@sirius_70
|
Toprak Soyer'in anlatımıyla; Yattığım yerde olan âni hareketlilik ile gözlerim açılırken hızla yataktan doğruldum. Lavabonun lambası açık bir şekilde kapısı hafif aralık dururken yanımdaki boşluk ile Arya'nın lavaboda olduğunu anladım. İçeriden gelen tuhaf sesler ile ayaklarımı yataktan sarkıtarak ayağa kalktım. Yavaş adımlar ile lavaboya giderek kapıyı hafifçe tıklattım. Ses gelmezken içimi saran endişeyle içeriye daldım. Arya klozetin önünde diz çökmüş kusarken önüne gelen saçlarını tutmaya çalışıyordu. Hızla yanına eğilerek uzun saçlarını tek elimle topladım, Arya gitmemi istercesine kolumdan iteklemeye çalışırken boşta kalan elim ile rahatlaması için sırtını ovalamaya başladım. Aradan geçen beş dakikanın ardından yediği her şeyi boşaltan Arya ile endişem hâlâ dinmemişti. Beyaz olan teni iyice beyazlarken ateşine bakmak için elimi alnına koydum. Bir öncekine oranla daha sıcak olan yüzü ile endişeyle yerimden kalktım, neredeyse yürüyemeyecek kadar bitkin olan kardeşimi kucağıma alarak lavabodan çıktım. Babamın evde olmaması kötü olmuştu, bizden birisi hastalandığında her zaman o müdahale ederdi. Ne yapacağımı düşünürken aklıma Kaan geldi, endişem yüzünden ona haber vermek aklıma gelmemişti. Koşar adım odadan çıkarak yukarıya adımladım. Kaan'ın kapısına gelmemle hızla içeriye daldım. Kaan hareketlenirken omuzundan şiddetle sarsmam ile uykusundan sıçradı. Hafif kısık gözlerle bana bakarken beklemeden lafa girdim. "Kaan Arya'nın çok fazla ateşi var ne yapmamız gerek?" Hızla yerinden doğrularak yatağının yanındaki çekmeceyi açtı. İçinde ateş ölçerden ilaca kadar her şey olan çekmeceden birkaç bir şey alarak odadan çıktı. Bende peşinden çıkarak Arya'nın odasına adımladım tekrardan. Kaan sakin bir şekilde Arya'nın ateşini ölçerken ben onun kadar sakin kalamıyordum. Bir süre sonra kaşları çatılan Kaan ile endişeyle ona baktım. "Abi neden daha önce çağırmadın beni, ateşi 39'u geçmiş, kız havale geçirecek neredeyse buna ben müdahale edemem hastaneye götürmemiz lazım." Diyerek yatakta yatan Arya'yı kucağına aldı. Ben de önlerinden giderek kapıları onlara açıp arabamı garajdan çıkardım. Şiddetli yağmurda ıslanmamak için hızlı hareket etmeye çalışıyorduk. Arya'nın üzerine evden aldığım annemin hırkalarından birini örtecektim ki üzerine giydiği hırka çekti dikkatimi, ne ara giydiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Daha fazla bunu düşünmeyerek arabanın kapısını açtım. Kaan Arya'yı arka koltuğa oturturken hızla kendisi de öne oturdu. En hızlı şekilde arabayı sürerken kestirme yollardan ilerlemeye çalışıyordum. Kaan ara ara arkasına dönüp Arya'nın ateşini ölçerken ben de daha fazla stres yapmamaya çalışıyordum. Çok kötü üşütmüştü ve ben bunu düşündükçe delirecek gibi oluyordum. "Kaan ben sana gelmeden önce lavaboda kusuyordu Arya, uzun süre çıkardı tüm içindekileri." Kaan sinirle solurken derin bir nefes aldı. "Güya tıp okuyoruz ama her şeyden en son haberimiz oluyor. Sağlam üşütmüş anlaşılan. Doktor büyük ihtimal bu gece hastanede tutar. İğne felan vururlar. Yoksa ilaç ile felan geçeceğe benzemiyor." diyerek elini tekrar Arya'nın alnına koydu. Sonunda hastaneye gelmemiz ile âni bir fren yaptım. Kaan arabadan inip arka kapıyı açarken ben de emniyet kemerimi çözerek peşlerinden acil kapısına doğru ilerledim. Etrafımıza toplanan birkaç hemşire durumu anlamaya çalışırken, Kaan yanımıza gelen bir doktora tıbbi terimlerle bir şeyler anlatıyordu. Ben ise etrafda Arya'dan başka bir şey yokcasına ona odaklamıştım kendimi. Biraz sonra hasta bakıcının getirdiği sedye ile Arya perde ile kapalı bir alana alınırken Kaan tekrar yanıma gelerek benimle birlikte bekleme koltuklarına oturdu. Bir süre sonra odadan çıkan doktor ile hızla ayağa kalktım. "Hastaya ilk müdahaleyi kim yaptı beyefendi?" Kaan ile gözlerimiz birbirini bulurken boğazımı temizleyerek sözü ben aldım. "Ben yaptım, ateşi çok yüksek olduğu için önce sirkeli bezi alnına bastırdım bir saat boyunca ama ateşi düşmeyince soğuk duş aldırdım. Düşmüştü ama daha sonra gece uyanınca beş dakika boyunca kustu. Ateşi daha da artınca doktor kardeşime haber verdim ve hastaneye geldik." doktorun kaşları anlattıklarım ile çatılırken bakışlarım Kaan'a döndü. O da kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Sirkeli bez uygulamanız da iyi bir sonuç vermez sadece ateşi düşürür aynı zamanda da damarlarda genişlemeye neden olur ayrıca fazla ateşi olan bir kişiyi direk olarak soğuk suya sokarsanız bu onu tehlikeye atmaktan başka bir şeye yaramaz. Ilık bir duş aldırsanız buraya gelmenize gerek bile kalmazdı ama maalesef halkımız televizyonda gördüğü gereksiz birkaç tıbbi taktiğe inanıyorlar ve bu karşılarındaki kişiyi ölümü terk etmekten başka bir işe yaramıyor. Geçmiş olsun tekrardan hastamız bu gece gözetim altında tutulacak yanına geçebilirsiniz." Diyerek yanımızdan ayrıldı. Kalktığım koltuğa geri otururken başımı iki elim arasına aldım, geç kalabilirdim yeniden, hatta bu kez ben zarar verebilirdim ona. Aklıma geldikçe tüylerim ürperirken derin bir nefes aldım. Odadan sedyeyle çıkarılan Arya'ya bakarken doktorun söyledikleri hala beynimde dönüyordu. √×√×√×√×√×√× Arya ile ilgilenmek için hızla peşlerinden ilerledim. Kaan kıyafet getirmek için eve giderken Arya odaya alınmıştı ve uyuyordu şimdi de. Uyuyan kardeşimi izlerken sol elimle elini sıkıca tutmuş sağ elim ile de yüzüne gelen saçlarını önünden çekerek okşuyordum, serum takmış ve ateşini düşürmüşlerdi neyseki. Ben dalmış bir şekilde Arya'yı izlerken odanın kapısı açıldı, Kaan elinde ufak bir sırt çantası ile kapıda bekliyordu. "Abi sen biraz dinlen istersen ben Arya'nın üzerini değiştirmesine yardımcı olurum." Tam başımla Kaan'ı onaylayacaktım ki Arya'nın sırtındaki yaralar geldi aklıma, hızla başımı olumsuz anlamda salladım. "Sen müsaade et ben değiştiririm üzerini." Kaan bir anlığına şüpheyle bana baksa da sözümü ikiletmeden odadan çıktı. Ben de Arya'ya dönerek üzerindeki hırkasını ve kıyafetlerini çıkarttım. Sırtı kısa pijama takımından göründüğü kadar kötü değildi, ondan daha beterdi. Neredeyse boşluk yoktu sırtında her yer yara izleri ile doluydu ve bu çok kötü bir şeydi. Evde akmayı bırakan gözyaşlarım yeniden akmaya başlarken, hızla Arya'nın kıyafetlerini değiştirdim. Siyah bir eşofman ve beyaz bir tişört getirmişti Kaan. Kapının tıklatılması ile içeri Kaan'ın girmesi bir oldu. Sedyenin karşısındaki boş koltuğa oturarak Arya'yı incelemeye başladı dikkatlice. Boştu gözleri, hiçbir ifade barındırmıyordu. Bir umut Poyraz gibi nefret dolu gözlerle bakmıyordu Arya'ya. √×√×√×√×√×√×√×√×√×√ Boynumun ağrısı ile gözlerimi açarak yattığım yerden doğruldum. Koltukta uyuyakalmıştım. Arya'ya bakmak için hızla yerimden doğruldum, kıyafetlerinden hemşire olduğu belli olan bir kadın serumuna bir şeyler enjekte ediyordu elindeki iğneyle. Gözüm duvardaki saate takılırken saatin daha sabahın altısı olması dışında bir sorun yoktu. "Bir sorun mu var neden serumuna bir şeyler ekliyorsunuz." dedim hafif meraklı ve endişeli bir tonda. Hemşire olduğu yerde sıçrarken bakışları beni buldu. "Arya Hanım'ın ateşi yükseldi tekrardan, ateş düşürücü verdim, uyanmassa endişe etmeyin ilaçlar biraz ağır olduğu için yorgunluk yapabilir.". Hemşireye teşekkür ederek oturduğum yerden kalkarak Arya'nın yanına adımladım. Yanakları hafif kızarmıştı ve terlemişti saçlarının bir kaç teli boynuna yapışıyordu. Arya geldiğinden beri fark ettiğim diğer bir şey ise çok fazla ve çok çabuk terliyordu. Kaza yaptığı gün Kaan doktorun kalbinde eskiden kalma bir problem olduğunu söylemişti belki o yüzdendi belki de başka bir hastalığı vardı bilmiyordum ama umarım ciddi bir hastalığı yoktur diyerek içimdeki endişeli Toprak'ı teselli etmeye çalıştım. √×√×√×√×√× Kaan ile birlikte Arya henüz uyanmadan kafeteryada kahvaltımızı yapmıştık. Kaan stajyerlik yaptığı hastaneye gitmişti. Saat daha erkendi büyük ihtimal evdekiler uyanmamıştı, zaten haftasonu olduğu için arayıp uyandırmak istememiştim onları, özellikle de Ayaz ve Demir'i ikisi de Arya'ya fazlasıyla değer veriyordu ve en ufak bir şeyde endişeleniyordu. Arya'nın yattığı yerde hareketlenmesi ile hızla koltuktan kalkarak yanına ilerledim. Mavi gözleri hafif kızarmış bir şekilde açılırken yüzümde oluşan tebessüme engel olma gereği duymadan Arya'nın başına ufak bir öpücük kondurdum. Büyük ihtimal nerde olduğumuzu hâlâ idrak edemediği için bir tepki vermezken onun etrafı izleyen tatlı hali ile yüzümdeki gülümsemem daha çok büyüdü. Odada gezen bakışları beni bulurken mavi gözleri merakla bana dikilmişti. "Dün ateşin iyice artınca hastaneye geldik güzelim, baya üşütmüşsün doktor da bu gece kalsın deyince buradaydık tüm gece." dememle gözleri doldu. Ben telaşla onun bu halini incelerken konuşmaya başlaması ile dikkat kesildim. "Ben özür dilerim, gece Selim abimlerden dönünce siz uyumuştunuz, lambalar kapalıydı ben de uyandırmak istemedim yağmurda çok fazla kalınca böyle oldu yoksa böyle hastalanmazdım, sizi de yoruyorum değil mi?" dedi sonlara doğru titreyen sesiyle. İçimdeki merhamet duygusu ortaya çıkarken akan gözyaşlarını sildim. "Özür dilenecek bir şey yok güzelim, ama keşke bizi arasaydın veya kapıyı çalsaydın. Hem yarın biz hasta olursak sende bize bakarsın. Herkes hastalanabilir bu gayet normal, hadi akıtma o gözyaşlarını kıyamam ben sana." demem ile sessizce gözyaşlarını silerken bu tatlı hallerini seyrettim bir süre. Serumun bitmesi ile doktor da son kez Arya'yı muayene ederek çıkışını onayladı. Evdekiler kalkmadan yetişmek için hızla Kaan'ın dün getirdiği diğer kıyafetler ile üzerimizi değiştirerek hastaneden çıktık. Bir elim ile Arya'ya belinden destek olurken diğer elim ile valizi omzuma taktım. Hâlsiz bedenini bana yaslayan Arya ile omzumdaki çantayı düzelterek kucağıma aldım. Arya derin bir nefes alarak boynuma sarılırken kafasını omuzuma yaslayarak gözlerini kapattı. Omzuma yaslanan Arya'yı yavaşca koltuğa oturtarak kemerini bağladım, kendim de sürücü koltuğuna oturarak kemerimi bağladım. Dışarıda yağmurun kalıntıları vardı; yerler ıslak, havada ise toprak kokusu vardı... Evin önüne gelmemiz ile yan koltukta oturan Arya'ya baktım, sessizce dışarıyı izliyordu. Önce kendim inerek daha sonra da Arya'ya destek olarak indirdim. Kolunda serumdan kalma yapışkanlık vardı. Kolonya ile onu çıkartmayı aklımın bir köşesine yazarak eve ilerlemeye başladık. Evin kapalı perdelerinden kimsenin uyanmadığını anlarken derin bir nefes aldım Arya'nın hafifçe omuzumı dürtmesi ile ona baktım. "Şey... hastaneden geldiğimizi kimseye söylemeyelim olur mu? Poyraz'ın dikkat çekmeye çalışıyor laflarını dinleyemeyecek kadar yorgunum." Ne kadar onlardan saklamak istemesem de Arya haklıydı, Poyraz rahat bırakmazdı Arya'yı. Başımla onaylayarak tekrar yürümeye başladım. Cebimdeki anahtar ile kapıyı açarak önce Arya'yı odasına bıraktım daha sonra da kendi odama geçerek kısa bir duş aldım. Kaan'a gece hastanede olduğumuzdan kimseye bahsetmemesi konusunda mesaj atarak odadan çıktım. Bu konu ne kadar canımı sıksa da aralarına girmek istemediğim için sessiz kalacaktım, tabii Poyraz efendi sınırları zorlamazsa...
|
0% |