Yeni Üyelik
43.
Bölüm

43. Bölüm

@sirius_70

Karan Pusat Çağdaş'tan:

Annemin 'zayıflamışsın, biraz daha ye.' demesiyle geçen bir kahvaltının ardından zorla kendimi evden atmıştım.

Üniversite işini halledecektim bugün.

Artık tamamen burada olacaktım.

Babamın arabalarından birisini alarak yola çıktım, yurt dışındaki arabamı yakın bir arkadaşımın yardımıyla satmıştım. Onun parasıyla kendime buradan bir araba almayı düşünüyordum en kısa sürede.

******

Kırmızı ışıkta durmamla, üniversitede yatay geçiş için olan belgelerin tam olduğuna emin olarak tekrar önüme döndüm.

Kısa sürede geldiğim üniversiteye bakış atarak derin bir nefes aldım. Yanında mezun olduğum kolej vardı ve bu beni ister istemez strese sokuyordu.

Liseyi burada yarın dönem bitirmiş üversiteye orada okumaya başlamıştım. Normalde hukuk 3. Sınıf öğrencisiydim ama yurt dışından buraya kayıt aldırdığım için bir sene kaybım vardı. Üçüncü sınıftan başlayacaktım eğitim hayatıma.

Belgeleri toparlayarak arabadan indim. Tam çıkış saatine denk geldiği için herkesin bakışlarını üzerimde hissetsemde sadece boş ve sert bakışlarım ile kimseye bakmadan okula gidiyordum.

Rektörün odasını sorarak bulduktan sonra kapısını çalarak içeriden onay gelmesi ile odaya girdim.

Rektör oldukça genç ve yakışıklıydı. Bilgisayarda olan bakışları beni bulurken eliyle koltukları işaret etti.

Belgeleri önüne koyarak kahverengi deri koltuklara oturdum, bir süre odada sesizlik hakim sürerken rektör belgeleri inceliyordu. "Sene kaybı yaşayacaksınız bunu biliyor ve onaylıyor musunuz Karan Bey?"

"Evet biliyorum, buraya gelirken sonuçlarını düşünerek geldim Mert Bey." dedim masadaki tahta isim bloklarından ismine bakarak. Başı ile beni onaylayarak tekrar bilgisayara döndü. "Pazartesi günü okula başlayabilirsiniz Karan Bey, okulumuzun sitesinden sınıf, blok, ders saatlerine felan bakabilirsiniz." dedi.

Başımla onaylayarak ayağa kalktım ve son kez rektör ile el sıkışarak odadan çıktım.

Okulun boş koridorları sessizliğe neden olurken, bazı sınıflardan ders anlatan hocaların sesleri geliyordu.

Ses yapıp derstekileri rahatsız etmek istemediğim için fakülteden çıkarak derin bir nefes çektim içime. Dışarıda da sessizlik hakimken duyduğum bir kaç bağırış sesi ile başımı refleksle çevirdim. Sesler fakültenin arkasından geliyordu.

Merakla arkaya doğru adımlarken sesler daha da netleşmişti. Görüş açıma kavga eden iki grup girerken şaşkınca izlemeye başladım bir grup üç kişiyken karşısındaki grup yedi kişiydi. Aralarındaki kızı görmemle şaşkınca kaşlarım havalanırken sinirle kızın kaşına yumruk atan herife baktım.

Koşar adımlarla oraya ilerlerken kızı kendine çekip boynuna bıçak dayayan şerefsiz ile adımlarım önce yavaşladı, sonra ise durdu. Diğer ikili kızı görüp kavgayı bırakırken arkaları dönük olduğu için yüzlerini göremiyordum.

Kızın boynu kesilmiş haifif kan akarken umurunda gibi görünmüyodu bu durum. Gözlerine bakmamla mavi gözler düşüncelerimi ele geçirirken şaşkınlığımı dışarıya yansıtmamaya çalışarak ona bakıyordum.

"Ben daha kavga bitti demedim, daha yeni başlıyoruz beyler nereye hemen. Daha karpuz kesecektik." diyerek bıçağı avuçladığı gibi onu tutan adamın elinden kurtulup karnına tekme attı. Şaşkınca ona bakarken kavganın tekrar başlaması ile oraya doğru koştum.

Önüme gelene vururken biten kavga ile derin bir nefes aldım. İki erkek kendini yere atarken bakışlarım yıllar sonra onu buldu, Kaan'ı.

Kardeşim dediğim adamı ve kardeşi Furkan'ı.

Dalgınca ona bakarken önümdeki kızın sendelemesi ile ellerimi refleksle beline sardım. Bıçağı avuçladığı için avucundan kanlar akıyordu, kan kaybından böyle olmuştu büyük ihtimalle.

Tanıdık koku burnuma dolarken, derin bir nefes çektim içime.

Daha kokusuna doyamadan kollarımdan çekilen beden ile dik konuma gelirken Kaan ile göz göze geldik. Bir süre beni inceledikten sonra şaşkınca gözlerini büyütüp kollarını bana sararken bende sıkıca ona sarıldım.

"Karan, kardeşimm."

"Abi, Arya'ya bir şey oldu. Eli çok kötü gözüküyor, çabuk gel." diye endişeyle bağıran Furkan ile Kaan benden ayrılıp onlara ilerlerken bakışlarım Furkan'ın kucağında, siyah saçları yere düşercesine saçılmış, kolları yere sarkmış kızdaydı. Avucunun içinden ve alnından süzülen kan ile kötü görünüyordu.

İkili hızla okulun önüne doğru ilerlerken bende peşlerinden giderek arabama bindim ve önümde hızla ilerleyen Furkan'ı takip etmeye başladım. Kaan büyük ihtimal arka koltuğa oturmuş, Arya dedikleri kız ile ilgileniyordu.

Onları hiç bu kadar endişeli görmemiştim daha önce. Değer verdikleri birisiydi sanırım.

*******

Araba bizim hastanemizin önünde dururken hızla inerek Kaan'ın kapısını açtım. Beyaz gömleği kan olmuş endişeyle kucağında yatan kıza bakıyordu.

Onun bir şey yapmayacağını anlayarak Arya'yı kendi kucağıma aldım ve acile doğru ilerledim. Furkan da arkamdan Kaan ile birlikte gelirken hızlı olan adımlarımı daha da hızlandırdım.

Doktorların işaret ettiği sedyeye kızı yatırarak geri çekildim.

Perde kapanırken arkamı dönerek Kaan ile Furkan'a baktım ama karşımda gözleri kızarmış ikiliyi beklemiyordum.

Neden bu kadar kötü olmuşlardı acaba? Onlar için Arya kim oluyordu ki?

"Kardeşim sakin ol biraz, hem iyileşir o kadar derin kesmemişti elini." diyerek Kaan'ı koltuğa oturttum yavaşça.

"Kardeşim o benim." diyen Kaan ile şaşkınlıkla ne dediğini anlamaya çalışırken derin bir nefes alarak bana baktı kırmızı gözleriyle.

"Merve kaza geçirdiğinde Salih Abim kan uyuşmazlığından şüphelenip test yaptırmış......"

Şaşkınlığımı dışarıya yansıtmadan öylece dururken Kaan'ın anlattıkları ile şok olmuştum. Sanki kolay bir şey gibi iki insanın hayatı ile oynamışlardı. Ve bu çok kötü bir durumdu.

Kaan şimdiye kadar olan tüm olayları anlatmıştı, buna ön yargıları da dahildi. Yaptıkları doğru değildi tabi ki ama çok çekmişlerdi o kızdan, açıkçası hayatlarından çıkmasına sevinmiştim.

********

Koridordan duyulan ses ile bakışlarım oraya dönerken önde bize doğru koşan ve neredeyse hiç değişmeyen Toprak Abi arkasından ise Ahmet Amca ile Poyraz görünmüştü. "Nerede Arya, Kaan nerede benim meleğim?" diyerek gürleyen Ahmet Amca ile Kaan ve Furkan başlarını eğmiş öylece duyuyorlardı. "B-baba benim yüzümden oldu.." diyen Kaan'ın gözünden bir damla yaş yerde fayansa damlamıştı.

"Nasıl oldu onu anlatın siz?" diyen Toprak Abi ile Kaan olayları anlatmaya başladı. Ateş'in annesine laf etmesinden kavgaya kadar her şeyi anlatırken Ahmet Amca'nın yumruklarını sıktığını fark ettim.

"O kadın da kızı da hayatımızdan çıkmasına rağmen hâlâ onlar yüzünden böyle olaylar yaşadığımıza inanamıyorum." diyerek koltuklara çökerken Kaan ve Furkan'ı da zorla pansumana göndermişti.

Toprak Abi ve Poyraz endişeyle koridorda dolaşırken ikiside baya endişeli gözüküyordu.

Ahmet Amca'nın bakışları beni bulurken kısa bir süre gözlerime baktı. "Değişmişsin evlat, tıpkı Semih'in gençliğine benzemişsin." diyerek burukça gülerken dudağımın kenarı hafifçe kıvrıldı. "Öyle oldu Ahmet Amca, hayat şartları değiştirdi işte." diyerek kısa kesmeye çalışırken sesim ne kadar yumuşak çıkmaya çabalasa da yine sert çıkmıştı.

Ahmet Amca bir şey demeden önüne dönerken, yüzündeki endişeli ifade hâlâ yerini koruyordu. Yıllar sonra bulduğu kızı için endişeliydi haklı olarak.

Kaan ve Furkan'ın gelmesi ile doktorun odadan çıkması aynı anda olurken Soyer erkekleri çoktan doktorun dibinde bitmişti. Bende yanlarına adımlayarak doktora dikkat kesildim.

"Küçük hanımın endişelenecek bir şeyi yok. Ama olay esnasında kalbini zorlamış biraz ona dikkat edin, bu gibi maceralı durumlar kalp hastalarının hayatını daha da riske atmaktan başka bir şeye yaramaz. Elindeki kesik için de dikiş attık, iz kalacağını düşünmüyorum. Büyük ihtimalle hızlı kan kaybından dolayı bayılmıştır. Pansumanları da Kaan yapar hastaneye gelmenize gerek yok, eli için krem ve ağrısı olursa diye ağrı kesici yazdım. Ani hareletlerde başının dönmesi normal şu bir iki günde. Birde dikişler yaklaşık bir hafta sonra alınır diye tahmin ediyorum. Tekrardan geçmiş olsun küçük hanımı görebilirsiniz." diyerek giderken herkes derin bir nefes almıştı.

Ahmet Amca hızla odaya dalarken arkasından sırayla bizde girdik.

Arya saçları yatağa dağılmış bir şekilde yatarken koluna serum takmışlardı, diğer elinde ise bandaj vardı. Zaten beyaz olan teni iyice beyazlamış kaşının kenarına ise ufak bir bant yapıştırmışlardı.

Toprak Abi yanına giderek saçlarına öpücük kondururken elini elleri arasına almıştı dikkatlice. Çok seviyorlardı Arya'yı, bu gözlerindeki parlamadan belli oluyordu.


*******

Aradan yarım saat geçmiş Arya hâlâ uyanmamıştı. Ben Toprak Abiler ile sohbet etmiş neler yaptığım hakkında konuştmuştum. Uzun zaman sonra beni böyle görünce afallamışlardı.

Önceki Karan yüzünden gülümsemesi eksik olmayan duygu yüklü bir kişiyken, şimdi karşılarında gördükleri Karan ailesi dışındakilere duygusuz, sert bir adama dönüşmüştü.

Arya'nın yattığı yerde kıpırdanması ile Toprak ve Poyraz hızla yanına giderlerken Kaan ve Furkan oturduğu yerden kalkmakla yetinmişlerdi.

"Meleğim, iyi misin abicim?" diyen Toprak Abi ile Arya başı ile onaylayarak abilerinin yardımı ile yattığı yerden kalktı. Saçlarının bir kısmı ensesine yapışmıştı. Oda aşırı derecede sıcaktı ve ayriyeten güneş de vuruyordu. Bizde ceketlerimizi çıkartmıştık. Terlemesi normaldi.


"Abi, çok sıcak." diyerek çatallı sesi ile konuşurken, saçlarını toplamak için elini kaldıracaktı ki Poyraz ellerini tutarak engel olmuştu. "Serum ve bandaj var bebeğim, elini çok hareket ettirme ben toplarım saçlarını." diyerek Arya'nın bileğindeki tokayı çıkardı ve saçlarını dikkatlice topuz yaptı. Ev topuzuna benzeyen topuz ile çok tatlı olmuştu, bu görüntü dudağımın kenarının kıvrılmasına engel olamamıştı.

"Kaan serumu iki dakika çıkart da ceketini çıkaralım, çok terlemiş." diyen Toprak Abi ile Kaan Arya'nın yanına giderek elindeki serumu durdurup iğneyi çıkarmadan aparatını çıkardı kısa süreliğine.

Toprak Abi de yavaşça Arya'nın ceketini çıkartarak formasının ilk iki düğmesini açtı. Kollarındaki düğmeleri açarak da kollarını dirseklerine kadar sıvadı. "Furkan karşıdaki mağazadan bir kaç parça kıyafet alır mısın Arya'ya göre. Böyle çıkarsa hastalanır." diyen Poyraz ile Furkan odadan çıkarken odada sessizlik olmuştu.

"İyi misin meleğim?"

"İyiyim abi, sadece uykum var." derken gözleri kapanıyordu. "Uyuma meleğim, babam çıkış işlemleri için gitti, Furkan ile ikisi gelince çıkacağız." diyerek alnına öpücük kondurdu.


******

Ahmet Amcalar gelince Arya, Toprak Abi'nin yardımı ile üzerini değiştirmiş ve hastaneden çıkış yaptırmışlardı. Şimdi ise Kaan ve Furkan'ı bekliyorduk pansuman için gerekli bilgileri almak için gitmişlerdi. Toprak Abi de hemen yan taraftaki eczaneye ilaçları almaya gitmişti.


"Ahmet Bey, hoş geldiniz efendim, bir sıkıntı yoktur inşallah." diyen hastanenin yöneticisi ile Ahmet Amca oturduğu yerden kalkarak adamın yanına adımladı. İkili uzun bir sohbete dalarken hâlâ kimse gelmemişti.

Ben ayakta, duvara yaslanmış bir şekilde beklerken, Arya ise bekleme koltuklarına oturmuş abilerinin gelmesini bekliyordu.

Adım sesleri ile yaslandığım duvardan ayrılırken görüş açıma Kaan ve Furkan girmişti. Sohbet ederek geliyorlardı ikiside.

Arya da fark etmiş olmalı ki yaslandığı yerden doğrularak ayağa kalkması ile geriye doğru sendeledi.

Hızla ellerim belini bulurken onun elleri de koluma tutunmuştu. "İyi misin?" derken sesim yine gereğinden fazla sert çıkmıştı, sanırım insanlara yumuşak davranmaya alışamayacaktım.

"Birden kalkınca başım döndü, teşekkür ederim iyiyim." diyerek benden ayrıldı.

Bakışları bir süre yüzümde gezindikten sonra ufak bir tebessüm etti, gamzeleri dikkatimi çekerken dudaklarını aralaması ile söyleyeceklerine dikkat kesildim.

"İntihar etmekten vazgeçip değişmene sevindim. Ama keşke kendin olarak kalsaydın, kimse senin değişmene değmez."


Sınır 25 oy, sınır dolduğu an yeni bölüm gelecektir😇



Loading...
0%