@sirius_70
|
Toprak Soyer'den: Salondan kısıkta olsa gelen sesler ile sinirle yatağımdan doğrulurken sabahın yedisinde kimin televizyon izlediğine aklım ermiyordu. Hâlâ kapanmayan televizyon sesi ile sinirle odadan çıkarken bakışlarım salon kapısında öylece durmuş dikkatle bir noktaya bakan Poyraz'ı buldu. Kaşlarım hafifçe çatılırken derin bir nefes aldım. "Sabahın köründe sen misin lan bangır bangır televizyon izleyen?" diyerek yanına adımlarken kan çanağına dönmüş gözleriyle buluştu gözlerim. Şaşkınca yanına giderek elimi omuzuna koyduğumda, bakışları tekrar salona dönmüştü. "Sanırım onunla hiçbir zaman sizin gibi yakın olamayacağım." derken titreyen sesine eş olarak gözünden bir damla yaş boynuna süzülmüştü. Bakışlarım salon kapısına dönerken koltukta birbirine sıkıca sarılmış Arya ve Furkan'ı buldu. Kumanda Arya'nın kucağında dururken filmi kimin açtığı da belli olmuştu. "Belli olmaz aslanım o konular, yarın bir olay yaşarsınız bakarsın benden de babamdan da çok yakınlaşırsınız." diyerek omuzundan tutup kendime çekerken o da kollarını omuzuma dolayarak ağlamaya devam etmişti. Arya ile kavgalarından sonra ikisine de zorla bir şeyler yediriyorduk hatta Poyraz kahve ile besleniyordu resmen, ne uyuyordu ne de yemek yiyordu. Bazı geceler sabahlara kadar sigara içiyordu. Ben kardeşlerimi bu şekilde görmek istemiyordum. Ne olurdu ki sanki Arya hiç karışmasa? Merve hiç hayatımıza girmese? annem bize sevgi gösterse... Poyraz kollarım arasından çıkarak odasına giderken ben de koltuktaki örtüyü Furkan ve Arya'nın üzerine örterek televizyonu kapattım. Sessizliğin hakim olduğu salondan çıkarak kendimi odama atarken derin bir nefes alarak yatağıma uzandım, kardeşlerimin en kısa sürede barışmasını dileyerek gözlerimi kapattım... ******* Ne kadar çabalasam da uyuyamamıştım, yattığım yatakta ne pozisyon alırsam alayım uyuyamadığım için yataktan kalkarak kısa bir duş alarak, sakallarımı kestim. Yavaşça merdivenlerden ses gelirken evdekilerin uyanmaya başladığını anlamıştım. Bende saçlarımı kurutarak, eşofman takımımı giyindim, zaten babamla bir hafta boyunca kendimize izin vermiştik. Arya iyileşene kadar evde kalmaya çalışacaktık. Odadan çıkarak salona girdiğimde Furkan hafif şişmiş gözleri ile babamla sohbet ederken, Arya hâlâ uyuyordu. Koltuğa oturmadan önce Arya'nın yanına giderek alnına ufak bir öpücük kondurdum. Sıçrayarak uyanırken korku dolu gözlerle etrafa baktı, beni görmesi ile gözlerindeki korku giderken, kendimi hiçbir zaman bu kadar kötü hissetmediğimi biliyordum ve bu canımı yakıyordu. "Ben, özür dilerim abi, birden öpünce korktum." diyen Arya ile yüzümde buruk bir tebessüm oluşurken kendini anlatmaya çalışma çabasına güldüm. "Olsun abim, ama bu evde olduğun sürece kimseden korkmana gerek yok, kendini rahat bırak biraz." diyerek yüzüne gelen saçları hafifçe kenarıya kaydırdım. Arya sözlerimden sonra hafifçe tebessüm ederken, bakışları arkamda bir noktaya dikkat kesildi, yüzündeki gülümsemenin ân ve ân gittiğine şahit olurken arkamı dönerek oraya baktım. Poyraz öylece durmuş pişmanlıkla Arya'ya bakarken, kavgadan sonra her zamanki gibi gözleri kızarmıştı. "B-ben sana zarar vermem ki, yemin ederim vermem, bir kaç kere oldu ama ben bilerek yapmadım." diyerek sesi titreyen Poyraz dolu gözlerle Arya'ya bakarken Arya hiçbir şey demeden gözlerini kapattı. Gözlerinden süzülen yaş yavaşça yastığa damlarken içim yanıyordu. Omuzuma değen el ile bakışlarım Poyraz'ı bulurken Arya'nın önünden çekildim. Poyraz dizlerinin üzerine çökerek Arya'ya bakarken ikiside gözü kapalı ağlıyordu. "Bağır, çağır, nefret et, kır, dök ama böyle sessizce durma Arya, gözünü seveyim yapma bunu bana. Ben dayamamıyorum, sen böyle yüzüme hiçbir şeyin değilmişim gibi bakarken ben öylece duramıyorum. Sanki ben sana hiçbir şey yapmamışım gibi bakma. Sanki seni okulda itmemişim, senden nefret etmemişim, sana ön yargılı yaklaşmamışım, senin yalnız kalmana sebep olmamışım gibi bakma nolur yapma bunu." derken ağzından kaçan hıçkırık ile kafasını koltuğa gömmüştü. İkiside ağlarken tek kelime etmiyordu. "Belki diyeceksin ki bu adam benim hayatımı öğrendikten sonra bana acımaya başladı, o yüzden bana iyi davranıyor. Ama sana yemin ederim öyle bir şey değil bu. Ben seni ilk ne zaman sevmeye başladım biliyor musun? Hani sen kaza yapınca babam demişti ya Arya'ya yardımcı ol diye. Ben seni yataktan kaldırırken kokun kalbime mühürlendi, ben ilk kez kardeşimin kokusu aldım orada. Sonra saçlarına değdim ipek gibi yumuşacık, upuzun saçlarına. Diyeceksin 'o zaman niye bunları yaptın bana?' diye haklısın da, ama ben korktum Arya, yemin ederim çok korktum, Merve'nin üzerine çok düştük biz belki de ilgiden sıkıldı o yüzden nefret etti bizden dedim ben. Belki sadece Merve ilgiden sıkılmış olsaydı yapmazdım ama annem de gitti Arya, o da bizden koptu. Ben sandım ki ilgiden sıkıldıkları için bizden nefret ediyorlar. Sen de gitme diye yaptım, ben hayatımda ilk kez bir şeyden korktum Arya. Ama sen gün geçtikçe babamlara bağlanınca ben hata yaptığımı anladım, pişmanım, belki bu bir şeyi değiştirmez ama pişman olduğumu ve bir abinin daha olduğunu unutma olur mu ayparçam? "diyerek Arya'nın saçlarına kokulu bir öpücük kondurdu. Sessizce salondan çıkarken salonu Arya'nın hıçkırıkları doldurdu. Teselli cümlesi kuracak gücümüz yoktu, ikisi de kendince haklıydı. Kimin yanında olmamamız gerektiğini bilmiyorduk, tek bildiğimiz iki tarafında bizim desteğimize ihtiyacı vardır. Babam Arya'nın yanına çökmüş saçlarını okşarken, Kaan ve Furkan da benim işaret vermem ile Poyraz'ın yanına gitmişlerdi. Salona giren Ayaz ve Demir'in bakışları Arya'yı bulurken endişe ile yanına adımladılar. Ne olduğunu merak etseler de sormuyorlardı ama yüzlerinden belliydi endişelendikleri. ****** Kahvaltı masasında oturmuş, sessizliğin hakim olduğu masada Arya'ya bir şeyler yemesi için ısrar ediyordum. Aynı şekilde babam da Poyraz'a. İkiside kırmızı olmuş gözleri ile önlerine bakarken, ısrarla yemek yemiyorlardı. "Oğlum, kızım yapmayın ama böyle. Barışın artık. Zaten Hayat gitti birde sizin kavganız ile evin olmayan morali daha çok düşüyor. Hadi be kızım affet şu eşek sıpasını. Sen de özür dile lan kızımdan sıpa." Poyraz başını kaldıramazken Arya yemek masasından kalkarak çıkışa yöneldi. "Biraz zaman lâzım baba, ikimizde daha kendimizi toparlayamamışken birbirimizi toparlamaya çalışmamız bize boş çabadan başka bir şey vermez." diyerek durduğu mutfak kapısından ayrılarak odasına çıktı. "Hiçbir zaman affetmeyecek beni işte, hep bir kopukluk olacak aramızda, sizin gibi yakın olamayacağız." diyerek söylenen Poyraz da mutfaktan çıkarken bizdede iştah kalmadığı için odalarımıza dağıldık. ******* 1 hafta sonra... Koskoca bir hafta geçmişti o günün üzerinden, bu süreçte annemin eline boşanma kağıtları ulaşmış, ananem olacak kadın ve kuzenler cezaevine girmiş, Arya'nın üvey ailesindeki babası ve abisi de mahkemeye çıkmış hakim kararı ve kanıtlar sayesinde cezaevine girmiş müebbet hapis yemişlerdi. Arya ve Poyraz odasına kapanmışlardı. Arya daha iyiydi ama hâlâ yürümekte zorlanıyordu. Poyraz da aynı şekildeydi, ne odasından çıkıyor ne de yemek yiyordu. İkisi de bu süreçte kendisini çok yıpratmıştı. Barışmak istiyorlar ama daha yüz yüze bile gelemiyorlardı. Biz babamla iş hayatımıza geri dönmüştük, Poyraz babam tarafından hâlâ izinliydi. Ayazlar ne kadar okula gitseler de akılları Arya'da kalıyordu her defasında tıpkı bizim aklımızın kaldığı gibi. Kahvaltı masasında otururken merdivenlerden gelen ses ile bakışlarım oraya döndü. Arya trabzanlardan tutunarak yavaşça aşağıya iniyordu. Hızla yanına gidip yardım ederken üzerini giyinmiş olduğu çekti dikkatimi. "Nereye gidiyorsun abicim bu hâlinle?" Yavaşça sandalyeye otururken bakışlarını üzerinizde gezdirdi "Evde daraldım abi, biraz yürüyüş yapacağım." "Arya, abim.." "Abi, lütfen, biraz hava almaya ihtiyacım var." bir şey diyemezken babamın da onayı ile sessizliğe gömülmüştü masa yine. Babamla beraber kahvaltıdan sonra evden çıkarken, Kaan da kendi arabasıyla çocukları götürmek için evden çıkmıştı. Her ne kadar evde Arya ile Poyraz'ın tek kalmasını istemesek de mecbur kalmışlardı. Zaten Arya dışarı çıkacaktı, Poyraz da odasından çıkmazdı yüksek ihtimalle o yüzden içimiz biraz daha rahattı. |
0% |