Yeni Üyelik
68.
Bölüm

2. Özel Bölüm

@sirius_70

Gece Arya Soyer'den:

 

Stresle dudağımı kemirirken bakışlarım kolunu sıkıca belime dolamış ve sabırla beni bekleyen sevgilime kaymıştı.

"Bitanem, korkulacak veya stres yapacak hiçbir şey yok, ben yanındayım. Sen ilk adımı at gerisi gelecek zaten."

"Karan bilmiyorum istemeden de olsa stres oluyorum, resmen hayallerim önümde ama ben ona gitmekten korkuyorum."

"Gel bitanem, o hayallerin gerçekleşmesi için ilk adımı beraber atalım." diyerek beni de belimden iteklerken heyecanla ilk adımımı atmıştım yeni eğitim hayatıma.

Hukuk kazanmıştım ve bugün üniversitenin ilk günüydü ama ben sabahtan beri cesaret edip girememiştim bir türlü bu kapıdan içeriye. Tâ ki Karan gelene kadar.

Abimler yoktu. Furkan abimin dersi geç başlayacak Kaan abimin ise stajı vardı bugün direkt hastaneye geçmişti.

Özel Soyer Hukuk Fakültesi yazan binadan içeriye adımlarken, sınıfımı bulmamda Karan yardımcı olmuştu.

"Ben şimdi derse gidiyorum güzelim, sen dersin bitince bana mesaj at." Diyerek serbest bıraktığım saçlarımı kulağımın arkasına koymuş ardından ise alnıma öpücük kondurarak sınıftan çıkmıştı.

Telefonumda oyalanırken sınıfa giren yaşlı hoca ile oturduğum yerde dikleştim. Hoca kimseye bakmadan bilgisayarını ayarlayarak slaytı geniş duvara yansıtırken kısa sürede dersi anlatmaya başlaması ile hızla defterimi ve kalemimi çıkartarak not almaya başladım.

 

......

 

Üç saattir ders anlatan hocaya bıkkın bir bakış atarak ağrıyan bileğime rağmen yazmaya devam ettim. Ne vardı sanki beş dakika ara verse.

"Çıkabilirsiniz, dersi ilk günden kısa tuttum." Diyerek sınıftan çıkarken şaşkınca arkasından baktım.

Az önce kısa mı demişti o?

 

"Ders yeni bitti, bahçeye çıkıyorum sevgilim.🖤 "

Diyerek Karan'a kısa bir mesaj atıp sınıftan çıkmak üzereyken karşıma dikilen çocuk ile ne var dercesine suratına baktım.

"Tanışamadık, Sinan ben."

"Arya." Diyerek yanından geçerken tuttuğu kolum ile şaşkınca ona baktım.

"Biraz sohbet mı etseydik?" Diyerek gülümserken serseri gibi görünmesine neden olan dövmelerine ve kaşındaki piercinge ufak bir bakış atarak kaşlarımı hayır anlamında kaldırdım.

"Teşekkürler, pek arkadaş canlısı değilimdir."

"Ya amacım arkadaş olmak değilse güzelim?"

"O zaman durum daha da vahim. Hiç bulaşma." Diyerek ilerleyecekken tuttuğu kolumdan daha sıkı tutarak ellerime ufak bir bakış attı.

"Yüzüğün yok, bu da başının boş olduğunu gösteriyor. Biraz takılmaktan zarar gelmez." Diyerek gülerken boş boş yüzüne bakarak göz devirdim.

Çocuk anlamıyordu ne demek istediğimi sanırım.

"Güzelim nerdesin, sabahtan beri seni bekliyorum." Diyerek yanıma gelen Karan kolunu belime dolarken tek hamlede çocuğun kolumdaki elini itmiş ve boynuma ufak bir öpücük kondurarak öfkeli bakışlarını Sinan'a dikmişti.

"Bir sorun var mı güzelim?"

"Hayır bitanem, arkadaş tanışmak istemiş sadece."

"Tanıştıysanız gidelim mi, annem çağırdı."

"Olur, gidelim. Rüzgar'ı da özlemiştim zaten." Diyerek belime doladığı elini ellerim arasına alarak ilerlerken kapıdan çıkmamız ile rahat bir nefes aldım.

"Senin koluna dokunan elini kırmak istiyorum." Diyerek sinirle fısıldayan sevgilimin yanağına ufak bir öpücük kondurarak yürümeye başlarken o da söylenerek arkamdan geliyordu.

 

........

 

Eve geldiğimizde çok vaktimiz olmadığı için Aslı Abla'nın hazırladığı yemeklerini yemiş ve gerekli eşyalarımızı alıp geri çıkmıştık.

"Dersin kaçta bitiyor güzelim?"

"Sadece bir dersim kaldı oda en fazla iki üç saat felan sürer sanırım, emin değilim. Senin?"

"Benimde iki dersim var ama, hocalar genelde kısa tuttuğu için büyük ihtimalle seninkiyle beraber biter dersim. Çıkışta beraber çıkarız." Derken geri kalan yolculuk sessizlik içinde geçmişti.

 

......

 

Dersten çıkarken sıkıntıyla ofladım, çok sıkılmıştım.

Telefonumu kontrol ederken hiçbir bildirim olmaması ile Karan'ın hâlâ derste olduğunu düşünerek bahçeye ilerlerken boşta ki bir banka oturarak etrafı izlemeye başladım.

Herkes kendi işiyle meşgul, kendi hayatının telaşındaydı.

Gözlerimi tek tek insanlarda gezdirirken ileride arkadaşlarıyla oturmuş dikkatle beni izleyen sevgilim ile gülerek ayağa kalktım.

O da arkadaşlarına bir şeyler söyleyip yanıma gelirken, sıkıca belime sarılarak beni arabaya yönlendirmişti.

"Çok uykum var " diyerek mırıldanırken bakışlarımı yorgun yüzüne çevirdim.

"Gece uyumadın mı?" Diyerek merakla yüzüne bakarken bakışları kısa bir ân beni buldu.

"Yetiştirmem gereken ödevler vardı, çok geç yattım." Diyerek mırıldanırken elimi öne doğru uzattım.

"Ver anahtarı da arabayı ben kullanayım, sen biraz dinlen."

"Valla hiç hayır diyemem güzelim." Diyerek anahtarı çıkarmış ve elime uzatmıştı.

"Bizim hep gittiğimiz yeşillik alana sürsene." Diyerek oturduğu yerde mırıldanırken bir şey demeden sessizce arabayı çalıştırarak her zamanki mekanımıza sürdüm arabayı.

Karan uyumamak için direnirken duran araba ile oturduğu yerde dikleşti. Bir şey demeden inerken, bende kontağı kapatarak inerek bagajda bir şeyler arayan sevgilimi izlemeye başladım.

Kısa süre içinde elindeki örtüyle yanıma gelirken şaşkınca örtüyü yere serişini izledim.

"Gel yanıma güzelim, kokunla uyumak istiyorum." diyerek örtüye otururken bende yanına adımlayarak oturdum.

Sessizce örtüye uzanırken Karan da daralmış olmalı ki siyah gömleğinin bir kaç düğmesini açarak yanıma uzanmış ardından ise başını boynuma gömerek kolunu sıkıca belime dolamıştı.

Sessizce saçlarını okşarken kısa süre içinde uyuyakalması ile bende derin bir nefes alarak güvenli kollarda olmanın huzuruyla kendimi uykuya bıraktım.

 

......

 

Boynuma çarpan nefes ile gözlerim aralanırken göz göze geldiğim sevgilim ile gülümsedim.

"Uyanmışsın bitanem?"

"Uyandım ama yerim çok rahat olunca kalkmadım güzelim." Diyerek boynuma daha da sokulurken kollarımı sıkıca omuzlarına sararak bende başımı onun saçlarına gömdüm.

"Güzelim. Ben bu işlerinden pek anlamıyorum ama tek anladığım nokta şu ki seni kimseye kaptırmadan kendime saklamak, ömür boyu eşim yapmak istiyorum. Evlenmek için henüz çok erken biliyorum ama etrafında erkek sinek bile dolaşırken seni deli gibi kıskanıyorum. Şimdilik ailelerimize aramızda kısa bir söz yapsak. Sen parmağında benim yüzüğümü, bende senin yüzüğünü taşısam. Bir ömre söz versek olur mu? Düğün söz verdiğim gibi dört yıl sonra olacak bitanem, ben sadece birbirimizin mührü olalım istiyorum. Benim mührüm olur musun? Sadece sana açılan bir mühür."

"Aslında bir ân kumsalda yemek yerken veya bir konferansın ortasında sürpriz bir evlenme teklifi yapacağını düşünerek korkmuştum." Diyerek gülerken derin bir nefes alarak sözüme devam ettim.

"Benim bir yıl öncesine kadar hayattan tek beklentim ölmekti. Ben o kadar yorulmuştum, o kadar umutsuzdum ki sonra birden her şey tepetaklak oldu ve hayatıma ailem girdi. Sen girdin. Benim hayattan beklentim çok değişmedi. Öyle şaşalı bir hayat istemedim hiçbir zaman. Âni şeyleri sevmedim. Ben senden asla büyük bir teklif beklemiyordum ki tam da düşündüğüm gibi beni anlayan harika bir adamsın. Teklifini kabul ediyorum sevgilim, sonsuza kadar mührün bana, mührüm sana ait olsin. Bir ömür mutlu yaşayalım istiyorum."

"Hemen eve gidip evdekilere haber edelim o zaman. Hemen söz yapalım." Diyerek beni kaldırırken şaşkınca kendimi arabanın ön koltuğunda bulmuştum.

Karan elimi elleri arasına almış vitesi hareket ettirirken bu hâline gülerek yolu izlemeye koyuldum.

 

......

 

Sonunda eve gelmemiz ile Karan elimden tutup bizim eve ilerlerken yüzündeki ciddiyetten ötürü hiçbir şey anlamıyordum.

Kapının önünde durması ile ona bakarken. "Sen gir bitanem, bende annemlerle bu konuyu konuşayım." Diyerek yanağımı öpmüş ve kendi evlerine adımlamaya başlamıştı.

Şaşkınca bir süre arkasından bakıp evin kapısını çalarken, koşma seslerinin ardından takım elbiseli bir şekilde Demir kapıyı açmıştı.

"Abla koş, bu gece ortaklarla yemek yiyecekmişiz, babam zorla hepimize takım elbise giydirdi. Senin elbiseni de odana bırakmış. Yarım saatin var sadece." Diyerek beni odama doğru iteklerken acele ile hareket etmesiyle benimde bedenimi telaş dalgası kaplamış ve hızlıca yukarıya çıkarak kıyafetlerimden kurtularak kısa bir duş almış ve kılıftaki elbiseyi çıkararak bakarken hoşuma gitmişti ama biraz abartı gibi gelmişti.

Herkes istediğini hayal edebilir, elbiseyi çok acele seçmek zorunda kaldım. Kafanıza göre hayal edin bebeklerim...

Sorgulamadan elbiseyi giyerek görünen birkaç yarama fondöten sürerken elbiseme uygun topuklumu giydim ve sade bir makyaj yaparak, elbiseye uygun renkte kırmızı bir ruj sürmüştüm.

Kırmızı askılı uzun bir elbiseydi, hafif göğüs dekoltesi vardı. Uzun bir yırtmacı vardı. (Elbise medyada mevcut:)

Hayat hanımın verdiği elbisenin sırtı çok açık olduğu ve eve o zamanlar ilk geldiğim için makyaj malzemem olmadığından giymeyi reddetmiştim ama şimdi babamı kırmak istememiştim.

Aynada son kez kendimi süzüp aşağıya inerken topuklu ayakkabımın sesi ile babamın bakışları beni bulmuştu.

Dolu gözleri ile kolları arasına aldığı bedenim kısa bir an kasılırken bunu umursamadan sıkıca bende ona sarıldım.

"Çok güzel olmuşsun meleğim."

"Baba, sence de biraz abartı değil mi?" Diyerek ona bakarken yüzündeki gülümseme ile çalan kapıyı açmam için başıyla işaret verdi.

Sessizce kapıyı açarken karşımdaki Çağdaş ailesi ile şaşkınca onlara baktım, onlarda mı yemeğe gideceklerdi bizimle.

Hepsi selam vererek içeri geçerken, elinde çiçek ve çikolata ile beni izleyen sevgilimle göz göze geldim. "Bitanem babanları çok zor ikna ettim, lütfen bana kızma. Elbiseni ben seçtim bu arada, çok yakışmış." Diyerek çiçeği kucağıma bırakarak koşar adım içeri girmiştim.

"Hadi bebeğim şoktan çık da onları mutfağa bırak." Diyen Kaan abimi onaylayarak koşar adım mutfağa girip eşyaları masaya bıraktım.

Elbiseme son kez çeki düzen vererek salona girerken göz göze geldiğim Selim Abi yüzündeki tebessümle bana göz kırpmış ve babamlar ile sohbetine geri dönmüştü.

"Kızım herkese bir kahve yap bakalım." Diyen babam ilk defa Semih amcanın karşısında ciddi bir şekilde dururken bu hallerine tebessüm ederek mutfağa döndüm.

Her filmde ya da kitapta söz gününde gelinin yanında ya kız arkadaşları ya da kuzenleri oluyordu ama ben tek yapıyordum.

Burukça gülümseyerek kahveyi ayarlarken mutfağa giren Furkan, Toprak ve Poyraz abim ile bakışlarım onları buldu.

Toprak abim arkamdan sıkıca belime sarılarak başını boynuma gömerken diğer abimler iki yanıma geçmiş sessizce bekliyordu.

"Küçük meleğim benim." Diyen Toprak abim boynuma öpücük kondururken gülerek elinden kurtulmaya çalıştım. "Abi yaa, bıraksana kahve taşacak şimdi." Diyerek kolları arasından çıkarken taşmak üzere olan kahvenin altını son dakika kapatarak önceden hazırladığım bardaklara dökmeye başladım.

Poyraz abim dolaptan aldığı süslü tepsiyi de tezgaha bırakırken burun kıvırarak. "Bu da damat tepsisi." Diyerek baharatlığa yönelmişti.

Gülerek damat bardağına da kahve doldururken abim içine bulduğu tüm baharatları atıyordu. "Toz biber az oldu abim, bir çay kaşığı daha at sen." Diyen Toprak abim ile şaşkınca onlara bakarken beni umursamadan kahveyi içilmeyecek hâle getirmişlerdi.

"Yeter bu kadar, damadı sözünde mi öldüreceksiniz abi yaa." Diyerek mızmızlanmamı umursamadan kahve yanına koyulan su bardağının yarısına elma sirkesi koymuşlardı.

"Hadi abim konuşma da bardakları getir." Diyerek içeri geçen abimler ile oflayarak ilk önce büyük tepsiyi alarak salona geçtim.

Herkese sırayla kahvesini verdikten sonra tezgahtaki damat tepsinini alarak tekrar salona girerken yüzündeki tebessüm ile bana bakan sevgilime üzülerek önüne tepsiyi bıraktım.

En azından ölmeden önce son kez güldüğünü görmüştüm.

Yanındaki sandalyeye oturarak dikkatle onu izlerken abimler Karan'a bakıp sırıtıyordu.

"Eline sağlık bitanem." Diyerek sessizce fısıldayan sevgilime yapmacık bir gülücük sunarken elindeki kahveyi tek dikişte içmesi ile dikkatle yüzünü izlemeye başladım.

Yüz hatları kasılırken eline aldığı kahve suyu ile bakışlarımı kaçırdım.

Ne vardı sanki suya bir şey katmasalardı.

"Hayatım öldürmek için düğünü bekleseydin bari."

"Karan valla abimler zorla kattılar, engel olmaya çalıştım ama olmadı." Diyerek kendimi savunurken öfkeyle abimlere kısa bir bakış atarak bana döndü.

"Şunların gülüşüne bak, şerefsizler." Diyerek sinirle söylenirken gülerek salondaki sohbete verdim kendimi.

"Sebebi ziyaretimiz belli dostum. Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızın Arya'yı oğlum Karan'a istiyorum."

Babamın bakışları beni bulurken yüzündeki tebessümle göz kırparak tekrar Semih amcaya dönmüştü.

"Gençler birbirini sevmiş, bize de arkalarında durmak düşer. Verdim gitti." Diyerek ayaklanırken bende heyecanla ayaklandım.

Demir elinde söz tepsisiyle gelirken söylenmeyi de ihmal etmiyordu.

"Baba neden bir kız çocuk daha yapmadınız ki, söz tepsisini kızın kız kardeşi tutar, ama şu an bu tepsiyi ben tutuyorum."

"İstemiyorsan ben tutabilirim ablamın tepsisini Demir." Diyen Kuzey ile Demir hızla reddederken yanıma gelmişti.

Babam yüzükleri takarken, Semih Amca ise dua eşliğinde kesmişti. "Hayırlı uğurlu olsun, Allah tamamına erdirsin." Derken herkes kısaca "Amin." Demişti.

Büyüklerin elini öperken, abimler ile sıkıca sarılarak tekrar yerlerimize geçiyorduk ki Aslı abla heyecanla.

"Fotoğraf çekinelim hadi." Diyerek bizi süslenip yazılar asılmış duvarın önüne getirdi.

Aliecek bir kaç poz çekilirken, babamlar yerine geçmiş abimler Aslı abla ve Karanla ben kalmıştım.

"Şimdi gelin damat kalsın siz çekilin bakıyım gençler." Diyerek abimleri de kovarken abimler sinirle Karan'a bakıp babamların yanına geçmişlerdi.

"Şimdi Arya sen biraz yan dön, Karan sende yüzük takılan elini Arya'nın beline dola oğlum. Evet güzel, şimdi kameraya bakın " diyerek bizi çekerken birkaç tane daha poz vermiştik.

 

......

 

Sonunda Aslı abla bizi rahat bırakırken derin bir nefes alarak Karan ile ayrılmıştık. Tüm pozları Aslı abla ayarlamıştı ve bizi sürekli yakınlaştırmıştı.

Kaçar adım babamların yanına giderken boş bir koltuğa oturarak babamların anlattıkları eski anılarını dinlemeye başladım sessizce.

Hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum...

Çok mutluydum.

Umarım ailem ve sevdiğimle bir ömür sürerdi bu mutluluk...

 

 

Karan Pusat Çağdaş'tan:

Arya uyuyakalırken hızla yanından kalkarak telefonumu çıkardım.

Ahmet amcayı ararken sessizce açmasını beklemeye başladım.

"Karan, hayırdır oğlum?"

"Amca ben sana bir şey diyecektim aslında. Okulda bir kaç serseri Arya'ya yaklaşmaya çalışıyor, ben senden bir şey rica edecektim."

"Şerefsizler, söyle oğlum dinliyorum."

"Amca kendi aramızda bir söz kessek, düğün hemen olmayacak zaten en erken dört yıl sonra olacak, okul bitince. Sadece Arya'ya yaklaşmasınlar, ve bu işe bir isim koyalım diye istiyorum.

Uzun bir konuşmanın ardından Ahmet amcayı ikna etmenin verdiği sevinçle, uyuyan sevgilimin yanına tekrar uzanarak kokusuyla birlikte huzurla uyumaya başladım.

 

Loading...
0%