@sirius_70
|
Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen😇 Gece Arya Soyer'den; Bakışlarım boş tavanda gezinirken, vücudumun belli yerlerindeki sızılar uyumama izin vermiyordu. Belki saat çok geçti, gece üç veya dört civarı. Acıya alışık olmama rağmen canım yanıyordu, hem kalbim hemde vücudum. Sanırım uzun zaman sonra dayak yiyince geçmişte bıraktığım acılar kendini hatırlatıyordu. Sızlayan vücudum ile tavanla bakışlarımı keserek hafifçe yataktan doğruldum, derin sessizlik tüm evi sarmış bahçedeki ışıklandırmalardan gelen hafif ışık ve ay ışığı odamı biraz da olsa aydınlatıyordu. Dışarıya bakmak için pencereye ilerlerken kendimi korku filmlerinde gitmemesi gereken yere giden kişiler gibi hissediyordum. Meyve ağaçlarının, çam ağçalarının ve bir kaç tane yaşlı olduğu belli olan çınar ağaçlarının göründüğü manzara güzel bir manzara sunuyordu insana. Hava almak için camı açtığımda esen rüzgar saçlarımın havalanmasına neden olsada bu hissi sevdiğim için uçuşan saçlarıma hiçbir şey yapmadan camı daha çok araladım. Dışarıdan gelen sesler ile şaşkınca kaşlarımı havalandırdım, gecenin bu saatinde kim konuşuyordu böyle. Ya hırsızdı ya da güvenlik görevlileri felandı. Camdan hafifçe sarkarak aşağıya doğru sarktığımda, tepeden kim oldukları çok fazla belli olmasada tanıdık gelen sesleri ile konuşanların Toprak abim ve Poyraz olduğunu anlamıştım. Gecenin bu saati ne konuşuyorlardı acaba, hemde arka bahçede... "Poyraz senin kafan basmıyor mu abicim, adamları şikayet ettik zaten ne demek dövmek ya, başına bela mı alacaksın?" diyen Toprak Abim ile merakım artarken daha çok kulak verdim konuşmalarına. "Sen o polisler ile gelmeseydin ben o iki herifi de gebertecektim, hak ettiler tamam mı? Her attığım yumruğu, tekmeyi, tokadı hak ettiler." "Hak etmediler diye bir şey demedim ben Poyraz, lafı çevirme hemen. Bende gittim çaktım suratlarına bir tane, ama öldürmedim çünkü onlar hemen ölmeyi hak etmiyorlar, acı çekerek hapislerde çürüyerek ölecekler. Onları öldürmek ne sana ne de bana düşer Allah canlarını almadığı sürece bu hak bize düşmez, şimdi aklını başına topla, dövme demiyorum ama öldürmede be oğlum." "Abi 'ben sadece yarım saat acıdan bağırdım tüm mahalleli kulağını kapadı yine, 17 yıl Arya'nın çığlıklarını da böyle duymazlıktan geldiler' dedi. Yediremiyorum kendime abi, Arya'ya yaptıklarımdan sonra şurama bir öküz oturdu, önceden de pişman olmaya başlamıştım ama geç kaldım abi, hemde çok geç kaldım." sesi tirerken ağzından kaçan hıçkırık ile benim gözümden de bir yaş düşmüştü. Toprak abim Poyraz'ı kendine çekip sıkıca sararken camı kapatmadan pencerenin önüne oturdum. "Kaç kere dedim sana ön yargılı davranma, hiç olmadı nötr davran diye ama dinlemedin Poyraz çocukluk yaptın, şimdi de bedelini ödüyorsun abim. Eşşek gibi katlanacaksın. Hadi git yat şimdi saat geç oldu. Ben de son kez Arya'ya bakıp yatarım birazdan." dedikten kısa bir süre sonra ortam sessizliğe bürünmüştü. Oturduğum yerden kalkmaya gücüm yokken Toprak abimin gelmesini bekledim. Ayak sesleri ve bir kaç diyalogdan sonra odamın kapısı sessizce açıldı. Toprak abim boş yatağa bakıp endişe ile gözünü etrafta gezdirirken bakışları camın önünde dizlerini kendine çekmiş, kollarını da dizlerine sarmış bir şekilde oturan beni buldu. Hızla yanıma gelerek pencereyi örterken bakışlarım dizlerimde boş boş bakıyordum. Abim yanıma diz çökerken ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı silmeye başladı. Neden ağladığımı bile bilmiyordum. "Meleğim niye burada oturuyorsun? Kabus mu gördün yoksa?" diyerek endişeyle yüzümü incelerken kucağına alıp bedenimi yatağa uzandırdı, kendisi de yanıma uzanarak beni göğsüne çekmişti. "Onlara mı gitmiş?" dememle saçımı okşayan eli bir süreliğine dursa da tekrardan okşamaya devam etti. "Evet, önce Melek teyzemlere gitmiş, Kaan, Aras ve Kemal üçlüsünü iyi bir benzetmiş. Daha sonra da üvey ailene gitmiş, baya dövmüş." sessizce abimi dinlerken gözlerimden akan yaşlar bir türlü durmuyordu. "Sen neden uyumadın bakalım küçük hanım?" "Uyku tutmadı, birazda ağrım olunca uyuyamadım." Alnıma uzunca öpücük kondururken yattığı yerden doğruldu. "İlaç ister misin? Ya da Kaan'ı çağırayım?" "Gerek yok abi, sadece sızı var o da ilaç içmiştim geçer birazdan." Başı ile onaylayarak beni tekrar yatağa uzandırırken biraz daha oturduktan sonra alnımı öpüp odadan çıkmıştı. Bende gözlerimi kapatarak kendimi uykuya teslim ettim. ********* Gözlerimi açtığımda saat daha sabahın altısıydı. Evdeki sessizlik kendini korurken yavaşça yataktan doğrularak lavaboya gittim. İşlerimi hallettikten sonra zorlukla kısa bir duş alıp saçlarımı arkadan ıslak ve karışık olmasını umursamadan bağladım. Elime telefonumu alarak tekrar yatağa otururken bir yandan da instagramda geziyordum. ******* Aradan yarım saat geçmesine rağmen evden hâlâ bir ses çıkmazken sıkkınlıkla oflayarak ayaklandım. Oda iyice içimi daraltırken sessizce kapıyı açarak çıktım. Bakışlarım koridorda gezerken görünürde kimse yoktu, yavaşça merdivenlere giderek aşağıya inmeye başladım. Her basamakta vücuduma giren sızılarla arada bir durup durup yavaşça aşağıya inmeye çalışıyordum. Arkadan belime sarılan kol ile irkilirken birinin beni dikkatlice kucağına almasıyla başımı kaldırdım. Poyraz dün gece uyumadığını belli eden kırmızı gözleri ile gözlerime bakarken inmek için hamle yaptım. Ama bırakmayıp daha çok kendine çekmişti beni. "Sadece aşağıya kadar indireceğim, inerken ne kadar acı çektiğini görebiliyorum." çatallaşmış sesiyle konuşarak merdivenlerden inmeye başladı kucağındaki benimle birlikte. Sonunda biten merdivenler ile Poyraz dediği gibi beni yere bırakırken gözüm yer yer kan olmuş ellerine takıldı. Ben de kavga edince veya kum torbasını yumruklarken böyle oluyordu ellerim. Ellerini yavaşça ellerim arasına aldım. Gözlerim dolarken bu aralar her şeye ağlamam gözümden kaçmamıştı. "Değmeyecek insanlar için kendini yaralama, hiç kimse buna değmez. Yılların deneyimi var üzerimde." diyerek parmaklarımı yaraların üzerinde gezdirdim, "Onların için değmese de senin için değer sanırım." söyledikleriyle birlikte bakışlarım gözleri ile buluşurken dolu olan kahverengi gözlerine baktım, boş hiçbir duygu barındırmayan gözlerimle. O bana pişmanlıkla bakarken, ben duygusuzca bakıyordum. Nefretle bakamıyordum, çünkü bu dünyadaki en kötü insanla 17 yıl boyunca aynı evde hapis kalmıştım. En azından Poyraz onun kadar cani değildi ve nefreti hak etmiyordu. "Geç kaldım değil mi?" diyerek titreyen sesi ile konuşurken bakışlarım gözünden çenesine düşen yaşa kaydı. Yavaş yavaş boynuna inen yaşı gözlerimle takip ederken, bakışlarımı tekrar gözlerine çevirdim. "Geç kaldın Poyraz, hemde çok geç kaldın." Hâlâ aynı şekilde dururken ellerimi ellerinden çekmem ile bakışları boşlukta kalan ellerine döndü. Boğazımı temizlemem ile tekrar bana dikkat kesilirken, belkide ilk defa bilmediğim bir şeyden bahsettim. "Hayatıma giren insanlar ya çok iyiydi ya da çok kötülerdi. Kimse hata yapıp da karşıma geçip 'beni affet' demedi. Ben bir insan nasıl affedilir bilmiyorum Poyraz, ve seni nasıl affedeceğimi de bilmiyorum. Zamana bırakalım olur mu? Yoksa işler sarpa saracak. Ama şunu da unutma ki bana basit şeyler yapmadın sen, koskoca ailenin içinde kendimi yanlız ve kimsesiz hissetmemi sağladın. Bu çok canice bir şey." diyerek salona girdim ve kendimi yavaşça koltuğa bıraktım. Bir süre ses gelmezken daha sonra gelen ayak seslerinden odasına gittiğini anlamıştım. ******** Evdeki sessizliği merdivenlerden gelen ses bozarken uzandığım koltuktan bakışlarımı salonun kapısına çevirdim. Furkan abim üzerindeki siyah eşofman ve lacivert sweet ile salona girerken bakışlarım onu buldu. Gözlerimiz kesişirken şaşkınca yanıma adımladı. "Meleğim sen bu saatte niye kalktın? Hem nasıl geldin salona kadar?" diyerek yanıma otururken benimde bakışlarım onun üzerinde geziyordu. "Alışkın olunca erken kalktım, aşağıya da Poyraz indirdi." başı ile beni onaylarken alnıma da bir öpücük kondurmuştu. Televizyonda izlediğim film reklamdan çıkıp devam ederken yan dönerek izlemeye devam ettim. Furkan abim de oturduğu yerden kalkarak arkama geçti. Geniş koltukta ben yan bir şekilde yatarken o da arkama yan bir şekilde uzanarak kollarını belime sarmıştı. Karnımın üzerindeki ellerini ellerim arasına alarak filmimi izlemeye devam ettim. "Canını yakmıyorum değil mi güzelim?" diyen abimle, başımı ona doğru çevirerek yanağına ufak bir öpücük kondurdum. "Hayır abi yakmıyorsun, gayet rahatım." diyerek başım göğsüne denk gelecek şekilde yan bir şekilde uzandım ve filmimi izlemeye devam ettim. Bir süre sonra gözlerim yavaş yavaş kapanırken, filmi kapatmaya hâlim bile yoktu. Oy vermeyi ve takip etmeyi unutmayın lütfen 😇 |
0% |