normal odaya alacağız her şey yolunda gidiyor. Normal odaya aldıktan 2 saat sonra uyanır zaten ama Neva hanımın şekeri var biliyorsunuz ki çok dikkatli bir şekilde bakılması gerekiyor. Yaraları iyileşmesi zaman alabilir." Dedi.
"Anladım doktor bey," diyerek derin bir nefes aldım buna ihtiyacım varmış. " peki uyanmadan önce görebilirim değil mi?" Dedim. "Evet Timur bey görebilirsiniz normal odada olacağı için uyanacak da görmeniz de hiç bir sıkıntı yok," dedi doktor. "Teşekkürler doktor bey," dedim. "Özel odalardan birini alın doktor," dedim. Doktor, "Tamam Timur bey siz nasıl isterseniz," Dedi.
Doktor, " Birazdan alacağız Timur bey sizde geçin isterseniz," dedi. Tamam diyerek kafa salladım ve odasından çıktım. Telefonum çalmaya başladı, cebimden çıkartım. Baş belam, yazısını gördüm ve bekletmeden açtım.
"Efendim Dicle," dedim. Dicle, " Abi yengem nasıl?, geleceğiz bizde şimdi ama bir gelmeden arayalım dedik," diyerek hızlı bir şekilde konuşmuştu. " Birazdan normal odaya alacaklar, 2 saat sonrada kendine gelirmiş." Dedim.
Dicle, "Tamam abi gözün aydın, bizde geliyoruz şimdi cihat abimle," dedi ve "Görüşürüz abi'" diyerek telefonu kapattı. Odanın olduğu yerden ayrıldım Yiğit'in olduğu yere doğru gitmeye karar verdim. En son yoğun bakımın önünde kalmıştı bir arayayım en iyisi.
Telefonu elime alıp, Yiğit'i aramaya başladım. Bekletmeden açtı. "Buyur abi," diyerek beni dinliyordu. "Yiğit neredesin?" Dedim. Yiğit, "Alp'in yanına geldim abi," dedi. "Tamam yiğit geliyorum!" Diyerek telefonu kapattım.
Alt kata Yiğit'in yanına gelmiştim. Alp' in yanında doktoru dinliyorduk. Durumunun iyiye gittiğini bir iki gün sonra uyanacağını söylüyordu. Kafamı sallayıp tamam anlamın onayladım..
Doktorlar ve hemşireler özel odalardan ,313. Odaya almışlardı Neva'yı. Bende koridorda, işlerinin bitmesini bekliyordum. Hepsi bir kapıdan çıkmışlardı. Konuştuğumuz doktor, "Buyurun Timur bey artık girebilirsiniz." dedi. Kafamı sallayın odaya girdim ve kapıyı kapattım.
Odadaki sandalyeyi Nevanın baş ucuna çekip oturdum. Yüzünü inceliyordum, solgun görüyordu. Ameliyat onu yormuş olmalı zaten incecik çelimsiz bir şey. kolunda serum takılıydı.
Elini avucuma alıp, "Beni bırakmadığın için teşekkür ederim. Babandan koruyayım derken benim yüzümden zarar gördün özür dilerim güzelim." Dedim ve dudağımı elinin üstüne getirip öpüp geri çekildim. "Ben sana hiç kıyamam ki , kıyanları da bulup eceli olmazsam da Timur değilim." diyerek yüzünü komple taradım.
Beni neyse ki duymuyordu. "Babanın öz baban olmadığını öğrenince neler hissedeceğini biliyorum güzel Neva'm.." "Sakın ola ki üzülme tamam mı, Ben hep yanındayım, hep te yanında olacağım yeter ki o gülüşün hiç eksik olmasın." Derken avcumdaki parmağı kıpırdamıştı. Uyanıyor olmalı, dediklerimi duymuş olamaz değil mi yok canım doktor en az 2 saat demişti. Ona baktım gözleri hala kapalıydı.
Ağzımdan derin bir soluk bıraktım. İçim rahatlamıştı. Benden öğrenmesini isteyeceğim son şey olur. Benden asla duymayacak! Duymaması için de elimden geleni yapacağım...
Odadaki koltuğa geçmiştim. Dicle ve Cihat, gelmişlerdi. Üçümüz Uyanmasını bekliyorduk. Dicle, " Güçlü kızmış.. Ufak tefek görüyor ama güçlüymüş." Dedi. Cihat da ona katıldığını belirti. "Çok güçlüdür o, her şeye dayandı annesinin terk etmesini bile küçücük yaşta dayandı.." Diyerek Dicle'ye ve Cihat'a baktım.
Dicle, "Annesi mi terk etti? Neden abi? Kaç yaşındaydı ki o zaman?" diyerek gözlerini iyice açmış bana bakıyordu. "6 yaşındaydı o zaman," dedim. Dicle gözlerini kocaman açtı şaşırmış olmalı o da yaşının çok küçük olduğunu düşünmeye başlamıştı sanırım. Bir çocuk için çok küçük yaştı o yaşta annesiz kalmak..
Dicle, " Demek ki sende bu kadar güçlü olmasına vuruldun," diyerek sırıtıyordu. " Evet ona vuruldum," Ne olmuş!" Dedim. Dicle, " Ne olsun abi hiç bir şey yok." Hala bana bakıp otuz iki diş sırıtıyordu. "Sırıtma Dicle!" Derken, "Ahh" Sesini işittik kafamızı hemen Nevadan tarafa çevirdik. Uyanmıştı, hemen ayağa kalkmış yanına doğru adımladık.
Neva, "Ahh..." diyerek bir kaç kez nefes alıp verdi. Yavaşça gözlerini açtı, bana baktı, "Ne-e oldu ba-ana ?"Dedi. Sesi biraz pürüzlü çıkmıştı tabi normaldir bir gün 12 saattir uyuyordu.
Yüzüne doğru yavaş bir şekilde eğildim, " Vuruldun sadece ama şu an gayet iyisin," diyerek gözlerinin içine baktım. Gözlerini kırpıştırıp açtı bunu bir kaç kez tekrarladı. "Ne demek vuruldum! En sonun evdeydik.. sonra silah.." Dedi ve şimdi hatırlamıştı.
"Neremden vuruldum?" Diyerek Kehribar rengi gözleriyle bana bakıyordu. "Sırtından vuruldun ama şu an gayet iyisin merak etme." Diyerek sakinleştirdim.
"Tamam.." Dedi. Diğer ikisinden de çıt çıkmıyordu sanırım bizi izliyorlardı. Kafamı onlardan taraf çevirmemle ikisi de, bir sağa baktı, biri sola baktı. Neva da kafasını onlardan tarafa çevirmişti. Cihat bir kez öksürüp, "Geçmiş olsun Neva!" dedi. Dicle, "Geçmiş olsun," diyerek Cihat'ı tekrarladı.
Neva, "Sağ olun," diyerek gözlerini bir kez kapatıp açtı. " Sen dinlen biraz onlarda gidiyordu zaten," dedim. Dicle, "Biz nereye gidiyorduk ki?" dedi ve cihat onu dürttü. "He eve gidiyorduk." Dedi Dicle. İkisi hızlı bir şekilde odadan çıkmıştı. Neva kafasını benden tarafa çevirip, " Neden çabuk gittiler?" Dedi.
"Senin yorulmaman gerekiyor Neva o yüzden gittiler." Bana bakarak, "Anladım," Dedi. "Nasıl hissediyorsun?" Diye bir soru yönelttim. Kafasını benden tarafa çevirdi, "Vurulmuş gibi.." Dedi ve beni gülümsetti.
Gözleri gülüşüme takılmıştı. Gülümseyerek, "biraz öyle oldu, hepsi geçti Neva. Özür dilerim seni koruyamadım.."
Neva, "Senin bir suçun yok ki , hem senin üstüme nasıl çullandığını hatırlıyorum." Diyerek bana baktı. Beni yine gülümsetmişti. Sanırım bir tek o beni bu kadar gülümsetebiliyordu..
Alya Neva. Timur'a bakıyordum. Her sözümden sonra gülümsüyordu. Bu adam sürekli mi böyle gülümsüyordu yoksa bana mı bu şekilde davranıyordu anlayamıyordum. Ona bakıyordum yorgun görüyordu ne zamandır buradaydı acaba.. "Ben ne zamandır bu haldeyim?" Dedim. Timur, "12 saattir uyuyorsun," dedi.
" Anladım" demiştim ki aklıma babam geldi. "Babam geldi mi ? Yada aradı mı hiç? Duymuştur mutlaka," dedim ve Timur'dan bir cevap bekliyordum. Timur, "Hayır kimse gelmedi. Arayan da olmadı. Zaten senin telefon burada değil. Ama baban burada olduğunu mutlaka duymuştur," dedi. Demek ki babam hala bana kızgındı neyse alırdım ben onun gönlünü..
Gözleri dudaklarımın üzerindeydi. Neden dudaklarıma bakıyordu ki Derken, "Su ister misin dudakların kurumuş," diyerek bir açıklama yapmıştı. He demek o yüzden bakıyordu.
"Olur." Diyerek suyu getirmesini bekledim. Sürahiden suyu bardağa doldurup yanıma getirdi. Tam kalkmak için hareket etmiştim ki ağzımdan "Ahhh.." sesi yükseldi. Kahretsin belim acıyordu. "Hey hey yavaş ol daha iyileşmedin ki zaten yaraların geç iyileşiyor biliyorsun ki," Dedi Timur.
Elini başımın altından geçirip birazcık kaldırdı başımı suyu ağzıma getirdi, yavaş bir şekilde yudumladım. Suratım ekşimişti. Suyun tadını bile sevmemiştim. Sanırım bayadır bir şey yiyip içmediğim için olmalı.
Ben suyu içmeyi bırakınca kapı tıklatıldı. Timur, "Gel," Dedi. Kapı yavaş bir şekilde açıldı. İçeri uzun boylu esmer biri girdi. Timur, "Kaan sen mi geldin kardeşim." Dedi ne yani kardeşler miydi. Şaşırmıştım. Kaan içeri adımını atıp Timur'la tokalaştılar yüzünü benden tarafa çevirip, "Geçmiş olsun yenge hanım." Dedi. Yenge hanım nedir Allah için ya .
Bozuntuya verme Neva bozuntuya verme. "Teşekkür ederim," diyerek hafif bir şekilde gülümsemeye çalıştım. Timur bana bakıp, "Kendini yorma Neva! Birazdan bir şeyler getirecekler onlardan yiyince biraz kendine gelirsin tamam mı." Tamam anlamında kafamı salladım.
Timur'la Kaan dışarı çıkmışlardı. Bende biraz gözlerimi dinlendiriyordum. Bir zaman sonra kapı açıldı. İçeri hemşire ve Timur'un korumalarından biri girdi elinde bir kaç poşet vardı. Hemşire ona bakıp, "Dışarıdan yemek getirmek yasaktı" Dedi.
Koruma da, " Hastane Timur beyin bu hanımefendide eşi. Sizce de yasak mı ?" Diyerek hemşireye göz kırptı. Hemşire şoka girmişti. Bende şoka girmiştim. Hastane şimdi Timur'un mu yani.. Oha anasını ya!..
Hemşire yanıma gelip, "Bunları yiyince bana haber verin, pansuman yapılacak efendim doktor bey de gelecek kontrol için," Dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. Koruma, "Yenge Timur abi şimdi geliyor onu bekleyecekmişsin," Dedi.
Ne yapacaktı ki gelip, yoksa yemeği bana kendi mi yedirecek?..
Beş dakika ya geçti ya da geçmedi, kapı açıldı Timur içeri girdi ve bana doğru geldi. "Çok bekletmedim değil mi?" Diyerek bana baktı. "Hayır sorun değil," dedim.
Timur, "Tamam o halde, şey yapalım yemeğini yedireyim ben sana." Gözlerim sözleriyle biraz açılmıştı. Gerçekten de o yedirecekmiş. Her şeyi hazırlayıp önüme getirdi. Yatağı biraz yukarı kaldırdı. Çorba ve bir dilim ekmek vardı. Yatağın yanına sandalye çekip oturdu.
Çorbadan bir kaşık alıp ağzıma getirdi bende içmiştim. Tadı güzeldi. Yüzüm gülümsemişti tavuk çorbasıydı. Çorbalardan sadece bunu seviyordum. Bunu da biliyor gördüğüm kadarıyla..
Timur bana bakıp, "Neden gülümsedin? Vurulup da gülenini ilk kez görüyorum," Dedi gülerek. Benimle eğleniyordu bunu gülmesinden anlayabilmiştim.
"Aklıma bir şey gelmişti de ona güldüm." Diyerek çorbadan bir kaçık daha aldım. Çorbanın içine ekmek diliminden küçük parçalar halinde içine atıp azar azar yedirmişti. Gözlerimi gözlerine dikip, "Doydum artık, Teşekkür ederim." Diyerek gülümsemiştim.
Timur, "Sana vurulmak yaramış bana sürekli gülümsüyorsun ve nefretle bakmıyorsun." Demesiyle güldüm. " Sadece teşekkür etmek için yapılan bir eylemdi, farklı bir anlam yükleme ,olamaz da zaten." Dedim.
Timur'un sanki sözlerimden sonra yüzü düşmüştü. Kafasını diğer taraf çevirip, "Anladım.." diyerek kapıdan çıkıp gitti. Ne oldu buna şimdi...
Timur gittikten sonra Doktor ve hemşire gelmişti doktor biraz daha burada kalacağımı söyledi şeker hastalığım yüzünden burada kalmam gerekiyormuş. Biliyordum zaten.
İkisi pansumanı yapıp çıkmışlardı. Biraz canım yanmıştı, Pansuman sırasında. Timur da odadan çıktıktan sonra hiç gelmemişti. Canım sıkılmıştı artık yatmaktan. Kafamı yastığa koyup tavana bakmıştım ki o esnada kapı çaldı. "Gel!" dedim sesim biraz kısık çıkmıştı.
Dicle'nin kapıdan içeri girdiğini gördüm. Bu da mı buradaydı. İçeri tamamen girip yatağın yan tarafındaki koltuğa oturdu. "Geçmiş olsun, Daha iyisin değil mi?" Diyerek bana bakıp kocaman gülümsedi. Durun o bana mı gülümsedi.. kafamıza taş yapacak sanırım. Beni çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakan kız beni düşünüyordu, şaşırdım.
"Teşekkür ederim. İyiyim biraz daha." Dedim. Dicle, " Kanım yaramış galiba yüzüne bir aydınlık gelmiş." Bir dakika ne Kanı? Boş boş ona bakmıştım. " Tabi sen bilmiyorsun. Kan grubumuz aynıymış sana da kan lazımdı ben verdim," dedi Dicle. Hadi canım sende.. Gerçekten de bana kanını mı vermişti.
"Teşekkür ederim.." diyerek ona gülümsedim el mecbur kanım çok zor bulunuyordu biliyordum. O yüzden Dicle'nin kan grubumla aynı olması büyük şans doğrusu.
Dicle gideli bir hayli vakit geçmişti akşam olmuş hatta. Timur hala gelmedi. Nereye gitti acaba? Neden gelmiyor ki? Diyerek düşünürken kapıdan içeri Timur girdi. Gözlerim onun üzerindeydi.
Bana bakarak içeri girip koltuğa oturdu. "İyi misin?" Dedi Timur. "Eh işte.. olması gerektiği gibi," diyerek esnedim. Uykum gelmişti artık kaç saattir uyanıktım artık kendimi de yorgun hissetmeye başlamıştım. Timur, "Uyu istersen, ben buradayım." Dedi. Kafamı salladım kendini aşağı çekip, kafamı da yastığa koyup, gözlerimi kapatmıştım. Sanki gözlerimde bunları bekliyormuş gibi hemen kapandılar...
Timur Kandemir. Gözlerim üzerindeydi. Tam iki saattir aralıksız uyuyordu. Çok da güzel uyuyor. Kendine gel Timur kaptırma kendini, söylediğini hatırla. Olamaz demişti farklı ablam yükleme dedi. Canım sıkılmıştı kafa dağıtmak için Kaan'la çıkıp gitmiştik hastaneden o sözlerinden sonra moralim iyice bozulmuştu.
Onu bir süre yalnız bırakmıştım. Ama tabi sonra Dicle'yi göndermiştim. Ayağa kalkıp yanındaki sandalyeye ses yapmadan oturdum. Uyanmasını istemiyordum. Elimi kaldırıp yüzüne gelen saç tutamını kulağının kenarına ittim, tabi bunu çok yavaş hareketlerle yapıyordum.
Yüzüne bakıyordum. Küçük burnu, küçük dudakları, küçücük gözleri vardı. O kadar masum ve güzeldi ki gözlerimi üzerinden çekemiyordum..
Sesli bir şekilde, "Umarım beni bir gün seversin.. Ben seni ilk gördüğüm andan beri unutamıyorum. Benden gitmeni istemiyorum ve gitmemen için ne gerekiyorsa yapacağım." Dedim. Bunu çok sesli bir şekilde söylememiştim mırıldanmıştım. Onları söylerken uyanmasını asla istemiyordum...
Ve 5. Bölümümüzün de sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bölümü nasıl buldunuz?.🫶
Sizce bir gün Neva da Timur'u sevebilecek mi?.🫶
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz buraya yazarmışsınız.🙏
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayın lütfen unutmayın . Sizi çok seven yazarınızdan kocaman kalplere...🤍🩷🩷❤️🫶🫶
Diğer bölümde görüşmek üzere...🫶🩷🩷 |
0% |