@sirius_70
|
Elimdeki son valizimi de Barlas'a uzatarak arka koltuğa otururken Rıfat Bey kucağındaki Rüzgâr'ı kollarıma uzatmıştı ön taraftan. Rüzgar sevinçle dışarıya bakarken bende ufak bir tebessüm ettim. Barlas'ın da binmesi ile araba hareket ederken havaalanına doğru gidiyorduk. Kimse ses çıkarmıyor bu da arabada gergin bir havanın oluşmasına neden oluyordu. "Bak ayaba." Diyen Rüzgar yanımızda duran arabayı işaret ederken gülerek, arabayı işaret ettiği eline öpücük kondurdum. "Evet kırmızı bir araba o." Diyerek onaylarken bakışları kısa bir ân bana dönmüş ve tekrar arabayı odak noktasına almıştı. Arka koltuktaki çocuk Rüzgar'a el sallarken Rüzgar sevinçle bağırıp cama yapışmıştı. "Gördün mü arabadaki abi sana el sallıyor." "Abi." Diyerek bakışlarını Barlas'a çevirirken Barlas da dikiz aynasından bize dönmüştü. "Abim." Diyerek Rüzgar'a dönerken Rüzgar gülerek eliyle kendisine el sallayan çocuğu göstermişti. "Bak, abi." Diyerek bir yandan çocuğu işaret ediyor bir yandan da etrafa gülücükler saçıyordu.
.....
Kucağımda uyuyan Rüzgâr'a dikkat ederek yavaşca arabadan inerken Barlas ve Rıfat Bey de yanımda ilerliyordu. Korumalar ise valizleri taşıyordu. Dikkatlice etraftaki insanları inceliyordum. Hepsi bir telaş içinde ellerinde valizler ile bir yerlere koşturuyordu. "Pasaportun nerde? İşlemleri halledelim." "Çantamda bir dakika hemen vereceğim." Diyerek bir kolumla Rüzgâr'ı sıkıca sararken boşta kalan elimle omuzundaki çantamı karıştırmaya başladım. "Ben Rüzgâr'ı alayım sen daha rahat bulursun." Diyerek Rüzgar'a uzanırken Rüzgar da anlamış gibi boynuma daha sıkı sarılarak bırakmamıştı. "Sorun değil buldum zaten." Diyerek pasaportu uzatırken aldığı ân kollarımı tekrar Rüzgar'a dolamıştım. Barlas gerekli işlemleri hallederken, bizde Rıfat Bey ile bekleme sandalyelerine oturmuştuk. Rüzgar başını omzuma yaslamış ve uykuya dalmıştı çoktan. "Uçak birazdan kalkacak hadi geçelim yerlerimize." Demesi ile aynı zamanda uçağın anonsu yapılırken bizde eşyalarımızı alarak ilerlemeye başlamıştık. "Sayın yolcularımız, Norveç uçağı 15 dakika içinde uçuşa geçecektir. Lütfen yolcularımız yerlerini alsınlar." Biletlerimize bakarak yerlerimizi bulurken. Cam kenarına geçen Rıfat Bey ile bende yanına otururken diğer yanıma da Barlas geçmişti. Çocuklar için iki koltuk arasında özel bir oturma yeri vardı. Rüzgâr'ı da aramıza oturtarak kemerini bağlarken kalkmaya hazırlanan uçak ile derin bir nefes almıştık.
.......
"Rahat dur abim, bak az kaldı." Diyen Barlas'ın sesi ile uyanırken bakışlarım ikiliye kaydı. Rüzgar yerinden kalkmış, bir yerlere gitmek için çabalıyordu. Yerinde rahat durmuyordu. Rıfat Bey uyumuş, hâliyle Rüzgar'a bakmak da Barlas'a kalmıştı. "Cısss!" Diye bağıran Rüzgar bu sefer de benim üzerime atılırken kollarından tutarak kucağıma çektim. Kızarmış gözleri ile masum masum bakarken yanaklarına öpücük kondurarak göğsüme yasladım. Elleri saç tutamlarımı avuçları arasına alırken sessizce Barlas'ı izliyordu. "Derdin bu muydu paşam. Sabahtan beri çırpınıp durdun." Diyerek söylenen Barlas kardeşinin yanağına öpücük kondururken saçlarını da okşamayı unutmamıştı. "Ben doktorum hemen anlarım ne istediğini." Diyerek gülerken bir yandan da Barlas'ın sırtını ovuyordum mayışması için. "Öyle mi doktor hanım?" Diyen Barlas tek kaşını kaldırmış bana bakarken gülerek onayladım. "Uyudu bile şuna bak." Diye fısıldayan Barlas kucağımda uyuyakalan Rüzgâr'ı izliyordu dalgınca. "Büyük ihtimalle camdan yukarıda olduğumuzu anladı ve korktu. Çok huzursuz duruyordu kucağında." Diyerek burnumu Rüzgâr'ın saçları arasına daldırdım. Burnumu dolan bebek kokusu ile içime derin nefesler çektim. Doyulmuyordu bu kokuya.
.....
"Gel bakalım, valizleri korumalar halleder." Diyen Barlas belimden gideceğimiz yöne doğru ilerletirken Rıfat Bey de korumalar ile ilgileniyordu. Geldiğimiz yerde bizi bekleyen iki siyah arabanın önünde beklerken sonunda gelen korumalar ile biz öndeki araca binerken onlar da arkadaki araca binmişlerdi. Rüzgar her şeyden habersiz göğsümde mışıl mışıl uyuyordu masumca. Aracın tekrar durması ile geldiğimiz otele bakış atarak yavaşça indim. "Ver ben alayım, kolların ağrımıştır." Diyen Barlas'ın haklı olduğunu uyuşan kollarımdan anlarken başımla onayladım ve ona uzattım. Ama Rüzgar gitmek istemiyor olmalı ki bir eli saçlarımı tutarken diğer eli üzerimdeki askılı cropun askısını avuçlamıştı. "Bırak uyusun çocuk, ben gayet iyiyim. " Diyerek otelin girişine doğru adımlarken o da peşimden geliyordu.
"God dag, vi har gjort en reservasjon i navnet til Barlas Soyer." "İyi günler, biz rezervasyon yaptırmıştık Barlas Soyer adına."
Diyen Barlas ile şaşkınca ona baktım nereden biliyordu Norveççe'yi.
"Jeg vil sjekke det umiddelbart sir. " "Hemen kontrol ediyorum efendim. "
Bir süre bekledikten sonra kadının başını kaldırması ile sözlerine dikkat kesildim.
"Ja, nøklene dine er her, rommet ditt er i fjerde etasje, våre ansatte vil hjelpe deg." "Evet, anahtarlarınız burda, odanız dördüncü katta, görevli arkadaşlarımız yardımcı olacaktır."
Demiş ve yanımızdaki görevliyi işaret ederek iyi günler dilemişti. Aramıza Rıfat Bey'in de katılması ile hep beraber asansöre binerken uyuşan kollarım ile daha sıkı tuttum Rüzgar'ı. "Barlas, biraz destek olsana Rüzgar'a kollarım uyuştu, düşmesin. " Diyerek mırıldanırken. Barlas her ne kadar dirense de Rüzgar'ı kucağına almıştı. Uyuşan kollarım boşluğa düşerken kollarımı ovaladım. Rüzgar ağlamaya başlarken, iç çekerek kollarını sallayıp duruyordu. Kucağıma almadan ellerini ellerim arasına alırken alnımı eğdiği başına yasladım. Kızarmış burnu ve yanakları ile alttan alttan bana bakarken yanaklarına dudağımı bastırdım. "Ağlama bebeğim, odamıza gidelim alacağım seni. Beraber uyuyacağız. Hiç bırakmayacağım." Diyerek fısıldarken sessiz iç çekişler ile beni izliyordu. "Kıyamam kuzuma ben, alacağım bebeğim. Sabret. " Diyerek mırıldanırken bakışlarını abisine çebirdi. "Abiiii, cıssss. " Diyerek tüm büyüyü bozarken gülerek ondan ayrıldım. Kendini iğne vuracağıma fazlasıyla inandırmıştı. Ve bunu bana cısss diyerek gayet belli ediyordu. Kata gelmemiz ile görevli önde biz arkasında ilerleyerek koridorda ilerlerken. Açtığı kapıdan içeriye girdik. Geniş odada üç tane daha kapı vardı.
"To dører fører til andre rom, sir. Den andre døren er badet. Vi har ordnet rommene dine slik du ønsker. Vennligst anta at dette er et hus med tre rom og en vask." "İki kapı başka odalara çıkıyor efendim. diğer kapı ise banyo. odalarınızı dilediğiniz gibi ayarladık. burayı üç oda bir lavabo olan bir ev gibi varsayın lütfen." Diyerek odadan çıkarken bizde girdiğimiz ilk alandaki koltuk takımına bırakmıştık kendimizi. "Burada ben kalayım, birinde babam diğerinde de sen kalırsın Asya." Diyen Barlas'ı onaylayarak ayakta dikilmiş yüzünü bacaklarıma gömmüş olan Rüzgar'ı kucağıma çektim. Elleri tekrardan tişörtümün askısını bulurken başını göğsüme yaslayarak sessizce etrafı izlemeye başlamıştı. Sürekli kıcağıma gelmek istemesinin sebebi belliydi. Annesi değildim belki ama onun çevresinde izlenimlerime göre sığınabileceği tek kadındım. Elbet babası ve abisinin de kucağına çok gidiyordu ama son birkaç gündür ameliyat olacağını anlamış gibi korku ile bakıyor, sığınacak liman arıyordu kendisine. Ve o liman olarak beni seçmişti. "Biz yatıyoruz, Rüzgar bu gece yanımda kalsın olur mu?" Diyerek ikiliden onay alarak odalardan herhangi birine girerken kenarıya bırakılmış valizimden tişört ve eşofman çıkartarak hızlıca giyindim ve yatağa bıraktığım Rüzgar'ın yanına uzandım. Üzerinde bol ve eşofman tarzı kıyafetler olduğu için değiştirme gereği duymamıştım. Zaten yolda gelirken terlediğinden dolayı üzerini değiştirdiğim için kıyafetleri yeniydi. Kolumu uzatmam ile emekleyerek omzuma yatarken elleri her zamanki gibi tişörtümü bulmuştu. Hemen uykuya dalarken ilacını önceden içirdiğim için şükrettim.
........
"Aaaa, cısssss. " Diye bağıran Rüzgar ile huysuzca ona bakarken ellerine doladığı saçlarım ile bağırarak oyun oynadığını sanıyordu. Kapı tıktıklanarak onay vermem ile açılırken üzerinde siyah gömleği ve siyah kumaş pantolonu ile hazır bir Barlas girmişti. "Abiiiiii, cısss. " Diye bağıran Rüzgar ellerini havaya kaldırırken yolduğu saçlarım ile inleyerek bende başımı kaldırmıştım. "Yapma paşam. Acır ablanın saçları." Diyerek yanımıza gelmiş ve yatağın kenarına oturarak Rüzgar'ın ellerinden saçlarımı teker teker kurtarmaya başlamıştı. Yattığım yerden hareketlerini izlerken Rüzgar yine araya girerek burnuma salya dolu dişlerini geçirmeye başlamış ve tüm yüzümü salyaya buladıktan sonra başını omzuma koyarak eliyle saçlarımı oynamaya başlamıştı. "Hem yolluyorsun, hemde kıyamıyorsun küçük bey. " Diyerek alnına öpücük kondururken saçlarını okşamaya başlamıştım. "Saat kaçta olacak?" Diyen Barlas'a bakarken başımı saate çevirdim. "Öğleden sonra üçe ayarladık, korkmayın Allah'ın izniyle kurtaracağız küçük beyi. Emin ol burdaki doktorlar benden kat kat daha iyiler alanında. " "O yüzden mi hiçbiri senin yaptığın ameliyatı yapamadı? " Diyerek gözlerime bakarken ufak bir tebessüm ettim. "Ben bunu yaptım ama tek başıma değildim Barlas. Yanımda en ufak hatamda hastaya müdahale edecek dört doktor daha vardı. Hiçbir şeyi tek başıma başarmadım ben. " "En azından cesaret ettin." Derken bakışlarını Rüzgar'a çevirmişti. "Abiiiii." Diye cırlayan Rüzgar ile gülerken Barlas da "Abimm." Diyerek üzerime eğilerek Rüzgar'ın yüzünün her yerine öpücük kondurmaya başlamıştı. Aralık kapıyı çalarak içeriye giren Rıfat Bey hâlimize şaşkın bir bakış atarken yüzünde oluşan ufak tebessüm ile duvara yaslayarak bizi izlemeye başlamıştı. Utançla gözlerimi kaçırırken olduğumuz şekle baktım. Ben uzanmış yatarken omuzumda ise Rüzgar yatıyordu. Barlas ise kollarını başımın iki yanına koymuş üzerimize eğilmiş bir şekilde Rüzgar ile oynuyordu. Yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ortamdı. Bakışlarımı yüzüne çıkartarak kaşlarım ile kapıyı işaret ederken yüzündeki sırıtma ile bana kısa bir bakış atarak. Üzerime eğilmiş ve burnunu yanağıma sürterek boynuma getirmişti. Derin bir nefes alırken "Sen babamın yanlış anlamasından mı korkuyorsun ben mi yanlış anlıyorum? " Diyerek fısıldamış ve gülerek burnunu boynuma sürtmüştü. Şoka girmiş bir şekilde ona bakarken bağıran Rüzgar ile irkilerek yattığım yerden doğruldum. Rıfat Bey çoktan gitmişti bile. "Ne yaptın sen, baban yanlış anlayacak şimdi?" "Tek sorun babamın yanlış anlaması mı?" Diyerek sırtırken arkamdaki yastığı kafasına vurdum. "Hayır birde senin hareketlerin var tabiki. Elin kolun rahat dursun kırarım tüm kemiklerini." Diyerek yastığı bir kere daha kafasına geçirirken gülerek Rüzgar'ı kucağına almış ve kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. "Üzerini giyin de bir an önce çıkalım güzelim." Demesi ile yastığı elime alırken kapıyı hızla kapatmıştı...
|
0% |