Yeni Üyelik
50.
Bölüm

50. Bölüm

@sirius_70

Gece Arya Soyer'den:

Gözlerimi hafiften açtığımda belime sarılmış olan kolların sahibini bulmuştu gözlerim.

Furkan abim karşımda huzurla uyurken yüzümde buruk bir tebessümün oluşmasına engel olamamıştım.

Anlattıklarımdan sonra kabus göreceğimi düşünmüş olmalı ki yanıma yatmıştı.

Yanağına öpücük kondurmam ile hafif çıkmış olan sakalları yüzüme batmıştı. Bunu umursamayarak yüzüne daha çok öpücük kondururken yüzünde gülümseme oluşmuş ardından ise yavaşça gözlerini açmıştı.

"Bu ne güzel uyandırmaktır Arya Hanım, hep isterim ama." diyerek yanağıma öpücük kondururken gülümsedim. "Her zaman efendim, ne zaman isterseniz." diyerek bende ona ayak uydururken ikimizin de yüzünde bir tebessüm vardı.

"Hadi okula geç kalacağız." diyerek yataktan kalkarken abim örtüyü üzerine örterek gözlerini kapattı. "Bugün benim dersim geç başlayacak bebeğim, size iyi dersler." demesi ile bir şey demeden lavaboya girerek formalarımı giyindim, elimden dolayı ne kadar zorlanmsam da.

Gömleğimin ilk iki düğmesini açık bırakırken, kravatımı da geniş bağlamıştım. Liseli bad girllere benzemiştim böyle yapınca.

Çantama gerekli kitapları koyarak omuzuma alırken, uyuyan abime son bir bakış atarak odadan çıktım.

Neden okul bu kadar erken başlamak zorundaydı ki?

"Ne düşünüyorsun sabah sabah güzelim?" diyen Toprak abim ile bakışlarım ona dönerken yüzündeki sert ifadesine tezat merhametle bana bakan gözleri ile gülümsedim. "Okulun neden bu kadar erken başladığını."

"Az kaldı güzelim üniversiteye geçince derslerin biraz daha geç başlayacak." diyerek kolunu omuzuma atarken saçlarımın arasına kokulu bir öpücük kondurmuştu.

Takım elbisesi ile havalı gözükürken, sıktığı parfüm ise bir kilometre ötedeki adamın dikkatimi çekecek kadar güzel kokuyordu. İçimden oflarken duymayacağını farkederek dışımdan da yansıttım bunu abime.

"Off neden bu kadar yakışıklı olmak zorundasınız ki? Hem sen niye parfüm sıktın, çok güzel kokmuşsun." diyerek içime derin bir nefes çektim.

"Kötü kokmaktan iyidir meleğim." derken yüzünde sinsi bir gülümseme mevcut olmuştu.

"İyi bende bundan sonra güzel güzel parfümler sıkıp geziyim okulda, kötü kokmaktan iyidir abicim." Yavaş yavaş çatılan kaşları ile bakışları beni bulurken, şirince gülümseyerek yanından çekildim. "Şey ben okula geç kalacağım da gitsem iyi olur." diyerek koşar adım merdivenleri inmeye başladım.

"Vaktimiz çok meleğim, yemek yerken konuşuruz bu konuyu." diyerek o da peşimden gelirken hızla masaya oturarak Poyraz abimin yanındaki yerimi almıştım.

Toprak abimde kısa sürede masaya gelip diğer yanıma otururken sert bakışları üzerimde geziniyordu. Ne yapayım canım haksız mıydım sanki?

"Zaten yeterince güzel kokuyorsun meleğim, ekstra parfüm sıkıp dikkat çekmene hiç gerek yok, şimdi okuldaki o şerefsizlerin burunları köpek gibidir, en ufak kokuyu alırlar." diyerek sinirle tıslarken kıkırdamadan edememiştim. "Şaka yaptım zaten abicim, ben uslu bir kızım hiç yapmam öyle şeyler. Tabi sizde yapmadığınız sürece."

Poyraz abim bizi dinleyip ne hakkında konuştuğumuzu anlamaya çalışırken ona doğru yaklaşarak üzerindeki tişörtünü kokladım. Sadece kahve ve şampuan kokusu gelirken geri çekilerek Toprak abime gözlerimle işaret ettim.

"Bak Poyraz abime parfüm sıkmamış ne güzel, sen niye sıkıyorsan." diyerek homurdanırken yüzünde alaycı bir gülümseme oluşmuştu.

"Bak bakalım Poyraz abinin üzerinde iş kıyafetleri var mı? Evin içinde bende parfüm sıkmıyorum çünkü." derken oflayarak başımı masaya yasladım. Diğerlerinin gelmesini bekliyorduk başlamak için.

Kısa sürede herkes yerine otururken babamın afiyet olsun demesi ile kahvaltımızı yapmaya başladık.

********

Uzun ve eğlenceli bir kahvaltının ardından babamlar şirkete biz ise okula gitmek için ayaklanmıştık. Üzerimde zaten okul ceketim olduğu için ceket alma gereği duymazken ayakkabımı giyerek bahçeye çıktım. Babam saçlarımdan öpüp iyi dersler dilerken arabasını almak için garaja gitmişti. Hepsi aynı araba ile gittiği için Toprak abim ile Poyraz abim babamı beklerken bizde garaja arbasını almaya giden Kaan abimi bekliyorduk.

Toprak abim ile Poyraz abim şirket hakkında sohbet ederken bende bir yandan ne dediklerini anlamaya çalışıyordum. Neden bu kadar karışıktı ki bu işler.

"Ne düşünüyorsun güzelim?" diyen Toprak abim ile bakışlarım onu bulurken dudaklarımı büzdüm. "Şirket işleri çok karışık bence, şuna baksana yarım saattir ne konuştuğunuzu anlamaya çalışıyorum, ama anlamıyorum." abinler bu hâlime gülerken Toprak abim omuzumdan tutarak beni kendine çekmişti. "Boşver meleğim sen bu işleri, bazen biz bile zor anlıyoruz." derken saçlarıma ufak bir öpücük kondurmuştu.

Sırtım Toprak abimin göğsünde yaslı bir şekilde beklerken, karşıma geçen Poyraz abim ile bakışlarım onu buldu. "Hava esiyor gömleğini iyi kapat ayparçam." diyerek açık bıraktığım o iki düğmeyi kapatırken geri açma çabamı engelleyerek geri çekilmişti.

"O düğmenin açıldığını görmeyeyim bebeğim, tamam mı?" diyerek yanağıma öpücük konduran Toprak abimi başımla onaylarken olabildiğince masum görünmeye çalışmıştım.

Abimler gülerek bana bakarken Toprak abim burnuma bir fiske atmıştı. Yüzümüzdeki gülümseme ile sohbetimize devam ederken önümüzde duran araba ile ayrılmıştık. "Babana bir öpücük ver bakalım güzelim." diyen babam arabanın açık camından yanağını bana uzatmış beklerken gülerek yanağına sıkıca öpücük kondurdum.

"Ohh işte şimdi enerjim yerine geldi." diyen babama bir kere daha öpücük kondurarak geriye çekildim.

"Kolay gelsin babacığımm, size de abii." diyerek Kaan abimin arabasına binmem ile iki araba arka arkaya bahçeden çıkmıştı.

"Abi çıkışta işiniz yoksa babamların şirketine gidelim mi? Hiç görmedim, merak ediyorum." dememle bakışlar dikiz aynasından beni bulurken. "Benim hastaneye gitmem lazım güzelim, Furkan'ın işi yoksa o götürsün sizi çıkışta benim arabayla. Ama onun dersi bugün geç başlayacak geç giter büyük ihtimalle. Taksiyle gidersiniz olmazsa güzelim, ya da ben sizi götürür öyle geçerim hastaneye." diyerek arabayı geldiğimiz okulun bahçesine park ederken aynı anda yanımızda duran siyah araba ile içinden Karan inmişti. Kaan abimle ikisi sarılırken bizde öylece arabanın önünde durmuş bekliyorduk.

Üzerinde siyah bir takım elbise vardı ve oldukça karizmatik görünüyordu. Dar gömleği her hareketinde kaslarını gözler önüne sererken sert yüz hatları ile tıpkı kitaplardaki genç ve karizmatik mafyaları anldırıyordu.

"Hayırdır kardeşim, takımlar felan giyilmiş." diyen Kaan abimin sesinde şaşkınlık vardı. "Okul çıkışı şirkete gideceğim kardeşim, babam çağırdı, anlaşılan şirkette yine işler birikti." derken sesindeki sertlik korkutucu cinstendi.

"Dersin kaçta bitiyor? Aryalar da gidecek de şirkete." demesi ile Karan'ın bakışları beni bulurken Ayaz'ın konuşması ile ona dönmüştü. "Ben şirkete felan gitmem vallaha, en son gittiğimde babamın yaptırmadığı iş kalmamıştı." diyerek omuzlarını silkerken Demir de ona katılırcasına başını sallamıştı. "Ama beni yalnız mı bırakacaksınız?" diyerek onlara masumca bakarken ikiside omuz silkip arabaya yaslamışlardı sırtlarını.

"Benim dersim beş buçuk gibi bitecek Arya yarım saat beklerim derse bana uyar, götürürüm ben onu."

"Ben beklerim sıkıntı yok, öğlen arası evden eşyalarımı alırım sen çıkana kadar hazırlanırım." başı ile beni onaylarken ortam kısa biran sessizliğe bürünmüştü.

Bizim okul zilinin çalması ile abime ve Karan'a görüşürüz diyerek kendi okulumuza ilerlerken Ayaz ve Demir oyun hakkında sıkıcı bir sohbet ediyorlardı.

   *****

Öğlen arasına son dakikaları sayarken kimya hocası kimsenin dinlememesine rağmen hâlâ dersini anlatmaya devam ediyordu. Ben ona baygın bakışlar atarken Ayaz yanımda kafasına kollarını koymuş bir şekilde uyuyordu, bir tek Ayaz değil neredeyse sınıfın yarısı uyuyordu.

Sıkıntıyla bileğimdeki saati göz hizama getirirken bir kaç dakika kaldığını görmem ile önce kendimin daha sonra ise Ayaz'ın tüm eşyalarını çantaya doldurmuştum.

Ayaz'ı da omuzundan sarsıp, vaktin az kaldığını söyleyerek uyandırdım.

O daha başını yeni kaldırmışken çalan zille derin bir nefes aldım, bazen dersler inanaılmaz derecede çekilmez oluyordu ve bugün de öyleydi.

"Kalk hadi güzelim, eve gidip birazda orada uyumak istiyorum." derken benide kaldıran Ayaz ile çantamı sağlam elime alarak kalktım. Beraber okuldan çıkıp bizi kapıda bekleyen Demir ve Furkan abimin yanına adımlarken bir yandan da başlayacak olan sınav haftası ile ilgili konuşuyorduk. "Abi senin dersin geç bitmeyecek miydi?" diyerek Furkan abime sarılırken o da kollarını belime sararak saçlarıma öpücük kondurmuştu. "Aradayız güzelim, evde yemeğimi yiyip birkaç kitabımı alıp sizinle beraber döneceğim okula." demesi ile başımla onaylamıştım.

Hepimiz yerlerimizi alırken, abim arabayı hızlıca eve sürmüştü, okulun nasıl geçtiği hakkında birkaç diyalog dışında yolculuk sessiz geçerken eve gelmemiz ile abim bahçe kapısının önüne arabayı park etmişti.

Evdeki görevliler araba sesini duymuş olmalıki kapı açık bir şekilde bizi beklerken hepimiz artarda içeri girerek ellerimizi yıkayıp hazır olan sofraya oturmuştuk. Abim dersine yetişeceği için çok vaktimiz yoktu, o yüzden hızlı hareket ediyorduk.

Ayaz doğduğu için ikimizinde çantasını alıp yukarı çıkarken ben tek elle ne kadar zor olsada yemeğimi yiyordum. Aç ayı oynamaz demiş neticede atalarımız.

*******

Araba tekrar üniversitenin park yerinde dururken, koltukta içinde kıyafetlerim olan poşeti elime alarak arabadan indim. Zilin çalmasına daha çok olduğu için herhangi bir banka otururken abimde dersi başlamak üzere olduğu için koşarak fakültesine gitmişti.

Ayaz ve Demir grup şeklinde online oyuna girerken bende etrafta sürekli koşuşturan üniversiteli gençleri izliyordum.

Görüş açıma giren Karan ile dikkatli bakışlarla onu süzerken o elindeki telefonla konuşuyordu. Oturduğu sandalyenin masasında ayran ve kağıda sarılmış, büyük ihtimalle döner varken telefon konuşmasının bitmesini bekliyor olmalı ki hâla açılmamış bir şekilde önünde duruyordu.

Bir süre sonra telefonunu masaya koyarak önümdeki paketi açarken, üzerinde bakışlar hissetmiş olmalı ki benim olduğum yere bakmıştı. Gözgöze gelmemiz ile kısaca baş selamı verirken onun gözleride bir süre üzerimde gezinip tekrar yemeğine çevrilmişti. Hipnoz olmuş gibi onu izlerken Ayaz'ın sesi ile irkilmiştim. "Hadi gidelim artık güzelim, birazdan zil çalacak." diyerek ayaklanırken bende kıyafet poşetimi yaralı olmayan elime alarak oturduğum yerden kalktım. Bir yanımda Demir diğer yanımda Ayaz ile okula doğru ilerlerken, sırtımda nedense Karan'ın sert bakışlarını hissediyordum.

"Çıkışta Karan abi ile gideceksin değil mi ikizim?"

"Evet, siz taksiyle felan geçersiniz sanırım, bende babamlarla geri dönerim." derken okula girmiş ve Demir ile vedalaşarak sınıfımıza çıkmıştık.

Ders yine kimyaydı maalesef. Sabah bir öğleden sonra bir saat denk gelecek şekilde ayarlanmıştı neyseki, yoksa üstüste olsa nasıl çekilirdi hiç bilmiyorum.

******

Zilin çalması ile derin bir nefes alırken Ayaz saçlarıma ufak bir öpücük kondurarak sırasından çıkmıştı. "Evde görüşürüz güzelim, dikkat et kendine."

"Görüşürüz yakışıklı, sende kendine dikkat et." diyerek masanın altındaki poşeti ve çantamı alarak beden eğitimi için kullanılan yere gittim. Burada soyunma kabinleri vardı, lavaboda uğraşmama gerek kalmamıştı neyseki.

Üzerimdeki formanın beyaz gömleğini çıkartmadan üzerime siyah bir blazer ceket giymiş, altıma da boru paça kumaş pantolon giymiştim.

Şirkete gideceğim için biraz resmi giyinmek istemiştim.

Elimden dolayı biraz zorlansamda sonunda giyinebilmiştim.

Formalarımı poşete doldurarak kabimden çıkarken, duvardaki boy aynasından kendimi süzmüştüm. Bence gayet güzel görünüyordum.

Ama eksik vardı...

Okul çantamın ön gözünden çıkardığım, hafif kırmızımsı rujumu sürerek dudaklarıma iyice yedirirken, olabildiğince az miktarda da maskara sürmüştüm.

Biraz da boyun kısmıma ve kıyafetlerimin üzerine uzaktan parfüm sıkarak tam tamına 20 dakikada hazır olmuştum.

Telefonumdan saate baktığımda Karan'ın çıkmasına beş dakika kaldığını görmem ile hızlıca son kez kendimi süzerek eşyalarımı çantama ve poşete doldurduğumdan emin olarak önce beden eğitimi sınıfından, daha sonra ise okuldan çıkarak üniversitenin bahçesine giriş yaptım.

Karşıdan gelen Karan, Aras ve birkaç erkeği görmem ile adımlarım oraya çevrilirken topuk seslerinden sonra dolayı hepsinin bakışları beni bulmuştu.

Karan beni baştan aşağıya çatık kaşları ile süzerken Aras ıslık çalarak yanıma adımlamıştı.

"Bu ne güzellik böyle Aryacığım?" diyerek kollarını belime sararken derin bir nefes almıştı. "Kızım şu parfümünün markasını versene ya, ileride sevgilim olursa ona alacağım, böyle güzel koku yok abi." diyerek benden ayrılırken kendimi Karan'ın kollarının arasında bulmuştum. "Formalıyken daha küçük gözüküyordun." derken sesindeki ciddiyet ve belimde duran iri elleri ile bedenim kasılmıştı. "Çok da küçük olduğum söylenemez." derken nefesim sarıldığımız için boynuna çarpmış ve onun kasılmasına neden olmuştu. Belimdeki elleri sıklaşırken ellerim omuzlarını bulmuştu.

Aras'ın hafifçe öksürmesi ile benden ayrılırken yan yana bir şekilde arkadaşlarının karşısında duruyorduk. "Ben şirkete geçeceğim sonra görüşürüz." diyerek beni belimden tutarken sağlam elimde duran poşeti ve çantayı almıştı.

Aras'ın arkamızdan görüşürüz demesini duyarken Karan yüzünden ona yönümü dönemeden arabaya binmiştim. "Kemerini bağla." diyen Karan ile elim istemsizce kemere giderken aparatını takarak arkama yaslandım.

Aramızda hiçbir şekilde konuşma geçmezken kısa sürede şirkete gelmemiz ile kemerimi çıkartarak arabadan indim. Karan belimden tutarak beni şirkette yönlendirirken bende adımlarımı ona uydurarak yürümeye başladım. Sen babanın yanına uğra bende babama bakıp uğrarım, 12.katta Ahmet amcanın ofisi." diyerek asansörde 12'yi tuşlarken asansör durana kadar ikimizde sessizliğimizi korumuştuk.

"Babamda bu katta ama odalar farklı yönlerde, abinler 11. Kattalar Ahmet amca sağ koridorda, ismi kapıda yazıyor zaten sen yanına git bende uğrarım." Derken sol koridora yönelmesi ile bende sağ koridora yönelerek kapılara bakmaya başladım. Kısa sürede babamın odasını bulurken kapıyı çalarak içeri girdim. "Güliz ben sana odama kimseyi alma demedim mi?" diyerek başını kaldırması ile gözgöze gelirken, sinir ifadesi gitmiş yerini merhamet almıştı. "Güzelim, senin ne işin var şirkette?"

"Daha önce hiç gelmeyince gelmek istedim baba, hem sizi de görmüş olurum diye."

"İyi yapmışsın güzelim, bir şeyler içmek ister misin ya da yemek?"

"Aslında biraz açım, ama sen getirtme şimdi buraya ben kafeteryaya ineyim oradan da abimlere uğrayıp sürpriz yapayım."

"Tamam meleğim nasıl istersen?" diyerek saçıma öpücük kondururken elime yük olan telefonumu masaya bırakarak odadan çıktım. Bir insan pantolona neden cep dinmezdi ki.

Boş koridorda kimse yokken, bakışlarım beklediğim asansörün yanındaki yangın merdivenlerine düştü.

Neden asansör ve yangın merdiveni yanyanaydı ki?

Asansörden geldiğine dair ufak bir ses çıkarken, kapının açılması ile içeriye adımlayacakken kolumdan tutulup yangın merdivenlerine çekilmem ile sırtım duvarla buluşmuştu. Gördüğüm kişi karşısında şokla ona bakarken onun yüzünde gülümseme vardı.

 

    

 

 

Loading...
0%