Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@sirius_70

TOPRAK SOYER'İN ANLATIMIYLA


Gözlerimi açtığımda çalışma odamda uyuyakalmıştım. Kollarımı masadan kaldırarak iki yanıma açtım ve vücudumu esnettim.


Her ne kadar rahat olsa da uyumak için rahatsız olan sandalyemden kalkarak ağrıyan belimi tuttum sağ elimle.


Çalışma odamın lambasını kapatarak karanlıkta gözlerim kapalı bulabileceğim kapıyı açtım. Her yer zifiri karanlıktı, bir süre gözümün karanlığa alışmasını bekledim.


Bir süre sonra karanlığa alışan gözüm ile dikkatlice merdivenlerden indim, heryer karanlıktı, cebimdeki telefonumu çıkartarak saate baktığımda gece 2'ye geliyordu. Daha fazla oyalanmayarak son basamakları da inerek mutfağa ulaştım, dolaptan aldığım bardağa soğuk su doldurarak tek yudumda bitirdim, yaz ayında olduğumuz için havalar çok sıcaktı ve gece uyurken ister istemez dilimiz damağımız kuruyordu.


Yarım bardak daha su içtikten sonra bardağı tezgaha bırakarak mutfağın lambasını örterek merdivenlere doğru adımladım. Kırılma sesi gelirken adımlarım benden bağımsız dururken eve hırsız girmiş olma düşüncesi ile hızlı ve sessiz adımlarla sesin geldiği yöne ilerledim. Annemin Arya için ayarladığı odanın kapısının altından ışık sızarken kaşlarım çatıldı, Kapıya doğru adımlayarak kulağımı kapıya yasladım, Arya bir şeyler mırıldanırken sinirle nefes soludum umarım Merve'den sonra bir sevgili vakası ile daha karşılaşmazdık.


Daha fazla kapıda kalmanın anlamsız olduğunu düşünerek çatkapı odaya daldım. Kimse yoktu ve lavabonun kapısı açıktı. Oraya gittiğimde Arya sırtını duvara yaslayarak yere eğilmiş kırık eli göğsünün hemen altında büyük ihtimal kaburgasını tutarken boştaki eli ile yerdeki cam parçalarını topluyordu.


"İyi misin?" demem ile olduğu yerde sıçrayarak bakışlarını bana çevirdi. Gözlerindeki korku ile bakıyordu bana, korkusuna anlam veremeyerek yanına doğru adımlamam ile refleksle duvara daha çok yaslandı. Adımlarımı durdurarak anlamsızca ona bakarken "Özür dilerim, ben lavaboya gelmiştim sonra elim sabunluğa çarpınca birden düştü kırıldı, uyandırmak istememiştim." dedi mahçup bir sesle. "Senin sesine uyanmadım, sadece ses duyunca bakmak istedim." Başıyla beni onaylayarak sessiz kaldı bir süre.


İkimizden de kısa süre ses çıkmazken yüzünü inceledim yanakları büyük ihtimal sıcaktan dolayı hafif kızarmış, saçlarının bir kaç teli yüzüne ve boynuna yapışmıştı.


Daha fazla sessiz kalmanın anlamı olmadığını farkederek "Sen bırak burayı sabah görevliler halleder, yaralı halinle uğraşma." başı ile onaylarken kurumuş dudaklarını birbirine bastırdı. "Sen git istersen ben de saçımı toplayacağım." Bakışlarım önce kırık kolunu daha sonra ise bir eli ile tuttuğu kaburgasını buldu, onu izlemem ile gitmeyeceğimi anlamış olmalı ki yavaş adımlarla duvardan destek alarak aynanın karşısına geçti. Duvardan destek aldığı kolunu çekerek alçılı bileğinde bağlı olan tokayı çıkarttı. Sol kolunu kaldırması ile inleyerek iki büklüm olması bir olmuştu, yaslandığım kapı pervazından ayrılarak yanına gittim, belinden destek verirken bir elimle de kolundan tuttum. Yavaşça kucağıma alarak yerdeki sabuna dikkat ederek lavabodan çıkıp yatağına oturttum bir süre öylece gözleri kapalı beklerken derin nefes alarak araladı.


Yavaşça bileğindeki tokayı çıkartarak kendi bileğime taktım, önümdeki uzun benim saçlarımla aynı renk olan saçlara baktım, onun saçları da siyahtı. Sokakta son anda hayatının kararmasına engel olduğum küçük Gece'nin saçları da böyle siyahtı, ama onunkiler kısacıktı. O gün onu karokola bıraktıktan sonra bir daha ulaşamamıştım, umarım kurtulmuştur babası olacak adamın elinden...


Düşüncelerimin daha fazla aklımı ele geçirmesine izin vermeyerek önümdeki uzun siyah saçlara odaklandım, daha doğmadan önce binlerce değişik saç yapma şekli öğrenmiştim internetteki videolardan. Çok heyecanlıydım bir kız kardeşim olacağı için ama heyecanımı söndürmüştü Merve. Yavaşça elimi saçlarına atarak hepsini geriye doğru topladım. İster istemez heyecanlanmıştım.


Karşımızdaki aynadan yansımamıza baktım, Arya gözleri kapalı beklerken arkasında heyecanla saçlarına şekil yapan bir ben vardım, ellerimin titremesini önemsemeden en çok yapmak istediğim modeli yapmaya başladım, bol örgü modelini, ne kadar sıradan olsa da Arya'nın uzun saçlarına yakışacağını düşünüyordum. Ve izlediğim her videoda çok güzel bir sonuç oluyordu. Umarım unutmamışımdır nasıl yapıldığını diye içimden söylenerek saçlarına verdim tüm ilgimi.


Saçlarını yaparken, sanki bu anın bitmesini istemezcesine yavaşlıkla hareket ettirdim titreyen ellerimi.


Sonunda bittiğinde bileğimdeki tokayı örgünün ucuna bağladım. İlk defa kız kardeşimin saçlarına dokunmuştum, bu çok güzel bir histi, ama güvenemiyordum bir türlü Merve'nin yaptıklarından sonra.


Derin bir nefes alarak titreyen ellerimi Arya'nın yumuşacık saçlarından çektim, Arya bittiğini anlamış olmalı ki yavaşça araladı gözlerini, hafif dolmuş gözleri nemlilikten dolayı parlarken aynadaki yansımamıza baktı. İyi olan elini yavaşça kaldırarak saçlarına dokundu, benim gibi onun da elleri titriyordu, yüzünde acı bir gülümseme oluşurken bakışları aynadan benim gözlerimi buldu. "Saçımı ören ilk kişisin, ve çok güzel olmuş, teşekkür ederim." dedi fısıldayarak. Gözünden akan bir damla yaş ile yutkundum. Kardeşimin saçını ilk ben örmüştüm, bu ister istemez içimdeki yaralardan bir tanesine merhem olurken, derin bir nefes aldım.


Koskoca 17 yıl bir kişi bile saçlarını örmemiş miydi yani? Ben kardeşime geç kalmamış mıydım? Heyecanla irkilirken bir şey demeden yavaşça yataktan kalktım. Bir süre kimse konuşmadı, ben de konuşmadan yavaşça boynunun arkasından ve belinden tutarak yatmasını sağladım. İlaçların etkisi ile uyuyakalırken, saçlarının üzerine hissedemeyeceği kadar hafif bir öpücük kondurdum. Gece lambasını açık bırakarak normal lambayı örttüm. Kapıdan çıkarken son kez Arya'ya baktım. "Önemli değil kardeşim, iyi geceler." dedim ve merdivenlerden çıkarak odama ulaştım. Lavaboya giderek elimi yüzümü yıkadım serinlemek amacıyla.


Yatağıma uzanarak az önceki sahneyi hatırladım, yüzümde aptal bir gülümseme oluşurken, dediklerini canlandırdım aklımda. "Saçımı ören ilk kişisin, ve çok güzel olmuş, teşekkür ederim." demişti.


Saçımı ören ilk kişisin,


17 yıl,


Gözlerindeki acı,


hepsini kafamda tamamlarken umarım ilk kez saçını ben ördüm diye geç kalmadığımı düşünürken, geç kalmamışımdır. Yavaş yavaş uyku bedenimi esir alırken "Umarım çok geç kalmamışımdır kardeşime." diyerek son sözlerimi söyledim uykuya dalmadan.


》♡》♡》♡》♡》♡》♡》♡》♡》


Gözlerimi açtığımda saat 7'ye geliyordu, sekizde şirkette olmam gerektiğini varsayarak hızla yataktan kalktım, akşam geç yattığım için üzerimdeki uyku mahmurluğu atmak adına yüzümü soğuk su ile yıkadım.


Her zamanki gibi siyah takım elbiselerimden birini giyerek aynanın karşısında kendimi süzdüm, çekmecemden çıkardığım saatimi takarken aynada kendimi izliyordum. Son kez yakamı düzelterek odadan çıktım. Arya'nın kaza yapmasının üzerinden bir hafta geçmişti ve artık kendi odasında kalıyordu. Bizim kattaydı odası, Gerçi tüm çocuklar aynı katta kalıyorduk, sadece annem ve babam alt katta kalıyordu, onların katında da misafir odaları ve çalışma odaları vardı. Zemin katta ise mutfak salon ve birkaç misafir odaları vardı.


Herkes yemek odasında yerlerine oturmuş kendi aralarında sohbet ederken hızla babamın yanındaki yerime oturdum, şimdi sadece Arya eksikti.


Çalışanın önüme koyduğu acı kahveden bir yudum alırken odaya giren Arya ile ağzımdaki kahveyi püskürtmemek için kendimi zor tutuyordum. Giydiği okul eteği Arya'ya kısa gelmişti, Normalde her öğrencinin, bazı katlayarak kısaltanlar haricindeki öğrencilerin dizi kapağına denk geliyordu. Ama Arya normal standartların üzerinde bir boya sahip olduğu için dizinin bir karış üzerinde duruyordu. her ne kadar kabul etmek istemesem de çok güzel bir kardeşim vardı, ister istemez kıskanıyordum.


Ayaz hızla yerinden kalkarak Arya'nın dibine girdi, "Kızım bu etek niye bu kadar kısa, katladın mı yoksa?" Arya kaşlarını çatarak Ayaz'a baktı. "Ne katlayacağım oğlum eteği, zaten el kadar forma bulmuşsunuz, hem ben uzunum ya hani, ondan kısa gelmiş olmasın sakın."


Ayaz haklı bulmuş olmalı ki, hızla çatık kaşları babamı buldu. "Baba ne biçim bir forma bu, hiç mi düşünmedin uzun kızları. Bak Arya ne kadar rahatsız öyle değil mi ikizim? Hadi bir sen bakma babama boşver serbest gel okula." Arya Ayaz'ı umursamadan yanımdaki boş sandalyeye oturarak herkese günaydın demişti. Ayaz da sinirle yerine oturarak babamın afiyet olsun demesiyle yemeğine başladı.


Kimseden ses çıkmadan biten kahvaltının sonunda okullular Kaan'ın arabası ile okula giderlerken biz de benim arabam ile şirkete doğru yol aldık. Şoför koltuğuna ben, yanıma babam, arkaya da Poyraz oturmuştu.


Hızlı bir şekilde şirkete geldiğimizde, bir süre çalışanların göz hapsinde kalmıştık. Asansöre binmemiz ile herkes tekrar işine dönerken adımlarımı odama çevirdim.


》♡》♡》♡》♡》♡》♡》♡》


Saat öğlen bir buçuk olmuştu ve ben geldiğimden beri hâlâ dosyalarla ilgileniyordum. Guruldayan karnım ile acıktığımı hissederken yemeğe çıkmak için babamın odasına geçtim, Poyraz da benim gibi acıkmış olmalı ki, babamın odasının önünde karşılaşmıştık, beraber odaya girerken babam acele ile montunu giyiniyordu.


"Ne oldu baba, nereye böyle aceleyle?" diyen Poyraz ile babamın endişeli bakışları bizi buldu.


"Çocuklar okulda büyük kavga etmişler müdür aradı, sizde gelin hadi!" diyerek aceleyle odadan çıktı. Biz de hızla arkasından çıkarken tek dileğimiz hiçbirine bir şey olmamasıydı...


Loading...
0%