Yeni Üyelik
26.
Bölüm

26. Bölüm

@sirius_70

Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇


Gece Arya Soyer'den;


"Evet Arya'cım seni ailem ile tanıştırayım canım."


Demesi ile derin bir nefes aldım işte şimdi başlıyorduk...


"Annem Bahar, babam Fahri, ablam Ayşegül, eşi Ramazan enişte, çocukları Ceylin, Ali ve Burak." diyerek ilk üyeleri tanıttı. "Bahar Hanım yüzündeki kibirli ifadesi ile bana bakarken, Fahri Bey onun aksine kibirli veya nefretle değil boş boş bakıyordu bu da bir şeydir en azından.


Ayşegül Hanım ve Ceylin tıpkı Bahar hanım gibi bakarlarken, Ramazan enişte, Ali ve Burak baş delamı vermişlerdi kısaca.


" Abim Malik, eşi Melek, kızları Hayriye, Gülsüm ve oğulları Kaan, kemal ve Aras."


Malik Bey ve Melek Hanım gülümsemekle yetinirken çocukları Bahar Hanım'ın jünyırlarıydı resmen. Hepsinin gözündeki nefretle umursamazca omuz silkerken Hayat Hanım'a baktım devam etmesi için.


"Küçük kardeşim Hasan, henüz evli değil kendisi. Ailem bu kadar canım babanın ailesi kadar yer kaplamıyorlar." Diyerek boş bir yere geçerken babam belimden ittirerek Toprak Abim ile arasına oturtmuştu beni.


Bahar Hanım nispet yaparcasına torunlarına sevgi gösterisi yaparken gözlerimi devirerek başımı Toprak Abim'in omuzuna yasladım. "Bebeğim giyindiğin tulumla çok tatlı olmuşsun bu arada." diyen Toprak Abim'e hüzünlü bir bakış atıp üzerimdekilere iğrenç bir bakış atıp abime baktım. "Abii nasıl tatlı olmuşum, şunun rengine bak yaa iğrenç. Ben siyahlarımla gayet mutluydum."


"Meleğim rengi iğrenç felan değil, hatta senin ten rengin ile muhteşem bir uyum sağlamış ve güzelliğine güzellik katmış. Benim çok hoşuma gitti." Abim sözlerinden sonra alnıma bir öpücük kondururken. Yanağına öpücük kondurarak önüme döndüm. Ananenin gözleri üzerimde gezerken umursamadan abime döndüm tekrardan. "Utanma kızım kucağına otur birde abinin, ne bu edepsizlik büyüklerinin yanında?" diye söylenen anane ile ondan tarafa bakmadan abimle konuşmaya devam ettim.


"Arya, annem sana sesleniyor terbiyesizlik yapıp canımı sıkma benim. Şımarıklık yapmayı bırak ve anneme cevap ver." diyen Hayat Hanım ile bakışlarım onu buldu.


"Annenizin cümlesinde ismimin geçtiğini hatırlamıyorum Hayat Hanım. Bana seslendiğini nereden bileyim ben. Siz yolda giderken her 'hoşt köpek' diyen kişiye dönüp bakıyor musunuz?"


Hayat Hanım'ın gözleri sinirle parlarken kendini tutuyordu. "Bende öyle düşünmüştüm Hayat Hanım." diyerek abime döndüm.


Babam büyüklerin muhabbetine katılmak için yanlarındaki koltuğa otururken bizi de gençler olarak terasa göndermişlerdi.


Baba tarafındaki kuzenlerin aksine buradaki kuzenlerin hepsi telefonuna bakıyordu. Kızlar elbise sitelerine bakarken, erkekler online oyun oynuyorlardı telefonlarından grup şeklinde. Toprak Abim, büyüklerin yanında kaldığı için sıkıntıdan patlarken benim gibi sıkılmış boş boş etrafı izleyen Furkan abime baktım.


Tek başıma oturmak sıktığı için abimin yanına oturarak başımı omuzuna yasladım. "Abii, bu kuzenler çok sıkıcı yaa, baba tarafını daha çok sevdim ben." diyerek kısık sesle konuştum.


Ancak çok sessiz konuşmamış olmalıyım ki yanımda oturan Poyraz ağzındaki vişne suyunu Ayaz'ın yüzüne püskürtmüştü. Ayaz ağlar gibi sesler çıkarıp lavaboya koşarken, kuzenlerin hiç bir şekilde umurunda değildi bu olay, yoksa kafalarını saniyelik de olsa o telefonlardan kaldırırlardı büyük ihtimalle.


"Ne demek abi, siz ne zaman bu kadar yakınlaştınız?" diyerek kısık sesle konuşan Poyraz'a kısa bir bakış atıp başımı tekrar abimin omuzuna yasladım. "Senin aksine ilk geldiğim anda, beni tanımadan yargılamadığından beridir yakınız Furkan abim ile." diyerek umursamazca cevap verirken Poyraz öfkeyle soluk alıp önüne döndü.


"Merak etme, senin hakkında düşündüklerim hakkında en ufak bir değişme yok, hala senden nefret ediyorum yani."


"Ahh lütfen sev beni, ağlarım bak sonra Poyraz beni sevmiyor diye." diyerek dalgaya vurdum. Poyraz hiçbir şey demeden önüne dönerken bizde Furkan abim ile sohbetimize devam ettik.


*******


Saatin gece yarısını geçmesine rağmen gitmeyen misafirler ile oflarken Demir ve Ayaz çoktan yatmaya gitmişti. Ne yazıkki Hayat Hanım ben tam odama girerken yakalamış ve misafirden önce uyumama izin vermemişti.


Yarın okul olmadığı için şanslıydım, gerçi vardı ama babam Ayaz ile benim kalıp dinlenmem gerektiğini söylemiş ve bu konuda ısrar etmişti. Ayaz onaylayınca bende mecbur onaylamak zorunda kalmıştım.


Sonunda herkes yatmaya gittiğinde bende odama çekilerek kendimi uykuya yeslim ettim.


*******


Uyandığımda saat daha yediye yeni geliyordu. Bünyem erken kalkmaya alışık olduğu için ne kadar geç yatarsam yatayım sonuç olarak erken kalkıyordum.


Lavaboya giderken elimi yüzümü yıkadım ve gardrobuma bakınmaya başladım. Krem rengi bol bir kazak ve koyu yeşil bol bir pantolon giydim. Rahat takılmak istemiştim bugün.


Saçlarımda dünden kalan örgüyü açarak taradım. Kıvır kıvır olan saçlarım ile yüzümde bir tebessüm oluştu. Babam örmüştü saçımı.


Saçlarımı omuzumdan geriye atarak gevşekçe bağladım ve yanlardan iki tutam bıraktım. Üzerimdeki kıyafete yakışır bir şekil olmuştu bence.


Saçlarımla fazla oyalandığımı düşünerek son kez aynaya baktım ve lavabodan çıktım. Makyaj yapıp cildimi bozmak istemediğim için hiçbir şey sürmeden telefonumu da alarak odadan çıktım.


Evde çıt çıkmaz iken merakla merdivenleri inmeye başladım, ya erken olduğu için kimse uyanmamıştı, ya herkes odasındaydı, ya da yemek odasındalardı.


Merakla ilk yemek odasına giderek etrafa göz gezdirdim. Dün ekstradan gelen görevliler masaya kahvaltılıkları diziyordu. Kısa bir ân bakışları beni bulurken hızla başlarını eğerek masayı kurmaya devam ettiler.


Bende daha fazla yemek odasında durmadan salona çevirdim adımlarımı. Kuzenler hariç herkes salonda sessiz bir şekilde oturuyordu, ilk babamın bakışları buldu beni. "Meleğim, neden erken uyandın okula da gitmeyecektin zaten?" diyerek yanındaki boşluğa oturmam için eli ile hafifçe vurdu.


Babamın yanına yerleşirken, aynı zamanda da konuşmaya başladım. "Sürekli erken kalkınca bünyem alışmış çok uyuyamıyorum bu yüzden."


Babam kolunu omuzuma atıp beni kendine çekerken, saçlarımla oynuyordu bir yandan da.


******


Salona okul forması ve elinde sürüdüğü çanta ile giren Demir ile bakışlar onu buldu. Herkese kısa bir baş selamı verip kendini yanıma atarken başını göğsüme yaslayarak gözlerini kapadı. Sıkıca belime sarılmış bir şekilde uyuklayan Demir'in saçlarını okşarken bir yandan da salonda dönen muhabbeti dinliyordum.


Anane dünden beri değişmeyen kibirli gözler ile bana bakarken, gözlerimi devirerek başımı göğsümde yatan Demir'in başına koydum. "Baba ben de okula gitmeyeyim ne olur, ablamla kalırım hem bir şey olursa ilgilenirim, olmaz mı?" diye mırıldanan Demir ile babam elini Demir'in başına koydu ve alnına bir öpücük kondurdu.


"Maalesef aslan parçam, ablanla abin gidemeyecekler bugün ama yarın gelecekler merak etme. Ablana da evde olanlar bakar sana gerek yok yani." diyerek tekrar salondaki muhabbete dönerken salona giren görevlinin kahvaltı hazır demesi ile herkes yemek masasına geçti. Kimseden çıt çıkmadan yapılan kahvaltıdan sonra tekrar salona geçtik.


Babam, Toprak Abim ve Poyraz şirkete; Furkan Abim, Kaan ve Demir de okula gitmişti.


Hayat Hanım akrabaları gezdireceğini söyleyerek Ayaz'ı da yanına alarak akrabalarla evden çıkarken evde sadece Bahar Hanım ve Melek teyzenin oğulları Kaan, Kemal ve Aras kalmıştı.


******


Saatin baya ilerlemesi ile odadan çıktım, sessizliğin hakim olduğu evde salona girerek etrafa bakındım.


Bahar Hanım ve torunları koltukta oturmuş sohbet ediyorlardı. Tekrar çıkarken Bahar Hanım'ın sesi ile durdum.


"Bize torunlarımla içmelik bir kahve yap bakayım."


"Hizmetliniz değilim ben Bahar Hanım kalkın kendiniz yapın kahvenizi, torunlarınızla içmelik." diyerek tam salondan çıkacakken.


"İkidir bir kızıma bir bana ters cevaplar veriyorsun, canımı sıkma benim." diyerek gürlerken kaşlarım alayla havaya kalktı.


"Çok korktum Bahar Hanım, sıkarsam ne olur acaba?" İlk başta sakin başlayan konuşmamın sonunda sert sese dönüşmesi ile kısa bir afallama yaşarlarken daha fazla onlarla muhattap olmak istemediğim için bahçeye çıktım.


Havuzun yanına inen merdivenlere gelerek derin bir nefes aldım, dün gece hafif yağmur tiselediği için toprak kokusu etrafı sarmıştı.


Gözlerimi kapatıp kendimi hafif esen rüzgara bırakırken, arkadan sırtımda bir çift el hissettim. Kim olduğuna bakmak için döndüğümde Bahar Hanım yüzündeki sinsi gülümsemesiyle beni geriye doğru iterken bir anlık dalgınlıkla sendeledim. Tek tek basamaklardan yuvarlanırken merdivenin bitmesi ile başımı sertçe havuz kenarındaki taşa çarptım bunun yanı sıra havuzun yanındaki çıkıntılardan birisi kalbime denk gelirken ağrımaya başlayan kalbim ile nefesler almaya çalıştım.


Bahar Hanım topuklu ayakkabılarının çıkarttığı tıkırtı ile yanıma gelerek topuk kısmını hafifçe elime bastırdı. "Bahar Hancı'ya karşı gelmenin bedeli neymiş öğrendin mi torunum?" diyerek geri çekildi.


Kaan (kuzen olan) , Kemal ve Aras indi yavaşça merdivenlerden. Hayat Hanım onlara dönerek başı ile işaret verdi. "Biraz hırpalayın da aklı başına gelsin torunlarım. Yüzüne çok vurmayın da anlamasınlar sadece düştü sansınlar." diyerek karnıma topuklu ayakkabısı ile tekme atarak merdivenlerden çıktı ve eve girdi. Kemal ve Kaan sinsice sırıtarak vücuduma tekmeler atmaya başlarken Aras kararsızca baktı bir süre. Abilerinin bir süre seslenmeleri ile irkilirken abilerine uyarak o da tekme atmaya başlarken kararan gözlerim ile acıyla kendimi bıraktım.


oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇


Loading...
0%