Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@sirius_70

 

Asya erkenden kalkmış soluğu kuaförde almıştı, dış çekim de yapacakları için erkenden hazır olması gerekiyordu.

Barlas da Asya'yı bırakmış damat tıraşı olarak eve geçmişti duş almak ve takım elbisesini giymek için.

Kuaförler Asya'ya istediği saç modelini yaparak duvağını takarlarken gelinliğini giymesinden de yardımcı olmuşlardı.

Sırtındaki bağları bağlarlarken çalan telefonunu uzatan genç kıza teşekkür ederek almıştı Asya.

"Güzelim geldim ben, bekliyorum."

"Tamam, hayatım çok az bir işimiz kaldı, hemen geleceğim."

"Acele etme güzelim, bekliyorum ben." Diyerek arabaya yaslanırken üzerindeki takım elbise ile oldukça yakışıklı duruyordu. Kurdelelerle süslenmiş gelin arabasının kaputuna otururken bakışları kuaförün kapısında dikiliydi.

Asya ile gelinlikleri seçmişlerdi ama Asya içine sinmediğini söyleyerek kendi başına başka bir mağazadan başka gelinlik almıştı.

Barlas ne kadar görmek istese de göstermemiş ve süpriz diyerek saklamıştı.

Barlas merakla beklerken Asya gelinliğinin ön kısmını elleriyle toplayarak kendisi için açılan kapıyla dışarıya adım atmıştı.

Barlas ile gözgöze gelirken ikiside derin anlamlar ile birbirini süzerken Barlas hayvanca sevdiğine bakıyordu. Çok güzel olmuştu Asya.

Uzun elbisesinin etekleri hafif kabarıktı, askılı hafif göğüs dekolteli bir gelinlikti.

Asya ilk kez beyaz gömlekle gördüğü sevdiğine hayranlıkla bakarken ikilinin adımları birbirini bulmuştu.

Barlas "Ç-çok güzel olmuşsun güzelim benim." Diyerek beline sarılırken Asya da elini sevdiğinin omuzlarına dolamıştı.

"Sende çok yakışıklısın hayatım." Demiş ve Barlas'ın yönlendirmesi ile zar zor arabaya binmişti.

İkili dış çekimin olacağı mekana ilerlerken arada dikiz aynasından heyecanla birbirlerine bakış atıyorlardı.

Barlas geldikleri mekan ile hızla Asya'nın inmesine yarrım etmek için yanına ilerlerken genç kadın üzerindeki gelinlikten dolayı zar zor inmişti arabadan. El ele ilerleyen çift fotoğraf stüdyosuna giriş yaparken düğün saatine kadar yüzlerce poz vererek çekimi tamamlamış ve daha fazla misafirleri bekletmemek için düğün salonuna sürmüşlerdi arabayı.

Korumalar, Asya'yı hastaneden tanıyan herkes, şirket ortakları ile düğün salonu dolmuş herkes merakla genç çifti bekliyordu.

Asya ve Barlas görevlinin duyurusu ile kol kola salona girerlerken uğultular kopmuş, alkışlar kulakları çınlatmıştı.

Genç çift sandalyelerine oturmadan pistin ortasına ilerlerken çalan şarkı ile birbirlerinin gözlerine dalmış, dans etmeye başlamışlardı.

"Arabada ne güzel gülüyordun Barlas Bey, ne oldu da şimdi sert bakışlara döndün."

"Şşşt çaktırma güzelim, o sadece sana özel." Diyerek göz kırparken Asya da gülerek ona bakmıştı.

"Niye diğer insanlara gülünce ne oluyormuş beyefendi."

"Bu salonda gördüğün insanların yarısı mafya güzelim, bizimde bir karizmamız var sonuçta. Demesinler sonra bizim Barlas'ı kediye çevirmişler diye."

Asya ufak bir kahkaha atarak Barlas'a bakarken, genç adam da gülümsemişti.

"Senin karizmana kurban olurum." Diyerek kollarını boynuna daha sıkı sararken Barlas da belinden tuttuğu kadını kendine daha çok çekmişti.

*******

"Barlas, birazdan nikah memuru gelecek ya?" Diyen kadın ile Barlas pistte oynayan adamlardan gözünü çekerek Asya'yı onaylarken Asya dalgınca ona bakıyordu.

"Herkesin içinde anne baba adımı soracaklar, ben ne diyeceğim? Kimlikte yazmıyor, beni bırakıp gidenler onları bulmayayım diye ismini vermemiş, o kısımlarda sadece ufak bir çizik var." Diyerek mırıldanırken Barlas ceketinin iç cebindeki kimliği çıkartıp genç kadına uzattı.

Asya soyisim değişikliği için Barlas'a verdiği kimliğini eline alırken gördüğü şey ile şaşkınca Barlas'a döndü.

Soyisim:Soyer

Anne adı: Nergis

Baba adı: Rıfat

"Benim annem seninde annen, benim babam senin de baban güzelim. Nikah memuru sorduğunda bu isimleri söyle." Diyerek sevdiğinin alnına öpücük kondururken Asya elindeki kimliğe bakıyordu sevinçle.

Barlas soyisim değişikliği için aldığı kimlikte o çizikleri gördüğü ân aklına bu gelmişti. Sevdiği kadının geçmişi yoktu belki ama geleceği Barlas'ın kendi ellerindeydi.

Ailesini, kalbini, mülkünü... her şeyini bu kadına vermeye razıydı, yeterki yüzünde ufak bir tebessüm oluşsun istiyordu.

İlerleyen saatlerde düğün biterken, yavaş yavaş ayrılan herkes ile el sıkışan ikili yorgunlukla kendini sandalyelerine bıtakmışlardı.

"Barlas gidelim artık, çok yoruldum ben, bir an önce şu gelinlikten kurtulmak istiyorum." Diyerek ayaklanırken Barlas da yüzündeki sırıtma ile ayaklanmıştı.

"Gidelim de seni şu gelinlikten kurtaralım güzelim." Diyerek imayla Asya'ya bakarken genç kadın aklına gelenle utançla gelinliği ayağına takışmaması için hafifçe havaya kaldırarak çıkışa ilerlemeye başlamıştı. Rıfat Bey misafirleri uğurlarken düğün salonundan çıkan gelin damat ile tebessüm etmişti.

Hepsi arabalarına dağılırken kısa sürede evlerine ulaşmışlardı. Asya Barlas'ın yardımı ile arabadan inerken Rıfat Bey "Rüzgar ne yaptı, ona bir bakayım ben." Diyerek veda etmiş ve kendi evine geçmişti.

Barlas babasının içeri girdiğinden emin olarak Asya'yı kucğına alırken Asya şaşkınca ona bakıyordu. "Ne yapıyorsun Barlas, indirsene." Diye söylenirken Barlas umursamadan evlerinin kapısına kadar gelmişti.

Asya anahtar ile zar zor kapıyı açarken, Barlas beklemeden adınlarını yatak odasına çevirmişti.

 

*******

1 hafta sonra

"Hazır mısın güzelim?" Diyen Barlas ile genk kadın hızla merdivenleri inerek mutfağa ilerlemişti.

"Hazırım ben, sen yaptın mı kahvaltını, toplayıp çıkalım." Diyerek masaya ilerlerken çayını içen Barlas'ın saçlarına ufak bir öpücük kondurmuştu.

"Yedim güzelim, sen de al ağzına bir şeyler." Diyerek ayaklanırken Asya başını olumsuz anlamda sallamıştı.

"Sabahları erken saatlerde kahvaltı yapmayı sevmiyorum hayatım ben, hastanede bir tost alırım kendime." Diyerek malzemeleri tekrar buzdolabına koyarken Barlas da bardakları tezgaha bırakmış ve takım elbisesinin ceketini alarak çıkmıştı Asyanın peşinden.

"Görüşürüz güzelim, dikkatli sür arabayı." Diyen Barlas Asya'nın dudaklarına ufak bir öpücük kondururken Asya da boynuna sarılarak vedalaşmıştı sevdiğiyle.

Barlas, Asya'nın emniyet kemerini de takarak son kez saçlarını öperken kendi arabasına binmişti.

İkisi de arabalarına binerek zıt yönlere ilerlemişti.

Asya, radyoda çalan müziğe eşlik ederken duraklayan araba ile oflyarak kemerini çıkardı.

Benzini vardı, en son bakımdan geldiğinde de bir sıkıntı olmadığını söylemişlerdi.

İşe geç kalmamak için arabadan inerek duman çıkan ön kısmı açarken, yoğun duman kokusu ile geriye çekilmişti.

Ne yapacağını bilemeyerek çantasından telefonunu alarak Barlas'ı ararken genç adam çatık kaşları ile çalan telefonuna baktı. Daha az önce ayrılmışlardı, Asya neden arıyorduki.

"Efendim yavrum?" Diyerek arabayı şirketin önüne park ederek inerken Asya'dan gelecek cevabı bekliyordu.

"Hayatım araba bozuldu, yolda kaldım ben." Diyerek mırıldanırken Barlas kaşlarını daha çok çatmıştı.

"Bakımdan yeni gelmişti güzelim, nerede kaldın sen, gelip alayım?" Diyerek tekrar arabasına binerken kulağındaki telefondan gelen ses ile elleri direksiyonda dönüp kalmıştı.

"Gel de al Asya'cığını Barlas."

"Sen kimsin lan? Asya'dan ne istiyorsun?" Diyerek öfkeyle bağırırken karşısındaki adam ufak bir kahkaha atmıştı.

"Bağırma damat, sakin ol, sadece kızımla dertleşeceğiz." Derken Asya'nın arka taraftan bağırma sesleri geliyordu.

"Ben senin kızın değilim, pislik herif." Diyerek bağırırken yaşlı adam bir kahkaha daha atmıştı psikopatça.

"Damat evde ekmek kalmamış, Asya damadına söyle gelirken ekmek alsın diyor." Derken Barlas sinirli bir soluk almıştı.

"Saçının teline zarar gelsin, senin soyunu kuruturum lan, duydun mu beni şerefsiz." Diyerek tekrar bağırırken yaşlı adam telefonu kapatmıştı.

Barlas elleriyle direksiyona sertçe vurarak öfkeyle soluk alıp verirken yan koltuğa attığı telefonu alarak babasını aradı.

"Baba, adamları topla, öz babası Asya'yı kaçırdı." Diyerek telefonu kapatırken Rıfat Bey şokla telefona bakmış ardından ise öfkeli adımlar ile odasından çıkmıştı.

Adamlar sinyalleri takip ederken Barlas, Asya'nın arabasının önünde çaresizce bekliyordu.

Yerlerine dair tek bir iz bulamamışlardı. Tek umduğı Asya'nın saçının teline zarar gelmemesiydi.

******

Genç kadın bağlanmış olduğu zincirlere korkulu bir bakış atarken açılan kapı ile korku dolu gözleri karşısındaki adamda geziniyordu.

Barlas'a arabasının bozuk olduğunu söylerken elinden çekilen telefon ve kollarına sarılan parmaklar ile ne olduğunu anlamadan konuşulan konulardan anlamıştı babası olduğunu.

Gözlerinden ilk kez iğrenmişti. Karşısındaki adamla aynıydılar.

Gözlerini adamın üzerinden çekerek yere çevirirken adım sesleri ile korku dolu bir nefes çekmişti ciğerlerine.

"Benim minik kızım ne yapıyormuş bakalım." Diyerek yere çökerken, genç kadın öfkeli gözlerle adama bakarak yerde sürünmüş ve mümkün olduğu kadar karşısındaki adamdan uzaklaşmıştı.

"Bana kızım deyip durma, senin babalığın beni bıraktığın gün bitti. " Diyerek öfkeyle bağırırken karşısındaki adam alaylı bir kahkaha atmıştı.

"Vah vah çok üzüldüm, görüyor musun Arif kızım beni kabul etmiyor." Diyerek alayla söylenirken genç kadın zincirli ayağı ile yere çökmüş olan adama sert bir tekme atmış ve yere düşmesini sağlamıştı.

Neye uğradığını şaşıran adam öfkeyle yerinden kalkarken sert bir tokat vurmuştu Asya'nın yanağına.

Çarpmanın etkisiyle yüzü yere dönen kadın yanan yanağını tutarken saçından tutulup çekilmesi bir olmuştu.

"Benim için zerre önemin yok, silahımdan çıkan tek kurşuna bakar hayatın. Elin kolun rahat dursun." Diyerek kafasını iterken oturduğu yerden kalkmıştı.

"Ben size ne yaptım da bu kadar kötü davranıyorsun, şeref yoksununun tekisin. Daha doğduğu gün çöpe bebek atacak kadar pisliksiniz." Diyerek bağırırken sinirden deliye dönen adam tekrar yere çökerek Asya'nın saçlarını derisini koparmak istercesine asılmıştı.

"Çünkü sevimli kızım, oğulları hâlâ yaşarken tüm mirasını torunlarına dağıtmaya çalışan bunak bir deden var. Ve amcalarınla ortak bir kararla hepinizi yok etmeye karar verdik." Derken yüzünde psikopatça oluşan bir gülümseme vardı.

Asya şok olmuş bir şekilde karşısındaki adama bakarken öfkeden dönen gözleri ile beklemeden karşısındaki adam demeye utandığı yaratığın yüzüne tükürmüştü.

"Siz paranın kölesi olmuşsunuz, üç kuruş için değer mi çocuk öldürmeye. Nasıl bir pisliksiniz siz, kendi cehenneminizde boğulun." Diyerek bağırırken karşısındaki adam yüzüne bir tokat daha atmıştı.

"Bak bakalım değiyormuymuş Asya Hanım." Diyerek belinden silahını çıkarırken düşünmeden basmıştı tetiğe.

Para uğruna bir çocuk daha ölüme sürüklenmeye çalışılmıştı...

   

Loading...
0%