Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm

@sirius_70

Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇


Toprak Soyer'den;


Ofisimde oturmuş asistanımın getirdiği dosyaları incelerken, çalmadan açılan kapı ile sinirle başımı kaldırdım.


Ayaz kapıyı kapatarak kendini masamın önündeki koltuklara atarken tek kaşımı kaldırarak sorgularcasına bakmaya başladım.


"Annem dayımları, teyzemleri ve bazı kuzenleri almış gezdireceğim diye beni de peşinden sürükledi. Sabahtan beri canım çıktı. Ellerinden zor kurtuldum resmen yaa." diyerek koltuğa uzanırken kolunu başının altına koyarak bana bakmaya başladı.


"Abi işini çabuk bitirmeye çalışsan da erken çıksak, şimdi taksilerle uğraşmayayım. Hem Arya da ananem ve Melek teyzemin oğulları ile tek kaldı evde. Güvenemiyorum ananeme." başımı sallarken Ayaz başını koltuğa koyup gözlerini kapattı.


Tekrar imza işlerine dönerek bende işlerimi bitirmeye çalıştım.


*******


Aradan neredeyse iki saat geçmişti işlerimin bitmesine çok az kalmıştı.


Ayaz hala uyurken son dosyaları da imzalayarak dosyaları kapattım. Vücudumu esneterek ağrıları yok saymaya çalışırken yattığı yerden sıçrayan Ayaz'a baktım.


Sağ eli kalbinin üzerinde tişörtünü sıkarken, derin nefesler almaya çalışıyordu. Gözlerinden akan yaşlar ile boştaki elinin tırnaklarını deri koltuğa geçirirken hızla yanına adımladım.


"Ayaz iyi misin aslanım, bana bak neyin var? Ne oldu birdenbire?" diye endişeyle konuşmama karşın cevapsız kalırken kalbim korkudan daha hızlı atmaya başlamıştı.


Masadan aldığım soğuk suyu elime dökerek Ayaz'ın boynuna ve yüzüne değdirmeye başladım. Birden soğuk su ile irkilirken bakışları beni buldu.


"Abi eve gidelim, bir şey oldu Arya'ya bir şey oldu abi çabuk olalım lütfen abi, lütfen." sesi titrerken duyduklarıma karşın vücudum kaskatı kesilmişti.


"Emin misin abim, bak boş yere endişelendirme kendinide benide."


"Eminim abi ben bu acıyı biliyorum ikizime bir şey olduğunda oluyor, birdenbire kalbime bir şey oluyor acı saplanıyor."


Ayaz'a destek olarak kaldırdım. Kapıdan çıkarken asistanımla babamlara haber göndererek asansöre bindik.


Babamlar hızla gelirken, kısaca özet geçip arabalara bindik. Evdeki kimseye ulaşamıyorduk.


Annemlere ve Kaanlar'a da haber verip eve sürmeye devam ettim.


*****


Sonunda eve gelmemiz ile hepimiz dağılarak aramaya başladık. Evde hizmetliler de dahil hiç kimse yoktu.


Deli gibi odalardan odalara gezerken aşağıdan gelen babamın sesi ile koşarak aşağıya indim. Arka bahçeye çıkarak havuza doğru ilerlemem ile gördüğüm görüntü ile başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.


Babam merdivenlerin oraya çökmüş ağlarken ayaklarım bana ihanet edip vücudumu taşımayı bırakmıştı. Dizlerimin üzerine düşerken teker teker tüm aile üyeleri geldi. En son Ayaz geldi kalbini tutarak, bakışları önce bizi buldu daha sonra ise yerde kanlar içinde yatan ikizini.


O ân öyle bir çığlık attı ki duymak istemedi kulaklarım, görmek istemedi gözlerim. Ama olmuyordu kardeşimin acısını görüyordum, duyuyordum ve ben koskoca adam ilk defa kardeşini teselli edecek cümle bulamıyordum.


Kaan koşarak merdivenlerden indi, sonra Furkan, sonra Ayaz, sonra kuzenler, sonra babam, teyzemler, eniştemler, dayımlar, dedem. Ben inemedim oradan. Ayaklarım çalışmadı o ân.


Yanımdaki yükseklikten destek alarak ayağı kalktım. Yavaşça merdivenlerden indim ve yanlarına adımladım.


Kaan ilk müdahaleyi yaparken Poyraz da ona yardım ediyordu. İkisi de çok soğukkanlıydı, sevmiyorlardı Arya'yı ama korkuyorlardı. Ben hayatımda ilk defa gözlerinde korku ve endişe olduğunu gördüm Kaan ve Poyraz'ın. Her ne kadar belli etmemeye çalışsalar da.


Arya'nın ağzından hafif kan sızarken, Kaan hızla yan çevirdi boynuna dikkat ederek. "İç kanama var büyük ihtimalle ambulansı arayın yanlış bir hareket yapmak istemiyorum." diye bağırmaya başladı.


Annem ambulansı ararken ben öylece izliyordum. Siyah hafif kıvrılmış saçları bağlı bir şekilde yere serilmiş. Alnında nereden geldiğini bilmediğim bir kan vardı. Vücudu tozlar içindeydi. Saçları başını çarptığından dolayı akan kandan birbirine yapışmıştı. Tişörtünün yakasından belli olan morluk ile kaşlarım çatılmıştı. "Kaan göğsündeki morluk ne öyle?" Kaan önce bana baktı ardından ise titreyen parmağımla gösterdiğim yere. Hafif tişörtün yakasını çekiştirerek neredeyse köprücük kemiğini komple kaplamış morluğa baktı. Bakışları etrafta gezerken havuzun yanındaki çıkıntılara çarptı. Başına kanamayı azaltması için tuttuğu bezi Poyraz'a vererek "Boynunu sabit tut abi." Diyerek oturduğu yerden kalktı ve havuzun yanına adımladı.


Ben de yanına giderek bakmaya başladım. Havuzun kenarında hafif kan vardı. Kaan "Nasıl oraya kadar geri gitti bu haldeyken?" diyerek kendi kendine mırıldanırken tekrar Arya'nın yanına adımladı ve ilk yardıma devam etti. "Dua edinde göğsünü havuzun oradaki çıkıntıya çarpmamış olsun." diyerek bize bakarken. "Bakmayın öyle kalp hastası demişti doktor size de söylemiştim. Darbe aldıysa hastalığı tetiklenir." diyerek tekrar Arya'ya dönerken öyle bir şey olmaması için dua etmeye başlamıştık bile.


Ambulansın acı sesi yankılanırken gözlerimi kapatmak istedim o ân.


Önce görevliler indi ambulanstan sonra sedyeyi indirdiler.


Kaan görevliye yer vererek konuşmaya başladı. "17 yaşında, Arya Soyer. Merdivenlerden düşmüş sanırım, başından darbe almış, kalp hastası ve göğsünü bir yere çarpmış büyük bir morluk var göğsünde. İç kanama olabilir bilinci kapalıyken kan kustu." görevliler vakit kaybetmeden Arya'nın boynuna boyunluk takarken, yanlarında bulunan çantadan çıkardığı sargı bezini başına bastırarak sedyeye yatırdılar, daha sonra ise ambulansa bindirdiler.


Poyraz'ın bağırışı ile hepimiz irkilirken, arabalara dağılmaya başladık. Herkes grup şeklinde giderken ben de babamın koluna girerek arabaya götürdüm. Benim araba gelirken benzinin bittiğine dair ses çıkardığı için babamın arabası ile gidecektik.


Gözlerimden yaşlar akarken güçlü kalmaya çalışarak babamı ön koltuğa oturttum ve kendimde sürücü koltuğuna oturdum.


Hızla konvoy şeklinde hastaneye giderken gözüme dikiz aynasından yansıyan arka koltuktaki pamuk şeker çarptı. Dört tane vardı. Pembe, mavi, sarı ve yeşil renkte.


Babam nereye baktığıma baktı önce, sonra ise sesli bir şekilde ağlamaya başladı.


"Baba dedi bana Toprak, kızım bana baba dedi. 'Baba bana pamuk şeker alır mısın?' dedi. Birinci sınıfa giderken üvey babasından istemiş. Öldüresiye dövmüş benim kızımı o adam Toprak. Hangi baba kıyar evladına Toprak. Ben Merve'nin bize yaptıklarından sonra bir tokat dahi atmadım ona, karşılığı benim kızımın ölesiye dayak yemesi miydi? Toprak bir şey olmamıştır değil mi benim kızıma? İyileşip ona aldığım pamuk şekeri yiyecek değil mi benim meleğim?" babamın sesi titrerken içim yandı bir kez daha.


"Bir şey olmaz babam, merak etme sen. İlk geldiğinde gözlerinden anlamıştım ne kadar inatçı bir kız olduğunu, Arya'm bizi bırakıp gitmez. Hem o daha neler neler isteyecek senden." diyerek hem kendimi hem babamı ikna etmeye çalışıyordum.


"Allah'ım bizi meleğime, Arya'ma yeni kavuşturmuşken onu bizden koparma Rabbim. Kimse dayanamaz buna." diyerek yanında ellerini açmış dua eden babama bakarak tekrar buğulanan gözlerimi sildim.


*****


Hastanenin önüne gelen ambulans ile hızla arabalardan indik. Babam düşünceli davranarak hastaneyi evimize iyiki yakın yaptırmıştı yoksa geç kalabilirdik.


Ambulanstan indirilerek sedye ile acile götürülen Arya ile biz de peşinden koşmaya başladık.


Acilden girerek perdeli bir alana alırlarken, yerimde duramayarak koridorda volta atıyordum.


Tüm aile üyelerinde gözlerimi gezdirirken annemin olmaması ile Poyraz'a döndüm. "Annem seninle gelecekti nerede?" Poyraz stresle tırnağının kenarındaki etleri yolarken bakışlarını kaçırdı. "Ananenler gelince yanlarında olmam lazım, siz gidin, belki daha sonra uğrarım dedi."


Sinirle nefes alıp koridorda volta atarken kimsenin çıkmaması ile sinir katsayım artmaya başlamıştı.


*****


Yarım saat geçmesine rağmen kimse çıkıp bir şey demezken, nefes alamadığımı hissediyordum.


Karşıdan gelen Salih Abi'yi görmem ile hızla yanına gittim. Şaşkınca yüzüme bakarken "Abi, Arya evde merdivenlerden düşmüş, yarım saattir kimse bir şey demiyor, gözünü seveyim gir bi haber ver bize." Salih Abi bir şey demeden koşarak perdeli alana girerken hepimiz kapının girişinde durup beklemeye başladık.


Perdenin aralanması ile önce Salih abi sonra ise sedyeyle Arya çıktı. Görevliler hızla bize görme fırsatı vermeden Arya'yı götürürlerken Salih Abi'nin boğazını temizlemesi ile ona döndük. "İç kanamadan dolayı ameliyathaneye alacaklar. Amca, Toprak sizinle odamda biraz konuşalım mı?"


Diğerleri de gelmek için itiraz ederken boğazımı temizledim. "Arya'yı ameliyathanenin önünde bekleyin, yanlız kalmasın orada, yanında olduğumuzu bilsin, bizde hemen geleceğiz." diyerek tekrar babamın koluna girdim.


Salih Abi'nin odasında oturmuş söyleyeceklerini beklerken. Boğazını temizlemesi ile ona odaklandık.


"Şiddet izleri var vücudunda?"


Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇


Loading...
0%