@sirius_70
|
Karan Pusat Çağdaş'tan: Bir yandan devam eden sohbeti dinlerken diğer yandan ise burnuma dolan kokunun duygularımı ele geçirmesine engel olmaya çalışıyordum. Yanımda abisinin göğsünde uyuyakalmış kızdan geliyordu bu koku. Bir insan daha fazla nefes almak ister mi? Ben de istemezdim, bugüne kadar? Ama şimdi salona hâkim olan muhteşem kokuyu içime çekmek istiyordum. Daha önce böyle bir parfüm veya şampuan kokusu almamıştım. Eşsiz bir kokuydu bu. Kapının çalması ile düşünce aleminden sıyrılırken salona giren babamlar ile herkes ayaklanmıştı, saygıdan dolayı sanırım, ya da selamlaşmak için. Toprak Abi, Arya'yı yastığa bırakarak ayaklanırken babamlar herkesle selamlaşmaya başlamıştı. Annem de kucağındaki Rüzgar'ı yere bırakırken boştaki koltuğa oturarak aile üyeleri ile sohbet etmeye başlamıştı, tıpkı babamın Ahmet amca ile sohbet etmeye başlaması gibi. Bizde yerlerimize geçerken "Ahh, saçım." diyerek yattığı yerden korkuyla sıçrayan Arya ile bakışlarımız onu bulmuştu. Rüzgar koltuktan tutunarak ayağa kalkmış ve ellerini uyuyan Arya'nın saçına dolamıştı anlaşılan. Hızla yanlarına giderek Rüzgar'ın elindeki saçları almaya çalışırken Arya'nın korku dolu bakışları bana dönmüştü, mavi gözlerindeki tek ifade korkuyken gözleri yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Biz öylece gözgöze dururken annem yanımıza gelerek Arya'nın saçlarını Rüzgar'dan kurtarmıştı. "Özür dilerim Aryacım, dikkat etmem gerekiyordu Rüzgar'a. Tahmin edemedim kuzum." diyerek Rüzgar ile birlikte diz çöktüğü yerden kalkarak babamın yanına oturmuştu. Toprak Abi hızla koltuğun önüne diz çökerken elleri Arya'nın yanaklarını sarmıştı bile. "Tamam meleğim, korkma bir şey yok, sadece ufaklık oyun oynamak istemiş." diyerek Arya'nın gözünden akan bir damla yaşı silmişti. Ya canı çok yanmıştı ya da yeni uyandığı için böyleydi. Geçmişte yaşadığı olaylar aklıma gelirken iki seçenekte mantıksız gelmiş anılarının canlandığını anlamıştım. Arya titrek bir nefes alırken oturduğu koltuktan kalktı ve yavaş adımlarla salonu terk etti. Diğerleri görmemişti ama Toprak Abi ile ben görmüştüm net olarak. Toprak Abi sıkıntılı bir nefes alıp koltuğa çökerken dirseklerini dizlerine yaslamış başını ise elleri arasına almış öylece duruyordu. Bir süre daha onu izledikten sonra lavaboya gideceğimi söyleyerek salondan çıktım. Yukarı kata çıkarken bir yandan da Arya'nın odası nerede onu düşünüyordum? Merve'nin eski odası olduğunu sanmıyordum ama misafir odalarından birinde olabilirdi. Öylece merdivenlerin sonunda durmuş odaları incelerken hafif aralık kapı ile oraya adınladım. Kapıyı hafifçe tıklatarak içeriye girmemle yatakta cenin pozisyonu almış ağlayan bir Arya ile karşılaşmayı beklemiyordum. "Arya? iyi misin?" diyerek yanına adımlayarak yatağın köşesine oturdum. Ağlamaktan kızarmış gözleri ile bir süre yüzümü inceledikten sonra başını olumsuzca iki yana salladı. "Uçurum kenarında sana eski ailemden bahsetmiştim, hatırlıyor musun?" diyerek çatallı sesi ile konuşurken asla unutamadığım o gün gelmişti tekrar gözlerimin önüne. Başımla onaylamak ile yetinirken yüzünde acı bir tebessüm oluştu. "Ben çok yoruldum artık Karan, 16 yıl o ailede kaldım, 11 yıl babam sandığım adam, annem sandığım kadın ve abim sandığım kişiden dayak yedim sebepsizce. Unutamıyorum ben, bunu aileme de yansıtıyorum, sürekli sıçrayarak uyanıyorum. En ufak bir temasta geriliyorum hâlâ. Onlar bunu haketmiyor Karan, ben onlarla geçmişte hiçbir şey olmamamış gibi yaşayamam..." cümlesine devam edemeden ağzından çıkan hıçkırık ile gözlerini kapatırken yattığı yerden kalkarak oturur pozisyona gelmişti. "Ben hayatımda hiçbir zaman böyle bir şey yaşamadım Arya, seni nasıl teselli edeceğimi de inan hiç bilmiyorum. Ama ben Soyerler'i tanıyorum Arya, hem de çok iyi tanıyorum güzelim. Ahmet amca hastaneye girerken gözleri dolmuştu 'kızıma bir şey oldu mu?' diye korkudan. Toprak ile Poyraz abin iki dakika oturamadı yerlerine endişeden. Kaan ile Furkan seni koruyamadıkları için sürekli kendilerine lanet okudular. Ben yıllar sonra bu adamların ilk defa bu kadar korktuğunu görüyorum. Sana değer veriyorlar Arya, insan değer verdiği birinden hiç sıkılır mı?" diyerek yüzüne baktım, başını olumsuzca iki yana sallarken dudağımın bir kenarının kıvrılmasına engel olamamıştım. "Bak sen de diyorsun işte, insan sevdiği için her şeye katlanır." dememle gözleri bana dönmüştü. Ellerimi yüzüne çıkartarak hafif nemli yanağını ve göz altlarını sildim. Önüne gelen saçlarını özenle toplayıp kulağının arkasına yerleştirdim. "O zaman şimdi yüzünü yıkıyorsun ve aşağıya iniyorsun. Hem sen neden o kadar korktun Rüzgar saçını çekince?" "Uyanınca birden oldu, birde eskiden kalan bir travma diyelim." diyerek yavaşça yataktan kalktı. Odasındaki lavaboya girip tek eliyle yüzünü yıkamaya çalışıyordu. Onun bu çabası ne kadar komiğime gitse de yüzümdeki ciddi ifadeyi bozmadan yanına adımladım. Bakışları bana dönerken tek elimle saçlarını geriye doğru toplarken diğer avucuma suyu doldurmuştum bile. Şaşkınca ellerime baktıktan sonra gözlerini kapatırken suyu yavaşça yüzüne doğru sürdüm, başındaki bandaja değdirmemeye çalışarak. Tekrar avucuma su doldurarak boynuna ve ensesini de yıkadım. Gözleri bir süre aynada kendisini izledikten sonra bana dönerken yavaşça geriye çekildi. "Sen salona geç istersen, ben de üzerimi değiştireyim." Biran sargılı eliyle nasıl yapacağını soracak olsam da, yanlış anlamasını istemediğim için başımla onaylayarak odadan çıktım. Salondan gelen sesler daha da artmış, sohbet koyulaşmıştı sanırım. Aras da biraz önce okulundan gelmiş olmalıydı ki onunda sesi geliyordu. Duvarda asılı boy aynasından kendimi kontrol ederek salona girdim. Toprak Abi dalgınca halıyı izlerken diğer herkes koyu bir sohbet içerisindeydi. Rüzgar ise kendi halinde halının üzerinde yuvarlanıyordu öylesine. Toprak Abi'nin yanındaki yerime oturarak babamların konuşmalarını dinlemeye başladım. Yeni yapılan ev hakkında konuşuyorlardı heyecanla. Bir ân önce birbirlerine kavuşmak istiyorlardı, sanki ayrılmış gibi. Konular sıktığı için cebimden telefonumu çıkartarak bildirimleri kontrol etmeye başladım. ****** Burnuma dolan koku ile başımı telefondan kaldırırken, Arya tekrardan aramıza oturmuş babamlara hoş geldin diyordu. Bakışlarım üzerine kayarken istemsizce süzdüm baştan aşağıya. Üzerine siyah bol ve uzun bir tişört ile dar siyah bir kot giyinmişti. Beyaz teni ve mavi gözleri siyahlar arasında parlıyordu resmen. "Abim, iyi misin güzelim?" diyen Toprak Abi ile Arya başını onun omzuna yaslayarak ellerini koluna doladı. "İyiyim abi, sadece ufaklık birden saçımı çekince korktum." diyerek gülümsedi, ama gamzesi görünmüyordu. Kaşlarım çatılırken bir şey demeden düşünceli bir şekilde önüme döndüm. "Güzellik, sen nerelerdesin yaa? Gözlerim seni arıyor geldiğimden beri." diyen Aras ile bakışlar onu bulurken onun bakışları Arya'daydı. Furkan, Aras'ın ensesine yapıştırırken, Soyer erkekleri ölümcül bakışlarını geveze kardeşime atıyordu. "Ben sana kardeşimden uzak dur demedim mi kardeşim?" diyen Kaan tıslarken Aras dalgayla güldü. "Yok demedin kardeşim de, desen kaç yazar, ben Arya'yı kaçıracağım. Değil mi Arya, seninle evleneceğiz?" diyerek abilerinin sinirle ona bakmasından keyif alır bir şekilde gülüyordu. "Yok Aras, teşekkür ederim ama benim evlenmek gibi bir düşüncem yok, olursa da Toprak abim ile evleneceğim." diyerek Toprak Abi'ye daha çok sarılırken salonda ufak kıkırdamalar duyulmuştu. "Şu an beni terk mi ediyorsun? Aman tanrım, kalbim buna dayanamaz." diyerek kendini numaradan yere bırakan Aras ile Rüzgar yanına giderek yüzüne tokat atmıştı. "Ahh, oğlum ne vuruyorsun lan, elin de ağırmış eşşek sıpası senii." derken babamın boğazını temizlemesiyle bakışları onu buldu. "Yok babacım lafın gelişi dedim ben eşşek sıpası diye. Sana değil yani" derken kendini attığı yerden kalkarak koltuğa oturdu. Görevlinin yemek hazır demesi ile herkes masaya giderken bende derin bir nefes alarak oturduğum yerden kalkarak gömleğimi düzelttim. Geniş masada baş köşelere babam ve Ahmet amca, babamın sağ tarafına annem, onun yanına ben, benim yanıma Arya, Arya'nın yanına ise Toprak Abi oturmuştu. Karşımızda ise sırayla Poyraz, Kaan ve Furkan vardı. Yemekler yenirken babamlar dışında kimseden ses çıkmıyordu. Arya yanımda sessizce yemeğini yerken arada gözlerim onu buluyordu. Toprak Abi durmadan tabağına bir şeyler doldururken onu engellemeye çalışıyordu ve bu hâli ufak bir kız çocuğunu andırıyordu. Yaşayamadığı çocukluğunu bu evde yaşıyordu, Ahmet Amca öz sandığı üvey kızına yapamadığı babalığı Arya'ya yapıyor. Toprak Abiler'in ise ilk defa kız kardeşleri olmuşçasına gözleri parlıyordu Arya'ya bakarken. İki tarafta oldukça yaralıydı ve birbirlerinin yarasını kendilerinden başkasının saramayacağını farkındalardı. |
0% |