@sirius_70
|
Ahmet Soyer'den: Meleğim yaşama sevinci bulduğum gözlerini etrafta gezdirirken, içimdeki huzur tarif edilemezdi. Ördüğüm için kıvrılan saçları başındaki naylon boneden çıkmış, yüzüne yapışmıştı. Havuz başında kanlar içinde yatarken ki hâli gözlerimin önünden gitmiyordu bir türlü, bu yüzden uyuyamamıştım Selim ve Toprak gibi. Meleğim öylece etrafa bakınırken, koridora göz attım. Hiç bir doktor veya hemşirenin olmamasını fırsat bilerek, kaydırılarak açılan yoğun bakım kapısından içeriye girdim. Arya şaşkınca bana bakarken, hızla yanına giderek alnına derince bir öpücük kondurdum. "Baba." "Baban kurban olsun sana meleğim, çok korkuttun bizi." dedim, ellerim boneden çıkan kıvırcık saçlarında gezinirken. "Sen nasıl düştün oradan meleğim, yağmur yağmış gece biraz, basamaklar mı kaygandı babacım?" Arya'nın gözleri dolarken telaşla yerimde doğruldum. "Ba-ba ben ke-kendim düşmedim." diyerek kekelemesiyle içimi saran öfke ile meleğimin elini ellerim arasına alarak güven verircesine sıkmaya başladım. "Kim yaptı meleğim, anlat babana da zindan etsin onlara hayatı?" Arya sabah yaşadığı olayları tek tek anlatırken Bahar Hanım'ın yaptıkları ona olan nefretimi artırmaktan başka bir şeye yaramamıştı. Hayat ile evlendiğimizden beri ailesine hesabımdan para aktarıyordı. Yoksa hala fakir gece konduda yaşayan birisiydi Bahar denen kadın ve kocası. Kaan, kemal ve Aras'ı ise mahvedecektim, eğitim hayatlarından tutun iş hayatlarına kadar mahvedecektim onları. Kimse benim kızıma el kaldıramazdı. Benim kızım olmasından geçtim hiçbir kadına el kaldıramazlardı, buna izin vermezdim. Meleğim hâlâ ağlarken sıkıca sarılarak teselli cümleleri bulmaya çalıştım ama yoktu. Hiçbir kelime onu teselli etmeye yetmezdi. Arya ağlayarak uyuyakalırken bende yoğun bakımdan çıktım. Bakışlarım elinde bilgisayar çantası ile koridora giren Kaan'a takılırken. O direk Toprak'ın yanına giderek uyandırdı. "Abi kamera görüntülerini getirdim." Toprak hızla sandalyede doğrularak bilgisayarı çantadan çıkarırken bende yanına gidip boş yere oturdum. Açılan flaşdan videoyu bulan Toprak sayfayı tam ekran yaparken Kaan da oturmuş merakla bekliyordu. Videoyu ileriye sarmaya başlayan Toprak ile kalbim sıkışırken derin bir nefes alarak kızımın anlattıklarını canlı olarak görmeye hazırladım kendimi. Bir süre sonra ekranda Arya belirdi, sırtı kameraya dönük bir şekilde merdivenlerde dururken, arkasında Bahar Hanım ve torunları belirdi. Arya'nın sırtına dokunan Bahar Hanım ile kızım yüzünü kameraya dönerken, daha ne olduğunu idrak edemeden merdivenlerden yuvarlanmaya başladı. Göğsü ve başı havuz kenarındaki çıkıntıya çarpmıştı. Bahar Hanım peşinden inerek topuklu ayakkabısı ike kızımın eline basmaya başladı. Gözlerim istem dışı kapanırken gözümden düşen yaş eş zamanlı olmuştu. Gözlerimi tekrar açarak videoyu izlemeye devam ettim. Bahar Hanım ayağındaki topuklu ile kızımın karnına tekme atarken Kemal, Aras ve Kaan üçlüsüne dönerek bir şeyler söyledi ve geri merdivenlerden çıkmaya başladı. Üçlü meleğimin haline gülüp hep beraber kızımı tekmelemeye başlamaları ile ağzımdan hıçkırık kaçarken. Kaan ve Toorak da benden farklı değildi. Videonun sonuna doğru Aras ve Kemal meleğime merdivenden düşmüş süsü vermek için basamakların oraya taşırlarken kamera kaydı sona erdi. Ben kızımın anlattıkları ile acı bir şekilde yüzleşirken, Kaan ve Toprak'ın böyle bir şey beklemedikleri bariz ortadaydı. Kaan dolu gözleri ile bilgisayarın kapalı ekranına bakarken, Toprak gözündeki nefret ve intikam hırsı ile iki elini de yumruk yapmış öylece ekrana bakıyordu. "Kimseye bir şey belli etmeyin. Arya'm hastaneden çıktıktan sonra onların cezasını vereceğim. Sadece bu videonun kayıtlı olduğu flaşın güvende olmasını sağlayın." diyerek arkama yaslandım. Toprak flaşı ceketinin iç cebine koyarken, Kaan ise yoğun bakım camından meleğime bakıyordu dolu gözleri ile. ***** Uyandığım yerde rahatsızca kıpırdanırken ağrıyan boynum ile gözlerimi açtım. Oturduğum yerde uyuyakalmıştım. Etrafıma baktığımda ne Toprak ne de Kaan görünüyordu koridorda. Ayağa kalkarak yoğun bakım camına baktığımda Toprak ve Kaan doktor ile konuşuyorlardı. Arya da uyanmış konuşmaları dinliyordu oturduğu yerde. Bende vakit kaybetmeden içeriye girdim, bakışlar beni bulurken sedyeye ilerleyerek meleğimin yanına oturdum. "Dediğim gibi Toprak Bey kalp kasının ince olmasından dolayı kalbi çarpma esnasında zarar görmüş. Hastalığın ilerlememesi için ilaç tedavisine başlayacağız, ilaç tedavisi ilerlemeyi sadece durdurur, yok etmez. O yüzen sizden ricam Arya Hanım kendini fazla yorup ağır işler yapmasın, ilaçlarını düzenli kullansın ve kalp atışını hızlandıracak hareketlerde bulunmasın heyecanlanma, koşma gibi... Şimdi Arya Hanım'ı normal odaya alacağız birkaç günde orada misafir ettikten sonra bir sıkıntı çıkmazsa taburcu ederiz inşallah." "Ben iyiyim aslında bugün çıksam olmaz mı?" diyen meleğim ile bakışlar onu bulurken doktor başını olumsuz anlamda salladı. "Bir günde olsa hastanede kontrol altında olmanız gerekiyor Arya Hanım. Benide anlayın lütfen hastalarımın güvenli ve sağlıklı bir şekilde hastaneden ayrılmalarını istiyorum. Yarın durumunuzu kontrol edip ona göre taburcu ederim sizi merak etmeyin." diyerek odadan çıkarken aynı anda odaya sedyeyi götürmek için görevliler gelmişti. ****** Arya normal odaya alınmış, bizde yanında duruyorduk. Furkan, Demir, Ayaz ve Kuzey sabah okula gitmeden uğramış ve Arya'nın durumuna bakmışlardı. Kaan stajı kendi hastanemizde gördüğü için bu hastanedeydi ama nerede olduğunu bilmiyordum. Toprak ve bende işlerimizi bir haftalığına ertelemiş ve Arya'nın yanında kalmayı tercih etmiştik. Arya serumun etkisiyle uyuyakalırken Toprak da telefon görüşmesi için dışarı çıkmıştı. Ben ise dalgınca meleğimi izliyordum. Sanırım çocuklarım bu dünyada anne konusunda oldukça şanssızlardı. Bunu düşünmemde Arya'yı hastaneye getirdiğimizden beridir bir kez bile bakmaya gelmeyen Hayat'ın etkisi büyüktü. ****** Öğlen arası odaya elinde poşetlerle giren Kaan ile bakışlarımız onu bulurken, miss gibi kokusu gelen lahmacun ile midelerimiz acıktığını belli etmeye başlamıştı. Toprak ile koltukları yan yana getirerek sehpaya lahmacunları dizerken Kaan ise elini yıkamaya girmişti. Arya yattığı yerden hareketlenirken oturduğum yerden kalkarak yanına gittim. Yatağın yanında bulunan telefona benzeyen kumandayı elime alıp düğmelere basarak Arya'nın yatağını oturur pozisyona getirdim. Arkasına yastık koymak için belinden tutarak hafif öne çekerken "ahh." demesi ile alnına öpücük kondurdum. "Özür dilerim babacım, daha dikkatli olmaya çalışacağım." diyerek daha yavaş ve dikkatli bir şekilde arkasına yastık koydum. Önüne hastaların yemek yediği masayı koyarak kağıdın üzerine koyduğumuz lahmacunları önüne koydum, yanına da salatalık, limon ve acı sos. Yemeğimizi yemiş kağıtları toplarken Arya yerinde doğrularak ayaklarını yataktan sarkıttı. Hepimiz ona 'ne yapıyorsun?' dercesine bakarken, bize bakmadan yataktan destek alıp ayağa kalktı. Kaan hızla yanına giderek kolunu Arya'nın beline sararken Arya da Kaan'dan destek alarak odanın içindeki lavaboya doğru adımlamaya başladı. Biz de Toprak ile beraber kalan kağıt parçalarını topladıktan sonra çöpleri odadaki geniş çöpe atarken odanın kapısı açıldı. Hayat üzerine giydiği dar ve kırmızı elbisesi ve üzerine giydiği tüylü kürkle odaya girerken, topuklu ayakkabılarının rahatsız edici sesi kulaklarımıza vuruyordu. Sinirli bir şekilde etrafa bakarken, odada bir şey arıyorcasına odayı tarıyordu mavi gözleri ile, Toprak ile anlamsız bakışlarla onu izlerken lavabodan çıkan Arya ve Kaan ile bakışlar ikiliyi buldu. Hayat aradığını bulmuş bir ifadeyle ikiliye ilerlerken biz daha ne olduğunu anlayamadan Hayat Arya'ya tokat attı. Odada yankılanan tokat sesi ile gözler irice açılırken, sinirden alnımdaki damarların şiştiğini hissediyordum. Arya yere savrulmaktan son anda Kaan sayesinde kurtulurken, Hayat Arya'nın saçlarını eline dolamıştı bile. Hızla yanlarına ilerleyerek Arya'yı arkama alırken Hayat'ın ellerinden saçını kurtarmaya çalışıyordum. Toprak da şoktan çıkıp annesini geri çekmeye çalışırken, Hayat Toprak'ın elinden kurtulmaya çalışıyordu. "Sen benim aileme iftira atamazsın tamam mı? Annemi merdivenden itmeye çalışırken takılıp kendin düşmüşsün. Ne istedin yaşlı kadından? Keşke düştüğün yerde geberseydin de kurtulsaydık senden? Keşke seni asla doğurmasaydım? Keşke doğduğun gün ölseydin pislik. Senden nefret ediyorum Arya, senden de senin evimize ilk geldiğin günden de, doğduğun günden de nefret ediyorum." Hayat'ın sarf ettiği ağır sözler benim bile canımı yakarken Arya'yı düşünmek istemiyordum bile. Bakamıyordum kızımın yüzüne, Hayat'ın yaptığı şeyden dolayı ben utanıyordum. Toprak'ın tuttuğu Hayat'ı kolundan tuttuğum gibi koridora sürüklerken, odadan gelen Arya'nın hıçkırık sesi ile yanan kalbimi umursamadım. "Senden boşanacağım Hayat, ne kızımı sana göstereceğim ne de oğullarımı. Sana senelerce oğullarım annesiz büyümesin diye katlandım. Bu berdel oyunu bitiyor Hayat, ve sen artık benden bir kuruş dahi alamayacaksın." diyerek adımlarımı kızımın yattığı odaya çevirdim. Evet berdel ile evlenmiştik Hayat ile. Abisi Malik Melek'i kaçırmıştı. Melek'in erkek kardeşi olmadığı için berdel ihtimali yok sayılığ ikisini de öldüreceklerken, babam Mardin Ağası olarak ortaya atlayarak ikisinin de ölmesine müsaade etmemiş ve bizden birini evlendireceğini söyleyerek hayatlarını kurtarmıştı. Yusuf ve Mustafa Abim o zamanlar nişanlı oldukları için onlar evlenememişti, Mehmet de okullu olduğu için kendimi feda etmiştim. Ama artık yeterdi, bu berdel bugün bitecekti. Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇 |
0% |