Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@sirius_70

Ahmet Soyer'den;

 

 

Gözlerimden akan yaşlara engel olamazken ailem için güçlü kalmaya çalışarak son kez yüzüme şu çarptım ve adımlarımı ikizlerin yattığı odaya çevirdim.

 

 

Odanın kapısına gelmem ile derin bir nefes alarak içeri girdim.

 

 

Arya ve Ayaz hastane elbiselerini çıkartmış üzerlerine gündelik kıyafetlerinden giymiş sessiz bir şekilde Toprak'ın gelmesini bekliyorlardı büyük ihtimal.

 

 

*****

 

 

Odadaki gergin sessizlikten sonra içeriye Toprak'ın girmesi ve çıkış işlemlerini hallettiğini söylemesi ile herkes ayaklanmıştı. Poyraz ile Hayat Ayaz'ın koluna girmiş destek olurlarken Arya'ya bakmadan çıkmışlardı.

 

 

Toprak ve Furkan tam Arya'ya doğru ilerlerken kızımı kimseye bırakmamak için kucağıma aldım.

 

 

Arya şaşkınca bana bakarken alnına bir öpücük kondurarak odadan dışarıya çıktım.

 

 

Furkan ve Toprak homurdanırken bu hallerine gülerek Gece'mi kendime daha çok çektim.

 

 

Kapıda bekleyen arabalara ilerlerken bahçedeki Azat çekti dikkatimi. Onun da bakışları bizi bulurken yanımıza doğru adımladı. "İçeri girmedim kalabalık olmayalım diye küçükler nasılmış, ne olmuş birdenbire?" diyerek bakışlarını kucağımda başı göğsümde uzanan kızıma çevirdi. Arya da Azat'a bakarken sessizliği bozmak için konuştum.

 

 

"Tatlıda tarçın vardı ona alerjileri varmış ikizlerin. Midelerini yıkadılar şimdi eve geçiyoruz. Sen de gel saat geç oldu."

 

 

"Yok amca babamlar bekler şimdi, geçmiş olsun size de." diyerek arabasına ilerlemeye başladı.

 

 

Ben de Toprak'ın kapısını açmış bizim binmemizi beklediği arabaya ilerleyerek arka koltuğa oturdum.

 

 

*****

 

 

Omzuma koyulan baş ile bakışlarım Arya'yı buldu. Yorgunluktan uyuyakalmıştı güzeller güzeli meleğim.

 

 

Böyle yatarsa boynunun tutulacağını bildiğim için daha rahat etmesi adına başını dizlerime koyarak ayaklarını diğer tarafa uzatmasını sağladım, elim benden bağımsız saçlarına giderken ufak ufak okşamaya başladım tıpkı benim saçlarım gibi siyah olan saçlarını.

 

 

Doktorun dediklerinden sonra daha çok içime saklamak istiyordum onu.

 

 

Bu işi daha fazla geciktirmeden konuşup işin aslını öğrenecektim Arya'dan. Eğer gerçekten geçmişte şiddete dair bir olay yaşandıysa direk dava açıp o adamı bitirecektim. Hapislerde süründürüp kızımın canını yaktığı her saniye için ayrı hesap verdirtecektim.

 

 

Bunu yapmam her ne kadar kızımın canının yandığı ve vücudundaki kalıcı izler bıraktığı gerçeğini değiştirmese de, o adamın bir bedel ödemesi gerekiyordu ve ben bu bedeli elimden geldiği kadar ağırlaştıracaktım.

 

 

Kızıma bunu yapanlara tek tek hesap sorup acı çekmelerini sağlayacaktım.

 

 

******

 

 

Arabanın durması ile dalgın bakışlarım Arya'nın gözlerinden çekilirken, hangi ara eve geldiğimizi sorguluyordum kafamda.

 

 

Toprak'ın kapıyı açması ile uyuyan kızımı uyandırmamak için dikkatle kucağıma aldım. Uyanacak gibi olsada yürümeye başladığım ân başını omzuma yaslayarak tekrar uyumaya başladı.

 

 

Toprak'ın kapıyı çalması sonucu görevliler tarafından açılan kapı ile Arya'yı kaza yaptığı zaman yatırdığımız odaya götürerek yatağına bıraktım. Direk arkasına dönüp uyumaya devan ederken soğuktan üşümemesi için üzerine bıraktığım hırkayı aldım. Gözüm hafif sıyrılmış tişörtüne takılırken izlere bakmak ile bakmamak arasında gidip geliyordum.

 

 

Beynim bu düşünceye ne kadar itiraz etse de kalbim 'o senin kızın onun geçmişini bilmeye hakkın var, en azından babası olarak.' diyordu.

 

 

Titreyen ellerime lanetler ederek yavaşça oturdum yatağın başucuna, önce yastığa dağılan saçlarına gitti elim. Yavaş yavaş okşamaya başladım. Ben daha kızımın saçına dokunmaya korkarken üvey babası olacak o adamın yaptıklarına aklım ermiyordu.

 

 

Bir insan neden yapardı ki böyle bir şeyi?

 

Nasıl kıyardı kimseye zararı olmayan küçük bir meleğe?

 

 

İnsanlar bazen gerçekten de acımasız oluyordu. Kadına şiddet günümüzde iyice artmış üstüne üstelik çocukları da bu iğrenç olaya dahil edecek adam olma şerefine bile erişemeyen şerefsizler vardı şu koca dünyada.

 

 

İnsan hiç kendi cinsindeki kişilerden utanır mıydı?

 

Ben utanıyordum, yoldan geçen herhangi bir kadın veya çocuk bana korku ile baktığı zaman ben kendimden de kendi cinsimden de utanıyordum.

 

 

Daha fazla bunları düşünmeyerek kızımın saçındaki elimi yavaşça sırtına doğru götürdüm.

 

 

Sırf ondan izinsiz sırtına bakacağım için çok utanıyordum ama bunu şimdi yapmazsam başka zamanda asla yapamazdım. Ve eminim ki Arya da bu izleri bize gösterme taraftarı değildi.

 

 

Titrek bir nefes alarak yavaşça hafif sıyrılmış olan beyaz tişörtü yukarıya doğru sıyırdım. Hafif izler ortaya çıkarken gözümden düşen yaşlar ile birlikte tişörtü biraz daha yukarı kaldırdım. Boşluk kalmayacak şekilde sıralanmış uzun yara izlerine baktım bir süre. Bazıları kemer izleriydi, bazıları ise yanık.

 

 

Ben bakarken hissetmiştim acısını peki benim küçük meleğim nasıl dayanmıştı bunca acıya. İçimden feryat isteği geçerken derin nefesler alarak kendimi susmaya zorladım. Ama sadece şimdilik susuyordum, o üvey müsveddesinin en ağır ceza almasını sağlayacaktım. Hapislerde süründürecektim onu.

 

 

Eğer kızımı bulmadan önce o adam ile karşılaşsaydım işi polise bırakmaz kendi ellerim ile öldürürdüm o herifi. Ama kızım vardı şimdi.

 

 

Bu dünyada onu yanlız bırakarak parmaklıklar ardına girersem kırılırdı bana.

 

 

Daha biz kızımla kocaman bir dünya kurup mutlu olacaktık, yaşayamadığımız yılların acısını çıkartacaktık. Onu bu dünyada tek başına bırakamazdım henüz daha yeni bulmuşken.

 

   

 

Daha fazla bakarsam o adam demeye utandığım herifin evini basacağımı bildiğim için Arya'nın tişörtünü indirerek yavaşça yatağın kenarına uzandım.

 

 

Burnuma dolan kızımın kokusu ile, gözlerim yaşarırken yıllar sonra kızımın kokusunu çektiğim gerçeği yüzüme çarpmıştı.

 

 

Beni kızımdan ayıranlar her kimse tek tek bedelini ödeyeceklerdi. Hem de en ağır şekilde.

 

 

Burnuma dolan eşsiz koku ile mayışırken gözlerim kapanmaya başladı yavaş yavaş.

 

 

Sanırım bu ömrüm boyunca uyuduğum en huzurlu uykuydu...

 

 

*******

 

 

Hafif hareketler ile gözlerimi açtığımda, siyah saçlar girdi görüş açıma.

 

 

Anlaşılan tek huzurlu uyuyan kişi ben değildim, Arya başını göğsüme yaslamış kollarını sıkıca belime dolamıştı. Ben de burnumu onun saçlarını gömmüş ellerimi sıkıca beline dolamıştım.

 

 

Bu halimiz çok değişik geliyordu bana. Merve değil yanında yatırmak saçını bile okşamama izin vermezken şimdi kızımla bu hâlimiz istemsizce tuhafıma gidiyordu.

 

 

Yavaşça Arya'yı uyandırmamaya dikkat ederek yanından kalktım. Ayaz'a da bakmam gerekiyordu.

 

 

Hayat hastanede kısaca çocuğuna ilgi gösterisi yapan anne rolünden çıkmış ve elindeki pahalı kıyafetlerin olduğu katologdan bir şeylere bakıyordu kesinlikle. Her zaman bunu yaptığı için artık alışmıştık onun bu hareketlerine.

 

 

Odanın kapısını yavaşça açıp dışarı çıktım. Geri kapıyı yavaşça kapatarak hemen koridorun sonundaki odaya adımladım. Kapısını tıklatarak içeriye girdiğimde Ayaz ıslak olduğu belli olan saçları ile yatakta yatıyordu.

 

 

Düzensiz nefeslerinden uyumadığı belli olurken yanına adımlayarak yatağın ucuna oturdum. Alnına öpücük konudurken gözlerini açarak yüzündeki buruk tebessüm ile bana bakmaya başladı. "Nasıl oldun aslanım, daha iyi misin?" Diyerek ıslak saçlarını okşadım.

 

 

"İyiyim baba sadece biraz yorgun ve hâlsiz hissediyorum kendimi." Başımla onu onaylarken ayağa kalkarak odasında bulunan lavaboya gittim. Karıştırdığım dolaplardan bulduğum saç kurutma makinesini ve tarağı alarak tekrardan odaya döndüm.

 

 

Ayaz elimdekilere bakarak buruk bir tebessüm etmiş, ve yatakta oturur pozisyona geçerken yatağın yanındaki prize fişi takarak kurutma makinesini çalıştırdım.

 

 

Ellerim Ayaz'ın ıslak saçlarında gezerken kısa oldukları için çabucak kuruyan saçlara tarakla bir güzel şekil vererek taradım.

 

 

Ayaz iyice mayışırken yatağa yatmasını sağlayarak üzerini örttüm. Lavabodan getirdiğim malzemeleri tekrar yerlerine yerleştirerek tekrar oğlumun yanına geldim. Alnına uzun bir öpücük konudururken saçlarını son bir kez daha okşayarak odadan çıktım.

 

 

Su içmek için mutfağa inerken salondan gelen ses ile adımlarımı oraya çevirdim. Hayat telefon ile konuşuyordu.

 

 

"İyiyim annecim sen nasılsın?"

 

 

"......"

 

 

"Evet anne bulduk kızımızı, baba tarafı ile çoktan tanıştı yarın mutlaka gelin sizinle de tanışsın."

 

 

"......"

 

 

"Yarın görüşürüz anneciğim." Diyerek telefonu kapatırken yanına adımladım.

 

 

"Hayat keşke birkaç gün sonra gelseydi annenler, ikizler zaten alerjiden sonra iyice yorgun düştüler, birde tanışma faslında daha çok yorulurlar. Ara anneni birkaç gün ertele tanışmayı, lütfen." Diyerek gözlerine bakmaya başladım. Şu an yaptığı düşüncesizlikten başka bir şey değildi.

 

 

"Beni ilgilendirmiyor Ahmet senin ailen ile tanıştı neden benim ailem ile tanışmasın?"

 

 

"Benim ailem ile tanıştığında alerjik bir reaksiyon geçirip yorgun düşmemişti çünkü, şuan kızımız hasta farkındasın değil mi?"

 

 

"Beni ilgilendirmez hasta olması, yarın benim ailem ile tanışmak zorunda." Diyerek salondan çıkarken öfkeli gözler ile arkasından bakıyordum.

 

 

Düşüncesizin önde gideniydi.

 

 

Ben buydum işte, bir ömür boyu çocuklarına hem annelik hem babalık yapmaya çalışan adamdım.

 

 

 

Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen😇

 

 

 

 

 

Loading...
0%