@sirius_70
|
Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen😇
Gece Arya Soyer'den;
Kapıda beni izleyen insanlara şaşkınca bakarken, Ayaz beni sırtımdan iterek evin kapısına doğru sürüklemeye başladı.
Babam herkesi içeri girmesi konusunda uyararak, yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
Birkaç gündür Hayat Hanım ile ikisi yoktu ve ben nerede olduklarını bilmiyordum.
"Kızım deden rahatsızlandığı için memlekete gitmemiz gerekti, âniden çıktık sen de uyuyordun haber veremedik kusura bakma meleğim." diyen babam ile derin bu nefes aldım.
"Önemli değil, geçmiş olsun bu arada." diyerek ayrıldım.
"Amcanlar dedeni bir de buradaki doktorlara göstermek istediler, gelmişken de yeğenimizle tanışalım diyerek cümbür cemaat geldiler işte."
"Sorun değil, erkenden tanışmak hepimiz için en iyisi. Iıı... şey misafirlerimizi daha fazla bekletmesek mi?" diyerek gözlerimi Ayaz ve Ahmet beyde gezdirdim. Bu sırada da iyice dengesizleştiğimi fark ettim, adama ne diyeceğimi şaşırmıştım iyice bir baba bir Ahmet diye diye aklımı kaçıracaktım.
*******
İçeri geçmemiz ile tüm salonun dolmuş olduğunu gördüm, babam yanımda durmuş belime sıkıca sarılmış bir şekilde bana destek olurken derin bir nefes alarak herkesi tanıtmaya başladı. "Babam Mehmet Asım Soyer ve annem Zelal Soyer." diyerek iki yaşlı çifti gösterdi. İkisinin yüzünde de memnun olmayan bir ifade oluşurken onları takmadan devam etmesi için babama döndüm.
"Büyük Abim Mustafa eşi Dilan, normalde üç çocukları var bir kız iki oğlan ama kızları evlendiği için sadece oğlu Azat ve Asım burda, Azat Abin 32 Asım ise 15 yaşında." diyerek kulağıma eğildi. Kısık sesle "Normalde Azat evliydi ama eşi ile boşandılar bir daha da evlilik işleri ile uğraşmadı." Diyerek tekrar önüne döndü. Mustafa Amca, Dilan yenge ve Asım baş selamı verip gülümsemek ile yetinirken Azat Abi de baş selamı vererek tekrar önüne döndü. Ciddi ifadesi ile elindeki telefona bakarken babamın konuşması ile tekrar ona odaklandım.
"İkinci abim Yusuf ve eşi Bedriye üç çocukları var Devran Abin 23 yaşında, Egehan ise 18 yaşında normalde birde kızları Melis var ama o okulundan dolayı gelemedi."
"Sonra ben geliyorum, benden sonra da bir küçüğüm olan Mehmet geliyor o da 35 yaşında eşi Dilber ve 9 yaşında bir oğlu var Kerem" diyerek tamamladı.
Kulağıma eğilerek;
"Normalde bir de halan vardı benim bir büyüğüm olan ama miras kavgası çıkararak ailemiz ile çok büyük bir kavga sonucu bağını kopardı. Ama büyük oğlu ile konuşuyoruz Salih, hastanede testleri yapan doktor. Benim ailem bu kadar işte güzelim." diyerek beni önüne çekti ve kollarını arkadan karnıma sardı. Herkes dikkatle beni izlerken Babaanne ve dede dışındaki kimse soğuk ya da nefretle bakmıyordu.
Biz öylece birbirimize bakarken, görevlinin yemek hazır demesi ile ayağa kalktık. Büyükler bizim normalde yemek yediğimiz masada yerken bize de salona ayriyeten masa kurulmuştu. Tüm çocuklar tek tek masaya yerleşirken, bir tarafımda Azat abi bir tarafımda Toprak abim vardı.
Hepimiz yemeğe başlamak için Azat abiyi beklerken 'afiyet olsun' demesiyle yemeğe başladık. Toprak Abim tabağıma değişik değişik yemekler koyarken, ben de bazılarının ismini bile bilmediğim yemeklere bakıyordum şaşkınca. "Abii ben bunların isimlerini bilmiyorum ki yaa." diyerek ona bakarken masadan yükselen gülüş sesleri ile şaşkınca gözlerimi etrafta gezdirdim, sanırım masa sessiz olduğu için herkes sesimi duymuştu. Utançla başımı tabağımdan kaldırmadan yemekleri incelemeye başladım.
"Meleğim bu incasiye kuru siyah erikle yapılan yemek, kuşbaşı etlerle harika bir tat ortaya çıkarıyor. Tadına bak beğenmezsen annem başka bir şey hazırlatır sana. Sonra bu kaburga dolması Kaburgaların içi dolmalık fıstık, kuzu ciğeri, kuş üzümü ve pirinçle dolduruluyor. Fırında yavaşça pişen kaburga etleri, iç pilavla birleşince bu muhteşem lezzet ortaya çıkıyor." diyerek bu sefer börek şeklindeki şeyi gösterdi.
"Mardin’in meşhur kapalı lahmacunu olarak da bilinen sembusek. Kıyma, soğan ve baharatla yapılan harcın sürüldüğü hamur, diğer lahmacunlardan farklı olarak üstü kapalı şekilde yapılıyor. Ben en çok bunu seviyorum güzelim sana da denemeni öneririm. Ve son olarak ayran çorbası. Tabii tatlıyı da unutmamak lazım Harire tatlısı bir nevi Mardin’e özgü bir puding." diyerek tabağıma koyduğu şeyleri tek tek saymıştı.
Yemeklerden ufak ufak alıp tadına bakarken hepsi benim tepkimi bekliyordu.
Hafif tebessüm etmem ile herkes tabağına dönerken, ben de tadını sevdiğim yemekleri yemeye başladım.
Görevlinin tatlıları getirmesi ile herkes alırken, ben de istemeye istemeye aldım. Tatlı şeyleri sevmiyordum, bana geçmişi hatırlatıyordu.
Gözlerimiz Ayaz ile kesişirken gözlerim ile tatlıyı işaret ederek 'tadı nasıl?' diyerek ağzımı oynattım. Aramızda Poyraz Abim oturuyordu. Ayaz abimin üzerinden eğilerek "Bilmiyorum ikiz, Mardin'e özel başka bir tatlı vardı normalde her zaman onu yerdim ama bu sefer bu tatlıyı yapmışlar. Ben de ilk defa yiyeceğim." diyerek önüne döndü.
Tatlılara başlamadan önce gelen hizmetli tatlıları salonda çay ile birlikte yiyeceğimizi sağ doğrusu büyüklerin öyle istediğini söyledi. Herkes masadan kalkarken elini yıkayan salona geçiyordu. Ayaz ile ben de elimizi yıkayarak salona geçerken gençlerin terasta toplandığını söyleyen babam ile biz de yukarıya çıktık.
Yukarıdan gelen konuşma sesleri ile yanlarına geçerek boş yerlere oturduk, ben yine Toprak abim ile Azat abi arasındayken diğerleri de koltuklara dağılmışlardı. Herkes birbirine soru sorarak tanımaya çalışırken Asım'ın sesi ile ona döndük "Vallaha Arya abla ne yalan söyleyeyim çok güzelsin, acaba sevgilin var mı?" diyerek bana bakmaya başladı.
Herkesin dikkati benim üzerime çekilirken, başımı olumsuz anlamda salladım "Yani pek o işlere bakmıyorum ben, boş işler onlar." demem ile yanımda oturan Toprak abim derin bir nefes aldı. "Doğru, ama şimdi bu güzellikle herkes senin başına bela olur, biz seninle takılalım hem ben seninle takılırım hiç dışarıdan birine bakma sen." demesi ile Furkan Abim ensesine tokat attı "Kardeşime mi yürüyorsun sen Asım, sofrada yürek de yoktu ama ne yediysen dokundu herhalde kuzen." diyerek sinirle tıslamıştı.
"Asım bir daha ablama abla dersen kuzenim demem öldürürüm seni." diyen Demir ile şaşkın bakışlarım onu bulurken o hiç istifini bozmadan Asım'a bakıyordu.
Asım duydukları karşısında sevinçle ayağa fırlayarak oturduğum koltuğun arkasına geçerek, arkamdan sıkıca boynuma sarıldı. "Sen iste yeterki Demirciğim biz Aryacığım ile güzelce anlaşırız."
Abimler sinirle Asım'a bakarken, onları umursamadan boynuma ufak bir öpücük kondurdu. Ben tikimden dolayı gülerken diğerleri sinirden kıpkırmızı kesilmişti. "Yalnız Arya'cım parfümünün ya da şampuanının markası ne? Efsane korkuyorsun."
Ben şaşkınca olan biteni izlerken Toprak abim arkama doğru uzanarak Asım'a çok sert olmayacak şekilde tokat atmıştı. "Asım sinir etme beni abicim, uzak dur Arya ABLANDAN." diyerek Asım'ı geri yerine doğru iteklemişti.
Sohbet güle oynaya devam ederken görevlinin getirdiği tatlılar ve çay ile kısa bir süreliğine konuşmaya ara vermiştik. Her ne kadar istemesem de ayıp olacak düşüncesi ile tatlıdan bir kaç kaşık aldım. Toprak Abim'in zoru ile elimdeki büyük tabağı bitirerek şekersiz çayımı içmeye başladım.
Acayip derecede kaşınan boğazımı deli gibi kaşırken, Toprak Abim'in elimden tutması ile ona baktım. "Meleğim kaşıma artık boğazın kıpkırmızı oldu." diyerek elimi elleri arasına hapsetmişti.
Bir süre sonra nefes alamamam ile zorla öksürmeye başlarken ilgi odağı olmuştum. Sanki boğazım şişmiş de nefes borum tıkanmış gibiydi. Nefes almaya çalışmam daha da nefessiz kalmamı sağlarken, bir anda Ayaz da delicesine öksürmeye başladı yüzü kıpkırmızı olmuş bir şekilde bir eli boğazında öksürürken bazı kuzenler ve Poyraz ile Kaan da onun yanına gitmişti. Asım koşarak salona giderken kısa süre sonra tüm sülale terasa toplanmıştı.
Hayat Hanım hızla Ayaz'ın yanına diz çökerken, babam da yanıma diz çöktü, yüzümü elleri arasına alırken üzerimdeki gömleği çıkardı. Derin nefes almam için yardımcı olmaya çalışması hiçbir sonuç vermezken gözlerim geriye doğru kaymaya başladı.
Aynı anda iki çığlık koptu bir evde.
-Oğlum, Ayaz'ımm...
-Kızım, Gece'mm...
|
0% |