Yeni Üyelik
10.
Bölüm

8. Bölüm

@singularity

Sarya Aksel'den

Kuzey'e bu zamana kadar başımdan geçen her şeyi anlatmıştım. Yine onun eksilmez desteği beni iyileştirmişti. Ona okula gitmek istemediğimi söylediğimde bana şiddetle karşı çıkmış ve korkmamamı söylemişti. Aslında korku değildi hissettiğim. Yorgunluktu. Kabul görmemenin anlaşılamamanın dışlanmanın o acıyan bakışların ve kalp kırıcı sözlerin verdiği yorgunluk. İnsanlar farkında olmadığımı sanıyordu. Bir yere kadar değildim ama beni bana bıraktıklarında her şey belli oluyordu. Yorulmuştum ve daha fazla çırpınmak istemiyordum. Olmuyorsa uğraşmanın anlamı yoktu.

Mete abimle eve doğru gidiyorduk. Eğlenceli bir günün tatlı yorgunluğu vardı üstümde. "Yeğeninle tanışacakmışsınız Sarya hanım." diyen abimle oturduğum koltukta dikleştim. "Yeğenim mi?"

"Evet Orhan abimin kızı. Arya sultanımız ile tanışacaksın. Evdelermiş. Bana kalırsa sana bayılacak. Kendisini Mihrimah sultan sanıyor. Sende Hürrem olursun artık. Alparslan abim izlerken oda izlemiş artık favorisi ama daha dört yaşında." abimin anlattıklarıyla seslice güldüm. Açıkçası içimde bir telaş vardı ama bebi seveceğini söylediğinde yok olmuştu. Mete abime güveniyordum.

"Sana güveniyorum." ortam sessizleştiğinde konuyla alakasız olarak abime söylediğim bu cümleyle ne demek istediğimi başta anlayamadı. "Efendim?"

"İlk tanışacağımızı söylediğinde içimde büyük bir telaş vardı ama Arya'nın beni seveceğini söylediğinde hepsi uçup gitti." derin bir nefes aldım ve araba kullanan abime döndüm "sana güveniyorum." dedim tekrar. Ve abimin bana dönüp kocaman gülümsemesi her şeyin çözümüydü. Bu onun yüzünde her zaman bulunan o muzip gülümsemelerden ya da gerçek anlamda eğlendikten sonra söndürmesi uzun süren kahkahalardan biri değildi. Gerçek bir gülümsemeydi. Söyleyecek çok şeyin varken sustuğun zaman yüzünde oluşanlardan. Sarılmak istediğinde ama sarılamadığında attığın gülümsemelerden. Anlamlı bir gülümsemeydi.

Arabayı evin garajına park ettiğinde ikimizde arabadan indik. Kolunu omzuma attı ve evin önüne yürüdük. Hizmetli kızlardan biri bize kapıyı açtığında ayakkabılarımızı çıkardık ve annemin hepimize özel ayarladığı ev terliğini giydik. İçeri doğru yürürken salondan küçük bir kızın sesleri geliyordu. "Halam mı geldi? Halam geldi mi? Onun mu sesi. Kapıyı o mu çaldı?" diye çığırıyordu. İçimi bir heyecan kapladı. Mete abimle birlikte içeri girdik. Küçük kız Orhan abimle birlikte oturduğu koltuktan hızla indi ve koşarak kucağıma atladı. Şaşırmıştım. Mavi kocaman gözlerini açabildiği kadar açmış yüzünde kocaman bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Yanakları al aldı ve en önemlisi kocamandı. Üstünde toz pembe bir tütü etek ve mor üstünde çiçek baskıları olan bir tişört vardı. Eteğin altına giydiği beyaz kilotlu çorabıyla çok tatlıydı. Uzun gür ve dalgalı saçları kahve tonlarındaydı. Esmer sayılabilirdi. "Sen benim Halam mısın? Babam bir halam olduğunu söyledi. Lütfen sen ollll. Sen çoook güzelsin" saçlarımla oynamaya başlamıştı. "Hem hürrem gibi saçların kırmızı. Ben en çok mihrimahı seviyorum ama benimgi saçları siyah gözleri mavi. Sende hürrem gibi kırmızı saçlısın. Birlikte de izleyelim. Nolurrrr. Barbilerimlede oynayalim mı? Ama onlar annemde kaldı. Olsun. Orayada gel. Ben seni çok sevdim. Halacığım. Gel-" diye devam edecekken Orhan abim araya girdi. "Babacım halaya konuşmak için fırsat vermelisin." küçük kız kocaman gözlerle ilk babasına baktı sonra bana döndü. Kucağımdan indi ve koltuğa oturdu. Ben bu sırada Orhan abime minnettar bakışlar atmakla meşguldüm. "Otursana Halacığım tanışalım." Arya'ya şaşkınlıkla bakıyordum. Geçtim ve karşısına oturdum. "Senin adın ne? Benimki Arya." dedi. Gülümsedim. Anlaşılan yeğenim enerjisi hiç bitmeyen bir çocuktu. "Bende Sarya." dedim gülümsemeye devam ederken. Elimi uzattı ve "tanıştığımıza memnun oldum halacığım." dedi. Kıkırdayarak elini tuttum ve birleştirdiğimiz ellerimizi hafifçe salladı. "Kaç yaşındasın?" diye sordu sonra. "15 yaşındayım."

Şaşkınlıkla bana baktı. "O kaç oluyo. Ben sadece. Bu kadar yaşındayım" eliyle dört yapıyordu. "İki elinide aç ve yan yana koy." dedim ona ve hemen dediğimi yaptı. Bende bir alimi onun elinin yanına koydum. " bak ben bu kadar yaşındayım." dudaklarını büzdü ve gözlerini kocaman açtı. Bana baktı. "Ama sen çok büyükmüşsün. Amcalarım gibi." dedikten sonra biraz düşündü. "Senin sevgilin var mı? Amcalarımın yok. Bu yüzden arkadaşımda yok." şok olmuştum. " kızım!" diyerek uyardı onu Orhan abim. "Dur bir dakika babacığım şu anda halamla konuşuyorum." sonra hızlı konuştuğu için nefes alma ihtiyacı hissetti ve devam etti. "Yok mu? Olsun nolur. Ben çok sıkılıyorum. Annemle babam bana kardeş yapamazmış bu yüzden kuzen istiyorum ama amcalarım kimseyi sevmiyor. Sende mi sevmiyorsun. Lütfen evlen." ben bu kıza cevap veremezdim. Tüm abilerim ise Arya'ya bakıyordu. Sanırım kıskanmışlardı ama daha küçük olduğu için bir şey diyemiyorlardı. Orhan abim ayağa kalktı ve "sanırım bu günlük bu kadar hala yeğen dozu yeter. Hadi babacığım biz parka gidelim." dedi. "Yaşasınnn!" diye çığıran elbetteki Arya'ydı. Onlar evden çıkarken ben hala şokla etrafa bakıyordum. Herkes buradaydı. Bunu şimdi fark ediyordum. Annem babam abilerim. Annem halimize gülmekle meşguldü ama dikkatleri üzerine çekmemek için sessiz kalmaya çalışıyordu. İlk şoktan ve kıskançlık krizinden çıkan Alparslan abimdi. Oturduğu yerden kalktı ve Orhan abimin Arya'yı az önce kaldırdığı yere oturdu. Kolunu omzuma atıp beni göğüsüne çekti. "Nasıl geçti günün çiçeğim." sorusuyla gülümsedim.

"Çoook güzel geçti abi. Çok özlemişim Kuzey'i. Birlikte çok eğelendik. Çok seviyorum onu biliyor musun. Buraya geldiğimden beri yaşadığım her şeyi anlattım ona. Benim için çok mutlu oldu ama okula gitmek istemediğimi söylediğim için biraz kızdı." abilerimden ve babamdan öksürük sesi geldiğinde telaşla onlara döndüm. Ne olmuştu birden bire. "İyi misiniz?" sorumla birlikte annem daha fazla kendini tutamadı ve kahkahayı patlartı. "İyiler kızım iyiler. Hazımsızlık oluştu sanırım oda birazdan geçer.. Hadi gel yemek hazırmı diye kontrol edelim." annem elimden tuttu ve birlikte salondan ayrıldık.

...

Hep birlikte yemek yiyorduk. Babamın hemen sağ tarafında oturuyordum. Arya'nın yoğun istekleri üzerine Orhan abim yanıma oturmuş Arya'yı kucağına almıştı. Güzel bir sohbet eşliğinde yemeğimizi yiyorduk ta ki annemin beni çok sevindiren ve ortamı sessizleştiren sözlerine kadar.

"Kızım Kuzey'i bir günyemeğe çağırsana hem biz tanışırız hem eğlenirsiniz abinler siz." anneme baktım ve "çok güzel olur annecim çağırırım." dedim. Arya yine bombayı patlattı. Bu kıza benim bekar olmam batıyordu. "Kuzey kim? Sevgilin mi?"

Arya'nın beni evlendirme merakına dayanamayan Orhan abim en sonunda kızının ağzına elini kapattı ve "yemeğe devam edebilirsiniz" dedi. Eliyle buyrun gibi bir işaret yapıyordu. Hepimiz güldük.

Yemekten sonra Mete ve Attila abimle birlikte Arya için top oynadık. Attila abimle aramız çok farklıydı diğer abimler gibi her daim sohbet etmiyorduk ama bir şey olsa ilk gideceğim abim Attila'ydı. Annemin artık içeri girin çağrısıyla Arya'yı zar zor ikna ederek eve girdik. Annem hepimize kahve yapmıştı. Kahvemizi içerken yemekteki sohbetlerimize devam ediyorduk. Arya gerçekten çok eğelenceli ve çok konuşan bir kızdı. Son zamanlarda kendimi daha güçlü hissediyordum.

Herkes yatmak için odalarına dağıldığında bende odama geçtim. İlk önce kısa bir duş aldım. Geri odama geçtiğimde dolaptan kendime pijama bakıyordum. Pembe tonlarını içinde bulunduran askılı bir üstü ve beyaz bir altı olan takımı giydim. Yatağa uyumak için girdiğimde aklıma Arya'nın sözleri geldi. Biri bana aşık olabilir miydi? Ben bir çok yönden kusurluydum. Aklım noksandı. Güzel değildim. Belki biraz fazla zayıftım. Bedenimde yıllarca uğradığım şiddetin izleri vardı. Beni biri sevebilir miydi? Bir an kendimi hayal ettim. Mimar olmuştum. Yanımda eşim vardı ve bir oğlumuz. İmkansız değil miydi bu hayaller benim için. Kimse benim gibi birini sevemezdi. Bir an hayalimdeki eşimin yüzü Kuzey olunca yattığım yerde silkelendim. Mümkün değildi. Arya'nın çocuksu hayalleri aklıma fazla yerleşmiş olmalıydı. Diğer tarafa döndüm ve uykuya daldım.

Loading...
0%