Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@sirius_70

Arya'nın anlatımıyla;


"Merve Soyer ile Hasan Atakul arasında %99 kan bağı var ve Arya Atakul ile de Ahmet Soyer arasında da %99 kan bağı var. Soyer ailesine hoşgeldin Gece Arya Soyer." Dedi bir yandan elindeki kağıdı inceleyip diğer yandan konuşan doktor.


Evlatlık olduğumu tahmin ediyordum ama başkasının dilinden duymak beni her ne kadar çok olmasa da üzmüştü.


Yaşadığım şeyler geldi aklıma küçükken babam ve abimden az dayak yememiştim, sırf abi dediğim için üç gün aç bırakıp üzerine sopayla dövmüştü 11 yaşındaki beni Melih.


Bardak kırdığım için süpürge sapıyla dövmüştü annem.


Sırf yaşadığım için 15 yıl boyunca bir kere kızım demeden odun ve kemerle dövmüştü babam.


Kaç kere şikayet etmeme rağmen para verip işin içinden sıyrılmışlardı hiçbir şekilde ceza yememişlerdi, ben dayak yemiştim onun yerine.


Yaşadıklarım aklıma hücum ederken belime sarılan kollar ile kendime gelmiştim.


Etrafa baktığımda üvey ailem ve o kız gitmiş sadece doktor, ben, biyolojik anne ve babam kalmıştık. Sarılan ise öz babamdı, hiçbir tepki vermedim ne kollarımı ona sardım, ne de onu kendimden ittim.


Bir süre sonra benden ayrılıp gözlerimin içine baktı gözleri dolu doluydu, ne yapacağımı hiç bilmiyordum sadece artık duygu barındırmayan gözlerim ile ona bakıyordum. Eşine çevirdi bakışlarını eşinin de gözleri doluydu ama o da benim gibi boş bakıyordu bana.


Bakışlarımı yanına oturduğum ufaklığa çevirdim o da ne yapacağını bilmiyor bir ifade takınmış etrafa bakıyor ve benimle göz göze gelmemek için çabalıyordu.


Bu sefer ise bakışlarımın hedefi doktor olmuştu yüzündeki ufak bir tebessümle bizi izliyordu.


"Evimize gidelim mi artık kızım?" Kızım kelimesi ilk defa birinden duymuştum. Genelde ismim ile seslenirlerdi bana ama bu kelime insanı daha mutlu hissettiriyordu.


Ben onun kızıydım.Ben yıllar sonra bulduğum babamın kızıydım.


"Sizinle gelmek zorunda mıyım?" Dedim bakışlarım onun gözlerindeyken.


Gözlerine çöken hayal


kırıklığı ile kalbimde anlamalandıramadığım bir acı oluşurken duruşumu dikleştirdim.


"Gelmek istemiyor musun bizimle?"


"Bilmiyorum, kendimi yeni bir ortama hazır hissedip hissetmediğimden emin değilim. Ya da ne bileyim siz yabancı birini ister misiniz evinizde?"


"Biz yabancı birini değil seni istiyoruz evimizde,sen bizim öz kızımızsın ve sen şimdi bizimle gelmezsen yeni bir ortama alışamazsın, o yüzden şimdi bizimle geliyorsun." Dedi öz babam.


"Tamam, deneyelim bakalım alışmayı ama alışamazsam direkt evi terk ederim."


Hevesle beni başı ile onayladı, öz annem ve ufaklık odadan çıkarken ben de gitarımı omuzuma taktım ve peşlerinden onları takip ettim.


Lüks bir arabanın önünde onlar durunca bende yanlarında durdum eski evimden eşyalarımı almak aklıma gelirken hızla onları durdurdum.


"Ben eski evimden eşyalarımı alayım önce siz bana konum atın ben gelirim daha sonra."


"Tek gitme kızım Demir de seninle gelsin."


"Gelmek istiyorsa gelsin sorun yok benim için."


"Ben yanında giderim baba siz eve geçin."dedi Demir.


Onlar arabaya binip gittikten sonra ben de yavaşça Demir'e çevirdim bakışlarımı o zaten bana baktığı için göz göze gelmiştik.


"Çok uzak değil yürüyerek gidelim."


"Tamam,öyle yapalım."diyerek onayladı beni.


Biz yolda yavaş adımlar ile yürüyerek giderken ortam çok sessizdi ne o konuşuyordu ne de ben konuşuyordum.


Karşıdan kayak ile gelen Kuzey'i görünce dikkatle onu izliyordum değişik hareketler yaparak kayak sürüyordu, kafasını kaldırınca göz göze geldik biraz daha hızlanıp hemen yanıma geldi.


"Abla nereye gidiyorsun böyle?"


"Bizim eve eşyalarımı almaya gidiyoruz."dedim Demir'i kastederek.


Bakışlarını Demir'e çevirdikten sonra tekrar bana çevirdi.


"Nereye gidiyorsun ki? Hem hastane olayını da anlatmadın."


"Sende bize eşlik et de anlatalım bakalım."


Kuzey kaykayını kolunun altına koyup benim diğer yanıma geçerken ben de yavaş adımlar ile yürüyerek her şeyi kısa bir özet ile anlatmıştım.


"Abla senin hayatın tam filmlik haa, baştan sona." Baştan sona derken şiddet gördüğümü kastediyordu Selim Abi de biliyordu Kuzey de biliyordu şiddet gördüğümü.


Selim Abi spor salonu açtığı zaman en iyi hocalardan dövüş ve savunma dersleri almıştım 16 yaşımdayken, zaten ondan sonra ne üvey babam ne de üvey abim bana el kaldırabilmişti kendimi korumuştum hep ama hvücudumdaki izlerin %60'ı hâlâ geçmemişti, kalıcıydı hepsi. Sırtımdaki kemer izleri de bunun başını çekiyordu.


Ben sessizce yürümeye devam ederken Demir ve Kuzey çoktan anlaşmış sohbet ediyorlardı. Ben ise düşünüyordum yaşadıklarımı çok kötü günler geçirmiştim bu dünya da. Yediğim dayaklar geldi aklıma. Küçük masum bir kız çocuğuydum ben ne suçum vardı da karartmışlardı hayatımı.


Boynuma sarılan kollar ile düşüncelerimden sıyrıldım


"Abla yine görüşürüz değil mi?"


"Niye görüşmeyelim Kuzey, tabi ki görüşeceğiz."


"Hani senin öz kardeşin oldu ya, beni istemezsen anlarım." Kafasını boynuma gömmüş kokumu içine çekiyordu, yavaşça çenesinden tutup kaldırdım. "Kardeşlik sadece kan bağı ile mi oluyor oğlum, hem ne olmuş o kardeşimse sen de kardeşimsin ikinizin de değeri aynı benim için."


Kafasını tekrar boynuma gömdü göz yaşları boynumu ıslatırken sıkıca sarıldım ona "Kuzey lütfen ağlama bebeğim, hem benden o kadar çabuk kurtulamazsın." Geriye çekilip gülümsedi "Kurtulmak isteyen kim?"


"Sen eve git istersen biz de eşyaları alıp geçeriz eve."


"Tamam abla görüşürüz, seni seviyorum."


"Ben de seni seviyorum."


Kuzey bizim ters yönümüzde ilerlerken Demir ile yavaşça ilerlemeye devam ettik.


Evin önüne geldigimizde Demir'e çevirdim bakışlarımı. "Sen bekle ben hemen alıp gelirim." Kafası ile onaylamakla yetinirken hızla kapıyı çalmaya başladım,bir süre sonra açılan kapıda beliren Melih'e bakıp omzuna çarpıp hızla odama ilerledim. Kısa bir göz gezdirdim odada yerde serili bir minder ve kapağı bile olmayan dolap vardı sadece.Umursamadan köşedeki çantayı alıp içine eşyalarımı doldurmaya başladım. Zaten çok eşyam olmadığı için hemen alıp çıkışa doğru ilerledim. Salondan gelen gülüş


sesleri ile adımlarını oraya atıp kapı kenarından baktım yıllarca bana nefret ile bakan ailem şimdi gözlerinde şefkat ve sevgi ile yeni kızlarına bakıyorlardı. Her ne kadar can yakıcı bir sahne olsa da umursamadan evden çıktım telefon ile konuşan Demir beni görünce kapatıp yanıma ilerledi valizlerimi almak için uzanırken geri çekildim yavaşça. "Gerek yok, ben taşırım."


Çantamın ön gözünden motorumun anahtarlarını çıkarıp yavaşça motoruma doğru ilerledim alabilmek için çok çalışmıştım ve çok dayak yemiştim ama değmişti çok güzel bir motordu.


Demir yavaşça arkamdan gelirken ben motora oturmuş onu bekliyordum. Saçlarımın rüzgarda uçmasını sevdiğim için tokamı çıkartıp siyah kaskımı da Demir'e uzattım.


O şaşkınca bir motora bir de bana bakarken ben elini tutup kaskı eline bıraktım ve motoru çalıştırdım.


"Umarım uçmaktan korkmuyorsundur çünkü birazdan uçacağız."


"Hayır, yani hızı severim."


"Hadi atla bakalım, evi de tarif et."


Demir kaskı takıp yavaşça arkama yerleşirken ben de onu bekliyordum. Tam anlamı ile oturduğunda "Düşmemek için belime sarılabilirsin, kaza yapmak istemeyiz ne de olsa."


"Gerek yok kenarlardan tutunsam yeter." Diyerek motorun demirlerine tutunurken onu umursamadan son hızla ilerlemeye başladım hızını biraz daha arttırırken korkmuş olmalı ki elleri ile belimden sıkıca tutundu.


Geldiğimiz eve baktığımda üç katlı normal evlere oranla daha büyük bir ev duruyordu karşımda. Villa tipliydi ev. Demir motordan indiğinde ben de yavaşça indim motordan valizlerimi tekrar elime alırken önden ilerleyen Demir'i takip ettim.


Kapıyı açan hizmetliye baş selamı vermek ile yetinirken salon olduğunu tahmin ettiğim yere çevirdim adımlarımı.


Ahmet Bey ve Hayat Hanım salonda oturmuş sohbet ederlerken Demir ikili koltukta oturan Hayat Hanım'ın yanına otururken ben de tekli koltuklardan birine bıraktım kendimi.Geldiğimizi fark eden Ahmet Bey yüzündeki çocuksu heyecanını gizleme gereği duymadan çevirdi bakışlarını bana.


"Aldınız mı eşyalarınızı?" Onu sadece kafam ile onaylamakla yetinirken derin bir nefes aldım.


"Ben nerede kalacağım, biraz dinlenmek istiyorum izninizle."


"Demir ablana eşlik eder misin oğlum?" Abla kelimesi ile kaşları çatılırken:


"Peşimden gel odanı göstereyim sana."


Dedi dişlerinin arasında, ben ona hafif çattığım kaşlarım ile bakarken o beni takmadan ilerlemeye başladı.


Koltuktan kalkıp valizlerimi elime aldım ve Demir'i takip etmeye başladım üçüncü kata gelince bana gösterdiği kahverengi kapılı odaya ilerlettim adımlarımı, Demir ise yüzüme bile bakmadan gitmişti kendisinin olarak tahmin ettiğim odaya.


Kapıyı araladığımda koyu renk tonlarının ve krem renginin ağırlıklı olduğu bir oda karşılamıştı beni. Eski odama oranla bu oda kat be kat büyük ve güzeldi ortada yer alan çift kişilik yatak geniş ve rahat görünüyor pencere ise gözler önüne muhteşem bir manzara sunuyordu. Duvar kenarında çalışma masası var onun hemen yanında da bir kapı vardı.


Kapıyı açtığımda karşıma geniş bir banyo çıkarken içerisinde geniş ve büyük bir gardırop vardı. Odaya bıraktığım çantaları alıp gardropun içine yerleştirmeye başladım.


Eşyalarımı yerleştirdikten sonra evden aldığım özel yapım şampuan ve vücut losyonumu da lavabo dolaplarına yerleştirdim. Kısa bir duş aldıktan sonra kendimi yatağa bırakıp yaşadıklarımı düşünmeye başladım.


Ailem sandığım insanlardan şiddet görmüştüm.


Şans eseri karşıma Selim Abi ve Kuzey çıkmıştı.


Ailem aslında ailem değildi. Öz ailem beni yanına almıştı.


Kapının çalması ile düşüncelerimden sıyrılıp kapıdaki kişiyi içeri gelmesi için onayladım. İçeri giren Demir ile "Ne var?" anlamında kafamı salladım. "Yemek yiyeceğiz seni bekliyoruz, acele et." demiş ve odadan çıkmıştı, onun tavırları her ne kadar beni şaşırtsa da her zamanki umursamaz hâlimi takınıp kafama takmadan oturduğum yerden kalktım.


Üzerimi kontrol ettiğimde her zamanki siyah pijama takımlarımdan birisi vardı üzerimde, değiştirme gereği duymadan odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım.


Konuşma seslerinin geldiği odaya doğru ilerlediğimde beni uzun bir masa ve sandalyelerde oturan ailenin üç üyesi karşılamıştı. Ahmet Bey baş köşeye otururken sağında Hayat Hanım solunda ise Demir vardı. Hayat hanımın yanındaki boş yere oturup tabağıma yemek istediğim yemeklerden bolca alıyordum. Her ne kadar zayıf olsam da yemeği çok yerdim bazı görenler yediğim yemeği görünce şaşırır ve sorarlardı. Hergün spor yapmam ve metabolizmamın hızlı çalışması da bünyemi korumamı sağlıyordu.


Tabağımdaki yemeği bitirip kafamı kaldırdığımda üçü de bana şaşkınlıkla bakıyorlardı, onları çok umursamadan doyduğum için masadaki peçete ile elimi sildim."Yemekten sonra biraz konuşalım mı kızım?" Diyen Ahmet Bey'i kafam ile onaylamakla yetinirken gözlerim Hayat Hanım'ı buldu benden memnun olmadığı hâl ve hareketlerinden belli oluyordu.


........


Salonda oturmuş Ahmet Bey'in konuşmaya başlamasını bekliyorduk. Sonunda Ahmet Bey de bu sessizlikten sıkılmış olacak ki lafa girdi. "Kızım bizim Merve ile aramızda hiç bir şekilde baba-kız ilişkisi olmadı Hayat ile de anne-kız ilişkisi olmadı Demir'e zaten ablalık yapmadı kendini yaşlı hissettiği için abla bile dedirtmiyordu. Biz Merve ile yapamadıklarmızı ve yaşayamadıklarımızı seninle yaşamak istiyoruz."


"Anladığım kadarıyla eski kızınız ile aranız pek iyi sayılmazdı ve siz onunla kuramadığınız bağı benimle kurmak istiyorsunuz. Eşiniz ve oğlunuz benden pek memnun gibi görünmüyorlar çoğul eki kullanmanız biraz gereksiz oldu açıkçası. Merve nasıl bir kızdı bilmiyorum ama beni onunla kıyaslayamazsınız her insan farklıdır. Hayat Hanım siz de merak etmeyin çünkü reşit olunca evinizden gideceğim." Dedim açık sözlü halimi kullanarak.


Hayat Hanım ve Demir'in bana şaşkınca baktıklarını fark ediyordum ama gözlerim Ahmet Bey'deydi."Reşit olunca gidecek misin yani." Dedi sesi hafif titrerken sesinin titremesi yutkunmama neden olsa da kararımdan geri dönmezdim. "Bu evden ayrılacak olmam sizinle görüşmeyeceğim anlamına gelmiyor Ahmet Bey ki siz de eşinizin ve oğlunuzun tavırlarını farkındasınızdır, burası her ne kadar sizin eviniz olsa da onların da evi ve ben istenmediğim yerde kalacak kadar düşmedim. Zaman her şeyi belirleyecek Ahmet Bey, bunun başka çözümü yok."


Söylediklerimden sonra kimseden ses çıkmazken salon derin bir sessizliğe gömülmüştü. Ara sıra bana kaçamak bakışlar attıklarını biliyordum ama onları umursamadan önüme bakıyordum. "Müsaadenizle ben yoruldum biraz odaya çıkıyorum." Dedim koltuktan kalkarken Ahmet Bey'e hitaben.


Odama bile diyemiyordum çünkü o bile benim değildi.


Merdivenleri çıkarken duvar kenarlarında aralarında yaş farkı olduğu belli olan bir çok genç erkek resmi ve çocuk resimleri vardı. Büyük ihtimal kuzenler felandı.


Kafama takmadan odamın yolunu tuttum. Kapıdan girip


adımlarımı lavaboya yönlendirip yüzüme soğuk su çarpıp saçlarımı tepeden ev topuzu yaptım.


Yatağa uzanıp bugün yaşadıklarımı düşündüm gerçekten yorucu bir gündü...


Loading...
0%