Yeni Üyelik
51.
Bölüm

51. Bölüm

@sirius_70

SEZON FİNALİ.

Karan Pusat Çağdaş'tan:a

Arkadaşlarla dersten çıkmış sohbet ederek park yerine doğru giderken, duyduğum topuk sesleri ile başımı o tarafa çevirdim.

Arya üzerini giyinmiş, dik bir şekilde bize doğru gelirken herkesin bakışları onu bulmuştu.

Aras ıslık çalarak, koşar adım yanına gidip sarılırken sinirden kasılan bedenimle onlara bakıyordum.

Aras Arya'ya bir şeyler derken çatılan kaşlarım ile onlara yaklaştım.

Aras'ı Arya'dan uzaklaştırıp kendim sarılırken vücudu kısa süreliğine kasılmıştı, tıpkı benim gibi.

Boynundan gelen muhteşem koku ile başımı boynuna gömmemek için kendimi çok zor tutarken fazla sarılı kalmış olmalıyız ki Aras'ın uyarı niteliğinde öksürmesi ile zor da olsa Arya'dan ayrılmıştım.

Arkadaşlarım yüzüme sinsi sinsi gülümseyerek bakarken onları umursamadan Arya'yı belinden tutarak arabama doğru yönlendirmiştim.

Arkamızdan görüşürüz diyerek bağıran Aras'ı duymazdan gelirken, Arya'yı da engellemiştim. Ne vardı sanki o malda da konuşup duruyordu.

Arabaya binmemizle kapalı alan olduğu için etrafa Arya'nın kokusu yayılırken belli etmeden içime derin bir nefes çektim.

Bu kokuyu herkes alıyordu değil mi?

Herkes alıyorsa erkeklerde alıyordu?

Aklımda kurduklarımla kendi kendime sinirlenirken, bunu dışarıya yansıtmadığıma adım gibi emindim.

Yurt dışındayken psikolog ile görüşmüş, hem eskilerin travma olarak kalmasını engellemiş hem de duygularımı insanlardan gizlemeyi öğrenmiştim. Ve şuan bir kere daha ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlamıştım.

*******

Şirkete geldikten sonra babamın odasına derken Arya'yı da Ahmet amcanın odasına yönlendirmiştim.

Babam başını dosayalar gömmüş bir şekilde çalışırken benim odaya girdiğimi fark etmemişti bile.

"Baba." bakışları beni bulurken oturduğu yerden doğrularak şaşkın bakışlarımı üzerimde gezdirdi.

"Dosya işleri için gelmiştim de, duymadın sanırım."

"Son birkaç evrak kaldı oğlum, senin sadece imzan gerekli, üzerinde hisse olduğu için. Sağolsun Ahmet boşmuşta evrakları bitirmeme yardım etti."

"Gelirken Arya'yı da getirdim, şimdi Ahmet amcanın odasındalar."

"Şu birkça evrağı da halledip bizde öyle çıkalım oğlum." derken bakışları ile önündeki dosyaları işaret etmişti. Deri koltuğa oturarak elime herhangi birini alıp doldurmaya başlarken babam da işine odaklanmıştı.

******

Aradan 10-15 dakika geçmişti ki kısa sürede biten dosyalar ile babam oturduğu yerden kalktı. "Ahmetler'in yanına geçelim hadi."

Beni beklemeden kapıdan çıkarken bende ceketimi koltuğa bırakarak arkasından çıkmıştım.

Sıcak olduğu için gömleğimin birkaç düğmesini açarken yakamı düzelterek babamın arkasından bende odaya girdim.

Ahmet Amca ellerini dizine yaslamış başı elleri arasında öylece otururken babam yanına çökerek ne olduğunu sorguluyordu.

"Semih, Arya'nın karıştığı ailedeki üvey babası, Hasan Atakul hapisten kaçmış." derken yüzünde çökmüş bir ifade vardı.

"Nasıl kaçmış Ahmet, kolay mı öyle?"

"Bilmiyorum Semih, hiçbir şey bilmiyorum, komiser aradı her yerde arıyorlarmış, dikkatli olun dedi." derken başını koltuğun sırt kısmına yaslamıştı.

"Bulurlar kardeşim, en kısa sürede bulurlar endişe etme sen." diyerek Ahmet amcanın omuzuna eline atan babamı izlerken Hasan'ın nasıl kaçtığını sorguluyordum zihnimde.

Sessizliğe gömülen oda da kapı çalma sesi duyulurken içeriye giren güvenlik ile yaslandığım masadan kalkarak dik bir pozisyona geçtim.

"Ahmet Bey, polislerle iletişimdeydik biraz önce. Hasan Atakul adlı şahsın en son şirket etrafında görüldüğüne dair bir ihbar ulaşmış. Polisler biz gelene kadar şirkete giriş çıkışları yasaklayın dediler. Bilgilendirmek istedim." derken Ahmet Amca oturduğu yerde doğrulmuştu.

"Sen çıkabilirsin Samet." diyen babamla Samet çıkmıştı.

Çıkan güvenlikle Ahmet Amca korkulu gözlerle bakarken babam ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Semih buraya kadar gelmiş, Arya da burada, ya içerideyse." derken oturduğu yerden kalkmıştı çoktan.

"Girmemiştir Ahmet, biraz sakin ol, bak şimdi Arya gelecek, kız seni böyle görünce korkar. Çocuklara demeden hallolacak bu iş, merak etme sen." diyerek Ahmet Amca'ya sarılırken onun kolları da kısa sürede babamın sırtındaki yerini almıştı.

"Korkuyorum Semih, hayatımda hiç korkmadığım kadar çok korkuyorum. 11 yıl kızıma işkence çektiren adamdan bahsediyoruz burada." derken sesi titriyordu.

Yurt dışına çıkmadan önce Arya'dan duyduğum şeyleri Ahmet amcadan tekrar duymak canımı yakarken, yüreğime bıçak saplıyorlar gibi hissediyordum.

Acı çekmek insanı yoruyordu, ben fiziksel acı çekmesemde, en azından psikolojik acının ne kadar yorduğunu biliyordum ki Arya benim yaşadığım acının on katını belki de daha fazlasını yaşamıştı bu yaşına kadar.

Ve buna rağmen çok güçlüydü, direnmişti ve hâlâ direniyordu geçmişiyle savaşarak.

Ben dayanamazdım sanırım, bu kadar acıya göğüs geremezdim.

Ben Arya kadar güçlü değildim.

*****

Çalınarak açılan kapı ile oturduğumuz yerde dikleşirken içeri giren Toprak Abi ve Poyraz ile gözlerimiz Arya'yı aramıştı direk.

"Oo toplanmışsınız buraya hayırdır?" diyerek gülen Poyraz'ın olaylardan haberi olmadığı belliyken ikiside boş siyah deri koltuklara oturmuşlardı.

"Baba, seni niye böyle solgun duruyorsun?" diyen Toprak Abi ile Ahmet Amca'nın bakışları onu bulurken derin bir nefes almıştı. "Hasan, hapishaneden kaçmış, polisler haber verdi dikkat edin diye, hâlâ arıyorlarmış. Şirket çevresinde görülmüş en son giriş çıkışlar yasaklandı." derken omuzları çökmüştü.

Toprak Abi telaşla oturduğu yerden kalkarken Poyraz'ın gözlerinde büyük bir biçimde korku ifadesi belirmişti.

"Baba niye daha önce söylemedin? Çocuklar evde ya eve giderse, ya Arya'ya zarar verirse?" derken sesindeki endişe ve korku kız kardeşine verdiği değerin büyük bir kanıtıydı.

Ama bizim cümlede takıldığımız yer ne yazık ki Toprak Abi'nin sesindeki korku değil, aksine Arya'nın evde olduğunu düşünmesiydi.

"Arya evde değil ki oğlum, şirkete gelmişti, acıktığını söyleyip kafeteryaya gitti, oradan da 'abimlere gideceğim' dedi."

Poyraz daha fazla yerinde duramadan ayağa kalkarken ikisinin yüzündeki korku da olabildiğince artmıştı. "Gelmedi baba, yanımıza gelmedi. Poyraz da benim odamdaydı, görürdük geldiğini." derken bizim içimizdeki korkuda gitgide artıyordu.

"Kafeteryadadır hâlâ, hemen telaş yapmayın. İnip bir bakalım." diyerek onları sakinleştirmeye çalışırken bende en az onlar kadar korkuyordum. İçim içimi yiyordu korkudan.

Dediğim mantıklı gelmiş olmalı ki hepsi teker teker koşar adımlarla odadan çıkmıştı. Asansörle aşağı kata inerken gözlerim tek tek hepsinin üzerinde tura çıkmıştı.

Yıkılmışlardı, korkuyorlardı ve bu korkunun boşa çıkmasını istiyorlardı.

Babam da canından can bildiği dostu için endişe ederken onunda Soyer erkeklerinden farkı yoktu.

Asansörün durduğuna dair ses duyulurken, Toprak Abi kimseyi beklemeden koşarak asansörden inmiş ve kafeteryaya girmişti. Hepimiz gözlerimizi etrafta gezdirirken aradığımızı bulamamanın korkusu vardı üzerimizde.

"Mehmet, şu kız hiç buraya geldi mi?" diyerek telefonundan Arya'nın resmini açan Toprak Abi karşısındaki görevliden cevap beklerken Mehmet başını olumsuz anlamda salladı.

"Yok valla abi, hiç görmemişim böyle birini, içeri girse görürdüm." derken başını olumsuz anlamda sallamıştı.

İçimize yayılan korku hepimizin ciğerini parçalarken, gözlerimiz bir umut etrafta dolaşıyordu, belki vardır, buradadır diye.

"Dağılıp arayalım hemen, belki daha gelmemiştir buraya." diyen Ahmet Amca kendini teselli etmeye çalışırken ona uyarak hepimiz tek tek ayrılmıştık kafeteryadan.

******

Her bir köşeye bakmamıza rağmen, ortalıkta görünmeyen Arya ile artık hepimiz yavaş yavaş umudumuzu kaybediyorduk. Dışarıdan gelen polis sirenleri ile şirketin kapıları kısa süreliğine polislerin girmeleri için açılırken, üst mertebede olduğu belli olan hafif yaşlı bir komiser Ahmet Amca'nın önünde durmuştu.

"Ahmet Bey çevreye baktık, kameraları da inceledik, şüpheli %100 şirketin içinde, kameralara yakalanmış içeri girerken."

Hepimizin yıkımına sebep olan cümle ile Ahmet Amca daha fazla ayakta duramayıp koltuğa çökerken, ân ve ân yıkılışlarına şahit olmuştum Soyer erkeklerinin.

"Arya, ortalıklarda yok, kızıma zarar vermiş olabilir mi? Sabahtan beri hiçbir yerde bulamadık." diyen Ahmet Amca ile polis memuru, arama başlatmaları için emir verirken yirmiye yakın polis şirketin dört bir yanına dağılmıştı.

Bizde arama işine tekrar koyulurken polisler gibi dağılmayı değil de hep beraber aramayı tercih etmiştik.

Gözüm koridorda gezerken asansörün yanındaki yangın merdivenlerine takılmıştı.

Adımlarım oraya giderken, diğerlerinin de peşimden geldiğini hissedebiliyordum.

Kapıyı ittiğimde tok bir sesle açılırken, bakışlarım önce yukarıya çıkan merdivenlere ardından ise aşağıya inen merdivenlere kaymıştı.

Fayansı kaplayan kan birikintisi ile bakışlarım biraz daha yukarıya kaymıştı ama gördüklerim ile nefes alamadığımı hissediyordum.

Gözlerim elindeki kanlı bıçak ile korkuyla bize bakan Hasan Atakul'a kaymıştı.

Burada ne olmuştu böyle...

Geç kalmıştık....hemde çok geç...

 

  

 

 

Loading...
0%