@sinemm2611
|
Bölüm şarkıları; Toygar ışıklı: sen yanımdayken, Ve Korkuyorum. Kayahan, : Odalarda Işıksızım.
Bölüme geçmeden önce lütfen bana kitap hakkımdaki düşüncelerini ve fikirlerinizi söyler misiniz. Düşünceleriniz benim için çok önemli. Benim için Yıldıza basmayı unutmayın olur mu yıldıza basmanın ve yorum yapmanız beni motive ediyor. Şimdiden çok Teşekkür ederim..
Timur. Yiğit çok bekletmeden gelmişti. Arabadaydık, ve Yiğit'e bakarak, "Polat'tan haber var mı yiğit?" dedim. Yiğit dikiz aynasından bana baktı, "Maalesef Timur Abi," diyerek arabayı sürmeye devam etti. Onun da benim de aklım Polat 'ta kalmıştı. "Tamam yiğit, Cihat gelecek değil mi toplantıya?" dedim.
"Evet abi gelecek hatta şu an orada bile olabilir." Dedi yiğit. "Anladım yiğit," diyerek camdan dışarı baktım..
Toplantı bağ evinde olacaktı, yeri değiştirmiştim. Ortak şirketimizde oluyordu normalde ama bu sefer bağ evinde olacak.
Bağ evine yaklaştığımızda dışarıda arabalar sıra sıra dizilmişti. Amcamın arabası da buradaydı. Onun da gelmesini istemiştim sonuçta o da bir üyeydi. Artık karışmak istemediğini söylemişti ama bu sefer gelmeliydi. Konu Bendim çünkü.
Arabadan indiğimde yiğit yanımdaydı. Korumalarım da dışarıda beni beklemeye başladılar. Ben de eve doğru yürürken Yiğit'e Başımı döndürdüm. "Birazdan olacaklara sakın müdahale etme! sen geride kal" Diyerek ona baktım. Yiğit bana bakarak, "Birazdan ne olacak ki Abi? Her zaman ki Toplantı olmayacak mı?" Dedi yiğit şaşkın bir şekilde. Sonra aklına gelmiş olmalı ki hemen konuşmaya başladı, "Aa o yüzden toplantı burada olacak, yani amaç sadece toplantı olsaydı burada olmazdı." Dedi. Yeni aydınlanmıştı.
Başımı salladım ve eve girdim. Salona doğru yürümeye başladım. Kapıdan girdiğimde herkes ayağa kalktı. Bu bir çeşit Liderlerine selam vermeydi. Başımla oturun işareti yaptım. Amcam ve Cihat'ta buradaydı.
Masaya doğru geçtim ve sandalyeyi çekip ve oturdum. Baş köşe de ben vardım. Sağımda Cihat, Solum da Amcam vardı. Masa da toplam benimle birlikte 8 kişiydik. Biri eksikti, Rauf amca onun da burada olmasını isterdim. En son iki sene önce görüşmüştük. Sürekli arıyordu ama maalesef ki araması yetmiyordu bana. Babam öldükten sonra İkinci babam gibi olmuştu bana. Şu an Buradaysam onun sayesinde, Şu an güçlüysem Onun sayesinde, Şu an Kuzgun olmam onun sayesinde olmuştu.
Hakan bana bakarak, "Hayırdır Kuzgun? Burada Toplanmamızın sebebi nedir?" Dedi. Kendini hep üstün sanıyordu. Halbuki tek kurşunum yeterdi. Şimdilik ses çıkarmıyordum. O da eski kuruculardan olduğu içi
Amcam bana bakarak, "Oğlum, buraya neden Toplandık?" Dedi. Amcamın da merak ettiğini anladım.
"Evet.. Ben kUZGUN!" Dedim ve gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Cihat Ne yapmak istediğimi anladı sanırım. Dudağı yana kıvrılmıştı. Pantolonumun arka cebindeki Silahı Çıkarıp masaya bıraktım.
Eğer bir Lider masaya Silahını bırakıyorsa, bu şu an da ortamda kim varsa tehdit altında demektir. Bu bir kural. Hepsine tek tek göz gezdirdim. Hakan pür dikkat bana Bakıyordu. Civan Kaya'ya baktığımda terlemişti. Sanırım korkudan. Onun yanında oturan, Eşref Akbulut'a baktım. O da aynı şekilde kravatını genişletiyordu. Cihat'ın yanında oturan, Alex Siğa'ya baktım. O dik duruyordu, toplantıda üçüncü söz sahibi oydu.
Ve son olarak da, Enver Pekel'e baktım. O da bana bakarak kravatını genişletti. Korkmalılardı da. Eğer şu andan itibaren bir kişi bile doğruyu söylemezse yalan olduğunu sezersem düşünmeden kafasına sıkacaktım. Silah koymamın amacı buydu zaten masada herkesin kendi silahı vardı, ama benimki özeldi kuzgun yazısı ve kuzgun resmi vardı silahımda.
"Herkes bunun anlamını bildiğine göre, kimse yalan söyleyemeyecek ki söyledi diyelim, Ölüsü çıkacak.. Anlamayan var mı?" Diyerek gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirdim. Kimseden tık yoktu. "Gelelim Konumuza, geçen ki taranma olayını eminim ki duymayan yoktur!" Diyerek sert bir şekilde konuştum. Elimi masaya koydum ve masanın üstünde parmaklarımı oynatıyordum.
"Sadece bir kere soracağım, Buradaki herhangi birinin parmağı var mu bu işte?" Dedim. Gözüm Hakan'ın üstündeydi.
Hakan bana sert bir şekilde bakarak, "Sen bizi ne sanıyorsun kuzgun? Neyiz biz arkadan vuran kalleş mi? Bu masada kimse böyle bir şey yapmaz. Yapmaya da gücü yetmez." Diyerek gözlerini gözlerimin üzerine dikti.
"Bir şeyi tekrar etmeyi sevmem bunu biliyorsunuz! Bilmeyen var mı?" Diyerek ortaya konuşmuştum.
Hepsine baktığımda kimseden ses çıkmıyordu. Hakan bana bakarak belindeki silahı çıkarıp masanın üstüne koydu.
Şu an bana meydan okuyordu, yaptığı hareket şu anda o da beni tehdit ediyor öldürmekle, bana cevap vermiş oldu bu şekilde.
Yiğit arkamdan hızlı bir şekilde elindeki silahla Hakanın yanına gitti ve elindeki silahı hiç düşünmeden Hakan'ın Başını arkasına dayadı. İçeride tam 12 tane hakanın koruması vardı ve onlar da silahını çıkardı, emir bekliyorlardı Hakandan.
Yiğit'e bakarak, "İndir silahı yiğit!" dedim ve ona baktım. Yiğit, "Abi bu kim ki seni tehdit ediyor? Emir ver sereyim leşini önüne" diyerek Hakana bakıyordu.
Sesli bir şekilde nefes verdim. "Yiğit silahı indir dedim!" Sert bir şekilde söylemiştim ama yiğit hala geri adım atmadı. Başımın arkasında ki silahı hissettim.
Hakan bana ve arkamdaki korumasına bakıyordu. Cihat ayağa kalktı ve arkamdaki korumaya bakarak, "Eceline mi susadın lan sen! İndir silahını kim var lan senin karşında KUZGUN." dedi Sinirli bir şekilde korumanın olduğu taraf geçmek üzereydi ki kolundan tuttum.
"Otur." Diyerek Yiğit'e baktım ve "Sende indir silahını" dedim. Yiğit başını benden tarafa çevirdi ve "Abi emir bekliyorum" dedi ve silahın tetiğine parmağını götürdü.
Diğer korumalar da silahlarını Yiğit'e doğrultmuştu. Her an kan gövdeyi götürebilirdi. İçeri bilerek benim korumalardan almamıştım. Hakan'ın bunu yapacağını tahmin etmiştim.
"Neler oluyor burada?" Kafamı öyle bir hızlı çevirmiştim ki bu sesin sahibi tanımamam mümkün değildi.
Buradaydı bu imkansız! "Rauf" kelimesi çıktı gitti ağzımdan. Buradaydı inanamıyorum bana bir daha Türkiye'ye gelmeyeceğini söylemişti. Burada görmeyi beklediğim son kişi Rauf Arıkan'dı babamın tek dostu, benim de baba yarım..
Gözleri beni buldu ve sonra bana silah doğrultan korumaya baktı, cebindeki silahı çıkardı ve korumanın kafasına sıktı.
Herkes şok olmuş gözlerle ona bakıyordu bende şaşırmadım dersem yalan olurdu. Hiç düşünmeden ekipten birinin korumasını vurmuş oldu. Bu bir savaş..
Hakan ayağa fırladı, "Sen ne yaptığını sanıyorsun Arıkan? O benim korumam, bunu nasıl cüret edersin." Diyerek Rauf amcaya sesini yükseltmişti.
Yiğit gülerek silahı arka cebine koydu ve arkama geçti. Cihat ve amcam şaşkın bir şekilde yerdeki korumaya ve Rauf amcaya bakıyordu.
Hakan'ın diğer korumaları ne yapacağını şaşırdı, bir yanda patronları, diğer yanda lider olan ben ve Rauf Arıkan arasında gidip geliyordu. Onlar da neler olacağını merak ediyordu şu an ben tüm masadakileri tehdit ediyordum. Rauf amca Hakanı, Hakan da beni tehdit ediyordu..
"Sen kimsin de Kuzguna silah doğrultulmasına müsaade edersin!" Dedi Rauf sert bir şekilde konuştu ve gözleri Hakan'ın üstündeydi. Bende olmak üzere tüm gözler Hakan ve Rauf arasında gidip geliyordu.
"Rauf amca!" Diyerek ayağa kalkıyordum ki "Otur! Sen buranın Tek lideri sensin. Lider kimse için ayağa kalkmaz." Dedi Rauf Arıkan.
Tüm korumalara bakarak, "Çıkın dışarı, bir kişi bile kalmayacak burada!" Dedi ve başını Yiğit'e döndürdü. "Sen de çık." Dedi ve "O kalsın." Diyerek karşılık vermiştim. Rauf amcaya.
Bana baktı ve HasbinAllah çektiğine eminim. Ama yiğit çıkmayacaktı. Diğer korumalar tek tek çıkmıştı odada şu anda 10 kişi kalmıştık.
Hakan yerine oturdu, oturmak zorunda kaldı arkasında şu an kimse yoktu. Korumalarının hepsi dışarı çıkmıştı onlarda ölmek istemedikleri için çıktılar. Bunu anlamamak mümkün değildi.
"Tekrar söyletmeyin bana! Neler oluyor burada?" Dedi Rauf. "Neler olacak kuzgun hepimizi tehdit ediyor, bu masanın belirli kuralları belirli düzeni var Rauf Kuzgun bu kuralların hiç birine uymuyor." Dedi Hakan.
"Kuzgun bunu yaptıysa arkasında bir sebep vardır," Rauf başını bana döndürdü ve " Neden yaptın kuzgun?" Dedi.
"Yapmam gerekiyordu ve yaptım." Hakana bakıp, "Yine olsa yine yaparım!" Dedim sert bir şekilde.
Hakan başını Rauf'a çevirdi ve "Al görüyorsun değil mi ?"Diğerlerine bakarak "Bunu siz getirdiniz başa ben değil, buyurun bir gün alsın kellenizi de görün siz." Deyip masadan kalkıyordu ki "Otur, konuşacaklarım bitmedi, eğer oturmazsan hiç düşünmeden kelleni alırım." Dedim. Tabi bunu yapacağımdan değil gözünü korkutmak istedim. Cihat benim sözümden sonra gülmeye başladı.
Hakan bana baktı, "Gördünüz işte, alenen tehdit altındayım" dedi ve yerine oturdu.
Cihat, "Hakan bey oturun ve susun artık Liderin konuşmasını bekleyin." Dedi.
Hakan istemeyerek de olsa susmak zorunda kalmıştı. Rauf Arıkan da tam yanımda dikeldi. Neden geldiğini anladım benim zor zamanlarımda hep yanımda olurdu yine yanımdaydı.
Elini omzuma koydu ve bana destek olmaya çalışıyordu. "Evet benim meselem masadakiler hiç biri değil, hatta Hakan bile değil, Bana bu saldırıyı kim düzenledi onu bulacaksınız. Şu andan ve şu dakikadan itibaren herkes bunu kimin yaptığını araştıracak ve bulacak!" Dedim.
Kimseden çıt çıkmıyordu çünkü silahımı hala masanın üzerinde bırakmıştım. Hakan silahı beline koyalı çok olmuştu ama ben hala koymadım.
Amcam bana baktı ve , "Tamam oğlum, ben zaten bu işin peşini bırakmayacaktım iyi oldu şimdi hepimiz araştıracağız, Kimse şahsımıza bunu yapamaz. Yapmamalı da zaten sen merak etme ben bulacağım bunun arkasında kim varsa." Dedi ve gözleri diğerlerinin üstüne çevirdi "Değil mi arkadaşlar," dedi.
Koru halinde gibi hepsinin ağzından "Evet" sesi dökülmüştü. Başımı Alex'e çevirdim ve "Senin bağlantıların güçlüdür eminim ki sen bulursun." Dedim ve "Yaparsın değil mi Alex!" Dedim ve konuşmasını bekledim.
Hızlı bir şekilde kafasını salladı. "Yaparım Tabi Kuzgun, Emrin olur ." Dedi ve cevap vermiş oldu.
Hakan tek kelime etmiyordu bu olay onun canına minneti biliyorum. Ama onun yapmadığına da emindim. Çünkü bu masadaki hiç kimse buna cesaret edemezdi. Bu arkadan vurmak ve ihanet olurdu. Masanın kuralı da ihanet edene acımak yok. Kim olduğuna bakmadan, öldürülürdü. Hakan da bu g@t korkusu olduğu sürece bunu yapamaz, bunu zaten biliyordum.
Ama bilmediğim tek şey hiç bir iz olmaması ne görgü tanığı ne de bir iz hiç bir şey yoktu..
İlk kez bu kadar çaresiz kalmıştım.
Enver, "Herkes bundan konuşuyor Timur, bu Timur Kandemir neden önlem almadı? bunu kim yaptı? Timur Kandemir'e bunu kim yapabilir? arkandan konuşuyorlar." Nefes verdi ve "Bence artık Timur'un kim olduğunu bilmesi gerekiyor, herkes Kuzgunu tanımalı." Diye bir fikir sundu.
Rauf, "Hayır asla! kimse kuzgun kim bilmeyecek ve görmeyecek!" Dedi sert bir şekilde. Eğer öğrenilirse daha çok düşmanım olacak ve açık hedef haline geleceğim bunun bende farkındayım Ama Herkesin bilme vakti henüz gelmedi. En azından Dicle polis olana kadar, Bilmeyecek kimse..
Henüz Kuzgunu öğrenmeye kimse hazır değildi.
"Bence de henüz kimse Timur'un kuzgun olduğunu bilmemeli o zaman bizde zarar görürüz sonuçta herkes biliyor ki Kuzgun tek başına değil ." Dedi Eşref ve Enver'e bakarak, "Henüz kimse bilmeyecek, yoksa bizde açık hedef haline geliriz Enver Bu çok riskli ." Dedi Eşref Akbulut.
Enver de biraz düşününce başını salladı. "Kesinlikle Eşref'e katılıyorum." Dedi Alex.
Bir gün Herkes öğrenecekti Kuzgun kim ama o gün bugün değil.
İstanbul'daki bütün polislerin dilindeydim Beni yakalamak için ne kadar uğraştıklarını biliyorum ama daha Kuzgun kim kimse bilmiyor. Ben sadece polisler tarafından aranın organize suç Lideri Kuzgun. Kimsenin görmediği, bilmediği, Ve duymadığı kuzgunum.
Gerçek kuzgunu henüz kimse tanımadı, Sahalara henüz girmedim, sadece tek bildikleri benim herkesi kesip biçmem. Ne kadar Düşmanım olduğunu ben bile bilmiyorum sokaktan geçen biri bile benim düşmanım olabilir. Neva için kuzgun olduğumu açıklayamam. Açıklarsam Neva'yı benden almak için Her yolu denerler, kimseye vermeye niyetim yok kimsede alamaz zaten ama bu onun zarar görmeyeceği anlamına gelmez.
Onu korumak için Kuzgun olarak devam etmeliyim. Kuzgunu sır gibi saklamak zorundayım. Neva için. Her şey Nevam için...
"Toplantı bitmiştir." Dedi Rauf Arıkan. Başımı ona çevirdim ve "Hayır bitmedi" diyerek Ayağa kalktım silahı masadan aldım. Hakan'nın şyanına doğru yürüdüm.
Hakanın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Kuralı gerçekleştirmemden ödü kopuyordu şu an. "Ne yapıyorsun Kuzgun? Dur olduğun yerde." Dedi Rauf Arıkan üzgünüm bu sefer dinlemeyecektim.
Hiç düşünmeden Hakanın bacağına sıktım. Herkes ne olduğunu anlayamadı bile. Hepsinin gözü ben ve Hakan arasında gidip geliyordu. Hakan yere çöktü ve "Manyak! Psikopat! Lan ben senin ekibindenim" dedi acı içinde inliyordu. İki eliyle bacağındaki kanları durdurmaya çalışıyordu.
"Bir daha benim olduğum yerde söz sahibiymiş gibi davranırsan seni köpeklerimin önüne atarım. Ciddiyim bu konuda Hakan, Bu son şansın. Bir dahakine bu kadar sakin karşılamam KÖKSOY!" Diyerek arkamı döndüm ve Rauf amcaya bakarak, "Gidelim mi ?" Dedim.
Bana hem şaşkın bakıyordu hem de kızgın. Ben önden giderken Hakan'ın hala arkamdan konuşmasını duyuyordum ama umurumda değildi.
Hepimiz dışarı çıktığımız da cihat, "Hoş geldin Rauf Amca." Dedi. "Hoş bulduk cihat" dedi Rauf.
"Hoş geldin Rauf" dedi Amcam.
"Hoş buldum," dedi.
Amcamla arlarında bir sorun vardı, Ne olduğunu bilmiyorum. Amcam bir şey demiyor, Rauf amca da desen ağzını açmıyor ama ben ne olduğunu bulacaktım. Soğuktu birbirlerine karşı.
"Bize gidelim, Akşam yemeğini bizde yiyelim." Diyerek bir teklifte bulunmuştum hepsine. Amcam ağzını aralamıştı ki, "Amca İtiraz istemiyorum, bizde yiyoruz yemeği." Dedim. Tamam diyerek kafasını salladı. Sanırım üstelemek istememişti.
Rauf amcanın itiraz etmesini bekliyordum ama hiç sesini çıkarmadı. Nedenini merak etmiştim. Benimle konuşmak istediğini de biliyorum bunu sürekli bana bakmasından anlamıştım.
Hepimiz arabalarıma doğru giderken , "Ben seninle geleceğim" dedi Rauf Amca. "Tamam," dedim ona bakarak.
Arabaya geçtik ve Rauf amca bana baktı, "Sen ne yapıyorsun Timur! Hakanı vurmak da ne demek? O senin adamın, o bu ekibin eski kuruculardan." Dedi sinirliydi kaşlarını çatmış Bana bakıyordu.
"O eski kurucu olabilir ama bende kuzgunum."
" Hem bana diyorsun, sende o korumayı vurmadın mı?" Dedim.
"Onunla o aynı şey mi? Onun zaten ölmesi gerekiyordu, o kim ki sana silah doğrultur." Dedi ve , "Benim tanıdığım kuzgun bu değildi ."dedi üzgün bir şekilde bana baktı. "Artık kimseye acımıyorsun Timur, yapma oğlum, Bitirme kendini böyle." Diyerek gözlerini benden çekmedi.
"İki senede çok şey değişti, Ben eski kuzgun değilim. O senin tanıdığın Timur da değilim." Dedim.
"Neden oğlum? Neden kalbin bu kadar taştan oldu?" Dedi .
"Benim olmam gereken buydu zaten, Babamın intikamını bu şekilde alabilirim. Acımasız, korkusuz, vicdansız.. Bunu sen söylemiştin bana" diyerek ona bakıyordum. Yiğit'in bir gözü de bendeydi.
"Ben bundan bahsetmedim Timur gel ekibi yık demedim, hem Hakan değildi sana o sukasti düzenleyen." Dedi. Ne! Öğrenmiş miydi? Nasıl! Kimdi peki?
"Sen.. Öğrendin mi? Dedim ve meraklanmıştım, "Kim Rauf amca? Bana bunu yapan kim?" Dedim gözlerine bakarak.
"Derviş Bozkır!" Dedi. Şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Bu imkansız. Bu adam ölmüştü değil mi? Yoksa ölmedi mi?
"Ama o öldü." Dedim.
"Ölmedi!"
"Rauf amca Benimle kafa bulmuyorsun değil mi?" Dedim. Bu adam öleli 5 sene oldu. Nasıl Dirildi bu adam?
"Üzgünüm Evlat, Ölmemiş ölen o değilmiş." Dedi Elini dizinin üzerine koyarak.
Yiğit, "Abi Mekanını ve uyuşturucu çetesini çökerttiğimiz adam değil miydi o ?" Dedi.
"Evet o." Dedim ve Rauf atmacaya baktım, "Nasıl ölmemiş, Lan adama 7 kurşun sıktım yetmedi Denize attım. Lan bu adam 9 canlı mı?" Diyerek Rauf Amcaya baktım.
"9 Canlıymış Evlat," dedi.
"Görebiliyorum Rauf amca." Dedim sitem ederek.
Sonunda bulmuştum. S*kt*m lan seni bu sefer. Seni elimden kimse alamayacak değil kurşun sıkmak şurada dursun. içkence ederek derini yüzüp köpeklerime atmazsam Timur değilim.
"Nasıl olmuş, Neden hiç bir iz yok?" Dedim.
"Bunu bende bilmiyorum, Bu sefer Güçlü gelecek Timur geçen ki sefer ki gibi olmayacak hiç bir şey! Arkasında kim var bilmiyorum ama tek başına değil onu biliyorum." Dedi.
"Gelsin! Geleceği varsa göreceği de var. Bu sefer elimden kimse alamaz onu" diyerek elimi sıkmıştım. Sinirden delirmek üzereydim.
"Hayır Timur, çok güçlü diyorum anlamıyor musun! Sakin kalacaksın şimdilik ne olduğunu anlayana kadar, Benden habersiz hiç bir şey yapmayacaksın Timur!" Dedi sert bir şekilde.
Ama ben seni dinler miyim bu saatten sonra emin değildim Rauf amca. Nevam onun yüzünden vuruldu. Onun yüzünden benim karım acı çekti, ve çekmeye de devam ediyor. Onu öldürüp meydanda sallandıracağım. Bunu yapacağım, kimse de engel olamaz, kimse!..
"Ne olduğunu göreceğiz Timur! Henüz değil, aklından geçenleri biliyorum, Neva zarar görmüş bunu da biliyorum ama şu an onu öldüremezsin arkasında kim var onu öğrenmemiz gerekiyor." Dedi.
"Bulacağım! Arkasında önünde kim varsa bulacağım." Dedim sinirli bir şekilde.
"Bende yardım edeceğim birlikte bulacağız." Dedi Rauf Arıkan.
Başımı salladım ve, "Ne zaman geldin? Ve neden haber vermedin?" Dedim.
"Daha geleli bir saat oldu Evlat" dedi gülümseyerek.
"Ne o özlemiş gibi durmuyorsun, sevinmedin sanırım gelmeme?" Dedi ve güldü. Benimle eğleniyordu.
"Sevindim." Dedim bende gülümsedim. O arkamda olduğu sürece kendimi daha güçlü ve yenilmez hissediyorum.
"Güzel o halde sevinmeye devam edeceksin, kalıcı olarak döndüm." Dedi ve şaşkın bir şekilde ona baktım.
"Nasıl dönmeyecek misin Yurt dışına?"
"Dönmeyeceğim. Artık buradayım Evlat, arkandayım, yanında ve sol kolunda" Dedi. Gözleri dolmuştu. Duygusal bir adamdı. Eşini kaybettikten sonra da iyice duygusal olmuştu.
"Sağ ol Rauf Amca" dedim. Gelmesi iyi olmuştu aklım hep onda kalıyordu zaten. Yiğit arabayı durduğunda eve gelmiştik. Eve nasıl geldik anlayamamıştım bile muhabbetten.
Diğerleri de bizi takip etmişti. Cihat ve Amcam da arabadan indi ve yanımıza doğru yürümeye başladı.
Yanımıza geldiler ve "Bu ev yeni ev sanırım" dedi amcam. Başımı salladım. "O bahsettiğin ev mi yoksa, 1 senedir uğraştığın ev bu mu?" Dedi evi inceleyerek.
"Evet Amca O ev bu ev." Dedim ve eve baktım.
"Güzelmiş" diyerek başını bana çevirdi. "Girelim o zaman" dedi ve başımı salladım.
Hep birlikte demir kapıdan içeri girdik. Burada güvenlik çok sıkıydı bunu amcamın ve Rauf Amcanın fark ettiğine eminim. Evin her yerini inceliyorlardı. Kapı ya geldiğimiz de kapı hemen açıldı. Çiğdem kapıda görüldü, "Hoş geldiniz" diyerek kenara çekildi.
"Hoş bulduk" diyerek tek tek eve girdik. Ben önden Cihat arkamdan onun arkasından Amcam ve son olarak Rauf amcada içeri girmişti.
Salona doğru ilerledik, salona indiğimde masanın hazır olduğunu gördüm. "Siz geçin ben de bi kızlara bakıp geleyim." Dedim ve yukarı doğru çıkmaya başladım.
Timur yukarı doğru çıkarken Ahmet, "Ee Rauf artık buradasın sanırım?" Dedi. "Evet buradayım, uzun bir süre de burada olacağım." Dedi.
"Anladım" diyerek masaya doğru geçti. Masanın sağına oturmuşlardı. Cihat babası ve Rauf Arıkan arasında bir sorun olduğunu anlayabiliyordu. Ama aralarında ki mesele ne onu bilmiyordu. Birbirlerinden haz etmediklerini anlıyordu. Ama nedeni henüz bilen yoktu.
Odamın kapısına geldiğimde Dicle ve Neva'nın kahkaha sesi buraya kadar geliyordu. Kapıyı açıp içeri girdim. Biraz ilerlediğimde ikisinin bir birine bakarak güldüğünü gördüm. Neva beni görünce gülümsemesi söndü ve düz bir şekilde bana baktı. Dicle de Neva'nın yüzündeki değişimi fark etmiş olmalı ki ona bakıp bana döndü.
"Aa abim gelmiş" dedi ve Ayağa kalktı. "Hoş geldin abi" diyerek Yanıma doğru adımladı. Ve bana sarıldı.
Neden bana sarılmıştı ki şimdi bu? "Neler oluyor Dicle? Neden bana sarıldın?" Dedim ve Dicle'nin geri çekilmesini bekledim.
Dicle geri çekildi, "Hiç Ağabey içimden geldi," dedi ve gülümsedi. Şu an şaşkın bir şekilde Dicle'ye bakıyordum.
Neva bize gülümseyerek bakıyordu. Gözüm gülüşüne takılı kaldı. Ne kadar da güzel gülüyor..
"Hadi ben kurt gibi açıktım, gidelim mi yemeğe yengecim?" Dedi nevaya gülümseyerek.
"Olur" diyerek ayağa kalkmaya çalışıyordu ki "ne yapıyorsun sen burada yiyeceksin, sakın kalkmayın deme yemeğini buraya getirttireceğim ben dinlenmen gerekiyor Neva" diyerek ona baktım.
"Tek başıma burada mı yiyeceğim? Hayır olmaz canım sıkılır benim" dedi dudağını büzerek. Ne yani üzülmüş müydü.
"Olmaz Neva daha bugün bayıldın" ne çabuk unuttun? Doktor Dinlenmen gerektiğini söyledi seni aşağıya götüremem olmaz." Diyerek karşı çıktım.
Neva başını Dicle'ye çevirdi sanırım ondan yardım istiyordu.
Dicle dayanamamış olmalı ki, "Ağabey bence sen onu taşıyıp zarar görmeden indirirsin ne dersin o zaman yorulmamış olur" dedi ve bana baktı.
Neva'ya baktım, "Çok mu istiyorsun inmeği?" Dedim ve ona baktım. Gülümsedi ve "Evet burada canım sıkılır benim Lütfen" dedi ve gözleri parlamış bir şekilde bana bakıyordu.
"Peki tamam" dedim "Ama ben taşacağım seni itiraz istemiyorum" dedim. Tamam diyerek başını salladı...
*
*
Neva. Timur'un odaya dalmasıyla konuşmamız yarım kalmıştı. Dicle bana küçükken yaptığı yaramazlıkları anlatıyordu. Ben anlatamamıştım. Çünkü hiç bir şey hatırlamıyorum. Küçüklüğüme dair tek hatırladığım şey Annemin beni terk ettiği günü hatırlayabiliyorum. Onu tam net hatırlamıyorum ki zaten. Artık kesinlikle doktora danışmak zorundaydım..
Yemeğe alt katta yiyecektik. Timur öyle söylemişti. Beni kucağına aldı ve yürümeye başladı.
"Alt katta misafirler var" dedi ve bana baktı, "Rahat edemezsin diye ben senin aşağıya inmeni istemedim" dedi.
Ne! o istememiş miydi aşağıya inmemi ? Ben mi istemiştim? Artık ben gerçekten iyi değildim..
Altlara indiğimizde bütün gözler benim üstümde ve şu an çok utanmıştım. İki tane yaşı büyük adam vardı ve Timur beni kucağın da taşıyordu. Hepsi de bana bakıyordu şans gibi .
Yavaş bir şekilde masaya geldiğimizde Timur beni sandalyeye yerleştirecekti ki Dicle'nin elindeki minderi koymasını bekledi. Dicle ne zaman o minderi eline almıştı ki? Onu bile anlamamıştım.
Beni sandalyeye bıraktığın da tüm gözler hala benim üstümdeydi. Artık imdattt diye bağıracağım şimdi bakmayın bana zaten utandım. Beni iyice utandırdılar.
"Gelin kızım Merhaba" Dedi Cihat'ın Sağındaki adam. Kimdi ki acaba bu adam ? "Ben Cihat'ın babası Ahmet, Timur ve Dicle'nin de Amcasıyım" dedi bana sıcak bir şekilde gülümsedi.
Bende ona gülümseyerek, "Merhaba Ahmet bey" dedim ve bana baktı, "Amca de kızım" dedi gülümseyerek.
"Tamam Ahmet Amca" diyerek ona gülümsedim. Şöyle bakınca cihat babasına benzemiyordu. Sanırım Annesine benziyor demek ki.
Dicle, "Aaa Rauf Amca sen ne zaman geldin?" Dedi ve koşarak ona sarıldı. Rauf dediği adam da ona sımsıkı sarıldı.
Rauf da mı Amcalarıydı ? Amca demişti ama bilemedim.
Timur bana bakarak, " Rauf Babamın yakın dostu Neva" dedi.
Yeşil gözlüyü Rauf dedikleri adam. Yeşil gözleri beni gördü ve parladı sanki. Emin olmadım. Bana gülümsedi, "Merhaba Neva" dedi.
"Merhaba efendim" dedim gülümseyerek. "Geçmiş olsun kızım" diye ekledi. "Çok Teşekkür ederim" diyerek karşılık verdim.
"Rica ederim kızım" diyerek Başını Timur'a çevirdi, "Maşallah Neva kızım da pek güzelmiş" dedi ve göz kırptı.
Timur'a neden göz kırptığını anlayamadım. Timur da Rauf'a bakarak gülümsedi..
Yemekleri yiyip bitirmiştik ve koltuklara geçmiştik. Tabi Timur beni yine yürütmedi. Bayılmam dan sonra iyice Telaş yapmaya başladı.
Timur yine Çiğdem denen kızdan çay istemişti, sanırım bu evde çaydan başka bir şey içilmiyor. Tamam bende severim çayı da bunlar işi abartmış 7/24 çay içiyorlar. Karadenizli olanların hepsi mi böyle acaba merak etmiştim. Hatta Dicle bile çayı çok seviyordu.
Her geçen gün daha da şaşırtıyorlar beni bakalım daha neler öğrenecektim. Dicle bana baktı ve "İyisin değil mi? Canın falan da acımıyor?" Dedi ve gözleriyle beni inceliyordu.
"Teşekkür ederim Dicle ben iyiyim" diyerek gülümsedim. Evet gerçekten de iyiydim serum iyi gelmişti bana. Yemeği yedikten sonra ilaçları da içmiştim. Ağrım falan da yoktu iyiydim şu an.
Dicle diğerlerine bakarak, "Duydunuz mu Kuzgun'un neler yaptığını?" Dedi.
Kuzgun kimdi ki? O nasıl isim ya öyle kuzgun diye isim mi olur. Bir dakika sanki ben bir yerden hatırlıyorum kuzgun ismini ama nereden? Dur bakalım.
"Ne yapmış?" Dedi Timur Dicle'ye bakarak. Benim de gözlerim Dicle'nin üstündeydi. "Ya şu hani herkesin bahsetti uyuçturucu çetesi vardı ya bütün polislerin peşinde olduğu , adam gitmiş çeteyi ele geçirmiş." Dedi.
"Kuzgun kim?" Dedim ve Timur Başı anında bana döndü. " Hiç mi duymadın yenge? Yok mu şu mafya olan herkesin konuştuğu ve Peşin de olduğu Kuzgun? Herkes biliyor sen nasıl bilmiyorsun Baban polisti onun da bildiğine eminim" dedi ve Gözlerini bana dikti.
"Şimdi Hatırladım evet, Babam hep bahsediyordu hepsi arıyormuş ama bulunmuyormuş kimse kim olduğunu bilmiyor ki?" Diyerek Dicle'ye baktım.
"Evet sorun da o ya zaten adam kesip biçiyor kimsede bir şey yapamıyor biliyor musun polis olursam ilk işim o adamı bulmak olacak." Dedi kararlı bir sesle. Ben eminim ki Dicle istediği her şeyi yapabilecek bir kapasitede biri.
Cihat, "Büyük konuşma Dicle! Bu zamana kadar herkesin aradığı adamı sen nasıl bulacaksın acaba çok merak ediyorum?" Dedi.
"Herkesin bir zayıf noktası vardır elbette bulunacak mutlaka biri yüzünü görmüştür. Gerçi yüzünü gören ölüyormuş Diye de bir söylenti var ama ben ona da inanamıyorum tabi" dedi.
Ne demek yüzünü gören ölüyormuş?.
Rauf, "Aman canım sende nereden çıkardın şimdi Kuzgunu Dicle kızım, sen beni sanırım hiç özlememişsin anlaşılan gel hele şöyle yanıma" der ve eliyle yan tarafını göstermek elini bir kaç kez koltuğa vurdu.
Dicle hiç düşünmeden yanına gitti ve sarıldı. "Hiç özlemem mi ben Rauf Amcamı" dedi ve yanaklarını sıktırdı koskoca adamın. Güldüm koskoca adamı çocuğa çevirmişti ne alem kızdı bu Dicle ya..
Timur'un Bütün konuşma boyunca sadece bana bakmıştı. Kuzgunu benden iyi kimse bilemezdi, İki göğsümün arasındaki kuzgun dövmesiydi.
Tabi o dövmeyi de yanlışlıkla yaptırmıştım. Dövmeciye gittiğimde ne istiyorsun diye sorduğunda kuş diyecekken kuzgun demiştim. Adam hiç neden yapmıyorsun onu da dememişti o zamanlar herkes yaptırıyormuş gerçi. Ama ben küçük kuş resmî yaptıracaktım İnci yüzünden o gün kuzgun da kuzgun demişti aklım da kalmış ve adama kuzgun demiş bulundum. Tabi bunu dövmem bitikten sonra fark etmiştim. İş işten çoktan geçmişti yani.
O zamandan beri de sildirmedim. Çok güzel duruyordu dövme yapmayı sevmezdim normalde ama ilk kez yaptırdım ve çok güzeldi. yaptırdığım dövme de Kuzgun olmuştu İnci sağ olsun.
Aslında Dicle hastanedeyken fark etmiştir diye düşünmüştüm ama demek ki dikkat etmemiş. Üstümü Dicle değiştirmişti o zaman görmesi gerekiyordu ama görmemiş demek ki. Görse senin dövmen işte derdi.
Rauf ve Dicle gülerken Gözüme Timur'un Amcası Ahmet takıldı. Gözü onların üstündeydi kıskanmış gibi bakıyordu sanki. Ama haklı da Dicle hiç amcasına sarılmadı? Neden acaba?.
Ahmet, "Dicle Amcasının güzeli" dedi ve Dicle yönünü amcasından yana döndü "Efendim En tatlı Amcam benim" dedi ve Ahmet'in yüzünde gülücükler açtı. Bende sevinmiştim. Bir amcam olsun bende isterdim ama yoktu. Sanırım benim babamdan başka kimsem yoktu..
Timur'un gözleri hala benim üstümdeydi. Neden bakıyor be adam sanki beni hiç görmedin. Gözlerimi Salondan içeri giren Çiğdeme kaydı Elindeki tepsiyle sallana sallana Timur'un önündeki bardağı aldı. Bu şekilde hepsinin önündeki bardakları almış oldu. En son benim önüme geldi ve benim bardağı da aldı ve tepsiye koydu ve arkasını dönüp gitti.
Çay Faslı da bitmişti sonunda. Sabaha kadar çay içecekler sanmıştım resmen ya.
Cihat ve Babası Ahmet ayağa kalktı, "Biz artık gidelim Timur oğlum" dedi Ahmet. "Evet biz gidelim artık Timur" diyerek babasını destekledi.
Timur başını salladı ve onları geçirmek için salondan çıkıp gittiler. Salon da ben, Dicle ve Rauf Amca olmak üzere üçümüz kalmıştık. Esnemeye başladım uykum gelmişti artık, yada ilaçlar yüzünden uykum gelmişti bilmiyorum.
Rauf, "Demek baban polis Memuru" dedi bana bakarak. Başımı salladım ve "Evet Rauf amca Babam polis" dedim. Dicle lafa atladı, "Ay evet ya ne kutsal bir meslek değil mi Rauf Amca?" Dedi.
"Evet küçük cimcime" dedi ve gülmeye başladı. "Ya Hala mı bana cimcime diyorsun, Ben koskocaman bir kız oldum artık. Ne cimcimesi Rauf Amca ya ?" Dedi ve isyan etti resmen.
Bende gülmüştüm bu haline. "Sen benim yanaklarımı az önce sıktırırken iyiydi ya cimcime" dedi ve gür bir kahkaha attı. Bende gülmesine katılmıştım. Bilerek cimcime demişti çünkü.
Dicle alt dudağını büzdü ve oturdu başını bana çevirdi , "Sen niye gülüyorsun ya Bir şey desene!" Dedi. " Ben ne diyeyim canım" dedim. Ve güldüm.
"Elime düşersin sen" demişti ki "Sen benim karımı Tehdit mi ediyorsun!" Dedi Timur. Ne ara gelmişti de kafa atlamıştı bu adam.
Dicle hemen kendini toparladı eliyle kendisi gösterdi, "Kim ben mi yengemi tehdit etmişim? Ben öyle şey yapar mıyım Abimin karısına aşk olsun ağabey" dedi ve Timur'a baktı.
"Öyle olsa iyi olur" Dedi ve yerine oturdu. Dicle yüzüne bana çevirdi ve güldü. Bende ona gülümsedim ve tekrar esnedim.
Timur'un başı bana dönüktü ve "Hadi ben seni odaya götüreyim" dedi ve ayağa kalktı. Dicle "İyi geceler yengecim" dedi. Rauf "İyi geceler Neva kızım" dedi gülümseyerek.
"Sizede iyi geceler" diyerek Timur'a döndürdüm başımı. Ve Timur beni kucağına aldı ve yürümeye başladı. Aklımdayken incinin benim yanıma gelip gelemeyeceğini sormalıyım. "şey Timur inci vardı benim kafede çalışan hem arkadaşım o beni çok merak etmiş ve yanıma gelmek istiyor yarın," dedim ve "Gelsin mi?" Diye ekledim.
"Tamam ben yarın Aldırırım Ne zaman gelecekse" dedi ve odaya geldiğimizde kapı açıktı zaten hemen içeri girdi ve beni yatağa yatırdı. Battaniye ve yorganın altına girmem yardım ettikten sonra geri çekildi.
"İyisin değil mi?"
"Evet iyiyim, Teşekkür ederim" dedim ve çıkmasını bekledim.
Ama sanırım çıkmaya niyeti yoktu. "Çıkmayacak mısın?"
Gözlerimin en içine baktı ve "Gideceğim" dedi. "Ee o zaman neyi bekliyorsun?" Dedim .
"He dur Burası senin odandı unuttum, sen nerede yatacaksın şimdi?" Dedim ve konuşmasını bekledim.
"Merak etme idare ederim ben" dedi ve Gözleri yine dudaklarıma kaydı. "Tamam o zaman iyi geceler" dedim ve çıkmasını bekledim.
"İyi geceler Neva, iyi geceler" dedi düşünceli bir şekilde. Neden düşünceli duruyordu merak etmiştim. Arkasını döndü ve kapıdan çıkıp gitti.
Bende yatağıma tamamen geri uzandım ve gözlerimi kapattım...
Timur. Neva'yı odaya bıraktığımda Aklım onda kalmıştı. Kuzgun kim deyince içimden bir fırtına koptu ve ne yapacağımı şaşırdım. Benim kuzgun olduğumu öğrenince ne olacaktı, benden korkar mıydı? Aklım buna takılmıştı.
Dicle kesip pişiyor derken gözleri korkar gibi olmuştu. Umarım benden korkmaz, Neva'nın benden korkmasını istemiyordum. Onun beni sevmesini istiyorum. Çok istiyorum sanırım bu hayattan.
Düşünceli bir şekilde Salona girdim. Dicle, "Bende yatayım artık," dedi de Rauf amcanın yanaklarını sıktırıp koşarak yukarı çıktı.
Rauf Amca benim düşünceli halimi gördü ve "Aklın Neva da kaldı değil mi? Neva'nın senin kuzgun olduğunu öğrenince Ne hissedeceğini tahmin ediyorsun" dedi ve ona baktım.
Evet gerçekten de öyleydi benden korkarsa ben yıkılırım. Dönüştüğüm adamdan korkarsa ben bunu kaldıramam sevdiğim kadının gözünde bir katil olacaktım..
"Düşünme şimdilik bunu Evlat, Her şeyi akışına bırak ben senin gerçekten Neva'yı bu zamana kadar neden izlettiğini ve zarar vermediğini anladım" dedi ve elini omzuma koydu, "Doğru yolda olduğundan emin değilim o onun kızı biliyorsun değil mi sizin olmanız imkansız Evlat, Hele ki bunu Deden duyarsa çok kötü şeyler olur Timur" dedi.
"Biliyorum" dedim . Ama ben Neva'ya kapılalı çok olmuştu.
"O yüzden iyi düşün Evlat, kız çok zarar görür onun seni sevmesine mani ol evlat"
Olamam Rauf Amca hayatta en çok istediğim şeye mani olamam. Onun beni sevmesi için her şeyi yapabilirim. Yeter ki sevsin ben onun için her şeyi yaparım. Ama sevemezdi biliyorum benim gibi bir adamı kim severdi ki zaten...
" Bende gideyim artık Evlat" dedi ve ayağa kalktı. " Burada kalsaydın" dedim. Bana gülümsedi "Yok Evlat bir dahakine kalayım çok yoruldum bugün" dedi.
Bana sarılı ve geri çekildi çıkıl kapısına doğru gittik birlikte kapıya açtım ve "Barlas" diye seslendim Barlas da hemen koşturdu geldi. "Buyurun Timur bey" dedi.
"Rauf Amcayı bırakın ve yanına bir kaç adam al Orada kalsınlar" diyerek Rauf amcaya baktım. "Sakın itiraz etme sende tehlike altındasın." Dedim ve El sıkışıp arkasından onu izledim.
Kapıyı kapatıp içeriye geçtim ve kendimi koltuğun üstüne attım. Şu an kafam Derviş'i bile düşünemiyordu, Neva'nın benden korkması demek her şeyin bitmesi ve mahvolması demek.
Düşünceler Arasında boğuşurken Telefonum çaldı. Ekrana baktığımda yiğitin aradığını gördüm. Telefonu açıp kulağıma götürdüm, "Abi Polat'ı buldum" dedi Nefes nefese.
"Neredeymiş"
"Tahmin ettiğimiz gibi Abi"
"Tamam yiğit, iyi mi peki?"
"İyi duruyor Abi" dedi ve " Ben kapatıyorum şimdi Abi onu takip edeceğim" dedi ve telefonu kapattı.
Takip mi edecekti Neden? Kapatmak zorunda kaldığını sesinden anlamıştım ama neler döndüğünden hiç bir fikrim yok...
*
*
*
*
Evett bir bölümün daha sonuna geldik. Bölümü nasıl buldunuz? 🤭
Timur'un herkes tarafından bilinen ismini öğrendik. En çok merak ettiğim soruyu soracağım, Kuzgunu nasıl buldunuz.?
Sizce Neva Neden sürekli unutuyor?
Rauf'un son dakika gelmesi çok güzel değil miydi. 🤭🤭
Diğer bölümde Polat'ın neden kaybolduğunu öğreneceğiz.. Beklemede kalın..
Diğer bölümde görüşmek üzere canlarım..
Buraya kadar gelip kitabıma bir şans verdiğiniz için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız... 🫶🏻♥️ |
0% |