Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm

@sirius_70

      POYRAZ'IN ANLATIMI


   Çalan kapı ile hepimiz ayaklanırken annem ve babam koşar adım önümüze geçerek kapıyı açtı, onların bu hallerine göz devirirken bakışlarımı evin önünde duran Kaan'ın arabasına çevirdim.


    Kaan sürücü koltuğundan inerek arka kapıyı açmış üzerinde eczane logosu olan bir poşet almıştı eline. Tekrar ön kapıya gelerek kapıyı açtığında gözlerimi devirmeden edememiştim, Arya Hanım anlaşılan kapısını bile açmaya eriniyordu.


    Bir süre sonra görüş açımıza Arya girdi, Kaan'dan destek alarak yürüyordu. Kaan ise kolunu sıkıca Arya'nın beline dolamış yardımcı oluyordu . Arkamızda duran Furkan hızla yanımızdan geçerek yanlarına ulaştı.


Arya'yı kucağına almak için harekete geçmişti ki Kaan onu durdurarak yürümeye devam etti. Tekrar bakışlarım Arya'yı bulurken gözlerim kafasının sol köşesinde bulunan beyaz banta takıldı, daha sonra ise kırık olan sağ koluna...


  


   Sonunda içeri girebildiklerinde annemin Arya için birinci katta hazırladığı odaya girdiler, Kaan Arya'yı yavaşça yatağa oturtarak elindeki ilaç poşetini komodinin üzerine bıraktı. Hepimiz öylece hint dizisindeki bakışma anını yaşarken Arya boğazını temizleyerek gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Şey, siz salona geçseniz de ben bir duş alsam olur mu?" Oda yavaş yavaş boşalırken en son annem, ben ve Kaan kalmıştık odada. "Kaan eczane poşetinden değişik bir plastik bant çıkararak komodinin üzerine bırakarak Arya'ya çevirdi bakışlarını. "başındaki yaranın üzerine sar su geçirmesin, bir de koluna su değdirme."  Arya başı ile Kaan'ı onaylarken bir süre sonra annem aklına bir şey gelmiş  olmalı ki bakışlarını Arya'ya çevirdi. "Duş almana yardım edeyim mi kızım?" bir ân kararsızlıkla kalan Arya hızla başını iki yana sallayarak annemi reddetti.


     Bizim de odadan çıkmamız ile hızla salona girdik. Kaan'ın boğazını temizlemesi ile bakışlar onu bulurken konuşmaya başladı. "Arya'nın doktoru ile konuştum, kaburgasında kırık varmış ve bir süre yürürken destek alması lazımmış bir de sanırım eskiden kalma bir kalp rahatsızlığı varmış. Doktor diğer hastane raporlarına bakarak söyledi." Herkes başı ile onaylarken ortamda oluşan sessizlik herkesi geriyordu. İsminin Selim olduğunu öğrendiğim adam oturduğu yerden kalkarak Arya'nın yanına gideceğini söyleyerek salondan çıktı.


       Babam gözlerindeki sinir ile kalkarak o da peşinden giderken sırayla annem, Furkan, Demir ve diğerleri de çıkarken Toprak abim ile göz göze geldik. Kararsız kalsak da sonunda biz de ayaklanarak odanın önüne geldik. Arya Selim denen adamın dizlerine uzanmış Ayaz, Furkan ve Kuzey ile sohbet ederken Selim denen herif ise Arya'nın ıslak saçlarını tarıyordu.


     Gördüğüm görüntü içimde bir burukluk oluştururken derin bir nefes alarak duvara yasladım sırtımı. Gamzelerine takıldı gözüm gamzelerine takıldı.


Benim gamzelerim de aynı yerdeydi, ailede ikimizden başka kimsede gamze yoktu. Bu durum ister istemez hoşuma giderken yüzümdeki sırıtmayı engellemeye çalışıyordum.


     Bakışlarım ile etrafı incelerken babam takıştı gözüme, Arya Selim denen adamın dizinde yatarken babam da diğer tarafına oturmuş saçlarını okşuyordu elleri titreyerek. Koskoca Ahmet Soyer hayatında ilk kez kızının saçını okşuyordu. Öz kızı sandığı üvey kızına yapamadığını öz kızına yapıyordu.


     Arya hafif gözleri kapanmış mırıldanır şekilde Ayazgil ile sohbet ederken bir süre sonra uykuya dalmıştı. Uykuya dalmasında babamın saçını okşamasının da büyük payı vardı.


     Bir kız kardeşim olsun istiyordum ama ona güvenemiyordum. Merve'nin yaptıklarından sonra bu çok zordu. Annemi buldu gözlerim ve ne kadar etrafa gülücükler saçsa da Arya'ya bakarken gözlerinde bir boşluk oluşuyordu.


      Merve ne zaman birimize zarar verse annem onu bize karşı korur bizi suçlu gösterirdi, çünkü tek kızdı ve gözünde inci kadar değerliydi. Babam ile bu konuda oldukça çok kavga etseler de geri adım atmamıştı. Benim için babam daha değerliydi annemden. Küçükken hatırlıyorum da annem tüm sevgisini Merve'nin üstüne kurarken babam eksik hissetmeyelim diye hem anne hem baba olmuştu bize. Annem ile aramda hiçbir zaman güçlü bir bağ kuramadım, daha doğrusu o izin vermedi buna.


     Bir süre sonra annem, hizmetlilere bakmaya giderken babam da çalışma odasına gitmişti, biz kalmıştık odada gençler olarak ve Selim denen adam ve oğlu. Kimisi telefon oynarken kimisi ise kendi arasında sohbet ediyordu.  Toprak Abim ile odadaki boş koltuklardan birine geçerken bir yandan da şirket hakkında konuşuyorduk.  Bir süre  sonra kıpırdanan Arya ile tüm bakışlar onu buldu. Yavaş yavaş mavi gözlerini açarak etrafına bakındı, bu hali her ne kadar tatlı olsa da sadece bakmak ile yetindim.  Selim denen adamı görmesi ile gülümseyerek "Abi" dedi. Kaşlarım çatılırken ikiliyi izlemeye devam ettim. "Meleğim." dedi gülümseyerek. 


     Bir süre sohbet ettikten sonra Selim ve  Kuzey gitmişlerdi çok şükür. Annem ve babamın işleri bitmiş olmalı ki içeri girdiler. Babam Arya'nın başucuna oturarak tepki vermesinden korkar gibi yavaşça okşadı saçlarını titreyen elleriyle. Gözlerimi Arya'ya çevirdim ne tepki vereceğini merak eder şekilde. İlk başta irkilirken bir süre sonra kafasını yastıktan kaldırarak babamın dizlerine koydu, onun da gözlerinde korku vardı bunu yaparken. Babamın elleri durakladı bir kaç saniye, daha sonra kendine gelerek yüzüne şefkatli gülümsemesini koyarak sanki çok önemli bir şey yapıyor gibi işine odaklandı.


    Akşam yemeği vakti geldiğinde Arya uyumak üzereyken annemin içeriden seslenmesi ile yattığı yerden sıçrayarak uyandı. Hepimiz ayaklanırken babamın konuşması ile tüm bakışlar onu buldu. "Yemeğini buraya mı göndereyim, yoksa bizimle masada mı yemek istersin?"  Arya başını olumsuz anlamda sallayarak "Yok ben de sizinle yerim." Babam bir şey söylemeden yataktan kalkarak başı ile onayladı.


     Herkes odadan çıkarken ben de çıkmak üzereydim ki babamın sesi ile olduğum yerde durdum. "Poyraz sen Arya ile içeri geç ben elimi yüzümü yıkayayım." dedi ve benim itiraz etmeme bile izin vermeden hızla odadan çıktı. Yavaşça çıkmak üzere olduğum kapıdan geri dönerek yatağa ilerledim.


     Yatakta hâlâ oturur halde olan Arya'ya yaklaşarak bir kolumu beline sardım. Burnuma dolan kokusu ile derin bir nefes aldım, çok güzel kokuyordu, ilk kez kardeşimin kokusunu çekmiştim içime, hem de kız kardeşimin. Arya da sol kolunu omuzuma koyarak benden destek alarak ayağa kalktı, ilk başta odadaki lavaboya giderek yüzünü yıkadı ve havlu ile yüzünü kuruladı. ıslanan boynuna yapışan saçlarını çekmek için kolunu kaldırdığında kesilen nefesi ile hızla yaslandığım kapı pervazından ayrılarak yanına gittim. Acaba tek kolu ve kaburgası kırık bir şekilde saçını nasıl toplamayı düşünüyordu hanımefendi.


     Çaresiz gözleri beni bulurken derin bir nefes alarak konuşmaya başladı "Saçımı arkadan toplar mısın, yemek yerken rahat edemiyorum." diyerek elindeki siyah tokayı işaret etti. Arkasına geçerek elindeki tokayı aldım, siyah uzun ve yumuşacık  saçlarını bir araya getirerek beceriksiz bir şekilde bağladım. Kısa bir teşekkür faslından sonra tekrar sağ kolumu beline sararak destek oldum. O da sol kolunu belime sararak tişörtümü sıkıca tutmaya başladı. Yürürken canı yanıyordu ama bunu asla yüzüne yansıtmıyordu. Bunu anlamam ise her adımda tişörtümü daha sıkı tutup daha fazla asılmasındandı.


     Yemek masasına geldiğimizde Arya'yı yavaşça yerine oturtarak  kendim de benim için bırakılan boş yere oturdum. Babamın afiyet olsun demesiyle hepimiz yemeğe başladık.


     Herkes dikkatle yemeğine odaklanmış yerken tabağa düşen kaşık sesi ile irkilerek hepimiz Arya'ya baktık. Sol eli ile beceriksizce çatalı tekrar eline alarak böreğe batırmaya çalıştı, büyük ihtimal yemek yerken  sağ elini kullanıyordu ama kolu kırık olduğu için şuanlık kullanamıyordu.


      Ayaz yavaşça elindeki çatalı alarak böreğe batırdı ve Arya'ya uzattı.


    Arya yüzünde gamzelerini gösterecek ve herkesi kendine hayran bıraktıracak gülümsemesini Ayaz'a göstererek eline bırakılan çatalı beceriksizce ağzına götürdü.


     Yemeğin sonun kadar Ayaz ve Demir Arya'ya yardımcı olurken sonunda biten yemek ile beraber herkes yemek odasından çıkarak salona geçerken Ayaz da Arya'ya destek olarak mutfaktan çıkarttı. Herkes koltuklara yerleşirken üçlü koltuğa oturarak ortamda dönen muhabbete odaklanmaya çalıştım.


     Kapıda görünen Arya ve Ayaz kısaca etrafa göz atıp yanıma adımladılar, salonda annem ile babam tekli koltukta otururken Toprak Abim ve Furkan üçlü koltukta , Kaan ve Demir de diğer üçlü koltukta oturuyorlardı büyük ihtimalle yan yana oturmak istedikleri için benim yanımdaki koltuğu tercih etmişlerdi.


     Arya ortamıza otururken Ayaz da yanımıza oturarak sohbete dahil oldu. Bir süre sonra Kaan kimseye bir şey söylemeden salondan çıkarken hepimiz birbirine sorgularcasına bakışlar atıyorduk.


     Kaan'ın elinde ecza kutusu ile gelmesi sonucu herkesin gözündeki merak giderken Kaan bizim oturduğumuz koltuğa adımladı. "Ayaz bir müsaade et abim, Arya'nın başına pansuman yapacağım."  Ayaz hiçbir şey demeden başı ile onaylayarak kalktı yerinden. Kaan sağ dizini kırarak koltuğa dayadı ve Arya'nın kaşının üzerinde duran beyaz bantı hızla çekti Arya dişlerini sıkarak gözlerindeki sinir ile Kaan'a bakarak ağzının içinde "Yavaş." diye sinirle soludu.


   Kaşındaki dikişler hafif kanlanmış bir şekilde kendini belli ederken Kaan pamuğa döktüğü tentürdiyotu dikişlerin üzerine yaydı daha sonra ise ecza kutusundan aldığı yeni bantı Arya'nın kaşına yapıştırdı. Tekrar kimseye bir şey söylemeden salondan çıkarken Ayaz hızla yerine oturdu. Ortamda tekrar sohbet dönmeye başlarken omuzuma düşen baş ile bakışlarım Arya'yı buldu.  Uyuyakalmıştı.


     Salonda kısa bir sessizlik oluşurken yavaşça oturduğum yerden kalkarak Arya'yı kucağıma aldım. Bir anda irkilirken ses çıkarmadan odasına götürmeye başladım. Odanın önüne gelince kapıyı açmakta zorlansam da sonunda açarak Arya'yı yatağına bıraktım. İnce pikeyi üzerine örterek adımlarımı odama çevirdim ve kendimi yatağa bıraktım.


    Gözlerim kapanırken son dileğim Arya'nın Merve gibi olmamasıydı...


Loading...
0%