Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@sirius_70

     Gece Arya Soyer'in anlatımıyla;


     Ahmet Beyler okula geldikten sonra her şey aniden gelişmişti. Poyraz'ın ani bir şekilde beni itmesi ile kaburgamdaki kırık ciddi bir acıyla kendini belki ederken nefesim kesilmişti. Neyse ki yere düşmeden Ayaz son anda tutmuştu aksi takdirde bir kırık ile daha mücadele edebileceğimi zannetmiyordum.


     Demir olayın aslını anlatırken Ayaz beni kucağına almıştı, yürüyecek gücü kendimde bulamıyordum.


    Taksi durağına gelmemiz ile Ayaz önce beni oturtmuş ardından ise kendisi yanıma oturmuştu. Kalp ritmim büyük ihtimal yaşadığım olaydan dolayı düzensizleşirken bunu Ayaz'a yansıtmamaya çalışıyordum. Sanki birisi kalbime bıçak sokmuş da o bıçak içimde dönüyormuş gibiydi. Göğüs kafesimdeki ağrı iki katına çıkarken uyursam geçer mantığı ile ikizimin omuzuna yaslanarak gözlerimi kapattım.


   Demir Deniz Soyer'in anlatımıyla;


      Babamlara kavga olayını özet geçtikten sonra hiçbir şey demeden önce müdür odasından daha sonra da okuldan çıktım abimlere yetişebilirim umuduyla, ama geç kalmıştım sanırım.


     Burada beklemenin anlamsız olduğu kanısına vararak koşarak taksi durağına gittim, boştaki bir taksiye binerek evin adresini verdim. Sabırsızlıkla yolun bitmesini beklerken bir yandan da Poyraz abimin yaptığı davranışı düşünüyordum. Bu hareketinden sonra Arya'nın ona kısa da olsa nefret dolu bir bakış attığını görmüştüm. Kolay kolay abimi affetmezdi ki kim olsa aynısını yapardı.


    Taksi durduğunda düşüncelerimden çıkarak beklemesini söyledim ve evden aldığım parayı taksiciye uzattım. Hızla tekrar eve dönerken abimlerin ne yaptığını merak ediyordum.


   Yukarı kata çıkarak ablamın odasına geldim. Yavaşça kapıyı açarak girmem ile yatağında kıvrılarak uyumuş bir ablam ve onun başucunda oturmuş saçlarını okşayan bir Ayaz abim beklemiyordum. Abimin bakışları beni bulurken sessizce yanlarına adımladım. Abim ayağa kalkarken ablamın yanına oturdum "Poyraz Abim hızla itince kaburgasındaki kırık kendini belli etti, yatmadan ağrı kesici verdim bir tane. Sen yanında dur ben biraz hava alayım."  abimi başımla onaylayarak, ablamın elini tuttum sıkıca kokusu ile mayışırken daha fazla kendimi tutamadan gözlerimi kapattım.


    Aşağıdan gelen kapı sesi ile hızla yerimde doğruldum, ablamın uyanmaması için kapıyı örterek merdivenlerden aşağı indim. Tüm herkes buradaydı. Babam sinirle Poyraz Abim'e bağırırken annem dışında engellemeye çalışan yoktu onu.


   Bir süre sonra ortam durulmuş, herkes gergin bir şekilde oturuyordu. Babam gelen telefon ile salondan çıkarken herkes onun arkasından bakıyordu.


    Beş dakika sonra geri gelmesi ile tüm bakışlar tekrar onu buldu. "Babam fenalaşmış bu çocukların karışma olayını felan duyduktan sonra. Biz annenizle gidip geleceğiz iki günlüğüne, pazar akşamı geri döneriz, zaten okulunuz da yok." Annem hızla ayağa kalkarken biz de endişeyle babama bakıyorduk. "Neyi varmış babamın Ahmet?" Diyerek babamın yanına adımladı. "Önemli bir şey değil, ufak bir baygınlık geçirmiş sadece, ama yine de aklım onda kalmasın diye gitmek istiyorum, içim rahat etmez sonra. Hatta bu akşam yola çıkalım."


    Annem valizleri hazırlayacağını söyleyerek hızla yukarı çıkarken babamın bakışları Toprak Abim'i buldu. "Toprak iki gün kardeşlerini idare et oğlum, özellikle de Poyraz'a dikkat etmeni istiyorum." Abim başı ile onaylayarak "Sen merak etme baba, ben bakarım siz de dedemlere selamlarımızı iletin." Babam başı ile onaylayarak annemin yanına çıktı.


     Ablam hâlâ uyurken annemgil son kez bizimle vedalaşarak yola çıkmışlardı. Salonda kimse kalmazken ben de televizyonu kapatarak odama çıkıyordum ki merdivenlerden inen ablamla bakışlarım onu buldu. Üzerine beyaz bir sweet ve siyah bir eşofman vardı. Saçlarını arkadan gevçekçe bağlamıştı. "Demir ben Kuzeygil'e gideceğim geç olmadan gelirim." Endişeli bakışlarım ile onu süzerken. "Geri geleceksin ama değil mi?" Sadece başı ile onaylamakla yetinen ablam başıma ufak bir öpücük kondurarak kalan merdivenleri de inmeye devam etti.


    Ben de odama giderek üzerime rahat bir şeyler geçirdim, bilgisayarın başına geçmiş savaş oyununu başlatırken dışarıdan gelen gök gürültüsü ile hızla pencerenin önüne adımladım. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur yüzünden yollarda yer yer su birikintileri oluşmuştu. Sonbabar bitmek üzere kışa girmek üzereydik, sonbahar yağan şiddetli yağmur ile sanki gideceğini belli ederken, ağaçlardan dökülen yapraklar da kışın geldiğinin bir kanıtıydı sanki.


    Daha fazla bu kasvetli havayı izlememek için tekrar bilgisayarın başına geçerek kulaklığımı taktım. Ablamın sesinin huzur vereceği düşüncesi ile hızla youtubeden hesabına girerek en sevdiğim şarkılarını dinlemeye başlarken bir yandan da oyunumu oynamaya başladım.


    Gece Arya Soyer'in anlatımıyla;


    Evden çıktıktan sonra hızla Selim Abimlerin evine doğru ilerlemeye başladım. Anayola çıkmama az kalmıştı taksi tutup gidebilirdim.


    Önümden geçen taksiye el sallayarak durdum, hafif kirli sakallı tonton amca adresi söyledikten sonra yoluna odaklanırken ben ise akıp geçen yolu izliyordum. Taksinin durması ile telefon kılıfının arkasından parayı çıkartarak uzattım ve hızlıca arabadan indim. Hafif hafif tiseleyen yağmur toprak kokusu ile birleşmiş müthiş bir koku sunarken derin bir nefes çekerek eve doğru adımladım.


   Kapıyı açan Kuzey ile kısa bir sarılma faslından sonra içeri geçtim. Selim abim her zamanki gibi gündemde olan haberleri izlerken, kapıdan girmem ile bakışları beni buldu. Hızla ayağa kalkarak yanıma adımlaması ile kollarımı açarak kendimi güvendiğim kollara bıraktım.


    Uzun bir sarılmanın ardından hep beraber koltuğa oturmuş eski günleri yâd etmiştik,  konu öz aileme geldiğinde umursamazca onları geçiştirerek başka konular açtım.


    Duvardaki saate bakmam ile hızla ayaklandım "Abi saat geç olmuş anahtar da almadım yanıma, evdekiler uyumadan ben artık eve gideyim." Kuzey'in ve Selim Abim'in kalmam için ısrar etmelerini nazikçe geri çevirerek, başka bir gün kalmak için söz verdim ve dışarı çıktım.


   Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur ve toprak kokusu insana huzur veriyordu. Sanki her bir damlanın toprak ile buluşması tek tek tüm acılarımı benden alıyordu, tüm geçmişimi temizliyordu.


    Daha fazla kapıda dikilmenin anlamsız olduğunu fark ederek, beyaz sweetimin kapşonunu kafama geçirdim. Evden çıkarken hava çok soğuk olmadığı için üzerime hırka almadığıma lanetler ederken hızla yola koyuldum. Dakikalar geçmesine rağmen hiçbir taksi geçmemişti, geçen taksilerde doluydu hep. Daha fazla ıslanmak istemediğim için tabana kuvvet diyerek koşmaya boşladım.


    Uzun bir süre koştuktan sonra yorgunlukla yola baktım, daha yarısına bile gelememiştim. Üzerime yapışan eşyalar rahatsızlık verirken uzun bir soluklanmanın ardından tekrar koşmaya başladım.


   Bir yandan koşarken diğer yandan da bu havaya tam gidecek bir şarkı söylemeye başladım bağırarak. İnsanların bazıları beni izlerken bazıları da Gölge olduğumu anlamış gibi videomu çekiyorlardı ya da deli olduğumu düşünüyorlardı. Daha hızlı koşmaya başlayarak sesimi yükselttim.


… Nefesimi tuttum


Korkmuyorum


Bugün vazgeçmek için çok erken


… Uzar mı yol giderken?


Sormuyorum


Adımlarım hep büyük kendimden


… Belki çok üzülüp giderim, gelmem


Belki yağmur olup yağarım, bilmem


Hiç bitmez bu masal


… Belki zoru seçmek gelir içimden


Belki hayatla yüzleştiğimden


Hiç bitmez bu masal


Ben yazar, ben yaşarım


… Nefesimi tuttum


Korkmuyorum


Bugün vazgeçmek için çok erken


… Uzar mı yol giderken?


Sormuyorum


Adımlarım hep büyük kendimden


… Belki çok üzülüp giderim, gelmem


Belki yağmur olup yağarım, blmem


Hiç bitmez bu masal


… Belki zoru seçmek gelir içimden


Belki hayatla yüzleştiğimden


Hiç bitmez bu masal


Ben yazar, ben yaşarım


… Yanlış olabilir


Ama eksik kalmasın


Yolumu kendim bulurum


Sana zahmet olmasın


Sana zahmet olmasın


… Belki çok üzülüp giderim, gelmem


Belki yağmur olup yağarım, bilmem


Hiç bitmez bu masal...


… Belki zoru seçmek gelir içimden


Belki hayatla yüzleştiğimden


Hiç bitmez bu masal


… Belki çok üzülüp giderim, gelmem


Belki yağmur olup yağarım, blmem


Hiç bitmez bu masal


… Belki zoru seçmek gelir içimden


Belki hayatla yüzleştiğimden


Hiç bitmez bu masal


Ben yazar, ben yaşarım


     Sonunda eve ulaştığımda adımlarımı yavaşlatarak bahçeye girdim, o kadar çok koşmuştum ki ayakta duracak hâlim kalmamıştı neredeyse.


     Kafamı yerden  kaldırdığımda karşımda duran koca ihtişamlı eve baktım.Kapalı olan lambaları görmem ile lanetler ederek yavaşça belki su içmeye kalkan olmuştur umudu ile kapıya vurmaya başladım. Ama kimse açmıyordu.


    Kapının yanındaki beton zemine oturarak başımı kapıya yasladım ve çaresizce birinin uyanmasını beklemeye başladım.


    Aradan yarım saat geçmiştiki duyduğum tıkırtı sesleri ile hızla ayaklandım, kapıya yavaşça vurmaya başlamam ile bir süre içeride sessizlik oluşsa da adım seslerinin gelmesi ile şükrettim.


     Kapı açılırken karşıma çıkan Poyraz ile yüzüne bakma gereği duymadan hızla içeri geçerek merdivenlerden çıktım.


    Direk üzerimi değiştirerek kendimi yatağa atarken kalın yorganı üzerime çektim. Çok soğuktu ve ben donuyordum.


     Toprak Soyer'in anlatımıyla;


     Ağrıyan gözlerimi ovuşturarak bakışlarımı duvardaki saate çevirdim. Gece yarısını geçmişti. Gözlerim zonklarken daha fazla çalışmamak için önümdeki dosyayı kapatarak çekmeceye koydum. Mutfağa giderek bir bardak su içtim, tam geri dönüyordum ki duyduğum gök gürültüsü ile hızla camın yanına adımladım, bardaktan boşalırcasına yağan yağmur sonbaharın gelişini haber vermek istercesine yere dökülürken camı aralayarak kokusunu içime çektim.


     İçerisi soğumaya başlarken, camı kapatarak geri merdivenlere yöneldim. Demir'in sesini duyarken adımlarımı hızlandırarak bir üst kata çıktım.


    Arya'nın odasının ışığı yanarken kapısı aralık bir şekilde Demir duruyordu. Hızla kapıyı açarak içeriye girdim. Demir Arya'yı sarsarak uyandırmaya çalışırken. "Abla uyan, nolur uyan, lütfen."  Onu Arya'dan uzaklaştırarak mutfağa su almaya gönderdim.


     Arya'nın başucuna oturdum. Elim önce kızarmış yanaklarını ardından ise alnını bulurken endişeyle yerimden kalktım.


    Arya kafasını iki yana sallarken uyuyor olmasına rağmen akan gözyaşlarına şaşkınlıkla baktım, ağzının içinde mırıldandığı şeyi duymak için kulağımı kafasına yaklaştırmam ile duyduğum şeyler ile kaşlarım çatıldı.


    "Baba yapma, yalvarırım yapma, canım yanıyor lütfen yapma."


Loading...
0%