Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@sirinemsi


YENİ BÖLÜM İLE TEKRARDAN KARŞINIZDAYIM. Fakat size part part atmaya karar verdim.


UMARIM BEĞENDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLUR.


(İLGİ GÖRÜRSE DEVAM EDECEĞİM.)


İLK PARTI ŞİMDİ ATIYORUM. İKİNCİ PART BİZİ BİRAZ ZORLAYACAK.

BÖLÜM SINIRIMIZ:20 BEĞENİ,30 YORUM,20 TAKİP

Bence hak ediyorum lütfen yardımcı olun.


Bölüm sınırı koymak istemiyordum fakat pek bir ilgi yok şu an sınav sürecinde olduğum için kitaba yoğunluğumu veremiyorum. Aynı zamanda pek bir ilgi görmediği için içimde yazma isteği de utanmıyor. Lütfen biraz ilgi gösterelim.


BÖLÜM SINIRIMIZ:


10 BEĞENİ 30 YORUM 20 Takip


Bence okunmaya göre makul bir sınır aşklarım


Öpüldünüz ...


10 yıl önce


Bu hayatta en zor şeylerden biri; gördüğün şiddete, işkenceye, aşağılık suçlamalara maruz kaldığın halde sesini çıkaramamandır.


Günümüzde çoğu kadın eşinden, babasından şiddet gördüğü halde sesini çıkaramıyordu. Üstüne bir de hapis hayatı yaşıyordu. Eşinden ya da babasından izin almadan dışarıya çıkamayan onlarca masum kadın ve kız çocuklarımız var.


Bu hayatta erkeklere gösterilen gereksiz sevgi ,el bebek gül bebek büyütülmek bu gün onlarca kadın ve kızlarımızın başına büyük işler açıyordu.


Kadın olduğu halde ötekileştirilmeyi, aşağılanmayı kabul eden yüzbinlerce cahil kadınların yetiştirdiği erkekler ortalıkta ben erkeğim diye dolaşıp kafalarına esen her şeyi yapıyorlar.


Bu gün kızlarımız gece dışarı çıkamıyorken ondan öte gündüz markete dahi çıkamazken evde hapis ı ile şiddet gördüğü için ve daha fazla dayanacak gücü kalmadığı için benden yardım istemişti.


Evet 17 yaşındayım evet beni arayan kişi 22 yaşında ve benden yardım istiyordu.


Boksör olmanın bana kazandırdığı en büyük şeylerden bir diğeri arkamda bir sürü adamın olmasıydı.


Belki henüz reşit değildim ama bu benim kadınlarımızı koruyamayacağım anlamına gelmiyordu.


Sabah saat altıda beni arayıp olanları anlatan Fatma abladan sonra bir hışım yataktan kalkıp Berk’i uyandırdım. Benim evin içinde ki bağırış seslerime ve telaşlı hallerime uyanan Merve kuşum da Berk gibi neler olduğuna dair oturduğu koltuktan bana soran gözlerle bakıyordu.


“Kızım geç otur şuraya da anlat ne bu telaşın?”


Şu an sinirden midir bilmiyorum ama asla dinmek bilmeyen gözyaşlarım benim işimi daha çok zorlaştırıyordu.


Daha fazla deli danalar gibi odanın içinde dolanmayı bırakıp Berk ve Merve’nin karşısında ki tekli koltukların ucuna oturdum. Sinirden ve stresten sallanan ayaklarımı asla durduramıyordum.


“Anlat artık Mihra telaşlandırma insanı kuzum” Merve’nin aramıza katılalı on gün olmuştu. Neyse ki aramızdaki buzlar anlayamadığım bir şekilde hızla eriyip gitmişti.


Daha önceden de beni sevdiğini ve bana fazlası ile imrendiğini söylemişti.


“ Bakın şimdi beni biraz önce Fatma abla aradı. Berk biliyorda sen bilmiyorsun Fatma abla benim tanıdığım bir arkadaşımın ablası kocasından fazlası ile şiddet görüyor. Kocası ise resmen hapis hayatı yaşatıyor.” Sinirden sesim çatallaşmıştı. Bu yüzden konuşamıyordum.


“ Ailesi de arkasında durmuyor hatta babası da Fatma ablanın eşine eti de kemiği de senin sen ne yapıyorsan haklısın diyen bir baba . Baba demeye de bin şahit gerekte neyse. Fatma abla ilk evlendiği zamanlarda hamile iken eşi ile bir konuda tartışmışlar galiba ama hatırlamıyorum.”


Bir müddet hatırlarım diye düşünmeye çalıştım fakat hatırlayamadığım için cümleme kaldığım yerden devam ettim. Berk’in yüzü bir anda asıldı ve üzüntü içinde bana baktı.


“Her neyse hatırlayamıyorum. Eşi Fatma ablanın babasını arayıp Fatma ablayı şikayet etmiş. Kadın dolma aşermiş oturma odasında dolma yerken bir anda kapı sert bir şekilde çalmış.” Daha fazla devam edemiyordum canice bir olaydı çünkü söylemeye dilim varmıyordu.


“Fatma abla neler oluyor diye kapıyı açmış o sırada babası Fatma ablayı dövmeye başlamış hem de saatlerce hamile olduğu halde. Kadının beline tekmeler savurmuş … kadın yerde canının acısı ile ağlarken babası ile gelen annesi kızını zerre korumadan babasının dövme işi bittikten sonra evden çıkıp gitmişler. Kadın da dayağı yediğinin ertesi günü tuvalette düşük yapmış.”


Gözümden akan yaşların ardı arkası kesilmiyordu benim ile birlikte Merve’nin de gözünden yaşlar akıyordu.” Peki bu kadına sahip çıkacak kimse yok mu?” dedi Merve.


Maalesef dercesin utançla başımı salladım. “ O erkektir yapar sen eşine karşı kadınlık görevini yerine getir demekten başka bir şey demiyorlar.” Sinirle soluyordum. Nasıl böyle söylüyorlardı? Kendileri de bir kadındı onu da geçtim hiç mi insanlık namına acımıyorlardı ya.


Berk karşımda sinirden kızarmış bir durumdaydı kendini zor tutuyordu.


“Bu sefer ne yapmış o piç kurusu” diye sinirle haykırdı.


“Fatma abla çocukluğunu yaşayamadığından çocuk ruhlu biri. Eşi telefonda oyun oynarken ona kalk biraz dışarı çıkalım diye ısrar etmiş kolundan çekiştirmiş.” Son sözü söylerken gözlerimi kapattım o an gözlerimde canlanıyordu çünkü.


“Fatma abla kolunu çekiştirirken eşi olacak şerefsiz sinirlenmiş ve kadının bileğini tutup ters çevirmiş.” Berk ani bir hareketle ayağa kalktı.


“Ne dedin sen gülüm? O şerefini siktiğim kadının bileğini mi çevirmiş?” hiçbir cevap veremedim. Merve Berk’i sakinleşmesi için ikna etmeye çalışıyordu fakat kendisi de en az Berk kadar sinir doluydu her an patlayacak bir bomba gibiydi.


“Fatma ablanın bileği incimiş. Bunları bana ağlayarak anlattı o an bir kez daha söz verdim bu hayatta son nefesime kadar kadınlarımızın ve kız çocuklarımızın yanında olup . Yeryüzündeki piç kurularını ortalıktan yok edeceğime dair.”


“Her zaman yanındayım Mihra. Elimden bir şey gelmez ama safımı belirtmek isterim.” Dedi içten bir şekilde Merve.


“Sağ ol tatlım emin ol elinden gelecek çok şey var. Sizin ile bir plan yapmamız gerekiyor.”


“Ne planı söyle hemen yapalım”dedi Berk


“Evet söyle Mihra daha fazla zaman kaybetmeyelim.”


“Tamam geçin oturun şöyle” çenemle karşı koltuğu işaret ettim . Berk sinirlendiği için ayağa kalkmıştı Merve’de onu sakinleştirmek adına kalkmıştı. İkisi de geçip karşıma oturdu.


“Şimdi öncelikle bu evden benim eve geçiyoruz hem orası büyük ve korunaklı.” Berk’in evi şehir içinde olduğunda pek koruma yerleştiremiyorduk etrafa dikkat çekmemek adına.


“ Fatma ablanın eşinin ismi , adını dahi ağzıma almak istemiyorum ama o soysuz itin ismi Veysel Tok saat 8’de işe gidecek. Berk sen adamlara haber ver onun yol güzergahını bulup kimseye fark ettirmeden yakalatıp depoya gönderiyorsun ben de Merve ile birlikte Fatma ablayı alıp bizim eve geçiyorum.” Dedim.


“Sizin bir de deponuz mu var? ”dedi Mervoşum masumum.


“ Herhalde kızım ne sandın sen bizi” dedi Berk bir döl israfının daha icabına bakacağı için mutlu bir şekilde.


Daha fazla konuşup zaman kaybetmek istemediğimizden herkes odasına geçip hazırlandı. Berk bizden önce gitti çünkü onun adamlarla depoyu döl israfı için hazır hale getirmesi gerekiyordu. Ben ve Merve’de hazırlanıp evden çıktık.


*****


Sabah saatlerinin verdiği trafikten dolayı anca bir saatte Fatma ablanın evine gelebilmiştik. Evin önüne geldiğimizde belasını siktiğim eşi de evden çıkıyordu. Eşi arabasına binip uzaklaştıktan sonra biz Merve ile arabadan inip şoföre olası bir durumda bize haber vermesi için tembih ettik. Fatma ablanın evine doğru yol aldık. Fatma ablanın evi mahalle arası olduğu için fazla dikkat çekmememiz gerekiyordu.


Zili çalıp kapının açılmasını bekledik kapı açıldığında anında içeri girip üç kat merdiven çıktıktan sonra sonunda Fatma ablanın evine girmiştik.


Beni gördüğünde boynuma atlayıp hüngür hüngür ağladı. Sakinleştirmek adına sırtını sıvazladım.


“Sakin ol abla merak etme her şey bu gün son bulacak. Kurtulacaksın” elimin altında korkuyla titreyerek ağladığını gördükçe hissettikçe kahroluyordum.


“İnşallah ablam inşallah” dedi ve benden ayrıldı. Gözleri yanımdaki Merve’ye takılınca tanıtmak amaçlı elimle Merve’yi gösterdim.


“Bu Merve aramıza yeni katıldı . Sakın ondan çekinme çok iyi biri”


Merve’ye ithafen “memnun oldum ablam ben de Fatma” dedi .


“ Geçin içeriye kahvaltı yapmadıysanız size evde olan malzemelerle kahvaltı hazırlayayım.” Dedi. Bu durumda bile bizi düşünüyordu.


“ Yok abla kahvaltının sırası değil sen Can’ı da al gidelim bir an önce”


“Tamam uyuyordu uyandırıp geliyorum deyip kapının önünden ayrılıp içeri taraflara geçti zaten 2+1 evi vardı.


“Can’da çocuğu mu?” dedi Merve


“Evet henüz 4 yaşında”dedim.


Fatma abla oğlunuda kucaklayıp evden çıkarken”ablam kıyafet almadım iki dakika çocuğu tut birkaç parça bir şey alıp geleyim.”dedi


“Hiç gerek yok abla her şey benim evde var yanınıza hiçbir şey almayın.” Yola çıkmadan adamlara haber göndermiştim gerekli eşyaları almaları için.


“ Allah senden razı olsun ablam”


“Senden de abla. Hadi gidelim” Merve şefkatle Fatma abla ve kucağındaki çocuğuna bakıyordu bu gün bir tane daha kadın kurtarıyorduk onun verdiği gururla bana da baktı.


Bir buçuk saat sonra villanın önüne geldiğimizde güvenlik uzun demirden kapıyı açtı. Villanın içine girerken Fatma abla ise etrafı süzüyordu. Böyle büyük bir villayı hayatı boyunca görmemiş olacak ki etrafa büyülenmiş bir şekilde bakıyordu.


Arabayı otoparka koyup otoparktan eve girişi olan kapıdan içeri girdik sağımda Fatma abla solumda Merve şaşkınlıktan ağızları beş karış açık bir şekilde evin içini süzüyorlardı.


“Siz salona geçin ben görevliler ile konuşup geleceğim .” dedim.


“Salon ne tarafta? ”diye mantıklı bir soru sordu Merve.


“ Doğru.” Şu an otoparktan evin içine giriş yaptığımız için görevliler bizim geldiğimizi henüz fark etmemişlerdi. Muhtemelen mutfakta hazırlık yapıyorlardı veya odalardaki son hazırlıkları yapıyorlardı.


“Tam karşınızdaki oda ”dedim. Bu katta yani ilk katta karşımızda salon onun çaprazında mutfak ve de lavabolar vardı evim tam tamına dört katlıydı. Maçlardaki kazandığım para ile hayalimdeki ilk evimi kendim tasarlamak istemiştim ve bu evi yaptırmıştım.


2. katta yemek odası, misafir odası vardı.


3. katta spor odam ve annemlerin odası vardı.


4. katta ise benim ve Berk’in odası vardı. Malum ben ve Berk’in odası koca iki odaya bedeldi.


Fatma abla ve Merve salona geçtiler ben de görevlileri bulmak adına mutfağa girdim fakat mutfakta değillerdi. Yapılan yemekleri kontrol etmek adına tüpün üstündeki tencerenin kapağını açtım ve yüzüme buram buram sarma ve dolma kokusu vurdu. Enfes görünüyorlardı. Diğer bir tencereyi açtığımda ise dolmanın yanına yakışacak olan Antep yuvalamasını gördüm.


Anlaşılan bu gün ziyafet vardı.


Mutfaktan çıkıp üst kata misafir odalarının olduğu yöne doğru gittim . Koridorun sonundaki odanın kapısının açık olduğunu görünce orada olduklarını anladım.


Odanın içine girdiğimde görevli olan iki kız Selin abla ve Büşra abla, Fatma ablanın kalacağı odasını düzenliyorlardı Selin abla yatağa yeni serdiği pikeyi düzeltiyor Büşra abla ise Fatma abla ve Can’ın kıyafetlerini dolabın içine diziyordu.


“Kolay gelsin”


“Sağ olun Mihra hanım.”dedi Selin ve Büşra abla sırayla


“Merve’nin odası hazır mı?” dedim.


“Evet Mihra hanım” dedi Büşra abla .Bana hanım diye hitap etmelerini istemiyordum fakat patron özellikle bana hanım demelerini istediği için el mecbur hanım diyorlardı.


“Elinize sağlık”dedim ve odadan çıktım.


Büşra ve Selin abla sabahın köründe onca işe koşturduklarından yorgun düşmüş gibiydiler. İşleri buydu fakat onlarda insandı onlarda yorulabiliyordu bu yüzden sofrayı kendim kurmam gerekiyordu.


Alt kata inip mutfağa geçtim yemekleri gerekli sunum tabaklarına koyup mutfaktaki ada tezgahına koydum.


Daha sonra tabak,bardak,çatal,bıçak ve kaşıkları da hazırlayıp ada tezgahına koydum. O sıra Merve mutfak kapısında belirdi.


“Neden tek başına yapıyorsun ?Beni çağırsaydın ya yardım ederdim.”dedi poçik yüzlüm. Bu kadar kısa sürede Merve’ye alışmam hiç alışası bir durum değildi. Ama kendimi çok iyi hissediyordum. Bir kız kardeşim daha olmuştu çünkü.


“Bebeğim sen sabah erken kalktığında yorgun hissettiğin için çağırmadım. “ dedim anaç bir tavırla. Bu söylediklerimin üstüne gözleri dolan Merve koşarak yanıma gelip boynuma sarıldı.


“Özür dilerim sana söylediğim kötü şeyler için. Annemin babamın beni düşünmediği yerde sana söylediğim kalp kırıcı sözlere rağmen ailemden daha çok aile oldun bana şu kısacık sürede.” Merve’min ailesi onu Ali’ye satmışlardı. O andan sonra bir daha ailesini görmemişti onun tek ailesi kendisiydi. Ama artık biz vardık onun hem annesi hem babası hem de kardeşi olurduk Berk ile.


“şşş özür dileme sen kendince haklıydın kuzum. Hepsi geldi geçti biz bu günümüze bakalım.”dedim bir anne gibi sırtını sıvazlayarak.


Merve benden ayrılıp “yapacak bir şey var mı?” dedi.


İçeceklerin olduğu dolabı gösterip “soğuk çay ve su çıkarır mısın?”dedim.


“Tamamdır”


Merve içecekleri çıkarttı bizde yemekleri ve gerekli şeyleri yemek odasına götürüp servisleri hazırladık işimiz bittiğinde ise görevli ablaları ve Fatma abla’yı çağırıp yemeğe başladık. Yemeğin ortasında Berk’ten arama geldiği için sofradan kalkıp aramayı cevapladım.


“Efendim Berk”


“Veysel şerefsizini depoya getirdik güzelim. Sen de gel istersen.”


Histerik bir gülüş peydah etti dudağımdan. İşte şimdi başlıyorduk.


Bu gün günlerden 6 Şubat kendime verdiğim sözü yerine getirmiş bulunmaktaydım.


Bir kadınımızı döl sikiğinden kurtardım. Dahası da nicelerineydi.


Tekrardan sofraya geçip işimin çıktığını ve çıkmam gerektiğini söyleyip odama geçtim rahat giyinmem gerekiyordu. Malum bir işimiz vardı çünkü .


Üstümü giyinip hızla evden çıkıp arabanın önünde dikilen iki koruma ile göz göze geldik. Ben söylemesem de anladılar. Biraz akıllı korumalardı. Ben olsam bana bir şeyi söylemeseler anlamazdım bunlar müneccim olabilirlerdi.


Bana arka kapıyı açan korumaya küçük bir baş selamı verip arabaya girdim.


Uzun zaman sonra birini döveceğim için sabırsızlanıyodum. Başımı cama çevirip nasıl işkenceler uygulayabilirim diye düşündüm aklımdan onlarca acımasız işkence geçti. Hem ne acıyacaktım o sik salağına.


Böyle gereksiz insanlar yüzünden ağzımı bozuyordum yıllardır ağzıma tek bir küfür dahi almayan ben konu kadına şiddet gösteren erkeklere gelince küfür makinesine dönebiliyordum.


Yarım saatin sonunda araba ıssız bir tarlaya girdi karşımızda dışı siyah duvarlarla kaplı depo duruyordu.


Arabadan inip depoya doğru ilerledim beni kapıda karşılayan Berk’e minik bir gülümseyip depodan içeri girdim. Ve o mahlukatın olduğu odanın hangisi olduğunu Berk’e sormak için arkamı dönecekken arkadan rahat bir tavırla 5 numaralı odada dedi.


Burada işkencenin boyutuna göre odalar numaralara ayrılıyordu. Ve Veysel beyciğimiz tam da layık olduğu gibi üst düzey işkence odasına alınmıştı.


Mutlu olmuştum.


Hak ettiklerini yaşamadan ölmeyeceklerdi.


Kapıyı açıp odanın içine girdim karşımda tavandan sarkan zincirlerden bileğinden asmışlardı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi kuş beyinli.


“Siz kimsiniz beni neden buraya getirdiniz? Benim hiçbir suçum yok.” Dedi karısına acımadan şiddet uygulayıp eve hapseden Habeş Maymunu.


“Kes lan sesini ne car car bağırıyorsun? “ dediğimde bakışları anında bana döndü kapıdan geldiğimde beni görmemişti önünde dikilen korumalardan dolayı.


“Sen…” dedi şaşırmış bir ifade ile.


“Ben yaa… ne oldu gördüğüne sevinmedin mi? Halbuki size geldiğim ilk gün bana dokunmaya kalkışmıştın.” Yüzü buz kesti.

Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yapar mısınız? Ayrıca takipte ederseniz bölümler daha sık bir şekilde gelebilir.

Loading...
0%