Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. YAKINLAŞMA

@sinemm2611

Bilirim aydınlık için

karanlık da gerekli.

Cahit Zarifoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

Alya Neva.

Gözlerimi açtığımda, Timur karşımdaki koltukta uyuyordu. Ne zamandır orada uyuduğunu merak etmiştim. Ona bakarken bir anda kapı açıldı. Timur sıçrayarak gözlerini açtı. İçeri öküz gibi dalan yine Yiğitmiş. Ben bunlara boşuna ayı demiyorum her yerde gösteriyorlar kendini.

 

Timur, "Lan ne dalıyorsun odaya. İnsan gibi girsene!" Kaşlarını çatmış sinirli bir şekilde bakıyordu.

 

Yiğit önce bana baktı sonra Timur'a dönüp, "Abi bir dışarı gelmen lazım." Diyerek telaşlı bir şekilde konuşmuştu. "Tamam Yiğit, sen çık dışarı. " Dedi Timur.

 

Timur benden tarafa geldi. Gözlerimin içine bakıyordu. "Onun adına özür dilerim, uyandırmış olmalı," dedi.

 

"Sorun değil, ben çoktan uyanmıştım."

"Neden beni uyandırmadın?" Dedi Timur.

"Bilmem, yorgun görünüyordun bende uyandırmadım." Diyerek ona baktım. Kapı tekrar açıldı. Yiğit kafasını içeri uzatıp, "Abi acil gelmen gerekiyor!" Dedi. Timur' "Oğlum tamam geleceğim dedim ya !" Diyerek Yiğit'e sinirli bir şekilde bakıyordu.

Yiğit, "Abi önemli olmasa ısrar etmezdim." Dedi.

 

Timur benden tarafa dönüp, "Ben hemen geliyorum tamam mı! Sakın kalkmaya kalkışma daha tam iyileşmedin." Diyerek kapıdan çıkıp gitti. Bende arkasından bakıp kalmıştım. Neydi acaba acil olan. Neyse gelince sorarım. Kafamı geriye atıp uzandım. Sıkılmıştım artık yatmaktan eve gitmek istiyorum ...

 

 

 

Timur Kandemir.

"Oğlum Neden kapıyı çalmadan dalıyorsun lan içeri! Neyse acil olan çalmak aklına gelmiyor mu senin. Ben değil de Nevayı uyandırsaydın ne olacaktı.."

 

Yiğit, "özür dilerim Abi dikkat ederim bir daha öyle bir hata yapmam abi." Diyerek mahcup olmuştu anlayabiliyorum ama kız zaten dinlenmek için uyumuştu. Birde yiğit yüzünden uykusuz kalacaktı ki neyse ki uyanmışmış.

 

"Söyle bakalım! Acil olan konu ne?" Diyerek bir yandan da dışarı çıkıyorduk. Yiğit kafasını kaldırıp bana bakarak, "Birazdan görürsün abi neden acil olduğunu ." Dedi. Hastanenin çıkışına gelmiştik. Kafamı kaldırmamla onu görmem bir oldu. Lan! bunun burada ne işi var.

 

"Neden gelmiş lan bu buraya, hangi yüzle gelmiş!" Dedim. Yiğit, " Timur abi , yengeyi görmek istiyormuş." Diyerek eliyle beni tutmaya çalışıyordu. Üstüne yürümüştüm çünkü Akif'in .

 

Akif, "Kızımı göreceğim Timur! Engel olmazsın, o benim kızım." Lan bu adam kafayı mı yemiş hala kızım diyor. "Lan sen eceline mi susadın." Diyerek üzerine tekrar yüklendim yiğit hala beni tutuyordu.

 

" Bırak lan beni geberteyim şu şerefsizi." Dedim. "Abi sakin ol herkes bize bakıyor," dedi yiğit. Gözlerimi etrafa çevirdiğimde gerçekten de herkes bize bakıyormuş. Kendimi toparlayarak Yiğit'in kolunu çektim üzerimden.

 

"Bak Neva beni merak etmiştir kızımı göreceğim, eminim o da bunu istiyordur." Diyerek Akif yürümek için hareket etmişti ki ondan önce davranıp önüne geçtim.

 

"Eğer karımı üzersen Eğer benim karım senin yüzünden kendini kötü hissederse, seni bu hastaneden çıkarmam Akif! Ona göre gir içeri." Diyerek ona baktım. Bana bakarak kafasını salladı. Tamam demişti.

 

Neva'nın kapısının önüne gelmiştik. Akif bana bakarak kapıyı açtı ve girdi odaya, ben de arkasından küçük adımlarla içeri girdim.

 

Neva bizi görünce hemen kafasını kaldırdı ve babasına baktı. Benim gözlerimde onun üzerindeydi. Neva, "Baba! Sen nasıl yani, gerçekten geldin mi? Diyerek gözleri dolu bir şekilde babasına bakmaya başladı.

 

Akif, "Geldim kızım. Nasılsın benim canım kızım? Vurulmuşsun, daha iyisin değil mi kızım." Diyerek nevanın yanına doğru yürümeye başladı.

 

Akif kızına sarıldı, nevada ona karşılık verdi.

Akif, " Benim güzel nevam.. sana bir şey olacak diye çok korktum, canım kızım." diyerek yanağına bir Öpücük kondurdu.

 

"Ben şu anda çok iyiyim babacığım. Artık bana kızgınlığın geçti değil mi babacığım?" Dedi Neva.

 

Akif, " sana hiç kızmamıştım ki kızım, sadece başka bir konudan dolayı canım sıkkındı. Seni üzdüysem özür dilerim benim canım kızım."

 

"Yeter bu kadar görüşme Akif!" Diyerek konuşmalarını bölmüştüm.

 

Akif, " Timur ben kızımı bizim eve götürmek istiyorum." Kafasını nevaya çevirdi ve "Bizim eve gidelim değil mi kızım?" Dedi.

 

"Asla olmaz! kadının yanı kocasının yanıdır. Asla müsaade etmiyorum Akif!" Diyerek sinirli bir şekilde ona bakıyordum. Buna nasıl cüret ederdi.

Akif, "Timur Neva benim yanımda daha çabuk iyileşir, o yüzden bende kalması daha iyi olur."

"Yeter! Kafamı şişirdiniz bir susun artık," dedi Neva. Elini de kafasına götürüp ovuyordu. Sanırım başı ağrıyor.

 

Akif, "Neva kızım benimle geleceksin değil mi?" Diyerek Nevanın elini tuttu.

Neva bana bakıyordu, sanırım gitmek istiyordu ama benden de çekiniyor bunu yüzünden anlıyordum.

 

Nevaya bakarak, "Olmaz Neva Benimle gelecek!" demiştim ki anında Nevanın yüzü düştü. Üzgünüm Neva seni o şerefsizle gönderemem.

 

Neva kafasını Akif'ten tarafa çevirdi, "Baba ben onunla gideyim, iyi olunca yanına geleceğim baba..." diyerek babasının konuşmasını bekledi.

Akif biraz düşünür gibi yapıp bana baktı. Sonra tekrar Nevaya bakarak, "Peki kızım sen nasıl istersen." Daha fazla ısrar edemeyeceğini o da biliyordu. O yüzden kabul etmek zorunda kaldı.

 

Benimde işime geldi tabi daha fazla dil dökmeden kapıdan dışarı atacaktım. Kendimi zor tutuyorum hala atmamak için . Bide kızım demesi yok mu ? Adam gel sık kafama diyor. Neyse Timur sakin ol. Neva için sakin kal...

 

Akif, "Güzel kızım ben şimdi gidiyorum, geleceğim yanına sonra tekrar tamam mı!" Diyerek Nevanın kafasından öpüp geri çekildi.

 

Seni ben bir öpeceğim az kaldı...

 

Akif kapıdan çıkıp gitti.. Neva bana bakarak, "Neden izin vermedin babamla gitmeme? Babam bana bakabilirdi. Sizde kim bakacak bana Timur?!" Diyerek sitemli bir şekilde konuşmuştu.

 

"Olmaz Neva gidemezsin! Ben bakarım sana, kocanım ben senin, elbette ben bakacağım." Diyerek ona göz kırptım.

 

"Sahte kocam."

"Sahte yada değil kocanım sonuçta! Ben izin vermediğim sürece gidemezsin kimseyle. Hele onunla hiç gidemezsin!."

"Sakın itiraz edeyim deme Neva."

 

Neva konuşmak için ağzını açmıştı ki benim cümlemden sonra konuşmamaya karar vermiş olmalı susmuştu.

 

Ellerini göğsünün üstünde birleştirmiş bana kızgın bir şekilde bakmaya başladı.

Üzgünüm karıcım ama hiç korkmayrum. Tabi bunu içimden geçirdim ağzıma açarsam kesinlikle susmayacaktı. En iyisi hiç konuşmamak.

 

Koltuğa geçip oturmaya karar verdim. Yavaş bir şekilde koltuğa doğru yürüdüm ve kendimi koltuğa bıraktım.

 

Neva ters bir şekilde hala bana bakıyordu. "Bakma öyle," dedim. Neva tek kaşını kaldırarak, "Nasıl bakıyormuşum?" Dedi. Ve hala bana sinirli bir şekilde bakıyordu.

 

"Neva gerçekten babanla yollayamazdım, babana güvenmediğimi açıkça belli etmiştim." Diyerek cebimden telefonu çıkardım.

Telefonum çalıyordu, "Efendim Dicle" diyerek telefonu kulağıma dayadım.

 

"Abi yengem ne zaman çıkıyor? Hastaneden."

"Ne oldu Dicle? Neden sordun!"

"Hiç abi cihat abimle hastaneye gelecektik de, o yüzden sordum Abi," dedi.

"Bilmiyorum Dicle birazdan doktor gelecek söyler o ne zaman çıkmamız gerekiyorsa," diyerek Neva' ya baktım.

 

Gözlerini üzerime dikmiş bizim konuşmamızı dinliyordu. Ona bakarak gülümsedim. Nevaya o kadar dalmışım ki Dicle'yi telefonda unuttum.

 

Dicle "Abi kime diyorum ben?, cihat abi abim sanırım telefonu kapatmayı unuttu ," dedi.

 

"Hayır Dicle kapatmayı unutmadım," dedim.

 

Dicle, "Abi sonun da ya kaç dakikadır sesleniyorum ses de vermiyorsun kapatmayı unuttun sandım," diyerek derin bir nefes verdi hızlı hızlı konuştuğu için yorulmuştu tabi.

 

"Tamam Dicle kapatıyorum artık," diyerek telefonu kapattım. O konuşmadan ben kapatmıştım. Şimdi çenesi açıldı mı susmak bilmiyor. En iyisini kapatarak yapmıştım..

 

 

 

Alya Neva.

Timur'a bakıyordum. Dicle'yle konuşurken arada bana bakmaya başladı. Bu adam da gözlerini üzerimden bir dakika olsun çekmiyor. Diyerek içimden söyleniyordum. Yok artık ! Resmen bide gülüyor. Yok bu adam kesinlikle normal değil. Bir süre öylece gözlerimin içine baktı. Baktı...

 

Bana bakmaya o kadar daldı ki telefonda Dicle'yi unuttu. Sonra Dicle'nin sesi yükselince kafasını önüne eğip konuştu. Şaşırmış bir şekilde ona bakıyorum artık. Bir insan düşmanım dediği kıza bu şekilde bakmamalı, bakamaz da...

 

Telefonu kapatıp kafasını bana çevirdi, "Doktor birazdan gelir, Nasıl hissediyorsun kendini?" Diyerek bana gülümsedi.

 

Yok bu adam kesinlikle normal değil. "İyiyim, yani biraz ağrılarım var ama o kadar da olacak artık."

 

"Evet o kadar olur, ben şimdi bir çıkıyorum birazdan geleceğim, ben gelene kadar sakın kalkmaya çalışma yataktan!" Sitemli bir şekilde söyledi, sanki sürekli kalkmaya çalışıyorum. Kafamı salladım. Gülümseyip ayağa kalktı, kapıdan çıkıp gitti. Bende arkasından bakıp kaldım.

 

Mendebur adam babamla gitmeme de izin vermiyor.

 

Onu kızdırmaktan da korkuyorum, o yüzden üstelememiştim. Üstelersem babamı öldürmeye falan kalkar. En iyisi o ne derse tamam demek.

 

Kapı tekrar açıldığında, Timur, doktor ve hemşire içeri girdi.

 

"Nasılsınız Alya hanım?" Dedi doktor.

"Teşekkür ederim iyiyim."

"Bir muayene edeyim, iyi misiniz bir bakalım," diyerek gülümsemişti doktor.

 

Timur'a baktığımda doktora sinirli bir şekilde bakıyordu. Hayır neye sinirlendi acaba yine!.

Her şeye sinirleniyor zaten kim bilir neye takıldı.

 

Doktor bana doğru gelerek, "Açalım bakalım sırtını, dikişlerin falan ne durumdaymış. Hemşire hanım sizde yardımcı olun." Diyerek hemşireyi yönlendirmişti.

 

Hemşire, "Tabi Hakan bey," diyerek sırtımı yavaş bir şekilde açmıştı. Kafamı Timur'dan tarafa çevirdim. Sırtıma mı bakıyor diye bakmıştım ki onun Gözleri doktorun üstündeydi. Sanırım doktoru sevmedi. İyi de hastane kendinin niye sevmiyor anlayamamıştım.

 

Doktor muayenesini bitirince geri çekildi. Hemşirede sırtımdaki önlüğü de kapattı. Doktor, "kurşun yaranız iyi durumda Alya hanım, muayene de bir sıkıntı görmedim. Bugün sizi taburcu edebilirim." Diyerek gülümsedi. Bu doktor niye gülüyor ya bu gülümsemek bulaşıcı mı anlamadım.

 

Timur set bir şekilde, "Tamam doktor, taburcu işlemlerini yap biz karımla çıkacağız bir an önce," doktor Timur'un konuşmasıyla bir yüzü düşer gibi olmuştu. o kadar sert bir şekilde konuşmuştu ki ben bile tırstım. Doktorun yüzü düşmesi gayet normaldi.

 

Doktor ve hemşire odadan çıkıp gittiler. "Ne oldu Timur? Neye sinirlendin de doktora o şekilde davrandın," diyerek bir açıklama yapmasını bekliyordum.

Timur, " Yok bir şey Neva!" Dedi. Bana da sert bir şekilde konuşmuştu.

 

"Tamam..." diyerek sustum. Yüzüm düşmüştü biraz ben bir şey yapmamıştım ki bana niye bu şekilde davranmıştı. Bana bu şekilde davranmaya hakkı bile yok.

 

Timur yüzümün düştüğünü anladı ve hemen kendini toparlayıp, "Senlik bir durum yok Neva.. Biraz sana sert çıkıştım, üzgünüm." Dedi. Üzgün olduğunu yüzünden anlaşılıyordu.

 

"Tamam Timur, sorun değil." Dedim ve kapı birden açıldı.

 

Dicle, "Ben geldim," diyerek içeri daldı. Timur, "Dicle! Dicle, mağaraya mı giriyorsun Dicle. Kapı çalma diye bir şey var biliyor musun kardeşim," diyerek sinirli bir şekilde Dicle'ye bakıyordu.

 

Dicle sırıtarak, "Pardon Abi, unutmuşum.." diyerek bana baktı. "Ne haber yenge, Nasılsın?" dedi. Bir dakika bana yenge mi dedi o?

 

Bu sen eksiktin zaten sende Başla tam olsun. Diyerek içimden söylendim.

"İyiyim Dicle sen nasılsın?"

"Bende iyiyim yengecim, sana kıyafet getirdim..."

"Çok iyi olmuş, Teşekkür ederim Dicle."

"Rica ederim, Ne demek yengecim."

Ne olmuş bu kıza ya aşık mıdır nedir tatlı tatlı konuşuyor. Şaşırmamak elde değil. o ilk gördüğüm kızdan eser yok şimdi.

 

Bana bakarak sırıtıyordu hala.. yok bu kız kesin aşık. "Hayırdır Dicle neden sürekli sırıtıyorsun?" Timur'un sesiyle ona baktım. O da fark etmiş olmalı.

 

"Ne olsun abim, biliyorsun ki yakında polis olacağım." Dedi gururlu bir sesle. O yüzden mi mutluydu bende sanmıştım ki. Gülmeye başlamamla birlikte ikisi de bana baktı.

Timur, "Sen neye gülüyorsun şimdi," dedi.

 

Kendimi toparlayıp, "Aklıma bir şey geldi de ona güldüm." Diyerek sırıtmamı durdurmaya çalışıyordum. Timur elini kaldırıp anlına koydu. Sabır çekiyordu sanırım...

 

Dicle'de bana bakıp sırıtıyordu. Timur, "Ben çıkıyorum sizinle burada kendimi yoramam." Diyerek tam çıkıyordu kapıdan, "Dicle, Yengene giyinirken yardım et tek başına yapamaz, dikkat et canını yakma sakın!" Dedi ve kapıyı kapatıp gitti..

 

Dicle benden tarafa dönerek, "Hadi yengecim üstünü değiştirelim. Yoksa Abim beni topa tutar." Diyerek gülümsedi.

 

"Tamam, olur." Diyerek bende ona gülümsedim. Dicle poşetin içindeki kıyafetleri tek, tek çıkardı. İlk önce iç çamaşırları kenara koydu ve elini bana uzatıp, " Hadi yengecim yavaş bir şekilde ayağa kalk," dedi.

Kafamı salladım ve yavaş bir şekilde yataktan kalktım. Ayakta durmakta biraz zorlanmıştım ama Dicle beni sağlam tutuyordu.

 

Üstümdeki önlüğü çıkarıp, iç çamaşırları giymeme yardım etti. Sonra üzerime beyaz kazağı geçirdi , altıma da beyaz eşofmanı giydirdi.

Gözlerini bana dikip, "Hazırsın yengecim," diyerek beni yatağa yavaşça geri oturttu.

 

"Teşekkür ederim Dicle." Dedim ve gülümsedim. "Rica ederim yengecim." Diyerek o da bana gülümsedi.

 

Dicle, "Yenge Kaan bey geldi mi hiç bugün?" Dedi. Kaan mı hangi Kaan? "Kaan mı ? Hangi Kaan Dicle?" Diyerek ona baktım.

"Hani şu abimin arkadaşı yok muydu o , yoksa tanışmadınız mı daha?" Dedi. Şimdi hatırladım geçen gün Timur'un yanında gelen adamdan bahsediyordu. İyi de Timur ona kardeşim demişti bende öyle sanmıştım. Arkadaşıymış meğerse.

 

"Şimdi hatırladım evet tanıştık, ama bugün gelmedi de neden sordun Dicle?" Diyerek kafamı yana yatırdım.

 

"Hiç! Yengecim merak ettim," dedi. Neyi merak etmişti ki. "Neyi merak ettin Dicle, Kaan'ı mı merak ettin?" dememle panikledi biranda. "Yok yengecim ben tanıştınız mı diye merak ettim. Yoksa ben niye Kaan'ı merak edeyim canım." Dedi.

"Değil mi canım..." dedim ve ona bakıyordum. Çıkar bunun altından da bir şey. Neyse anlardım ben nasıl olsa.

 

 

Dicle, "Daha iyi misin yenge?" Dedi.

"Evet iyiyim Dicle, teşekkür ederim."

Dicle'yle birbirimize bakarken kapı çaldı. Dicle "Gir," dedi. Kapı açıldı içeri az önce gelen hemşire girmişti.

"Alya hanım birazdan taburcu olacaksınız, bende size ne yapmanız gerektiğinden bahsetmek için geldim. Bir hafta boyunca mümkün olduğu kadar dinlenmeye çalışın, bir kaç gün de kıyafetleri giyip çıkarırken dikkat etmeniz gerekiyor ve mümkün olduğunca yarayı temiz tutun." Dedi.

 

"Tamam dikkat ederim," diyerek ona baktım. Hemşire, "Bir hafta sonra kontrol için tekrar gelmeniz gerekiyor, lütfen unutmayın dikişleriniz alınacak." Dedi. Kafamı salladım.

Selam verip kapıdan çıkıp gitti.

 

Dicle, "Aman sen söylemesen zaten biz hiç bilmiyorduk," diyerek burun kıvırmıştı.

Ona bakarak gülümsedim. Kapı yavaşça tekrar açıldı..

 

Timur, cihat, ve Kaan kapıdan içeri girdi. Dicle'den tarafa baktığımda Dicle hemen ayağa kalkmıştı. Bana sorduğu adam gelmişti tam karşısındaydı hem de. Dicle, "Abim, siz mi geldiniz," heyecanlıymış gibi çıkmıştı sesi. Tabi bunu benden başka kimsenin fark etmediğine emindim.

 

Dicle abisine sormuştu ama gözleri Kaan'ın üstündeydi. Yoksa Kaan dan mı hoşlanıyordu?

Tabi ya bu yüzden heyecan bastı buna. Gülümsemiştim. Hımm demek ki biraz çöpçatanlık yapacağız.

 

Timur, "Hazır mısınız?" Diyerek bana bakıyordu. Dicle, "Evet Abi hazırız," diyerek lafa atlamıştı. Ona bakarak kıkırdadım, o kadar çok belli ediyordu ki şu an heyecanlı olduğunu.

 

Timur kardeşinden tarafa dönüp, "Tamam Dicle." Dedi. Cihat, "Geçmiş olsun Neva, nasılsın?" Diyerek bana kocaman gülümsemesini bahşetti.

"Teşekkür ederim cihat Abi , iyiyim." Dedim ve bende ona gülümsedim.

Kaan, "Geçmiş olsun yenge hanım." Dedi.

 

"Teşekkür ederim, Kaan bey," diyerek Dicle'ye bakmıştım. Dicle bana değil Kaan'a bakıyordu, bu kadar belli etme Dicle dedim. İçimden dedim tabi bunu çünkü kızı rezil etmek istemiyordum.

 

Timur, "hadi gidelim o zaman hep birlikte," Dedi. Dicle, "Hep birlikte mi?" Dedi.

"Evet Dicle, hep birlikte bizim eve geçeceğiz," diyerek kardeşine bakıyordu.

Dicle kendini toparlayıp yanıma geldi. "Gel yengecim, gireyim koluna." Demişti ki Timur, "Dur Dicle! Tekerli sandalye gelecek, şimdi yürüyemez bu şekilde." Diyerek kardeşini durdurmuştu.

"Tamam Abi," dedi Dicle.

 

Kapı çaldı sanırım tekerlekli sandalye gelmişti.

Kapıdan yiğit girdi, "Getirdim abi," diyerek sandalye benim önüme bıraktı. Dicle kolumdan tutarak yavaş bir şekilde oturttu. Kafamı ondan tarafa kaldırıp, "Teşekkür ederim canım" diyerek ona gülümsedim. O da bana gülümsedi.

 

Timur, "Sen çekil Dicle, ben götüreceğim." Diyerek arkama geçmişti. Kafamı ondan tarafa döndürdüm. Biraz canım acımıştı. "Hızlı dönme Neva!" Dedi Timur. Kafamı salladım...

 

 

 

Dicle sağımdan geliyordu. Diğerleri de solumdan geliyordu. Hep birlikte çıkışa doğru yürüdük. Tabi ben yürümedim beni Timur sandalyeyle götürüyordu.

 

Çıkışa geldiğimizde kafamı kaldırmamla arabaları gördüm. Yanlış mı görüyorum diye gözümü bir kaç kez kırptım. Yok doğru görüyordum. Kaç tane araba vardı şu anda sayamıyordum bile. Arabalara o kadar dalmışım ki Timur'un elini bana uzattığını bile görmedim. Elimi ona uzatıp yavaş bir şekilde sandalyeden kalktım. Timur belimden tutarak bana yardımcı oluyordu. Timur'un arabası olarak Tahmin ettiğim Siyah Range Rover'ı doğru yürümeye başladık. Neyse ki çok yürümemiştik.

 

Timur yavaş bir şekilde beni arabanın arka koltuğuna bindirmişti. Dicle'de diğer tarafa dolaşıp yanıma geldi. Cihat abi de öne geçmişti. Sürücü koltuğuna da Timur geçti. Bir tek dışarıda Kaan kalmıştı. Sanırım o kendisi gelecekti.

 

Dicle'yle ben arka koltukta oturuyorduk. Dicle bana bakarak, "İyisin değil mi yenge acımadı bir yerin?" Dedi. "Hayır iyiyim Dicle, bir sorun yok." Dedim.

 

Timur da aynadan bana bakıyordu. Konuşmamadan sonra önüne döndü. "Kaan da mı eve gelecek? Timur." Dedi cihat abi.

 

"Evet o da gelecek," diyerek kafasını yoldan çevirmiyordu. Dicle Kaan'ın ismi geçmesiyle kafasını kaldırıp onlara baktı. Gülümsedim.

 

Artık emindim. Kesinlikle Kaan'a karşı ilgisi var bu kızın. Ben Dicle'ye bakarken, "Kaan'la konuşacaklarımız var bizim evde konuşacağız." dedi Timur. Ne konuşacaklardı ki.

Dicle, "Ne konuşacaksınız Abi?" demişti ki Timur, "Hayırdır Dicle ben ne zamandır sana hesap veriyorum." Demesiyle Dicle hemen kafasını öne eğdi, "Affedersin Abi." dedi.

Timur tekrar önüne döndü.

 

Dicle'ye bakıyordum o kadar çok belli ediyordu ki az kalsın abisine de belli etmek üzereydi. Dicle kafasını benden tarafa çevirdi. Dişlerimi gösterip sırıttım. Sanırım anladığımı belli etmiş oldum.

 

Utanmış olmalı ki kafasını camdan tarafa çevirmişti. Bende daha fazla utandırmak istemediğim için camdan tarafa döndüm.

 

 

Geçen ki evin bir benzeri olan villanın önünde durduk. Yine korumalar diziliydi kapının önünde. Arabadan inmek için kapıyı açtım. Timur bana bakarak, "Bekle" Dedi. Bende durup onu bekledim.

 

Kapımın önüne gelip beni yavaş bir şekilde kucağına aldı. Yaralı yerime dokunmamak için büyük çaba göstermişti.

 

Kapıları hemen açtılar Timur beni yavaş bir şekilde taşırken diğerleri de arkamızdan geliyordu. Dicle'yle Kaan yan yana geliyordu. Bu gözler daha neler görecek bakalım.

 

Gözlerimi Timur yüzüne çevirdim ve onu izlemeye karar verdim. Bu adam biraz fazla egolu gibi duruyor dıştan ama öyle değil. Kimse düşmanım dediği bir kıza bu kadar yardım etmez. Hele ki Timur gibi birinin hiç etmemesi lazım..

 

İçeri girdiğimizde bizi yine salon karşılamıştı.

Timur'un hala kucağındaydım. Sanırım beni indirmeyi düşünmüyordu. Gözlerimi gözlerine diktim, "Beni indirmeyi düşünmüyor musun Timur!" Dedim. Timur'un gözleri benim gözlerime kenetlenip, "Hayır." Gözlerim sözüyle öyle bir açılmıştı ki. Sanırım kafayı yedi bu şekilde mi duracaktık. Derken beni koltuğun üzerine yavaş bir şekilde bıraktı.

 

Bir an gerçekten beni kucağından indirmeyecek sanmıştım. Dicle yanıma geldi tepemde dikeliyordu. "Dicle yukardan yastık ve battaniye getir," dedi Timur.

Dicle abise bakıp kafasını salladı ve üst kata gitmek için salondan kayboldu.

 

Timur bana bakarak, "Sakın arkana yaslanma tamam mı! Dicle gelene kadar biraz bu şekilde bekleyeceksin." Dedi. Kafamı salladım.

Kafamı sağa doğru çevirdiğimde Kaan ve cihat bana bakıyordu.

 

Cihat, "Bu adam aşık olacak deselerdi hayatta inanmazdım. Ama şu an kendim görüyorum ve çok şaşkınım." Dedi. Kaan da , "Katılıyorum." Dedi.

 

Ah siz öyle sanın o bana aşık falan değildi. Sadece size öyle görünmeye çalışıyor. Demek isterdim ama bozuntuya vermedim. Timur ondan tarafa döndü ve, "Riv riv Etmeyun da ." Dedi.

 

Kaan ve cihat birbirine bakıp güldüler. Timur bana bakıyordu. "İyisin değil mi ? Sırtın da falan ağrı yok." Dedi.

 

"İyiyim Timur gayet iyiyim sırtım falan da acımıyor." Diyerek kafamı kaldırdım. Dicle gelmişti. Yastığı sırtıma yerleştirdi, battaniyeyi de üstüme örtmüştü.

 

Dicle, "İyisin değil mi yenge ? Sırtın falan acımıyor. Dedi. Artık gerçekten sıkıldım ya abisi bitiyor kardeşi başlıyordu.

 

"Ay yeter artık! Ben iyiyim diyorum size iki bir iyi misin diye sorup durmayın." Dedim. Dicle, "Tamam canım ne dedim ki şimdi ben," dedi.

 

Cihat, "Abinle ikiniz de hastaneden beri kıza iyi misin diye sorduğunuz için, kızı bunaltınız tabi," diyerek sırıtmıştı.

 

Dicle gülmeye başladı, Timur da kardeşine katıldı. Elimi alnıma koyup sabır çektim.

 

Hepimiz farklı koltuklarda otuyorduk. Dicle benim koltuğun alt köşesinde otuyordu. Timur bir koltukta, Kaan ve cihat da diğer koltukta otuyordu.

 

Kaan Timur'a bakarak, "Dediğimi düşündün değil mi Timur," dedi. Timur, "Evet düşündüm, seninle iş yapmaya her zaman hazırım zaten Kaan bunu biliyorsun." dedi.

 

İş konuşmaya mı gelmişti. Şimdi anladım demek ki iş konuşacaklardı.

 

Bir kadın elinde çaylarla salona girdi. Kadın 50 yaşlarında görünüyordu. Kadın hepimizin önüne çayları koydu. Neden çay sürekli çay mı içiyor bunlar ben anlamadım.

 

Kadın bana bakarak, "Afiyet olsun," dedi. "Teşekkür ederim, isminiz neydi?" Dedim. Kadın gülümseyerek, "Ayşe," dedi. Şimdi hatırladım şu çiğdemin annesi olan kadındı bu. Gülümseyerek, "Memnun oldum Ayşe hanım," dedim. Kadın, "Teyze de lütfen ," dedi. Kafamı salladım.

 

 

Ayşe teyze salondan çıkıp gitmişti. Herkes çayını yudumlarken bende çaya uzanmak için biraz kendimi koltuktan kaldırmıştım ki ağzımdan "A-hhh" diye bir ses çıktı. Kahretsin sırtımı baya acıtmıştım. Dicle hemen yanıma koştu, Timur da ayaklanıp yanıma gelmemişti. Hepsinin gözü benim üstümdeydi.

 

Dicle, "Yenge ne yapıyorsun bana söylesene sen!" Diyerek sitemli bir şekilde konuşmuştu. Kafamı ikisine kaldırıp onlara baktım. "Kendim yapabilirim sanmıştım." Dedim.

 

Timur Dicle'ye bakarak, "Sen içir Dicle tek başına yapamaz." Dedi. Dicle kafasını tamam anlamında salladı. Dicle çayımı karıştırıp dudaklarıma doğru uzatmıştı ki elimle durdurdum. "Dicle kendim içebilirim sadece masadan alamadım," dedim.

 

Elinden bardağı alıp içmeye başladım. Dicle yerine geçmişti. Timur da Kaan ve cihatla konuşuyordu. Dicle'nin gözleri de Kaan'ın üzerinde gelip gidiyordu.

 

Çayları da içmiştik. Cihat'ın telefonu çalmaya başladı. Telefonu eline alıp açtı ve kulağına götürdü.

 

Cihat, "Efendim.. Evet.. Anladım, Tamam," diyerek telefonu kapatmıştı. "Benim gitmem gerek Timur babam benimle konuşmak istiyormuş," dedi.

 

Timur, "Tamam cihat kalk sen," dedi. Cihat bana bakarak, "Tekrar geçmiş olsun Neva dikkat ete kendine," dedi.

 

"Teşekkür ederim, cihat abi görüşürüz," dedim ve gülümsedim. Kaan'la tokalaştı sonra da Timur'la ve arkasını dönüp kapıdan çıktı gitti..

 

Kaan, "O zaman en kısa zamanda işi detaylı bir şekilde konuşalım Timur," dedi. Timur, "Tamam Kaan konuşalım." dedi. Kaan da ayaklanmıştı ki Dicle, "Abi bende kalkayım artık yiğit burada değil mi? " dedi. Timur, " hayır onu göndermiştim ben ," dedi. " seni ben bırakacağım artık, neva yalnız kalacak biraz ama olsun." dedi. Evet şimdi Dicle'ye yardım etme zamanıydı.

 

"Bence Dicle'yi Kaan bey de bırakabilir," demiştim ki Dicle hemen bana baktı ve gözlerini büyüttü. Bende kaşlarımı ne var der gibi kaldırdım.

 

Kaan, "Timur için sorun yoksa ben bırakırım Dicle'yi gideceği yere kadar." Dedi. Görev tamamdır. Diyerek Dicle'ye bakarak sırıtıyordum.

 

Timur, "Benim içinde iyi olur aklım Neva da kalacaktı zaten." Dedi. Dicle bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Bende gözümü kırptım.

 

Kaan ve Dicle birlikte salından çıkmıştı Timur'da arkadaşlarından gitmişti. Bence ikisinin yalnız kalmasında sakınca yoktu belki aralarında bir şey gelişirdi. Kim bilir...

 

 

Timur geri geldi bana bakarak, "yoruldun değil mi?" Dedi. "Evet biraz yoruldum," dedim.

 

"Tamam o halde seni odana götürelim," diyerek gülümsedi. Bu adama gerçekten gülümsemek yakışıyordu. Yanıma gelip beni kucağına aldı tabi sırtıma dikkat ederek koltuktan kaldırmıştı.

 

 

Üst kata geldiğimizde birinci kapıdan değil ikinci kapıdan içeri girmiştik. Odaya şöyle bir baktığımda o da yine benim için hazırlandığı belliydi her yerde beyazlık hakimdi.

 

Yatağın yanına geldiğimizde beni yavaşça yatağa yerleştirdi. Bir sorun vardı kıyafetlerimin değişmesi gerekiyordu çok fazla terlemiştim.

 

Timur bana bakarak, " Tamam artık dinlen biraz Neva," dedi. "Timur üstümü değiştirmem gerekiyor," dedim.

Timur biraz düşünüp, " olur değiştirelim ," dedi.

 

"Sen mi ? Hayır Timur sen yardım edemezsin,"

"Neden Neva insan yemiyorum ben."

"Olmaz, kesinlikle olmaz!"

Timur, "Gözlerimi kapatarak yardım edebilirim Neva," dedi. Biraz düşündüm. Hayır ya olmaz bu doğru bir hareket olmaz evrakta kocam olsa da benim üstümü değiştirirken yardım etmesi doğru olmazdı..

 

 

 

 

Timur Kandemir.

"Dicle'yi çağırayım ben gelsin üstünü değiştirirsiniz," Dedim. Neva, "O kız eve yeni gitti, ayıp olur tekrar onu çağırmak, ben yavaş yavaş değiştiririm." diyerek gözlerini dikmiş mahcup bir şekilde bana bakıyordu.

 

Gülümseyerek, "O zaman çiğdemi çağırayım, yada, Ayşe teyzeyi çağırayım. Tek başına asla yapamazsın Neva! Benim yardımımı zaten kabul etmiyorsun o yüzden onlardan biri yardım edecek." Diyerek ona bakıyordum. Bu muhabbet bile onu çok utandırmıştı bunu yüzünden anlayabiliyordum.

 

"Hayır olmaz, onlar da olmaz," dedi ve biraz düşündü. Kafasını kaldırıp bana baktı ve "Yaşlı başlı kadını nasıl çağırayım ki , Çiğdem de olmaz, onu sevmedim!" Dedi.

 

Çiğdemi sevmemiş miydi?. "Neden çiğdemi sevmiyorsun? Yoksa sana karşı bir yanlış hareketi mi oldu?" Diyerek ona baktım. Hemen konuşmaya başladı. "Hayır! Hayır! O yüzden değil bir şey yapmadı bana ama bilmiyorum sevmedim işte bana tuhaf bakıyor sadece o. Bakışından rahatsız oluyorum Timur. Ama sakın bir şey söyleme işinden olsun istemem," Dedi. O kadar güzel kalbi var ki rahatsız olmasına rağmen başkalarını düşünüyor. Sanırım ben bu kadına aşık olmakta iyi bir şey yapmışım...

 

"Tamam o zaman," biraz düşünüp tekrar konuşmak için ona baktım ağzımı açmıştım ki sesini duymamla susmuştum..

 

"Sen yardım et ama sakın bana bakmayacaksın! Dediğin gibi gözlerin kapalı şekilde bana yardım edebilirsin." dedi.

 

Gülümsemek istiyordum ama gülümsemedim beni yanlış anlamasını istemiyordum. Gözlerimi gözlerinde gezdirdim. "Tamam söz gözlerim kapalı olacak," dedim. Yüzündeki ifade hala geçmemişti, utanıyordu biliyorum ama benden başka şu an yardım isteyebileceği kimse de yok. Benim yardımı mı kabul etmeye mecbur kalmıştı. Kızamıyorum da ona, sonuçta beni tanımıyor ve bakacağımı düşünüyor ama ben öyle biri değilim. İstemeden ne onun bedenine bakarım ne de dokunurum. O kadar karaktersiz bir insan değilim..

 

"Dolabından kıyafet çıkarıyorum o zaman ben," dedim. "Tamam olur," dedi Neva. Derken bile hala tereddütteydi. O tekrar vazgeçmeden ben en iyisi hemen kıyafetleri dolaptan çıkarayım...

 

 

Neva. 

Dolaptan kıyafetleri çıkardı ve yatağın üstüne koydu. Bana bakarak, "şimdi ilk önce kazağı çıkaralım tamam mı ?" Dedi. Kafamı salladım.

 

"Gözlerini kapat!" Dedim ve gözlerini kapattı kazağımın iki kenarından tutup yavaşça yukarı sıyırmaya başladı. "Sakın gözlerini açma!" Dedim.

 

Gülerek, "Tamam" dedi. Ne vardı sanki gülecek anlamıyorum. Kazak tamam çıkmıştı ve karşısında iç çamaşırımla duruyordum.

Timur diğer kazağı eline aldı, "kazağı göremiyorum Neva bu şekilde nasıl giydireceğim," dedi.

 

"Hayır! Sakın gözlerini açma!, ben yönlendireceğim seni," dedim. Elimle kazağı düzeltim. Tabi düzelteyim derken eline temas etmiştim. Eli sıcacıktı benimkine nazaran tabi.

 

 

Benim üzerime biraz daha eğilerek kazağı kafamdan geçirdi. İlk önce sol kolumu geçirdi sonra sağ kolumu ve kazağı tamamen giydirmişti.

Gözlerini açarak bana baktı. "Olmuş," dedi.

"Evet teşekkür ederim," dedim.

 

Timur bana bakarak " şimdi eşofmanı geçirelim.," dedi.

"Hayır! Onu ben kendim giyeceğim Timur, sakın olmaz deme yemin ederim çıkarmam bununla yatarım."

 

Timur gözlerini büyüterek "Tamam, tamam sen giy onu," dedi.

 

"Ben aşağıdayım o zaman," diyerek kapıdan çıkıp gitti. İyi ki de gitmişti utancımdan patlayacaktım şimdi.

 

Yavaş bir şekilde eşofmanı gitmiştim. Kendimi geri yaslayarak uzandım. Ne gündü ama çok yorulmuş üstümü örtecek kadar enerjim bile yoktu gözlerimi kapattım ve uykunun kollarına kendimi teslim ettim...

 

Timur.

Alt kata inmiştim. Ne kadar da inatçı ben böyle inatçı bir insan görmedim. Alt eşofmanını ben değiştirmeyim diye resmen o şekilde yatacaktı. İnanamıyorum ya.

 

Ardan yarım saat geçmişti ve odaya ona bakmaya çıkıyordum. İğne saatine bir saat kalmıştı çünkü.

 

Üst kata geldiğimde, kapıyı tıklattım. Ses gelmedi bekledim bir süre sonra yavaş bir şekilde açtım kapıyı. Yatakta yan dönmüş uyuyordu. Yatağın olduğu yere doğru yürüdüm, üstünü de örtmemiş. Battaniyeyi üzerine örttüm.

 

Ne kadar güzel uyuyordu. Ah Neva beni ne kadar etkilediğinden bile haberin yok. Saçının bir tutamını kulağının arkasına ittirdim. "İyi geceler peri kızı." Diyerek kafasına küçük bir Buse kondurup geri çekildim.

 

Bir saat kadar uyuyabilirdi sonra onu uyandırıp iğnesi vurulup tekrar uyurdu. Ona tekrar baktım, gerçekten o kadar masum ve güzeldi ki Gözlerimi üzerinden alamıyorum. Neyse onu daha fazla rahatsız etmeden odasından çıkmalıyım artık. Arkamı dönerek kapıyı açtım çıkmadan önce ona baktım mışıl mışıl uyuyordu benim geldiğimi anlamamıştı bile. Arkamı dönerek kapıyı kapattım...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6. Bölümümüzün de sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bölümü nasıl buldunuz.?🫶

 

Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen.🙏

 

Yorumlarınız beni motive ediyor ve daha hızlı bölüm yazmamı sağlıyor. Ne kadar yorum çok olursa o kadar çok erken gelir bölüm.🥰🙏

 

Diğer bölümde görüşmem üzere sağlıcakla kalın...🫶🙏🩷

Loading...
0%