Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@sirinemsi


Selamlar efenim yeni kurgum ile karşınızdayım.


Umarım beğenilen bir kurgu olur:)


Yazım ,noktalama ve anlam hatalarım varsa affola.


İlk iki bölüm 10 yıl öncesini anlatıyor karakterlerimiz şu an 27 yaşında bilginize.


İlk bölümümü Tiktokta gönderilerime ilk yorum yapan EMİRHAN isimli arkadaşımıza ithaf ediyorum.💓


10 yıl önce


Bugün günlerden 1 Ekim ve benim doğum günüm sevgilim sayesin de ilk defa mutlu olduğum bir doğum günüm olmuştu.


Mert benim için süpriz bir doğum günü hazırlamıştı. En sevdiğim rengi çok iyi bildiğinden organizasyon da çoğunlukla krem rengi kullanmış ,farklı bir hava katmıştı.


Pastam ise tam istediğim gibi çikolatalıydı ve üstünde Mert ve benim fotoğrafım vardı fotoğrafın altında ise "Anan seni benim için doğurmuş" yazıyordu.


Pastayı gördüğümde arkadaşlar ile beraber gülme krizine girmiştik.


Tabi ki de Mert ile tek kutlamıyorduk ortak arkadaşlarımız ile bir kafede kutluyorduk.


Pastalar kesildi müzik açıp oynadık bir Antepli olarak , doğum günü halaysız olmazdı bir güzel halayımızı da çekmiştik .


Yorulduğumuzdan dolayı masaya geçip hediye faslına geçtik hepsi birbirinden güzel hediyeler almıştı.


Bugünü asla unutamazdım benim için büyük bir anlamı vardı artık ilk defa birileri sırf benim mutluluğum için bir şey yapmıştı.


Kutlama bittikten sonra Mert ile kahvelerimizi alıp yürüyüşe çıktık.


Bugün diyetimi bozduğum için yürüyüş yapmam gerekiyordu. Yediklerimi ne kadar sindirirsem o kadar iyiydi.


Yarın beni sıkı bir çalışma bekliyordu boks maçıma bir hafta vardı formumu korumam gerekiyordu.


Adem benim için hediyelerimi evime bırakacaktı.


Mert ile yürürken bu hafta yaptığımız şeylerden bahsettik.


Mert bu hafta full kutlama için uğraşmıştı tabi yanında benim ile de ilgilendi tabi.


Ben ise her zaman ki gibi sabah kalk okula git dönüşte dershaneye uğra gece 22.00' da salona geç antrenman yap sonra eve geç uyu benim döngü asla şaşmıyordu.


Mert parka gidip oturmak istedi Ekim ayında olduğumuzdan hava serinlemeye başlamıştı, hava da kararmaya yakın olunca daha da serinlemişti .


Mert bu havaları sevdiğinden beni parka doğru sürüklemeye başladı karşıdan karşıya geçmek için yürüdüğümüz de yayalar için kırmızı ışık yanmıştı ve son sürat hızla gelen arabayı gördüğümde Mert ne yazık ki yola atlamıştı ve arabayı fark etmemişti .


"ME-"Mert demeye kalmadan araba Mert'e çarpmıştı ve Mert bir metre uzağa savrulmuştu.


Ben daha neler olduğun idrak edemeden Mert yerde kanlar içindeydi.


O an zaman durmuştu benim için.Nefes alamıyordum ,olayı idrak etmeye çalışıyordum, yerimde donup kalmıştım, kımıldayamıyordum.


Mert'in yanına gidemiyordum şoku atlatmaya çalışıyordum, soğuk kanlı olmaya çalışıyordum ama olmuyordu.


Çevredeki herkes Mert' in başına toplanmıştı biri ambulansı arıyor, biri polisi biri ise nabzını kontrol ediyordu.


Şoku yavaş yavaş atlattığımda "MERT" diye bağırdım ve yanına koşup başının dibine diz üstü çöktüm "lütfen uyan ,lütfen Mert beni yalnız bırakma uyan " diye bağırıyordum.


Gözümden düşen gözyaşı Mert'in yanağına düştüğünde o ana kadar ağladığımın farkında değildim.


Kalbim acıyordu o kanlar içinde yerde yatıyordu ve benim ellerimden bir şey gelmiyordu.


Orta yaşlar da bir adam Mert'in nabzını kontrol ederken nabzının atmadığını söyledi.


O an Mert değil de ben ölmüştüm sanki beynim düşünme yetisini kaybetmişti,kalbim atmayı bırakmıştı ve nefes alamıyordum.


O an ilk defa birini kaybetmekten korktuğumu anladım "hayır" diye haykırdım.


"O yaşayacak onun kalbi duramaz, onun nabzı atmaya devam edecek. Beni bir başıma bırakıp gidemez!" dediğimde çevremde ki insanlar beni sakinleştirmeye çalışıyordu kimseyi duymuyordum, görmüyordum.


Daha sonra bir ses duydum "HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN MERT SENİN YÜZÜNDEN ÖLDÜ" bu seste nereden geliyordu. Mert benim yüzümden mi ölmüştü? ama ben bir şey yapmamıştım ki ben onu kurtarmak istemiştim fakat yetişememiştim.


"Hayır benim yüzümden değil ben bir şey yapmadım." diye sayıklıyordum elimle kulaklarımı kapatırken.


Nefesimi düzene sokmak için biraz soluklandım daha sonra karşımda duran annemlere baktığım da hepsinin yüzün de samimiyetsiz ,gerçekçi olmayan korku vardı. Bir kişi hariç o da ablam cidden çok korkmuştu .


"iyi misin kızım ne gördün rüyanda neden bu kadar korktun" annemin sorusunu es geçtim ablamın yanına gidip ona sarıldım hıçkıra hıçkıra ağladım.


Benim anlatmayacağımı bildiklerinden tek bir soru sormadılar ablam ile beni oda da yalnız bırakıp çıktılar.


Birkaç dakika daha ablama sarılarak ağladıktan sonra ablamdan uzaklaştım.


Ablam bana acıyla bakarken rüyamda ne gördüğümü anlamıştı ben konuşmasam bile ablam beni anlardı , evde anlaştığım tek kişi ablamdı ve ona sahip olduğum için çok şanslıydım.


"Mihra artık unutmalısın, Mert'i düşünmekten vazgeçemediğin sürece her zaman kabusun olacak. "dediğinde kaşlarımı çatmıştım daha yeni söylediğim şeylerden iki saniye de pişman olmuştum.


Geçip yatağa oturduğum da ablam da yanıma gelip oturdu.


"Onu unutmamı benden nasıl istersin abla?" ellerimi tutmak içi ellerini uzattığın da ellerini itekledim çünkü benden istediği şey çok ağırdı kafasını olumsuz anlam da salladı.


"Beni yanlış anlama lütfen sadece onu düşündükçe kendine zarar veriyorsun biliyorum acın taze ama" sözünü kesip


"Ama ne abla ama ne onu unutmayacağımı iyi biliyorsun" benim kararımdan vazgeçmeyeceğimi bildiğinden pes etmişti.


"Psikolog randevusuna gidiyor musun" diye sorduğunda sadece "hayır" diye diyebildim konuşmak istemiyordum.Bir psikoloğa ihtiyacım yoktu .


Ben Mert'i unutmak istemiyordum,onun acısını halen içimde yaşamak istiyordum. Eğer onu unutursam kendimi asla affedemezdim. Onu içimde yaşatmaya devam edecektim.


Ablamın konuşmasına izin vermeden banyoya geçip kapıyı örttüm ve sırtımı kapıya yasladım.


O an gözüm aynaya kaydı gözlerim kan çanağı olmuştu, terden dolayı saçım alnıma yapışmıştı saçlarımın siyah rengi solmuş ve fazlasıyla dağılmıştı o an nasıl kötü bir durumda olduğumu bir kez daha anladım.


Mert'in ölümü beni bu hayattan koparmıştı kendime dahi bakmıyordum artık , eski ben olsa asla evin içinde bile böyle gezmezdim hemen kendime çeki düzen verirdim ama artık hayattaki bütün neşemi kaybettiğim için hiçbir şey umurumda değildi.


Daha fazla kendime bakmadan duşa kabininin içine girdim şuan bana en iyi gelen şey ılık bir duş olacaktı .


Suyu ayarladıktan sonra açtım ve altına girdim su saçlarımdan akıp vücuduma ulaştı daha sonra yeri boyladı sanki bütün sıkıntılarım da bu su damlacıkları gibi akıp gidecekmiş gibiydi ama gitmiyordu.


Biraz daha suyun altında kaldıktan sonra genel bir duş alıp duşa kabinden çıktım , havlumu üstüme sarıp banyodan çıktım. O sıra ablamın odamda olmadığını fark ettim ve rahat bir nefes verdim.


Kimseyle konuşmak istemiyordum. Hızlı bir şekilde vücudumu kuruladıktan sonra okul kıyafetlerimi giydim saçlarımı da kurutup at kuyruğu yaptım bir daha saçımı açık bırakmayacaktım çünkü bana o geceyi hatırlatıyordu .


O günden beri saçımı bir kez dahi açık bırakmamıştım yüzüme son kez baktıktan sonra ne kadar yorgun durduğumu anladım fakat önemsemeden çantamı da alıp evden çıktım.


Taksi çağırdım tramvaya kadar yürüyecek gücü kendim de bulamıyordum.


Taksi geldikten sonra binip adresi verdim daha sonra kulaklığımı takıp şarkı açtım.


Başımı pencereye çevirip dışarıyı izlemeye başladım okula geldiğimiz de parayı ödeyip taksiden indim ve okula doğru yürüdüm.


Sınıfa girdiğimde bizim grup her zamanki yerinde durmuş sohbet ediyordu grup diyorum ama onların içinde sadece Berk ile yakındım diğerleri ile pek bir samimiyetim yoktu.


Berk ile göz göze geldiğimde gözünü kaçıran ilk ben oldum.


Berk'in kaşlarının çatıldığına emindim ben ne zaman gözlerimi kaçırsam bir şey olduğunu anlardı.


Sırama geçip oturduktan sonra çantamdan okuma kitabımı çıkarıp okumaya başladım.


O sıra birinin yanıma geldiğini fark ettim kim olduğunu tahmin ettiğimden başımı kaldırıp bakmadım yanıma oturduktan sonra bir süre beni izledi konuşmamı bekliyordu neler olduğunu söylememi bekliyordu fakat o gücü kendimde bulamıyordum.


Berk, benim olmayan abimdi ben de onun ölen kardeşi gibiydim.


Beni her zaman ölen kardeşine benzettiğini söylerdi ve bana her zaman o abi şefkatini hissettirirdi.


Ne zaman üzülsem hemen anlar ben anlatana kadar beni bekler sorgulamazdı.


Bir şey olduğunu gözlerimden anlardı. Her zaman üzüntümde , sevincimde yanımda oldu aynı şekilde ben de onun yanındaydım.


Kimse ile samimiyet kurmayan ben, kimsenin yüzüne bakmayan ben Berk' i hayatımın merkezine koymuştum.


Biz birbirimizin yaralarını sarmak için doğmuştuk.


Bir kan bağımız yoktu ama birbirimize çok bağlıydık.


Daha fazla dayanamayıp onun gözlerine baktım. Mert olayını Berk' e anlatmamıştım ama bir an önce anlatmayı düşünüyordum çünkü beni tek anlayabilecek kişinin o olduğunu biliyordum. Ablam hakkında da böyle düşünüyordum yanıldım ama Berk'in beni yanıltmayacağına adım kadar emindim.


Gözlerinin içine baktığım da yine o şefkatini gözlerinde gördüm benim anlatmamı bekliyordu fakat anlatmayacağımı biliyordu ben anlatana kadar bekleyecekti.


Ne düşündüğümü anlamıştı ve bana biraz yaklaşıp kısık bir ses ile "sen anlatana kadar bekleyeceğim ama fazla sabrım kalmadı seni bu denli ağlatan ve üzen şeyi öğrenmek istiyorum küçük hanım."


Yapay bir şekil de kaşlarımı çatıp "küçük hanım derken?" Kurduğu cümle de takıldığım tek yer burası olmuştu.


Alayla gülümsediğinde benim moralimi yerine getirmek için benimle uğraşacağını anlamıştım fakat belli etmedim.


"Küçüksün işte kızım" koluna bir tane vurdum.


" Hayır ben küçük değilim, sen fazla büyüksün"


Berk bende 10 santim uzundu ve biraz iriydi daha doğrusu hepsi kastı benimde kaslarım vardı, boksör olduğumdan dolayı ama o bana göre daha iri duruyordu.


"Küçüksün"


"Değilim" diye direttiğim de


"Sus abilere karşı gelinmez "dedi yapay bir kızgınlıkla.


"Ya sadece bir gün benden büyüksün ne abisinden bahsediyorsun sen" ne kadar böyle söylesem de onu abim olarak görüyordum.


"Olabilir bir gün, bir gündür " diyip beni kollarının arasına aldı ve sıkıca sarıldı bende tebessüm edip sarılışına karşılık verdiğimde


" Seni bu kadar üzen şeyin ne olduğunu bilmiyorum ama sakın kendini fazla yıpratma "başımı aşağı yukarı salladığımda başım çenesine değmişti ve bir anda bağırmaya başladı.


"ahh ne yaptın kızım ya çenemi kırdın resmen ahh ambulansı arayın "


Dayanamayıp güldüğümde kaşlarını çatmış bana bakıyordu fakat gülmemek için kendisini sıktığı çok belliydi.


"Fazla abartmıyor musun Berk? ,altı üstü başım çarptı hem sert çarpsaydı benim de kafam ağrırdı."


" Senin kafan çelikten olduğu için ağrımıyor benim çenem çok hassas hem hiçte abartmıyorum."


Daha fazla dayanamayıp kahkaha patlattığımda o da bu anı bekliyormuş gibi benimle beraber gülmeye başladı.


Moralimi yerine getirmek istiyordu ve başarıyordu da.


"Tamam özür dilerim" dedim dudağımı büzüp .


"oyy oyy tamam sen dudağını büzme benim küçük prensesim " dedi ve başıma öpücük kondurdu.


O sırada hoca içeri girdiğinde birbirimizden uzaklaştık hoca direkt derse başlamıştı dersi dikkatli bir şekilde dinlemeye çalışıyordum tek bir konuyu dahi kaçırmamam gerekiyordu.


Dersin ortaların da sınıfa yeni bir öğrenci geldiğin de bütün bakışlar ona döndü ve o an kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamIamıştı.


Bu çocuk aynı Mert' e benziyordu.


Hayır hayır böyle bir şey olamaz , ben yanlış gördüm herhalde başımı sağa sola salladım fakat nafile karşımda ki kişi cidden Mert' e benziyordu.


Nefes alamadığımı hissettim sanki biri boğazımı sıkıyordu ve nefes almamı engelliyordu.


Berk kasıldığımı fark ettiğinde "Ne oldu Mihra?" dedi fakat ona cevap verecek durum da değildim.


Hızlı bir şekilde sıramdan kalkıp kapıya doğru gittiğimde bir an da dünya etrafımda dönüyor gibiydi bakışlarım karardı ,kulaklarım uğuldamaya başladı, dengemi kaybedip bayıldığımda bir çift kolun beni tuttuğunu hissetim.


Birileri adımı sayıklıyordu fakat kim olduğunu anlayamıyordum daha sonra tanıdık bir sesi duydum Berk, LÜTFEN UYAN MİHRA LÜTFEN!" diye bağırıyordu.


♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️♥️


Gözümü açtığımda odadaki beyaz ışık gözümü kamaştırıyordu. Birkaç defa gözümü açıp kapattıktan sonra etrafa baktım hastaneye getirilmiştim ve biri elimi tutuyordu.


O kişiye baktığım da Berk olduğunu anlamıştım başını elime yaslamış "Ne olur uyan artık" diyordu.


Uyandığımı fark etmemişti boşta kalan elimi Berk'in saçlarına geçirip okşadım. Bir anda başını kaldırdı ve kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.


Ağlamıştı , çok acı çekmişti bu yüzünden belli oluyordu . Berk'in yüzünde ki acıyı görünce içim burkuldu.


"Uyandın" dedi gözlerine inanamıyormuş gibi


hafif bir tebessüm edip "uyandım" dediğimde oturduğu yerden kalktı bana sarılacağını anladım yerimden doğruldum ve kollarımı açtım.


Zaman kaybetmeden bana sarıldığında"sende beni bırakıp gideceksin sandım çok korktum Mihra"


Benim de onu bırakıp gideceğimi sanıyordu ,beni de kaybedeceğini sanıyordu ama ben onu bırakmazdım ki.


"Ben seni bırakıp hiçbir yere gitmem senin başına bela olmaya devam edeceğim "dedim gülerek ve devam ettim.


" Hem altı üstü bayıldım neden bu kadar çok korkuyorsun bak bir şey olmadı işte"


Kafasını sağa sola sallayıp "beni bırakıp gitme lütfen gitme ve sen benim başıma gelen en güzel tatlı belasın"


Nefes alıp verdikten sonra "ve sadece bayıldım deyip geçme başını bir yere çarpabilirdin , sana bir şey olabilirdi ben o zaman ne yapardım neden kendine dikkat etmiyorsun, neden yemek yemiyorsun?" dedi


Dünden beri hiçbir şey yemediğim aklıma gelmişti bazen yemek yemeyi unutuyordum.


Antrenmanlar , dersler derken ihmal ediyordum ya da canım istemiyordu.


Beni düşüncelerimden ayıran başka bir düşünce oldu .


Sınıfa gelen çocuk aklıma gelince kasıldım , kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.


Berk'te bunu fark etmiş olacak ki başını kaldırıp yüzüme baktı "ne oldu neden kalbin hızlandı"


Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım "sana bir şey anlatacağım ama şuan değil" dediğimde


Sorgulayacağını anladım elimi kaldırıp susturdum" lütfen" dedim acıyla fısıldayarak, gözlerimin dolduğunu hissettiğimde başımı pencereye çevirdim.


Berk çenemi tutup kendine çekti başını olumsuz anlam da salladığında "sakın göz yaşlarını benden saklama"


Üstümde ki pikeyi kaldırdım onun için yer açtığım da ne demek istediğimi anladı yanıma gelip uzandı başımı göğsüne yasladım saatlerce hıçkıra hıçkıra ağladım.


O da sabırla beni bekledi ve saçlarımı okşadı o da ağlıyordu biliyordum fakat bana belli etmemek için gözyaşlarını siliyordu.


Fısıltıyla "senin tek bir göz yaşına bütün dünyayı yakarım seni bu kadar ağlatan şey her neyse artık... her zaman yanındayım"


Göz yaşlarım durmuştu artık sadece karşı duvarı izliyordum.


"Gidelim mi" dediğim de


"Tamam gidelim serumun da bitti ben hemşireyi çağırıp geliyorum" dedi ve odadan çıktı.


Geri geldiğinde yanında erkek bir hemşir ile gelmişti. Hemşir , "geçmiş olsun" dediğinde serumu kolumdan çıkarıyordu.


"teşekkür ederim" dedim ve yataktan kalktım .


Berk ile odadan çıktık asansöre doğru yürüyorduk


" Ben nasıl hastaneye geldim "


Berk asansörün tuşuna basıp bana doğru döndü " Sait hoca getirdi fakat sen uyanmadan 5 dakika önce acil bir işi çıktığından yanımızdan ayrıldı.


Anladım der gibi başımı salladım "annemlerin haberi var mı? "


Haberleri olsa da olmasa da beni merak edeceklerini sanmıyordum ama bir umut belki merak edipte beni sormuşlardır diye umut ediyordum.


"Hayır annenlere söylemedik telaşlanmasınlar diye "


"Telaşlanacakları biri değilim" diyemedim.


"Anneni arayıp bugün bende kalacağını söyledim". Başımı tamam dercesine salladım.


Asansör geldiğinde içine girdik Berk zemin katın tuşuna bastı daha sonra yanıma gelip kolunu omzuma atıp beni kendine çekti.


"Beni sormadılar mı sonuçta senin haber vermen saçma olur"


Ne olur "merak ettiklerini" söyle bir umut belki beni merak etmişlerdir diye beklerken duyduğum cümle beni bir kere daha yıkmıştı. Yıkılmamam gerekiyordu, alışkındım çünkü ama elimde değildi işte bir umut her zaman beni önemsemelerini bekliyeceğim küçük bir çocuk gibi ...


"Yok hiç sorgulamadılar"


hafif bir tebessüm edip " sen şimdi onu boş ver adana kebap yiyelim mi? ben çok acıktım" dediğinde


Karnım guruldadı ve bakışları direkt karnıma kaydı o sıra ellerimi karnıma sardım .


Berk kahkaha attığında kaşlarımı çattım " Anlaşılan sen de acıkmışsın fıstık, tabi sen duydun Adana kebabı dayanamadın"


Koluna vurduğumda da "ya üff sus Berk adana kebap lafını duyduğumda karnımın guruldadığını biliyorsun"


Beni kolunun altına alıp asansörden çıkarttığında çıkışa doğru yürüyorduk.


"Napim kızım seninle uğraşmak çok hoşuma gidiyor "dedi başımın üstünü öptüğünde bütün sıkıntılarımı bana unutturuyordu.


Berk'i çok seviyordum.


Berk, taksi durdurup beraber bindiğimiz de her zaman ki mekanımızın yerini verdi.


Tanıştığımızdan beri benim Adana kebap sevdiğimi bildiği için beni bu mekana getiriyordu.


Sessiz geçen yolculuğun sonunda Berk, taksinin ücretini ödedi ve taksiden indik mekana girdiğimizde bizi Ahmet amca karşılamıştı .


"ooo hoş geldiniz çocuklar nerelerdesiniz ya özlettiniz kendinizi" her şey üst üste geldiğinden uzun bir süredir gelemiyorduk .


"Sınav senemiz olduğundan boş zaman bulamıyoruz Ahmet amca . Bir de maçlar olunca gelemedik" dedi Berk


Bende onu onaylar gibi başımı salladığımda Ahmet amcanın bakışları yüzümde durdu "Mihra kızım betin benzin atmış ne oldu iyi misin? "


Tam cevap verecekken Berk araya girdi "Hanfendimiz dünden beri bir şey yemediği için okulda bayıldı."


Ahmet amca kaşlarını çatıp "neden yemek yemiyorsun kızım? "


" Ya Ahmet amca canım yemek yemek istemiyordu" diyip her zaman ki masamıza geçtim konuşmak istemiyordum.


Ahmet amca arkadan "yine kaçıyorsun küçük hanım" dediğinde


Omzumu silktim ve sandalyeyi çekip oturdum ardından Berk'te gelip karşıma oturdu.


Siparişleri vermemize gerek yoktu Ahmet amca hemen hazırlatırdı.


Berk karşıma oturduğunda telefonunu çıkarmış telefonu ile uğraşıyordu o an aklıma telefonum geldiğinde pantolonumun cebini kontrol ettim neyse ki oradaydı. Mesaj var mı diye baktığım da sınıf grubundan , ablamdan bir de patrondan mesaj vardı. Patronun mesajına tıkladığım da


PATRON=Neredesin neden maça gelmedin?


PATRON=Sana diyorum Mihra


PATRON= Peşinde ki adamlar söyledi hastaneye kaldırılmışsın iyi misin?


-Evet iyiyim yarın maça gelirim .


Deyip telefonu masaya bıraktım o sıra yemekler geldi Berk'te telefonunu indirdiğin de


"Patron yazmış hesap soruyor maça gitmediğimden dolayı."


Berk başını sallayıp "bana da yazdı sen neden gelmedin , Mihra yanında mı? diyor ."


"Bir gün bu adamdan kurtulacağım o günü iple çekiyorum"


"Bende"dedi Berk


"Seni de kendimi de o aşağılık adamın elinden kurtaracağım."


Biliyordum kurtulacaktık Berk'e inancım sonsuzdu elbet bir gün o günün en yakın zaman da gelmesi için elimizden ne geliyorsa onu yapacağız.


"Paranı yatırdılar mı " dediğimde


Başını olumlu anlam da salladı bu işe; parasına kanıp sırf kendi ayaklarımızın üstünde durmak için ,kimseye muhtaç olmamak için girişmiştik. Ben ailemin bana her zaman direttiği iyi bir maaş kazanmam gerektiğini söylediklerinden, Berk ise daha iyi bir maaş alıp babasına muhtaç olmak istemediğinden katlanıyordu.


İkimiz de sessizce yemeklerimizi yedik daha sonra lavaboya gitmek için masadan kalktım ve lavaboya doğru ilerledim içine girdim.


Aynadan kendime baktım ne kadar bitkin bir halde olduğumu gördüm bir an önce kendimi toparlamam gerekiyordu çevremdekileri üzüyordum.


Berk'in beni her böyle gördüğünde nasıl üzüldüğünü görüyordum derdimi anlatıp onun sırtına bir yük daha yüklemek istemiyordum, bencillik yapmak istemiyordum fakat bu yük bana çok ağır gelmeye başladı.


Bu gün Berk'e her şeyi anlatmak istiyordum çünkü bir daha bu gücü kendim de bulamazdım.


Suyu açıp ellerimi yıkadıktan sonra yüzümü de yıkadım gücümü toplayıp Berk'in yanına gitmeliydim ve her şeyi anlatmalıydım .


Derin bir nefes alıp lavabodan çıktım, masaya doğru gittim o sıra Berk soğuk çay sevdiğimden ikimize de soğuk çay söylemişti.


Adana dürümden sonra soğuk çayı mı içilir diye sormayın içilir. Valla soğuk çay herşeyin yanına yakışıyor.


Berk'te sırf ben sevdiğimden bana eşlik etmek için içiyordu.


Sandalyemi çekip oturduğum da Berk'in bakışları gözlerimi buldu.


Hafif tebessüm edip "sen seviyorsun diye söyledim bu hava da iyi gelir" dediğinde


Söylediği şey ile yüzümde acı bir tebessüm oluştu . Beni bu hayatta tek düşünen kişi oydu ablamın da beni düşündüğünü sanıyordum ama maalesef o da beni düşünmüyordu. Düşünüyormuş gibi yapıyordu. Beni düşünseydi eğer yanım da dururdu ama o ne yaptı iki derdimi dinliyor sonra bir kaç bir şey saçmalıyor daha sonra arkasına bile bakmıyordu, iyi abla rolü oynuyordu.


Ama Berk... O çok ayrıydı bu hayatta başıma gelmiş en güzel şeydi


İçime derin bir nefes çekip , sırtımı sandalyeye yasladım,Berk'in gözünün içine baktım. söylediği şeye cevap vermek yerine gülümsemek ile yetindim ve direkt o günü anlatmaya başladım.


"1 Ekim Cuma günü benim doğum günümü kutlamak için dışarı çıkmıştık o gün çok heyecanlı ve mutluydum" bakışları bir anda donuklaştı


" Biz o gün kafede doğum günümü kutlamıştık daha sonra da Mert ile yalnız kalmak istediğimiz için kahvemizi alıp kafeden ayrıldık"sıkıca gözlerimi kapattım o anı tekrardan yaşıyor gibiydim nefesim kesildi, derin derin nefes almaya çalıştım gözümü açıp Berk'e baktığım da gözlerinde ki acıyı gördüm kaskatı kesilmişti yerinden böyle bir şey beklemiyordu anlaşılan hiç konuşmadan devam etmemi bekliyordu.


O gücü kendim de bulduğum da devam ettim


" Cadde de yürürken Mert parka gidip bir banka oturmak istedi beraber karşıya geçeceğimiz sırada yayalar için kırmızı ışık yanmıştı. Ben kırmızı ışığı fark ettiğim an durdum fakat Mert durmadan devam ediyordu o sırada son sürat hızla gelen bir arabayı gördüm fakat Mert arabanın geldiği fark etmemişti. Mert'i uyaracağım sırada çok geç olduğunu anlamıştım çünkü araba çoktan Mert'e çarpmıştı .arabanın çarpması ile savrulup kanlar içinde yerde yatıyordu"


Gözyaşlarım daha fazla dayanamadı sanki bu anı bekliyormuş gibi aktı Berk'in de ağladığını gördüğüm de başka bir şey olduğunu gözlerinden anlamıştım gözlerinde ki hüzün daha farklıydı


"Ben o an şoka girmiştim neler olduğunu algılayamıyordum bir süre öyle Mert'i izledikten sonra kendime gelip yanına koştum başının dibine diz üstüne oturduğum da ilk defa birini kaybetme korkusu yaşadığımı fark etmiştim. Bir adam Mert'in nabzını kontrol ettiğinde atmadığını söylemişti o an benim için zaman durmuş gibiydi kalbim atmıyordu nefes alamıyordum .


"Gözümden yaşlar hiç durmaksızın akmaya devam ederken Berk'in gözünü kapatıp sakinleşmeye çalıştığını fark ettim ama neden? neden bu kadar kötü olmuştu?


"Mert olay yerinde can vermişti benim dizimin dibinde o günün son günümüz olduğunu bilseydim o gün dışarı çıkmazdım, onu bütün kötülüklerden korurdum ama yapamadım ben onu kurtaramadım, benim yüzümden öldü"


Bağırarak "o benim yüzümden öldü " dedim.


Masadan hızlı bir şekilde kalktığımda sandalye arkaya düşmüştü daha sonra bütün masayı dağıttığım da " benim yüzümden oldu " diye bağırarak sayıklıyordum.


Delirmiş gibiydim etraftaki her şeyi dağıtıyordum ,sandalyeleri savuruyordum ,masalara tekme atıyordum; acımı şuan etrafı dağıtarak çıkartıyordum.


Berk beni durdurmaya çalışıyor sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu ama nafile gözüm kimseyi görmüyordu .


"Berk "dedim sesim bağırmaktan kısılmıştı


Daha fazla gücüm kalmadığından diz üstü yere çöktüm. Berk o sıra yanıma gelip bana sarıldığın da


"Ben onu kurtarmak istemiştim ama yetişemedim ,Allah kahretsin ki yetişemedim onu kurtaramadım "dedim hıçkırıklar içinde


bana sıkı sıkı sarıldığın da bende ona karşılık verdim başımı ellerinin arasına alıp başını başıma yasladı


"senin hiçbir suçun yok sakın kendini suçlama ben yanındayım " dediğinde


ikimizin de gözünden yaşlar akmaya devam ediyordu


"Bu acını beraber yaşayacağız, beraber atlatacağız tamam mı"


başımı olumlu anlam da salladım bir süre öyle durduk kaç saat öyle durduğumuzun farkında değildim.


Sakinleştiğim de nefes alışverişlerim de düzene girmişti. Belki sırf duygularımı belli ettiğimden ceza alacaktım ama bu gün hiçbir şey umurum da değildi


Berk'in ellerinin arasından kurtulup ayağa kalktım etrafı feci şekilde dağıttığımı gördüm. Masalar da yemek yiyen insanlar ortalıklarda yoktu


Benim geçirdiğim krizden sonra hepsi gitmiş olmalı gözlerim Ahmet amca ile kesiştiğinde gözlerinde ki acıyı gördüm.


Benim bu hale gelmem onu da üzmüştü anlaşılan Ahmet amcanın yanına ilerlerken Berk'te yerden kalmıştı tam Ahmet amcanın karşısında durduğum da fazlasıyla mahçuptum bakışlarımı yerden kaldıramıyordum.


Ahmet amca çenemi kaldırıp göz göze gelmemizi sağladı "sakın o bakışlarını kaçırma hiç sorun değil etraf düzeltilir ama sen düzelecek misin sorun orada"


Gözyaşlarım sanki saatlerce akmıyormuş gibi tekrardan akmaya başladığın da Ahmet amca göz yaşlarımı silip


" sakın" dedi " sakın o göz yaşların daha fazla akmasın derdin her ne ise artık onu aşmalısın aşmadığın sürece sırtında kambur olarak kalacak ve bu da seni yoracak"dediğinde kafamı olumlu anlam da salladım


"Ama çok zor Ahmet amca insanın sevdiğini kaybetmesi çok zor bir şey ben dayanamıyorum her gün rüyalarıma giriyor , kabusum oluyor ne yapacağım ben" dediğim de elimden tutup beni restorantın bahçesine çıkarttı, sandalyeye oturttu kendisi karşıma geçtiğinde Berk'in de yanımıza geldiğini gördüm.


Berk'te yanımda ki sandalyeye geçip oturduğunda ellerimi ellerinin arasına alıp parmağının ucuyla üst tarafını okşadı dönüp ona baktığımda yüzünde acı bir tebessüm vardı ben rahatlatmak için zorla tebessüm ettiğinin farkındaydım bende onun gibi tebessüm ettim.


Ahmet amca konuşmaya başladı "ben eşimi kaybettiğim de evliliğimizin 8. Yılındaydık çok güzel giden bir ilişkimiz vardı birbirimizi o kadar çok severdik ki dünyada sadece ikimiz varmışız gibi davranırdık. İlk çocuğumuz olduğunu öğrendiğimizde mutluluktan ölecekmişim gibi hissediyordum hiç biri mutluluktan ölür müydü ben ölecek gibiydim. Çocuk gibi yerim de duramıyordum eşim de çok sevinmişti bu hayata ikimizden bir parça getirecekti aylar geçti... ikimiz de çok heyecanlıydık,mutluyduk ama ikimizde de bir korku vardı acaba başarabilir miyiz"


Ahmet amca anlatırken gözlerime bakıyordu fakat o an beni görmüyor ,o anı yaşıyor gibiydi yüzünde buruk bir tebessüm oluştuğunda devam etti


"iyi bir anne ve baba olabilir miydik? ben iyi bir baba olabilir miydim? bilemiyorum ama o çok iyi bir anne olurdu" gözünden bir damla yaş aktığında ne kadar acı çektiğini gördüm


O da sevdiğini kaybetmişti , onun da canından bir parçası onu bu dünyada yalnız bırakmıştı ama Ahmet amca güçlü duruyordu ya da rol yapıyordu.


Hayat ona bunu öğretmişti peki bende Ahmet amca gibi olabilir miydim?


"Doğuma haftalar kala bir anda sancılar içinde kıvranıyordu onu hastaneye götürdüğümde direkt doğuma almışlardı saatler sürmüştü ben o doğumhanenin önünde kaç saat durduğumu hatırlamıyorum ama o an zaman benim için durmuş gibiydi çünkü eşimi hastaneye getirdiğim de çoktan kendinden geçmişti doğumhanenin kapısı açıldığında doktoru gördüm"devam edemiyordu


çok acı çekiyordu o anları tekrardan hatırlamak ona kötü hissettirmişti.


Gözünden bir damla daha yaş aktığında hızlı bir şekilde elinin tersiyle sildi sevdiğinden bahsederken ağlamak istemiyordu ,üzülmek istemiyordu.


Dayanamayıp Ahmet amcanın yanına geçip sarıldığım da ilk başta tereddüt etti ama sonra o da sarılışıma karşılık verdi


"anlatmak zorunda değilsin Ahmet amca" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı kollarımdan ayrılıp bakışlarını masaya çevirdi .


" Doktorun yanına gidip eşimi ve çocuğumu sorduğumda çocuğun sağlıklı bir şekilde doğdu dedi ve duraksamıştı ,devam edememişti o an kalbime bir kor ateşi düştü sevdiğim, hayatımı adadığım ,yaşama sebebim olan kadına bir şey olmuştu. Devam et doktor diye bağırdığım da doktor duraksayıp devam etmişti "


Doktor devam etmişti ama Ahmet amca devam edemiyordu, nefes alamıyor gibiydi, onun da kalbi atmıyor gibiydi tıpkı benimki gibi ;


"doktor bana o lanet sözcüğü söylemişti bana sevdiğimin beni bırakıp gittiğini dile getirmişti fakat farklı bir sözcükle"


dile getiremiyordu sevdiğinin öldüğünü, yediremiyordu, kabullenemiyordu .


Başını iki yana sallayıp "benim için o an kıyamet kopmuştu, zaman durmuştu dünya dönmeyi bırakmıştı güneş ısısını dünya yüzeyinden çekmişti ,her taraf buz kesmiş gibiydi doktor baş sağlığı dileyip yanımdan gitmişti o an dünya güzelim doğumhaneden üstüne beyaz örtü serilmiş şekilde çıkıyordu"


Dayanamıyordu haykırmak istiyordu, bağırıp çağırmak istiyordu fakat acısını içine gömüyordu Berk dağılmış bir şekilde Ahmet amcayı dinlerken onunda gözlerinden yaşlar dökülüyordu.


"Ben sevdiğim kadını canlı bir şekilde onlara teslim etmişken onlar bana kefenle verdiler. Benim sevdiğim kadının beni ilk ve son terk edişi oldu o gün"


Benim de gözlerimden yaşlar akıyordu aklıma Mert geliyordu benim sevdiğim adamın da beni o gün ilk ve son terk edişiydi bir daha dönmemek üzere beni terk etmişti,beni bu acıyla yalnız bırakmıştı, bu acıyı sağlayan da kendisiydi telafi etmesi gerekiyordu ama olmadı geri dönmedi


Ahmet amca kendine gelmek için zaman tanımıştı kendisine, gözlerini kapatıp derin derin nefesler alıyordu sanki günlerce nefes alamıyor gibi ,bir maraton koşusuna çıkmış gibiydi bakışlarını bana çevirdiğinde ben halen onu izliyordum.


Yüzünde ki kederi, acıyı ,üzüntüyü, biran da yok edip eski haline döndüğünde boğazını temizleyip


"anlayacağın kızım insanı bazen sevdiği, bu dünyada yalnız bırakabiliyor ama senin ayaklarının üstünde dimdik durman gerekiyor. Onun için, sevdiğin için bu bunu yapmak zorundasın. Kendine gel bir an önce toparla kendini ölenle ölünmüyor demicem çünkü ölenle gayette iyi ölünüyor. Ruhumuz ölüyor fakat elden bir şey gelmiyor"dediğinde


Ahmet amca gibi dimdik ayakta durmayı çok isterdim.


Ahmet amca olduğu konuma gelebilmek için çok çaba sarf etmiş olmalı ama ben o kadar güçlü değilimki ben yapamam


"sen çok güçlüsün ve yapabilirsin acılarınla yaşayıp dimdik ayakta durabilirsin ben her zaman yanındayım"

Berk içimi okumuş gibiydi


Bakışlarımdan neyi düşündüğümü fark etmişti .


"Ahmet amca sorun olmayacaksa birşey sorabilir miyim " dediğim de ne sormak istediğimi anlamış olacak ki


"Çocuğumu ben büyüttüm ona hem anne hem baba oldum kendisi şuan yurt dışında bir şirkette Ceo" Çocuğundan bahsederken gözleri parlamıştı.


" Benim de en büyük hayalim Ceo olmak" içten bir tebessüm ile bana bakan Ahmet amcanın baba şefkatini hissettim.


"Hayallerinin peşinden gitmelisin kızım" başımı aşağı yukarı salladım.


"Hayallerin olmazsa bu dünya çekilmez insanı ayakta tutan en büyük şey hayalleridir. "dediğinde ekleme yaptım


"ve sevdikleridir."


O an bakışları tekrar hüzünlü bir hal aldığın da ona sıkı bir şekilde sarıldım. Berk'te bana eşlik etti ikimiz de Ahmet Amca'ya sarılıyorduk.


Ahmet amcanın morali yerine gelmiş gibiydi ya da bize öyle yansıtıyordu. Benim bugünden çıkarmam gereken bir ders vardı.


Evet benim için çok zor olacaktı fakat kendimi toparlamam gerekiyordu ben değişecektim ve ondan önce uğramam gereken bir yer vardı.


Masandan bir anda kalkınca ikisinin de şaşkın bakışları bana döndü ben onlara aldırış etmeden yanlarından uzaklaştığım da arkamdan seslenişleri duydum fakat şuan daha önemli bir işim vardı.


Ana caddeye çıktığım da bir taksi bulup adresi verdim başımı pencereye çevirdiğimde akşam olmuştu gece tekrardan yerini almıştı , güneş bizi yalnız bırakırken yerini aya bırakmıştı. Benim bir diğer sırdaşım ise aydı bütün derdimi anlatır onun karşısın da ağlardım.


Kimseye ağladığımı veya üzüldüğümü belli etmezdim çünkü insanlar her zaman bizleri aciz olduğumuz taraftan vuruyorlardı.


Kimileri yalnızlığımızdan ,kimileri üzüntümüzden ,kimileri ise acımızdan. Benim kimse ile samimi olmamamın en büyük nedeni ise buydu.


Arabanın camından ay ışığı yüzüme vuruyordu ve içimi ferahlatıyordu taksi durduğunda ücreti ödeyip taksiden indim ve yürümeye başladım .


5 dakikalık bir yürüyüşün sonunda gelmiştim evet tam karşımdaydı .


MERT SÖZER

D.Y.08.01.1998

Ö.L.01.10.2023

Ruhuna fatiha


"İlgi görürse devam edecektir."

BEĞENDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLDUĞUNU UMMAK İSTİYORUM. UMARIM DA ÖYLE OLMUŞTUR.


Loading...
0%