Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@sirius_70

Demir Soyer'den:

Ablam üzerindeki okul forması ile yemek odasına girerken hepimiz çoktan oturmuş onu bekliyorduk.

Kendini spor salonundan sonra toplamış ve daha dinç olmuştu.

Olayın üzerinden bir ay geçmişti, Kaan abim ile araları daha iyiyken Poyraz abim ile yüzyüze geldiklerinde birbirlerine selam vermekten ileriye gitmiyorlardı.

Poyraz abim ablamdan defalarca kez özür dilemesine rağmen, ablam yüz vermediği için yurt dışına gitme kararı almıştı.

"Daha fazla benim yüzüme zorla katlanmanı istemiyorum" demişti gideceğini söylediği ilk gün.

Babam ve Toprak abim izin vermemişlerdi gitmesine, en azından haftaya kadar ertelemişlerdi gitmesini.

Bende gitmesini istemiyordum. Belki bencillikti yaptığım ama annem ile babam boşandığından beri kendimizi daha yeni toparlamışken abimin gitmesi ile tekrar dağılmaktan korkuyordum.

Kaan abim ve Furkan abimin kalkması ile bizde ayaklanırken herkesle kısaca vedalaşıp arabaya binmiştik.

Kaan abim sürücü koltuğuna Furkan abim ise öne otururken, biz arkaya oturmuştuk.

Başımı ablamın omuzuna koyarak camdan akıp giden yolu izliyordum. Kısık sesle "Abla, okul çıkışı annemin yanına gitmek istiyorum, sende yanımda gelir misin?" demem ile bakışları beni bulurken diğerleri duymamıştı sesimi. "Gelirim ablacığım, nerde kaldığını biliyor musun?"

"Evet aşiretten karar çıkana kadar bizim otellerden birinde kalacak, daha sonra Mardin'e gidecekmiş." dedim.

Ablam gözleriyle beni onaylarken Ayaz abim kafasını uzatarak bize baktı. "Siz ne konuşuyorsunuz aranızda fısır fısır?"

"Demir ile çıkışta bir işimiz var onun hakkında konuşuyorduk." diyen ablam ile abim başıyla onaylayarak önüne döndü.

Okula gelmemiz ile biz arabadan inerken abimler de üniversite bahçesine girmişti.

Zilin çalmasına daha vakit olduğu için ablamlar bahçedeki kamelyalara oturarak sohbet etmeye başlamıştı ben ise ablamın omuzuna yatmış gece alamadığım uykumu almaya çalışıyordum.

*******

Saçımı okşayan el ve yanağıma konan öpücük ile uykumdan uyanırken bakışlarım ablamın lacivertimsi gözleri ile kesişmişti. "Zil çaldı bebeğim, birazdan ders başlayacak hadi sınıfına geç." diyerek kalkarken Ayaz abimde oturduğu yerden kalkararak bizimle yürümeye başlamıştı.

********

Sıkıcı ve boş derslerin ardından biten okul ile rahat bir nefes alarak çantamı kaptığım gibi okuldan çıktım. Ablam kapıda büyük ihtimalle beni beklerken Abim ortalıklarda görünmüyordu. "Ayaz'ı şoför götürdü, bizde buradan taksiye binip gideriz annenin yanına." diyerek koluma giren ablam ile adımlarımız okulun karşısındaki durağa çevrilmişti.

********

Önünde durduğumuz modern otele bakarken ablamın omuzuma dokunması ile yerimizden hareketlenerek güvenlikten geçtik.

Resepsiyona gelmemiz ile bazı tanıdık yüzler selam verirken başımı sallayarak karşılık vermekle yetiniyordum.

"Hayat Soyer hangi odada?" resepsiyondaki kızın bakışları bizi bulurken hızla oturduğu yerden kalktı.

"Hoşgeldiniz Demir Bey, ben hemen bakıyorum efendim." diyerek bilgisayara geri döndü. "356 numaralı oda efendim, 7. katta kalıyor." derken ablam elimi tutarak asansöre sürükledi beni.

Odanın önünde dururken derin bir nefes aldım, neredeyse annemi görmeyeli bir buçuk ay olmuştu. Her ne kadar iyi bir anne olamasada bizi doğurup bu yaşımıza getirmişti.

Yavaşça kapıyı tıklattım, ablam yüzünü görmek istemediği ın duvarın kenarında duruyordu. Uzun süre kimse açmazken biraz daha kapıya vurmam ile annem açtı kapıyı. "Niye geldin?" diyerek boş bakışlarını üzerimde gezdirirken heyecanla üzerine atlayıp sıkıca sarıldım.

"Seni özledim anne." diyerek daha sıkı sarılırken annem omuzlarımdan tutarak beni geriye doğru savurdu, ablam son anda sırtımdan destek olup tutarken şokla anneme baktım. "Anne deyip durma sen benim hiçbir şeyim değilsin, git baban olacak adam beslesin sizi." derken şokla ona bakıyordum. "Anne ne saçmalıyorsun sen, o babamsa sende annemsin benim."

"Umrumda değilsiniz bir daha gelmeyin buraya." derken gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı çoktan.

Kimse konuşmadan geçen bir kaç dakikanın ardından, annemin kaldığı odanın kapısı açılırken içeriden çıkan üstsüz adamla bakışlarım annemi buldu. "Hayatım gelmiyor musun?" diyerek bizi umursamadan konuşurken dilim lâl olmuştu adeta.

"Geliyorum Mustafa, sen geç odaya, çocuklar odalarını bulamamışlarda onu soruyorlardı." diyerek adama cevap verirken, adam tekrar içeri geçmişti. Boğazıma yumru oturmuştu gördüklerim ve dıyduklarımdan sonra..

"Anne, nasıl yaptın bunu, BABAMLA DAHA YENİ AYRILDINIZ?" diyerek bağırırken kendime hakim olamıyordum.

Annemin havaya kalkan eliyle gözlerim kapanırken, yüzüme inmeyen darbe ile gözümü tekrar açtım. Ablam önüme geçmiş annemin bileğini tutarken ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. "Bir daha kardeşime el kaldırırsanız sizi öldürmekten beter ederim." diyerek sinirle tuslamıştı annemin yüzüne karşı.

"Onun bana karışma hakkı yok tamam mı? Artık aramızda bağ kalmadı?" diyerek bağıran annem ile ablam omuzlarından tutarak duvara itti. "Evet bağ kalmadı, ben kardeşime anne olurum, sevgi de veririm, size ihtiyacı yok onun. Sizde artık çok sevdiğiniz anneniz ile gece kondunuza geri dönüp rahatlıkla yatar uyursunuz, tabii aşiretten ölüm kararınız çıkmazsa. Ahh pardon unutmuşum annen hapisteydi değil mi senin?" derken benim bile korkmama neden olan sesindeki sertlik sonlara doğru alaya dönmüştü.

Annem elini tekrar kaldırırken ablam tutarak bileğini sıkmaya başladı. "O elini kırarım Hayat HANCI, gerek bana, gerek kardeşime kalksın farketmez, bir daha Soyer ailesinden birine elin kalkarsa o elini kırarım." diyerek bileğini iter gibi bırakan ablam ile annem sendelerken ablam kolunu omzuma atarak asansöre yürümeye başladı.

Taksiyle eve dönerken ikimizdende tek bir ses bile çıkmıyordu. Ben göz yaşlarımı tutmaya çalışsamda olmuyordu. Tutamıyordum kendimi.

*******

Evin önünde duran taksi ile ablam parasını ödeyip inerken bende peşinden indim. Tekrar eli omuzumu bulan ablam ile eve girerken hiç konuşmadan eve girerek odama çıktım ve formalarımı çıkartarak gündelik kıyafetlerimi giyindim.

Yatağa oturarak seslice ağlamaya başladım. Şu son olaylar iyice sinirlerimi mahvetmişti, dolabın üzerindeki vazo gözüme çarparken sinirimi çıkarmak istercesine elime alıp duvara fırlattım. Saniyeler içinde tuzla buz olan vazo ile ayağa kalkarak sırayla her gördüğüm şeyi fırlatmaya başladım.

Odanın kapısı hızlıca açılırken kapıda görünen ablam ve Ayaz abimle geriye gitmeye başladım.

"GELMEYİN YANIMA, İSTEMİYORUM KİMSEYİ."

"Ablam, Demir'im ben geleyim bak, kendine zarar vereceksin yoksa."

"Gelme abla, istemiyorum, sana da zarar verebilirim, lütfen gelme." derken sesim sonlara doğru kısılırken gözüm duvarda asılı olan çerçevelere kaymıştı, annemde vardı resimlerde.

Çerçeveleri söküp tek tek yere atarken, kırılan cam sesleri evi inletiyordu. "NİYE HER ŞEY BİZİM BAŞIMIZA GELİYOR YA, NİYE?" diyerek duvaraki tabloları da söküp atarken nefesim daralıyor, canım yanıyordu.

"Demir, ablam, bak yapma, değmez, yemin ediyorum kimse için değmez" diyerek yanıma adımlayan ablam ile başımı hızla iki yana sallayarak geri gittim. "Gelme abla, cam kırıkları var buralarda, gelme yanıma." derken ikimizinde gözünden birer damla yaş düşmüştü.

Bu seferde kitap dolabının yanında asılı olan resimler dikkatimi çekerken hızla onları da söküp atmaya başladım. "Sanki gerçekten mutlu bir aileymişiz gibi her yere resmimizi asmışım, bilmiyordum ki bu kadar çabuk dağılacağımızı, Merve bile dağıtamadı bizi, nasıl bu kadar çabuk dağıldık anlamıyorum, kafam basmıyor." diyerek çerçeveleri atmaya devam ederken belimden tutulup geriye çekilmem ile tutan kişinin elinden kurtulmaya çalıştım ama kurtulamıyordum.

Ablamdı tutan kişi.

Ağlayarak yere diz çökerken ablamda benimle birlikte çöküp beni göğsüne çekti. "Yapma ablam, seni bırakıp gitmiş biri için bunu yapma kendine." hıçkırıklarım odada yankılanırken Ayaz abim de geldi yanımıza. Kollarını ikimize de sararken, içimizdeki acının hiçbir zaman geçmeyeceğini biliyorduk ama buna rağmen öfkemizi, hüznümüzü içimizden atmaya çalışıyorduk.

Kapı tekrar duvara çarpıp açılırken odaya babamlar ve abimler dolmuştu. Babam korku dolu gözlerle yanımıza gelip yere otururken beni kendi göğsüne çekmişti. "Ne oldu babam sana, görevliler arayınca çok korktum bir şey oldu diye." diyerek saçlarıma öpücük kondururken hızlı hızlı nefes alıp veriyordu koştuğundan olsagerek.

"B-baba biz bugün çıkışta ablamla annemi görmeye gittik, a-ama o bana tokat atacaktı, beni itti b-baba, 'artık sizi istemiyorum' dedi." sesim titrediği için olayları kısaca özet geçmiştim. Babam beni kendine daha çok çekerken saçlarıma öpücük kondurdu.

"Baban kurban olsun size oğlum, gitmeyin bir daha yanına, size bu yaşınıza kadar ben baktım bundan sonra da ben bakarım. Belki bir annenin yerini, sıcaklığını tutamam ama elimden geleni yaparım."

Babam ayaklanırken omuzlarımdan tutarak benide kaldırmıştı, Toprak abim de ablamın belinden tutarak onu kendine çekmişti. "Hadi cam kırıkları var çıkalım bu odadan." diyerek odadan çıkan Poyraz Abim ile herkes salona geçerken, koltuklara oturmuştuk.

Kaan abim üzerimizi süzdü "Bir yerinizde bir şey var mı?"

İkimizde başımızı olumsuz anlamda sallarken ablam Toprak abime, ben ise babama daha çok sokulmuştum.

Zorlu bir yemek faslından sonra tekrar salona dönecekken babam ablamla beni kolumdan tutarak diğerlerine döndü. "Hepinize iyi geceler, ben bugün kızım ve oğlumla yatacağım." diyerek bizi kendi odasına doğru çekti. Üzerimizde zaten pijamalarımız olduğu için direkt yatağa girerken ablam ortamıza yatmış bizde iki yanına yatmıştık.

Başımı ablamın göğsüne koyup sessizce göz yaşlarımı akıtırken, o da saçlarımı okşamaya başlamıştı.

Gözlerim yavaş yavaş kapanırken uyumadan önce babamın saçlarıma öpücük kondurduğunu hissetmiştim.


Loading...
0%