@singularity
|
Sarya Aksel'den " Hepsi mi?" Diye soran Alex çok şaşkın gözüküyordu. Gülerek "Evet hepsi abim" Dedim. Sonra onları yeni arkadaşlarımla tanıştırdım. Teker teker elimle göstererek "Orhan, Alparslan, Attila, Mete." Ama var "Hepsi Türk kaharamanları değil mi? " Diye sordu. Gerçektende öyleydi. Sanırım ailemle birlikte büyümüş olsaydım adım Asena Aybüke Tomris falan olurdu. Bir gün bunu abime sormalıydım. Belkide Arya'nın hesap Hürrem koyarlardı. "Evet hepsi Türk'lerin atalarının ismi." Dedi Attila abim. George "çok havalı." Dedi. "Anlaşmanıza sevindim. Hadi bırakalımda eğlensin gençler." Diyerek ayaklandı Orhan abim. Alice "bize katılmak ister misiniz? Sizde gençsiniz sonuçta." "Diğerlerini bilmem isteyen kalsın ama ben gidiyorum. Hem pekte genç sayılmam 34 yaşındayım." Bizden uzaklaşmaya başladı. Arya her neredeyse oraya gidiyordu büyük ihtimalle. Vanessa'nın ağzının içinde mırıldandığını duydum. Sonra bana döndü ve "34 mü dedi o?" Sorusunu sordu. Olumlu anlamda kafa salladım. "25 gösteriyor. Abim olduğunı söyleyince yaşlı durduğunu düşündüm." Mete abim "o en büyüğümüz. Ve herkes ilk başta böyle düşünüyor. Bu arada eğlenceye kalıyorum. Gecelere akalım." Diye ortama hızlı bir giriş yaptı ta ki Alparslan abim tarafından ensesine vurulan kadar. "Sarya henüz 15 yaşında tabikide gecelere akmayacaksınız. Ayrıca amber haricinde diğerleride çok büyük durmuyor." Yine gözlerim dolmuştu. Neden vuruyordu ki? " Vurma abime. " Mete abim beni sakinleştirmek ler uğraştı bir süre. Alparslan abimse hem benden hem Mete abimden özür dilemişti. En sonunda kendime şu almak için yanlarından ayrıldım. Attila abim ve Alparslan abimde Orhan abimin peşinden gitti. Mete Aksel'den "Verdiği tepki hiç normal değildi. " Amber'a döndüm. "Anlatması çok uzun sürecek olaylardan dolayı Sarya bizimle büyümedi. Büyüdüğü ailede ona pek iyi bakmamış. Havale sonucu zihinsel engeli var. Duygularını kontrol edemiyor. Bu yüzden sosyal hayatınsa sıkıntı çekiyor." Hepsi şaşkınlıkla bana bakıyordu. Umarım Saray'da karşı tutumları değişmezdi. Küçük kardeşimin üzülmesini kesinlikle istemiyordum. " Hey bizimle çok iyi anlaştı. Şu zamana kadar iyi birine sastlamamış olmalı. Sarya çok nahif bir kız. " Alice'in sözleriyle rahatladım. Bir yandan da hayret ediyordum. Kendi ülkemizde bir sürü kişiyle tanışıp duygusal patlamalar yaşamışken Amerika'da yeni arkadaşlar edinmişti. Belki de buradakiler onun sıkıntısını bilmediği geçmişini bilmediği için ve artık üvey ailesinin baskısı altında olmadığı bu baskıyı uzun süredir hissetmediği için rahattı. Ve yine az önce görmüştüm. Bazı şeylerin izi geçmiyordu. Her geçen gün kendinden biraz daha emin olması için elinden gelen her şeyi yapacaktım. Sarya Aksel'den Güzel bir gündü. Uzun zamandır hatta kendimi bildim bileli arzuladığım bir gün. Normal hissetmek diğerleri gibi olmak insan içine karışmak benim hayalimdi. Bir başkasının sıradanı olan hayaller. Mete abim ve ben yeni tanıştığım arkadaş grubuyla akşama kadar eğlenmiş sonra eve dönmüştük. Bu sırada bileyim yemek yiyordu. Bizde yemeğimizi yedikten sonra odamıza çıkmıştık. Şu anda herkes uyuyordu yani uyumuyorlarsa da ben uyuduklarını düşünüyordum. Arkadaşlarımla ayrılırken sosyal medya hesaplarından birbirimizi takibe almıştık. Sonra Kuzey'e mesaj attım. Siz: müsait misin? Kuzey: bir şey mi oldu? Siz: sorun yok konuşalım diye Siz: arayım mı? Kuzey arıyor Görüntülü aramaydı telefonu yatağın içinde bir yere sabitleri kten sonra aramayı kabul ettim. "Nasılsın?" Diye sordu. Onu ekrandan görmek bile beni heyecanlandırıyordu. "İyiyim sen nasılsın?" Diye sordum. Ve karşılığında kalbimi daha da hızlandıran bir cevap aldım "nasıl olayım seni özledim." Gözlerim irice açılmıştı. Yanaklarımın kızarıp kızarmadığını bilmiyordum sonuçta beyaz ten kıydım olabilirdi öyle şeyler. Hem saçlarımın yansımasıda olabilirdi. Kesin saçlarım yüzümü yakıyordu. "Bende seni özledim." Bana içimi ısıtan bir gülümseme gönderdi. "Eğleniyor musun?" " Hemde çoook. Bugün yeni arkadaşlar edindim biliyor musun? O kadar güzeldi ki. Yadırgamadılar beni. Dalga geçmediler kırmadılar. Çok güzeldi akşama kadar gezdik eğlendik plajda voleybol oynadık yüzdük. Hepsi çok iyi insanlardı. Alice ve Amber adında iki kardeş vardı. Birde Vanessa. Sonra Alex ve George vardı. Vanessa ve George gerçekten çok iyi voleybol oynuyorlar." Küçük bir çocuğun başarılarını babasına anlattığı gibi her şeyi analatıyordum Kuzey'e. Beni sıkılmadan dinliyordu. "Senin adına sevindim. Yeni arkadaş edinmen güzel. Git ve tatilinin tadını çıkar. Ama onlara benden daha fazla ilgi gösterirsen seni kıskanırım haberin olsun." Dedi. Korkusu yersizdi. Kuzey bana farklı hissettiriyorsun çünkü. Bunları düşününce durgunlaştım ama yinede düşüncelerimi ona söylemekten geri kalmadım. "Aynı değilki. Onlarla bir aradayken evet kalbime mutluluk doluyor ama hızlanmıyorda. Seninleyken kalbim hızlı atıyor. Mesela abimlerle de aynı değilsin. Onlara karşı eşsiz bir sevgi hissediyorum ama sana hissettiğim sen çok farklı." Bir süre sessizce durdum. O da konuşmuyordu. Sonra "Kuzey sen benim neyimsin? " Diye sordum. Bu merak ettiğim bir soruydu. Cevap gecikmedi. " Sen ne istersen oyum. Arkadaş olmamı istediğinde arkadaş, abi olmamı istediğinde abi, aile olmamı istediğinde aile. Yoluna yoldaş da olurum, sen istersen yoluna dahi çıkmam. Sarya, ben senin istediğin kadarım. Çok dersen çok olurum yanında, az dersen az. Kalbindeki yerim kadarım. Seni anlarım severim ama sendeki beni senden başka kimse bilemez. Fakat ben sen ne olmamı istiyorsan o olacak kadar sana razıyım." Gözlerindeki bakış çok farklıydı. Sözleri dürüsttü ve her şey bana çok yabancıydı. Dolu gözlerimle dudaklarımda bir tebessüm oldu ve telefonu kapattık. Ve bende kendimi uykuya bıraktım. Orhan Aksel'den Hayatımızda sonunda bir şeyler düzene giriyordu. Sarya gün geçtikçe iyileşiyor dünya. Beyninde kalan hasarı ailem eşekten yaşadıklarını unutturamasakta ruhunu iyileştiriyorduk. Tüm ailede herkesin farklı yarası vardı. Annem Sarya'yı kaybettiği düşüncesiyle 15 yıl kendini yeyip bitirdikten sonra aslında onun yaşadığıyla yüzleşiyordu. Babam koruyamadığını düşünüyordu. Alparslan Sarya hakkında bizim bile bilmediğimiz şeyleri öğrenmişti ve bunun onu hiç iyi etkilemediği bi biliyorduk. Attila, Sarya daha anne karnındayken onunla hepimizin kinden daha kuvvetli bir bağ kurmuştu. Gidişi onu en az annemi etkilediği kadar etkilemişti. Şimdi Sarya geri döndüğünde onların arasındaki bağ yine özeldi. Sarya dört abisi arasından her zaman ilk ona koşuyordu. Mete abi olmayı yeni yeni öğreniyordu. Sarya'nın bende bıraktığı iz bambaşkaydı. Annem tekrar hamile olduğunu söylediğinde yeter artık diye bağırmak istemiştim. Kız olduğunu duyduğumda ise benim için tüm şartlar değişmişti. Bir kız kardeş düşüncesi çok güzel geliyordu. Kaybını en büyük kardeş olarak diğerlerinden önce atlatmaya çalışmıştım. Ama acısı Sibel'in Arya'ya olan hamileliğin de çıkmuştı. O kadar korku doğmuştum ve Sibel'in üstüne o kadar titremişti ki bazen Sibel'i benden uzaklaştıran şeyin pimpirikli davranışım olup olmadığını sorguluyorsun. Ben bakmaya doyamadığım karımı tam olarak ne zaman kaybetmiştim? O kadar aptaldım ki aradan geçen 4 yıla rağmen hatamın ne olduğunu sorguluyordum. Hala bulamamıştım. Çalan telefonumu elime aldım. Arya uyuduğu için sessiz deydi. Yanımda yatan kızıma baktım. Gün geçtikçe annesine daha fazla benziyordu. Gün geçtikçe dahada güzel oluyordu. Arayanın Sibel olduğunu görünce yattığım yerden doğruldum. Aşağı kata salona geçtim. Arya uyanmamalıydı. Merdivenlerden inerken telefonu açtım ve kulağıma yerleştirdim. "Alo" Diyen zarif sesle kalbim titredi. "Efendim Sibel" Ben Sibel'e adıyla hitap etmezdim hiç. Kalbimin sahibi derdim. "Arya'yı sormak için aramıştım." Dedi. Sesi boşandığımız günden beri benimle konuşurken çekingen geliyordu. Oysa bir zamanlar kelimelerinden Çekingenlik değil aşk hissederdiniz. "Uyuyor." Dedim. "İyi yanı?" Gülümsedim. " İyi. " Ufak bir sessizlik oldu aramızda. Sonra dört yıldır içimi kemiren soruyu sordum. Belkide buna cesaret etmemi sağlayan şey çok uzakta oluşum üzdü. Ya da gece duygusallığı. Bilemiyorum. " Sibel ben nerede hata yaptım?" Çat diye sormuştum. Kalbimde bir rahatlama hissettim. "Ne hatası Orhan?" Anlamamıştı. Ayrılığımız onun için o kadar eski bir meseleyi ki hala bunu düşündüğümü sanmıyordu. Fakat ben bunu düşünmemek için kendime asla boş vakit bırakmıyordum. İşime sarılmıştım. Arya'ya ilgileniyordum Sarya daha çok yenildi ailemi düşünüyordum ben kendime en ufak boşluk bırakmıyordum ki aklım Sibel'e kaymasın. Düşünmekten kafayı yemeyeyim. "Senden kendimi nasıl soğuttum? Tam olarak ne zaman senin sevebileceğin biri olmaktan çıktım? Benim hatam neydi Sibel?" Tüm bunlar onsuz geçen 4 yılın yılgınlığıydı. |
0% |